Şişmanlık çağımızın en önemli sorunudur. Şişmanlıkla ilgili tedavi ve beslenme süreçlerini kapsayan detaylı çalışmalar yapılmaktadır. Şişmanlık birçok hayati rahatsızlıgıda beraberinde getiren bir sağlık sorunudur.
YANLIŞ BESLENMEDEN KAYNAKLANIR.
TEDAVI EDILEBILIR.
İnanılacak gibi değil fakat şişman kişilerin çoğu kilolarının çok fazla olmasına rağmen kendilerini çok rahat ve güzel bulmaktadırlar. iddia edildiğine göre şişman kişilerin sadece % 15 i devamla artan yağ tabakalarını kendilerine problem edinip doktora gitmeyi düşünürlermiş, hakikatte de vücut yağlanmasının sadece ender hallerde bir hastalık neticesi olduğu bir hakikattir.
Mesela böbreklerin fonksiyonundaki bir eksiklik veya tiroit bezlerinin tam çalışmaması bu hale neden olabilirler. Bu durumda ise sıhhatli bir metabolizma için vücudun gerek duyduğu önemli hormonların eksikliği ortaya çıkar.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, fazla kiloya sahip kişilerden sadece pek azı fazla kilolarına sebep olarak hormon düzensizliğini gösterebilirler. Bazı kişilerin ömür boyunca şişman ve bazı talihli kişilerin ise hiç bir gayret göstermeden normal kilolarını muhafaza etmeleri çeşitli ve mühim sebeplere dayanmaktadır.
Beslenme uzmanları, dahiliyeciler ve psikologlar vücutta olagelen ne gibi işlevlerin yağ birikimlerine sebep olduğunu tahmin edebilirler.
Normal vücut ağırlığının % 15 veya 20 fazlasına sahip olanlarda normal kilolu kişiler gibi uzun bir ömür sürebilirler. fakat, Amerika’da Framingham araştırması olarak isimlendirilen çalışmadan elde edilen neticelere göre bu kişilerin çok sıhhatli olmaları, şişmanlık halinde görülen hastalıklara müptela olmamaları gerekmektedir. Mesela yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kandaki yağ miktarının yüksekliği gibi.
Bu bulgulara rağmen doktorların tavsiyelerini şöyle özetleyebiliriz. Vücut yapısına göre normal sayılabilecek kilonun % 15 veya 20 sinin üstündeki herkes doktora başvurmalıdır.
Bu durumda en doğru yol ise doktor tavsiyesi ile fazla kilolarını atarak, kalbi ve, metabolizmayı rahata kavuşturmaktır.
Bazı zayıflama kürleri sadece tesirsiz olmakla kalmayıp, aynı zamanda tehlikeli de olabilirler. bu durum bilhassa umumiyetle kullanılan bir zayıflama metodu için geçerli sayılabilir. SYY metodu (sadece yarısını ye) gerçi büyük miktarlarda kalori almayı önleyebilir. Fakat kişiyi tek yönlü beslenmeye itmesi bakımından tehlikeli olabilir.
Her şeyden önce bilhassa genç kişiler bir iki kilo eksiği veya fazlası ile normal kilolarını muhafaza etmeye dikkat etmeyi öğrenmelidirler. Buna karşın daha yaşlıca kişiler sıhhatlerinden şikâyetçi değiller ve de yuvarlakça görünümlerinden şikâyetçi değil iseler, sevdikleri yemekleri yemeden kendilerini mahrum etmeyebilirler. tabi ki bu davranış o kişilere fazla kilolar getirmiyorsa!
İdeal vücut ölçülerine sahip olmak için yapılan açlık kürleri ise hiç bir doktor tarafından akıllıca bir davranış olarak değerlendirilemez.
Tartılmak için teraziye çıktığınızda şayet ibreyi korku ile izliyorsanız bazı şişman kişilerin söylediklerini hatırlamak icap eder, kilosu fazla olan herkes şişman değildir der bazı kişiler ve bu sözlerde bir hakikat payı da vardır aslında! Kişinin kemik yapısının vücut ağırlığı ölçümünde önemli bir rol oynadığı kanısı ise pek doğru değildir. Kişinin şişmanlığı, vücudun yuvarlaklıkları ve hissedilebilen yağ tabakaları ile kolayca tespit edilebilir. Arzu ettikleri kilonun üzerinde olan kişilerin ise ille de vücutlarını bazı yerlerinde yağ tabakaları olması icap etmez! Hiç bir şişman kişi yoktur ki yakınları ona, artık az yemeğe gayret etmesini, şayet az yiyecek olursa kilolarının azalacağını söylememiş olsunlar. Halbuki yuvarlacık görünümlerine rağmen pek çok kişi beslenme tarzlarındaki tek yönlülükten dolayı yetersiz gıda almaktadırlar.
Şöyle ki;
Bu kişiler sırf midelerini doldurmak için, besin değeri ve değişikliğine dikkat etmeden alıştıkları tek beslenme şeklini sürdürürler. Bu durumda vücut için hayati önemi olan (b vitamini, protein) gibi mühim besin maddelerinin yokluğu ortaya çıkar.
Bu gıdalara örnek göster icap ederse, mesela, kızarmış patates, sandviç, pasta, kek veya çikolata ve dondurmayı sayabiliriz.
Bazı şişman kişiler sırf sevdikleri bu gibi maddeleri yiyebilmek için normal öğünlerden vazgeçebilirler.
Bunu yaparken de samimi olarak, artık doğru dürüst yemek yemekten vazgeçtiklerini ve böylelikle kilo vereceklerini zannederler. (bu arada canları istedikçe ve istediği kadar boş kaloriyi gövdeye indirirler) bu tür beslenmeye devam ettikleri sürece ne doğru dürüst karınları doyacak, ne de zayıflayabileceklerdir.
Bazı hanımlar, sabahları biraz kepek ekmeği ile yağsız peynir, öğlenleri meyve, akşamları salamla ekmek ve salata yedikleri halde bir gram dahi veremezler.
Bunun sebebi, yakacak besin maddesi olmadığı için metabolizma yavaş çalışmaya başlamıştır.
Zayıflamaya da yardımcı olamayacak kronik bir az beslenmeye itebilecek bu gibi açlık kürleri yerine bayanlara 1200 kalori karışık besin kürünü tavsiye ederiz. Böyle bir metot tatbik ettiğiniz takdirde hem tek yönlü ve yetersiz beslenmeden korunmuş olursunuz, hem de yeniden yemek yemenin zevkine varırsınız.
Ayrıca metabolizmanız yeniden doğru dürüst çalışmaya başlar, çalışan bir metabolizmanın gereği olan hareketlerinize yeniden bir canlılık gelecektir. Vücut hareketlerinizin bu canlılığı devam ettiği sürece de inatçı kilolardan teker teker kurtulmanız mümkün olabilecektir.
Bahaddin Yıldız ağabeyimiz ve İHH Asya Sorumlusu Faruk Aktaş kardeşimiz Afganistan'da düşen bir uçakla şehid oldular.
Hayatını Resulullah (sav.)' in yolunda hizmet için adamış değerli ağabeyimiz Bahattin Yıldız, Afganistan'da düşen uçaktaydı. Bahattin Yıldız ağabeyimiz, İHH'nın bir yetim projesini Afganistan'da hayata geçirmek amacıyla gönüllü olarak gitmişti.
Pamir Havayolları'na ait uçakta altısı yabancı 43 yolcu bulunuyordu. Değerli ağabeyimiz Bahattin Yıldız'ın yanısıra aynı projede görevli, İHH'nın Asya sorumlusu Faruk Aktaş kardeşimiz ve Mustafa Cebil isimli bir Türk vatandaşının daha olduğu haberlerini aldık. Kazada kurtulan olup olmadığı ise bilinmiyor.
Kurtarma ekiplerinin, çok yoğun kar yağışı dolayısıyla kaza mahalline ulaşamadığı da gelen bilgiler arasında. (17 Mayıs 2010 P.tesi saat 23.00.)
30 yıldan bu yana Afganistan sorunuyla yakından ilgilenen Bahattin Yıldız ağabeyimiz, geçtiğimiz günlerde geçici olarak yaşadığı Almanya'dan Türkiye üzerinden Afganistan'a geçmişti ve 17 Mayıs 2010 Pazartesi günü sabah saatlerinde Afganistan'da düşen uçakta bulunuyordu...
1956 Sivas doğumlu olan Bahattin Yıldız ağabeyimiz, 1975 yılında İzmir İmam Hatip lisesinden mezun olmuş, 1987 yılında Erzurum İşletme Fakültesini bitirmişti. Yazıları Mavera, Güldeste, Gurbet dergilerinde ve Milli Gazete'de yayınlanmıştı. Üçü kız ikisi erkek beş çocuğu olan Bahattin Yıldız ağabeyimizin; Savaşan Afganistan, Cihat Günlüğü, Kar Çiçeği, Karda Ayak İzleri, Güllerin Vedası isimli kitapları yayınlanmıştı ve gazetelerde, dergilerde, internet sitelerinde sürekli yazıları yayınlanmaktaydı...
İHH Asya sorumlusu olan Faruk Aktaş Kardeşimiz ise 1974 Iğdır doğumluydu. İlk, orta ve liseyi Iğdır’da okumuştu. Çok küçük yaşlarda babasını kaybeden Faruk kardeşimiz, 2002 yılında Pakistan İslam Üniversitesi Şeriat Fakültesinden mezun olmuştu. Bir çocuğu olan Aktaş, altı aydan bu yana İHH’da çalışıyordu.
Meram bağları, Meram çayırları tanıktır, böylesi yiğit her anaya kısmet olmaz. İnadına mertti, inadına yiğit, inadına yağızdı.
Konya'nın valisi o yıl Meram'da otururdu hep. Meram o zamanlar da en saygıdeğer yeriydi şehrin, Mevlevi dedeleri Meram'daydı, çelebiler hepten Meram'daydı. Ve Vali paşanın yâveri, genç yâveri Meram'dan çok az inerdi Konya'ya. Bütün oralar bu genç adamı, o da bütün oraları tanırdı, iyi tanırdı.
Yâver, fesini sola doğru devirdi. Güz demiydi. Serindi ama o yanıyordu. Korkmuyordu. Oysa Kocamış bir gece yollara düşmüştü "Dutlu"dan Meram'a doğru, akşam namazından sonra. Korkmuyordu.
demiş elin oğlu zamanında. Yâver işte bu hâl idi. Konya severdi bu delikanlıyı; O da Konya'yı. Ama Konya'dan daha çok sevdiği bir şey bir kişi, bir hatun kişi vardı. Meram'a ilk zamanlar sık gelirdi. Aslı Konaya'lı değildi.
Sevdiceği bir Mevlevî çelebisinin kızıydı. Düşünün, Allah etmesin dile düşerlerse ötesi yoktu bu işin. Allah etmesin dile düşerlerse, Musalla mezarlığında selviler hüzzam makamından bir şarkıyla başlayıverirlerdi. Allah etmesin, gençti. Konya'nın delikanlısı zaten pek hayır okumuyordu adının üstüne. Allah etmesin. Ama yine de kotkmuyordu işte.
Sevdiceği bir Mevlevî çelebisinin kızıydı. Gelirken- giderken bir şeyler olmuştu. Bir şeyler olmuştu çünkü. Loraslarından kalkan ebabil kuşları, kanatlarında "Günaydınlar" getirdilerdi bir gün. Ebabil kuşlarının gözleri kahverengiydi, sol ellerinin üstünde bir "Ben" vardı ebabil kuşlarının.
Bu gece onunla buluşacaktı. İlk buluşmaları değildi bu şüphesiz. Ama Meram'ın o ördekbaşı ve şili çayırları o "incecik" çayırları tanık olsun ki en mutlusuna gidiyordu buluşmalarının.
Yâver fesini sol yana devirdi ve bıyıklarını burdu. Eli-ayağı yanıyor gibiydi. Kerpiç duvarı aşmıya çalıştı. Ceketi tozlandı, aldırmadı, hemen şöyle silkiverdi eliyle, ince çayırlar ayağına dolaştılar aldırmadı.
Çelebi kızı, Zerdalinin altına vardı. Gözleri apaydınlıktı, kahverengiydi. Yâver yanına gelince, oturuverirdi çayırların üstüne. Yâver o cesaretsiz elleriyle çelebi kızın elini tutacak oldu, edemedi. Oturdu.
Konya pul pul dirildi gözbebeklerine. Yalnız Konya değil dünyalar onundu. Anasını hatırladı, bir zaman sonra, memleketini hatırladı, sonra kalkıp gitmek istedi, niye istedi bilmem, gidemedi.Oturdu.
Derken efendim sekiz iklimden ipil ipil bir batı rüzgarının seranadı başladı. Kız konuşuyordu. Çelebi kızı. Derken efendim, Dere tarafından bir bülbülü vurdular, ne hacetti, kız konuşuyordu, yâver öldü öldü dirildi.
Konuştular. Kızın elleri yâverin ellerinde serindi. Uzun uzun konuştular. Aşktı bu dost. Sevgiydi. Ne Konya vardı önlerinde, ne zerdali ağaçları, Ne Meram, ne paşa, ne çayırlar ve ne de sekiz taraflarından sekiz kara binayla onları gözetleyen sekiz Konya uşağı.
Derken efendim, yâver "Haydi hoşçakalasız" diyecekti, diyemedi. Derken efendim sekiz karabina sekiz kurşun kuştu yâverin suratına. Derken efendim, yâver "gidem" dedi, gidemedi. Önce sallandı sağ ayağının üzerinde üç kez. Sonra sa yanına devrildi. Kıpırdayamadı bile. Sekiz Konya delikanlısı için sanki bir şey olmamıştı. Dere yöresine doğru "Konyalı" yı çağıraraktan yürüdüler.
Sabah yakındı. Çelebi kızı ölü sevgilinin üstüne eğildi. Öylece kaldı. Gün ışığında ölü yâveri ve çelebi kızını "incecik" çayırların üstünde buldular. Paşa, vali paşa, yâverin anasına yanık künyesini gönderdi yarıntesi günü.
"İnce çayır biçilir mi Sular ayaz içilir mi Bana yardan vaz geç derleR Yâr tat'lolur geçilir mi"
Sonra arkasından, mezar taşı olsun garibin diye bu türküyü yakıverdiler. "İnce çayır biçilir mi?" Biçtiler bile.
"Aman ben yandım, paşam ben yandım, Ellerin köyünde vuruldum kaldım."
Kaynak: Kamil UĞURLU Bir Konya Türküsünün Doğuş Hikayesi Türk Folklor Araştırmaları-Kasım 1963
telgrafın tellerine kuşlar mı konar , herkes sevdiğine yavrum böyle mi yanar. gel yanıma , yanıma da , yanı yanı yanıbaşıma , şu gençlikte neler geldi garip ( cahil ) başıma..
telgrafın tellerini arşınlamalı , yar üstüne yar seveni kurşunlamalı.! gel yanıma , yanıma da , yanı yanı yanıbaşıma , şu gençlikte neler geldi garip ( cahil ) başıma..
telgrafın direkleri semaya bakar , o senin güzel gözlerin çok canlar yakar.. gel yanıma , yanıma da , yanı yanı yanıbaşıma , şu gençlikte neler geldi garip ( cahil ) başıma..
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsması olayına “DEPREM” denir İnceleyen bilim sismoloji, ölçen alet sismoğraftır. Şiddeti Richter ölçeğine göre belirlenir.
Depremin kaynağını aldığı yere İç merkez (Hiposantr), yeryüzünde buna en yakın noktaya da dış merkez (Episantr) denir.
OLUŞUMLARINA GÖRE DEPREMLER
Çöküntü Depremleri: Yer altındaki boşlukların (mağara, maden ocakları) çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır. Fazla zarar meydana getirmezler. Bu tür depremlerin görülme olasılığının en fazla olduğu bölgemiz Akdeniz’dir.
Volkanik Depremler : Volkanizma olayı sonucunda etkili olan depremlerdir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya’da oluşan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye’de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.
Tektonik Depremler: Kıta ve dağ oluşumu hareketleri sırasında yer kabuğunda meydana gelen sıkışma ve kırılmalar sırasında olur. En fazla görülen deprem çeşididir. Etki alanı çok geniştir.
Not: Dünya üzerindeki volkanik alanlarla; deprem bölgeleri, fay hatları, genç kıvrım dağları ve sıcak su kaynakları arasında bir paralellik vardır. Sebebi bu alanlarda yer kabuğunun hareket halinde olmasıdır.
Depremlerin Meydana Getireceği Zarar Derecesinde;
İç ve dış merkezlere olan uzaklık, Depremin süresi ve şiddeti, Zeminin özelliği,
Depremlerden Korunma Yolları
Fay hatları üzerinde büyük yerleşim merkezleri kurulmamalı ve yüksek katlı binalar yapılmamalı. Binalardaki yapı malzemesi ve yapı tekniği sarsıntılara dayanıklı olmalıdır. Deprem konusunda halk eğitilmelidir. Binaların yapıldığı zemin sağlam olmalı. Yer altı suyu bakımında zengin olan alüvyal alanlara çok katlı bina yapılmamalıdır. Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı. Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır. Bina dışında ise ağaç, duvar ve elektrik telleri gibi devrilebilecek şeylerden uzak durmalıyız. Deprem sırasında mümkünse, yanan sobalar söndürülmeli, elektrik ve su kapatılmalıdır
TÜRKİYE’DE DEPREM BÖLGELERİ
Deprem Bölgeleri Haritası’na göre, yurdumuzun %92′sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95′inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98′i ve barajlarımızın %93′ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı:Saros Körfezinden başlar, Marmara denizinden geçtikten sonra Kuzey Anadolu Dağlarının güneyini takip ederek Van Gölünün kuzeyine doğru uzanır.
Batı Anadolu Deprem Kuşağı:Güney Marmara’dan başlar Ege Bölgesindeki çöküntü ovalarını takip eder.
Güney Anadolu Deprem Kuşağı:Hatay’dan başlar, Güney Anadolu Toroslar’ını takip ederek Van gölünün güneyine doğru devam eder.
DEPREM TEHLİKESİNİN AZ OLDUĞU YERLER Konya, Karaman, Taşeli Platosu ve İçel çevresi. Mardin-Şırnak çevresi. Trakya’da Ergene havzası
DÜNYA ÜZERİNDEKİ DEPREM BÖLGELERİ
Atlas Okyanusunun orta kesimi, Alp-Himalaya kıvrım dağları çevresi Büyük Okyanus çevresi (En fazla bu bölgede görülmektedir. Sebebi katı haldeki yerkabuğunun (Sial) ince ve kırıklı olmasıdır.)
DEPREM TEHLİKESİ AZ OLAN YERLER K.Batı Avrupa-Grönland adası Asya’nın kuzeyi (Sibirya) A.B.D ve Kanada’nın K.Doğusu Güney Afrika Okyanusya’nın (Avustralya) batısı
TÜRKİYE’DEKİ DEPREM ALANLARI
Türkiye nüfusunun % 60'a yakını, faal olan ve zarar verebilen deprem alanları üzerinde yerleşmiştir.
Daha önce görülen Erzurum, Erzincan, Van, Bolu, Çankırı, Tokat, Adapazarı, Kütahya, Burdur, Lice, Bingöl, Dinar, Ceyhan, Gölcük ve Düzce depremlerinin büyük oranda can ve mal kaybına neden olmasında, bu kentlerin fay hatları üzerinde yer almalarının önemli rolü olmuştur.
Konya Ovası, Karaman, Mersin (Taşeli Plâtosu çevresi), Ergene Havzası ve Mardin Eşiği deprem bakımından tehlikesi az olan yerlerdir.
DEPREMLERDEN KORUNMAK VE DEPREMİN ETKİSİNİ AZALTMAK İÇİN,
Kırık (fay) hatlarından uzak, sağlam zeminlere yerleşmek,
Mümkün olduğunca ovalarda yerleşmemek,
Depreme dayanıklı binalar inşa etmek,
Halkı, depremde alınacak sivil savunma önlemleri konusunda eğitmek, vb. önlemler gereklidir.
1914 yılında İstanbul’da doğdu.Ankara Gazi Lisesi’ni bitirdi (1932). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı (1935), Ankara’ya giderek PTT Umum Müdürlüğü’nde çalıştı (1936-1942), Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’na memur oldu (1945), oradan ayrılınca (1947) Yaprak dergisini çıkardı ( 1 Ocak 1949’dan 15 Haziran 1950’ye kadar 28 sayı çıktı, Son Yaprak adlı özel bir sayı ölümü üzerine arkadaşları tarafından çıkarıldı). 14 Kasım 1950 tarihinde beyin kanamasından öldü. Rumelihisarı mezarlığına gömüldü.
Kişiliğini belli eden ilk şiirlerini arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le birlikte Varlık dergisinde yayımlamaya başladı, büyük bir ilgi gördü, sağlığında kendinden çok bahsettiren şair oldu. Şiiri bir takım kalıp ve klişelerden, şairanelikten, yıpranmış benzetmelerden kurtararak, daha kısa daha basit bir şekle soktu; yalın bir halk dili kullandı, gündelik sözlerle zaman zaman (Aralık 1936-15 Nisan 1940,38 şiir), çok kısa zamanda büyük yergi ve espriden faydalanarak, gündelik yaşantılar üzerine yazdı.
ESERLERİ Şiir kitapları: Garip (Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le beraber, 1941), Garip (yalnız kendi şiirleriyle, genişletilmiş 2. baskı,1945), Vazgeçemediğim (1945), Destan Gibi (1946), Yenisi (1947), Karşı (1949).
Sağlığında bu altı kitaba aldığı şiirleriyle, bu kitaplara girmemiş başka şiirleri, ölümünden sonra tek kitap halinde basıldı: Orhan veli, Bütün Şiirleri (1951).
Düzyazıları, eleştiri ve hikayeleri: Orhan Veli, Nesir Yazıları (1953, 2. b. Denize Doğru adıyla, 1970) adlı kitapta toplandı. La Fontaine’nin 49 fable’ini nazımla Türkçe’ye çeviren şair (La Fontaine Masalları, 2 kitap, 1943), aynı şekilde Nasrettin Hoca Hikayeleri (1949) adlı kitabında da Hoca’nın 72 fıkrasını nazma çevirdi. Çeviri kitaplarının sayısı 12’dir.
Asım Bezirci’nin derlediği çeviri şiirleri ise Çeviri Şiirler (1982) adıyla; düzyazıları da, yenide Bütün Yazılar I, II (1982) adıyla yayımlandı. Orhan Veli/Bütün Eserleri dizisinin ilk kitabı Edebiyat Dünyamız (1975)’da şairin düzyazıları, konuşma ve röportajları (haz. Asım bezirci), ikinci kitapta Bütün Şiirleri (1975) derlendi.
HAKKINDA YAZILANLAR Adnan Veli Kanık, ağabeyinin biyografisi ile basında çıkmış yazılarından seçme parçaları şu kitapta derledi: Orhan Veli İçin (1953). Şair üzerine bir inceleme Asım Bezirci’nin, zengin bir bibliyografya da veren Orhan Veli Kanık adlı eseridir (1967).
Yaşamı konusunda yeterli bilgi olmadığı gibi onunla ilgili kaynaklarda anlatılanlar da birbirini tutmaz. Nerede, hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmiyor. Kimi kaynaklarda Anadolu'ya Doğu'dan gelen Türk oymaklarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu söylenirse de kesin değildir.
1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü söylenir. Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde 'Yunus Emre' adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden 'makam' adı verilen yer vardır. Yapılan araştırmalara göre şiirlerinin toplandığı Divan ölümünden yetmiş yıl sonra düzenlenmiştir. Anadolu'da 'Yunus Emre' adını taşıyan ve Yunus Emre'den çok sonraları yaşamış başka şairlerin yapıtlarıyla karışan şiirlerinin bir bölümü dil incelemeleri sonunda ayıklanmış, böylece 357 şiirin onun olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır. Gene Yunus Emre adını taşıyan ve başka şairlerin elinden çıktığı ileri sürülen 310 şiir daha derlenmiştir. Onun dil, şiir ve düşünce bakımından özgünlüğü ve etkisi, ilk düzenlenen Divan'daki şiirleri nedeniyledir.
Yunus Emre'nin şiirinde, edebiyat tarihi bakımından, dil, düşünce, duygu ve yaratıcılık gibi dört önemli sorun sergilenir. Bu sorunlar bir görüş ve inanış bütünlüğü içinde ele alınır, insan konusunda odaklaştırılır. Şiirde işlenen konular ise insan, Tanrı, Varlık Birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, evren, ölüm, yetkinlik, olgunluk, alçakgönüllülük, erdem, eliaçıklık gibi genellikle gerçek yaşamı ilgilendiren kavramlardır. O, bu kavramları, şiirinin bütünlüğü içinde temel öğe olarak sergilemiştir.
İnsan bir 'sevgi varlığı'dır, tin ile gövde gibi iki ayrı tözden kurulmuştur. Tin tanrısaldır, ölümsüzdür, gövdede kaldığı sürece geldiği özün ve yüce kaynağa, tanrısal evrene dönme özlemi içindedir. Gövde dağılır, kendini kuran öğelere ayrılır. İçinde insanın da bulunduğu tüm varlık evreni toprak, su, ateş ve yel gibi dört ilkeden kurulmuştur. Bu dört ilke yaratılmıştır, yaratıcı da Tanrı'dır. Tanrı, bu dört ilkeyi yarattıktan sonra, ayrı ayrı oranlarda birleştirerek varlık türlerinin oluşmasını sağlamıştır. İnsan sevgi yoluyla Tanrı'ya ulaşır, çünkü insanla Tanrı arasında özdeşlik vardır. Ancak, insanın bu madde evreninde bulunması, tinin tanrısal kaynaktan uzak kalması bir ayrılıktır. Bu ayrılık insanı, yaşamı boyunca Tanrı'yı düşünme, ona özlem duyma olaylarıyla karşı karşıya getirmiştir.
Sevgi insanda birleştirici, bütünleştirici bir eğilim niteliğindedir. Yunus Emre, sevgiyi Tanrı ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. Sevginin ereği yüce Tanrı'ya ölümsüz olana kavuşmak, onun varlığında bütünlüğe ulaşmaktır. Tanrı insanla özdeş olduğundan kendini seven Tanrı'yı, Tanrı'yı seven kendini sever. Çünkü sevgi kendini başkasında, başkasını kendinde bulmaktır. Sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar.
Sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir bilgelik, bir olgunluk işidir. Yeterince aydınlanmamış, Tanrı ışığından yoksun kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur. Bütün varlık türlerini birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir. Sevgi bir çıkar aracı olmadığından seven karşılık beklemez. Dost kişi gerçek seven kimsedir (âşık) . Dost başka bir anlamda da Tanrı'dır, kişinin gönlünde ışıyan tözdür.
Yunus Emre'de yaşamak tanrısal tözün bir yansıması olan evrende sevinç duymaktır. Çünkü, bütün varlık türlerinde Tanrı görünmektedir, bu nedenle severek, düşünerek yaşamayı bilen kimse her yerde Tanrı ile karşı karşıyadır. Yaşamak belli nesnelere bağlanmak, yalnız gelip geçici varlıkları edinmek için çırpınmak değildir. Böyle bir yaşama biçimi kişiyi tanrısal tözden uzaklaştırdığı gibi yetkinlikten, bilgelikten de yoksun kılar. Yunus Emre'nin dilinde bilge kişinin adı 'eren'dir. Eren barış içinde yaşamayı, bütün insanları kardeş görmeyi, kendini sevmeyeni bile sevmeyi bilen kişidir. Onun gönlü yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla doludur.
Ölüm tinin gövdeden ayrılıp tanrısal kaynağa dönmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle ölüm tinle gövde arasında bir ayrılıktır. Gerçekte ölüm yoktur, tinin ölümsüzlüğe ulaşması, yüce kaynağa dönüşü vardır. Çünkü, bütün varlık türleri tanrısal tözün yansıması olduğundan, salt ölüm de söz konusu değildir. Ölümün bir başka anlamı da bilgiden, erdemden, yetkinlikten, sevgiden yoksun kalmaktır.
Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Şiirlerinin ölçüsü, Türkçe'nin ses yapısına uymayan 'aruz' olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçe'nin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür.
Yer yer yalın halk söyleyişine yaklaşan dilinde anlam-uyum bağlantısı bütüncül bir içerik taşır. Ona göre önemli olan bir sözü etkili biçimde söylemektir. Bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi dile getirmesi gerekir. İnsan ancak söz söyleme yetisiyle insandır, konuşan Tanrı durumundadır. Yunus Emre'de Türkçe, şiir dili olma yanında, düşünceyi içeren, açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır.
1904 yılında İstanbul’da doğdu. Çeşitli okullarda, bu arada Amerikan Koleji'nde okudu. Orta öğrenimini Bahriye Mektebi'nde yaptı(1922). Bu askeri okulda, din derslerini, Aksekili Ahmed Hamdi, tarih derslerini Yahya Kemal'den gördü. Ama asıl anlamda onu etkileyen öğetmen İbrahim Aşkî oldu. İbrahim Aşkî verdiği kitaplarla, onun tasavvufla ilk temasını sağladı.
Bahriye Mektebi'nin namzet ve harp sınıflarını bitirdi. Darülfünun Felsefe Bölümü'nden mezun oldu (1921-1924). Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile Paris'te gitti (1924-1925). Yurda döndükten sonra Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında memurluk ve müfettişlik gibi görevlerde bulundu (1926-1939). Ankara'da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Devlet Konservatuvarı ile İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler verdi (1939-1942). Gençlik yıllarında basınla ilişkiye geçti. Memurlukla ilişkisini kesti. Hayatını yazarlık ve dergicilikten kazanmaya başladı. 25 Mayıs 1983 tarihinde Erenköy'deki evinde vefat etti. Naaşı, Eyüp sırtlarındaki kabristana defnedildi.
Ödülleri
Necip Fazıl Sabır Taşı adlı oyunuyla 1947 yılında C.H.P. Piyes Yarışmacı Birincilik Ödülü'nü almıştır. Kısakürek'e doğumunun 75. yıldönümü dolayısıyla Kültür Bakanlığı'nca "Büyük Kültür Armağanı" (25 Mayıs 1980) ve Türk Edebiyatı Vakfı'nca "Türkçenin Yaşayan En Büyük Şairi" ünvanını vermiştir.
Yazı Hayatı
Necip Fazıl'ın yayınlanan ilk şiiri Örümcek Ağı adlı kitabına "Bir Mezar Taşı" başlığıyla alacağı "Kitabe" şiiridir ve 1 Temmuz 1923 tarihli Yeni Mecmua'da çıkmıştır. Necip Fazıl hatıralarında "benim de yerim bu el oldu yâhu/ Gençlik bahçesinde sel oldu yâhu" dizeleriyle başlayan bu şiir dolayısıyla Ahmet Haşim'in "Çocuk Bu Sesi nerden buldun sen?" dediğini yazmaktadır. Kısakürek bu tarihten itibaren 1939 yılına kadar Yeni Mecmua, Milli Mecmua, Anadolu, Hayat, Varlık gibi dergilerle Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan şiir ve yazılarıyla ününü genişletmiştir.Necip Fazıl 1925 yılında Paris'ten yurda döndükten sonra, aralıklı şekilde ama uzun sürelerle Ankara'da kalmış, üçüncü gelişinde, bazı bankaların da desteğini sağlayarak 14 Mart 1936 tarihinde Ağaç adlı bir dergi çıkarmıştır. Yazarları arasında Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer, Mustafa Şekip Tunç'un da bulunduğu Ağaç, yeni kapanmış olan Yakup Kadri'nin sahipliğindeki Kadro dergisinin Burhan Belge, Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir ve İsmail Husrev Tökin gibi yazarlarının savunduğu ve dönemin etellektüellerini hayli etkilemiş bulunan materyalist ve marksizan düşüncelerine karşı spiritüalist ve idealist bir çizgi izlemeyi öngörmüştür. Ankara'da altı sayı çıkan Ağaç dergisini Kısakürek daha sonra İstanbul'a nakletmiş, ancak dergi 17'nci sayıda kapanmıştır.Ve Büyük Doğu Necip Fazıl, 1943 yılında bu defa, dini ve siyasi kimliği de olan Büyük Doğu dergisini çıkarmış, 1978 yılına kadar aralıklarla haftalık, günlük ve aylık olarak çıkardığı Büyük Doğu'da iktidarlara cephe almış, yazı ve yayınları yüzünden mahkemelere düşmüş, dergi birçok kez kapatılmıştır. Özellikle İslam medeniyetini ve tarihini savunan Necip Fazıl giderek milletimizin sevdiği bir insan olmuştur. Necip Fazıl 1947 yılında Büyük Doğu'nun toplatılması üzerine ayrıca Borazan diye bir siyasi mizah dergisi de çıkarmıştır.
ESERLERİ
Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile, Şiirlerim, Esselâm, Çile Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak ,Künye, Sabır Taşı, Para, Nami Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam, Ulu Hakan Abdülhamit, Yunus Emre.
Roman: Aynadaki Yalan, Kafa Kağıdı
Hikaye: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler, HikâyelerimHatırat: Cinnet Mustatili, Hac, O ve Ben, Bâbıâli.
Yahya Kemal Beyatlı ( 1884)- (1958)
şair, yazar, milletvekili, büyükelçi
1884 yılında Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlköğrenimini Üsküp'te gördü. İstanbul Vefa Lisesi mezunu. Başlangıçta Sultan II.Abdülhamit yönetimine karşı muhaliflerin safında yer alarak Paris'e kaçtı. Fransa'da Siyasal Bilgiler okurken hocası Albert Sorrel'in etkisinde kalarak düşüncelerinde değişmeler oldu. Fransa'da dokuz yıl kaldı. Fransız edebiyatını ve edebiyatçılarını yakından tanıma imkânı buldu. Onlardan etkilendi. Bir ara Nev-Yunanî bir şiirin peşine düştü. Doğu Dilleri Okulu'na devam ederek Arapça ve Farsça'sını geliştirdi. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. 1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka, Medresetü'l-Vâizin ve Darülfünûn'da Tarih ve Edebiyat dersleri okuttu. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Lozan Konferansı'na katıldı.
1923'te Urfa milletvekili seçildi. Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak Türkiye'yi temsil etti. Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul milletvekilliği yaptı. Pakistan büyükelçiliği görevinde iken emekli oldu (1949) ve yurda döndü. Tedavi için Paris'e gitti. Bir yıl sonra da öldü.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Aruzla yazdı. Klasik şiirimizin temel özelliklerine bağlı kalarak, kendine özgü bir şair oldu. Sanatta ve edebiyatta millî ve manevî değerlere bağlı kaldı.
ESERLERİ
Şiirleri Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyla, Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş, Bitmemiş Şiirler.
Fikir ve Hatıra Kitapları:Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasi Hikayeler, Siyasi ve Edebi Portreler, Edebiyata Dair, Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım, Tarih Muhasebeleri, Mektuplar-Makaleler
Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan Köyü'nde doğdu. Yedi yaşında iken çiçek hastalığına yakalanarak gözlerini kaybetti. Babasının telkiniyle saz çalıp şiir söylemeye başladı. Ahmet Kutsi Tecer'in yardımıyla yurt çapında tanındı. Köy Enstitülerinde halk türküsü öğretmenliği yaptı. TBBM tarafından özel bir kanunla kendisine maaş bağlandı. Halk şiirinin başarılı örneklerini verdi. Şiirlerinde dünyanın geçiciliği, ölüm, kardeşlik, birlik-beraberlik ve sevgi gibi temaları işledi. Şiirleri, Dostlar Beni Hatırlasın adı altında bir kitapta toplandı.
Şiirlerinden örnekler;
GÖNÜL BİR GÜZELİ SEVMİŞ
Gönül bir güzeli sevmiş ayrılmaz Dolanır peşinde çoban misâli Hiç kimse bu derdin dermânın bilmez Azmış yaraları perişan hali
Lokman çâre bulmaz yoktur Eflâtun Yârdan ayrılması ölümden çetin Elde endaz ettim bu aşkın atın Terkettim sılayı vatanı ili
Ferhat Şirin için kestiği taşlar Benim senin için döktüğüm yaşlar Seni yaksın beni yakan ateşler Yaktı bu sinemi savruldu külü
Arılar bal için bekler petekler Alır her çiçekten verir emekler Mecnun Leylâ için pınarı bekler Ben de bir yâr için olmuşum deli
Evvelden var idi bu sevda bende İlikte damarda cesette canda Ölünce hû çeksin kemiğim sinde Dünyâda durunca Veysel'in dili ----------------------------------------------------------- www.halilakpinar.net Eğitim sitesi
Cemaleddin Efganî, Kasım 1838'de Kabil yakınlarındaki Esadabad'da doğdu.
Efgani, ilk eğitimini önemli bir bilgiye ve ilme sahip olan babası Safder'den almıştır. Kabil'de; medrese tahsilini tamamladıktan sonra Hindistan'a gitmiş ve oradan da hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal beldelere gitmiştir. Bu arada Necef ve Kerbala'da bir süre kalarak ders almış ve daha sonra da Kabil'e dönmüştür. Daha sonra Hindistan'a geçmiştir. Burada sömürgeci İngilizlere karşı halkı uyandırmak maksadıyla; "Ey Müslümanlar! Siz insan değil de sinek olsaydınız vızıltınız İngilizlerin kulaklarını sağır ederdi! Ey Hintliler! Sizler su kaplumbağası olsaydınız İngiltere adasını yerindan söker denize batırırdınız!.." demek suretiyle onları cesaretlendirmeye çalışmıştır.
Hindistan'dan Mısır'a geçmiş ve orada yaklaşık kırk gün kaldıktan sonra İstanbul'a gelmiştir (1870). İstanbul'a gelir gelmez önceden hakkında bilgi sahibi olunmuş olmalı ki, kısa bir süre içinde önemli görevlere getirilmek suretiyle özel alaka görmüştür. Başta sadrazam Ali Paşa olmak üzere, o zaman yönetimde olan Tanzimatçıların ileri gelenlerinden olan Fuat Paşa, Saffet Paşa, Münif Efendi ve Hoca Tahsin Efendi ile görüşerek yakın münasebet kurma imkanını bulmuştur. Aynı zamanda Meclis-i Maarif ve Encümen-i Daniş azalıklarına getirilmiştir.
Efgani, İstanbul'da aldığı resmi görevlerin dışında halka açık konferanslar vermeye başlamış, bir konfesansında peygamberlerle filozoflar arasında benzerlik kurması tepkilere yol açtığı gibi, şahsına karşı olanların da kışkırtmalarıyla tepkiler artmış ve konferanslarına son vermek zorunda kalmıştır. Dönemin Adliye nazırı olan Cevdet Paşa, Efganiyle görüştüğü gibi konuşma metnini de incelemiş ve daha sonraları Sultan Abdülhamid'e sunduğu raporunda yanlış anlaşılmanın sözkonusu olduğunu belirterek Efgani'den yana tavır koymuştur. Bu yanlış anlaşılmada Efgani'nin yeterli olmayan Türkçesinin de etkisi olmuştur.
Efgani, kısa bir süre için 1871 yılında Mısır'a gittiyse de, Başvezir Riyad Paşa'nın girişimleriyle yakın alaka, maaş tahsisi ve talebelerinin çoğalmasının etkisiyle Kahire'de sekiz yıl kaldı. Mısır'da mason localarıyla girdiği ilişki ve bazı mason localarına üye olması tepkilere yol açmıştır. Diğer yandan devlet idarecilerini yanlış hareketlerinden dolayı eleştirmesi, İngilizlerin Mısır'daki faaliyetlerinden rahatsız olmaları ve bu rahatsızlıklarını yeni hidiv olan Tevfik Paşa'ya iletmelerinden sonra Mısır'dan ayrılmak zorunda kalmıştır (1879). Buradan ayrılırken büyük bir iz ve geride çok sayıda talebe bırakmıştır.
Efgani, Mısır'dan sonra sırasıyla Hindistan,Amerika ve İngiltere'yi dolaştıktan sonra 1883 yılında Paris'e geçerek Muhammed Abduh ile birlikte Urvetü'l-Vüska adlı Arapça bir gazete yayınlamaya başlamıştır. Müsümanların uyanmasını sağlamak, doğunun sömürgecilikten kurtarılmasını gaye edinen bu ikili, fikirlerini gazete yoluyla yaymaya çalışmışlardır.
Efgani, gazetesinin kapanmasından sonra bir süre daha Paris'te kalmış ve İran Şahı Nasrüddin'in daveti üzerine bu ülkeye gitmiştir. Başlangıçta, İran yönetimiyle iyi ilişkiler kurmuş, halktan da yakın ilgi görerek etrafında talebeler biriktiyse de özel sohbetlerinde Şah'a, halkın yönetime daha fazla katılmasını tavsiye etmesi aralarının bozulmasına sebep olmuş, ardından kendini tehlikede hissedince buradan da ayrılmıştır. Bir süre sonra Şah'a suikast düzenlenip öldürülmesinden Efgani de sorumlu tutulmuştur. Bu sebeple İran, İstanbul'da bulunan Efgani'nin kendilerine teslim edilmesini isteyecek ancak, Sultan Abdülhamid onu iade etmeyecektir.
Efgani, İstanbul'da yerleşmek üzere Sultan Abdülhamid tarafından davet edilmiştir. İstanbul'a geldikten (1892) sonra iyi karşılanarak kendisine; Teşvikiye'de bir ev, araba ve maaş tahsis edilmiştir. Vefatına kadar İstanbul'da kalmış ve1897'de burada vefat etmiştir. Maçka'daki şeyhler mezarlığına defnedilen Efgani'nin naaşı daha sonraları Afganistan Hükümetinin isteği üzerine bu ülkeye taşınmıştır (1944).
Fikirleri
Yaşamış bulunduğu asrın en önemli özelliği; İslamiyetin ve Müslümanların bir bakıma topyekün bir hücuma uğraması, topraklarının bir bir istilaya uğrayıp Müslümanların da sömürge durumuna düşmeleridir. Bu itibarla Müslümanların bu işgallere karşı koyup sömürge olmaktan kurtulma fikrinin savunucuları arasında Efgani önemli bir yer almıştır. İttihad-ı İslam fikrinin yayılmasını sömürge politikasına aykırı bulan İngiltere, karşı tedbirlere başvurmuş, bu arada Efgani'yi de yakın takibe alarak faaliyet alanını daraltmaya çalışmıştır.
Efgani'nin Şi i olduğunu ileri sürenler daha çok doğduğu yere dayanarak bu fikri ileri sürmüşler ancak, bu tezlerini Efgani'nin fikirleriyle teyid etmemişler veya edememişlerdir. Diğer yandan, en meşhur takipçisi olan Muhammed Abduh'tan istifade ederek yola çıkanlar O'nun samimi ve Sünni akideye sahip olduğu hükmüne varmışlardır. Bunların dışında Efgani'yi dinsizlik ve sapıklıkla itham edenler olmuş ama, bu iddialarının mesnedini gösterememişlerdir. Çünkü, yazdığı eserlerin önemli bir kısmını materyalist felsefenin reddi ve insanlığa verdiği zararı ortaya çıkarmaya çalışmıştır.
Efgani'ye göre insanlığın ilim, ahlak ve medeniyette yücelmesiyle beraber dünya ve ahiretteki saadetini kazanabilmesi şu esaslara bağlıdır:
1-Doğru düşünme, gerçeği bulmada mani teşkil eden hurafelerden arınıp, İslamın tevhid ve tenzih ilkeleriyle hareket etmek. 2-Fert ve toplum farkını gözetmeden, birilerine üstünlük vermeyip diğerlerinin de mükemmelliği (peygamberlik hariç her şeyi) yakalayabileceğine inanmak, ırk ve sınıf üstünlüğü yerine akıl, ruh ve fazilet gibi erdemleri yerleştirmek. 3-İslamı diğer dinlerden ayıran en önemli özelliğinden olan ve çok değer verdiği bir esas olan; bilgileri sağlam delillere dayandırıp zan ve vehimlere meydan vermemek. 4-İstisnasız her toplumda eğitime özel önem vermek, bunu sağlamak için de her toplumun kendi alim ve mürşidini yetiştirebilmesine imkan sağlamak. Bu konuda, İslamiyetin farz kıldığı ilim öğrenme konusuna dikkat çeker. (Hayreddin Karaman; Cemaleddin Efgani, TDV. İA. 10. C. s. 461).
Efgani'ye göre içtihat kapısı açıktır. Siret, hadis, icma-kıyas hakkında bilgisi olup Arapça'yı bilenler içtihad yapabilirler. Ona göre Kur'an-ı Kerim'de, devlet yönetiminden, yöneticilerin görev ve sorumluluklarına, insani meselelerin yanında uzaydaki gök cisimlerinin arasındaki ilişkilere kadar pek çok şey hakkında açık veya kapalı bilgiler mevcuttur. Bunları doğru olarak anlayabilmek, aklın ve ilmin verilerine uymakla mümkündür.
Efgani'ye göre, Batılılar Şarklılardan daha zeki, daha kabiliyetli değiller. Güç ve hakimiyetin sırlarını keşfeden Batılılar, Doğuluları esaretleri altına almışlardır. Batılılar, ülkelerinde okuyup ilerlemenin ve gücün sırlarını öğrenememiş Doğululardan, dejenere olmuşlardan istifade etmektedirler. Müslümanların gerileme sebeplerini de şu şekilde tesbit etmiştir:
1-Hilafetin saltanata dönüşmesi, dirayetsiz kişilerin halife olması. 2-Din ve milliyetin zayıflamasıyla birlikte halifelerin yabancıları devlet hizmetinde istihdam etmeleri. 3-9. ve 10. yüzyıllarda yayılan batıni ve zındıkların safsataları. 4-Müslümanların heyecanlarını kıran ve hamlelerini durduran cebir inancının yayılması. 5-Hainler tarafından uydurma hadis ve israiliyatın dini kitaplara sokulması, temiz inançların kirletilmesi. 6-Eğitim ve öğretime gereken önemin verilmeyerek, hurafelere karşı koyacak seviyeye yükseltilememesi. 7-Doğuda Moğolların, Batıda ise Haçlıların saldırılarının sonucu meydana gelen yıkım ve tahribatlar. 8-Müslümanlar arasındaki birliğin zedelenmesi ve meydana gelen bölünmeler.
İttihad-ı İslam konusunda, halifelik, hac ve din bağı üzerinde önemle durur. Din bağı İslam birliği için gerekli olduğu gibi milli kimliklerini muhafaza etmek isteyenler için de gereklidir. Din bağı kurulamadığı takdirde ırki manadaki birliği kurmak da imkansızlaşır. Müslümanlar din bağına sımsıkı sarılıp birbirlerini gözetirken, başka din ve inanca sahip olanlara da saygılı olmalıdırlar. İnananların manevi merkezi Mekke ve Medine'dir.
Cemaleddin Efgani ve Bediüzzaman
Bediüzzaman Hazretleri, Mardin'de Cemaleddin Efgani'nin "siyasette muktesit meslek"i ondan öğrendim (Beyanat ve Tenvirler, s. 105) dediği talebesiyle görüşüp fikirleri hakkında bilgi sahibi olmuş, İttihad-ı İslam'da seleflerini sayarken, Efgani'nin ismini de zikretmiştir. (Tarihçe-i Hayat, s. 39, 59)
Efgani'nin önemle üzerinde durduğu milliyet konusuna Bediüzzaman Hazretleri de değinerek, milli kimliklerin korunmasında dinlerin rolüne değinmiştir.
Hilafet konusunda da benzer fikirleri taşırlar. Efgani, gerçek halifeliğin dört halife döneminde uygulandığını, halifelerin, akıl ve fazilet sahibi olup idari ehliyete sahip olmaları gerektiğini söyler. Bu makama en uygun olan şahsın getirilebilmesi için ümmetin katılımının sağlanması gerekir. Bediüzzaman Hazretleri, Hz. Hasan'ın (ra) altı aylık halifeliğini de hesaba katarak, bundan sonra halifeliğin mecrasının değiştiğini ifade eder. Bu ilk halifelerin bir bakıma reis-i cumhur olduklarına dikkat çeker. "Hulefa-i Raşidîn hem halife, hem reis-i cumhur idiler. Sıdkîk-ı Ekber (r.a.) Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat manasız isim ve resim değil, belki hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer'iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler." (Beyanat ve Tenvirler. s. 275)
Ellidokuz yıllık bir ömür boyanca bir çok faaliyetin içinde bulunup dünya çapında bir şöhrete ulaşan Efgani'nin görüşlerinden ve eserlerinden çok, yaşantısı tartışma konusu olmuş ve çok sert eleştirilere maruz kalmıştır. Kişiliği de önemli olmakla beraber hala fikirleri net olarak anlaşılmayı beklemektedir. Ama, İttihad-ı İslam konusunda fikir ve eylemlerinde samimi olduğu aşikardır.
Çökertme türküsünün kahramanı olan Halıl babası tarafından Van ili , Erciş ilçesi, Bozüyük köyündedir. Ailenin büyükleri önce Van’dan İstanköy’ e gelir ve daha sonra da Bodrum Karabağ’da Bekiroğlu tepesine yerleşirler. Halil’in babası, Demirci Ali usta burada bir çingene kızı ile evlenir ve Halil dünyaya gelir. Halil bir namus meselesinden dolayı kız kardeşini öldürdükten sonra kaçak gezmeye başlar. Sık sık İstanköy’e gitmektedir. Bu gidişlerden birinde düğüne davet edilir. Düğünde iken Halil’i Rumlar ihbar ederler. Yakalatırlar. Sonuçta Halil yedi yıl hapis yatar. Bu olay üzerine Halil Rumlara diş bilemektedir. Hapisten çıkınca da onlara haşin davranır. Böylece Rumlarla Halil arasında bir husumet doğar. Halil bu arada türküde ‘Çakır Gülsüm’ olarak adlandırılan Hafize adlı kadına ilgi duymaya başlar ve Halil ilk olarak Gülsüm’ ü Kara kaya’ da ki bir düğünden zorla kaçırır Gülsüm ve annesi ise o dönemde Bodrum’un yönetiminden sorumlu Çerkes Kaymakam olarak bilinen Ömer Lütfi Bey’in evinde hizmetkarlık yapmaktadır. Türküde adı geçen İbrahim Çavuş, kolculardandır ve Çakır Gülsüm’ ün ilk kocasıdır. Arkadaş olmaları sebebiyle Halil’i devamlı kollamaktadır. Halil ikinci olarak Gülsüm’ ü , Dertlinin Ali’nin Karabağdaki evinden alarak dağa kaldırır. Yalıkavak karşısındaki Güdürde bir in bulur ve Gülsüm’ le burada yaşamaya başlar. Bu olaylara kızan kaymakam Ömer Lütfi Bey , Halil’in üzerine Selam oğlu adlı bir kişiyi gönderir. Selam oğlu Halil’i bulur fakat önceden tanıştıkları için kaymakam konusunda Halil’i uyarır. Halil uyarıları dinleyerek buradan kaçar ve Gülsüm’ le birlikte Yalıkavak yakınındaki Çökertmeye gelir. Amacı bir kayıkla adalara kaçmakdır. Rum gemicilerden ‘Kosta Paho’ ( Kos’lu İstanköylü Paho) ile anlaşır. Rumlarla aralarındaki husumetten dolayı Paho, tayfa Andon vasıtasıyla Halil’i Çerkes kaymakam’a ihbar eder. Kaymakamın emriyle denizden kol kayığı ile kolcubaşı Barka’nın Ali harekete geçer. Ayrıca Paho’ nun demir atacağı karaya yakın yerde de jandarma komutanı Ömer Çavuş önceden pusuya yatırılır. Halil’i adalara götürecek kayık yola çıkar. Paho, Halil’i yakalatabilmek için dalgaları bahane ederek Aspata gitmeyi teklif eder ve deniz durulunca adalara rahat geçebileceklerini söyler. Halil bu teklife inanır. Tekne ; Aspat ‘tan Bitez koyuna gelerek Hırsız Yatağı denen yere yakın olarak açıkta demir atar. Akşam olduğunda teknede içki faslı başlar. Paho, Halil ve Gülsüm’ ün içkilerine ‘Balık Ağısı’ denilen bir bitkinin sersemletici zehrini koyar. Bu zehrin etkisi ile Halil ve gülsün uykuya dalarlar. Ömer Çavuş kara pusudadır. Paho, Halil ve Gülsüm’ ü uyuttuktan sonra demir alır ve teknesini yavaş yavaş kıyıya yanaştırmaya başlar .
Ömer Çavuş tam kıyıya yanaşmadan tekneye ateş edilmesi emrini verir. Kurşunların kendisine isabet edeceğinden korkan Paho tekneyi açığa bırakır. Tam bu sırada Kolcu başı Barka’nın Ali de kol kayığı ile Paho’ nun teknesini sarar. Paho Halil’den çekindiği için onu uyandırır. Geçen süre içerisinde Barka’nın Ali tekneye girmiştir. Halil ve Gülsüm sersemlemiş bir vaziyette güverteye çıkartılırlar. Güvertede Halil’in ayağı kayar , Barka’nın Ali Halil’i bacağından yaralar. Halil yaralı bir vaziyette Bodrum’a getirilir ve kaymakamlık binası önünden karaya çıkartılır. Halk kaymakamlık binası önünde toplanmıştır. O sırada ‘Kel Mülazım’ adı verilen jandarma komutanı ‘Hükümete karşı gelenlerin sonu budur’ gibilerden konuşma yapar Halil yaralı bir vaziyette kaymakamlık binası önünde bulunan bir mahsene atılır. Yaraları tımar edilmez. Burada bir süre acı içinde inler. Daha sonra Ömer Çavuş tarafından boğazına çökülerek öldürülür ve sırtındaki elbiseleriyle birlikte alel acele gömülür. Bu olay üzerine Bodrum’dan ‘Üçlü Saçayağı’ olarak adlandırılan türkülerin ikincisi olan ‘Çökertme’ yakılır.
TÜRKÜ
Çökertmeden çıktım da Halil’ im aman başım selamet Bitez de yalısına varmadan Halil’im aman koptu kıyamet Arkideşim İbram Çavuş Allah’ına emanet Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez yalısı Ciğerimi ateş sardı aman kurşun yarası Gidelim gidelim Halil’im çökertmeye varalım Kolcular gelirse Halil’im nerelere kaçalım Teslim olmayalım Halil’im aman kurşun saçalım Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez yalısı Ciğerime ateş sardı aman kurşun yarası Güvertede gezer iken aman kunduram kaydı İpeklide mandilimi aman örüzger aldı Çakırda gözlü Gülsüm’ümü Çerkes kaymakam aldı Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez yalısı Ciğerime ateş sardı aman kurşun yarası
1892'de Harput Posta Müdürü olan yakışıklı, merd ve herkes tarafından sevilen sayılan Akif, Hüseynik'te oturur, sabahları Saray Yolu ile Harput'a çıkardı.
Akif bir rivayete göre uçarı, gece gündüz eğlence alemlerinde gezer tozar cinsten. Bir sürü de sevdalısı var. Kızkardeşi Ati Hanım bir kardeşi de Musul'da olduğundan abisine aşırı düşkün. Telgrafçı Lütfü'de Akif'in Müdürlüğü döneminde PTT'de göreve başlamış, Akif'in çok sevdiği bir şahsiyettir.
Akif hiç beklenmedik bir zamanda Hüseynik'ten Şehre (Harput) çıkarken yolda kalp krizi geçirir ve ölür. Ölüm olayı duyulunca bütün bir şehir halkı hele, sevdalıları arkasından günlerce gözyaşı dökerler.
İşte tam bu sırada Saçlızade Hacı Vehbi Efendi yukarıdaki bu güzel ve hazin şarkıyı güftesiyle ve bestesiyle meydana getirmiştir.
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu, Hiç gitmiyor kollarımın sızısı, Böyleyimiş alnımızın yazısı Yassıl dağlar yassıl aman, Osman Efem geliyor vay vay!
Osman Efe de, Osman Efe ha!.. Halkın gönlünde umut, yüreğinde sevgi. Zalimler, halk düşmanları derseniz, köşe bucak peşinde Osman Efe’nin. Yüreklerinde bir korku ki, uykuları bölünüyor geceleri. Derebeyi’nin dilinde Osman Efe’nin adı “Şu Sepetçioğlu denen eşkiyayı yakalayanı altınlara boğarım. Ölüsünü, ya da dirisini getirene bağlar, bahçeler vereceğim” diyor. Neden ki derseniz, diyelim. Sepetçioğlu Osman Efe mert. Bileğine güçlü, yüreğine sağlam.
Kastamonu’nun Araç ilçesinin Yukarı Avşar köyünden. Babasının bir karış toprağı yok. Köylük yerde topraksızlık kötü. El eline muhtaç eder topraksızlık. Muhtaç eder ki, gündelik işler karın doyurmaz. Eli görür, cebi görmez insanın. Osman’ın babası da öyle. N’apsın? Ek bir gelir gerek. Sepet yapıp satıyor. Hani çok bir şey kazanmıyor ama, geçinip gidiyorlar. Babasının ölümünden sonra Osman güç durumlara düşüyor. Geçim sıkıntısı çekiyor. Köyü terketmek zorunda kalıyor sonunda. Varıp Kastamonu’ya yerleşiyor. Baba mesleği sepetçiliği de iş ediniyor kendisine. Zaten bir anası, bir kendi. Geçinip gidiyorlar. Kollu sepet, ekmek selesi, küfe, çeşit çeşit. Küçüklü büyüklü. Günde birkaç tane yapıp satıyor. Bir de şu var ki, devir çok eski. Anadolu beylerin elinde. Her beylik kendi bölgesinde yaşayanlardan sorumlu. Yani ki, onların kazancını beylikler vergiliyor. Beyin emrinde sipahiler. Köy köy; kent kent dolaşıp kazançlarının bir kısmını topluyor. Ama öyle bir toplayış ki, düşman başına. Sipahilerin dediği dedik, çaldığı düdük. Varıyorlar harmanın başına “Bu harmandan elli gülek buğday ayırın aşar olarak” diyorlar. O kadar. çiftçinin eli kolu bağlı. Harmandan elli gülek buğday çıkar mı, çıkmaz mı. Belli değil. Çıkarsa geriye ne kalır. Kışın çoluk çocuk ne yer. Soran yok. Ya gelecek yılın tohumluğu? Sipahiler zalim! Gaddar! Şundan ki, sırtları kalın sipahilerin. İlk güvenceleri “Bey” sipahilerin. Sonra “Beylerbeyi”. Sonra da “Padişah”. Padişah açıyor ağzını “Şunca buğday, şunca arpa. Şunca deve gerekli bana” diyor. O kadar! Emri beylerbeyi alıyor, bey’e iletiyor. Bey de sipahilere. Ha, bir de “mültezim” denilen gelir toplayıcılar var. Filan köyün tüm gelirini kabala alıyor. Yani, bey istediği öşrü bildiriyor. Diyelim ki bey köyden yüz çuval pirinç istiyor. Bunu mültezim köylüden topluyor. Ayrıca kendisi için de ek yapıyor buna. Artık insafına kalmış. Ne kadar pay isterse onu da ekleyip varıp köylüye bildiriyor. “Ürününüzden şuncasını öşür olarak istiyorum. Filan yere getirip teslim edeceksiniz.” O kadar! Kim ki istenileni vermedi, ferman padişahtan. İnsaf sipahiden. İşte Sepetçioğlu’nun yaşadığı devir, bu devir. Sepetçioğlu’nun yaşadığı beylik de İsfendiyaroğulları Beyliği. İsfendiyaroğlu Hamza Bey’de din-iman kıt! İnsaf vicdan hak getire! Öşrü artırdıkça artırıyor. Köylü bir deri bir kemik. Umurunda değil beyin. Durmadan daha çok vergi alınması için emir yağdırıyor. Sepetçioğlu o zamanlar daha “efe” değil. Osman diyor herkes! “Sepetçioğlu Osman”.
Günlerden bir gün, dükkanında sepet örüyor Osman. Kapı tekmeyle açılıyor. “Hamza Bey’in emridir. Hafta sonuna kadar yüz tane sepet vereceksin öşür olarak. Ellisi sele, ellisi kulplu olsun”. Tak kapı sipahiler dışarda. Sepetçioğlu almış başını ellerinin arasına. Başlamış hesaplamaya. Günde iki sepet örse, hafta sonuna kadar oniki sepet yapar. Eldekileri de eklese, elli sepeti geçmez. Bunların tümünü verirse neyle geçinecek. Üstelik düğün hazırlığı var. Üçbeş kuruş bir kenara atmak gerek. Varıp anasına açmış durumu. Anası tasalı. “Oğlum sana kötülük yaparlar. Ne yapıp yap, istediklerini yerine getir. Baban rahmetli de çok çektiydi. Sepetleri yetiremeyince yollarda çalıştırdılar. Ev yapımında iş verdiler. Sen sen ol, çekin Osmanlı’dan. İstediklerini yetir. Yoksa iyi olmaz”. Olmazı belli. Ya çaresi? Ne yapsın Osman. Varıp komşu sepetçilerden ödünç sepet istese kim verir. Hepsi aynı durumda. Çaresiz Osman. Gözlerinde uykular kaçık. Hafta sonunu iple çekiyor. “Gelsinler. Durumu anlatırım. Nişanlıyım. Yakında düğünüm olacak. Biraz anlayış gösterin bana derim. Bunlar da insan. Canımı alacak değiller ya! Olanı alır giderler” diyor. İyi. Hoş! Ama evdeki Pazar çarşıya uymuyor. Hafta sonu gelip de sipahiler kapıya dayanınca işler karışıyor. “Vay efendim vay! Nişanlıymış da para gerekliymiş. Öküzün yamacına koşul da aklın başına gelsin. Gör bakalım, yol yapmak mı kolay yoksa sepet mi?” Osman’ın cevap vermesine kalmadan iki kişi yakalamış kollarından. Sürüye sürüye atın terkisine bağlamışlar. Sürmüşler atları doğru Bey’in huzuruna. Daha bir dolu adam bekliyor kapıda. Kiminin üstü başı lime lime, kiminin gözü yaşlı. Osman da girmiş aralarına. Girmiş ya, alıp veriyor, alıp veriyor. Çok geçmeden Bey görünmüş. Elinde nar çubuğu. Sıradan girmiş. “Demek emirlere karşı durursunuz. Canınız ucuz sizin. Keyfiniz bilir. Alın bunları yol yapımına koşun.” O kadar! Bey buyurur, beycik vurur. Adamlar sıra sıra dizilir yollara. Osman’ın içi içine sığmıyor. Osman tetikte. Osman yolun kuytusunu kolluyor. Sonra süzülüveriyor karanlıklara. Ver elini Kastamonu. İlkin anasına varıyor. Durumu sergiliyor. “Böyleyken böyle. Canımı zor kurtardım. Bu işin oluru yok. Sizi size bırakıyorum. Ben bu işi Bey’in yanına koymayacağım. Onca zavallı adamın ahını alacağım Bey’den”. Anası ürkek, “Oğul beyle yarışa çıkılmaz. Kolu uzundur Bey’in. Sağ komaz seni. Kapısında kulu çok. Baş edemezsin” diyorsa da Osman kararlı. “Görsünler el mi yaman Bey mi! Dinsizin hakkından imansız gelir. Yanına koymam bunu. Sen benim baba yadigarı tüfeğimi ver. Nişanlıma da gözkulak ol” deyip atlamış atına. Doğruca nişanlısının evine. Nişanlısı da yürekli kız. Üstelemiyor hiç. Osman düşüyor yollara. Varıp Bey’in konağına ulaşıyor. Pusu kuruyor. İsfendiyaroğlu Hamza Bey de at sırtında gezintiye çıkıyor çok geçmeden. Sözün kısası, Sepetçioğlu Osman, hakkından geliyor Bey’in. Sonda da atını mahmuzlayıp Gülpü Dağına sığınıyor. Gaddar Bey’in ölümünü duyan halk sevinç içinde. Dilden dile anlatıyorlar Sepetçioğlu’nu. Bundan böyle de adını, “Sepetçioğlu Osman Efe”yapıyorlar. çokluk da Sepetçioğlu deyip kısadan kesiyor.
Bey öldü diye, beylik dağılmıyor elbet. Hamza Bey’in oğlu Rüstem Bey alıyor beylik sırasını. Babasından daha gaddar Rüstem Bey. Halkı daha çok eziyor. Bir tek Sepetçioğlu karşı duruyor Rüstem Bey’in buyruklarına. Buyruğa buyrukla karşı koyuyor üstelik. Rüstem Bey, öşrün oranını artırınca o da buyrukluyor : “Filan gün, filan saatte, falan yere şu kadar baş koyun getirin.” O kadar! Koyunlar gelirse gelir; yoksa Bey’in adamlarından bir kaçı gider. Gidecek adamları da iyi seçiyor Sepetçioğlu. En gaddarlarını, halka en çok eziyet edenini seçiyor sipahilerin.
Bey’de bir telaş. Atlılar çıkarıyor Gülpü Dağına. Boş. Halk seviniyor. Sepetçioğlu’nun adı dillerde. Herkes elinden gelen yardımı geri komuyor. Aç-susuz bırakmıyor Sepetçioğlu’nu. Bey bakıyor bu işin oluru yok. İşi kurnazlığa döküyor. Sepetçioğlu’nun anasıyla nişanlısını yakalatıp getirtiyor konağına. Sonra da haber salıyor Sepetçioğlu’na : “Ya gelir teslim olur, ya da anasıyla nişanlısını boğdururum.” Sepetçioğlu durumu öğrenince bir gece baskın yapıyor Rüstem Bey’in konağına. Anasıyla nişanlısını alıp kaçıyor. Kimi, “Beyin adamlarının arasında Sepetçioğlu’nu tutanlar vardı, onlar yardım etti” diyor; kimi, “Sepetçioğlu çatal yürekli. Bir nara atmış ki yerler yerinden oynamış. Kimsenin kılı kıpırdamamış” diyor.
Sözün özü, Sepetçioğlu, anasıyla nişanlısını da alıp Gülpü Dağına çıkmış yeniden. Adı daha da büyümüş. Halk daha tutar olmuş. Beyin yüreği korkulu. Öşürü, eziyeti bırakıp bir tek Sepetçioğlu’nun peşine takmış adamlarını. Sepetçioğlu derseniz üç can. Anasıyla nişanlısı da yardımdan çok yük oluyarlar ona. Sipahilerin yaklaşma haberini duyunca yer değiştiriyorlar. Gün oluyor aç-susuz, saatlerce yürüyorlar. Anası derseniz yaşlı. Yola dayanamıyor. Teslim olmayı da istemiyor. Biliyor ki Rüstem Bey sağ komaz bu kez. Derken sipahilerin tuzağına düşüyorlar birgün. Sepetçioğlu, aslanlar gibi döğüşüyor. Nişanlısı da öyle. Ama anası; anası yürüyemiyor gayrı. Vuruşa vuruşa geri çekiliyorlar. Ama, uzun sürmüyor bu. Sipahiler dağın tepesini dolanıp arkadan sarıyorlar. Daha çok dayanamıyor Sepetçioğlu.
Üçünün ölüsünü şenlikle şehire getiriyor sipahiler. Günlerce yiyip içip keyfediyorlar. Halk geriden geriden izliyor bu şenlikleri. Bir de türkü yakıyorlar Sepetçioğlu için. Alıp Sepetçioğlu’nun tüm yiğitliğini koyuyorlar bu türküye...
Yaslan Sepetçioğlu yaslan, Laleli çimenli dağlara yaslan, Analar doğurmaz sen gibi aslan, Yassıl dağlar yassıl, Osman Efem geliyor aman! Yassılsın dağlar ya! Yassılsın ki Osman Efe geçsin. Osman Efe’yi asırlar ötesinden bugüne getirmek olanaksız elbette. Ama türküsü var ya!
SEPETÇİOĞLU Sepetçioğlu bin ananın kuzusu, Hiç gitmiyor kollarımın sızısı, Böyle imiş alnımızın yazısı, Yassıl dağlar Osman Efem geliyor. Yaslan Sepetçioğlu yaslan, Laleli çimenli dağlara yaslan, Analar doğurmaz sen gibi aslan, Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman! Kalk gidelim kışla önü aşağı, Salıvermiş ince belden kuşağı, Yaman olur Kastamonu uşağı, Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman!
KAYNAKLAR 1. Sadi Yaver ATAMAN: Doğcıl Saz Şairlerinin Hür Fikirleri Yaymadaki Rolleri (1944) ve Sepetçioğlu Osman Efe Zeybeği ve Türküsü TFA Dergisi s.165/1963 2. M. ÖZBEK Folklar ve Türkülerimiz 1975, s.359 3. F. ARSUNAR: Batı Anadolu’da Zeybekler (MİFAD Arşivi No.145)
Mehmet Akif Ersoy Lisesi olarak okumuluzda öğrencilerimiz arasında 100 temel eser içinden seçtiğimiz 30 eserle ilgili 100 soruluk sınav yapıldı.90 öğrencinin katılmak için isim yazdırdığı sınav 75 dk sürdü.
Sorular Türk Dili ev Edebiyat zümresi tarafından hazırlandı.Sınav sonucunda öğrencilerimiz DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR VE ALTINLA ÖDÜLLENDİRİLECEKTİR.
Bayılmanın belirtileri Bayılma nedenleri Bayılmalarda İlk Yardım
Günlük yaşamda sık sık rastlanan problemlerden birisi de bayılmalıdır. Genellikle ciddi bir problem olmayan bayılmanın birçok nedeni olabilir. Bunun yanında sık sık karşılaşılan ve uzun süren bayılmalar ciddi bazı problemlerin ve hastalıkların habercisi olabilir. Böyle durumda mutlaka bir doktora başvurmakta yarar vardır.
Bayılma, aynı zamanda senkop da denir, bir çok neden bağlı olabilir. Birden fazla neden de bayılmaya neden olabilir. Bazı durumlarda ise bayılma nedeni bulunamayabilir.
Bayılma sıklıkla görülebilir. Genellikle ciddi olmamakla beraber bayılma sırasındaki düşmeden kaynaklanan yaralanmalardan endişelenilir.
Kan aracılığı ile beyine yeterli miktarda oksijen taşınmadığı zaman bayılma görülebilir. Bilinç kaybı veya “iç-geçme” birkaç dakika gibi kısa bir süre devam edebilir.
Kan basıncındaki ani düşüş de bayılmaya neden olabilir. Bazı anlarda kalp hızı ve kan damarları vücudun oksijen gereksinimlerine uygun olarak hızlı cevap veremeyebilir. Bu durum yaşlı insanlarda daha sık görülür.
Bayılma durumu: Ayağa hızlı kalkıldığında, Aşırı sıcak havada çalışma veya oyun oynandığında, Hızlı veya derin nefes alıp verildiğinde (hiperventilasyon), Üzülme durumunda, kan basıncını kontrol eden sinirler etkilenir, Yüksek tansiyon için ilaç alınıldığında… görülebilir.
Öksürme, idrar yapma ve gerinme beyine giden oksijen miktarını etkileyebilir ve bayılma nedeni olabilir. Bu durumların herhangi birisinde bayılma görülür ise endişelenecek durum olma olasılığı azdır. Ancak, birden fazla durumda tekrarlanması durumunda hekime danışılması gerekmektedir. Eğer, baş hareketleri ile birlikte bayılma görülürse boyun kemikleri beyine giden kan damarlarına baskı yapıyor demektir. Bu durumun yaşanmasında hekime danışılmalıdır.
Kan şekeri düzeyindeki düşme de bayılma nedeni olabilir. Bu durum şeker hastalarının uzun dönem yemek yememesi ile gelişebilir. Bazı reçetelenmiş ilaçlar bayılmaya neden olabilir. Eğer, kullandığınız ilaçlardan kaynaklanan bayılmadan şüpheleniliyorsa hekime danışılmalıdır. Alkol ve kokain de bayılmaya neden olabilir.
Bayılmanın ciddi nedenleri arasında sara nöbetleri, kalp sorunları ve beyine giden kan damarları ile ilgili sorunlar sayılabilir.
Bayılma nedeni nasıl araştırılır? Hekim, bayılma sırasında olanlar hakkında tam bilgi almak isteyecektir. Öncesinde, o anda ve sonrasında neler hissedildiği üzerinde durulacaktır. Hekim, detaylı bir fizik muayene yapmak isteyecektir.
Bayılınılacağı hissedildiğinde ne yapılmalıdır? Yere yatmak yeterlidir. Eğer, bu yapılamıyorsa, oturup öne eğilmeli ve baş dizlerin arasında alınmalıdır. Böylelikle kanın beyine gitmesine yardımcı olunulacaktır. Ayağa kalkmakta acele edilmemelidir.
Bayılma durumunda hekime danışılmalı mıdır? Eğer bir kez bayılma görülmüş ve belirgin bir sağlık yakınması yoksa hekime danışmaya gerek görülmeyebilir. Ancak, özellikle kalp ile ilişkili, yüksek kan basıncı ve şeker hastalığı gibi ciddi sağlık durumlarında hekime danışılmalıdır.
Aşağıdaki durumların mevcudiyetinde hekime kesinlikle danışılmalıdır: Düzensiz kalp atımı, Göğüs ağrısı, Nefes darlığı, Uyarıcı belirti olmadan ani gelişim, Görme bulanıklığı, Konuşma güçlüğü, Düşünce güçlüğü, Başın çevrilmesi ile bayılma, Aydan birden fazla bayılma.
Bu bilgi bayılma hakkında genel bilgi vermektedir ve herkes için geçerli olmayabilir. Bu bilginin sizin için geçerliliği konusunda aile hekiminize danışınız ve gerekirse ek bilgi alınız.
Bölüm Sayı Konu ::: Yön . Ata. Böl. DENİZLİ VALİLİĞİ T.C. Milli Eğitim Müdürlüğü Sıra No Adı ve Soyadı Branşı Görevli Bulunduğu Okul Yer Değiştirme Atandığı Okul Adı Nedeni Okul Tipi Okul Tipi 14 Atandığı Görev 1 REFİK UZ ACIPAYAM - Yeşilyuva A ACIPAYAM - Kelekci Lisesi B İsteğe Bağlı Osman Çemen Çok Programlı Lise Biyoloji Müdür Yardımcısı 2 BAYRAM AYHAN A SERİNHİSAR - Serinhisar A İsteğe Bağlı Hakkı Gökçetin Çok Programlı Lise SERİNHİSAR - Serinhisar Hakkı Gökçetin Çok Programlı Lise Müdür Başyardımcısı Din Kült. ve Ahl.Bil. 3 İBRAHİM ARÇAY A MERKEZ -Müftü Ahmet A İsteğe Bağlı Hulusi İlköğretim Okulu ÇİVRİL - Çivril Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür Başyardımcısı Din Kült. ve Ahl.Bil. 4 MEHMET TIKIR A SARAYKÖY - Sarayköy A İsteğe Bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi SERİNHİSAR - Yatağan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdür Başyardımcısı Elektrik-Elektr onik 5 YÜKSEL MARIM B TAVAS - Kızılcabölük Yaşar B İsteğe Bağlı Oncan Lisesi Felsefe TAVAS - Tavas Lisesi Müdür 6 ARMAĞAN ORUÇ B ÇİVRİL - Yeşilyaka İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu ÇİVRİL - Yeşilyaka İlköğretim Okulu Fen ve Müdür Yardımcısı Teknoloji 7 ASIM ÖZGÜR A MERKEZ - Yeniköy A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu MERKEZ - Arif Yalınkaya İlköğretim Okulu Fen ve Müdür Yardımcısı Teknoloji MUKADDER ARSLAN 8 A ÇİVRİL -Mustafa Kemal A İsteğe Bağlı Atatürk İlköğretim Okulu ÇİVRİL - Işıklı İlköğretim Okulu Fen ve Müdür Yardımcısı Teknoloji 9 AHMET DEVRAN B SARAYKÖY - İmam Hatip B İsteğe Bağlı Lisesi SARAYKÖY - İmam Hatip Lisesi İ.H.L. Meslek Müdür Dersleri ABDULLAH BARKA 10 A TAVAS - Sarıabat İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu BAKLAN - Ataköy İlköğretim Okulu İlköğretim Müdür Matematik 11 NECATİ ÖZBEK A BABADAĞ - Kelleci A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu MERKEZ - 19 Mayıs İlköğretim Okulu İlköğretim Müdür Matematik 12 ÖZKAN TEKİN B BEKİLLİ - Bekilli Atatürk B İsteğe Bağlı Lisesi BOZKURT - Bozkurt Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Müdür Başyardımcısı Kimya/Kimya Teknolojisi HÜSEYİN KORKMAZ 13 A TAVAS - Tavas Ticaret C İsteğe Bağlı Meslek Lisesi ACIPAYAM - Acıpayam Ticaret Meslek Lisesi Muhasebe ve Müdür Yardımcısı Finansman 14 MAAZ SALMAN C ACIPAYAM - Acıpayam A İsteğe Bağlı Ticaret Meslek Lisesi TAVAS - Tavas Ticaret Meslek Lisesi Muhasebe ve Müdür Finansman 15 DERYA KOYUN A MERKEZ - Okul Yaptırma ve C İsteğe Bağlı Yaşatma Derneği Anaokulu MERKEZ -Musa Kazım Manasır İlköğretim Okulu Okul Öncesi Müdür Öğrt DİDEM GAMZE ÖZKAN 16 SERİNHİSAR - Serinhisar C MERKEZ - TOKİ Anaokulu C İsteğe Bağlı Anaokulu Okul Öncesi Müdür Yardımcısı Öğrt 17 EZGİ DEMİR A MERKEZ - Ahmet Çalışkan C İsteğe Bağlı Anaokulu MERKEZ - Zübeyde Hanım Anaokulu Okul Öncesi Müdür Yardımcısı Öğrt 18 FATMA TOMAŞ B ACIPAYAM - Şehit Şemsi C İsteğe Bağlı Yılmaz Anaokulu ACIPAYAM - Kız Teknik ve Meslek Lisesi Okul Öncesi Müdür Öğrt FERİŞTAH GÜLBAHÇE 19 C TAVAS - Kızılcabölük Hacı C İsteğe Bağlı İbrahim Aydın Anaokulu TAVAS - Kızılcabölük Hacı İbrahim Aydın Anaokulu Okul Öncesi Müdür Öğrt 20 HASAN KAYA A MERKEZ - Ahmet Çalışkan C İsteğe Bağlı Anaokulu MERKEZ - Fahri Akçakoca Anaokulu Okul Öncesi Müdür Yardımcısı Öğrt MEHMET ÇAĞATAY 21 B MERKEZ - Şenay Öztürk A İsteğe Bağlı Anaokulu KALE - Kayabaşı Cumhuriyet İlköğretim Okulu Okul Öncesi Müdür Yardımcısı Öğrt 22 MÜNİRE KİRİŞ A MERKEZ - Ahmet Çalışkan C İsteğe Bağlı Anaokulu MERKEZ - Sevgi Bayraktar Anaokulu Okul Öncesi Müdür Öğrt Bölüm Sayı Konu ::: Yön . Ata. Böl. DENİZLİ VALİLİĞİ T.C. Milli Eğitim Müdürlüğü Sıra No Adı ve Soyadı Branşı Görevli Bulunduğu Okul Yer Değiştirme Atandığı Okul Adı Nedeni Okul Tipi Okul Tipi 14 Atandığı Görev SERVER ÖZDEMİRCİ 23 A SARAYKÖY - Sarayköy A İsteğe Bağlı Merkez Mükerrem Tokat Anaokulu SARAYKÖY - Sarayköy Merkez Mükerrem Tokat Anaokulu Okul Öncesi Müdür Yardımcısı Öğrt ABDULLAH KARABULUT 24 A ÇİVRİL - Özdemirci A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu ÇİVRİL - Özdemirci İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 25 ADNAN ÇAKAN A GÜNEY - Eziler Mustafa A İsteğe Bağlı Kaçmaz İlköğretim Okulu GÜNEY - Eziler Mustafa Kaçmaz İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 26 ALİ KARLIK A MERKEZ - Pakize ve Suzan A İsteğe Bağlı Özkardeş İlköğretim Okulu KALE -Mehmet Oray İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 27 ALİ ÖZÜTEMİZ B TAVAS - Derinkuyu B İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu TAVAS - Ulukent Şehit Öğretmen Ayşe Konakçı İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 28 ASIM AYTEN B KALE - Gölbaşı İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu KALE - Kırköy İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 29 BAYRAM KÖSEK B TAVAS - Garipköy Mehmet B İsteğe Bağlı Poran İlköğretim Okulu BEYAĞAÇ - Uzunoluk İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği ERDAL KARATEKE 30 A BAKLAN - Halk Eğitim B İsteğe Bağlı Merkezi BAKLAN - Cumhuriyet İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 31 ERHAN ÖNEN A BEYAĞAÇ - Kızılcaağaç A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu BEYAĞAÇ - Kızılcaağaç İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 32 ERKAN KÖSECE B TAVAS - Horasanlı İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu TAVAS - Avdan İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 33 EROL SOLMAZ A HONAZ - Kocabaş Atatürk A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu Sınıf ÇİVRİL - Halk EğitimMerkezi Müdür Öğretmenliği 34 ERSİN HARTOKA A GÜNEY - Atatürk İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu BULDAN - İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 35 ERSOY TEKİN HONAZ - Karaçay İlköğretim B ÇAL - Sazak İlköğretim Okulu A İsteğe Bağlı Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 36 FEYZİ ÖZMEN TAVAS - Garipköy Mehmet B İsteğe Bağlı Poran İlköğretim Okulu ÇAL - Bayıralan İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği GÜNGÖR BAYRAM 37 B ÇİVRİL - Çıtak İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu ÇİVRİL - Yeşilyaka İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 38 GÜNGÖR GÜNDÜZ A BAKLAN - Dağal İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu BAKLAN - Baklan Atatürk İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 39 GÜRSEL KIZILAY A ÇAL - Denizler İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu MERKEZ - Yardım Sevenler Derneği İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 40 HAKAN ERDEM A TAVAS - Yahşiler İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu MERKEZ - İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 41 HALİL HAZAN A TAVAS - Yahşiler İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu TAVAS - Yahşiler İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği HALİL HÜSEYİN KIZIL 42 A MERKEZ - Denizli Ticaret A İsteğe Bağlı Odası Ahi Sinan İlköğretim Okulu MERKEZ - Necip Fazıl Kısakürek İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 43 HATİCE UYSAL A ÇARDAK - Beylerli İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu MERKEZ - İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği HÜSEYİN KENAN GÜNAY 44 A TAVAS - Derinkuyu B İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu TAVAS - Pınarlar İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği Bölüm Sayı Konu ::: Yön . Ata. Böl. DENİZLİ VALİLİĞİ T.C. Milli Eğitim Müdürlüğü Sıra No Adı ve Soyadı Branşı Görevli Bulunduğu Okul Yer Değiştirme Atandığı Okul Adı Nedeni Okul Tipi Okul Tipi 14 Atandığı Görev 45 İBRAHİM USLU A BULDAN - Alacaoğlu A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu BULDAN - Güngör Cerit Cumhuriyet İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 46 İSMAİL EKİZ A MERKEZ - Abalıoğlu Yem A İsteğe Bağlı Sanayi İlköğretim Okulu BABADAĞ - Atatürk İlköğretim Okulu Müdür Başyardımcısı Sınıf Öğretmenliği KADİR SAMANCIOĞLU 47 B ÇAL - Bahadınlar İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu BAKLAN - Halk Eğitim Merkezi Sınıf Müdür Öğretmenliği 48 MEHMET SİVAS B HONAZ - Akbaş İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu HONAZ - Akbaş İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği MEHMET ALİ ŞEKER 49 A ÇAMELİ - Kolak Gayret A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu MERKEZ - İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 50 MUHAMMET SAY A ACIPAYAM - Aliveren B İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu ACIPAYAM - Alcı İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği MUHAMMET ALİ ÇETİN 51 A BULDAN - Yenicekent A İsteğe Bağlı Atatürk İlköğretim Okulu BULDAN - Yenicekent Atatürk İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 52 MURAT SARI A ÇİVRİL - Işıklı İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu ÇİVRİL - Işıklı İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği MUZAFFER DÜZCE 53 A BEKİLLİ - Halk Eğitim B İsteğe Bağlı Merkezi MERKEZ - İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği MÜCAHİT BAYRAK 54 A TAVAS - Vakıf İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu ACIPAYAM - Gölcük Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 55 NAİL AYCAN BAKLAN - Dağal İlköğretim A ÇAL - Belevi İlköğretim Okulu B İsteğe Bağlı Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 56 NAMIK ÖREN B TAVAS - Altınova İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu TAVAS - Altınova İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 57 NAMİ UZUN A ÇAMELİ - Halk Eğitim B İsteğe Bağlı Merkezi ÇAMELİ - Atatürk İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 58 NEZİHE TAY A SERİNHİSAR - Kocapınar B İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu MERKEZ - İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği RAMAZAN EROĞLU 59 C ÇİVRİL - Kıralan Fatih A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu ÇİVRİL - Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 60 REŞAT ÇEVİK ACIPAYAM - Yassıhöyük B İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu TAVAS - Pınarlık İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 61 RIZA İZAN A BAKLAN - Ataköy A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu BAKLAN - Ataköy İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği SALİH ÇETİNKAYA 62 B GÜNEY - Kerimler İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu GÜNEY - Halk Eğitim Merkezi Sınıf Müdür Öğretmenliği 63 SERKAN EYİOL MERKEZ - İl Milli Eğitim A ÇAL - Belevi İlköğretim Okulu B İsteğe Bağlı Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 64 SERKAN YALÇIN A BAKLAN - Kavaklar Beyelli A İsteğe Bağlı Mehmet Altaş İlköğretim Okulu ÇAMELİ - Kalınkoz İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 65 SONER ÇETİN A ACIPAYAM - Hisar A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu ACIPAYAM - Alcı İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 66 SÜLEYMAN OĞUZ A ÇAL - Hançalar Mehmet Akif B İsteğe Bağlı Ersoy İlköğretim Okulu SARAYKÖY - İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği Bölüm Sayı Konu ::: Yön . Ata. Böl. DENİZLİ VALİLİĞİ T.C. Milli Eğitim Müdürlüğü Sıra No Adı ve Soyadı Branşı Görevli Bulunduğu Okul Yer Değiştirme Atandığı Okul Adı Nedeni Okul Tipi Okul Tipi 14 Atandığı Görev 67 TURGAY KESEN B BOZKURT - İnceler Atatürk A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu BABADAĞ - Halk Eğitim Merkezi Sınıf Müdür Öğretmenliği 68 YASİN DOKUYAN TAVAS - Horasanlı İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu TAVAS - Aydoğdu İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği YILMAZ YUMUŞAK 69 A TAVAS - Kozlar İlköğretim B İsteğe Bağlı Okulu HONAZ -Mimar Sinan İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Yardımcısı Öğretmenliği 70 YUSUF ÜNLÜ A ACIPAYAM - Kuyucak B İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu ACIPAYAM - Akalan Fatih İlköğretim Okulu Sınıf Müdür Öğretmenliği 71 ZEKİ KERİM A ÇARDAK - Beylerli İlköğretim A İsteğe Bağlı Okulu MERKEZ - İl Milli Eğitim Müdürlüğü Sınıf Müdür Öğretmenliği 72 AYHAN KESKİN A BAKLAN - Baklan Atatürk A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu BAKLAN - Dağal İlköğretim Okulu Sosyal Bilgiler Müdür Yardımcısı 73 DİNCER FİDAN A BULDAN - Buldan Ali A İsteğe Bağlı Tunaboylu Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi SARAYKÖY - Beylerbeyi İlköğretim Okulu Sosyal Bilgiler Müdür Yardımcısı OSMAN ALTUNTAŞ 74 A GÜNEY - Güney Çok A İsteğe Bağlı Programlı Lisesi GÜNEY - Güney Çok Programlı Lisesi Müdür Başyardımcısı Sosyal Bilgiler RECEP SÖYLEMEZ 75 A MERKEZ - Uzunpınar 70.Yıl B İsteğe Bağlı Lisesi ÇİVRİL - Kıralan İlköğretim Okulu Sosyal Bilgiler Müdür 76 RAHMİ TÜZEN A ÇİVRİL - Kızılcasöğüt A İsteğe Bağlı İlköğretim Okulu ÇİVRİL - Kızılcasöğüt İlköğretim Okulu Türkçe Müdür Yardımcısı 77 KEREM ÇİÇEK A MERKEZ - Polis Amca Eğitim A İsteğe Bağlı Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi MERKEZ - Polis Amca Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi Müdür Başyardımcısı Zihin Engelliler Sınıfı 78 PERVİN ÇİVİT A MERKEZ - Polis Amca Eğitim A İsteğe Bağlı Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi MERKEZ - Polis Amca Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi Zihin Engelliler Müdür Yardımcısı Sınıfı Bölüm Sayı Konu ::: Yön . Ata. Böl. DENİZLİ VALİLİĞİ T.C. Milli Eğitim Müdürlüğü Sıra No Adı ve Soyadı Branşı Görevli Bulunduğu Okul Yer Değiştirme Atandığı Okul Adı Nedeni Okul Tipi Okul Tipi 14 Atandığı Görev VALİLİK MAKAMINA DENİZLİ Yukarıda adı ve soyadı, görev yerleri yazılı yöneticilerin, "Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin" İlgili Maddeleri gereğince hizalarında belirtilen okullara Okul Yöneticisi olarak atanmaları Müdürlüğümüzce uygun görülmektedir. Makamlığınızca da uygun görüldüğü takdirde olurlarınıza arz ederim. Vali Yardımcısı Milli EğitimMüdürü .... / .... / ...... O L U R .... / .... / ...... Liste 78 ( Yetmiş Sekiz ) Kişiden İbarettir .
ADI SOYADI
BAŞVURU TÜRÜ
I ATANDIĞI KURUM
TOPLAM PUAN
1
SERKAN EYİOL
Müdür Yardımcısı
ÇAL-(459046)Belevi İlköğretim Okulu
14,58
2
SÜLEYMAN OĞUZ
Müdür Yardımcısı
ÇAL-(361460)Hançalar Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu
14,24
3
ERSİN HARTOKA
Müdür Yardımcısı
GÜNEY-(459250)Atatürk İlköğretim Okulu
12,44
4
HATİCE UYSAL
Müdür Yardımcısı
ÇARDAK-(248192)Beylerli İlköğretim Okulu
12,94
5
SERKAN YALÇIN
Müdür Yardımcısı
BAKLAN-(833525)Kavaklar Beyelli Mehmet Altaş İlköğretim Okulu
12,68
6
ERHAN ÖNEN
Müdür
BEYAĞAÇ-(458614)Kızılcaağaç İlköğretim Okulu
15,68
7
MÜCAHİT BAYRAK
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(462383)Vakıf İlköğretim Okulu
16,28
8
TURGAY KESEN
Müdür
BOZKURT-(233543)İnceler Atatürk İlköğretim Okulu
17,41
9
ASIM ÖZGÜR
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(462956)Yeniköy İlköğretim Okulu
23,49
10
EROL SOLMAZ
Müdür
HONAZ-(459918)Kocabaş Atatürk İlköğretim Okulu
43,79
11
YUSUF ÜNLÜ
Müdür
ACIPAYAM-(319725)Kuyucak İlköğretim Okulu
28,22
12
DİDEM GAMZE ÖZKAN
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(973180)TOKİ Anaokulu
17,32
13
HÜSEYİN KORKMAZ
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(141678)Tavas Ticaret Meslek Lisesi
30,16
14
SERVER ÖZDEMİRCİ
Müdür Yardımcısı
SARAYKÖY-(958308)Sarayköy Merkez Mükerrem Tokat Anaokulu
14,66
15
HALİL HAZAN
Müdür
TAVAS-(376131)Yahşiler İlköğretim Okulu
31,66
16
AHMET DEVRAN
Müdür
SARAYKÖY-(269405)İmam Hatip Lisesi
35,55
17
NECATİ ÖZBEK
Müdür
BABADAĞ-(310616)Kelleci İlköğretim Okulu
36,70
18
ARMAĞAN ORUÇ
Müdür Yardımcısı
ÇİVRİL-(310604)Yeşilyaka İlköğretim Okulu
21,59
19
ABDULLAH KARABULUT
Müdür Yardımcısı
ÇİVRİL-(401178)Özdemirci İlköğretim Okulu
25,88
20
İSMAİL EKİZ
Müdür BaşYardımcısı
MERKEZ-(966781)Abalıoğlu Yem Sanayi İlköğretim Okulu
43,48
21
REFİK UZ
Müdür Yardımcısı
ACIPAYAM-(242362)Kelekci Lisesi
17,36
22
GÜNGÖR BAYRAM
Müdür
ÇİVRİL-(141140)Çıtak İlköğretim Okulu
24,12
23
ASIM AYTEN
Müdür Yardımcısı
KALE-(248275)Gölbaşı İlköğretim Okulu
13,30
24
MÜNİRE KİRİŞ
Müdür
MERKEZ-(973202)Ahmet Çalışkan Anaokulu
39,67
25
RECEP SÖYLEMEZ
Müdür
MERKEZ-(348898)Uzunpınar 70.Yıl Lisesi
36,88
26
ABDULLAH BARKA
Müdür
TAVAS-(462214)Sarıabat İlköğretim Okulu
42,10
27
ÖZKAN TEKİN
Müdür BaşYardımcısı
BEKİLLİ-(965950)Bekilli Atatürk Lisesi
14,74
28
NAMIK ÖREN
Müdür
TAVAS-(222127)Altınova İlköğretim Okulu
29,50
29
DERYA KOYUN
Müdür
MERKEZ-(972597)Okul Yaptırma ve Yaşatma Derneği Anaokulu
20,20
30
MAAZ SALMAN
Müdür
ACIPAYAM-(140470)Acıpayam Ticaret Meslek Lisesi
22,92
31
RIZA İZAN
Müdür Yardımcısı
BAKLAN-(314925)Ataköy İlköğretim Okulu
37,88
32
MEHMET TIKIR
Müdür BaşYardımcısı
SARAYKÖY-(905157)Sarayköy Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi
43,75
33
İBRAHİM ARÇAY
Müdür BaşYardımcısı
MERKEZ-(389736)Müftü Ahmet Hulusi İlköğretim Okulu
45,87
34
MURAT SARI
Müdür
ÇİVRİL-(363890)lşıklı İlköğretim Okulu
34,85
35
OSMAN ALTUNTAŞ
Müdür BaşYardımcısı
GÜNEY-(868850)Güney Çok Programlı Lisesi
31,38
36
ALİ ÖZÜTEMİZ
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(319737)Derinkuyu İlköğretim Okulu
36,67
37
SONER ÇETİN
Müdür Yardımcısı
ACIPAYAM-(389748)Hisar İlköğretim Okulu
17,34
38
HÜSEYİN KENAN GÜNAY
Müdür
TAVAS-(319737)Derinkuyu İlköğretim Okulu
27,29
39
NAMİ UZUN
Müdür Yardımcısı
ÇAMELİ-(140888)Halk Eğitim Merkezi
28,90
40
GÜNGÖR GÜNDÜZ
Müdür
BAKLAN-(250018)Dağal İlköğretim Okulu
21,78
41
FATMA TOMAŞ
Müdür
ACIPAYAM-(972546)Şehit Şemsi Yılmaz Anaokulu
23,82
42
İBRAHİM USLU
Müdür
BULDAN-(401906)Alacaoğlu İlköğretim Okulu
32,94
43
YÜKSEL MARIM
Müdür
TAVAS-(141642)Kızılcabölük Yaşar Oncan Lisesi
29,08
44
FERİŞTAH GÜLBAHÇE
Müdür
TAVAS-(971736)Kızılcabölük Hacı İbrahim Aydın Anaokulu
20,48
45
ERDAL KARATEKE
Müdür
BAKLAN-(270253)Halk Eğitim Merkezi
39,07
46
BAYRAM AYHAN
Müdür BaşYardımcısı
SERİNHİSAR-(862708)Serinhisar Hakkı Gökçetin Çok Programlı Lise
39,24
47
HASAN KAYA
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(973202)Ahmet Çalışkan Anaokulu
30,77
48
RAHMİ TÜZEN
Müdür Yardımcısı
ÇİVRİL-(310594)Kızılcasöğüt İlköğretim Okulu
23,82
49
KEREM ÇİÇEK
Müdür BaşYardımcısı
MERKEZ-(228710)Polis Amca Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi
27,55
50
SALİH ÇETİNKAYA
Müdür
GÜNEY-(363900)Kerimler İlköğretim Okulu
37,99
51
ADNAN ÇAKAN
Müdür
GÜNEY-(248238)Eziler Mustafa Kaçmaz İlköğretim Okulu
25,98
52
MUKADDER ARSLAN
Müdür Yardımcısı
ÇİVRİL-(879200)Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu
24,70
53
MEHMET ÇAĞATAY KİLİMLİOĞLU
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(971925)Şenay Öztürk Anaokulu
14,18
54
FEYZİ ÖZMEN
Müdür
TAVAS-(463423)Garipköy Mehmet Poran İlköğretim Okulu
20,62
55
RAMAZAN EROĞLU
Müdür
ÇİVRİL-(964861)Kıralan Fatih İlköğretim Okulu
17,86
56
HAKAN ERDEM
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(376131)Yahşiler İlköğretim Okulu
14,72
57
MEHMET ALİ ŞEKER
Müdür Yardımcısı
ÇAMELİ-(460097)Kolak Gayret İlköğretim Okulu
12,16
58
NAİL AYÇAN
Müdür
ÇAL-(459046)Belevi İlköğretim Okulu
22,17
59
AYHAN KESKİN
Müdür Yardımcısı
BAKLAN-(287043)Baklan Atatürk İlköğretim Okulu
23,53
60
HALİL HÜSEYİN KIZIL
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(964786)Denizli Ticaret Odası Ahi Sinan İlköğretim Okulu
43,18
61
ERKAN KÖSECE
Müdür
TAVAS-(261601)Horasanlı İlköğretim Okulu
19,47
62
REŞAT ÇEVİK
Müdür Yardımcısı
ACIPAYAM-(332610)Yassıhöyük İlköğretim Okulu
28,02
63
KADİR SAMANCIOĞLU
Müdür
ÇAL-(831168)Bahadınlar İlköğretim Okulu
21,45
64
ZEKİ KERİM
Müdür
ÇARDAK-(248192)Beylerli İlköğretim Okulu
17,32
65
PERVİN ÇİVİT
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(228710)Polis Amca Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi
21,14
66
EZGİ DEMİR
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(973202)Ahmet Çalışkan Anaokulu
13,26
67
MEHMET SİVAS
Müdür
HONAZ-(459693)Akbaş İlköğretim Okulu
20,91
68
ERSOY TEKİN
Müdür Yardımcısı
ÇAL-(248657)Sazak İlköğretim Okulu
12,84
69
MUHAMMET SAY
Müdür
ACIPAYAM-(457346)Aliveren İlköğretim Okulu
20,82
70
YILMAZ YUMUŞAK
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(332599)Kozlar İlköğretim Okulu
15,26
71
YASİN DOKUYAN
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(261601)Horasanlı İlköğretim Okulu
14,82
72
MUZAFFER DÜZCE
Müdür Yardımcısı
BEKİLLİ-(231639)Halk Eğitim Merkezi
12,84
73
MUHAMMET ALİ ÇETİN
Müdür Yardımcısı
BULDAN-(223934)Yenicekent Atatürk İlköğretim Okulu
19,82
74
ALİ KARLIK
Müdür Yardımcısı
MERKEZ-(383811)Pakize ve Suzan Özkardeş İlköğretim Okulu
27,17
75
BAYRAM KÖŞEK
Müdür Yardımcısı
TAVAS-(463423)Garipköy Mehmet Poran İlköğretim Okulu
19,14
76
NEZİHE TAY
Müdür Yardımcısı
SERİNHİSAR-(462753)Kocapınar İlköğretim Okulu
15,52
77
DİNCER FİDAN
Müdür Yardımcısı
BULDAN-(905133)Buldan Ali Tunaboylu Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi
İlgi : a) 13.08.2009 tarih ve
27318 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı
Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin
Yönetmelik.
b) 09.08.2011 tarih ve 28020 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim
Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik.
İlimiz dahilinde, ilgi (a) Yönetmeliğin 18
maddesinde ilgi (b) Yönetmelikle yapılan değişiklikler uyarınca duyuru ve atama
yetkisi Valiliğimize ait olan eğitim kurumlarında açık bulunan Müdür Yardımcılığı
kadrolarına, aynı Yönetmeliğin 7.ve8.maddesinde belirtilen genel ve özel
şartları taşıyanlar arasından yapılacaktır.
A.Adayların
başvuru süresinde dikkat etmesi gereken hususlar:
1.Adayların, hizmet belgesindeki görev yerlerini, kadro unvanlarını,
görevlerinden ayrılma ve başlama tarihlerini kontrol etmelerini, hata var ise
İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine müracaat ederek düzeltmeyi yaptırdıktan
sonra başvurularını yapmaları gerekmektedir.
2.İlgi (a) Yönetmelikte belirtilen şartları
taşıyan adaylar Genel Açıklamalarımızda yer alan eğitim kurumu yöneticilerinin
atama ve yer değiştirme takviminde belirtilen tarihler arasında http://mebbis.meb.gov.tr
internet adresinden “Yönetici Atama
Başvuru Ekranı” üzerinden Ek-1
Yöneticilik İstek Formunda en fazla 25 (Yirmibeş) eğitim kurumunu tercih etmek
suretiyle başvuruda bulunabileceklerdir. Başvuruların geçerlilik kazanabilmesi
için mutlaka Kurum/İlçe/İl onayının yapılması
gerekmektedir. Onay işlemlerinden
sonra tercihlerde değişiklik
yapılamayacağından adaylar tercihlerini yaparken dikkatli olmaları
gerekmektedir. Elektronik ortamda yapılmayan başvurular geçersiz sayılacaktır.
3.Adayların ilgi (a) Yönetmeliğin 7. ve 8. Maddesi
ile ilgi (b) Yönetmeliğin EK-4 formuna dikkat ederek tercihlerde bulunması gerekmektedir.
4. Adaylardan ilgi (a) Yönetmeliğin 19.
maddesinin 5. bendinde belirtildiği üzere; müdür başyardımcısı olarak ataması
yapılanlar müdür yardımcısı olarak atanmak üzere başvuruda bulunamayacaklardır.
5.Adaylar;
a.Sınav Sonuç Belgesi
b. Mezuniyet Belgesi
c.
MEBBİS Özlük Modülünden alınmış onaylı Hizmet Belgesini (adaylar hizmet
belgesindeki bilgilerinin doğru
olduğunu yazıp, imzalayacaklardır.)
d. Varsa uzmanlık belgesi
Elektronik başvuru formuna ekleyerek
kadrosunun bulunduğu Eğitim Kurumu Müdürlüğüneteslim edeceklerdir.
B.Eğitim
Kurumu/ İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerince yapılacak işlemler.
1.Eğitim Kurumu Müdürlüklerinin okullarında görev
yapan Eğitim Kurumu Yönetici ve öğretmenlerine ilgi yönetmelik, duyuru yazısı ve genel
açıklamaları imza karşılığında
duyurması.
2.Adayların
başvuru şartlarını taşıyıp taşımadığı ayrıca elektronik ortamda girdiği
bilgilerin başvuru evrakları ile uyumlu olup olmadığının okul ve İlçe Milli
Eğitim Müdürlüklerince dikkatli incelenerek gerekli titizliğin gösterilmesi,
3. Adayın
girdiği bilgilerin doğru olmadığı tespit edildiğinde kesinlikle onay
verilmemesi ve reddedilmesi.
4.Adayların
bilgilerinde eksiklik /hata olması halinde
öncelikle ADAY daha sonra ise
eksik veya yanlış bilgileri onaylayan OKUL/İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİ
SORUMLU OLACAKTIR ve HAKLARINDA YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.
5.Eğitim Kurum Müdürlükleri, İlçe Milli Eğitim
Müdürlükleri; başvuru şartlarını taşıyan adayların başvurusunu Genel
Açıklamalarımızda yer alan eğitim kurumu yöneticilerinin atama ve yer
değiştirme takviminde belirtilen tarihler arasında elektronik ortamda
onaylandıktan sonra Elektronik başvuru
formu ile birlikte belgelerini aynı gün bekletmeksizin bağlı bulunduğu İlçe/İl
Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilmesi. (başvuru yapan aday sorumludur.)
C. İl Milli Eğitim Müdürlüğünce
Yapılacak İş ve İşlemler:
1.İlimizdeki Eğitim Kurumlarında açık bulunan Müdür Yardımcılıkları listesi Genel
Açıklamalarımızda yer alan eğitim kurumu yöneticilerinin atama ve yer
değiştirme takvimine göre müdürlüğümüzün
http://denizli.meb.gov.tr adresinden açıklanacaktır.
2.Bakanlığımızca ve müdürlüğümüzce bu konuda yapılacak
ek açıklamalar müdürlüğümüzün http://denizli.meb.gov.tr adresinden yayımlanacaktır.
3.İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerince Başvurusu
onaylanan adayların başvuru şartlarını taşıyıp taşımadığı ayrıca elektronik
ortamda girdiği bilgilerin başvuru ekranı ile aynı olup olmadığı incelendikten
sonra başvurusu uygun olanlar elektronik ortamda onaylanacak uygun olmayanlar
reddedilecektir.
4.İlimizdeki eğitim kurumlarında açık bulunan Müdür Yardımcılığı kadrolarına Genel
Açıklamalarımızda yer alan eğitim kurumu yöneticilerinin atama ve yer
değiştirme takvimine göre ilgi (a) yönetmelikte şartları tutan adayların eğitim kurumu
yöneticiliğine atanmaya hak kazanan yönetici adaylarının atamalarının
yapılması.
5.Eğitim Kurumu Müdür
Yardımcılığı kadrolarına yapılan atamalar http://denizli.meb.gov.tr adresinden yayımlanacaktır.
3-MÜDÜR YARDIMCISI
ATAMA TAKVİMİ
S.No
YAPILACAK İŞ VE
İŞLEMLER
TARÎH
1
Münhal Eğitim Kurumu Müdür Yardımcılıklarının Duyurusu
8-17 Şubat 2012
2
Okul/Kurum ve İlçe Millî Eğitim Müdürlüklerince
Başvuruların Kabul Edilmesi ve Onay Süreci
"Efendimiz (SAV) bir gün Bilal'e (RA) uğradığında yanında bir kaç yığın hurma gördü ve:
- Bilal, bu nedir ? diye sordu.
Hz Bilal:
- Ya Rasulallah, bunu senin misafirlerin için saklıyorum, dedi.
Efendimiz:
- Bilal, bunun cehennem dumanı olmasından korkmuyor musun ?!
Bunu fakirlere ver ve
Arşın sahibi yüce Allah'ın
seni darlığa düşüreceğinden korkma, buyurdular...
(El-Hılye; c:II, s: 313 ve et-Terğib; cII, s: 174- Taberani ve Bezzar'dan kuvvetli senetlerle) Ebu Nu'aym'ın da aynen naklettiği bu hadisi Eby Yaalaa ile Taberani de mealen Ebu Hureyre (RA)'den rivayet etmişlerdir.
Son günlerde vicdanının koridorlarını âdeta aşındırırcasına dolaşıyor, iç murakabesinin hesabını bir türlü veremiyordu. Milletine karşı hizmet borcunu lâyıkıyla yerine getiremediğini düşünüyor ve savcı edasıyla nefsini yerden yere vuruyordu. Dertsizsem, dert benim diyor ve yüreğindeki dert meşalesinin yeniden alevlenmesi için ızdırap ateşinin sinesine tekrar düşeceği günleri bekliyordu. Zîrâ iki tarafta da rahatlığın olmayacağını çok iyi biliyordu. Bu tarafta ızdırapla iki büklüm olanların, öbür tarafta feraha ereceği müjdesi verilmişti. Ama bilmek yetmiyordu. Önemli olan yaşamaktı. Bu duygularla son durumunu gözden geçirmeye başladı. Asıl derdi azaldıkça dert edilmeyecek durumların dert olmaya başladığını görüyordu. Etrafındaki insanlara daha çok takılmaya başlamıştı artık. Rabb'iyle münasebetinde de ciddi sıkıntılar olduğunu görmesi çok zor olmadı.
Muhasebesi devam ederken, gözleri çoktandır uğramadığı kitaplığına takıldı. Vefasızlığını idrak etmiş olmanın mahcubiyetiyle, yavaş yavaş kitaplığa doğru yürümeye başladı. "Günlerdir nerdesin, kapımı niye çalmıyorsun, vefasızlık sana yakışır mı?" dediğini duyar gibi oldu kitaplığının. Gözlerini eski dostlarının üzerinde gezdirirken bir ara sağ üst köşeye odaklandı. Her ay gönül dünyasına "sızan" o kutlu pınarın açılmamış poşetlere mahkûm olduğunu gördü ve yüreğinde ayrı bir burkuntu hissetti. Eskiden satır satır okuduğu ve gözyaşlarıyla su gönderdiği o pınarın, yüreğinde kurumaya başladığını hisseder gibi oldu ve inandığı değerlerden bu kadar uzaklaştığı için suç listesini iyice kabarttı. Eski dostlarına uzun uzun baktıktan sonra vefasızlığına son vermeye ve gönüllere sızmak için gelen, fakat poşetlere mahkûm, o mukaddes hayat çeşmesinin son kaynağından kana kana içmeye karar verdi. Yavaş, biraz tedirgin, biraz da titrek bir hareketle poşetleri kaldırdı. İyileşmek için reçetesini ciddiyetle okuyan hasta edasıyla, sayfaları açmaya başladı. İlâçlar önem sırasına göre bir bir dizilmişti. Birinci sıradaki ilâç hiç şüphesiz çok önemliydi. İlâcın adını yüksek sesle hecelerken, tam hastalığına göre olduğunu anlaması zor olmadı. İsimler gelişigüzel verilmiyordu. Belki günlerce çekilen ızdırap neticesinde, hâlin yazıya döktürülmesiydi sihirli kelimeler. Tekrar vurgulara dikkat ederek ve ses tonunu biraz daha yükselterek hecelemeye başladı: "Bizim de kendimiz olduğumuz günler vardı." ızdırap insanının köşesinden bu ayki seslenişi bir yaralı gönle daha ulaşmak üzereydi. Müellif, o ilk günlerdeki samimiyetten, çekilen sıkıntılar içindeki mutluluklardan, evlerdeki lâhutî atmosferden, yaşatma arzusuyla yaşayan adanmış ruhlardan bahsediyordu. Yürekten söylenen sözler, gideceği mahfili biliyor ve onun yüreğine rahmet damlaları gibi dökülüyordu. Bir anda kendini yazının satırları arasında buluverdi. Onun da kendi olduğu günler vardı. Turnikeye hasbelkader ilk girenlerdendi. Başı okşanıp git denilen ilk hicret erlerindendi. Hayatını valizine sığdırmış, nereye olsa giderim diyecek kadar fedakârdı o zamanlar.
Kendi olduğu günleri hatırlarken, hayatı bir film şeridi gibi geçiverdi gözünün önünden. Ömür kasedini 15 yıl geri sararak yaşadığı güzellikleri bir bir hatırlamaya başladı. Bir ânda kendini ilk defa öğretmenlik yaptığı okulunda buluverdi. Sadece öğretmenlik mi? inşaat ustalığı, aşçılık ve doktorluk da yaptığı okulunda. Okul için tutulan bina çok eskiydi. Öğrencilerin düşünce dünyalarından önce, okulun yeniden inşası şarttı. Bu sıkıntılı günlerde herkes birer inşaat işçisi gibi çalışıyordu. Bir defasında hayatı boyu unutamayacağı bir hâdiseye şahit olmuştu. Bulunduğu bölgede okul açılacağını duyan talihli bir veli, çocuğunu okula yazdırmaya gelmişti. Binaya girdiğinde harıl harıl çalışan hiç tanımadığı insanları gördü. Yanlarına yaklaşarak "Duydum ki, burada bir okul açılacakmış. Ben de çocuğumu buraya yazdırmak istiyorum. Müdürün odası nerede? Onunla görüşmeliyim." dedi. Herkes birbirine bakıyordu. Adamın inşaat işçileri sandığı insanlar, aslında okulun idareci ve öğretmenleriydi. Üstü başı toz içinde, yamalı elbiselerle kalabalığın içerisinden biri: "Buyrun müdür benim." dedi. Dünyanın bütün makamlarının ne ehemmiyeti vardı, O'nun rızasını kazanmaya vesile olmadıktan sonra. Çok zor şartlar ve maddî sıkıntılar içerisinde eğitim-öğretime başlamışlardı. Ekmek karneyle veriliyordu bu coğrafyada. Yurtta kalan talebelere ekmek bulabilmek için kapı kapı dolaşıyorlardı. Çoğu gün, bir öğün yemek çıkarabiliyorlardı. Ama talebelerden hiç şikâyet gelmiyordu. Varsın aç olalım, varsın binamız olmasın, siz varsınız ya diyorlardı. Öyle alışmışlardı ki öğretmenlerine, okuldan bir an dahi olsun ayrılmak istemiyorlardı. Hattâ hepsi yurtta kalmak istiyordu. Her gün yapılan yurda kayıt müracaatları, yer olmadığından geri çevriliyordu. Yine bir defasında üç talebe, yurtta kalmak istediklerini ve bir çözüm bulunup yurda alınmalarını rica ettiler. Kalbi buruk ve hayır demenin ızdırabını yaşaya yaşaya alamayacaklarını söylemişti. Fakat talebeler ısrarlıydı. "Eğer bizi almazsanız bahçede yatacağız." dediler. Bütün gayretlerine rağmen yurda alınmadılar. Gece olmuş yatma vakti gelmişti. Talebeler dediklerini yaptılar ve bahçedeki yaşlı söğüt ağacının altına yattılar. Bu destansı sahneyi gözyaşlarıyla pencereden takip ediyordu. "Bu davranışlarına karşılık mutlaka onları yurda almalıyım." dedi, kendi kendine. Gecenin bir yarısında öğrencilerini yattıkları yerden kaldırdı ve odasına getirdi. "Artık burada yatacaksınız." dedi kendi yatacağı yeri düşünmeden. Bu güzel günleri hatırlarken kendinden geçmişti âdeta. Gözleri duvarın köşesine odaklanmış dalıp gitmişti 'hey gidi günleri' düşünerek. O ara bir ses duydu. Önce sesin hayalinde mi, yoksa gerçek hayatta mı olduğunu anlayamadı. Bu ses telefon sesiydi. Şöyle bir irkildi ve sehpanın üzerindeki cep telefonunun çaldığını fark etti. Numarayı tanıyamamıştı. Belli ki numara farklı bir ülkeye aitti. Biraz şaşkın, biraz da dalgın bir ses tonuyla 'Alo!' dedi. Çok uzaklardan geldiğini bildiği bir ses:
- Hocam merhaba, ben Hasan, talebeniz Hasan. Nasılsınız?
Bir an durakladı ve aklındaki bütün Hasan isimlerini hatırlamaya çalıştı. Fakat sesle şahıslar arasında bir türlü irtibat kuramadı. Karşısındaki ses, konuşmaya devam ediyor ve kendini tanıtmak için bazı ipuçları veriyordu:
- İlk talebelerinizden, esmer, hızlı hızlı konuşan, Türkçeyi çok geç öğrenen yaramaz talebeniz Hasan.
Türkçeyi çok geç öğrenen ilk talebelerinizden deyince yüreğine tatlı bir heyecan gelmişti. Belli ki telefon Orta Asya'da ilk görev yaptığı yerden geliyordu. Hasan'ı da biraz düşündükten sonra hatırladı. Az önceki hayal dünyasının kahramanlarından yurda alınmadığı için bahçede yatan o üç talebeden biriydi Hasan. Sesi bir hayli değişmiş ve konuşması da düzelmişti. Tabi aradan 12 yıl geçmişti.
- Numaramı nereden buldun?
- Hocam uzun hikâye. Günlerdir size ulaşmaya çalışıyordum. Bir türlü irtibat telefonunuzu bulamadım. Tam ümidimi kaybetmiştim. Geçenlerde bir grup misafir geldi Türkiye'den. Aralarından biri sizi tanıyormuş. Telefonunuzu ondan aldım. Rabbim ümitlerimin tükendiği yerde birini çıkarıverdi karşıma.
İlâhî bir sevkin olduğu aşikârdı. Tevafuklar üst üste geliyordu. Sanki Rahmeti Sonsuz onun düşüncelerinin paklaşması ve yeniden kendi olması için bütün sebepleri seferber etmişti. Bir zamanlar inandığı değerlerle bütünleşmesi için emek sarf ettiği talebesi, şimdi kendi düşüncelerinin yeniden billurlaşması için bir vesile olmuştu. Bu da kaderin güzel bir cilvesiydi. Tanışmadan sonra Hasan konuşmaya devam etti:
- Hocam benim asıl talebeliğim Türk okuluna yazıldığım ânda başladı ve siz benim ilk öğretmenimdiniz. Bu gün benim için çok mânâlı bir gün. Okuduğum okula öğretmen oldum. İlk talebeniz olarak öğretmenliğimin ilk gününde ilk öğretmenimi elbette unutamazdım.
Konuşmalar devam ederken gözleri dolmuştu. Bu sözler üzerine yüreğindeki iniltiyi daha fazla saklayamadı ve gözyaşlarına hıçkırıkları da eklendi. Birkaç dakika sonra ancak; "Ben konuşamayacağım sen devam et dinliyorum seni." diyebildi. Hasan, gözyaşlarıyla hocasının mânevî dünyasının arındırılmasına vesile olduğunu biliyormuş gibi bamteline dokunmaya devam ediyordu.
- Hocam size çok minnettarım. Bana gerçek insan olmanın ufkunu gösterdiniz. Her şeye rağmen bana sabrettiniz. İnsanlığa hayırlı birisi olarak yetişmem için gecenizi gündüzünüze kattınız. Her şeyden öte bana insanlığa hizmet etme adına en mukaddes meslek olan öğretmenliği sevdirdiniz. Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Sizi her duamda anıyorum. Rabb'im sizin gibi insanları başımızdan eksik etmesin.
Telefon görüşmesi birkaç saattir yaşadığı arınma ve yeniden kendi olma sürecine nokta koymuştu. Uzunca süren sohbetten sonra ayrılma vakti gelmişti ve şu sözlerle konuşma sona erdi:
- Beni unutmayıp en sıkıntılı ânımda elimden tuttuğun için, bana yeniden beni hatırlattığın için asıl ben sana minnettarım. Sana bu mukaddes görevinde başarılar dilerim Hasan.
Telefonla birlikte içerisindeki mânevî boşluk da kapanmıştı âdeta. Artık her şey 'eskisi' gibi olacaktı. Yeniden bir kere daha söz verecekti Rabbine. Kulluk vazifesini yerine getirirken daha hassas davranacak, verilen ömür sermayesini rıza istikametinde harcayacaktı. O ilk günlerdeki gibi bütün derdi Hasanlar yetiştirmek olacak, ayağına dolaşan muzır mânilere takılmayacaktı. Aslında değişen hiçbir şey yoktu. Her zamanki gibi mesuliyetini taşıdığı talebeleri vardı; ileride hangi susamış gönüllere rahmet bulutlarını sevke vesile olacağını bilmediği talebeleri. Her şeyden öte kendi olduğu günlerdeki yüreği vardı; herkese ummanlar gibi açtığı o yüreği. "Bir kere daha" dedi. "Yeniden inandığım değerlere gönülden iman ediyorum. Beni terk etmediğin için sana sonsuz şükürler olsun Rabbim! Rahmetinin tecellilerini iliklerime kadar hissediyor ve asla başkası olmamaya ve her zaman benliğimi davamda eritmeye ve kendim olmaya, bir kere daha söz veriyorum Allah'ım!"
Polis
Amca Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi
Müdür
1
0
1
-
A
2
MERKEZ
AHMET-HANİFE
PARALI ANAOKULU
Müdür
1
0
1
-
C
3
MERKEZ
AYDEM
Fen lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
4
MERKEZ
Dr.Bekir
Sıddık Müftüler Anadolu Sağlık Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
5
MERKEZ
İbrahim
Cinkaya Sosyal Bilimler Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
6
MERKEZ
Merkez
Esentepe 23 Nisan Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
A
7
MERKEZ
NEDİME
KABAKLIOĞLU ANAOKULU
Müdür
1
0
1
-
C
8
MERKEZ
Raşit
Özkardeş İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
9
MERKEZ
Sevgi
Bayraktar Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
A
10
MERKEZ
Sevindik
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
B
11
MERKEZ
TOKİ
Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
12
MERKEZ
Uzunpınar
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
13
MERKEZ
Dentaş
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
A
14
MERKEZ
Vilayetler
Hizmet Birliği Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
15
ACIPAYAM
Acıpayam
Anadolu Öğretmen Lisesi
Müdür
1
0
1
-
C
16
ACIPAYAM
Alcı
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
17
ACIPAYAM
Kelekçi
Gazi İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
18
ACIPAYAM
Şehit
Şemsi Yılmaz Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
19
ACIPAYAM
Yeşilyuva
Osman Çemen Çok Programlı Lise
Müdür
1
0
1
-
A
20
AKKÖY
Akköy
Lisesi
Müdür
1
0
1
-
A
21
BABADAĞ
Atatürk
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
22
BAKLAN
Ataköy
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
23
BAKLAN
Kavaklar
Beyelli Mehmet Altaş İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
24
BEKİLLİ
Atatürk
Lisesi
Müdür
1
0
1
C
25
BEKİLLİ
Bekilli
Alpaslan Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
26
BEKİLLİ
Kutlubey
Şehit Er Atakan Caran İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
27
BEKİLLİ
Sırıklı
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
B
28
BEYAĞAÇ
Beyağaç
Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
29
BEYAĞAÇ
Kapuz
Halil İbrahim Arılık İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
30
BOZKURT
Bozkurt
Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
31
BOZKURT
Bozkurt
Çok Programlı Lise
Müdür
1
0
1
-
A
32
BOZKURT
Bozkurt
Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
33
BULDAN
Akın
Anadolu Öğretmen Lisesi
Müdür
1
0
1
-
C
34
BULDAN
Salih
Gökçe Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
35
BULDAN
Yenicekent
Atatürk İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
B
36
BULDAN
Yenicekent
Meliha Aktan Lisesi
Müdür
1
0
1
A
37
ÇAL
Akkent
Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
38
ÇAL
Çal
İmam Hatip Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
39
ÇAL
Çal
İsabey Atatürk İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
40
ÇAL
Hançalar
Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
B
41
ÇAMELİ
Çameli
Arıkaya İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
B
42
ÇAMELİ
Kalınkoz
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
43
ÇAMELİ
Sarıkavak
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
B
44
ÇAMELİ
Şehit
Er Basri Arslan Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
45
ÇAMELİ
Yaylapınar
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
46
ÇARDAK
Söğüt
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
47
ÇİVRİL
Ali
Kameroğlu Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
B
48
ÇİVRİL
Çivril
Anadolu İmam Hatip Lisesi
Müdür
1
0
1
-
A
49
ÇİVRİL
Çivril
Keriman Kamer Ticaret Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
A
50
ÇİVRİL
Çivril
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
A
51
ÇİVRİL
Gürpınar
Atatürk İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
52
ÇİVRİL
Kadir
Kameroğlu Kız Teknik ve Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
A
53
ÇİVRİL
Kıralan
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
54
ÇİVRİL
Mesleki
Eğitim Merkezi
Müdür
1
0
1
-
C
55
ÇİVRİL
Mustafa
Taşdelen Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
56
ÇİVRİL
Öğretmen
Evi ve Akşam Sanat Okulu
Müdür
1
0
1
-
C
57
GÜNEY
Atatürk
İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
58
HONAZ
Himmet-Nimet
Özçelik Anadolu Lisesi
Müdür
1
0
1
-
C
59
HONAZ
Necati-Fikriye
Dalaman İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
60
KALE
İmam
Hatip Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
61
KALE
Kale
Ethem Özsoy Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
62
KALE
Mesleki
Eğitim Merkezi
Müdür
1
0
1
-
B
63
SARAYKÖY
Sarayköy
Merkez Mükerrem Tokat Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
A
64
SARAYKÖY
Sarayköy
Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi
Müdür
1
0
1
-
A
65
SERİNHİSAR
Serinhisar
Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
66
SERİNHİSAR
Yatağan
Müftü Arif Aksit Ticaret Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
67
TAVAS
Bekir
Güngör Anadolu Sağlık Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
B
68
TAVAS
Hanife
ve Ahmet Paralı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
Müdür
1
0
1
-
A
69
TAVAS
Karahisar
Kemal Sarıkaya İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
70
TAVAS
Karahisar
Lisesi
Müdür
1
0
1
-
C
71
TAVAS
Karahisar
Şehit Albay İbrahim Karaoğlanoğlu Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
72
TAVAS
Kızılca
Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
73
TAVAS
Tavas
Hacı Ali Bilal Cumhuriyet İlköğretim Okulu
Müdür
1
0
1
-
A
74
TAVAS
Tavas
Merkez Anaokulu
Müdür
1
0
1
-
C
Sıraya Dayalı Müdür Atamaları
02.01.2012
Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 20. maddesine göre, İlimizde sınava dayalı müdür atamalarına ait genel açıklamalar ve münhal bulunan okul/kurum müdürlükleri listesi ekli dosyadadır. Dökümanları indirmek için tıklayınız.
Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 18. maddesine göre, İlimizde sınava dayalı müdür yardımcısı atamalarına ait genel açıklamalar ve münhal bulunan okul/kurum müdürlükleri listesi ekli dosyadadır. Dosyayı indirmek için tıklayınız.
Bugün bir tanıdığım netbookuna format atmam için istekte bulundu. Sıradan bir formattan biraz farklı olacağını düşündüğüm için rehber niteliğindeki bu yazıyı yazıyorum. Netbookunun modeli HP Compaq Mini 110C-1020st, sistem özellikleri şöyle:
Intel Atom N270 1.6GHz işlemci
1 GB RAM
10.1 inç ekran
Windows XP Home Edition Service Pack 3 işletim sistemi
Bilgisayarı açtığımda oldukça yavaştı, pencereler çok ağır açılıyor, yüklü programlar listesine ulaşmam birkaç dakikamı aldı hatta. Dosya yedekleri alınmış olduğundan kendisinin recovery yöntemi olup olmadığını görmek için netbooku yeniden başlattım. Bilgisayar açılırken bana sorduğu seçenekler şöyle: F9 – Change Boot Order F10 – Bios Setup
Her iki seçeneğinde recovery ile herhangi bir alakası yok. Genelde netbooklarda format atılabilmesi için recovery sistemleri bulunurken bu netbookta bulunmaması tuhafıma gitti. Netbook olması nedeniyle DVD sürücü bulunmuyor, haliyle recovery CDleri de yok. Eğer işletim sistemi Windows 7 olsaydı çok kolay bir şekilde USB Flash bellek kullanarak da format atabilirdim, ama 1GB RAM bulunduran netbooklarda Windows 7 performansı Windows XP’ye göre düşük oluyor. USB’den XP yüklemek de bir ton dert.
Bu şekilde olmasa da ama mutlaka recovery için bir yöntem vardır diyerek internetten “hp compaq mini 110 recovery” şeklinde arama yaptığımda karşıma çıkan sayfalardaki bilgiler birbiriyle uyuşmazlık gösteriyor.
Kimi sitelerde çözüm olarak F11′e basılarak recoverynin başlatılması söylenirken(ki benim baktığım netbookta F11 seçeneği yok, muhtelen biraz daha farklı bir modelden bahsediyor) kimi sitelerde de recovery disklerden bahsediliyor. Harici veya dahili DVD sürücüsü olmadığından recovery diskleri de anlamsız kalıyor. Birkaç yerde Roxio BackOnTrack’den bahsedildiğini gördüm ve netbookun program listesinde böyle bir program gördüğümü anımsadım. Biraz araştırmadan sonra HP Mini netbookların Roxio BackOnTrack programı ile recovery yapıldığını öğrendim. Bilgisayara yüklü olan bu program sayesinde belirlenmiş tarihlerde kayıt noktaları oluşturuluyor ve daha sonrasında bu kayıt noktalarına geri dönüş yapılabiliyor. Hoş, Windows’un kendisinin Sistem Geri Yükleme’si de aynı işi yapıyor; ancak Roxio BackOnTrack ile sıfır noktasına, yani fabrika ayarlarına geri dönüş yapılabiliyor.
Bu yöntem ile recovery yapmak için Windows oturumu açıkken programı başlattım ve sistemi geri yüklemeye çalıştım. Ancak geri yükleme noktasını seçeceğim ekrana geldiği vakit her defasında program yanıt vermiyor haline geçiyordu. Windows’tan çalıştırılamadığı taktirde bilgisayar açılırkenki boot ekranındaF6tuşuna basılı tutulunca Roxio BackOnTrack’e erişilebiliniyor. Bunu uyguladığımda bana hangi kayıt noktasına geri yükleme yapmak istediğimi sordu, HP Initial Restore Point(fabrika ayarlarına dönüş oluyor) seçeneği seçip geri yüklemeyi başlattım. 3,5-4 saate yakın sürdü geri yükleme işlemi. İşlem sonrasında bilgisayarı başlatmayı denediğimde boot ekranından hemen sonra 1 saniyeliğine mavi bir ekran gösterip reset atıyordu sürekli olarak. Bu yüzden geri yükleme işlemini tekrarladım düzelmesi umuduyla. Yine uzun bir bekleyişin ardından tekrar başlatmayı denediğimde bu sefer şu hatayı vermeye başladı:
“Windows aşağıdaki dosya eksik veya bozuk olduğu için başlatılamadı <Windows Root>System32ntoskrnl.exe yukarıdaki dosyanın bir kopyasını yeniden yükleyin.”
Bu işlem için çözümler genelde bir Windows CDsi takıp dosyayı kopyalamaktan bahsediyor. Bu noktada artık canıma tak ettiği için USB bellek ile format atmaya karar verip shiftdelete.net’tekiUSB Bellekten XP Kurmakrehberini takip ettim. Biraz uğraşıp USB belleği formata hazırlayıp formatı işlemini tamamladım. Ancak bu sefer de Windows açılırken 2 farklı seçenek sunuyordu bana, birincisini seçince yeni yüklediğim Windows açılırken ikincisi seçince ntoskrnl.exe hatasını veriyordu. Bilgisayarda sadece 1 tane işletim sistemi yüklü olduğundan emin olduğum için bana biraz garip gelmişti, ancak kafa karıştırmaktan başka sisteme hiçbir etkisi yoktu. 2. seçeneği ortadan kaldırmak için ilk seçeneği seçip Windows’ta normal bir şekilde oturum açtıktan sonra Bilgisayarım’a sağ tıklayıp, Özellikler’i seçip, oradan Gelişmiş sekmesine tıklayıp Varsayılan işletim sistemi başlığının altındaki Düzenle butonuna tıklayınca açılan metin belgesindeki en alttaki satırı silip kaydedince açılıştaki sorduğu seçenek meselesi de ortadan kalktı.
Burada tarif ettiğim sorunlara benzer bir problem yaşıyorsanız ve çözüm bulamıyorsanız yorum yazara yardım isteyebilirsiniz.
Vakıf ve Derneklerin Vergi Karısındaki Durumu 1 Mart 2007 Hayati ahin, CPA, MBA Yeminli Mali Müavir Birleik Uzmanlar Yeminli Mali Müavirlik ve Baımsız Denetim A.. Raporun çerii: 1.Vakıf ve Dernek Gelirlerinin Vergilendirilmesi 1.1 Vakıf ve Derneklerin Kurumlar Vergisi Karısındaki Durumu 1.2 Vakıf ve Derneklerin Gelir Vergisi Karısındaki Durumu Tablo: Vakıf (Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Vakıfları Hariç) ve Dernek Kazançlarının Vergilendirilmesi 1.3 Vakıf ve Derneklerin yaptıı ilemlerin ve malvarlıklarının tabi olduu dier vergiler Tablo: lem ve mal varlıı üzerinden tabi olunan vergiler 1.4 Vakıf ve Derneklerin yararlanabildii vergi istisnaları ve bu istisnalardan yararlanma artları 2. Vakıf ve Derneklere yapılan baı ve yardımlar 2.1 Gerçek kiilerin baı ve yardımları Tablo: Gelir Vergisi Kanunu 89 no.lu Maddesine göre gerçek kiilerin baı ve yardımları ile ilgili düzenlemeler 2.2 Gerçek kiilerin baı ve yardımlarının Gelir Vergisi Beyannamesi verilmemesi nedeniyle indirilememesi hususu 2.3 Tüzel kiilerin baı ve yardımları Tablo: Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14/6 no.lu Maddesine göre tüzel kiilerin baı ve yardımları ile ilgili düzenlemeler 2.4 Gelir ve Kurumlar Vergisi dıındaki Kanunlarda Baı ve yardımlarla ilgili düzenlemeler Tablo: ahısların ve irketlerin Vergi Kanunları ( Gelir ve Kurumlar Vergisi) dıındaki kanunlarla belirlenen baı ve yardım yapabilecei kurulular ve bu baı ve yardımların Gelir ve Kurumlar Vergisinden ndirebilecek oran ve tutarlarıTÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 2 Vakıf ve Derneklerin Vergi Karısındaki Durumu 1.Vakıf ve Dernek Gelirlerinin Vergilendirilmesi Vergi Kanunlarımızda Vergiden Muaf Vakıf ve Kamu Yararına Çalıan Dernek statüleri bulunmasına ramen Vergi Kanunlarında geçmi yıllarda yapılan deiikliklerle vakıfların ve derneklerin vergiden muaf olmalarının bir anlamı kalmamıtır. Vakıf ve dernek gelirlerine uygulanan mevcut vergileme sistemi vergi muafiyeti olan ve olmayan vakıf ve dernekler için aynı olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflar ile Dernekler Kanunu hükümlerine göre kurulan dernekler dıında özel bir kanunla kurulmu vakıf veya dernekler için farklılık arz etmektedir.Bu dernek ve vakıflar çeitli kanunlarla farklı tarihlerde kurulmulardır. Bunlar: - Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı - Türkiye Kızılay Dernei - Türk Hava Kurumu - Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu - Türkiye Yardım Sevenleri Dernei - Resmi Darülaceze Kurumları - Darüafaka Cemiyeti - Yeilay Dernei - Türkiye Emekli Subaylar Dernei - Türkiye Emekli Astsubaylar Dernei - Türkiye Harp Malulü Gazileri ehit ve Yetimleri Dernei - Türkiye Muharip Gaziler Dernei 1.1 Vakıf ve Derneklerin Kurumlar Vergisi Karısındaki Durumu Vakıf ve dernekler Kurumlar Vergisi Mükellefi deildir, ancak ktisadi letmeleri olan vakıf ve derneklerin bu iletmelerinin faaliyetleri Kurumlar Vergisine tabidir. Bir vakfın veya dernein faaliyetlerinin iktisadi iletme oluturmasının bazı ölçüleri vardır. Kendileri Kurumlar Vergisine tabi olmayan vakıf ve dernekler malvarlıklarının iletilmesinden örnein nakit varlıklarının menkul kıymetlere yatırılmasından ve gayrimenkullerinin kiraya verilmesinden dolayı –bu faaliyetleri iktisadi iletme oluturmuyorsa- elde ettikleri gelirleri nedeniyle Kurumlar Vergisi ödemezler. Ancak bu gelirler Gelir Vergisi Kanunu uyarınca vergi kesintisi yapılmasını gerektiren türden gelirlerse Gelir Vergisi Kanunu’nun 96’ıncı ve geçici 67’inci maddeleri uyarınca bu gayrimenkul ve menkul sermaye iratlarını ödeyenler Gelir Vergisi Stopajı yaparlar. Vakıf ve dernekler Kurumlar Vergisi Beyannamesi vermediklerinden stopaja tabi tutulan gelirleri için ilave Kurumlar Vergisi ödemez, stopaj oranı sıfır olarak tesbit edilen gelirleri için de vergi ödemezler. Vakıf ve derneklerin vergilendirilmesi büyük ölçüde gerçek kiilerin vergilendirilmesi ile aynıdır. 1.2 Vakıf ve Derneklerin Gelir Vergisi Karısındaki Durumu Vakıf ve dernekler gayrimenkullerinden kira, itirak hisselerinden ve hisse senetlerinden temettü, tahvil, YTL ve döviz yatırımları üzerinden de faiz geliri elde edebilirler. Gelir Vergisi Kanunu’na göre bu gelirlerin hepsi üzerinden bu gelirleri ödeyenler tarafından stopaj yoluyla vergi kesintisi yapılması gerekir. Vakıf ve dernekler iktisadi iletmelerinden elde ettikleri kar payı için gelir vergisi stopajını kendileri yaparlar. Vakıf ve derneklere kuruluları sırasında tahsis edilen sermaye ile yapılan baı ve yardımlar gelir vergisine tabi deildir.TÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 3 Aaıdaki tabloda vakıf (Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Vakıfları Hariç) ve derneklerin kazançlarının vergilendirilmesi gösterilmektedir: Elde edilen menkul sermaye iradı türündeki (faiz, temettü, repo geliri vb.) kazançların vergilendirilmesinde bu kazançların 1.1.2006 tarihinden sonra iktisap edilen menkul kıymetlerden 1.1.2006 sonrasında elde edilen kazançlar olduu varsayılmıtır. 1.1.2006 tarihinden önce iktisap edilen menkul kıymetlerden 1.1.2006 sonra elde edilen kazançlara bu tarihten önceki mevzuat hükümleri uygulanacaktır. VAKIF VE DERNEK KAZANÇLARI Kamu yararına çalıan dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar Dier Dernek ve Vakıflar Özel Kanunla Kurulan Dernek ve Vakıflar VAKIF VE DERNEKLERN KTSAD LETMELERNN ELDE ETT KAZANÇLAR stisna yok, iktisadi iletme verem, cüzzam ve trahom tedavisi yapılan bir hastane ise Kurumlar Vergisinden muaf stisna yok, iktisadi iletme verem, cüzzam ve trahom tedavisi yapılan bir hastane ise Kurumlar Vergisinden muaf stisna yok, iktisadi iletme verem, cüzzam ve trahom tedavisi yapılan bir hastane ise Kurumlar Vergisinden muaf KTSAD LETMEDEN ELDE EDLEN VE VAKFA VEYA DERNEE AKTARILAN KAZANÇLAR Aktarılacak kazançtan % 15 Gelir Vergisi kesintisi yapılır Aktarılacak kazançtan % 15 Gelir Vergisi kesintisi yapılır Aktarılacak kazançtan % 15 Gelir Vergisi kesintisi yapılır KURULUTA SALANAN SERMAYE, BAI VE YARDIMLAR Gelir Vergisinden muaf, vergi kesintisine tabi deil Gelir Vergisinden muaf, vergi kesintisine tabi deil Gelir Vnergisinden muaf, vergi kesintisine tabi deil MENKUL VE GAYRMENKUL MALVARLIININ LETLMESNDEN ELDE EDLEN KAZANCIN TÜRÜ Ödeyenler tarafından yapılan Gelir Vergisi Kesintisi oranı Ödeyenler tarafından yapılan Gelir Vergisi Kesintisi oranı Ödeyenler tarafından yapılan Gelir Vergisi Kesintisi oranı Hisse senedi kar payları % 15 % 15 % 15 tirak hisselerinden doan kar payları % 15 % 15 % 15 A Tipi Yatırım Fonu kazancı % 10 % 10 % 10 B Tipi Yatırım Fonu kazancı % 10 % 10 % 10 Devlet Tahvili faizi % 10 % 10 % 10 Hazine Bonosu faizi % 10 % 10 % 10 Risk Ser.Y. Fon ve Ort.,Gay.YF ve GYO Kazançları % 10 % 10 % 10 Toplu Konut, Kamu Ortaklıı ve Özelletirme darelerince çıkarılan menkul kıymet gelirleri % 10 % 10 % 10 Özel Sektör Tahvili faizleri % 10 % 10 % 10 Alacak faizleri % 0 % 0 % 0 Mevduat faizleri % 15 % 15 % 15 Döviz tevdiat hesapları (Banka, Özel Finans Kuruluu) % 15 % 15 % 15 Özel finans kurumlarının ödedikleri kar payları % 15 % 15 % 15 Repo gelirleri % 15 % 15 % 15 Gayrimenkul sermaye iradı- kira gelirleri oran % 20 oran % 20 oran % 20 Gayrimenkul alım satım kazancı istisna var istisna var istisna var Devlet Tahvili, Hazine Bonosu alım satım kazançları %15 %15 %15 Hisse senedi, itirak hissesi, tahvil alım satım kazançları itirakin halka açık olup olmamasına ve elde tutulan süreye balı olarak istisna var itirakin halka açık olup olmamasına ve elde tutulan süreye balı olarak istisna var itirakin halka açık olup olmamasına ve elde tutulan süreye balı olarak istisna varTÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 4 1.3 Vakıf ve derneklerin ilem ve malvarlıklarının tabi olduu dier vergiler Aaıdaki tablo ilem ve mal varlıı üzerinden tabi olunan vergileri özetlemektedir: DER VERGLER (Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Vakıfları ile Özel Kanunla Kurulan Vakıf ve Dernekler Hariç) Kamu yararına çalıan dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar Dier dernek ve vakıflar Katma Deer Vergisi (mal ve hizmet alımlarında) istisna yok istisna yok Özel Tüketim Vergisi (bazı malların alımında) istisna yok istisna yok Özel letiim Vergisi istisna yok istisna yok Damga Vergisi vakıflar için istisna yokkuruluta vergi muafiyeti olmadıı için- genel menfaatlere yararlı derneklerin düzenlediklerinde var istisna yok Harçlar ( yargı, noter ve vergi harçları) istisna yok, vergiden muaf olanlara kurulutaki noter harcı istisna, ancak vergi muafiyeti kuruluta verilmiyor istisna yok Tapu ve kadastro harçları istisna var istisna yok Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi istisna yok istisna yok Belediye Vergi ve Harçları istisna yok istisna yok Motorlu Taıtlar Vergisi istisna yok istisna yok Emlak Vergisi Kiraya verilmemeleri artıyla istisna var stisna yok, ancak bazı faaliyetlerde bulunanların bu faaliyetlerine tahsis edilen binaları istisna kapsamında Veraset ve ntikal Vergisi- vakıflara yapılan baılar için muafiyet elde edildikten sonra var, kurulu sırasında ve muafiyet statüsünün elde edilmesinden önce verilen mallar için istisna yok faaliyetlere balı istisna var-bazı vakıflarTÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 5 1.4 Vakıf ve derneklerin yararlanabildii vergi istisnaları ve bu istisnalardan yararlanma artları : Vakıf ve derneklerin vergi muafiyeti statülerinin olması halinde, Tapu ve Kadastro Harçları, Emlak Vergisi ve Veraset ve ntikal Vergisi muafiyetleri vardır. Bunlar dıında fiilen bir muafiyet yoktur. Yabancı Vakıflar vergi muafiyeti olmayan vakıflarla aynı statüdedirler. 2. Baı ve yardımlar 2.1 Gerçek kiilerin baı ve yardımları ile ilgili Gelir Vergisi Kanunu düzenlemeleri Gerçek kiilerin Vergi muafiyeti olan Dernek ve Vakıflara yaptıkları baılara istisna vardır. Vergi Muafiyeti olmayan Dernek ve Vakıflara yapılan baılara istisna yoktur. Ancak bazı gelir sahipleri için aaıda 2.2 de bahsedilen, baılarını indirememe durumu söz konusudur. Gelir Vergisi Kanunu’na göre gerçek kiilerin aaıdaki dört grupta yer alan kurululara yaptıkları baı ve yardımlar gider olarak indirilebilir: · Genel ve Özel Bütçeli Kamu dareleri, l Özel dareleri, Belediyeler ve Köyler · Kamu yararına çalıan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar · Bilimsel aratırma faaliyetlerinde bulunan kurum ve kurulular · Fakirlere yardım amacıyla Gıda Bankacılıı yapan dernek ve vakıflar Baıların gider olarak indirilebilecek tutarı, bu baı ve yardımların amaçlarına ve baı yapılan kurulua balı olarak o yıl gelirinin % 5 ile (kalkınmada öncelikli yöreler için % 10’u) sınırlı olabilir veya tamamı gider olarak indirilebilir. Bu durumda üst sınır beyan edilen gelirle sınırlıdır. Zarar beyan edilmesi halinde indirim söz konusu deildir. Baı ve yardımlar nakdi veya ayni olabilir. Ayni olmaları halinde baı ve yardımın konusunu oluturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı deeri, bu deer mevcut deilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek deeri esas alınır.TÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 6 Gelir Vergisi Kanunu 89 no.lu Maddesine göre gerçek kiilerin baıları ile ilgili düzenlemeler ( Kalkınmada Öncelikli Yörelerde istisna oranı % 10 dur.) aaıdaki tabloda özetlenmitir: Baıın Yapılabilecei Kurulu Kanun NoMadde No Baı Yapılanın Statüsü Baıın Türü Baıın Matraha oranı (Sınırsız = Matrahın tamamına kadar baılanabilir ) Üst sınır (Sınırsız = Baı tutarı matrah tutarı kadar olabilir) Genel ve Özel Bütçeli kamu darelerine, l Özel darelerine, Belediyelere ve Köylere- Makbuz karılıı yapılan genel baılar 193 -89/4 Kamu Nakdi ve Ayni % 5 Gelirin % 5ine eit tutar Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmı vakıflar, Kamu yararına çalıan derneklere yapılan genel baılar 193 -89/4 Özel Nakdi ve Ayni % 5 Gelirin % 5ine eit tutar Genel ve Özel Bütçeli kamu darelerine, l Özel darelerine, Belediyelere ve Köylere Okul, salık tesisi, örenci yurdu, huzur evi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ina edip, baılanması veya bu kurululara bunların inası için veya mevcut olan bu türde tesislerin faaliyetlerinin idamesi için yapılan baılar 193 -89/5 Kamu Nakdi ve Ayni Sınırsız Sınırsız Fakirlere yardım amacıyla Gıda Bankacılıı yapan dernek ve vakıflara gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddeleri verilmesi suretiyle yapılan baılar 193 -89/6 Özel Ayni Sınırsız Sınırsız Genel ve Özel Bütçeli kamu dareleri, l Özel dareleri, Belediyeler ve Köyler ile kamu yararına çalıan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel aratırma faaliyetlerinde bulunan kurum ve kurulular tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlıınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen kültür, sanat, arkeoloji, tarih, edebiyat, kültür varlıklarını koruma, gibi belirli alanlarda yapılan harcamalar ve bu amaçlar için yapılan baı ve yardımlar (* Bakınız 2.3) 193 -89/7 (a-j) Kamu, Özel Nakdi ve Ayni Sınırsız SınırsızTÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 7 2.2 Gerçek kiilerin bazı hallerde Gelir Vergisi Beyannamesi verememesi nedeniyle baılarını indirememesi hususu Türkiye’de Gelir Vergi esas itibariyle beyanname üzerinden alınır. Ancak son yıllarda vergi kesintisi sisteminin ön plana çıkarılması ile bazı gelir unsurları için yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi verildii durumlar oldukça sınırlı bir hale gelmitir. Özellikle bir kısım menkul sermaye iradı eklindeki gelirler stopaj suretiyle daha düük oranda vergilenmekte, bu gelirler için beyan zorunluluunun kaldırılması neticesinde de bu gelirler yıllık beyannameye dahil edilmemekte ve stopaj suretiyle vergileme nihai vergileme halini almaktadır. Bazı menkul sermaye iratlarında da beyan sınırlarının yüksek olması nedeniyle sınır altında kalan bu gelirler için ya yıllık beyanname verilmemekte ya da bu gelirler yıllık beyannameye dahil edilmemektedir. Bu sistemin sonucu beyanname verilmemesi ve baıların da indirilememesidir. Örnein geliri sadece stopaj suretiyle vergilenen menkul sermaye iratlarından oluan gerçek kiiler, gelirlerinin tamamını bazı kurululara baılamaları mümkün olmasına ramen stopaj suretiyle, asgari oranda bir vergiyi ödemek durumundadırlar. Kanunda bazı menkul sermaye iratlarından kesilen vergiler dier gelirler nedeniyle ödenecek vergi olmaması ve iade durumu ortaya çıkması halinde – örnein beyan edilmesi gereken dier faaliyetlerden zarar edilmi olması halinde- kesinlikle iade edilmemektedir. Öte yandan gelirleri sadece ücretten ya da stopaj yoluyla vergilenen menkul sermaye iratlarından ibaret olan kiiler beyanname verememekte ve baılarını indirememektedirler. 2.3 Tüzel kiilerin baı ve yardımları ile ilgili Kurumlar Vergisi Kanunu düzenlemeleri Tüzel kiilerin Vergi muafiyeti olan Dernek ve Vakıflara yaptıı baı ve yardımlara istisna vardır. Vergi Muafiyeti olmayan Dernek ve Vakıflara yapılan baı ve yardımlara istisna yoktur. Kurumlar Vergisi Kanununda baılar ve yardımlar 10’uncu Maddede düzenlenmitir. Bu konuda Gelir Vergisine paralel bir düzenleme vardır. Baı ve yardım yapılabilecek kurulular olarak; · Genel ve Özel Bütçeli Kamu dareleri, l Özel dareleri, Belediyeler ve Köyler · Kamu yararına çalıan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar · Bilimsel aratırma faaliyetlerinde bulunan kurum ve kurulular · Gıda Bankacılıı yapan dernek ve vakıflar (bunlara gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddeleri verilmesi suretiyle yapılan baı ve yardımlar ticari kazancın tespitinde indirilebilecek gider olarak Gelir Vergisi Kanunu 40/10 Maddesinde yer aldıı için) sayılmıtır. Baı ve yardımların gider olarak indirilebilecek tutarı, bu baı ve yardımların amaçlarına ve baı ve yardım yapılan kurulua balı olarak o yıl gelirinin % 5 ile (kalkınmada öncelikli yöreler için de % 5 tir.) sınırlı olabilir veya tamamı gider olarak indirilebilir. Bu durumda üst sınır beyan edilen gelir kadardır. Zarar beyan edilmesi halinde indirim söz konusu deildir. Baı ve yardımlar nakdi veya ayni olabilir. Ayni olmaları halinde baı ve yardımın konusunu oluturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı deeri, bu deer mevcut deilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek deeri esas alınır.TÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 8 Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre tüzel kiilerin baıları ile ilgili düzenlemeler aaıdaki tabloda özetlenmitir: Baıın Yapılabilecei Kurulu Kanun NoMadde No Baı yapılanın Statüsü Baıın Türü Baıın Matraha oranı (Sınırsız = Matrahın tamamına kadar baılanabilir ) Üst sınır (Sınırsız = Baı tutarı matrah tutarı kadar olabilir) Genel ve Özel Bütçeli kamu darelerine, l Özel darelerine, Belediyelere ve KöylereMakbuz karılıı yapılan genel baılar 5520 10/1-c Kamu Nakdi ve Ayni % 5 Gelirin % 5ine eit tutar Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmı vakıflara ve Kamu yararına çalıan derneklere yapılan genel baılar 5520 10/1-c Özel Nakdi ve Ayni % 5 Gelirin % 5ine eit tutar Bilimsel aratırma ve gelitirme faaliyetinde bulunan kurululara yapılan genel baılar 5520 10/1-c Kamu, Özel Nakdi ve Ayni % 5 Gelirin % 5ine eit tutar Genel ve Özel Bütçeli kamu darelerine, l Özel darelerine, Belediyelere ve Köylere Okul, salık tesisi, örenci yurdu, huzur evi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, ina edip, baılanması veya bu kurululara bunların inası için, veya mevcut olan bu türde tesislerin faaliyetlerinin idamesi için yapılan baılar 5520 10/1-c Kamu Nakdi ve Ayni Sınırsız Sınırsız Fakirlere yardım amacıyla Gıda Bankacılıı yapan dernek ve vakıflara gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddeleri verilmesi suretiyle yapılan baılar 193/40-10 Özel Ayni Sınırsız Sınırsız Genel ve Özel Bütçeli kamu dareleri, l Özel dareleri, Belediyeler ve Köyler ile kamu yararına çalıan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel aratırma faaliyetlerinde bulunan kurum ve kurulular tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlıınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen kültür, sanat, arkeoloji, tarih, edebiyat, kültür varlıklarını koruma, gibi belirli alanlarda yapılan harcamalar ve bu amaçlar için yapılan baı ve yardımlar (*) 5520 10/1-d/1-10 Kamu, Özel Nakdi ve Ayni Sınırsız Sınırsız (*) Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin baı ve yardımlarının, vergiye tabi kazançlarının yeterli olması halinde, tamamını gider yazabilecekleri, Genel ve Özel Bütçeli kamu dareleri, l Özel dareleri, Belediyeler ve Köyler ile kamu yararına çalıan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel aratırma faaliyetlerinde bulunan kurum ve kurulular tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlıınca Kültür ve Turizm BakanlııncaTÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 9 desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen kültür, sanat, arkeoloji, tarih, edebiyat, kültür varlıklarını koruma gibi alanlarındaki faaliyetler öyledir: a)Kültür ve sanat faaliyetlerine ilikin ticari olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekletirilmesine, b)Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarisi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog, broür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve biliim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere görsel, iitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla ilgili derleme ve aratırmaların yayınlanması, yurt içinde ve yurt dıında daıtımı ve tanıtımının salanmasına, c)Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlıı koleksiyonuna kazandırılmasına, d)2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil ilerine, e)Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalımaları ve yüzey aratırmalarına, f)Yurt dıındaki taınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye’ye getirtilmesi çalımalarına, g)Kültür envanterinin oluturulması çalımalarına, h)2863 sayılı Kanun kapsamındaki taınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar, çada ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlıı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin salanmasına, i)Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çada ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda aratırma, eitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatın tedariki ile film yapımına, j)Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerin sergilendii tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon çalımalarına, harcanmak üzere yapılan her türlü baı ve yardımların % 100’ü (Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına kadar indirmeye veya kanuni oranına kadar çıkarmaya yetkilidir).TÜSEV, tüm hakları saklıdır, 2006 10 2.4 Gelir ve Kurumlar Vergisi dıındaki Kanunlarda Baılarla ilgili düzenlemeler: Gerçek ve tüzel kiilerin baılarının Gelir ve Kurumlar Vergisinden indirimi bu iki kanun dıındaki kanunlarda da düzenlenmitir. Belli bir süre ile sınırlanmayan bu düzenlemeler, deiiklik olmadıı sürece baılara ilikin kalıcı düzenlemelerdir. ahısların ve irketlerin Vergi Kanunları ( Gelir ve Kurumlar Vergisi) dıındaki kanunlarla belirlenen baı yapabilecei kurulular ve bu baıların Gelir ve Kurumlar Vergisinden ndirebilecek oran ve tutarları aaıdaki tabloda özetlenmitir Baıın Yapılabilecei Kurulu Kanun NoMadde No Baı yapılanın Statüsü Baıın Türü Baıın Matraha oranı (Sınırsız = Matrahın tamamına kadar baılanabilir ) Üst sınır (Sınırsız = Baı tutarı matrah tutarı kadar olabilir) Umumi Hayata Müessir Afet Felaketzedeleri için Hayır Kurumları, Mal Sandıkları ve Dier Kurulular, Milli ve Mahalli Yardım Komiteleri 7269/44, 45 Kamu Sadece Nakdi Sınırsız Sınırsız Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Kuruluları 2828/20/b Kamu Sadece Nakdi Sınırsız Sınırsız Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri 2547/56 Özel, Kamu Sadece Nakdi Sınırsız Sınırsız lköretim Kurumları 222/76 Özel, Kamu Sadece Nakdi Sınırsız Sınırsız Türkiye Bilimsel ve Teknik Aratırma Kurumu (TÜBTAK) 278/13 Kamu Sadece Nakdi Sınırsız Sınırsız Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu 2876/101 Kamu Nakdi ve Ayni Sınırsız Sınırsız Sosyal Yardımlama ve Dayanımayı Tevik Fonu veya Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Vakıfları 3294/9 Kamu Nakdi ve Ayni Sınırsız Sınırsız Milli Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu Çerçevesinde Yapılan Harcamalar 4122/12 Kamu Nakdi ve Ayni Sınırsız Sınırsız Sekiz Yıllık Kesintisiz Eitim için yapılan baılar 4306 Tebli97/1 Kamu Sadece Nakdi Sınırsız Sınırsız Emekli Sandıı Kanunu 5434/ Ek 44 Kamu Ayni ve Nakdî Sınırsız Sınırsız Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu 2955/46-b Kamu Sadece Nakdî Sınırsız Sınırsız Kaynak: Mehmet Maç- Tarık Jamali, “Veraset, Hibe ve Ölüm” sf 478-482. Güncelletirilmitir, H
NO Adı Soyadı BranşıHizmet PuanıİLÇE ATANDIGI OKUL/KURUM1 ŞÜKRAN GÜZ Beden Eğitimi 74 MERKEZPakize ve Suzan Özkardeş İlköğretim Okulu2 DUYGU GÜLGEL TAYDAŞ Bilişim Teknolojileri 92 SARAYKÖY Sakarya İlköğretim Okulu3 HAKAN GÜLTEKİN Bilişim Teknolojileri 88 MERKEZOkul Yaptırma ve Yaşatma Derneği İlköğretim Okulu4 SANİYE AYGÜN Bilişim Teknolojileri 49 HONAZDenizli İl Özel İdaresi 75.Yıl Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi5 VEYSEL KIRIŞAN Bilişim Teknolojileri 42 TAVAS Halk Eğitim Merkezi6 NURAY MERT Biyoloji 261 ACIPAYAMYeşilyuva Osman Çemen Çok Programlı Lise7 VEYSEL ÖZDEL Biyoloji 259 SERİNHİSAR Yatağan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi8 HASAN ÇÖKLÜ Coğrafya 31 SARAYKÖY Sarayköy İmam Hatip Lisesi9 FATMA YÜKSEL Din Kült. ve Ahl.Bil. 117 MERKEZDoğan Demircioğlu Emsan İlköğretim Okulu10 ŞÜKRİYE ARIKAN Din Kült. ve Ahl.Bil. 79 ACIPAYAM Osman Manisalı İlköğretim Okulu11 MÜRİFE COŞKUN El Sanatları/Nakış 239 MERKEZ Halk Eğitim Merkezi12 MURAT KANAÇElektrik-Elektronik Tek./Elektronik129 MERKEZPamukkale Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi13 HASAN FARUK AKTAŞ Felsefe 165 MERKEZ Yunus Emre Ticaret Meslek Lisesi14 YELİZ KARAÇAY Felsefe 72 BABADAĞBabadağ Hacı Mehmet Zorlu Çok Programlı Lisesi15 KENAN TAYKURT Fen ve Teknoloji 73 BULDAN Gülalan Özer Vural İlköğretim Okulu16 SEÇİL GARİP Fen ve Teknoloji 42 BOZKURT Atatürk İlköğretim Okulu17 SEÇİL DEMİRHAN Fen ve Teknoloji 37 TAVASKarahisar Kemal Sarıkaya İlköğretim Okulu18 ASUMAN TEKİÇ ALBAŞ Fen ve Teknoloji 27 TAVASTavas Hacı Ali Bilal Cumhuriyet İlköğretim Okulu19 İLKER OĞUZ Fizik 176 BULDANBuldan Ali Tunaboylu Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi20 ŞAHİN ÖZÇELİK Fizik 126 TAVAS Karahisar Lisesi21 NUR CANBAZGiyim Üretim Teknolojisi148 MERKEZ Denizli İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi22 EMİNE GÜLTEKİNGiyim Üretim Teknolojisi67 BULDANBuldan Ali Tunaboylu Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi23 FATMA KARAOĞULLARIGiyim Üretim Teknolojisi65 HONAZ Honaz belediyesi Halk Eğitim Merkezi24 ONUR AYDOSLU Görsel Sanatlar/Resim 102 MERKEZPolis Amca Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi25 ÖZLEM ATEŞ KOÇ Görsel Sanatlar/Resim 12 AKKÖY Merkez İlköğretim Okulu26 FATMA OYTUNİlköğretim Matematik Öğr.161 TAVASTavas Hacı Ali Bilal Cumhuriyet İlköğretim Okulu27 RAMAZAN TINDAŞİlköğretim Matematik Öğr.114 SARAYKÖY Gazi İlköğretim Okulu28 AHMET ÇOBANİlköğretim Matematik Öğr.93 MERKEZ Akkale Hasan Başkan İlköğretim Okulu29 YALÇIN DİNÇ İngilizce 97 MERKEZPamukkale Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi30 GÜNSELİ SOYSAL İngilizce 40 HONAZ Gürlek İlköğretim Okulu31 NACİYE ÇAKIN İngilizce 38 HONAZ Mimar Sinan İlköğretim Okulu32 RAMİSE TUNCER İngilizce 20 HONAZ Kaklık İlköğretim Okulu33 HİLAL KIYAK İngilizce 15 HONAZDenizli İl Özel İdaresi 75.Yıl Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi34 BİLAL ERİMKimya/Kimya Teknolojisi314 MERKEZAtatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi35 ZAHİDE ARSLANKimya/Kimya Teknolojisi217 MERKEZAtatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi36 AYŞE TUTUŞKimya/Kimya Teknolojisi52 SERİNHİSAR Yatağan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi37 HÜSEYİN POSLUKimya/Kimya Teknolojisi25 BEKİLLİ Bekilli Atatürk Lisesi38 İLKSEN BAYDARMakine Tek./Makine Model154 MERKEZ Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi39 ÖZER ONGUN Matematik 171 MERKEZ Denizli İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi40 MEHMET DAİLLİ Matematik 132 AKKÖY Akköy Lisesi41 GONCA ÇÖPLÜ Matematik 132 AKKÖY Akköy Lisesi42 MEHMET CAMAN Matematik 103 HONAZDenizli İl Özel İdaresi 75.Yıl Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi43 MEHMET VARAL Matematik 92 HONAZDenizli İl Özel İdaresi 75.Yıl Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi44 EMRAH KARTAL Matematik 75 HONAZDenizli İl Özel İdaresi 75.Yıl Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi45 ZAİDE ATEŞ Matematik 54 BULDAN Akın Lisesi46 YUSUF YENER Matematik 50 BULDAN Akın Lisesi47 FİRDEVS KIVRAK Matematik 28 SERİNHİSARSerinhisar Hakkı Gökçetin Çok Programlı Lise48 MEHMET HIZMotorlu Araçlar Teknolojisi289 MERKEZ Vali Necati Bilican Mesleki Eğitim Merk.49 AYNUR AKGÜNMuhasebe ve Finansman335 SERİNHİSARSerinhisar Hakkı Gökçetin Çok Programlı Lise50 SONGÜL YILMAZMuhasebe ve Finansman169 BABADAĞBabadağ Hacı Mehmet Zorlu Çok Programlı Lisesi51 AHMET ANIK Müzik 59 ACIPAYAM Atatürk İlköğretim Okulu52 YASEMİN ÇEVİKKOL Sağlık/Hemşirelik 180 MERKEZDr.Bekir Sıddık Müftüler Anadolu Sağlık Meslek Lisesi53 BİRSEN UYSAL Sınıf Öğretmenliği 297 MERKEZDoğan Demircioğlu Emsan İlköğretim Okulu54 IŞIL KORKMAZ Sınıf Öğretmenliği 288 MERKEZHacı Hasan Ali Kömürcüoğlu İlköğretim Okulu55 UĞUR DEMİRTAŞ Sınıf Öğretmenliği 193 SARAYKÖY 24 Mayıs İlköğretim Okulu56 ERTAN DUMAN Sınıf Öğretmenliği 184 SARAYKÖY Gazi İlköğretim Okulu57 ÜMİT ŞİMŞEK Sınıf Öğretmenliği 167 BABADAĞ Osman Nuri Yılmaz İlköğretim Okulu58 AYNUR ERSOY Sınıf Öğretmenliği 164 MERKEZAkdere Hüseyin Ali Bayram İlköğretim Okulu59 KERİM ERSOY Sınıf Öğretmenliği 159 MERKEZ Gözler İlköğretim Okulu60 MEFKURE ALIŞAN Sınıf Öğretmenliği 150 GÜNEY Güney Atatürk İlköğretim Okulu61 ÖZGÜR ÜSTÜN Sınıf Öğretmenliği 149 ÇİVRİL Kıralan İlköğretim Okulu62 KENAN KEÇELİOĞLU Sınıf Öğretmenliği 127 TAVAS Avdan İlköğretim Okulu63 ERHAN ÖZHAN Sınıf Öğretmenliği 125 ÇARDAK Çardak Gemiş İlköğretim Okulu64 ŞULE KARACANLI Sınıf Öğretmenliği 121 TAVAS Avdan İlköğretim Okulu65 FEDA ŞAYAN Sınıf Öğretmenliği 120 TAVAS Avdan İlköğretim Okulu66 HÜLYA ÖZÇELİK Sınıf Öğretmenliği 116 ÇİVRİL Halk Eğitim Merkezi67 EMİNE AYVAZ Sınıf Öğretmenliği 105 GÜNEY Halk Eğitim Merkezi68 ZÜHAL AYKUTLU Sınıf Öğretmenliği 102 TAVAS Avdan İlköğretim Okulu69 MUHAMMER ÖNGÖREN Sınıf Öğretmenliği 102 BEYAĞAÇ Halk Eğitim Merkezi70 MEHMET ÖZYURT Sınıf Öğretmenliği 100 ÇAMELİ Bıçakçı İlköğretim Okulu71 YEŞİM ARABACI Sınıf Öğretmenliği 97 ÇAL Çal Sazak İlköğretim Okulu72 YASEMİN EREN Sınıf Öğretmenliği 85 ÇAMELİ Bıçakçı İlköğretim Okulu73 EMİNE ERSOY Sınıf Öğretmenliği 79 ÇAMELİ Güzelyurt İlköğretim Okulu74 AYDIN SARIKAYIŞ Sınıf Öğretmenliği 71 KALE Adamharmanı İlköğretim Okulu75 GAMZE ELMAS Sınıf Öğretmenliği 65 BEYAĞAÇ Beyağaç Atatürk İlköğretim Okulu76 ELİF ŞAHAN Sınıf Öğretmenliği 62 KALE Belenköy İlköğretim Okulu77 ESAT BAYRAKTAR Sınıf Öğretmenliği 56 BEYAĞAÇ Beyağaç Atatürk İlköğretim Okulu78 ZÜHAL GÜVENÇ Sınıf Öğretmenliği 30 BEYAĞAÇ Kızılcaağaç İlköğretim Okulu79 GÜLAY SARIÇAM Sosyal Bilgiler 128 HONAZ Gürlek İlköğretim Okulu80 BAŞAK VURAL Sosyal Bilgiler 52 SARAYKÖY Duacılı Ahmet Güdücü İlköğretim Okulu81 GÖKSAN GÜMÜŞ Sosyal Bilgiler 43 HONAZKızılyer Hüseyin Avni Özden İlköğretim Okulu82 MUSTAFA HULUSİ KAPLANSosyal Bilgiler 38 SARAYKÖY Sakarya İlköğretim Okulu83 SÜHEYLA ÖZER Tarih 53 MERKEZ Denizli Irlıganlı Lisesi84 HATİCE ÖZARSLAN Teknoloji ve Tasarım 205 ACIPAYAM Alaattin İlköğretim Okulu85 HASAN SÖZER Türk Dili ve Edebiyatı 303 MERKEZ Denizli Ticaret Meslek Lisesi86 YILMAZ ŞENTÜRK Türk Dili ve Edebiyatı 133 MERKEZServergazi İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi87 MAHMUT SAMİ YAĞMUR Türkçe 112 MERKEZ Ressam İbrahim Çallı İlköğretim Okulu88 OSMAN AKYILDIZ Türkçe 101 MERKEZ Müftü Ahmet Hulusi İlköğretim Okulu89 GÜL AKGÜLZihin Engelliler Sınıfı Öğretmenliği37 MERKEZ Çamlık İlköğretim Okulu ve İş Okulu90 ZEYNEP İPEK Okul Öncesi Öğrt 64 MERKEZ Hacı Halil Bektaş İlköğretim Okulu
ORTAK SORULAR 1.Siyaset(Medeni kanunla ilgili soru) 2.Celal Bayar(son başbakan) 3.Teşkilat-Esasiye kanunu(yeni türk devletinin hukuki temelleri) 4.İnkılapçılık(gelişmeyi ön planda tutan Atatürk ilkesi) 5.Milli Kongre cemiyeti(basın yayın yoluyla anadoluyu savunan) 6.Tahran(sadabat paktının imzalandığı yer) 7.Öğretmen merkezli öğretim(ilerlemecilikle ilgili soru) 8.Mahmut şevket paşa(31 mart olayını bastıran kişi) 9.II.İnönü savaşı(Siz orda halkın makus talihini yendiniz) 10. Manastır asker idadisi(harp okulu) 11.tevhid-i tedrisat kanunu( 12-Terakkiperver Cumhuriyat Fırkası (Şeyh Said Ayaklanmasından sonra kapatılan parti) 13. Türk Tarih Kurumu (Atatürk'ün mirasını bağışladığı yer sorusu:) 14. Fransa(hatay sorunun çözülmesi için görüşülen devlet) 15.İşlem öncesi dönem (Piaget ile ilgili soru) 16.Bıktırmak 17. Öğretim süreçleri 18.Öğrencinin devamsızlık yapması(Öğrenciden kaynaklan sorun) 19.Romantizm(duyguların ifade edilmesi) 20-Duyguların ifade edilmesi(Sinematografi sorusu) 21.iletişim eski insanlar için bugünkü kadar önemliydi.(Mağara resimleriyle ilgili soru) 22.9.Ordu müfettişliği(Atatürke kastamonu,ersurum için verilen görev) 23.Geri iade etmek şeklindeki şık(Anlatım bozukluğu sorusu) 24.Sevr barış antlaşması(imzalayanların vatan haini ilan edildiği) 25.orman bahçeyi sardı(Kuşatmak-çepeçevre sarmak sorusu) 26.Bazılarının hangi amaçla dövizin kaçmasına neden olmaları(İstemeden birinin işine yaramak sorusu) 27.dramatizasyon(dalenin kendi kendine öğrenme teorisi) 28.dişçiye giden çocuğun dişçiyi oynaması(model alarak öğrenme sorusu) 29.Öğretim ya da teknoloji(bilim ile uygulama arasındaki köprü) 30.pekiştirme(davranısı erttırma) 31.tablo(yazım yanlışı sorusu) 32.çok soru sorma(öğretmenin mesleki yeterliliği ile ilgili soru) 33.sunu 34.açıklama(anlatım şekli sorusu) 35.1. ve 3. cümle(anlamca birbirine benzeyen cümleler sorusu) 36.eğitim programları hazırlama(eğitim felesefesinin alanıyla ilgili soru) 37.eğitim(demokratik toplumlarda sınıf atlama aracı hangisidir sorusu) 38.el attı-(el verdi olabilir)(türkçede boşluk sorusu) 39.istek(öznellikle de olabilir)(hangisi güvenilir kaynakta bulunmaz sorusu) 40.nasıl sınıfı geçecek(elbette kelimesini yerne kullandığımız sorusu) 41.modern dünyanın yönelimini fark ettiniz mi ?(Başından boşluk bırakılan sorunun cevabı) 42.gözlerinden Süzülmek(mecaz anlam sorusu) 43.duyguların anlatımına dikkat çekmek(mimiklerler ilgili paragraf) 44.6+7 ile başlayan(sıralama sorusu B kitapçığında C şkkıydı) 45.sigarayı kendine ve cevresine zarar verdiği için bıraktım(banim işime yarayan ama topluma zarar veren paragrafı) 46.kalıtım (Vygostky cevap ile ilgili. )
BEDEN EĞİTİMİ 1.Basketbol 40 4*10 2.voleybol 5 set 3 abdominal karın kası 4.basketbolda sayıdan sonra hava atışı yapıulmaz 5.dengeli ve yeterli beslenme 6.cimlastik bayanlar denge 7.olimpiyat kısaltma IOC 8.esneklikle ilgili 9.suyun faydaları kayganlık 10 bisiklet bağışıklık sistemi 11.voleybol kaptanı farklı renk gizmez 12. menteşe el ve parmak 13. futbolla kas arkadaki kaslar 14.dizin hareketleri flexion extension 15.artistik cimlastik 4 yılda 16. bayanların kelebekleme yüzmesi 100 200 17.badminton 3 set 18. kalp damar has. egzersiz 19. hentbolda kaç kişi 7 20. şişmanlıkla ilgili 6 soru vardı onuda siz bulun 21.anatominin konusu 22. spor felsefesi psikolojisi...
DİN KÜLTÜRÜ 1-medine sözleşmesininin amacı ? toplumsal barışı sağlama 2-haram aylardan olmayan ? ramazan 3-hendek savaşına ahzab sanaşı denmesinin sebebi diğer kabilelerin katılması 4-evresel din? budizim? mi 5-hz. isanın tekrar gelişi? mesih inaçlılar 6-yahudiliğin imam esaslarından olmayan ? peygamberlere iman 7-makalatul islamiyyin? eşari 8-bizansla ilk savaş ? mute 9-velayet ? şia 10-habeşistana hicret? 11-umrenin farzı? tavaf 12-hervele/ remel? medinede il sure? 13-bakara 14-ilk fıkıh usulu? er risale 15-eşari maturidi arasında ihtilaf olmayan konu? büyük günah 16-'' Ez zikr''? kuran 17-selam vermenin hükmü vacip 18- selem akdi ( para peşin mal veresiye) 19- Bektaşilik 20-Zühd? 21-karzı hasen? 22-cuma ezanı okunurken alış verişin hükmü?haram liğayrihi 23-El - Müheymin Hükmü altına alan 24-Meleklerin hızları ? ayette konu edilen mesafe 25-cehennemin ismi olmayan Mukame 26-Yemini gamus? 27-Yemini kendine vacip kılmak 28-Abdest alırken az su kullanmanın hükmü? mekruh 29-Fıkıh konularına göre tasnif edilmiş hadis kitabı? 30-sünen
TARİH 1.LEGARİ HASAN ÇELEBİ 2.PAZIRIK 3.KARUM 4.NATO 5.OAPEC 6.MISIR 7.ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU 8.MUHİBBİ 9.YURTSUZ JOHN 10.8.HAÇLI SEFERİ 11.MÜSTAKİL GRUP 12.TRAKYA PAŞAELİ CEMİYETİ 13. koçibey risalesi ibrahim ve IV. murat 14.büyük selçuklu bağımsızlık nişabur 15.nizamülmülk alparslan döneminde vezir oldu. 16.türk ocaklarının yerine halkevleri kuruldu 17.chp nin 5. kurultayında müstakil grup kuruldu 18.kadife devrim çekoslavakya 19.hat snatında iri yazım şekli celi 20. büyük cüz küçük cüz orta cüz kazak hanedanlığı ? 21.londra ant 22.paris ant 23. midye enez londra anlaşması 24.YAŞ ANTLAŞMASI 25.17.YÜZYIL (EN ÇOK PADİŞAH DEĞİŞİKLİĞİ) 26. elviye-i selase kars ardahan batum 27. Hz. Ali - El EşariMuaviye - Amr bin As(Kabe hakemliği) 28.VERSAY ANTLAŞMASI(ABD BAĞIMSIZLIĞI) 29.KABAKÇI MUSTAFA İSYANI 30.FETHİ OKYAR HÜKÜMETİ 31.ORHAN BEY(DEVLETLEŞME) 32.II.KOSOVA 33.İLTERİŞ(46 SEFER) 34.TEBÜK 35.MUSUL SORUNU(MİLLETLER CEMİYETİNE TAŞINAN) 36.HARİSTAN SAVAŞI 37.AYET HÜKMÜMDEDİR(ŞARİ NASS)
BİYOLOJİ 1.pişmiş yumurtadaki proteinler? sadece denatürasyon 2.iz elementler? c şıkkı 3.c4 cam bitkileri? ilk kararlı bileşik 4 karbonlu 4.yağların glikoza çevrildiği organel? glioksizom
5.bitkilerde üreme şekilli soruda nerde mayoz bölünme olur? I ve II 6.hangisi genin özelliklerinden değildir? sadece DNA dan oluşur 7.mutasyon sorusu? delesyon 8.stomaların açılmasına etkili olan faktör (K ve sakkaroz) ? cevap 4 9. PS II kaybettiği elektronları sudan alır.
Bu hafta zam konusunun mayısta mı yoksa haziranda mı kesinleşeceği üzerine epey haber yazıldı. Artık zam bilmecesi çığırında çıktı. Ayrıca daha zamın kaderi bile belli değilken zammın faizi de epey meşgul etti öğretmenleri. Zam haberleri artık mide bulandırmaya başladı.Kardeşim zam vermeyin. Siz de rahatlayın biz de.
2.4+4+4 veya KESİNTİLİ ZORUNLU EĞİTİM
En az zam konusu kadar öğretmenlerin gündeminde yer almakta. Siyasiler işi bulandırdıkça öğretmenler de iyice usanmaya başladı. Yok 6 yaşında mı okula başlansın,yok neden kesintiliymiş de zorunlu değilmiş gibi sonu gelmeyen sorular bu meseleyi de daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.
3.SBS SINAVI
Daha tam olarak alışamıdığımız SBS sınavı da kalkıyor ya da adı değişiyor. Neymiş artık olgunluk sınavı yapılacakmış Herhalde adı değişince herşey çok farklı oldu zannediyorlar. Acaba son defamıdır bilmiyoruz ama SBS sınavı başvuruları da bu hafta başladı.
4.CUMARTESİ MESAİSİ
Sürpriz bir şekilde gündemimize girdi. Aslında bu durumun hükümetin nabız yoklaması mı yoksa spekülatif bir haber mi olduğu konusunda hemfikir değiliz. Gerçi Enerji Bakanı külliyen yalan dese de her nedense yine de şüphelerimiz devam ediyor
5.OKULLAR HAYAT OLSUN PROJESİ
Okulların hayat olmaya başladığı bazı okullarda meslektaşlarımız durumdan pek memnun değil. Okullar talan edilir şeklinde dillendirilen bu meselede de her kafadan ses çıkıyor. Galiba gündem bu kadar hareketliyken hemfikir olmamız imkansız.
Dünyanın Sesiz Kaldığı Arakan'da Katliam Devam Ediyor
Güneydoğu Asya'da yer alan Burma'da Budist çetelerin saldırılara maruz kalan Müslümanların çilesi büyüyor.
HABER MERKEZİ - Budist yönetim tarafından yıllardır baskı, katliam, tecavüz ve her türlü zulme karşı çaresiz düşmüş bir halk. Arakan Müslümanları yıllardır Myanmar hükümeti tarafından uygulanan sistematik zulüm altında inliyor. İslam ümmetinin sessizliğinden cesaret alan İslam düşmanları bunu bir adım daha öteye götürerek açıktan katletmeye başladılar. Dünya ise sesliğini koruyor.
Arakan'ın Genel Durumu Arakan'da 10 Müslüman, 200 kişilik Budist grubun saldırısına uğrayarak bıçak ve kılıçlarla şehit edildi. Burma'nın başkenti Yangoon'dan ders vermek üzere Arakan'a gelen Müslümanlara Budist çeteler saldırdı. 10 Müslüman genç bıçak ve kılıçlarla hunharca katledildi. Olay üzerine bazı bölgelerde Cuma namazı sonrasında Müslümanlar ile Budistler arasında çatışmalar çıktı. Çatışmalarda 2 Müslüman daha şehit edilirken, 2 Müslüman köyü de Budistler tarafından ateşe verildi.
Gelen bilgilere göre Yangoon'dan gelen Arakan'da ders veren Müslüman gençler derslerin bitmesiyle dönüş yoluna geçtiler. Ancak dönüş yolunda bir dağ yolu üzerinde yaklaşık 200 kişilik Budist bir grubun saldırısına uğradılar.
Tamamen sivil olan Müslüman gençler bir anda neye uğradıklarını şaşırdılar. Bıçak, pala ve kılıcın kullanıldığı saldırılarda 10 Müslüman genç olay yerinde şehit oldu.
Müslümanlar Cuma namazı çıkışında saldırıyı protesto için gösteriler yapmaya başladılar ancak göstericilere saldırılması üzerine Müslümanlar ile Budistler arasında çeşitli bölgelerde çatışmalar yaşanmaya başladı. Yaşanan olaylarda 2 Müslüman genç daha şehit edildi. Kinlerini boşaltamayan Budist grup Arakan'da 2 Müslüman köyünü de ateşe verdiler.
Yaşanan saldırıların ardından bazı Müslüman köyleri boşaltılırken insanlar Bangladeş'e kaçmaya başladılar. Evlerini terk etmeyen Müslüman aileler ise tedirgin bir bekleyiş içerisine girdiler. Özellikle kadın ve çocuklar büyük tehlike altındalar. Müslüman gençler kadın ve çocukları korumak için kendilerini siper etmeye başladılar. Yakın bir zaman içerisinde Müslümanlara yönelik daha büyük bir baskıdan korkuluyor.
Yasaklar ülkesi Arakan'da, Müslüman halkın evlenmesi, eğitim alması, seyahat ve daha bir çok insani hakkı yasaklar altında.Burma'da başta İslam dünyası olmak üzere tüm dünyanın sessiz izleyişi arasında gerçekleşen katliamdan kaçan Müslüman mültecilerin sayısı 700 bini aştı. Mültecilerin büyük kısmı yiyecek bulabilmek için dilenirken, tecavüze uğramamak için bir çok genç kız kendini denize atıyor. Hazırlanan rapora göre Bangladeş'teki geçici kampta kayıtlı olmayan binlerce Burmalı mülteci gıda yardımı alamıyor. Çocukların yüzde yirmi beşi akut beslenme bozukluğu yaşıyor. Yaşları 6-59 ay arasında olan çocukların yüzde elli beşi ishal. Mültecilerin yüzde doksan beşi ise yemek yiyebilmek için ödünç bir şeyler isteyip dileniyor.
Diğer yandan edinilen bilgilere göre Burma Müslümanlarına karşı yapılan katliam aralıksız devam ediyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyor. Arakan Bölgesi'nde 10 Müslüman'ın öldürülmesinin ardından 200'ü daha hayatını kaybetti. 20 Müslüman köyü yakıldı. Olaylar neticesinde 500'den fazla Müslüman yaralandı.
Uğradıkları zulümlere dünyanın her zaman seyirci kaldığı Müslümanların trajedileri artarak devam ediyor. Burma'da Budist katliamından kaçan Müslümanları Bangladeş artık kabul etmiyor. Ülkelerine zorla döndürülen genç kızlar ise tecavüze uğramamak için çareyi kendilerini denize atmakta buluyor.
Öte yandan Burmalı aktivist Muhammed Nasır, katliamın sebebinin, Burma'daki yeni hükümetin Arakan'daki Müslümanlara vatandaş kartı vermeye niyetlenmesi olduğunu vurguladı. Hükümetin bu niyeti Budist El Mag üniversitesi tarafından kendilerine karşı açılmış bir savaş olarak kabul edildi. Çünkü kendileri Müslümanları Burma'ya 'dışarıdan gelen yabancılar' olarak görüp bu şekilde vasıflandırıyor.
Aktivist, ordunun da tarafsız bir tavır sergilemediğini, aksine Müslüman çoğunluğun yaşadığı Mangdo'daki camileri sardığını, sokağa çıkma yasağı koyduğunu, Rohingya Müslümanlarının mahallelerinin El Mag Budist Polisi tarafından sıkı abluka altına alındığını açıkladı.
Muhammed Nasır, ordunun ipleri El Mag Budistlerinin eline bırakıp kendilerine tam özgürlük verdiğini, onların da bu özgürlüğü, kılıç ve bıçaklarla Müslümanların köylerini ve evlerini basıp Müslümanlara karşı sistematik soykırım hamlelerinde kullandıklarını vurguladı.
Budist yönetim tarafından yıllardır baskı, katliam, tecavüz ve her türlü zulme karşı çaresiz bitap düşmüş bir halk. Bu şiddetin ve soykırımın sonucu olarak Arakan Müslümanları; evleri de yakıldıktan sonra çareyi köhne teknelerle kaçmakta buldu. Ancak yemeksiz içeceksiz çıktıkları bu yolculuklarında çoğunun sonu daha komşu ülkelere varamadan ölmek olacaktı.
Myanmar geçmişte Burma Sultanlığı olarak biliniyordu. Fakat Burma Sultanlığını deviren Askeri Yönetim, ülkenin adını Myanmar olarak değiştirdi. Myanmar'ın nüfusu şu an 51 milyon civarında ve Miyanmar halkının yüzde 80?i Budizme inanıyor. Arakan Halkı, İslam Devleti`nin yıkılmasının ardından Budistler tarafından sürekli olarak din değiştirmeye zorlandı. Fakat Arakanlı Müslümanlar her ne pahasına olursa olsun dinlerini terketmediler. Bunun üzerine Burmalı Budistler, askerlerden aldıkları destekle Arakanlı Müslümanlara yönelik büyük bir katliama giriştiler. 28 Mart 1942 yılında ilk olarak Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyü`nde başlayan, daha sonra da bütün Arakan`a yayılan bu katliamda en az 150 bin Arakanlı Müslümanın öldüğü tahmin ediliyor. Bu tarihi katliam esnasında yüzbinlerce Arakanlı vatanını terk ederek komşu ülkelere sığındı.
Sokaklar, içlerindeki kadınlarla, çocuklarla ve yaşlılarla evler ateşe veriliyor. Yangın kendisine isabet etmeyenler sonunda Budistlerin keskin ölüm aletleriyle karşı karşıya kalıyor.
Budistler tarafından kendilerine 'ülke halkı olmayan şahıslar' gözüyle baktığı Arakan Müslümanları kendilerine karşı kısa süre önce Budist bir kızın tecavüze uğradığı söylentisinden yola çıkılarak patlak veren şiddet dalgasıyla ilan edilmiş soykırım savaşı ve ırkçılık ruhu arasında yaşıyor. Tabi ki bu tecavüz olayı da yalan. Zira bölgedeki Müslümanlar bu iddiayı yalanlayarak ardında kendilerine karşı bu mezhepçi şiddet alevinin tutuşturulmasının ardında etnik ve siyasi sebepler olduğuna işaret etti.
Burma'daki Budist rejim ülkedeki İslami kimliği bastırmak için oldukça sert tedbirlere başvurdu. Bu kapsamda camiler, tarihi okullar ve İslami eserler yıkıldı. Budist hükümet, zaman faktörünün etkisiyle yıkılan cami ve tarihi okulların onarımına da izin vermedi. Ekonomik baskılar da Budist hükümetin Burma Müslümanlarına karşı benimsediği zalim uygulamaların bir parçasıdır. Öyle ki hükümet Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu mahallelerde zorunlu gıda maddelerinin fiyatlarını iyice yükseltmiş, bu da kıtlık gibi bir durumun ortaya çıkmasına yol açmıştır.
İslam Düşmanları Bu Cüretlerini Nerden Alıyorlar? Dünya'nın muhtelif yerlerinde Müslümanların katledilmesinin suçlularından bazılarının yine Müslümanlar olduğunu düşünmekteyiz. Aşağıda sıralayacağımız bazı maddeler İslam düşmanlarının Müslümanları katletme cüretini nerden aldıklarını gözler önüne koyacaktır. 1) Ölüm korkusu 2) Dünya sevgisi(Müslümanları servetlerine servet katma endişesi sarmış) 3) Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin olmaması… (3 sebepten dolayı birlik ve beraberliğin olmadığını düşünüyoruz. Nefis, Mezhebi İhtilaflar ve metot Birliğinin Olmaması)
Neler Yapabiliriz? A)Fert Olarak Yapabileceklerimiz 1)MSN, FACEBOOK, TWİTTER ve Telefon'dan tanıdığımız herkese mesaj ataraktan bu zulmü duyurabiliriz. 2)Dua etmek 3)Her türlü ihtimale karşı günlük spor ihmal edilmemeli ve bir miktar para bir köşeye bırakılmalı. B)Camia Olarak Yapabileceklerimiz 1)En önemli ve en öncelikli konu İslami Camiaların Bir araya gelmeleri. Ortak toplantılar yapmak ve ''ne yapabiliriz'' üzerinde konuşmak ve hemen uygulamaya geçmek. 1)Basın açıklamalarıyla bu zulmü halka ve yöneticilere duyurmak. 2)Yardım kampanyaları (kermes, bağış vs.) başlatarak oralara insani yardım götürmek. 3)Uluslararası İslami örgütlerin (İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam Konferansı Örgütü vs.) acilen toplanmalarını sağlamak. (M. Salih Keskin - İLKHA)
Ubeydullah Ahrar hazretlerinin gençlik zamanları. Hace Ubeydullah -kuddise sirruh- buyurur: – Mirza Şahruh zamanında Heri’de idim. Para adına habbem yokdu. Başımda bir tülbendim var idi ki parça parça idi. Bir parçasını düğümlesem öbürü parçalanır ve sarkardı. Bir gün pazar yerinden geçerken bir dilenci benden bir şey istedi. Param yok idi ki vereyim. Bir ahcının önüne geldim. Tülbendimi başımdan çıkardım ve dedim: Bu tülbend eskidir ama temizdir. Kap kaçak yıkadıkça kurutmaya ve silmeye yarar. Şunu al da şu fakire bir kap yemek ver! ” Aşçı fakiri doyurduktan sonra büyük bir edeble tülbendi önüme koydu. Fakat ben kabul etmedim, çıkıb gittim. Buyurdular: – Çok kişiye hizmetler ederdim. Hiç bir şeyim yokdu. Ne atım, ne merkebim... Yılda bir kaftan değiştirirdim ki, pamukları dökülürdü. Her üç yılda bir kürk ve hırka ile yetinirdim. Hoca hazretlerinin kemal yolunda başlangıçlarından nihayetlerine kadar, tanıdıklarına ve tanımadıklarına, dostlarına ve düşmanlarına yardım ve şefkatleri sınır kabul etmez derecede büyükdü. Ayırd etmeden herkese hizmetleri dillere destandı. Buyururlar idi ki: – Semerkand’da Mevlâna Kutbuddin Medresesinde yatan iki üç hastanın hizmetini üzerime almışdım. Marazları artdığından yataklarını murdar ederlerdi. Ben onları elimle yıkayıp, çamaşırlarını elimle giydirirdim. Bu hizmetim sık sık olduğu için hastalıkları bana da bulaşdı. Ben de yatağa düşdüm. Bu hâlimle bile desti ile su getirib hastaların kirlerini yine ben yıkamaya devam etdim. (Reşahat’den) Gene buyururlar: – Ben bu yolu tasavvuf kitaplarından değil, halka hizmetden elde ettim. Herkesi bir yoldan götürürler. Bizi hizmet yolundan götürdüler. Hayr umduğum herkese hizmet ederim. Gene buyurdular: – Hâcegân tarikatinde vaktin icabı ne ise ona göre davranılır. Zikir ve murakabe ancak müslümanlara hizmet edecek bir mevzu olmadığı zaman tatbik edilebilir. Gönül almaya vesile olacak bir hizmet, zikir ve murakabeden önde gelir. Bazıları zan ederler ki nafile ibadetlerle uğraşmak hizmetden üstündür. Halbuki gönül feyzi, hizmet mahsulüdür. Hoca Bahaeddin Nakşıbend ve bağlıları eğer kimsenin hizmetini kabul etmemişler ise bu, hizmet ve tevazuu tercih etmelerindendir. İhsan ediciyi sevmek zarûrîdir. Ve muhabbet miktarınca dahi alâka tabiîdir. Bu yolun bağlıları kendilerini halkın menfaatine vermişler ve mukabilinde hiç bir şey beklememeyi şiar edinmişlerdir. Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular: – Bir kimse din kardeşinin bir işini yapmak için giderse, her adımında bir çok günahları afvedilir ve yetmiş sevab yazılır. Bu, iş bitinceye kadar böyle devam eder. İş yapılınca bütün günahları afvedilir. Bu işi yaparken ölürse hesabsız cennete girer. Gene buyurdular: – Bir kimse bir mü’mine bir iyilik yapınca, Allahü Teâlâ bir melek gönderir. Bu melek hep ibadet eder. İbadetininsevabları bu kimseye verilir. Bu kimse ölünce, kabre konunca, bu melek nurlu ve sevimli olarak bunun kabrine gelir. Ben filanca kimseye yaptığın iyilik ve onun kalbine koyduğun neş’eyim. Allah beni bugün seni sevindirmeye ve kıyamet günü sana şefaat etmeye ve cennetteki yerini sana göstermek için gönderdi, der.” Muhterem Mahmûd Sâmî -kuddise sirruh- hazretlerinin zevk aldıkları şeyler, Halik teâlâ ve tekaddes hazretlerinin razı olduğu ve -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin talim buyurdukları İslâmî, ictimaî, ruhanî neşelerdi. Cenaze teşyiinde ve ölüm taziyesinde bulunur, yetimlerin, dulların, bîkeslerin, darda kalmışların, hastaların ziyaretlerine devam eder, onların gönüllerine sürûr verirlerdi. Sultanü’l Ârifin eş-Şeyh Mahmûd Sâmi Ramazanoğlu / Sadık Dana sayfa: 74
Müdürlük ve Müdür Yardımcılığı Sınavına Hazırlık Kitabımız Hakkında Önemli Duyuru!
Hizmet sendikacılığımızın gereği olarak yöneticilik sınavına girecek üyelerimize katkı sunmak amacıyla önceden olduğu gibi kurs, doküman desteği sunmaya devam ediyoruz.
Eğitim Kurumları Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sınavı’na Hazırlık Kitabımızın siz üyelerimizden gelen yoğun talep üzerine 3. baskısı da bitmiştir. Kitabın basımından sonra Sınav Kılavuzu yayınlanmış olup, kılavuzdaki konu dağılımını kitabımız tamamen kapsamaktadır. Bununla birlikte sınav kılavuzunun yayınlaması ile birlikte aşağıdaki tablo sizler için hazırlanmıştır. Kitabın çalışılması esnasında, aşağıdaki konu dizilişine uyulması son derece önemlidir. Mevzuat bölümü; 10 Kanun, 12 Yönetmelik ve 1 Yönerge olmak üzere toplam 23 başlıktan oluşmuştur. Mevzuat bölümü aşağıda tek tek sıralanmış olup bu 23 başlığın dışına çıkılmamasına dikkat edilmelidir.
-MEB Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar
-MEB Disiplin Amirleri Yönetmeliği,
-MEB Aday Memurlarının Yetiştirilmelerine İlişkin Yönetmelik,
-MEB İlköğretim Kurumları Yönetmeliği,
-MEB İlköğretim ve Orta Öğretim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği,
-MEB Okul-Aile Birliği Yönetmeliği,
-MEB Orta Öğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği,
-MEB Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği, MEB
-Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği,
-MEB Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği,
-2326184 sayılı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği,
-MEB Okul Servis Araçları Yönetmeliğ, (Bu konu Müdür Yardımcılığı Sınavında çıkmayacaktır)
-17475 sayılı Ulusal ve Resmî Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği,
Yönerge
Millî Eğitim Bakanlığı Bayrak Törenleri Yönergesi
MÜDÜRLÜK SINAVI ÖZEL KONULARI
4. Eğitim Bilimleri
1.Türk İdare Sistemi Ve Protokol Kuralları
2.Okul Yönetimi
3.Yönetimde İnsan İlişkileri
4.Okul Geliştirme
5.Eğitim Ve Öğretimde Etik
6.Halkla İlişkiler Ve İletişim Becerileri
MÜDÜR BAŞYARDIMCILIĞI VE MÜDÜR YARDIMCILIĞI
SINAVI ÖZEL KONULARI
5. Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi
6. Milli Güvenlik
7. T.C. Anayasa
ÇOK ÖNEMLİ HATIRLATMA!
Sınava Hazırlık Kitabımızın 1. ve 2. Baskılarını alan üyelerimiz aşağıda tablo halinde sunduğumuz uyarıyı dikkate almalıdırlar.
KONU
SAYFA
NO
SORU NO
DOĞRU CEVAP
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği
1. baskı 419
2. baskı 345
7.soru
A
4483 Sayılı Kanun
1. baskı 183
2. baskı 109
4.soru
D
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği
1. baskı 422
2. baskı 348
6. Soru C Seçeneği “İller arası nakillerde en çok beş günlük süre devamsızlıktan sayılmaz”
Not: Ayrıca kitabın Birinci Baskısında 126. Sayfada, İkinci Baskısında ise 52. Sayfada yer alan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun “Devlet Memurluğundan Çıkarılma” cezasını gerektiren fiiller dizgide sehven yanlış yazılmıştır. Doğrusu aşağıdaki şekildedir.
1. İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, "kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme", işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
2. Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
3. Siyasi partiye girmek,
4. Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
5. Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
6. Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
7. Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
8. Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
9. Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
10. Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
11. 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek
NASA’da görevli bilim adamları bilgisayar oyunları ile çocuk, genç ve erişkinlerde dikkat ve konsantrasyonun artırdığını belirtiyorlar. Özellikle hiperaktif çocuklarda tedavi edici değere sahip.
Bilgisayar oyunlarının en önemli riski şiddet kullanımını teşvik etmesi. Özellikle çocuklarda yanlış değer yargıları ve tutumlar oluşturmasına ve saldırganlığa neden olabilmektedir. Ancak bilgisayar oyunları da televizyon gibi bir araçtır. İyi yönde kullanılırsa teknolojinin olumlu bir kazanımı olur.
Dikkat eksikliği çeken, hiperaktif çocuklar aceleci ve sabırsızdırlar, kıpır kıpırdırlar. Kafa yoran işlerden sıkılır ve kaçarlar. Kitap başında oturamadıkları için dersi izleyemedikleri için zekalarını kullanamazlar.
Dikkatini toplamakta zorluk çeken küçük büyük herkes için bilgisayar oyunları tedavi amacıyla kullanılabilir.
Beyin dalgalarının ölçümü ile ilgili yapılan tekniklerde çocuk joysttick’le oynarken beyin dalgaları ölçülüyor. Oyun esnasında dikkat arttığını gösteren yüksek frekanslı dalgalar beyi tarafından daha çok üretiliyor. Bunun da tedavi edici etkisi var.
Çocuk dikkatini toparladığını hissettiğin de konsantrasyonu öğreniyor. Güzel bir kontrol ve üstünlük duygusuna sahip oluyor. Beyin yüksek frekanslı dalga üretmeyi yani dikkatli olmayı öğreniyor.
Hiperaktif çocuklarda ve stresli erişkinlerde sakinlik kazandırıyor. En önemlisi de stresli oyun esnasında “gergin anlarda soğukkanlı kalma becerisi kazanılıyor.
Bu beceriyi öğrenmek ve güçlendirmek aceleci, sabırsız olan hiperaktifler de tedavi edici değere sahiptir. Ayrıca bellek, sıralama, tasnif etme becerilerini problem çözme yeteneğini artırması da önemli kazanımları arasındadır.
Anne ve babaların en çok dikkat edecekleri şey yasaklamak yerine yönlendirmek, kısıtlamak yerine seçenekler sunmaktır.
Çocuğun tek ilgisinin bilgisayar olması sakıncalıdır. Ama bilgisayarı zihnini geliştirmekte kullanmakta çocuğun akademik başarısında önemlidir.
Çocuk şiddeti öğrenmesin ama enerjisini keşfedicilik, yaratıcılık becerisine dönüştürmek büyüklerin sorumluluğundadır.
Şu da unutulmamalı; aile içindeki şiddet bilgisayardaki şiddetten daha zararlıdır.
Bilgisayar oyunları dergisi LEVEL'in 7 ay önceki sayısında, bilgisayar oyunlarının bizleri nasıl etkilediğine dair bir yazı vardı. Çeşitli bilimsel araştırmalardan örnekler verilmişti. Araştırmaların büyük çoğunluğunda varılan sonuç; el göz koordinasyonu gerektiren oyunlar sayesinde, bu oyunu oynayanların, oynamayanlara göre bu tür beceri isteyen işlerde daha başarılı oldukları kanıtlanmış. Bu testler sadece sıradan insanlara değil, cerrahlara ve pilotlara da yapılmış.
Bilgisayar oyunlarının insan zekâsı ve psikolojisi üzerine etkilerini konu alan bir yazı da, bu ay ki Bilim ve Teknik dergisinde yer alıyor. İlgimi çeken bir araştırma sonucunu paylaşacağım. New York'daki Beth-Israil Tıp Merkezi İleri Tıp Teknolojileri Enstitüsü başkanı James Rosser'ın yaptığı bir araştırmaya göre, haftada 3 saatten fazla bilgisayar oyunu oynayan cerrahların, oynamayanlara göre %37 daha az hata yaptıkları ortaya çıkmış. Bu gerçekten de ciddi bir oran.
Sandra Aamodt ve Sam Wang'in "Welcome to Your Brain (Beyninize Hoşgeldiniz)" isimli kitaplarında, bilgisayar oyunlarının aynı anda birden fazla işi yapabilmenize yardımcı olabilmesi ile ilgili yazısına bakalım:
"Dikkatinizi aynı anda birden fazla şeye yöneltebilme yeteneği pratik yaparak artırılabilmektedir. Bu konuda yapabileceğiniz pratik ise, pek çok hedefe ateş etmek zorunda kaldığınız bir video oyunu olabilir. Bu tür oyunlar dikkatinizi ekrandaki her alana yaymanızı gerektireceği için olayları çabuk kavrama ve çabuk reaksiyon verme konusunda egzersiz yerine geçebilir.
Tetris oynamak aynı etkiyi yapmaz çünkü tetris oynarken birden fazla noktaya aynı anda dikkatini yöneltmek yerine sadece bir tek parçaya odaklanmış oluyorsunuz. Ama bu şekilde bir düşünce tarzıyla çocuklara iyi bir örnek olmadığınızı da bilmelisiniz."
Çocukların Bilgisayar Kullanmasının Yararları Bilgisayar; çocukların yaşadıkları deneyimlerini yönlendirmelerine, hızlarını ayarlamalarına ve kendilerini rahat hissettikleri zorluk derecesini seçmelerine yardımcı olur.
Çocukların bilgi toplarken çeşitli becerilerini (okuma, yazma, seçme, sınıflandırma vb.) kullanmalarını sağlar.
Bilgisayar çocuklar için çok etkileyici ve ilgi çekici olduğundan; tüm ilgilerini toplamalarını ve konsantre olmalarını sağlayabilir.
Çocuklar, bilgisayar konusunda bilgileri arttıkça, teknolojiye karşı daha olumlu bir tutum geliştireceklerdir. Bu da onların gelecek yaşamlarında önemli bir rol oynayacaktır.
İyi eğitim yazılımları; çocukların temel becerilerini -okuma, yazma gibi- geliştirmelerine yardımcı olmanın yanı sıra, daha üst düzeyde neden-sonuç ilişkisini anlamalarında, üst düzey problem çözme, yaratıcı düşünme gibi becerilerini geliştirmelerinde de etkili olabilir.
Bilgisayarlar özel durumu olan çocuklar için de yararlar sağlamaktadır. Bilgisayarların duyma, konuşma, motor gelişimi konularında sorunları olan çocuklar için oldukça yararlı olduğu gözlenmiştir. Bu tür çocuklar özellikle bilgisayarların; ihtiyaca göre hızının ve fonksiyonlarının ayarlanabilmesi, öğrenmesini bekleme konusunda sabırlı olması özelliklerinden yararlanırlar. Bilgisayarlar, bu tür çocukların kendilerine olan güven ve saygılarını geliştirir ve gerçek dünya ile bütünleşmelerini kolaylaştırır.
PC Oyunlarının Yararları Bilgisayar, ailelerimiz tarafından çoğunlukla zarar veren bir alet olarak gösterilmiştir. Devamlı radyasyon yayan bir monitörün önünde, hareketsiz öylece oturmamıza neden olan, gözlere olduğu kadar, bel ve sırt ağrılarına da neden olan bir cihaz.
Tabii ailelerimiz bu konularda tamamen haksız sayılmaz. Özellikle bilgisayar karşısında çok fazla duran kişilerde, bel ve sırt ağrıları hastanelere kadar ulaşan bir sorun halini aldı. Unutulmaması gereken bir diğer sorun ise göz. Şahsen benim de tanıdığım gözleri bilgisayar nedeniyle bozulmuş bir çok insan var...
Ama bütün bunlar kişisel hatalardan kaynaklanıyor ve çözümleri de biraz araştırmayla kolayca elde ediliyor. Bilgisayar başında yapılacak birkaç hareket verilecek molalar bu gibi sorunları kolayca ortadan kaldırabilir.
Peki bütün bunları geçtik, gel gelelim bilgisayarın pek bahsedilmeyen yararlarına. Biz burada bilgisayarın teknolojik yararlarından bahsetmeyeceğiz. Biz bilgisayar oyunlarının kişiler üzerindeki olumlu etkileriyle biraz da olsa moral bulmaya çalışacağız ve biraz da kültürel özelliklere değineceğiz...
Video-Game pazarı
Günümüzde, bir çok kişi sinema filmlerinin devasa çekim fiyatlarını duymuştur. Fakat cirolarına bakınca sinema, dünya pazarında en sonda yer alan bir sektör. Bilgisayar oyunları ise sinemanın hemen önünde yer alıyor. İleride ne olur bilinmez ama oyun sektörünün geleceği parlak gözüküyor...
Bilgisayar ve Zeka
Türkiye'de yapılan araştırmalar, bilgisayar oyunlarının özellikle lise çağında çok önemli bir hal aldığına işaret ediyor. Yapılan bir ankette öğrencilere sorulan "Bilgisayardan hangi alanlarda yararlanıyorsunuz?" soruna verilen cevap yüzde 90 gibi büyük bir oranda "eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek" için olduğunu gösteriyor.
Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Aile ve Tüketici Bilimleri Eğitimi Bölümü'nde öğrenim gören ve bilgisayar eğitimi almış 107 üniversite öğrencisinde yapılan bir araştırmada, üniversite dışında erkek öğrencilerin %73'nün bilgisayar ile uğraşırken, kız öğrencilerin ise %64'nün bilgisayar ile uğraştıkları görülmüştür. Bunlara ilave olarak ankete katılan öğrencilerin %53'nün ayda en az bir kere internet cafe'ye gittikleri, evde kişisel kullanım için bilgisayarı olanların ise %58'nin ayda en az bir kere internet cafe'ye gittiği hesaplanmıştır.
Tabii bu yüzdelerin kesin bir sonuç veremeyeceğini siz de takdir edersiniz. Peki bu kadar çok kullanılan bilgisayarın yararları nelerdir?
Bu yararları; ileriye dönük, bilgisayar oyunları ve internet olarak basitçe üç gruba ayırabiliriz. Bu üç başlıktan da bir makale çıkabileceğini için ben şimdilik sadece bilgisayar oyunları kategorisine değineceğim.
Araştırmalar ve oyunlar
Dünya çapında bir çok fakültede bu konuda araştırmalar yapılmış ve sonuç olarak aşırıya kaçılmadığı takdirde bilgisayar oyunlarının özellikle zeka konusunda çok yararlı olduğu keşfedilmiştir.
Bu araştırmaların en önemlilerinden biri Norwich'teki City College'dan Profesör Jack Sanger'ın, 100 ilkokul çocuğu üzerinde yaptığı deneydir. Sagner'in bu araştırma ile amaçladığı, bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerinde etkisidir. Bu çocuklara, gerek strateji, gerek kanlı FPS, gerekse Adventure türünde bir çok oyunlar oynatılmış ve daha sonra hareketlerindeki değişimler gözlenmiştir.
En belirgin özelliklerden biri çocukların bu oyunlar hakkında aileleri ile iletişim kuramaması olmuştur.
Kaliforniya Üniversitesi'nden Patricia Greenfield'ın yaptığı deneyler ise bilgisayar oyunlarının, çocuğun sembolik kodları çözme yeteneğini ve analitik düşünmesini geliştirdiğini ortaya koymuştur. Ayrıca bunun gibi Washington Üniversitesi ve bir çok özel kuruluş tarafından yapılan deneylerde, bilgisayar oyunları oynayan çocukların teoriyi pratiğe dönüştürmekte çok daha başarılı olduklarını bazı sorunlarda da diğer yaşıtlarından daha zeki oldukları saptanmıştır.
Sosyal etkinliklerde ise oyunların bir sohbet konusu olduğunu ve arkadaş bulmakta bir araç olarak kullanıldığı, bu sayede sosyal bir çevre edinildiği, zira oyunların bazı sosyal çevrelere adapte olmakta kişiye zorluklar çıkardığı ve kimi kişiliklerde içedönüklük yarattığı saptanmıştır.
Kültürel özelliklerine gelince, bilgisayar oyunlarının büyük bir çoğunluğunun İngilizce olması kuşkusuz kişinin bu dile merakını arttırır, pratiği ve telaffuzu geliştirir.
Sonuç olarak...
Bilgisayarın zararı kadar yararı da vardır. Zira bu yarar aşırıya kaçmadıkta etkili olabilmektedir.
Bilgisayar Oyunları Ve Zararları
Modern hayatın olmazsa olmazları” listesinin başında bilgisayar geliyor. Bilgisayarlar pek çok alanda işleri kolaylaştırmanın yanısıra oyunlarla eğlence aracı olarak da kullanılıyor. Ancak uzmanlar, bilgisayar oyunlarının, çocukları daha saldırgan, daha saygısız ve hantal hale getirdiği konusunda aileleri uyarıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’da bulunan “Ulusal Medya ve Aile Enstitüsü”, bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili çarpıcı bir rapor hazırladı.
Oyunlar, çocukları saldırgan hantal ve saygısız hale getiriyor Rapora göre başta ABD olmak üzere aileler, bilgisayar oyunlarındaki şiddet konusunda ne kadar endişelenseler de, meselenin ciddiyetini kavramaktan çok uzak. Enstitünün her yıl düzenli olarak yayınladığı rapor, bilgisayar oyunlarının çocukları daha saldırgan, saygısız ve hantal hale getirdiğini ortaya koyuyor.
Çocukları saatlerce bilgisayar başında tutan şiddet içerikli oyunlara dikkat çeken uzmanlar, bu oyunların çocukları şiddete sevk ettiğini ve sosyalleşmelerine engel olduğunu ifade ederek ebeveynleri dikkatli olmaya çağırıyor.
Bilgisayarla birlikte hayatımıza giren oyunlar, akıl sağlığını tehdit eder hale geldi. Önceleri birkaç saatte biten bilgisayar oyunları artık 8-10 saati buluyor. Yeni nesil oyunlarda adeta sanal bir dünya kuruluyor. Kişi oyunlarda çok iyi korunan bir bankayı soymaya çalışıyor, bir dizi olumsuz koşul altında şirket kuruyor, bir şehri yapılandırıyor ya da saatler süren stratejik savaşlara giriyor. Üstelik bağımlılık yaratan bu oyunların art arda yeni sürümleri piyasaya çıkıyor. İnternet üzerinden binlerce kişinin aynı anda oynadıkları oyunlar bile var. Sektörün cirosu, Hollwyood gibi devi barındıran sinema sektörünü ve aynı büyüklükteki müzik endüstrisini geçmiş durumda. Türkiye’de 3 oyun dergisinin tirajı 30 bini buldu. Uzmanlar, bu oyunların kontrollü oynanmasını istiyor. Aksi takdirde psikolojik sorunların ortaya çıkacağına dikkat çekiyor. Psikiyatrist Ayhan Akçan, son 5 yılda bu tür vakalarda artış olduğunu söylüyor. Akçan, kendisine gelen hastaların toplumla bağlarının koparak depresyona girdiklerini vurguluyor.
Oyun sektörü dünyada 25 milyar dolarlık bir ciroya ulaştı. Bir oyun için milyon dolarlar harcanıyor. Türkiye’de legal olarak senede yaklaşık 40 bin adet oyun satılıyor. Birçok yabancı oyun şirketinin Türkiye distribütörü Aral İthalat’ın Genel Müdürü Ömer Faruk Demir, bu rakamın gerçeği yansıtmadığını, oyunların yüzde 90’ından fazlasının korsan olarak satıldığını belirtiyor.
Oyunlar bilgisayarla gelişti. Birkaç dakika süren atari türü oyunlar zamanla yerini daha kapsamlı oyunlara bıraktı. Şimdi saatler alan, haftalar süren oyunlar revaçta. İmparatorluklar kurduğunuz, kentler inşa ettiğiniz veya futbol takımı yönettiğiniz oyunlar olduğu gibi mafya üyesi olduğunuz, cinayet işleyip banka soyduğunuz oyunlar da mevcut. Bu oyunlar şiddet içerikli olmakla beraber bir insanın günlük hayatta yaptığı hemen hemen bütün aktiviteleri içeriyor. Sözgelimi GTA San Andreas adlı oyunda polis katili bir karakter oyuncu tarafından yönlendiriliyor. Karakter sadece çatışmalara girmekle kalmıyor bunun dışında arkadaş ediniyor. Yemek yiyor ve hatta yediği yemeğe göre kilo alıp veriyor. Spor yapıyor. Bu aktiviteler oyunda karakterin fiziksel hareketlerini de etkiliyor. Mafia adlı bir diğer oyunda ise adından anlaşılacağı gibi bir mafya üyesisiniz. Polisle çatışmaya girdiğiniz, diğer yasadışı örgütler ile mücadele ettiğiniz oyunda size verilen görevleri yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Silent Hill adlı oyunda ise korku dolu bir macera geçiriyorsunuz. Bilim-kurgu ürünü yaratıklardan kaçmaya çalışıyorsunuz. GTA San Andreas adlı oyun minimum 150 saatte bitiyor. Psikiyatrist Doktor Ayhan Akçan, bu tarz oyunlar ile bağımlılık derecesinde meşgul olan kişilerin toplumdan uzaklaşma, eve kapanma ve depresyon gibi problemler yaşadığını söyledi. Aşırı derecede bilgisayar oynamanın insanı gerçeklikten kopartacağını söyleyen Akçan, gerçek dünyadan kopmanın akıl hastalıklarının başlangıcı olduğunu belirterek, “Eğlence için bilgisayar başında 1 saatten fazla geçirilmemeli.” dedi.
Yetişkinlerin de sanal oyunlar ile ilgili problem yaşadıkğını ifade eden Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi (BAPAM) psikiyatristi Dr. Akçan, şöyle konuştu: “Şirketlerin yönetim kademelerinde, entelektüel, eğitimli yeni evli çiftlerde bu sorun var. Eşlerin birbirleri arasındaki ilişki bitiyor. Evdeki yabancı olunuyor. Ortak noktaları kalmıyor.” 10 yaş civarı çocukların da merkezlerine uğradığını aktaran Akçan, ebeveynlerin çocuklarını kontrol edebilmeleri için bilgisayar kullanmayı bilmesi gerektiğini savunuyor. Çocuk gelişimine katkısı olan oyunların da bulunduğuna dikkat çeken Akçan, bu tip oyunların oynanmasına itiraz etmiyor.s İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan ise oyunların okulöncesi çocukları olumsuz etkileyebileceğini söylerken kişinin iyi- kötü ayrımı yapacak seviyeye geldiğinde bir zararı olmayacağını öne sürüyor.
Sobee Oyun Yazılım Şirketi’nin Genel Müdürü Mevlüt Dinç, her şeyin aşırısının zararlı olduğunu söyleyerek, “Otokontrol ailede olmalı. ‘Çocuklar bizi rahatsız etmesin’ diye bütün gün bilgisayarda kalmalarına izin vermek yanlış.” ifadelerini kullanıyor.
Oyunlar, 5 liradan 140 liraya kadar değişen fiyatları ile her kesimden alıcı bulabiliyor. Öte yandan 140 milyonluk oyunların korsanları 10 liraya satılabiliyor. Orijinal oyun bir DVD halinde satılırken korsancılar bunu 4 ya da 5 CD’ye sıkıştırıp tanesi 2,5 liradan satabiliyor. Orijinali ve kopyası arasındaki bu büyük fiyat farkı da alıcıların korsana yönelmesine yol açıyor. Bu noktada Aral Genel Müdürü Demir, oyunlardan alınan yüksek vergi oranını eleştiriyor. ÖTV’ye KDV’nin de eklenmesiyle vergi oranının yüzde 26’ya ulaştığını ve oyun fiyatlarının inmediğini aktaran Demir, bunun korsanı körüklediğini vurguluyor. Korsan üretimin vergisiz kazanç olduğuna da dikkat çeken Demir, “Türkiye’nin oyun sektöründen en az 20 milyon dolarlık vergi kaybı var.” diyor. Korsanı engellemek için yeni kanun çıkarmaya gerek olmadığına vurgu yapan Demir, var olan kanunların yeterli olduğunu, ama uygulamanın yetersiz ve hantal kaldığını sözlerine ekliyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’da bulunan “Ulusal Medya ve Aile Enstitüsü”, bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili çarpıcı bir rapor hazırladı.
Oyunlar, çocukları saldırgan hantal ve saygısız hale getiriyor Rapora göre başta ABD olmak üzere aileler, bilgisayar oyunlarındaki şiddet konusunda ne kadar endişelenseler de, meselenin ciddiyetini kavramaktan çok uzak. Enstitünün her yıl düzenli olarak yayınladığı rapor, bilgisayar oyunlarının çocukları daha saldırgan, saygısız ve hantal hale getirdiğini ortaya koyuyor.
Aileler, meselenin ciddiyetini kavramaktan uzak Rapor, içerdikleri şiddet ve cinsellik nedeniyle 10 oyun konusunda aileleri ayrıca uyarıyor. Uzmanlar, oyunların üzerinde alıcıları uyaran yazılar bulunduğunu ancak ailelerin bunları çok fazla önemsemediğine dikkat çekiyor.
Satıcılar, satılması yasak ürünleri satıyor Fakat satıcıların da, çocukların almaları yasaklanmış oyunları satmak konusunda özensiz davrandığı belirtiliyor.
İlk bakışta yukardaki listede bulunan, Sumo dışındaki bütün spor dalları, vurdulu kırdılı, çokca yeğinliği olan, sakatlanmaya yol açabilecek teknikleri içeriyor gibi görünmektedir.
Ancak gerçek durum böyle değildir. Başka bir deyişle bu spor dalları tek başına yeğinlik içeren tekniklerden oluşmuş değildir.
Bunların eğitimi için küçük yaşta çocuklar, belli bir elemeden geçirilerek alınırlar. Çünkü adayların zihin yapıları (zeka) ile karakterlerinin yüksek düzeyde olması istenir. Böylece bu çocuklar doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırabilmeye, kendilerine anlatılanı doğru olarak algılamaya daha baştan yatkın durumdadırlar.
Başlangıçta aday’ a dövüş teknikleri değil, vücudun çevikliğini sağlayabilecek jimnastik egzersizleri yaptırılır. Ama bundan da önce bu spor dallarının birer öğreti (doctrine) niteliğinde olan felsefesi aşılanmaya başlanır. Bunun özü, ana öğesi özgüvenin geliştirilmesi ile ruhsal dinginliğin sağlanmasıdır. Bu öğrenimin uzun bir bölümünü oluşturur.
Uzak Doğu Sporları öğretilen okullarda, öğrencinin heyecanlarına eğemen olması, bu bağlamda her konuda heyecanlarının değil zekasının ön planda tutması öğretilir. Kin tutmaması, nezakete nezaketle, yeğinliğe yeğinlikle yanıt vermesi istenir. Büyük bir ruhsal dinginliğin sağlanması koşulları öğretilir. Öğrenciye sürekli tetikte, uyanık bulunması da öğretilmektedir. Bu okullarda yukarda adı geçen durumların bir yaşam biçimi haline gelmesi sağlanır.
Yaman birer yeğinlik uygulayıcısı, giyim-kuşamlarıyla bile korkutucu Ninja’ ların ruhsal arınma içinde olup, mutlu kişilikleri olması, bunun yanında kendisi, çevresi ile tüm insanlar için barış getirmek istemesi bunların aldığı felsefi eğitime bağlıdır.
Sonradan gittikçe karmaşıklaşan bir yol izleyen dövüş tekniklerini öğretilmesi, öz güveni sağlayacak yollardan biri olup, bütün öğreti içinde sanki bir ayrıntı gibidir. Ama biz en önde bu dövüş özelliğini görürüz.
Bu yetişme biçimine bakarak, gençlerimizi eğer bireysel sporlara yönlendirmeyi düşünüyorsak [*], Uzak-Doğu Dövüş Sporlarını öğrenmeleri yeğlenmelidir. Böylece düzgün bir ruh yapısı gelişeceği gibi, özgüven ile saldırganlıktan uzak bir kişilik de elde edilecektir.
Susuz yaşam mümkün değildir.İnsan gıda almadan haftalarca yaşayabilir.,fakat su içmeden birkaç gün yaşamını sürdürebilir.Biyologlar "susuz hayat olmaz" derler. Bu insanın biyolojik yapısının tartışmasız gerçeğidir.Antik çağda doktorlar hastalarını suyla tedavi ederdi. Su en eski güzellik malzemesi ve en iyi doğal ilaçtır. Temizler, canlandırır, zindeleştirir, güzelleştirir. Yani su hayat iksiridir. İnsan vücudunun %70’i sudan oluşmuştur.İnsan vücudu susuzluğa en fazla 3 gün dayanabilir.Su bize aynı zamanda doğal güzellik verir. Vücudu temizler ve önemli besin maddelerini organlara taşır. Suyun içerdiği mineraller ve eser miktardaki elementler dokular ve kemikler için hayati önemi olan yapı taşlarıdır. SU İLAÇTIR
* Su, vücudu içten temizler.Saç ,deri,tırnaklar bunların hepsinin sağlıklı ve temiz olması için suya ihtiyacımız vardır. * Su,çok içildiğinde vücudun atıklardan temizlenmesini sağlar. * Su, fazla içildiğinde sindirim sistemi ve metabolizma,böbrekler,kalp ve dolaşım görevlerini daha iyi yaparlar.Bu da organlar ve özellikle deri için iyidir. * Su bize hayati önemi olan maddeleri sağlar.Taşıma aracı olan kan olmasa vücudumuzda hücreler metabolizma işlemini devam ettiremezler. Kan büyüme hücreleri ve organları hayati önemi olan maddelerle besler.Ne kadar fazla su içersek ,kan daha iyi akar ve vücut fonksiyonları daha iyi çalışır. * Su, doyurur ve diyetlerde çok içilmelidir.
Bu yüzden içme ve kullanma suyu sürekli ve güvenilir bir şekilde temin edilebilmelidir.İnsanların içme,kullanma endüstri ve tarımsal sulama gibi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra su çeşitli nitelik değişimlerine yani kirlenmeye uğramaktadır.Ayrıca kullanılan su tekrar doğaya geri verilmektedir.Bu nedenle içerik ve miktar açısından son derece kısıtlı olan su kaynakları da kirlenmektedir.Kullanılma özellikleri yok olmakta ve olumsuz sonuçlar açığa çıkmaktadır. Bütün bunların sonucu olarak çevre temizliğine dikkat etmeliyiz.İçme suyu kaynaklarımızın korunması daha uzun süre temiz ve sağlıklı su içmemizi sağlar.Ayrıca depolarda sağlıklı şekilde toplanan sular binalarda hidrofor depolarında bekletilmeden kullanılmalıdır.Hidrofor depoları en az yılda bir defa temizlenip bakımı yapılmalıdır.Şebekede basınç yeterli olduğu için hidrofor depoları kullanılmayıp içinde su bekletilmektedir.Bu bekleyen su şebeke kesintilerinde bina içine verilmektedir. Bu durum sakıncalıdır.Depoda bekleyen suyun belli aralıklarla kullanılması ve suya devirdaim yaptırılması gereklidir.Aksi takdirde hidrofor deposunda uzun süre bekleyen suyun özellikleri değişebilir.Şebekeden sağlıklı bir şekilde gelen suyu temiz ve bakımlı hidrofor depolarında toplayarak kullanmalıyız. Hidrofor depolarının bakımı ve temizliğini KASKİ Genel Müdürlüğüne müracaat edildiği zaman yapılmaktadır.
SuYun HaYatıMızDaki YeRi ve öNeMi *Sağlığımızı ve zindeliğimizi korur. *Vücudumuzun %75’i suyla kaplıdır. *Hücrelere O2 taşır.(Oksijen) *Cildi besler. *Susuz kalmak, önce ciltteki bozulma ve kırışıklıklardan belli olur. *Hücre, doku ve organların düzgün çalışması suya bağlıdır. *Gerekli olan protein, mineral ve B-C gibi vitaminleri vücudumuzda su taşır. *Su eklemlerin rahat çalışmasını sağlar. *Böbrekleri çalıştırır, toksinleri vücuttan atılmasını sağlar. *Burun kanallarımızı , gözlerimizi ve ağzımızı nemli tutar. *Kan miktarını dengeler enerjimizi korur. *Yakılan kaloriyi arttırır.(Zayıflamak için bol bol su önerilir) *Dışarıdan gelen ve strese bağlı zararlar karşısında iç organları korur.(Şok emici özelliği vardır)
SUYUN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ VE YERİ
Su hayattır. Bedenimizin ortalama %70’i sudan oluşur. Su yaşamımızın sürdürülmesi için gereken temel besinlerdendir. Bedenimizin ısı dengesi, hücre içi yaşamın devamı, besinlerin yakılması, sindirilmesi suya bağlıdır. Suyun az alınması halinde ciddi sağlık sorunlarına kapı açılmış olur.
…………………………………………………………………………………………………..
SUYUN İNSAN HAYATINDAKİ ÖNEMİ
* Bir insanın her gün ortalama 1,5–2 lt. su tüketmesi gerekir. * Bir yetişkin günde yaklaşık 10 bardak su kaybeder. * Vücudumuzun %70’i sudur. * Yaşamak için ve beslenmek için su içmek zorundayız. * İnsan vücudu makinaya benzer * Su içme kültürünü geliştirmeliyiz. * Bir yetişkin günde ortalama 10 bardak su içmelidir.
……………………………………………………………………………………………….
SPORCU NE KADAR SU İÇMELİDİR? Su ihtiyacı yaşa, cinsiyete, yağ oranına, hareket oranına, kıyafet ve ortam ısısına göre değişiklik gösterir. Sporcular daha çok su kaybeder. Ilık havada 2 lt. Egzersiz sonrası 4–4 lt su kaybedilebilir. Bunu için özellikle egzersiz sırasında sık sık ancak az su içilmelidir. Vücut 1 saatte 1lt. suyu apsorbe eder. Vücut susuz kalırsa dehitrasyona girer.
DEHİTRASYON NEDİR? Vücudun ihtiyacı olan su miktarını alamadığı, susuz kalma durumuna dehitrasyon denir. Böyle bir durumda vücut zarar görmeye başlar ileri safhaları ise tehlike oluşturur. Su belirli aralıklarla ve gerektiği kadar alınmalıdır.
SUYUN ÖNEMİ Bir yetişkin günde 10 bardak su kaybeder. Bu sebeple kaybedilen suyun yerine yenisinin konulması gerekir. Her ne kadar diğer içeceklerden su ihtiyacımızı karşıladığımızı düşünsek de kahve, çay ya da meşrubat gibi içecekler idrar söktürücüdür ve bedenimizin ihtiyacı olan suyu kaybetmemize yol açar. Su vücudumuz için çok önemlidir. Su kalori içermez, Bu nedenle de diyet yaparken de su ön plana çıkar. Yağ yakımında ve toksinlerin vücuttan atılmasında önemli rol oynayan su diyet ve egzersizlerde fazla abartıya kaçılmadan tüketilmelidir. Zira aşırı su tüketimi halinde bedenimiz ihtiyaç duyduğu vitaminleri de kaybeder. Su yaşamımızda vazgeçilmez olmasına karşın temel problem su içme kültürümüzü geliştirmeyişimizdir. İnsan vücudundaki, Karbonhidratlarının tümünü, Yağlarının tümünü, Proteinlerinin yarısını, Suyunun %10’unu Yitirise Yaşam Tehlikeye Girer. %20’lik su kaybı maalesef ölümle sonuçlanır.
Susuz yaşam mümkün değildir.İnsan gıda almadan haftalarca yaşayabilir.,fakat su içmeden birkaç gün yaşamını sürdürebilir.Biyologlar "susuz hayat olmaz" derler. Bu insanın biyolojik yapısının tartışmasız gerçeğidir. Antik çağda doktorlar hastalarını suyla tedavi ederdi. Su en eski güzellik malzemesi ve en iyi doğal ilaçtır. Temizler, canlandırır, zindeleştirir, güzelleştirir. Yani su hayat iksiridir. İnsan vücudunun %70’i sudan oluşmuştur. İnsan vücudu susuzluğa en fazla 3 gün dayanabilir.Su bize aynı zamanda doğal güzellik verir. Vücudu temizler ve önemli besin maddelerini organlara taşır. Suyun içerdiği mineraller ve eser miktardaki elementler dokular ve kemikler için hayati önemi olan yapı taşlarıdır. SU İLAÇTIR • Su, vücudu içten temizler. Saç ,deri,tırnaklar bunların hepsinin sağlıklı ve temiz olması için suya ihtiyacımız vardır. • Su, çok içildiğinde vücudun atıklardan temizlenmesini sağlar. • Su, fazla içildiğinde sindirim sistemi ve metabolizma, böbrekler,kalp ve dolaşım görevlerini daha iyi yaparlar.Bu da organlar ve özellikle deri için iyidir. • Su bize hayati önemi olan maddeleri sağlar. Taşıma aracı olan kan olmasa vücudumuzda hücreler metabolizma işlemini devam ettiremezler. Kan büyüme hücreleri ve organları hayati önemi olan maddelerle besler. Ne kadar fazla su içersek ,kan daha iyi akar ve vücut fonksiyonları daha iyi çalışır. • Su, doyurur ve diyetlerde çok içilmelidir. Bu yüzden içme ve kullanma suyu sürekli ve güvenilir bir şekilde temin edilebilmelidir. İnsanların içme,kullanma endüstri ve tarımsal sulama gibi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra su çeşitli nitelik değişimlerine yani kirlenmeye uğramaktadır.Ayrıca kullanılan su tekrar doğaya geri verilmektedir.Bu nedenle içerik ve miktar açısından son derece kısıtlı olan su kaynakları da kirlenmektedir.Kullanılma özellikleri yok olmakta ve olumsuz sonuçlar açığa çıkmaktadır.
…………………………………………………………………………………………………...
SUYLA İLGİLİ BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? Su içmenin bizim için iyi olduğunu hepimiz biliyoruz ancak şunları biliyor muydunuz? Kanın %92’si su, BEYNİN %75’i su ve kasların %75’i sudur. Su ayrıca;
- Vücudumuzdaki bütün hücrelerin çoğunluğunu oluşturmaktadır. - Hücrelere besin ve oksijen taşıyarak ve atıkları uzaklaştırarak kan lenf sistemimizin en büyük yardımcısıdır. - Böbreklerimizin toksit maddelerden temizlenmesine yardımcı olur. - Göz, ağız ve burun kanallarımızın nemlenmesine yardımcı olur. - Sıcak havalarda vücudumuzu serin tutar ve soğuk havalarda vücut izolasyonu sağlar. - Eklemlerin yağlanmasına yardımcı olur ve kan, ter, gözyaşı ve tükürüğün bir parçasıdır.
Alemlerin efendisini, günlümüzün sultanı, insanlığın kurtarıcısı, peygamber efendimiz (S.A.V)’i hangi yazıyla, methiyeyle, şiirle, cümleyle, kelimeyle anlatırsak anlatalım yetersiz ve aciz kalır… Ona ne yazılsa az, ne anlatılsa eksik kalır… Üstat Necip Fazıl şöyle diyor: _Bu eserimde anlatılan bütün eksiklikler benim, bütün iyilikler sizin eseriniz YA RESÜLALLAH…
O usta kalem ki, aciz kalırken ALLAH RESÜLÜNÜ anlatmaktan biz bir hiçiz… Hani sevgiliye anlatamasın ya sevgini, kalbin atar kelimeler düğümlenir seçilen bütün kelimeler yetersiz kalır ya, bu sevgi, bu muhabbet, bu ask ondanda ileri… Kâinatta hiçbir insan onun kadar sevilmedi… Müminlerin çarpan kalbi, gözündeki yaş, yüreğindeki sevdadır onun sevgisi… Kurtuluşun anahtarı, Rabbine yakın olmanın rehberi, huzur ve mutluluğun kaynağıdır onun sevgisi….
Peygamber efendimiz MUHAMMET MUSTAFA(S.A.V)’in sevgisi yaşamımızın ayrılmaz parçası olmalıdır. Peygamber efendimizin(S.A.V) ahlakının esindeyiz kendimizi sorgulamalıyız. Hayatımızı peygamber efendimizin(S..A.V)’in hayatına endekslediğimizde, huzur ve mutluluğu yakalayacağımızdan kimsenin endişesi olmamalı….
O hayat ki, sabrın kalesi…
O hayat ki, sevginin anahtarı…
O hayat ki, adaletin timsali…
O hayat ki, ilmin rehberi…
O hayat ki, karanlığın aydınlığı…
……Ve biz bu hayatın neresindeyiz? Onun muhasebesini yapmamız lazım… Her şeyin muhasebesini yapan biz, hayat muhasebemizin çıkmazındayız… Kendimize gelme vaktimiz gelmedi m? Çıkmaz sokakları bırakma vaktimiz çoktan geçti… Kaldı ki, öyle bir vakitte yok zaten…Peygamber efendimiz(S.A.V) çocukluğunda bile örnek bir insandı. Ona insanlar MUHAMMEDÜN EMİN(En güvenilir insan) diyorlardı… Kardeşin kardeşi dolandırdığı çağımızda biz bu hayatın neresindeyiz? Bu kutlu doğum haftasında peygamber efendimizi(S.A.V)’i tanımaya ve onun sevgisiyle yanmaya ve kendimizi bulmaya çalışalım…
Fatma FİDAN Kompozisyon Yarışması 1. Eser (2)
Dikenli Dallar Gülüne Hasret
Varlığın sebebini, içimdeki boşluğun nedenini arıyorum, sıcak kumlara ayağım batıp çıkarken. Gece ayın ışığına, dalgaların hışırtısına, ateşin kızıllığına, gece karanlığına soruyorum onu. Bembeyaz bir gülün teni üzerinde ışıldayan bir damla yağmur suyu, o sevgilinin varlığını fısıldıyor bana. İbrahim'in ateşini söndürme çabasıyla, ümitle, cesaretle su taşıyan karıncanın mecnun yüreğinde o sevgiliyi görmenin sevdasını buluyorum. Akvaryumda kıvrıla kıvrıla yüzen bir balığın yüreğindeki ateşte, o sevgilinin sevdasını hissediyorum.
Düşünüyorum da acaba beyaz güller o sevgiliyi gördükten sonra utancından mı allara boyandı. Bulutlar onu görünce mi ağlamaya başladı. Hayal edemiyorum o sevgilinin çehresini.
Bulutlar ağlıyor şimdi benim halime. Rüzgârların çığlıkları yetmiyor. Verilen ümitler, anlatılan azapların korkusu yetmiyor, dağların yüceliği az geliyor beni yolumdan döndürmeye. Küfrün karanlık ormanında sarmaşıklar sarmış yüreğimi, yerinden kıpırdayamıyor. Öyle bir bataklığa adım atmışım ki hiçbir kahraman el uzatmıyor. Ben de bataklığın içinde yaşamaya çalışıyorum. Ben yetiştiğim bataklığın mahsulüyüm orada gül bitmez. Özgürlük diye kendini yırtan bir zavallıyım ben. Sessiz çığlıkların koptuğu bir köle pazarının kölelerinden biriyim. Kendi nefsime satılıyorum çocuk yaşlarda. Çekmediğim çile, girmediğim pislik kalmıyor. En rezil hayatların sefasını sürdüğümü sanıyorum, nefsimin elinde. Belki de beni alıp azat edecek bir yiğit bekliyor yüreğim. Kirpiklerimin uçları o yiğidin ışığına hasret. Her yeni gelen bahara onun kokusunu soruyor yüreğim gizliden gizliye. Kararmış günlümün katranları altında bir kalp atıyor, onun geleceğini heyecanla bekliyor sessiz barakasında ağlıyor şimdi hıçkıra hıçkıra.
Hani bir zamanlar pazarlarda satılan, kafaları hiçbir şeye çalışmadığı söylenen kadınlar vardı ya işte o kadınlardan birinin torunuyum ben. Ben de düştüğüm kuyuda yusuf gibi yalnızlığı çekiyorum içime. Beni bu rezil yaşantıdan alıp götürecek bir kervan bekliyorum.
Hani bir zamanlar anası, babası ölünce bütün hakları, bütün varlığı elinden alınan yetim bir çocuk vardı ya. İşte ben, o çocuğun kardeşiyim. Şimdi sokaklarda sevgiye aç, şefkate susuz bir halde dolaşıyorum. Günlerdir rüyalarımda gördüğüm bir parça ekmek, alındı elimden. Başımı okşayan, sırtımı sıvazlayan iki çift el vardı ya, işte onlardı bağlanan. Daha sonrada tek lüksüm, yalnızlığımın, çaresiz bekleyişlerimin tek şahidi gözyaşlarım alındı elimden. Gece olduğunda dalgalarla sallanan bir sandala uzanıyorum. Kim bilir belki de yaşayamadığım bebekliğimin, zalim eller tarafından kırılan beşiği yerine koyuyorumdur her an alabora olacak bu sandalı. Her şeye rağmen gökyüzünden bana uzanacak bir el arıyor gözlerim. Bütün gece gökyüzünün en parlak yıldızına beni yanına alacak bir sevgili gibi bakıyorum. Dalgaların hışırtısını annemin ninnisi yerine koyup, rüzgârın koynunda, denizin kokusuyla uyuyorum her gece.
Anlayacağınız bir zamanlar kardeşimin hakkını savunan delikanlıyı, gecenin karanlığında, yağmur suyuyla ıslanmış, kimsesiz kaldırımlarda oluşan girdaplarda arıyorum.
Onun varlığını hissetmezse yüreğim, renkte yok hayatımda karanlıkta. Onun hasreti yoksa yüreğimin en ücra köşelerinde bile, aşk da yok nefret de şu divane gönlümde. O yoksa ne gül var ne diken, ne boşluk var ne içi dolu bir hayat. O yoksa eğer, yoklukta yok. Köşe başında beklenen bir sevgili misali onun aşkı saplandı bir kanca gibi yüreğime, bir ucu da ona bağlı. O uzakları gittikçe kanlar akıyor yüreğimden, acılara boğuluyorum benden uzaklaştığı her adımda. Şairin dediği gibi "yıldızları alınmış geceler gibi ışık değmemiş yüreğim" yüzünü görmeden yüreğine âşık olduğum sevgiliyi bekler oldu.
Karanlık odamın en sessiz köşesinde ağlarken, hayaliyle konuşuyorum. "sen olsaydın hayat bu denli zor olur muydu? " diye kızıyorum, sitemli sözler savuruyorum. Kimi zaman da boynuna dolayıp ellerimi, başımı yaslayarak omzuna ağlıyorum kim bilir.
Şimdi, pencere kenarında o sevgiliyi bekliyorum. Yüreğimin hırçın dalgalarıyla boğuşan sahipsiz bir sahil kenarında yürüyorum. Yazdığım mektubu bir şişeye koyup, fırlatıyorum denizin bir köşesine ama cevap gelmiyor. Gönlümün limanlarında ona asla layık olamayacağım sevgiliyi bekliyorum, her nefeste.
Düşlerde sevdiğim sevgiliyi bekliyorum. Adına şarkılar yazdığım, bana ateşin koynunda serinlik aratan sevgiliyi. Gönlümün gül bahçesinin en nadide köşesini ayırdığım sevgiliyi bekliyorum. Gözyaşlarımı can suyu yapacağıma yemin ediyorum. Yağmurlu bir akşamda, sokak lambasının loş ışıkları altında, bağdaş kurup oturduğum bank üzerinde, yüzümü titrek avuçlarımın içine alıp aşkına ağladığım sevgiliyi bekliyorum.
Onun yüceliğini, kendi acizliğimi düşünürken ona kavuşma ümidim külleniyor. "sen kim, o kim?" diyorum, hayallerimi kurutan bir hazan mevsiminde, etrafa feryatlar, figanlar savuran düşünce rüzgârının içinde.
Diyorum ki, ona onda olmayan bir şeyi, titrek yüreğimdeki, cesur aşkını sunsam. Âlemlerden kıymetli yüzünü görebilir miyim, birkaç dakikalığına da olsa?
Peygamber Sevgisini Anlatan Güzel Bir Makale
Medine’de bir şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışan Allah dostu ve peygamber aşığı bir kardeşimiz işin son günü sabah mesaisinde kendisine verilen teknik görevi tamamlayıp ayrılmak üzere iken Resulullah’ın Ravzasında elektrik çarpması sonucu vefat etti ve Cennetul Bakiye defnedildi. Tabii ailesi mecburi istikamet Türkiyeye döndü. O zaman 7 yaşında olan oğlu Muhammed Nebi Doğanay bugün ortaokul ögrencisi. Kompozisyon dersi ödevi olarak bir makale yazmış ve birincilik almış. İşte o peygamber aşkını en derinden yaşayan bir yüreğin yansımaları..
Biliriz ki dil kalpten geçen her şeyi ifade edemez. Allah bize de bu kardeşimiz gibi Resulullah sevgisi nasip etsin. Amin.
Bir seni güneşim, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geldiğim yerde…
Bir ilkbahar gününde güller gibi kokan Medine'de dünyaya gözlerimi açmıştım. Doğduğum hastane senin Ravzanın hemen yanıbaşında olduğu için, duyduğum ilk koku senin bahçenin gül kokuları olmuş. Babam gelip te daha kulağıma ezan okumadan, kulaklarım senin mescidinin ezan sesleriyle şereflenmiş. 40 günlük olduğumda ilk ziyaretimi de senin Hane-i Saadetine yapmışım. İlk adımlarımı senin Ravzandaki mermerlerinde atmış ve Rabbimle ilk buluşmamı, ilk secdemi senin mescidinde yapmışım. Hemen hemen yaptığım her ilkte sen varsın. Daha konuşmasını öğrenmeden seni sevmeyi öğrendim ben. Belki seni çok tanımazdım ama sanki bana çok çok yakınmışsın gibi severdim seni.
Senin evini her ziyarete gelişimizde seni görmesek bile senin varlığını hisseder, evinden her ayrılışımızda hüzünlenirdik. Çocuklar evde sıkılınca babaları parka, eğlence yerlerine götürsün isterler. Biz Medine’de yaşadığımız sürece hiç babamızdan parka götürmesini istemedik. Bizim canımız sıkılmaz mıydı acaba hiç? Sanırım Medine’deki hiçbir çocuğun canı sıkılmazdı. Çünkü orada hiçbir yerde olmayan gül bahçesi ve bahçenin biricik efendisi vardı. Bizim vaktimizin çoğu o bahçede geçerdi.
Senin bahçenin mermerlerine ayakkabı ile basamazdık. Yalınayak dolaşırdık mermerlerin üstünde. Kimbilir, korkardık belki de bahçenin güllerine basıvermekten. Yazın mermerler ayaklarımı yakardı. Olsun bu da bizim hoşumuza giderdi. Babama sormuştum bir seferinde
- Babacığım neden Medine bu kadar sıcak diye. Babam da:
- Evladım Medine’de iki tane güneş varda ondan, derdi.
- Nasıl olur babacığım, güneş bir tane değil mi? derdim. Babam gülerek:
- Bak yavrum doğru, bütün dünyayı ısıtan bir güneş var ama bir de alemleri ısıtan ve aydınlatan güneş var. O güneş de Medine’de olunca sıcaklık iki kat oluyor.
Babamın bu cevabı hoşuma giderdi ve ısınırdım. Gerçekten de ayaklarımızı mermerler ısıtıyordu ama senin güneşinde, sıcaklığında içimizi ısıtıyordu. Medine’den ayrıldığımızdan beri belki ayaklarımız ısınıyor ama içimiz bir türlü ısınamıyor. Çünkü güneşimizin en büyüğünü orada bırakmıştık. Ben güneşimi kaybetmiştim. Onun evine, bahçesine gidemiyordum artık. Gerçi ışığı ta buralarda bizi aydınlatıyordu ama içimi ısıtması için onun Ravzasında yalınayak koşmam lazımdı. Evet, bahçende yürürken ezanlar okunurdu. Öyle güzel okur ki Medine müezzini ezanı, sanki Bilali Habeşi okuyor sanırsınız. Namaz kılmak için Mescide koştururduk, bilir bilmez. Babamın yanında namaz kılardık.
Büyük sütünların altından gelen soğuk havadan saçlarımızı savurturduk. Zemzem bardaklarından güller yapardık. Namaz kılarken yanımıza usulca bir kedi sokulurdu. Babam 'incitmeyin sakın, onlar Ebu Hüreyre’nin kedileri' derdi, biz de inanırdık. Senin Mescidine kediler de girebilirdi. Sen çok iyi bir ev sahibiydin çünkü.
Çarşamba günleri hep Uhud'a giderdik. Senin çok sevdiğin amcanı ziyaret etmeye, o bizim de amcamızdı. Kardeşlerimle Ayneyn tepesine çıkar oradan Uhudda yatan 70 şehide selam verirdik. Uhud dağına her baktığımızda sanki orada seni görür gibi olurduk. Uhud da senin Ravzanın kokusu gibi gül kokardı. Orası da ayrı bir gül bahçesi idi sanki.
İşte benim yedi senem ki en değerli en güzel yıllarım senin köyünde, senin gül bahçende, senin savaştığın yerlerde sanki yanımda sen varmışsın gibi seninle dopdolu geçti. Seni görmesem de seninle yaşamaya o kadar alışmıştım ki senin yanından ayrılırken sanki bir yanım, bir canım, bir parçam orada kalmıştı.
Buraları bana gurbet oluverdi. Elimde olsa hemen yanına koşar gelirim ama hep büyüyünce gidersin diyorlar. Ben sırf senin yanına gelebilmek için büyümek istiyorum. Senin yanına geldiğim zaman büyümüş bile olsam bahçendeki mermerlerde yalınayak dolaşacağım. Ta ki güneşin içimi ısıtana kadar.
Senin hasretinden içim üşüyor. Belki hasretin herkesi yakar, beni de üşütüyor işte. Çünkü benim ruhum doğduğumdan beri senin sevginle ısınmaya alışkın.
Senin sıcaklığına o kadar muhtacım ki. Ne olur ben sana gelemesem bile sen beni hiç bırakma. Işığınla gecelerimize nur ol. Sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver. Hani sana Medineyken komşuyduk ya, evlerimiz birbirine çok yakındı. Senin varlığın bize güven verirdi hep. Yine öyle ol, arasıra da olsa evimizi şereflendiriver.
Hem benim adım Nebi, aynen seninki gibi. Bu ismi bana seni çok seven bir dostun koymuş. Diğer adım da Muhammed, yine senin gibi. Bu ismi de canım babacığım koymuş. Buraya gelirken senin köyünde bıraktığımız babacığım.
Sana benzeyen bir yanım daha var. Ben de senin gibi babasız büyüyorum. Ben çok şanslıyım, sen bize asla yetimliğimizi hissettirmedin. Medine’den ayrıldığımızdan beri sanki sen hep yanıbaşımızdaymışsın gibi hissediyorum.
Geceleri korkmadan güvenle uyuyorum hep. Seni tanıdığım ve seni sevdiğim için Rabbime binlerce kez teşekkür ederim.
Babam senin köyünde kalmıştı. Biz babamın cenazesini gömerken abimin terlikleri babamın kabrine düştü ve orada kaldı. Ben o terlikleri çok kıskandım. Çünkü abimin terlikleri hep babamla kalacaktı. Babamı son ziyaret edişimizde ben de kimse görmeden terliğimi babamın kabri üstüne gömüverdim. İşte şimdi benim terliğim de hep babamla kalacaktı.
Evet demiştim ya bir güneşimi, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geride. Babam ve terliklerim hep oradaydı, gelemezlerdi. Ama güneşim hep yanımızdaydı. Yetimlerin efendisi, yetimlerini hiç ışıksız bırakır mı? Dünyanın bir ucuna gitmiş olsaydık bizi bırakmayacağını biliyordum.
Gözümüz gönlümüz seninle aydınlanır efendim. Ruhumuz, içimiz sıcaklığınla ısınır. Birgün sana gelişim geç bile olsa bana, Gül bahçesinin mermerlerinde yalın ayak koşmak nasip et. Taki aşkınla, sevginle bütün bedenim yanıp kavrulsun. Terliklerimi bıraktığım o güzel mabed son durağım olsun.
Münibe Hatun EROL -Kompozisyon Yarışması 2. Eser
Bir Dilim Sevgi
yazmak hissetmekle başlar. Yazarken hissedersin sevgiliye duyduğun aşkı. Ben yazmadan başladım efendime beslediğim aşkı yüreğimde hissetmeye.
okuma yazma bilmiyordum o zamanlar küçüktüm. 5-6 yaşlarında daha hayatın farkında olmayan bi kız çocuğu. Dünya bana göre kocaman çikolatalı bi pastaydı. Ona kavuştuğumda bitecekti hasretim.
Hasret diyorum da aslında hasret duyduğum sadece o çikolatalı pasta değildi. Henüz daha kokusuna doyamadan kaybettiğim, unutmaya çalışıp ta bir türlü unutamadığım annemdi. Hatırlamıyorum nasıl öldüğünü bi de anlam veremiyordum nasıl bir anne yavrusunu yapayalnız bırakıp ta gidebilir başka yerlere? O zamanlar ölümü bir ülkeden başka bir ülkeye gitmek gibi birşey olarak düşünürdüm. Düşünürdüm ama kimseye soramazdım. Sessizliğine boğulmuş sadece hayallerle yaşayan bir kız çocuğu..
o sene babaannemle babam mekke'ye gideceklerdi.beni bırakacakları bir yakınımız da yoktu. Mecburen beni de götüreceklerdi. İçim kıpır kıpırdı. Belki annem de o ülkeye gitmiştir, oralardadır diye düşündüm bir an. Düşünmek bile bir başka güzeldi. Babaannemle babam bütün hazırlıkları yapmıştı. Sabak erkenden gidecektik. Annemin yüzünü unutmamak için defallarca bakmıştım fotoğrafına. Zaten bu fotoğraflar da olmasa nasıl kurabilirdim onun saçlarımı okşayıp yanaklarımdan öptüğü hayallerimi? Hayallerle dolu bir gecenin ardından yine sabah olmuştu. Ama bu sabah diğerleri gibi gece hayalini kurduğum, sabah kalktığımda yanımda bulamayıp kimse duymasın diye yastığa sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladığım sabahlardan değildi. Belki yetim kaldığım son sabahımdı.
sanki uçak uçmuyor havada ben uçuyordum. Uçaktaki herkesin yüzüne dikkatlice bakmıştım. Belki annem de buralarda bir yerdedir diye. Bişey dikkatimi çekmişti. Herkes niye bembeyaz giyinmişti? Nedendi herkesin yüzündeki bu hüzün? Yoksa onlar damı kaybetmişti annelerini? Yine düşündüm sadece soramadım kimseye.
neyse dedim yine annemli hayallere döndüm yine. Yolculuğumuz sona ermişti. Gelmiştik mekke'ye. Uçaktan inerken faltaşı gibi açmıştım gözlerimi, her yere bakıyordum. Nerdeydin anne? Yoksa unutmuş muydun beni? Hatırlamıyor muydun? Amam ben seni hiç unutmamıştım anne. Orası çok kalabalıktı bi de çok hızlı gidiyorduk. Ne kadar da çok insan vardı burda. Kesin diye düşündüm, kesin annem de burda. Biliyorum o da beni arıyor. Ama daha burdayız çok kalacağız diyor babaannem. Nasıl olsa bulacağım onu. Kaldığımız otel çok güzel. Sabahları babaannemle babam bi yere gidiyor ben de otelde kalıyorum. Bazen balkona çıkıp etrafa bakıyorum. Buralar ne kadar değişik yerler, hiç bizim oralara benzemiyor. İlk başlarda ürpertici geliyordu beyaz giysiler, siyah insanlar. Ama artık alıştım onlara. Bi gün buralardan gidecekmişiz. Keşke hep burda kalsak.en azından annemle aynı ülkede olurdum. Bi gün babaannem elimden tuttu ve beni bi yere götürdü. Bizim oralardaki camiler gibiydi içerisi. Ordayken de giderdik camiye. En sevdiğim şeydi. Namaz kılmıştık yine. Sonra dua ettik. Ben içimden ' ne olur allah'ım annemi bulayım.ne olur allah'ım annemi bulayım.' diye dua etmiştim. Akşam olduğunda kaldığımız otele doğru yola çıktık. Ben yine etrafa annemi arar gözlerle bakıyordum. Ama nedendi onu bulamamam? Günlerdir burdaydık ama hala bulamamıştım annemi. Gece yatarken ellerimi açtım rabbime ve gözyaşları içinde istedim annemi. Ağlarken uyuyakalmışım..
Derken birden kapı açıldı. Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki sonunda dedim sonunda rabbim dualarımı kabul etti. Biliyorum bu gelen annemdi. Kapı açıldı ve içeri giren annem değildi. Ama kimdi bu? Hayatımda bu kadar güzel, bu kadar sevgi dolu birini görmemiştim. Yanıma geldi, elimi tuttu ve başımı okşadı. Kalbim titriyordu ve birden akşamdan açık bıraktığım pencerenin çarpmasıyla uyandım. Bu bir rüya mıydı yoksa gerçek mi? Elinin yumuşaklığını , sevgi dolu bakışlarını hala unutamıyorum. Birden unutmuştum annemi , herşeyi. Neydi bu, nedendi? Sabah olduğunda ilk olarak babaanneme sordum aklımda sakladığım soruları. Gözyaşları içinde anlattı bana o gelenin kim olduğunu. Meğer dün gece yanıma gelip, saçlarımı okşayan peygamber efendimiz (s.a.v)'miş o da benim gibi annesiz büyümüş. Peki dedim babaanneme o da buraya annesini mi aramaya gelmiş? Gülümsedi babaannem; 'hayır ' dedi. O buralara rabbini kaybetmiş insanlara onu anlatmaya gelmişti. Nasıl yani ölüm benim düşündüğüm şey değil miydi? Neydi ölüm anlayabiliyordum artık.
Bugün buradaki son günüm. Buralara kaybettiğim annemi bulmak için gelmiştim. Onu bulamamıştım ama daha güzel bir şeyi peygamber efendimizi bulmuştum. Onun o güzel yüzünü hiçbir zaman çıkarmadım aklımdan. Çıkarmayacağımda.
İlk önce çikolatalı bir pastaya verdiğim, daha sonra anne hasretinde bulduğum sevgiyi artık o'nunla paylaşıyorum.
Yeryüzü hasretle bekledi o günü. Sıcaktan kavrulan toprağın suyu beklediği gibi biz de seni bekledik Ey Gül Çocuk. Çoraklaşan gönüllerimizi güldürmeni bekledik… Bir geldin, pir geldin… Bizlere şereflerin en yücesini getirdin. Sevgiliden gelen armağanların en kıymetlisiydin. İnsanlık seninle yeniden dirildi ve anlam kazandı. Gülü de bülbülü de senden öğrendik Gül Peygamberim!
Sen aklın, ilmin, imanın, ahlakın, sabır ve vefanın, güçlü iken müşfik olmanın, haklı iken özveride bulunmanın, haksızlığa karşı gür sedanın adı oldun. Sen okunacak ve yaşanacak “Kitap” oldun bizlere. Sen kolaylaştırdın, zorlaştırmadın; müjdeledin, nefret ettirmedin. Elimizi ve dilimizi emin kılmayı seninle bildik. Sevgiliyle, insanla, tabiatla nasıl dost olunduğunu sen de gördük. Sevgiliyi seninle sevdik. Kendimizi bilmenin ve bulmanın sevincini bizlere tattırdın. Hayat iksiri ilahi mesajları senin dilinden dinledik.
Yetimliğimizi hatırlattın yetim kalarak. Yetim kaldık, sen bu âlemden göçtükten sonra… Manevi rehberliğini o kadar çok özlüyoruz ki şimdi… İnsanlığın başına gelen her türlü şiddet ve felaketin ardından, senin yokluğun kendini o kadar çok hissettiriyor ki…
Yunus Emre’nin dilindeki aşk peygamberini, Mevlana’nın dilindeki rahmet peygamberini, Ahmet Yesevi’nin dilindeki hikmet peygamberini, Hacı Bektaş-ı Veli’nin dilindeki sevgi ve şefkat peygamberini gönüllerimizde duyamaz olduk. Seni yeniden keşfetmeye ne kadar çok ihtiyacımız var. Tabiatı hoyratça kullanıyoruz. Senin tabiat sevgine ve tasavvuruna ihtiyacımız var. Toplumsal dokularımız çözülmeye başladı. Senin toplumu gergef gergef ören sevgi ve rahmet eline ihtiyacımız var. Aile yapımız sarsılmaya başladı. Senin Ehl-i Beytine gösterdiğin sevgi, ilgi ve bilgine ihtiyacımız var. İnsan ilişkilerimiz bozulmaya başladı. Senin komşu, dost ve arkadaş ilişkilerini satır satır okumaya ihtiyacımız var. Çocuklarımız ve gençlerimiz bataklığa sürüklenmeye başladı. Senin kılavuzluğuna ihtiyacımız var. İş yerlerimizde çalıştırdıklarımıza yediğimizden yedirmez, giydiğimizden giydirmez olduk. Çalışanlarımızın alın terleri üzerinden sırça saraylar inşa ettik. Kan, terör, intihar ve savaşlarla dolu bir dünyadayız. Senin Medine’ne ve medeniyetine ihtiyacımız var. Her biri bir yıldız olan sahabeni tanımaya ihtiyacımız var. Hz. Ebu Bekir’in dostluğunu ve sadakatini; Hz. Ömer’in hikmet ve adaletini; Hz. Osman’ın iffet ve hayâsını; Hz. Ali’nin ilim ve cesaretini günümüze taşımaya ihtiyacımız var. Yolunu şaşıran bütün yüreklerin senin kılavuzluğuna ihtiyacı var Ey Gül Peygamber!
Ey Allah’ın Sevilisi! Biz seni çok sevdik. Sevgililerin sevgilisi kıldık. Sende gönlümüz gerçek sevgiyi ve sevgiliyi buldu. İlk günden beri özlenen ve her daim özlenen Hz. Muhammed (s.a.v)! Dudaklarımızda ismin; duvarlarımızda Mescid-i Nebi resmin var; ama sen yoksun hayatımızda. İsmin levhalarla duvarlarımızı süsler oldu; ama hanelerimizde seni misafir edemez olduk.
Seni sevmek, anmak, hatırlamak, daha önemlisi anlamak; temsil ettiğin aşkın değerleri hayatımıza yansıtabilmek için bize basiret, cesaret, feraset vermesi için Rabbimize bizim için dua et! Ümmetin olmaktan utanır olduk. Zillet içinde bir hayat kurduk. Biz de seni davet etsek şehrimize ensar kardeşlerin gibi… Çağlar ötesinden gelsen şehrimize ve seslensen yine rabbinden aldığın ilahi terbiye ile. Ümmetin olarak toplansak ve bir olsak manevi huzurunda.
Kavuşmuş olacaksınız böylece, bütün dilediklerinize.
Ey Şehrimin İnsanları!
Büyük bir “ÖĞÜT” ile geldim size,
Yaklaşmanızı istiyorum, öğüt dolu Kitabınıza.
Çok fazla güvenmeyin, size ait olmayan bilgilerinize.
Gururla yaslanıp durmayın, elektronik aletlerinize.
Bir makinenin gözyaşı döküp dökmediğini, sorun yüreklerinize.
Bir girin bakalım, robotlarla doldurduğunuz evlerinize.
Ulaşabilir misiniz artık, Ona ait hayallerinize?
Ey Şehrimin İnsanları!
Büyük bir “AŞK” ile geldim size,
İçirmenizi istiyorum, Aşk Şarabını kalbinize.
Dönün artık, duygu dolu derin hislerinize.
Ona olan aşkınızı, yazın ölümsüz şiirlerinize.
Ona ait nameleri götürün, gül bahçelerinize.
Ona olan hasretinizi, söyletin bülbüllerinize.
Dönün artık kalp bahçesindeki güllerinize.
Ey Şehrimin İnsanları!
Büyük bir “BİLGİ” ile geldim size,
Kazımanızı istiyorum, çalışan beyninize.
Düşünün ve dönün, Ona ait hakikatlerinize.
Bakacak olursanız eğer, ilahi niteliklerinize.
Giriniz sizde, bilgi ve hikmetle dolu denizlerinize.
Kavuşunuz, sizi ebedi kılacak özlerinize.
Bu son sözlerim olsun, düşünen idraklerinize…
Ey şehrimin insanları!
Duyun size ait feryatları.
Bırakın bayatlaşan hayatları.
Ey Şehrimin İnsanları!...
Ne mutlu son ve kutlu ize uyanlara…
Ne mutlu hayatımızı aydınlatacak ışığı O’nda bulanlara…
Bu şehrin insanından…
Leyla YOLDAŞ- Kompozisyon Yarışması 3. Eser
Hakka Giden Yol
İnsanların kendilerine örnek aldıkları kişiler ahlak, kişilik ve tavır yönünden pek çok zaaf sahibi olabilirler. Bu nedenle bir insanın kendine örnek alacağı kişiyi çok büyük bir titizlikle seçmesi gerekmektedir. Eğer insan kendine ideal bir örnek seçerse, geçen her gün lehine sonuçlanacak. Kendisine ahlak, kişilik, görünüm, kültür gibi pek çok açıdan süratle geliştirebilme imkânı elde edecektir. Bu imkân ancak ve ancak kusursuz bir insanda var olmuştur. Sevgili peygamber hz. Muhammed (s.a.v) kusursuz, güzel ahlakı sayesinde insanları islam diniyle şereflendiren insani vasıfları, değerleri aşılayan bir peygamber olarak çok güze ve tek örnektir.
efendimiz hz. Muhammed (s.a.v) bir zamanlar azınlık durumunda yaşarken zülüm altında şiddetli saldırılara maruz kalmıştır. Fakat her şeye rağmen sabır ve tevekkül göstermiş, insanlar arasında islam dinini yaymaya çalışıp bunu ihlâs ve azmi sayesinde başarmıştır.
Hayırda da, şerde de hayrı aramayı, gerçek sevginin lezzetini, sonsuzluğu ve sonsuzlukta varılacak en güzel yeri ve o yere varmanın nasıl bir imanla olduğunu ifade ediyor. Bana bende olması gerekeni ve benim ruhumun mukaddes güzelliğini benliğime kazandırdığı ilahi güzelliği ifade ediyor. Kelimelerin bitiği yerde sükûta dalmayı, sükûta daldığım her anda yanımda birinin olmasının mutluluğunu veriyor.
Gerçek dostu ''ey kul kendin gibi aciz kuldan değil, benden; kâinatın gerçek sahibinden iste'' diyeni hatırlatan bir resul. Bütün ilahi düğümleri çözmenin sırrını veren bir peygamber, gerçekten ve sonsuz güzellikten başka neyi ifade edebilir.
güzel ahlak sahibi mübarek bir insandı bizim hiç umursamadıklarımızı bile ince ince akıl süzgecinden geçirirdi. Öyle bir nur ki öyle bir şefkat ötesi şefkat ki aklıma geldiği her anda zere miktarı kötülük kalmıyor bedenimde, ruhumda, nefsimde ve kalbimde.
İblis ve insanların içindeki nefisle savaşan bir peygamberdi. Nur üstüne nurdu. Küfürlü sözler duyarken mübarek kulakları, karşısındakilere ses çıkarmayan bir peygamberdi. Sükutun edepten geldiğini benliğime her yönüyle aşılayan bir peygamberdi. Ümmetini kendine tercih eden ''ümmetim ümmetim ''diye ağlayan bir peygamberdi. O, Bana en güzel davayı, İslam davasını ifade ediyor.
''hırsızlık yapan kızım fatıma bile olsa elini keserim '' diyen bir peygamber, adaleti simgeleyen en güzel örnektir.''sana zulüm edeni sen affet. Sana küsene sen git. Sana kötülük yapana sen iyilik yap. Aleyhinde de olsa doğruyu söyle ''diyen bir peygamber, insanlara cennete giden yolu gösteren, insanlara en güzel davranışı öğretmekten başka daha neyi ifade etmeli.
Her şeyde ümitsizliği aklımıza getirmemeye çalışmamıza rağmen, tahammülsüzlük sınırını aşmamak için çaba sarf etmemize rağmen, öfkemize yenik düşmemeye çalışıp, husumeti içimizde beslememeye çalışmamıza rağmen yine de hepimizin kalbimde şeytana ait bir kara leke var; fakat o öyle bir peygamber ki içinde, yüreğinde, nefsinde iblise ait tek bir kara leke yok. İşte böyle tertemiz bir resul, cennetin kabul göreceği en güzel insan örneğinden başka daha neyi ifade edebilir.
sevenlerin kendine en derin hislerle teveccüh etiği peygamberimiz manevi bir mevkide olmasına rağmen bir çocukla dahi sohbet edebilecek kadar mütevazi idi ve yine son derece cömertti.
İyiliği emreden, en değerli varlığın insan olduğunu izah eden, gerçek insani duyguları, islam nuruyla hayatımızı aydınlatan bir peygamber. Sevmenin cennetten bir nefes almak olduğunu bana hissettiren bir peygamber, daha hangi güzelliği ifade etmelidir.
baştan aşağı şefkat ..
baştan aşağı merhamet ..
baştan aşağı sonsuz nur ..
Nuruyla faniyi verip bakiyi kazanmam gerektiğini hatırlatan bir peygamber.
ey insanlar açın kalp gözünüzü! Sizler aklınızı; savaşlarla, kinlerle, nefretlerle, düşmanlıklarla, insan öldürmekle değil gerçek var edeni bulmakla ve hak yoluna varmakla yorun. Hakikati mükemmel varlığı ile ifade eden peygamber efendimizin üstün şahsiyetini bulmakla yorun. Peygamberimiz din adına da olsa zulme karşıdır. Kardeşin kardeş kanı dökmesine karşıdır. Allah rızası için yaptığı her savaştan önce her zaman üstün ahlakıyla, hoşgörüsüyle insanları İslam dinine davet etmiştir. Gerçek dost allah' tır ve gerçek dostun yolunu gösteren gerçek rehberde hz. Muhammed (s.a.v)'dir.
Mehmet Ali DOĞRAMACI - Mektup Yarışması 2. Eser
Güller Gülü Peygamberim
Sana selam olsun gül peygamberim
Gül peygamberim, biliyor musun senin ümmetinden olduğum için çok mutluyum. Çünkü gül peygamberim sen evrendeki en şerefli, en dürüst, en merhametli kısaca en iyi insansın. Gül peygamberim, benim ismim de muhammed. Bu ismi bana babam vermiş, seni çok sevdiği için. Annem bu isme birde ali eklemiş. Evliya'nın şahı imiş hz ali. Senin evladın gibi, senin hanende, senin kucağında büyüyen ali. Akşamları bende kendimi senin kucağında hissederim uykuya dalarken. Hicret ettiğinde yatağına yatmayı göze almış ali. Senin kucağına, senin yatağına alışan başka nerede rahat edebilir ki gül peygamberim?
Kardeşlerimin adı da senin sevginle konmuş. Ortancamız abdullah furkan. Abdullah senin baban hani? Sen onu hiç görmemişsin. Sen doğmadan ölmüş. Kim bilir babanın yokluğunu nasıl hissettin yüreğinde? Furkan, senin en büyük mucizen olan kur'an-ı kerim. Onun bize ebedi hayat rehberi olarak armağan ettin. Ona tutundukça, onu okudukça hem dünyamız hem de ahretimiz mutlu olacak diye bildirdin. İnandık, iman ettik gül peygamberim.
En küçük kardeşimin adı ahmet burak. Ahmetsin sen, çok övülen, çok sevilensin. Adını meleklerden cinlere, bitkilerden hayvanlara, atomlardan gezegenlere, bilmeyen mi var gül peygamberim? Burak miraca çıkarken bindiğin binekmiş. Füze mi desek yoksa kanatlı at mı? Miraca onunla çıkmışsın. Bize hediyeler getirmişsin ötelerden. "ben mirac ettim siz de namaza devam ederseniz, namazlarınız mirac olur" demişsin. Ben hep namazda bu dediklerini düşünür, kuş gibi hafifler, göklere çıktığımı hissederim.
Annem ve babam bizim isimlerimizi seni çok sevdikleri için koymuşlar. Gül peygamberim biz seni ailece çok seviyoruz. Gül peygamberin keşke senin komşun olan müslümanlardan olabilseydim. Keşke okulum senin yakınında olabilseydi.
Allah sana ilk olarak "ikra" ayetini yani "oku" ayetini indirmişti. Ben anladım ki ilim çok önemli. Okulumdan sonra diğer müslümanlar gibi mescid-i nebevi'nin yapımına az da olsa yardım ederdim. Sen ki en iyi imamsın. O yüzden senin imam olduğun o mübarek cemaate katılır, namazımı kılardım. Gül peygamberim, sen benim için en büyük öğretmensin. Ben diğer müslüman arkadaşlarım gibi senden islam hakkında bilgiler alırdım. Büyüdüğümde senin komutanlık yaptığın savaşlarda tıpkı hz. Hamza gibi seni korumak için kendimi siper ederdim. Ve her gün senin o gül kokunu çekerdim içime.
Gül peygamberim ben seni çok seviyorum. Peygamberim, sana neden gül peygamberim diyorum biliyor musun? Senin terin gül kokarmış ve bana göre gül çiçeklerin en güzeli. Sen de insanların en güzelisin gül peygamberim. İnşallah cennette senin komşularından olurum. Ben seni çok özledim biliyor musun? Hemen cennete girmek istiyorum bunun için. Sen bize o kadar çok yakınsın ki; bir salavat ile hemen seninle konuşuyoruz. Ama yine de medine'yi, ravzanı, o kutlu toprakları özlüyorum.
Senin mescidinde ben 3,5 yaşımda namaza durdum hatırlıyorsun değil mi? Yeşil kubbeden yansıyan ışıkta, senin gülümseyen gözlerini gördüm. Annem babamla umre yaparken ramazan ayında geldik sana. Tıpkı senin ensarın gibi medineliler ramazan günü iftar verdiler bize mescidinde. Sofralar açtılar. Senin gönlün gibi genişti o sofralar. Adım muhammed deyince arap-türk-ingiliz-pakistanlı amcalar öptüler beni. Hurma verdiler, zemzem içirdiler.
Babama sordum; "bu yemeği kim veriyor?" babam; "peygamberimiz veriyor oğlum, o bize iftar veriyor" demişti. Babamı ağlarken gördüm bunu derken. Seni sevenler adın geçince hep duygulanıp ağlıyor gül peygamberim. Seni çok seviyorlar. Gül peygamberim, senin aşkınla yanıp tutuşanlar inşallah cennette senin komşun olurlar.
Sen çocukları çok severmişsin. Bir gün çocuklardan birinin kuşu ölmüş medine'de. Sen kalkıp ona baş sağlığına gitmişsin. "kuşun ölmüş, ben de çok üzüldüm" demişsin o çocuğa. Sen geldin diye sevinmiş çocuk. Sen öylesine zengin bir yüreğin sahibi imişsin. Şimdi hangi büyük, bir çocuğun kuşu ölse ziyaret eder ki? Bunu sen düşünmüşsün. Seni görmeyi arzu edenlerin rüyasına da gelirmişsin. Ben de çok istedim ama henüz gelmedin. Bir gün benim de rüyama misafir olur, başımı okşar mısın? Beni de hasan ve hüseyin gibi dizine alır mısın? Biz seni çok seviyoruz.
Selam sana güller gülü peygamberim.
Hande ÜNVER- Mektup Yarışması 3. Eser
İçimde Yaşayan Gerçek
Sevgili peygamberim; şimdi tenin gibi bembeyaz bu kağıdın üzerine resmini çizeceğim. Resmin için inan sahip olduğum en iyi malzemeleri kullanacağım. Kelimelerimi gözyaşlarımla sulayıp seni bu kuru kağıtta yeşerteceğim. Aslında kelimeler seni anlatmaya yetmez biliyorum. Ne desem yaşatamam senin yaşadıklarını,canlandıramam o muhteşem anılarını, geçen o büyülü zamanlarını...
Ne zorluklar yaşadın bizim için, yanlışların olduğu bir yerde, doğruları söyledin. Çünkü sen cesaretliydin. Doğruları söylemenin ne kadar zor olduğunu kendimden biliyorum, bazen ben de arkadaşlarımı uyarıyorum. Karşılaştıklarım, senin yaşadıkların karşısında bir hiç kalsa da senin cesaretin ve çalışkanlığın hakkında bana fikir veriyor. Çünkü benim karşımda bir sınıf senin karşında bir dünya vardı... Kazandığın başarılara hazır konmadın. Ortaya tek başına çıkmana rağmen tarihte benzeri görülmemiş başarılar kazandın; çünkü sen iyi bir önderdin. Kendini diğer insanlardan üstün görmezdin, çünkü sen alçakgönüllüydün. Çocukları sever onlarla ilgilenirdin, çünkü sen merhametliydin. Elindekileri herkesle paylaşırdın, çünkü sen cömerttin. İnsanların hatalarıyla dalga geçmez aksine onları düzeltmeye çalışırdın, çünkü sen hoşgörülüydün. Kısacası sen ahlakın her çeşidinin zirvesindeydin.
Sen övülesi ahlakınla herkese örnek olacak bir kişiydin. Çünkü sen hiç batmayacak bir güneştin, sen allah'ın elçisi, müslümanların efendisiydin. Herkes gibi ben de seni tanımak isterdim. Senin o merhametini tatmak isterdim. Gözlerim ismini ancak kitaplarda görebiliyor. Halbuki seni karşımda görmeyi çok isterdim. Dilim, "sevgili peygamberim" diye seslenmek ve kulaklarım sesinin huzuruyla dünyadaki bütün güzellikleri somutlaştırmak isterdi. Ama ne yazık ki ne yaparsam yapayım o somutluğu yaşayamam. Ama yine de seni içimde canlandırıyorum: işte bir yüz var karşımda: şimdi üzerine kaşlarını yerleştirdim, ama öyle kaşlar ki hiçbir zaman "v" şeklini almıyorlar. Ardından gözler geldi. Baktığımda içinde gerçeğin, gerçekle gelen tüm güzelliklerin ve umudun dans ettiği gözler... Burnun ve ağzın ise güzelliğini tamamlıyorlar. Gülümseyen dudaklar aydınlık yüzüne ne kadar yakışıyor. Görenleri serinleten bir ışıltı yayıyor çehren. Ama en önemlisi de dilin diyorum, o tatlı mı tatlı dilin. İnsanlara tüm gerçekleri anlatan, öğüt veren, cahillikleri düzelten, karanlıklara onunla ışık tuttuğun dilin. Ağzından çıkan her kelime aslında tarihe yazılacak bir destandır. Senin dilinden çıkanlar taa gönlüme ulaşıyor, içime siniyor. Sözlerin bana yabancı gelmiyor. Çünkü kendimi dinlediğimde vicdanım da aynı şeyleri söylüyor. Sanki, masum vicdanımın dili olmuş konuşuyorsun. Seni dinlemeyenlerin ya vicdanları dilsiz, veya kulakları sağırdır.
Seni böyle düşündüm ve "işte oldu" dedim içimden. "o muhteşem insanı oluşturdum." "kendi içimde onu ortaya çıkardım." şimdi ise yapmam gereken tek şey senin yaşamanı, hayatta kalmanı sağlamak. Ama nasıl? Yemek versem, su versem yiyemez içemezsin ki. Ama biliyorum senin nasıl hayatta kalacağını; senin gibi yaşayarak yaşatacağım seni! Bende yaşayacaksın. Ben seni hayalimde değil hayatımda yaşatacağım. Çünkü sen hayalde kalırsan ne bana ne başkasına bir şey veremezsin. Ama hayatıma girersen, hem bana hem beni gören herkese hayat verirsin. İnsanlar senin hatıralarını anlatmak yerine ahlakını yaşatsalardı dünya bu günkünden çok daha farklı olurdu. Ama ben seni yaşatacağım. En azından kendi dünyamı seninle güzelleştireceğim. Ve sanırım bunu, senin bize hediye ettiğin kitabına uyarak yapacağım. Ayrıca senin yaptığın gibi, bu güzellikleri insanlara anlatacağım. Çünkü insanlar fark etmeli seni, fark ettirmeliyim seni herkese...
Ey allah'ın son hediyesi! Sanki bir kitapsın; her satırın erdem dolu. Dokunduğu her yeri, her zamanı, herkesi nakışlarla süsleyen bir kalem gibisin. Adeta hem kitapsın, hem kalemsin, hem öğretmen... Her güzelliği öğreten, en güzeli (allah'ı) öğreten bir öğretmen... Seni nasıl anlatsam bilemiyorum ki? Sahi seni övmek bana mı kalmış, seni allah övmüş. Benim seni övmem ve sevmem mahrum olmamam içindir. Çünkü seni sevmek her kalbe nasip olmaz. Ben de sevginle nasiplenmek istiyorum.
Ey muhammed! Sana "gül" diyorlar. Ama sana "gül" demeye benim dilim varmıyor. Çünkü sen insanların halini görsen sanırım gülmez ağlardın. Ama sana "gül yüzlü" demekten kendimi alamıyorum. Ben seni çok seviyorum. İnsanların seni niye sevmediklerini ise bir türlü anlayamıyorum. Belki çok tuhafına gidecek ama bugün seni sevenleri bile sevmiyorlar. Sevgiden bahsediyorlar ama, sevginin kaynağından habersiz yaşıyorlar. Ama ben seni çok seviyorum.
Uzun zamandır sana bu mektubu yazmakla meşgulüm. Daha da fazla yazmak isterdim. Beni dinlemekten bıkmayacağını da biliyorum. Fakat senin daha okuyacak çok mektubun vardır. Dilerim hiçbir zaman mektupsuz kalmazsın. Şimdilik hoşça kal. Sana, bize hediye ettiğin her şey için ve beni dinlediğin için çok teşekkür ederim.
Bilge GEDİK- Mektup Yarışması Birincisi
Cennetin zirvesinde en güzel kokan gül: "sevgili peygamberim"
O gül yüzünü hiç göremedim. Gördüm ama bir perdenin arkasından. Sisli bir odada yüzün ay gibi parlıyordu. Yanındakilerin kim olduğunu anlayamadım. Ama nurdan olduklarına göre herhalde meleklerdi. Sabahleyin bir güle düşen çiğ damlası gibi seni tutup gönlüme misafir edecekken akıp gittin düşümden. Ama şuna karar verdim; senin için, senin istediğin için, her çiçeğe usanmadan konup bal toplayan arı gibi çalışacağım. Senin gönlüne giden yolun bu olduğunu kavradım.
Yerin göğün nuru, Allah'ın kulu; insanlar uçuşurken rüzgarın önündeki yaprak misali hayat yolunda, sen hayata ve en sıkı dala allah'a tutundun. O rüzgarın seni alıp götürmesine izin vermedin. Seninle beraber sana inananları da korudun.
Sevgili peygamberim senin için en yüksekte uçan bir kuşu yakalayıp sana hediye edeyim isterdim. Çünkü en yüksekler sana layık, en yüksektesin hep. Ama sen kesin o kuşu alıp gökyüzüne salıverirdin. Anlarlardı o zaman hürriyeti insanlar, anlarlardı o zaman merhameti.
Bir yağmurla gelsen efendim. Çorak dünyaya yağsan yeniden. Yağmur rahmet sen rahmetsin. Yeryüzünde muhammed, gökyüzünde ahmet'sin. Sen gelmeyeceksen eğer, zaman sel olsa. Beni alıp sana aksa. Keşke ben de senin döneminde yaşasam, dinini yaymana yardım etseydim. Sıcak günde alnından damlayan ter olmaya da razıyım. Yeter ki sana dokunabileyim. Yeter ki yüzünü görebileyim. Yeter ki berrak billur sesinden öğüt dinleyebileyim.
Hani yalnız kalıyor insan, hani bilmeden bir şeye özlem duyuyor ya; işte öyleyim. Sesimi bir ben, bir akıp giden zaman, bir de Allah duyuyor. Ama sonra anlıyorum ki özlem duyduğum şey sensin efendim.
Alnın ıssız gecede parlardı gökteki kandil gibi. Göz görmedi senden daha güzelini. Dolunay sana benzer, sen ondan aksın. Enes bin malik efendimiz der ki: "o'nun cildine dokunur, sonra ellerimi günlerce koklar, koklardım." işte o zümrüt tenine dokunmayı öyle çok istiyorum ki!
Beni en çok üzen bu mektubumun, benim yazımla yazılanın sana ulaşamayacak olması. Ama inşallah melekler mektubumun sözlerini sana fısıldarlar. Senin için öten bülbüller mektubumu sana şakırlar.
Gece kayan yıldıza binip yanına gelmeyi diliyorum efendim.
Peygamberimizin (sav) Doğumunun 1433. yıldönümü anısına Ayancık'ta düzenlenen
kompozisyon yarışmasında birinci olan yazı;
RESÛLULLAH’A MEKTUP
Muhammed’e mektup yazdım dostlarım
Salat meleğiyle elden yolladım
Kalemim gözyaşı, kağıdım hicran
Gönüldeki gizli yoldan yolladım
Herkesin dünyada var ya yari
Ben de sana meftun ezelden beri
Diyorlar Muhammed Resûl’ün teri
Yürekteki kızıl gülden yolladım
Ayşe ÇAKIR (Emek. Edb. Öğr.)
Allah’ın selamı üzerine olsun YA RESÛLULLAH. Sana aşık olanların, sana aşkla yananların sevdası var yüreğimde. Her birinin gözlerinde Mekke, her birinin yüreğinde SEN…
Yoksun kaldık Ya Resûlallah, senden ve senin gül yüzlü cemâlinden. Sen gelince aklıma, tüm güzellikler yığılıverir önüme. Unuturum yanlışları hemen. Yağmur serinliği dolar içime, dertlerime merhem olur sevgin…
Gelişinle başladı kardeşlik, gelişinle bitti huzursuzluklar. Sen " EMİNSİN " Ya Resûlallah! İsmin "Muhammed’ül Emin"; yani güvenilir insan, dosdoğru insan… Senden öğrendim dostluğu, kardeşliği, kulluğu, senden öğrendim duayı, merhameti, senden öğrendim öğrenmeyi ve yine senden öğrendim, şu evrenin, muhteşem kainatın basit bir tesadüften oluşmadığını. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" sözün, seni anlatmaya yeter, değil mi Efendim! Merhamet sahibiydin sen, mütevaziydin. Yolda yürürken üzerine kasten dökülen külün, hesabını bile sormayandın. Aksine dökülmediği bir gün; "Bu gün üzerime kül dökmediniz, bir rahatsızlığınız mı var! Yardımcı olabilir miyim!" diyecek kadar incelik gösterdin.
Ne çekmiştin Ebu Leheb’den, Ebu Cehil’den; ama sendin onlara sabreden, tatlı dilini onlara karşı bile kullanandın. Ne işkenceler çekmiştin bizim için, ümmetin için… Dikenler üstünde yürüyen, aç kalıp karnına taş bağlayandın… Rabbin sormuştu sana "Melek bir peygamber mi, yoksa kul bir peygamber mi olmak istersin diye. Sen Melek bir peygamber olmayı kabul edebilirdin; ama etmedin Ya Resûlallah, bizi kabul ettin, hep göz yaşı döktün bizim için… bizlere olan sevgin uğruna katlandın işkencelere…!
Ve sen gittin… Öyle bir gidişle gittin ki, ardında göz yaşlarıyla dolu gözler bıraktın, günler aya, aylar senelere dönüştü yokluğunda! ama sen bırakmazsın bizleri, sen sadıksın Ya RESÛLALLAH !
Utanıyorum! Adını koruyamadığım, seni savunamadığım için! Utanıyorum! Ama bende ne Ebu Bekir’in dostluğu, sadakati, ne Bilal’in sabrı, ne de Nesibe’nin cesareti var. Ömer kadar adilde olamıyorum… Senin yolunda taş taşımak isterdim ben de. Ama şimdi gül dikmek istiyorum gönüllere…
Milyonlarca Salat-ü Selam feda olsun sana, kalemim sana feda olsun Ya Resûlallah! Efendim duyar mısın sesimizi! Sevgili, sen aşk ikliminde sultan, mehtapta dolunay, biz ise senin bir bakışına dilenci! Boş geçmezsin değil mi Efendim! Sana muhtacız, senin bir bakışına muhtacız!
Ben aşkı bir üveyikten satın aldım, yaşım onaltı O zamanlar bakır rengiydi dağlar Daha şıvan düşmemişti böğrüme Daha deli deli esmemişti rüzigar Kalbim acıya düşmemişti Sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım Halayda delikanlı başı olacaktım Bıyıklarım yeni terlemişti
Gurbeti İsmail dayımın gönderdiği Kuru üzüm ve fıstıknan Bir de İstanbul fotoğraflarından Tanımıştım
Hey deli yanım Türkülerim ince gül dalım Gönül közüm Verdiğim sözüm Ne zaman duman olsa Munzur'un doruklarında kalırdı gözüm Arada bir durup Fırat'a bakışım Ve yanımdan ayırmadığım Bir üveyikten satın aldığım aşkım
Yani ahretlik gülüyordum İstanbulu fotoğraflardan Vurgunu üveyikten biliyordum
O zemheri akşamında Oturup tandırın karşısına babam Oğul yürü, dedi Yürüdüm Topak oldu babam, acıdan yumdu gözlerini Yalnız bir "ah" etti anam Sessizce ırmağa düştü sözleri
Yürüdüm Terleyen bıyıklarım Şahin bakışım Ve yıldızlı gecelerimde birinde canım Bir üveyikten satın aldığım halis aşkım Geride kaldı
Ormanlar gördüm Ağaçlar gördüm Dallarında adamlar asılıydı İpince fidanlar İpil ipil kan sızardı dudaklardan Bakışlar Gecenin koyukatmer albasması karanlığına karşı Nasıl da gülüyordu Nasıl da gülüyorlardı
Dağlardan geliyorum ben Fırat'ın doğduğu yerden Gönle aktığı yerden Serin göze başından Soğuk bulgur aşından Dağlardan geliyorum ben Aşkın doğduğu yerden hey! Yusuf'un kuyusundan Eyyub'un sabrından geliyorum Etmeyin eylemeyin Ben İstanbulu fotoğraftan Vurgunu üveyikten biliyorum
Hani benim yıldızım Hani şehla bakışım Hani sazım Ve bir üveyikten satın aldığım Halis aşkım
Hey anam Ne aynam ne tarağım ne sedef çakım Ne tesbihim ne mintanım Bir han odasında Akşam alacası değip geçerken böğrüme Yavaşça önüme düştü alınyazım
Kim tutar kaldırır başımı yerden Kim dinler türkülerimi, bozlağımı, sazımı Bir duan olaydı ah, yanıbaşımda Bir çift lafın Bir tas ayranın Bir dağ soluğun Entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin Bir tesbih böceğin Bir avuç toprağın Bir küçük taşın Bir tel taçın alyazmanın altından
Hey anam Akşam indi kırıldı sazım İstanbul'da Haramiler sokağında Bir han odasında Yavaşça önüme düştü alınyazım
Akşam dediğim ana İstanbul'da aykaranlık yürek pustur Bir de hikayesi var Kanadı kırık martıdan dinlediğim: Çok önceden Zebaniler yakıp geçerken şehri üç damla baldıran zehri Üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize Üç martıyı boğmuşlar Herşeyi gördüler diye
Akşam dediğim Dam aralıklarından Han bacalarından kaçıp giden güneşin Vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma Değil mi ana
Yani akşam dediğim İsli han odasında Bir ben Bir viranşehirli Yakup Bir de çaykaralı Musa Üç bardak çay hatırına Üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz Üç damla baldıran zehri değil mi ana Akşam dediğim
Buradan Bu halis aşkımı Bir han kirasına sattığım hovarda İstanbul'dan Aranan bütün overlokçular sıraütücüler adına Budur havadisim Hatırladığım Ne bulgur tadı Ne bir çiçek Ne bir isim Ben gündüzleri Müslüm Gürses dinlemeye Geceleri han odasında Alın yazımı görmeye hüküm giymişim
Yine de ana Ana yine de Öperim gözlerinden Dağlarımın Çimenimin Ve kanayan gençliğimin Öperim hepsinin tekmil gözlerinden Bıyıkları yeni terlemiş gençliğim adına
Ana Can ana Yaran ana Oyy ana Hani benim yıldızım Hani şehla bakışım Hani sazım Bir üveyikten satın aldığım halis aşkım
Ben aşkı bir üveyikte satın aldım, yaşım onaltı O zamanlar bakır rengiydi dağlar Daha şıvan düşmemişti böğrüme Daha deli deli esmemişti rüzigar Kalbim acıya düşmemişti Sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım Halayda delikanlı başı olacaktım Bıyıklarım yeni terlemişti
yüreğime bir gül çizdim kanlı yaş ile yaktın beni küle döndüm dumana döndüm nasıl edem nere gidem dertli baş ile bilemedim teli kırık Kemana döndüm
canım aldın, can evimden vurdun ya sende küstüm sana, faydası yok, geri dönsen de sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın sen de vicdansız çıktın adın batsın
zaman ola devran döne sen de çekesin yitiresin umudunu heder olasın aşka düşe kahrolasın candan bıkasın ömrün boyu bir kez olsun gülmeyesin
sen ki beni rezil ettin yedi cihanda yalan oldum talan oldum senin sayende sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın sen de vicdansız çıktın adın batsın
beni özleyince bir nehir yatağını bulsun kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin sesime bakıpta ağlıyorum sanma seni özleyince böyle olsun birazda
ayrılıversin yaprak dalından insan sevdiğinden ayrılıversin kan damarımdan can pazarından adam baharından ayrılıversin
dağda dört mevsim erimeyen Kar varya yokluğum öyle erimesin sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın sen de vicdansız çıktın adın batsın
siyah gözlerine beni de götür daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşuşun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum pembe uçurtmalar yollandığından beri sarardı tiryaki menekşeleri sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnaları yakalıyorum turnalar gidiyor; ben kalıyorum avareyim, asûdeyim, yorgunum bilmiyorum neden sana vurgunum erzurum garında banklar üstünde uyku tutmuyor karanlıkları yitik düşlerimi kovalıyorum gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
binbir türlü kokuyorsa yaylalar siyah gözlerine beni de götür baharın koynundan koparıp sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle şehzade gülleri gönderiyorum umutlar kalıyor; ben gidiyorum
bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini kaptanları sorgulayan yanından geçen küheylanların korku tûfanına yakalandığı siyah gözlerine beni de götür güneş ülkesinden gelen yiğitler benzeri olmayan bir dünya kursun cellat, ayrılığın boynunu vursun
usul usul intizârı çürüten bu hercai diken, bu çılgın arzu sürüklüyor imkânsız muştuların eşiğine gönül vâdilerini bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum tanyerine ya topla yaralı kırlangıçları ya da bu vefâsız şarkıyı bitir özgürlüğe giden tutsaklar gibi siyah gözlerine beni de götür
İLİMİZ İL GENELİNDE 06/04/2011 TARİHİNDE YÖNETİCİ ATAMA YÖNETMELİĞİNİN 18.MADDESİ GEREĞİNCE MÜDÜR YARDIMCILIĞI AÇIK LİSTESİ Sıra No Yer Okul/Kurum Adı 2010 Kurum Tipi Görev Adı Norm Mevcut İhtiyaç Fazla Yönetmeliğin 18.mad.nin 5.fıkrasına göre Bayan Md.Yrd. 1 MERKEZ 100.yıl Mehmetcik İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 2 MERKEZ Ahmet Çalışkan Anaokulu C Müdür Yardımcısı 1 0 1 3 MERKEZ Anafartalar Lisesi A Müdür Yardımcısı 3 2 1 4 MERKEZ Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 7 6 1 5 MERKEZ Çamlık İlköğretim Okulu ve İş Okulu A Müdür Yardımcısı 4 1 3 6 MERKEZ Denizli Erken Çocukluk Eğitim Merkezi A Müdür Yardımcısı 1 0 1 7 MERKEZ Denizli İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 7 6 1 8 MERKEZ Denizli Özel Eğitim Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 3 2 1 9 MERKEZ Denizli Ticaret Borsası İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 3 2 1 10 MERKEZ Denizli Ticaret Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 6 5 1 11 MERKEZ Denizli Ticaret Odası Ahi Sinan İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 2 1 1 12 MERKEZ Dr.Bekir Sıddık Müftüler İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 13 MERKEZ Güzelyurt Eğitim-Uygulama Ok.ve İş Eğt.Mrk A Müdür Yardımcısı 3 0 3 14 MERKEZ Hacı Hasan Ali Kömürcüoğlu İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 2 1 1 15 MERKEZ Hacı İbrahim Demireren Cumhuriyet İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 2 1 1 16 MERKEZ Hacı Serpil Kabaklıoğlu İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 2 0 2 17 MERKEZ İmam Hatip Lisesi A Müdür Yardımcısı 3 2 1 18 MERKEZ İsmail Tosunoğlu iş Eğitim Merkezi A Müdür Yardımcısı 4 3 1 19 MERKEZ Karakova İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 20 MERKEZ Servergazi İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 4 2 2 21 MERKEZ Merkezefendi İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 3 2 1 22 MERKEZ Hacı Leman Oto İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 23 MERKEZ Mehmet Akif Ersoy Lisesi A Müdür Yardımcısı 2 1 1 24 MERKEZ Şenay Öztürk Anaokulu A Müdür Yardımcısı 2 1 1 25 ACIPAYAM Acıpayam Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 5 3 2 26 ACIPAYAM Hisar İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 27 ACIPAYAM Yeşilyuva Osman Çemen Çok Programlı Lisesi A Müdür Yardımcısı 1 0 1 28 ACIPAYAM Yassıhöyük İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 29 ACIPAYAM Kelekci Lisesi B Müdür Yardımcısı 1 0 1 30 AKKÖY Sema Abdurrahman Karamanlıoğlu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 3 1 2 31 BABADAĞ Babadağ Müşerref Yılmaz İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 32 BABADAĞ Kelleci İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 33 BAKLAN Ataköy İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 34 BAKLAN Baklan Atatürk İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 35 BAKLAN Kavaklar Beyelli Mehmet Altaş İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 36 BAKLAN Baklan Limak Hüsamettin Tuyji Çok Programlı Lise A Müdür Yardımcısı 1 0 1 37 BEKİLLİ Kutlubey Şehit Er Atakan Caran İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 38 BEKİLLİ Bekilli Atatürk Lisesi B Müdür Yardımcısı 2 1 1 39 BEYAĞAÇ Kapuz Halil İbrahim Arılık İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 40 BEYAĞAÇ Kızılcaağaç İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 41 BEYAĞAÇ Beyağaç Lisesi B Müdür Yardımcısı 1 0 1 42 BOZKURT Bozkurt Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi B Müdür Yardımcısı 2 1 1 BAYAN olacak 43 BOZKURT Bozkurt Çok Programlı Lise A Müdür Yardımcısı 1 0 1 44 BULDAN Yenicekent Atatürk İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 45 BULDAN Buldan Ali Tunaboylu Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi A Müdür Yardımcısı 6 4 1 46 BULDAN Salih Gökçe Anaokulu C Müdür Yardımcısı 1 0 1 47 BULDAN Yenicekent Meliha Aktan Lisesi B Müdür Yardımcısı 1 0 1 48 ÇAL Çal İmam Hatip Lisesi B Müdür Yardımcısı 2 0 2 49 ÇAL Çal Meslekî ve Teknik Eğitim Merkezi, Mesleki Eğitim Merkezi A Müdür Yardımcısı 3 2 1 50 ÇAL Akkent Cumhuriyet İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 51 ÇAL Bahadınlar İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 52 ÇAL Belevi İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 53 ÇAL Hançalar Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 54 ÇAL Sazak İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 55 ÇAL Çal Lisesi B Müdür Yardımcısı 1 0 1 56 ÇAMELİ Halk Eğitim Merkezi B Müdür Yardımcısı 2 1 1 57 ÇAMELİ Çameli Arıkaya İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 58 ÇAMELİ Gökçeyaka 75.Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 59 ÇAMELİ Kirazlıyayla İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 60 ÇAMELİ Kolak Gayret İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 61 ÇAMELİ Sarıkavak İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 62 ÇAMELİ Çameli Çok Programlı Lisesi A Müdür Yardımcısı 2 1 1 BAYAN olacak 63 ÇARDAK Beylerli İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 64 ÇİVRİL Kıralan Fatih İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 65 ÇİVRİL Kıralan İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 66 ÇİVRİL Kızılcasöğüt İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 67 ÇİVRİL Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 68 ÇİVRİL Özdemirci İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 69 ÇİVRİL Rasime Kameroğlu İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 70 ÇİVRİL Yeşilyaka İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 71 ÇİVRİL 75.Yıl İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 72 ÇİVRİL Civril Lisesi B Müdür Yardımcısı 1 0 1 73 ÇİVRİL Çivril Keriman Kamer Ticaret Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 3 1 2 74 GÜNEY Atatürk İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 75 GÜNEY Üçeylül İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 76 HONAZ Necati-Fikriye Dalaman İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 77 KALE Gölbaşı İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 78 KALE Özlüce İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 79 KALE Ya-Tu Otomotiv Hürriyet İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 2 1 1 80 SARAYKÖY Halk Eğitim Merkezi B Müdür Yardımcısı 2 1 1 81 SARAYKÖY İmam Hatip Lisesi B Müdür Yardımcısı 2 1 1 82 SARAYKÖY Tosunlar İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 83 SARAYKÖY Sarayköy Merkez Mükerrem Tokat Anaokulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 84 SERİNHİSAR Kocapınar İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 85 SERİNHİSAR Serinhisar Hakkı Gökçetin Çok Programlı Lisesi A Müdür Yardımcısı 2 1 1 86 SERİNHİSAR Atatürk İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 87 SERİNHİSAR Serinhisar Anaokulu C Müdür Yardımcısı 1 0 1 88 SERİNHİSAR Yatağan Müftü Arif Aksit Ticaret Meslek Lisesi B Müdür Yardımcısı 1 0 1 89 TAVAS Hanife ve Ahmet Paralı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi A Müdür Yardımcısı 5 4 1 90 TAVAS Derinkuyu İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 91 TAVAS Garipköy Mehmet Poran İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 92 TAVAS Horasanlı İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 93 TAVAS Kızılcabölük Atatürk İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 94 TAVAS Kozlar İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 95 TAVAS Vakıf İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 96 TAVAS Yahşiler İlköğretim Okulu A Müdür Yardımcısı 1 0 1 97 TAVAS Yorga Hacı Fatma Topalan İlköğretim Okulu B Müdür Yardımcısı 1 0 1 98 TAVAS Tavas Ticaret Meslek Lisesi C Müdür Yardımcısı 1 0 1 TOPLAM 170 61 108
Düzenli Spor Yapmanın Kas ve Kemik Gelişimine
Etkileri
Kas gücünüzün artması ve vücudunuzun dayanıklı olması için
düzenli spor yapmalısınız. Bilinçli yapılan egzersizler kaslarınızı geliştirir.
Beden eğitimi dersine yaptığınız egzersizleri diğer zamanlarda, evlerinizde de
yaparsanız kemik ve kas gelişiminize yardımcı olur. Spor yapanlar daha güçlü
ve sağlıklı olurlar. Sağlıklı olmak isteyen bir insanın düzenli spora ihtiyacı
vardır. Ancak, spora başlarken kaslarınızı ve eklemlerinizi yapacağınız
çalışmaya hazırlamanız gerekir. Beden eğitimi dersine başlarken öğretmeniniz
sizlere ısınma egzersizleri yaptırmasının nedeni budur. Sporu, kaslarınızın ve
kemiklerinizin sağlıklı olması ve düzenli gelişmesi için yapıyorsunuz. Eğer
dikkat etmezseniz, sağlıklı olmak için uğraşırken sağlığınızı tehlikeye atmış
olursunuz. Yoğun kas gücüne ihtiyaç duyanlar sadece sporcular değildir.
Hamallar, inşaat işçileri, tarlalarda çalışanlar da yoğun kas gücüne ihtiyaç
duyarlar. Kemiklerimizin ve kaslarımızın sağlıklı olabilmesi ve düzenli
gelişebilmesi için beslenmenize de çok dikkat etmelisiniz. Gelişim çağında oln
bireylerin kemik gelişimi için yeteri kadar süt tüketmeleri gerekir.
Beslenmenin yanında dinlenmeye ve düzenli uykuya da ihtiyacımız olduğunu
unutmayın. Sürekli hareket hâlinde olmak, yeteri kadar uyumamak kemik ve kas
sağlığımızı olumsuz etkiler. De kemiklerinizin ve kaslarınızın sağlıklı
olabilmesi için neler yapabileceğinizi anlatan bir poster hazırlayın.
Hazırladığınız posteri sınıfınızda sergiledikten sonra ürün seçki dosyanızda
saklayın. Öğrendiklerimizi Gözden Geçirelim 1.Vücudumuzda sert bir yapıya
sahip kemiklerden oluşan bir iskelet olduğunu öğrendik. 2.İskeletin temel
kısımlarını model üzerinde gördük. 3.Vücudumuzdaki kemikleri şekillerine göre
gruplandırdık ve bunlara örnekler verdik. 4. Vücudumuzdaki kemikleri
birbirine bağlayan ve harekete yardımcı olan eklemleri
gözlemledik. 5.Hareketi sağlayan kasların iskelete bağlı olduğunu
gözlemledik. 6.Kasların lifli yapısı sayesinde nasıl kasılıp gevşediğini ve
kemikleri nasıl hareket ettirdiğini öğrendik. 7.Egzersiz ile kas gelişimi
arasındaki ilişkiyi öğrendik. 8.İskelet ve kas sağlığını olumsuz etkileyecek
davranışları öğrendik.
• Öğrencilerden egzersiz ve spor yapmanın iskelet
ve kas gelişimine olumsuz etkileri konusunda düşüncelerini sıralamaları
sağlanır. • Yoğun kas gücüne ihtiyaç duyan meslekler vurgulanır. • Dengeli
beslenmenin önemi vurgulanır.
Ey mâsum hasta çocuklara ve mâsum çocuklar hükmünde
olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde
mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti
kazanınız.
Mâsum çocukların hastalıklarını, o nazik vücudlara bir idman,
bir riyazet ve ileride dünyanın dağdağalarına mukavemet verdirmek için bir
şırınga ve bir terbiye-i Rabbâniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine ait çok
hikmetlerle beraber ve hayat-ı ruhiyesine ve tasaffî-i hayatına medar olacak
büyüklerdeki keffâretü’z-zünub yerine, mânevî ve ileride veyahut âhirette
terakkiyât-ı mâneviyesine medar şırıngalar nev’indeki hastalıklardan gelen
sevap, peder ve validelerinin defter-i a’mâline, bilhassa sırr-ı şefkatle
çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden validesinin sahife-i hasenâtına
girdiği, ehl-i hakikatçe sabittir.
İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm sevap
almakla beraber, o ihtiyarların—ve bilhassa peder ve valide ise—dualarını almak
ve kalblerini hoşnut etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete,
hem âhiretin saadetine medar olduğu, rivâyât-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı
tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir
veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini
rencide etse, azâb-ı uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü,
çok vukuatla sabittir.
Evet, ihtiyarlara, mâsumlara, yalnız akrabasına bakmak
değil, belki ehl-i iman—madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var—onlara rast
gelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek
İslâmiyetin muktezasıdır.
Lügatler :
âhiret : öldükten sonra yaşanacak
olan sonsuz hayat azâb-ı uhrevî : âhirette çekilecek
ceza azîm : büyük, yüce bahtiyar : talihli,
mutlu bedbaht : kötü bahtlı, tahlihsiz bedel :
karşılık bilhassa : özellikle celb etmek :
çekmek dağdağa : telaş, sıkıntı defter-i a’mâl : amellerin
yazıldığı mânevî defter devâ : ilâç, çare ebeveyn :
anne-baba ehemmiyet : değer, önem ehl-i hakikat :
varlıkların ve olayların ardındaki gerçeğe ulaşan kişiler
ehl-i iman : Allah’a ve Ondan gelen herşeye inananlar,
mü’minler felâket : belâ, musibet gurbet : gariplik,
yabancılık; yabancı memlekette olma hayat-ı dünyeviye : dünya
hayatı hayat-ı ruhiye : ruhun hayatı hikmet : fayda,
gaye
iman : Allah’a inanma intisap etmek :
bağlanmak itaat etmek : emre uymak keffâretü’z-zünub :
günahların bağışlanmasına vesile lisan-ı acz : acizlik
dili mâsum : zavallı, günahsız medar olmak : sebep olmak,
vesile olmak medar : kaynak
muhterem : hürmete layık mukavemet :
dayanma, karşı koyma
mukteza : bir şeyin gereği mühim :
önemli nazar-ı rahmet : şefkat ve merhametlice bakış nazik :
ince, zarif nev’i : çeşit, tür niyaz : dua,
yalvarma peder : baba
rast gelmek : denk gelmek rencide
etmek : incitmek rivâyât-ı sahiha : Peygamber Efendimize (a.s.m.)
ait olduğu kesin olarak bilinen hadisler riyâzet : idman,
antreman
ruh u can : ruh ve can; büyük bir
istek saadet : mutluluk sahife-i hasenât : iyiliklerin
yazıldığı sayfa sıhhat : sağlık
sırr-ı iman : iman sırrı sırr-ı şefkat
: şefkatin içinde gizli olan sır tasaffî-i hayat : hayatın kirlerden
ve kusurlardan arınması, saflaşması terakkiyât-ı mâneviye : mânevî ve
ruhî açıdan yüksek derecelere yükselmeler terbiye-i Rabbâniye : her
şeyin rabbi olan Allah’ın terbiyesi teslimiyet : bağlılık, kendini
Allah’ın iradesine bırakma ticaret-i uhreviye : ahirete yönelik
ticaret
uhuvvet-i hakikiye : hakikî, gerçek
kardeşlik valide : anne vaziyet : durum,
hâl vefâkârâne : vefalı bir şekilde veled : evlat,
çocuk vukuat : meydana gelen olaylar vukuat-ı tarihiye :
tarihî olaylar
Öncelikle powerpoint’e müzik eklemek ile müzik gömmek arasındaki farkı söylemekte fayda var. Sunuma müzik eklemek aslında fazla bir şey ifade etmez çünkü hazırladığınız sunumu başkasına gönderirken müzik dosyasını da ayrıca göndermeniz gerekir. Yani 2 dosya gönderirsiniz (powerpoint dosyası ve ses dosyası). Fakat müziği içine gömerseniz ses dosyasını göndermenize gerek kalmaz, sadece powerpoint sunumunu gönderirsiniz ve sesli olarak sunumu izlerler. Powerpoint programının içine müzik gömmek için bilinmesi gereken en önemli şey ses dosyasının WAV uzantılı olmasıdır. Yani çok kullandığımız MP3’ler powerpoint sunumunun içine gömülmez (yanlış anlaşılmasın eklemekten bahsetmiyorum). Gömmek için “wav” uzantılı ses dosyası olması gerekmektedir ya da MP3’ler bir dönüştürücü ile wav’a dönüştürülüp gömülmesi gerekir. Şimdi sesi gömme işlemine başlayalım; Boş bir power point dosyası açalım.
1. Öncelikle “araçlar(tools)” girerek aşağı doğru açılan menüden “seçenekler(options)” seçelim.
2. Açılan pencereden “Genel(general)” girerek “KB” önündeki sayıyı yükseltelim. Örneğin aşağıdaki resimde 5000KB yani 5MB’lik bir değer var. Bu değer içine gömeceğimiz ses dosyasının (wav) limitini gösteriyor. Ekleyeceğimiz ses dosyasını örneğin 10MB ise buraya 10.000KB yazmamız gerekli. (Mp3’ü Wav’a dönüştüren program olan “Arial Audio Converter” da dönüştürülen wav dosyası fasla boyutlu olmayacağından 5000 yazmak yeterli olacaktır). İşlem bittikten sonra “tamam(ok)” ile kapatın pencereyi.
3. Şimdi “Ekle(insert)” , "sesler ve klipler(movies and Sounds)" takip ederek "dosyadan ses (sound from file…)" seçin.
4. Ses dosyasını seçin, unutmayın WAV olmalı… Wav dosyası seçmek için resimde de görüldüğü gibi kırmızı işaretli Dosya Türü (Files of type…) kısmındaki oku tıklayarak açılan listeden Windows ses dosyası (wav)’ı seçin. 5. Dosya eklendikten sonra karşınıza böyle bir pencere gelir, “otomatik olarak (Automatically)” seçin.
6. Ses dosyasını ekledik ve slaytın ortasında bir sarı çan şeki çıktı. Üzerine gelin ve sağ tıklayın. Açılan menüden “Özel Animasyon (custom animation)” girin.
7. Ekranın sağ tarafında açılan animasyon penceresinden eklediğimiz ses dosyasının üzerine gelip sağ tıklayın ve efekt seçenekleri (effect options)’ne girin.
8. Burası önemli bir nokta aşağıdaki resimde kırmızı kare içine aldığım yerdeki “slayt sonra(after)” yazan yere tık koyun ve oradaki boşluğa sunumunuzun toplam slayt numarasını yazın. Yani sunumunuz 35 slayt ise toplam oraya 35, 525 slayt ise 525 yazın. Böylece gömülen ses dosyası hiç durmayacak ve toplam slayt sayısı sonuna kadar çalmaya devam edecektir.
9. Son olarak sarı çan işaretini de saklamak için şunu yapın. Yukardaki “ses ayarları (sound settings)” sekmesine girdikten sonra aşağıdaki resimde kırmızı karede işaretlediğim, “Slayt gösterisi boyunca ses simgesini gizle (hide sound icon)” yazan cümlenin başındaki yere bir tık koyun (resimdeki gibi olsun) ve tamam diyerek kapatın. Sonuç: Aslında ses dosyasını gömmekten biraz fazlasını yaptık. Ama hepsi birbirine bağlı şeyler zaten. Ses dosyasını gömme ile gömdükten sonra sesin hiç kesilmemesi için toplam slayt numarasını yazdık ve böylece müziğimiz sunumun sonuna kadar çalmaya devam etti. Ayrıca görüntüyü bozmaması açısından sarı renkli çanı sakladık. Hepsi bu kadar.
Şiirin normal konuşma dilinin üzerinde bir yapısı olduğu herkesçe
bilinir. Bir üst-dildir şiir dili. Ne var ki bir üst-dil deyince,
herşeyde olduğu gibi bu da abartıldı ve olmadık anlamlara çekildi. Bugün
şiir dili demek; kuş dili gibi birşey demek oldu neredeyse. Sadece kuş
dili bilenlerin anladığı bir dil. Oysa; şiir dili adı üzerinde güzel bir
"dil" dir. Samimidir ve yüreğin dili olması gerekir. Düşüncelerin
yürekte damıtılması ve ifadesini de yüreğin dilinde bulmasıdır esasında.
Yani, sözcüsü yürek olan düşüncedir şiir. Şiir dili de işte budur.
Beyinleri dopdolu, çok yönlü, birikim kazanmış duyarlı insanların,
şiirin yapısını da mutlaka bilmesi koşuluyla; yaşam karşısındaki
duruşlarından ve bakışlarından yola çıkarak edindikleri bilgileri,
yorumları, şair olarak yüreklerine indirip, oradan dışavurmalarıdır.
Yüreğe indirilmeden yapılan ifadeler zaten bilim ve düşün adamlarının
işidir. Yani şiirde de hakikati aramak ve sezmek var bilimde olduğu
gibi. Ama sözcüleri ayrı işte. Biri akıl, diğeri yürek. Yürek olunca da;
daha bir incelik sözkonusu ve melodisi ile heyecanı ile yürekten yüreğe
bir akım başlayarak insanları kendinden geçirebiliyor. Yüreğin
potasında erimeyen hiçbir sözcük şiir olma şerefine erişemez. Bütün
sözcükler şiir olmak için, önce şairin yüreğine gireceklerdir. Önceki
hayatlarını unutup; sıfır derece anlamda yani nötr olarak oraya girecek
ve şiir olmak için o sıcak potada diğer sözcüklerle şairin yüreğinde
birbirleriyle tanışacaklardır. Ve şairin verdiği bütünlüğe doğru yol
alacaklar; bütünün hizmetinde olmak üzere ve sadece o şiire özgü olmak
üzere yepyeni anlamlara kavuşacaklardır. Şiirin bütünüyle bir anlam
kazanacaklardır. Şiirin bütünü ise, parçaların dışında; onu oluşturan
sözcüklerin toplamı değil; onlardan oluşan ama onları epeyce aşan, ilahi
bir niteliğe sahip olan ve şairin hayata bakışını ve duruşunu da içeren
ve vermeye çalıştığı yönü de göstermeye çalışan bir bütündür. Bu
bütünlük çok özel bir durumdur ve onu oluşturan sözcükler bu bütünün bir
anlamlandırması olmaksızın hiçbirşeydirler. Ancak o bütünün vereceği
görevi yaptıkları oranda önem kazanır ve varolurlar.
Şimdi durum böyle olunca; bir şairin neredeyse bütün yaşamını içine
koyduğu ve bir güzellik içinde ürettiği bir şiiri kitlelerle
paylaşmasından doğal ne olabilir? Neden kimseler anlamasın diye kuş
diline çevirsin ki? Ve neden geniş halk kitlelerine değil de, çok küçük
bir elit tabakanın hizmetine sunmak istesin ki? Daha çok insan şiiri
anlasa ve yaşamına anlam katsa, şairin ne kaybı olabilir ki? Ve çok
merak ediyorum: neden bugüne kalmış en büyük şairler hep anlaşılır
olmuşlardır da değerlerinden hiçbirşey kaybetmemişler; tam tersine halen
daha en çok okunan onlar olmuşlardır? Durup düşünmek lazım!..
"Sanat Nedir?" adlı eserinde bakın ne diyor ünlü yazar TOLSTOY:
"Bir eserin, bütün insanlık için yararlı olması için, iyi ve kötüyü
ayırması, güzel ve anlaşılır olması gerekmektedir. Sanat ancak, belli
bir sınıf için değil, büyük kitleler için yarar sağladığı zaman sözü
edilebilir bir değere ulaşır.
...Fırsatçıların her zaman kullandıkları bir yöntem vardır. Halkın
kullanmadığı, dile yerleşmemiş kelimeleri kullanarak, gerektiğinde icat
ederek halkın gözünde kendisini yüceltmek. Bu, ' halk, anlamadığına
inanır' mantığıdır ve çoğu zaman başarılı olur. Kitleler, bilmedikleri
kelimelerin ardından sürüklenirler. Bu arada sanat da tükenmeye yüz
tutar. Ortodoks kilisesinin sapık fikirlerinin, ağır bir dille
düzenlenerek halka benimsetilmesi bu yöntemin en çarpıcı
örneklerindendir."
"Bir eserin ilginçliği , onun gösterişinde değil, ortaya koyduğu yeni
düşüncede olmalıdır. İlginçliği bayağı şiirsellikte, gösterişte,
taklitte aramak sanata bir şey kazandırmaz. Bunlar zengin sınıfın sanat
üzerinde oynadığı bir oyundan başka bir şey değildir."
* SANAT NEDİR? L.N.TOLSTOY, Şule Yayınları İstanbul, Eylül 1992, Çev.Baran Dural, s,7
Şiir dilini doğal dilden ayıran özellikler nelerdir?
• Şiir dilinde kelimeler genellikle gerçek anlamının dışında kullanılır.
• Şiir dilinde imge vardır, günlük dilde imge yoktur.
• Şiir dili, günlük dilin özellikleri barındırır; ancak günlük dili söz sanatları ve imge kullanarak aşar.
• Şiir dilinde az sözle çok şey anlatmak amaçlanır. Böyle bir durum günlük dilde yoktur.
• Şiir dilinde söz sanatları yoğun ve etkili bir şekilde kullanılır.
(29/4/2006 GÜNLÜ VE 26153 SAYILI RESMİ GAZETEDE
YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE GİREN 5490 SAYILI NÜFUS KANUNUNUN 71 İNCİ MADDESİ İLE
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞTIR)
Kanun Numarası :1587
Kabul Tarihi :5/5/1972
Yayımlandığı
R. Gazete :16/5/1972 Sayı:
14189
Yayımlandığı
Düstur :Tertip:5
Cilt:11 Sayfa:2272
KISIM-1
Teşkilat
BÖLÜM:1
Merkez
Madde 1- Nüfus İşleri, İçişleri Bakanlığına bağlı bir Genel Müdürlük tarafından
yürütülür. Bu Genel müdürlük bir Genel müdür, bir Müşavir ve iki Genel Müdür
yardımcısı ile aşağıdaki şubelerden teşekkül eder. Ve bu Genel Müdürlüğün
giderleri İçişleri Bakanlığı Bütçesinin ilgili tertiplerinde ayrı olarak
gösterilir.
1.Nüfus Şubesi
Yurt
dışında oturanlar da dahil bütün vatandaşların nüfus hareketlerine ve şahsi
hallerine ilişkin işlemlerle kanun, tüzük, yönetmelikler genel emirlerin
00hazırlanması nüfus yazımı işlerinin yürütülmesi, teftiş, layihalarının
incelenerek sonuçlandırılması ve nüfus artış ve eksikliklerin gösterir
istatistiklerin düzenleme ve özetlemesi ile nüfusa ait taşradan yapılacak
danışmalara cevap vermekle görevlidir.
2. Vatandaşlık Şubesi
Vatandaşlık
Kanununun uygulanması, vatandaşlığa alınma, çıkma, kayıp ve çıkarılma
işlemleriyle, göçmen ve mültecilerin tescil işleri, anlaşma ve protokollere
uygun vatandaşlık tetkik ve tasdiki; vatandaşlık konuları ile ilgili bütün
işleri görür ve anlaşmazlıklarını mevzuat dairesinde çözer.
3.Arşiv şubesi
Aile
kütüklerinin iller itibariyle ikinci nüshaları tutar ve nüfus dairelerinden
gönderilecek şahsi hal tutanaklarını kütüklerine işleyip özel yerlerinde saklar
ve taşrada her hangi bir sebeple kaybolan şahsi hal ve aile kütüklerinin
tasdikli örnekleri isteyen resmi makamlara ve ilgililere verir.
4. Personel ve gereç Şubesi
Genel
Müdürlüğün merkez ve iller teşkilatında çalışan memur ve hizmetlilerin bütün
özlük işleriyle teşkilatın bütçe, ayniyat, levazım ve hesap işlerini yürütür.
5. Evrak ve dosya Şubesi
Genel
Müdürlüğün haberleşme, dosya, evrak işleriyle diğer şubeleri çalışma konuları
dışında kalan ve Genel müdürlükçe verilen işleri yapar.
BÖLÜM II
İller
Madde 2- Her il merkezinde bir nüfus müdürü ile bir başmemur ve yeteri kadar
katip ve nüfus hareketleri çok olan illerde bir müdür muavini bulunur.
Nüfus Müdürleri, il içinde
nüfus işlerini düzgün yürütmek, aile şahsi hal kütük ve olaylarının
istatistikleri zamanında yapmak, valiye ve ilgili dairelere vermek, bütün il
çevresindeki nüfus teşkilatı ve işlerini daimi olarak denetimi altında
bulundurmak ve nüfus dairelerini ilgilendiren diğer kanunlar hükümlerini yerine
getirmekle ödevlidirler. Müdür muavinleri, nüfus müdürlerinin görevlerinde
yardımcılık ve bulunmadığı zamanlar vekillik yaparlar.
Madde 3. Her il merkez ve bağlı ilçelerinde bir nüfus başmemuru ile aşağıdaki
nüfus sayısı hesabına göre memur ve birer kâtip bulunur.
Yirmibine kadar bir,
kırkbine kadar iki, altmışbine kadar üç seksenbine kadar dört, yüzbine kadar 5
memur bulunur. Daha fazla nüfuslu ilçeler için aynı hesap yürütülerek memur
adedi artırılır.
Nüfus başmemur, memur ve kâtiplerini kadro,
yer ve unvanlarına bakılmaksızın lüzum görülen yerlerde görevlendirmeye,
gerekli görülen bölgelerde gezici nüfus memurları çalıştırmaya İçişleri
Bakanlığı yetkilidir.
Nüfus
başmemurları ilçede nüfus işlerinin genel idaresinden ve denetlenmesinden,
haberleşme işlerinden sorumlu olup, ilçe ve gezici nüfus memurların teftişe ve
resmi kurullarda mahkemelerde bulunmaya yetkilidir.
Her
nüfus memuru; doğum, evlenme, boşanma, yer değiştirme, evlat edinme , tanıma,
kayıt ve nesep tashihi gibi nüfus olaylarını yazmak ve kütüklere işlemek ve
yeni doğanlara nüfus cüzdanı vermek, cüzdan değiştirmek, istatistikleri tutmak
ve başmemur tarafından verilen işleri yapmakla görevli ve bu işlerden
sorumludur.
Nüfus
memurlarının her hangi bir sebeple vazife yapmadıkları hallerde bunlara ait
işler başmemur ve kâtipler tarafından yürütülür.
KISIM-2
Ana Hükümler
BÖLÜM-1
Kütüğe Geçirme
(1)
Madde 4- Her Türk Türkiye’de
ikametgahının veya sonradan ikametgah edindiği yerin nüfus memurluğuna
kendisini yazdırmaya ve bir nüfus
cüzdanı almaya mecburdur.
Reşit
olmayanların nüfus olaylarını yazdırıp nüfus cüzdanlarını almakla veli ve
vasileri ödevlidir. (2)
Madde 5- Şahsi halleri bildirmekle
ödevli tutulan kimseler doğum, evlenme, boşanma, ölüm, gaiplik,nesep tashihi,
tanıma, evlat edinme ve evlatlık sözleşmesinin kaldırılması olaylarını nüfus
memurluğuna bildirmeye ve nüfus memurları da bunları aile kütüklerine yazmaya
mecburdurlar. Nüfus Memurlarına yapılan doğum, ölüm ve yer değiştirme
bildirileri bir tutanakla tespit, diğer şahsi hal olayları mahkemeler ve
dairelerin verecekleri ilân ve resmi belgelere dayanmak suretiyle aile
kütüklerine işlenir.
(1) Merkezi Nüfus İdaresi
Sisteminin uygulanmasında geliştirilecek olan numara sistemi için ek 4 üncü
maddeye bakınız.
(2) Bu hükmün uygulanmasında ek
1 ve 2 inci maddelere bakınız.
Madde 6- Nüfus kütükleri ilçe esası
üzerine tutulur. Her nüfus dairesinde tutulan doğum, ölüm, yer değiştirme
tutanakları ile evlenme, boşanma, kayıt ve yaş tashihi belgeleri ayrı ayrı ve
diğer şahsi hal değişikliklerine ait belgelerde birer kütük haline getirilmek
suretiyle saklanır. Her mahalle ve köy için ayrı aile kütükleri tutulur, Bu
kütüklerin tutuluş şekilleri ve bütün belgelerin formülleri yönetmelikte
belirtilir.
Madde 7- (Değişik: 15/11/1984-3080/1 md.)
Doğum ve yer değiştirme olaylarına ilişkin
beyanlar nüfus memurları tarafından tutanaklara geçirilir. Tutanaklar olayı
beyan eden kişi ve tutanağı düzenleyen nüfus memuru ile nüfus şefi tarafından
imza edilir.
Beyanların
bu Kanunda belirtilen süreler içerisinde yapılmamış olması veya beyan edilen
olayla ilgili resmi belge verilmemiş olması halinde, nüfus idareleri beyanın
doğruluğunu araştırabilirler.
Doğumla
ilgili resmi belge veya raporların ilgililerin tam künyeleri ve nüfusta kayıtlı
oldukları yeri gösteren belgelerle birlikte posta ile nüfus idarelerine
gönderilmiş olması halinde de beyan yapılmış sayılır.
Nüfus
idarelerince tutulan tutanaklar veya yetkili resmi kurum ve kuruluşlarca
evlenme, boşanma, kayıt ve yaş tashihi, nesep düzeltmesi gibi şahsi hal
olaylarına ait ilan ve belgeler nüfus memurları tarafından aile kütüklerine
işlenir. Bu belgeler işlemi yapan nüfus memuru tarafından aile kütüğüne
geçirildiğine dair şerh verilerek imzalanır. Bu tutanak ve belgelerin birer
örneği Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilir.
Ölmüş
olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanakları ölüm
olayını gösterir belge ile başvurulması halinde nüfus idarelerince tutulur ve
gerekli işlem yapılır. Herhangi bir belge ibraz edilmemesi halinde ölüm
beyanının doğruluğu nüfus idarelerince tahkik ettirildikten sonra tutanak
işleme konulur.
Sağlık
kuruluşları ve tabipler kontrollerindeki doğum ve ölüm olaylarına ilişkin
ilgilinin tam künyesini gösteren bir rapor düzenleyerek sahiplerine vermekle
görevlidirler.
Madde 8- Kendisinin veya babasının aile
kütüğü başka yerde bulunanlara ait tutanaklarla kayıt tashihi gibi şahsi hal
belge ve ilamları üçer, evlenme ve boşanma için verilen bildiri ve ilamlar
dörder nüsha olarak düzenlenir.
İşlem
görülecek daire sayısı kadar nüshası, başvurulan nüfus memuru tarafından bir
hafta içinde aile kütüğünün bulunduğu yer nüfus memurluğuna yollanır. Bunları
alan nüfus memuru bir hafta içinde nüfus kütüğüne işler ve tutanağı gönderen
memura bildirir, kütük işlem ve sayfa numaralarını ve tarihini gösterir
tutanağın veya resmi belgenin bir nüshasını alıkor, diğer nüshasını ay sonunda
7 nci madde uyarınca merkez arşivine gönderir.
Madde 9- Türkiye dışındaki Türk
vatandaşlarının nüfus olayları en yakın Türk konsolosluğuna bir bildiride
bulunmak veya mahalli kanunlar yabancılara ait nüfus olaylarını bulundukları
yerdeki belediye veya nüfus dairelerine bildirerek kaydettirmek ödevliliğini
yüklediği takdirde vatandaşlarımızın bu husus da mahalli makamlara yapacakları
bildiriyi gösterir. Bu makamlardan veya 18 inci maddede yazılı kurumların
sorumlu görevlilerinden kendilerine verilecek belgeleri konsolosluğumuza vermek
suretiyle tespit edilir.
Böyle
bir bildiri veya belgeye dayanılarak konsolosluklar tarafından düzenlenecek
örneğine uygun doğum, ölüm, tutanaklarıyla evlenme tescil belgeleri 7 ve 8 inci
madde hükümlerine göre işlem yapılmak üzere doğruca İçişleri Bakanlığına
gönderilir.
Oturduğu
yerde ve yakınında Türk Konsolosluğu bulunmadığı takdirde o memleketin şahsi
hal işlerini yürüten yetkili makamları veya kurumları tarafından verilip
Dışişleri Bakanlığınca usulüne göre onanmış belgeler üzerine aile kaydını
bulunduğu yer nüfus kütüklerine yazılır.
Türkiye’de
kütüğü bulunmayan ve yabancı memleketlerde oturan vatandaşlar İçişleri
Bakanlığının göstereceği bir nüfus dairesinde açılacak aile kütüğüne
kaydedilir.
Madde 10- Tutanak ve belgelerin
ilgilinin kendisi veya veli, vasi veya resmi vekili tarafından imzalanması
gereklidir. Yazı bilmeyenlerin sağ el işaret parmağı izi konur.
Madde 11- Kesinleşmiş mahkeme hükmü
olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamı ve
taşıdığı bilgileri değiştirecek ilave şerhler yapılamaz; ancak olayların aile kütüklerine
işlenmesi sırasında nüfus memurlarının yaptıkları maddi hatalar, dayanağı
belgelere uygun olarak düzeltilir. Ve başmemurla nüfus memuru tarafından onama
şerhi verilerek imzalanır.
Madde 12- Yabancı devlet
vatandaşlarının doğum, ölüm, olayları başvurmaları üzerine olayın olduğu yer
nüfus memurluğunca iki nüsha tutanakla tespit edilir. İstemeleri üzerine bir
nüshası kendilerine verilir. Bunlar aile kütüklerine işlenmez özel bir dosyada
saklıdır.
Madde 13- Aile kütükleriyle
dayanakları, resmi belgelerdendir.
Bunlardan
çıkarılan örneklere ve bunlara dayanılarak tespit edilmiş olan olaylar birer
hukuki işlem olup aksi sabit oluncaya kadar itibardadır.¹
Madde 14- Nüfus kütükleriyle
dayanakların basmemur ve sorumlu memurlarla denetleme ve teftişe yetkili
olanlardan başka hiç kimse göremez ve inceleyemez. 61 inci madde hükmü saklı
kalmak şartıyla adli makamlarla resmi dairelere ve ilgilinin kendisi, karı veya
kocası, veli, vasi veya resmi vekili usul ve füruu ile ikinci dereceye kadar
olan civar hısımlarına nüfus kayıtları örnekleri; istenildiğinde verilir.
İlgili bütün nüfus memurları vazifeleri dolayısıyla aileler ve fertler hakkında
öğrenecekleri halleri gizli tutmaya mecburdurlar.
Madde 15- (Değişik : 15/11/1984-3080/2 md.)
Evlendirme işleri nüfus hizmetlerinin
bütünlüğü içerisinde, İçişleri Bakanlığınca düzenlenir.
Evlendirme
memurluğu yetki ve görevi İçişleri Bakanlığınca nüfus idarelerine, belediye
başkanlıklarına köy muhtarları veya gerektiğinde köy ve kasabalarda eğitim ve
öğretim hizmetleri sınıfındaki devlet memurlarına verilebilir.
Birbiriyle
evlenecek erkek ve kadının evlenme akdi için bu Kanuna göre yetkilendirilmiş
evlendirme memuruna yaptıkları başvurular üzerine Medeni Kanunda öngörülen
esaslara göre gerekli işleme başlanır. Ancak evlendirme kararı ilan edilmez.
Evlenme
akdinin yapılacağı güne kadar evlenmeye itiraz edilebilir.
Evlenme
akdi bu işe tahsis edilmiş resmi salonlarda yapılır. Ancak tarafların isteği ve
görevlinin de uygun bulacağı yerlerde de evlenme yapılabilir.
Evlenme
ile ilgili işlem ve diğer hususlara ait esas ve usuller yönetmelikle
düzenlenir.
Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile il ve ilçe nüfus müdürlükleri
evlendirme memur ve dairelerini denetlemeye yetkilidir.
(1) Bu hükmün uygulanmasında ek
3 üncü maddeye bakınız.
BÖLÜM : 2
Doğumlar
Madde 16- ( Değişik: 18/7/2003-4928/
5. md. ) Her çocuğun doğum tutanağı;
doğum bildirisi yapılan nüfus dairelerince adlı ve soyadlı olarak tutulur.
Doğumları
baba, yoksa veya kısıtlı, tutuklu, hasta ve her hangi mecburi bir sebeple orada
bulunmazsa ana, veli veya vasisi doğumun
olduğu tarihten başlayarak yurt içinde otuz gün
içinde nüfus memuruna, yurt dışında
altmış gün içinde Başkonsolosluklara sözlü bildiride bulunarak doğum
tutanağına yazdırmakla yükümlüdür.
Bir
aydan sonra yapılan doğum bildirimleriyle genel nüfus yazımında bulunmayarak
yazım dışında kalanlar 17 inci madde uyarınca mahallin en büyük idare amirinin
emriyle yazılır. (1)
Çocuğun
adını ana ve babası kor. Ancak ahlak kurallarına uygun düşmeyen veya kamu oyunu inciten adlar
konulmaz, doğan çocuk babasının, evlilik dışında doğmuş ise anasının soyadını
alır.
Ölü
doğan çocuklar nüfus kütüğüne yazılmaz.
Madde 17- Altı yaşından fazla olanların
tescilinden önce nüfus başmemuru, nüfus memuru, hükümet hekiminden kurulu bir
heyet tarafından, bu teşkilat bulunmayan yerlerde de nüfus memuru o yer muhtarı
ve ihtiyar kurulundan bir üye önünde görülen yaşının takdir edilmesi ve
keyfiyetin tutanağa yazılarak imzalanması gereklidir. (1)
Nüfus
yazımlarında kayıt dışında kalanlar yurdumuzda ise bulunduğu yer nüfus
memurluğuna, yabancı memleketlerde ise, bulunduğu bölgedeki, yoksa o yere en
yakın elçilik veya konsolosluğumuza veyahut doğrudan doğruya İçişleri
Bakanlığına başvurarak kendilerini yazdırırlar.
Madde 18- Doğum evlerinde, hastanelerde
ceza ve tevkif evlerinde, vapur, tren, uçak gibi genel yolcu taşıtlarında olan
doğumların yazdırılması ödevliliği de 16 ncı maddede belirtilen kişilere
aittir.
Genel
taşıtlar yurt dışında gidiyorsa vapur süvarisi veya taşıt amirinin iki tanıkla
beraber imza edecekleri örneğine uygun iki nüsha tutanak yapılır. Baba, ana,
veli veya vasiye verilir. Bunlarda ilk uğrayacakları yer Türkiye Cumhuriyeti
elçilik veya konsolosluklarına göndermek suretiyle bir ay içinde babanın yoksa
ananın kayıtlı olduğu nüfus dairesine tescil ettirirler.
Madde 19- Bir doğumda birden ziyade
doğan çocuklar doğuşları sırasıyla yazılırlar.
Madde 20- Ana ile baba arasında
evliliğin kalkmasından sonra üçyüz gün içinde doğan çocuk babası soyadıyla baba
aile kütüğüne yazılır.
Evlilik
dışında doğan çocukların nesebi ana, babanın birbirleriyle evlenmesiyle
kendiliğinden düzelir.
Ana,
baba evlenmeden önce doğan çocuklarını ikametgahlarının bulunduğu veya
evlendikleri yer nüfus memuruna birlikte haber vermeye mecburdurlar. Bu bildiri
akit ve birlikte veya akidden sonra da yapılabilir. Bildirimin yapılmaması
nesebin sahih olmasına engel teşkil edemez.
Evlilik
dışında doğmuş çocuk, anasının aile kütüğüne ananın soyadı ve onun bildireceği
baba adı yazılır.
Ancak;
bunların nesebi düzeltildiğinde veya tanındıklarına babaları hanesine baba adı
ve soyadı ve analarına izafetle naklen kaydolunurlar.
(1) Bu hükümlerin uygulanmasında
ek 1 ve 2 nci maddelere bakınız.
Madde 21-Yeni doğmuş çocuk bulanlar
köylerde muhtarlara, kasaba ve şehirlerde karakollara bildirmekle ödevlidirler.
Bu
haberi alan muhtar ve karakol amiri çocuğun cinsiyetini ve üzerinde bulunan
eşyayı gösterir etraflı üç nüsha tutanak düzenleyip bir nüshası ile birlikte
çocuğu belediyeye diğer iki nüshasını da nüfus memuruna yollarlar. Bu
tutanakları alan nüfus memuru ana ve baba ismi ve soyadı takarak ve çocuğu da
adlandırmak suretiyle çocuğun bulunduğu yer aile kütüğünün son sayfasına tescil
eder.
Madde 22- Vatandaşlık ve İskan Kanunları gereğince, Türk
vatandaşlığına alınanlar yetkili makam ve kurullar kararı üzerine ve
vatandaşlık bildirgeleri veya tescil belgelerine uygun olarak aile kütüğünde
her aile için açılacak sayfalara yazılır.
Vatandaşlıktan
çıkarılanlarla vatandaşlığı kaybedenlerin bu durumları aile kütüklerine
işlenir.
BÖLÜM : 3
Evlenmeler
Madde 23- ( Değişik : 20/03/2003- 4826/ 2. md. ) Medeni Kanun hükümlerine
göre evlenme akdini yapanlar akdin yapıldığı tarihten başlayarak on gün içinde
örneğe uygun üç nüsha evlenme bildirisini bulunduğu yer nüfus müdürlüğüne,
onlar da erkek ve kadının kayıtlı bulunduğu nüfus müdürlüğüne göndermekle
yükümlüdür.
Evlenme
memurluğu, nüfus memurlarına verilen yerlerde bu görevleri adı geçen memurlar
yaparlar. Bildiriyi alan kocanın kayıtlı bulunduğu yer nüfus memuru, karıyı
kocanın aile kütüğüne geçirir ve evlenme tutanağının bir örneği merkez arşivine
yollar. Karının kayıtlı bulunduğu yer nüfus memuru da karının kaydına şerh
verir. Koca karının aile kütüğüne getirilemez. Evlenen erkek ayrı aile kütüğü
açabilir.
Madde 24- Türk vatandaşı erkekle evlenen yabancı kadın
evlilikle Türk vatandaşlığını kazanırsa kocasının aile kütüğüne geçirilir.
Madde 25- Yurtdışında yapılacak evlenmeler için ilgililerin
kanuni engelleri bulunup bulunmadığının tespiti ve usulen yapılacak ilan
sonucunun alınması hususunda konsolosluklarımızla bu görevi yapmakta olanlar,
evlenen vatandaşın kayıtlı olduğu yer nüfus müdür veya memurluklarıyla İçişleri
Bakanlığının belirteceği esaslar dairesinde re’sen yazışma ve haberleşmede
bulunurlar.
Konsolosluklarımızın
kanuni yetkileri içinde yaptıkları evlenmeler ilgililerin aile kütüklerine
işlenmek üzere bir ay içinde İçişleri Bakanlığına bildirilir ve 23 üncü Maddede
gösterilen işlem uygulanır.
Taraflardan
birisi veya ikisi Türk vatandaşı olan kimselerden evlenmelerine kanuni engel
bulunmayanların yetkili mahalli makamlarca yapılan evlenmeleri konsoloslarımız
tarafından tescil ettirilmek üzere İçişleri Bakanlığına bildirilir.
Konsolosluğumuz
bulunmayan yerlerde mahalli yetkili makamlarca yapılan evlenme akitlerinin
nüfus idarelerine veya en yakın Türk Konsolosluğuna bildirilmesi ile koca, Türk
kadının yabancı uyruklu erkek evlenmesi halinde karı ödevlidir.
Madde 26- Evlenme memuru tarafından evlenmeleri yapılan ve
mutlak butlanı haiz olmayan evlenmelerle, kanuni şekillere riayet edilmeksizin
yapılan ve feshi gerektirmeyen evlenmeler aile kütüklerine tescil edilmekle
beraber olay Cumhuriyet Savcılığına bildirilir.
Madde 27- Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce eski
hükümlere göre yapılıp da halen nüfus kütüklerine işlenmemiş olan evlenmeler
ilgililerin mahkemeden karar almaları suretiyle aile kütüğüne işlenebilir.
BÖLÜM : 4
Yer Değiştirme
Madde 28- (23/10/2003 tarih ve 4992 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırıldı.)
BÖLÜM : 5
Evlat Edinme
ve Tanıma
Madde 29- Evlat edinme Medeni Kanun
hükümlerine göre yapıldığına dair ilgililer tarafından mahkeme ilamı ve diğer
belgeler verildiği takdirde nüfus memuru evlat edinenle edinenin kütüklerine
işler, evlatlığı evlat edinenin aile kütüğüne nakleder, evlat edinilen evli bir
erkek ise evlat edinenin hanesine karı ve çocukları ile birlikte aktarma
suretiyle yazılır ve evlat edinenin soyadını alırlar. Evlat edinilen evli kadın
ise evlat edinme evlat edinen ile evlatlığın künyelerine işaret edilerek kadın
kocası hanesinde kocası soyadı ile kalır. Evlat edinme bağının kaldırılmasında
da aynı işlem yapılır.
Madde 30- Evlilik dışında doğan çocuk
Medeni Kanun hükümleri gereğince babası veya babasının babası tarafından
tanındığı, tanıyan tanınan veya ana tarafından bildirildiği ve tanımaya ilişkin
resmi senet gösterildiği takdirde nüfus memuru çocuğu tanıyanın aile kütüğüne
geçirir. Böyle bir çocuk vasiyetname ile tanındığı takdirde vasiyetnameyi açan
makam bir hafta içinde onamlı kopyasını babanın veya çocuğun aile kütüklerinin
yazılı bulunduğu yer nüfus memurluğuna göndermeye mecburdur.
BÖLÜM : 6
Boşanmalar
Madde 31- Boşanma kararını veren mahkemenin başkatibi kararın kesinleştiği
tarihten itibaren 30 gün içinde üç nüsha karar örneğini bulunduğu yer nüfus
memurluğuna vermekle, bu memur da kocanın kayıtlı olduğu yer nüfus memurluğuna
göndermekle ödevlidir. Kocanın kayıtlı olduğu yer nüfus memuru tescilden sonra
karar örneğinden bir nüshasını merkez arşivine, bir nüshasını karının
nakledeceği yer nüfus idaresine gönderir.
Madde 32- Boşananların belirli bir
süre içinde evlenmemeleri için mahkemelerce verilmiş olan evlenme yasakları da
aile kütüklerine işlenir.
Medeni Kanun Hükümlerine göre 300 günlük evlenme
yasağı kazai yasak ile birlikte hüküm tarihinden itibaren yürür. Boşanmadan
sonra kadın kocanın aile kütüğünden evvelce yazılı olduğu aile kütüğüne
nakledilir. İsterse ayrı bir aile kütüğü açılır.
BÖLÜM
: 7
Ölümler
Madde 33- Ölüm hangi yerde vuku bulmuş ise o yerin nüfus
memurluğuna bildirilir. Ölüm yeri bilinmezse ceset nerede bulunmuş ise oranın,
ölüm bir taşıt içinde olmuşsa bu taşıttan çıkarıldığı yerin nüfus memurluğuna
bildirilir. Ölenin kaydı yoksa yapılacak soruşturma sonunda Türk vatandaşlığı
ve ailesi tespit edildiği takdirde bir doğum tutanağı düzenlenerek önce doğum
sonra ölüm aile kütüğüne işlenir.
Madde 34- Gaiplik Medeni Kanun ve
Askerlik Kanunun hükümlerine uygun hallerde bu kanunlar uyarınca aile
kütüklerine yazılır.
Madde 35- Ölüm olaylarını köylerde
muhtar; şehir ve kasabalarla sağlık teşkilatı bulunan diğer yerlerde gömme izni
verenler nüfus memurlarına bildirmekle ödevlidirler.
Ölüm
haberini alan köy muhtarı ile diğer ödevliler, örneğine uygun üç nüsha ölüm
tutanağı doldurup bunları bildirenle iki tanığa imzalatır, kendisi de imza
ettikten sonra iki nüshasını on gün içinde nüfus memurluğuna gönderir. Gezici
memur bulunan bölgelerde memur köye geldiğinde verilir.
Madde 36- Ölüm hastanede, ceza ve tevkif
evi (İdamlar dahil), okul, fabrika, işyeri gibi sıhhi ve resmi bir kurumda
olmuşsa örneğine uygun üç nüsha ölüm tutanağı kurumca bu işle
görevlendirilenler tarafından yapılır. Bunlardan bir nüshası kurumda saklanır,
iki nüshası da on gün içinde nüfus memurluğuna yollanır.
Ölüm
vapur, tren, uçak gibi genel bir yolcu taşıtında olmuşsa üç nüsha ölüm tutanağı
bu taşıtın sorumlu amiri tarafından yapılır. Bunlardan bir nüshası alıkonulup
iki nüshası varılacak ilk durak yeri nüfus memurluğuna ve bu durak yabancı bir
memlekette ise oradaki Türk konsolosluğuna on gün içinde yollanır. Ölüm
tutanaklarının ölüyü gören iki tanık, varsa doktor veya sağlık memuru
tarafından imzalanması ve örneğine uygun tutulması gerekir.
Madde 37- Sel, yer sarsıntısı, yer
çöküntüsü, hava, deniz, tren, trafik ve maden kazaları, yangın gibi toplu
ölümler meydana getiren olaylar vali ve kaymakamın görevlendireceği memurlar
tarafından incelenip, iki nüsha tutanak ile tespit olunur. Ondan sonra olay
yerindeki ölülerin kimlikleri belirtilip her şahıs için ayrı ayrı ve örneğine
uygun üçer nüsha tutanak yapılır. Birinci tutanağın bir nüshası, nüfus
başmemurluğunda saklanır. Şahıslar için ayrı ayrı yapılan ölüm tutanakları da
nüfus memurluğuna verilir. Tutanak yapılması mümkün olmayan hallerde yetkili
makamların ölümü bildiren belge veya resmi yazıları ölüm tesciline yeter
görülür.
Madde 38- Kıtasında ölen subay, askeri
memur, astsubay, erbaş ve erler hakkında örneğine uygun üç nüsha ölüm tutanağı
kıtası hekimi veya bu görevi yapanlar tarafından düzenlenip imzalanır.
Bu
tutanakların ölenlerin yazılı bulunduğu askerlik şubelerince de bir nüshası
saklanıp diğer iki nüshası nüfus memurluğuna gönderilir.
Madde 39- Savaş, ayaklanma alanlarıyla,
eşkıya çarpışmasında ölen subay, askeri memur, astsubay, erbaş ve erlerle diğer
askeri şahısların kimlikleri ve ölümleri orduca uygulanan usul dairesinde üçer
nüsha örneğine uygun ölüm tutanakları ile tespit olunur.
Erlere
ait tutanaklar askerlik şubeleri; subay, askeri memur, astsubay ve diğer askeri
şahıslara ait tutanaklar da Milli Savunma Bakanlığı yolu ile aile kütüklerinin
bulunduğu nüfus memurluğuna ve ailesine yollanır.
Madde 40- Bir kimse bir geminin bir
torpil neticesinde batması, fırtına kazası, yanma, patlama, çarpışma ve savaş
gibi ölümüne muhakkak nazarı ile bakılacak haller içinde gaip olup da ölüsü
bulunmamış ise kayıtlı bulunduğu askerlik şubesi veya kıtası komutanlığınca,
sivil ise olayın olduğu yer zabıtasınca durum belgelendirildiği takdirde o
kimse gerçekten ölmüş sayılarak en büyük idare amirinin emri ile künyesine ölüm
kaydı düşürülür. Savaş halinde askere alınarak memleket içinde veya dışında bir
tarafa gönderilip de savaşa katıldığı veya bir çarpışmada bulunduklarına dair
şubelerince bir bilgi bulunmadan herhangi bir suretle gaip olanlarla,
sivillerin ilgilileri Medeni Kanun gereğince mahkemeye müracaatla gaip olan
kimsenin ölü veya sağ olduğuna hakim tarafından hükmedilmesini isteyebilir.
Künyesine ölü işareti verilenlerden sonradan sağ oldukları anlaşılanların
mahkemeye başvurarak ölüm kaydının kaldırılması istenmezse, nüfus idaresince
genel hukuk bakımından Cumhuriyet Savcılığına bildirilerek ölüm kaydı
kaldırılır.
BÖLÜM : 8
Aile Kütükleri
Madde 41- Bir soydan gelen ve aynı
soyadını taşıyan ve evvelce bir hanede bulunan kimseler bu kayıtlarını devam
ettirmek isterlerse tek bir aile gibi kayıtları devam ettirilir.
Bir
soydan oldukları ve bir soyadı taşıdıkları halde yaşamaları ayrı bulunan
ailelerle bir soydan olmayan ve aynı soyadını taşımayan aileler ayrı aile
olarak yazılırlar.
Madde 42- Aile kütüklerinde fertlerin,
ayrı aile kurma; yer değiştirme, evlat edinilme, evlenme, ailelerin ise yer
değiştirme, bütün fertleri ölme, kızların ve kadınların evlenmeleri halinde
kayıtları kapanır.
Evliliğin
zevali halinde kadının isteği ile kapanan aile kaydı yeniden canlanabilir.
Madde 43- (Değişik : 20/03/2003- 4826/
3. md.
) Nüfus kütükleri; ilçe ve aile esasına göre tutulan, kişilerin hak
ve yükümlülüklerinin, doğumuna esas olmak üzere kimliklerinin, aile bağlarının,
vatandaşlık durumlarının ve şahsi hallerinin belirlenmesi amacıyla istatistik
verilerinin işlendiği defter veya bilgisayar ortamında tutulan resmi
belgelerdir. Nüfus kütükleri; defter veya bilgisayar ortamında tutulan nüfus aile
kütükleri ile özel kütükler ve mikrofilmlerden oluşur. Nüfus kütükleri, daimi olarak saklanması gerekli resmi
belgelerdir.
Nüfus
aile kütükleri; ilçelerde şahsi hallere ilişkin işlemlerin yapılıp
yürütülmesinde kullanılmak üzere ilçe, köy, mahalle ve aile esasına göre nüfus
idarelerince tutulan resmi belgelerdir.
Özel
kütükler; defter veya bilgisayar ortamında tutulan nüfus aile kütüklerine
düşürülen kayıtların dayanağı olan tutanak ve resmi belgelerin her yıl kütüğe
geçiriliş sırası ve olay türüne göre tasnif edilip, yıllık olarak
ciltlenmesinden oluşan resmi
belgelerdir.
Dayanak
belgelerinden arşivlenmek üzere çıkarılan mikrofilmler ise, mikrofilmler özel
kütüğünü teşkil eder. Tekniğine uygun hazırlanan ve saklanan mikrofilmler, özel
kütüklerle aynı hukuki değere sahiptir.
Defter
ve bilgisayar ortamında tutulan kütük kayıtları arasında farklılık olduğu
takdirde hangi kaydın doğru kabul edilip esas alınacağı, tescile esas olan
dayanak belgesine göre tespit edilir.
Merkezde,
nüfus müdürlüklerindeki kayıtları kapsayacak bir veri tabanı oluşturulur. Nüfus
olayları da iletişim ağı kullanılarak nüfus idareleri ve merkezdeki veri
tabanlarına işlenir.
İçişleri
Bakanlığı, merkezde bilgisayar ortamında tutulan nüfus kütükleri ile özel
kütüklere ait mikrofilmlerin yedeklerinin, tespit edeceği farklı bir yerde saklanmasını sağlar. İşlemden kaldırılmış
nüfus kütüklerinden saklanmasına ihtiyaç duyulmayanlar, İçişleri Bakanlığınca
imha edilebilir.
Nüfus
aile kütüklerinde kişi ve aileler hakkında aşağıdaki bilgiler bulunur.
a) Şahsi hale ilişkin bilgiler:
Kişinin adı ve soyadı, cinsiyeti,
baba-ana ad ve soyadları, evli
kadınların önceki soyadları,
1- Doğum yeri, doğum tarihi,
kütüğe kayıt tarihi (yıl, ay, gün olarak),
2- Evlenme, boşanma, nesep
düzeltmesi ve reddi, ölüm ve vatandaşlığın kazanılması veya kaybedilmesi gibi
şahsi halde meydana gelen değişiklik veya yetkili makamlarca yapılan
düzeltmeler.
b) Diğer bilgiler:
1- Türkiye Cumhuriyeti Kimlik
Numarası,
2- Dini,
3- Medeni hali.
c) İdari bilgiler : İl, ilçe,
köy veya mahalle adı ile cilt, aile ve birey sıra numarası.
Merkez ve ilçelerde tutulan
nüfus kütüklerinin yetkili makamlarca usulüne göre onaylanmış olması şarttır.
Onaysız nüfus aile kütüğündeki bilgilerin doğruluğu Genel Müdürlükçe teyit
edilmedikçe hukuken geçerli değildir. İlçe nüfus idarelerinde tutulan ve defter
şeklinde olan nüfus kütüklerinin her sayfasına cilt ve sayfa sıra numaraları
konur. Kütüğün sonuna kaç sayfadan ibaret olduğu yazılır. Sayfa birleşim
yerleri Asliye Hukuk Mahkemesince mühürlenerek sonu onaylanır.
Merkezden çıkarılıp gönderilecek defter ve
belgeler Genel Müdürlükçe onaylanır.
Madde 44- Kocanın ölümünde kadın
yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalabilir. Dilediğinde
babasının aile kütüğüne döner veya ayrı bir sayfa açtırabilir.
Madde 45- Her aile kütüğü soyadına göre
düzenlenip kapağının iç tarafına kütükte yazılı ailelerin soyadları üzerine
alfabe sırasına göre fihristini yaparak yapıştırmak mecburidir. Ayrıca her
nüfus dairesinde bölgesi aile kütüklerinin soyadlarına ait alfabetik bir
fihrist tutulur.
BÖLÜM : 9
Kayıt
Düzeltmeleri
Madde 46- Yaş,
ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları ilgilinin oturduğu yer asliye hukuk
mahkemesinde Cumhuriyet savcısı ve nüfus başmemuru veya nüfus memuru huzuruyla
görülür ve karara bağlanır.
Bu davalar düzeltmeyi isteyenlerle,
ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından
açılabilir ve dinlenecek tanıklar, resmi kayıt örnekleri ve belgelerle ispat
olunur. Şu kadar ki; ilgilinin görünüşü davayı yalanlayıcı olmaması şarttır.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre ceza mahkemelerinde yapılacak
yaş düzeltmesi işlerinde de nüfus başmemuru veya nüfus memuru taraf olarak
bulunurlar.
Mahkeme kararına karşı taraflar
Yargıtay’a başvurabilirler, yaş, ad, soyadı ve kayıt düzeltmesi hakkındaki
mahkemeden verilen kararlar kesinleştikten sonra ilgilinin aile kütüne
geçirilir. Ad ve soyadının değiştirilmesi, din değiştirme suretiyle de olsa
mahkeme kararıyla yapılır. Adlarını değiştirenlerin aile kütüğünde yazılı
çocukların baba veya ana adları, soyadlarını değiştirenlerin yalnız eşiyle
reşit olmayan çocuklarının soyadları birlikte değiştirilir. Yaş düzeltme davası
ancak bir defa açılabilir.
Yaş, ad, soyadı değiştirenler
askerlik ödevliliği içinde iseler yapılan düzeltmeler nüfus idarelerince on beş
gün içinde askerlik şubelerine de bildirilir.
Madde
47- Meslek, sanat, din ve her hangi bir arıza sebebiyle vücuttaki şekil
değişiklikleri ve bu Kanunun 43'’üncü maddesi gereğince nüfus kütüklerine
yazılması gerektiği halde her nasılsa yazılmamış ve dayanağı belgede kalmış
olan ana baba adı, doğum yeri, cinsiyet ve soyadı gibi haller ilgililerin bağlı
bulunduğu daire, kurum veya işyerinden köy veya mahalle ihtiyar kurulundan
alacakları belge ve ilmühaber üzerine en büyük idare amirinin emri ile nüfus
memurları tarafından aile kütüklerine işlenir.
Madde
48- 47 nci madde gereğince yapılan tamamlamalarla şahsi hallerde vukua
gelen değişmeler, özellikle evlenme dışında doğan bir çocuğun tanınması, hakimin
babalığa hükmetmesi, nesebin düzeltilmesi, evlat edinme, evlatlık bağının
kaldırılması veya bulunmuş bir çocuğun nesebinin belirmesinden ileri gelen
değişikliklerle aile kütüklerine işlenen bir kaydın doğru olmadığının karar
altına alınması veya kimliği belirsiz diye işaret edilen bir kimsenin
kimliğinin tayin olunması gibi zaruri olan aile kütüğü düzeltmeleri ilgilinin
künyesi hizasındaki düşünceler sütununa yazılır.
Kütüğün özel sütunlarına şahsi hal
belgeleri veya dosyaları sıra numaraları konur. Aile kütüklerine şahsi hal
değişikliklerinden başka bir husus kaydedilemez.
KISIM
: 3
İdare
BÖLÜM : I
Yükümlülük
Madde 49- Mahkeme başkatipleri nüfus
kütüklerini ilgilendiren kararları kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde
bulunduğu yer nüfus idaresine onanlı karar suretlerini göndermek suretiyle
bildirmeye mecburdurlar.
Madde 50- Nüfus memurları, kendi
bölgesindeki köy ve mahalleler üzerine doğum, ölüm, evlenme, boşanma ve yer
değiştirmelere ait bir istatistik defteri tutar. Her üç ayda bir örneği göre
dört nüsha istatistik cetveli düzenleyerek üç nüshasını bağlı olduğu ilçe nüfus
başmemurluğuna, ilçe nüfus başmemuru da bir nüshasını bırakıp diğer iki
nüshasını (ilçe olarak) düzenleyeceği iki nüsha cetvele bağlayarak il nüfus
müdürlüğüne, il nüfus müdürü de birer nüshasını alıkoyup diğer nüshasını il
olarak düzenlenmiş bir cetvel ile birlikte Nüfus İşleri Genel Müdürlüğüne
yollar.
BÖLÜM : 2
Teftiş ve Denetleme
Madde 51- Nüfus başmemurları nüfus
memurlarını, il nüfus müdürleri il içindeki bütün nüfus daire ve memurlarını,
mahallin en büyük idare amirleri veya memur edecekleri kişiler, mülkiye
müfettişleri ve İçişleri Bakanlığının vazifelendireceği kimseler nüfus
teşkilatın sürekli denetim ve teftişleri altında bulundurmaya ve bu Kanun ile
tüzük yönetmelikler hükümlerini yürütmeye ve gerekli tedbirleri almaya
yetkilidirler.
BÖLÜM : 3
Ceza Hükümleri
Madde
52-(Değişik: 20/03/2003- 4826/ 4.
md. ) Bu Kanuna göre;
a) Nüfus ve kişisel hal olaylarını bildirmekle
görevli olup, bu görevlerini Kanunda belirtilen süreler içinde yerine
getirmeyen kamu görevlisine, fiil başka bir suç oluştursa bile, o yer nüfus
müdürlüğünün teklifi üzerine mahalli mülki idare amirinin kararıyla yedi milyon
beş yüz bin lira para cezası verilir.
b) Nüfus ve kişisel hal olaylarını
bildirme yükümlülüğünü kanunda belirtilen süre içinde yerine getirmeyen, 28
inci maddeye aykırı davranan, nüfus ve aile cüzdanlarını kaybedenler ile nüfus
cüzdanının geçerlilik süresinin son bulmasından itibaren 2 ay içinde bu
cüzdanlarını değiştirmeyen kişilere veya bu durumdaki küçüklerin veli veya
vasilerine, yurt içinde nüfus müdürlerinin teklifi ile mülki idare amirlerince,
yurtdışında Türkiye başkonsoloslarınca veya büyük elçilik ile elçilik
bünyesinde konsolosluk şubesini tedvire memurlarca on beş milyon lira para
cezası verilir.
İlgililer, mülki idare amirlerince verilen para
cezalarının yetkili idare mahkemesine, yurt dışında verilen para cezalarına
karşı ise, dış temsilcilikler aracılığı ile nüfusta kayıtlı olan yer idare
mahkemesine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilirler.
İtiraz, idarece tesis edilen işlemin yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz
halinde mahkemece evrak üzerinde inceleme yapılarak, itirazın mahkeme
kayıtlarına intikal tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bir karar verilir.
İtiraz üzerine mahkemece verilen kararlar kesin olup bu kararlara karşı
herhangi bir kanun yoluna başvurulamaz.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen
para cezaları 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre tahsil edilir.
Yurtdışında verilen para cezaları,
işlem sırasında mahalli para karşılığı üzerinden tahsil edilir.
Madde
53- (Değişik: 20/03/2003- 4826/ 5. md. ) Her türlü tabi afet, gasp,
hırsızlık, yangın ve terör nedeniyle; nüfus ve aile cüzdanlarının kaybedilmesi
ve nüfus olaylarının bildirim yükümlülüğünün yerine getirilememesi halleri ile
yetkili kurum ve kuruluşların kimsesiz çocuklarla ilgili nüfus cüzdanı talepleri ve doğum
bildirimlerinde, 52 nci maddede belirtilen para cezaları uygulanmaz.
Madde
54- Şahsi hal belgeleri ve aile kütüklerinin iyi tutulmamasından,
saklanmamasından ve memurun başka yere kaldırılması veya memuriyetten ayrılması
halinde devir ve teslimin usulüne göre yapılmamasından nüfus memurlarıyla bu
işleri yaptırmakla ödevli il nüfus müdürleri ve nüfus başmemurları şahsen
sorumludurlar.
BÖLÜM : 4
Türlü Hükümler
Madde 55- Nüfus memurları her işlem sonunda almış oldukları
şahsi hal belgelerinin aile kütüklerine tamamen işlendiğini ve birer nüshasının
da arşive gönderildiğini, şahsi hal belgelerine şerh vermek suretiyle belirtir
ve imza ederler.
Madde 56- İşinden herhangi bir sebeple ayrılan nüfus memuru
yerine gelen memura henüz gelmemişse geldiğinde devredilmek üzere en büyük
idare amiri tarafından gösterilen kimseye düzgün devir vermeye ve dört nüsha
devir tutanağı yapmaya mecburdur.
Nüfus memurunun ölümü veya devir
yapmasına imkan vermeyecek surette işten ayrılması, izinli ve raporlu bulunması
halinde idare amirince tayin edilecek bir kurul tarafından bu devir aynı
şekilde yapılır. Devir ve teslim işlerinin ne yolda yapılacağı ve nelerin
devredileceği yönetmelikte gösterilir.
Madde 57- ( Değişik :
20/03/2003- 4826/ 6. md. ) Nüfus cüzdanı, kişinin Türk
vatandaşı olduğunu ve nüfus aile kütüklerine kayıtlı bulunduğunu kanıtlayan
resmi bir belgedir.
Nüfus cüzdanının kapsam, şekil, ebat, yürürlük,
değiştirme ve geçerlilik tarihlerini belirlemeye İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Bakanlık taklit, tahrif ve
sahtecilikten korumak amacıyla nüfus cüzdanı üzerine konulacak güvenlik
unsurlarını, basım ve vatandaşa teslimat aşamasında uygulanacak sistem ve
teknolojiyi, nüfus cüzdanının kaybı ve değiştirilmesi halinde yapılacak
işlemleri tespit etmeye yetkilidir. Nüfus cüzdanları, Maliye Bakanlığının
muvafakati üzerine Bakanlıkça uygun görülecek yerlerde bastırılabilir.
Düzenlenen nüfus cüzdanları Bakanlık ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek
esaslar çerçevesinde nüfus idareleri ve başkonsolosluklara dağıtılır. Nüfus
cüzdanları satış bedeli, 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanununa göre Maliye
Bakanlığınca belirlenecek değerli kağıt bedelini de ihtiva edecek şekilde ve
maliyetler göz önünde bulundurulmak suretiyle, Maliye Bakanlığının görüşü
alınarak İçişleri Bakanlığınca tespit edilir. Yurt dışında dağıtımı yapılacak
nüfus ve aile cüzdanlarının satış bedeli ise İçişleri, Dışişleri ve Maliye
Bakanlıklarınca tespit edilir ve cüzdanların satış bedeli, verildiği ülke
parası üzerinden, başkonsolosluklarca tahsil edilir. Nüfus cüzdanlarının satış
bedeli ile Maliye bakanlığınca bu cüzdanlar için belirlenen değerli kağıt
bedeli arasındaki tutar, nüfus cüzdan basımı, cüzdan üretimine yönelik
makine-teçhizat alımı, dağıtımı ile nüfus idaresinin otomasyonu hizmetlerinde
kullanılmak üzere Maliye Bakanlığınca bir yandan bütçeye özel gelir, diğer
yandan İçişleri Bakanlığı bütçesinde açılacak tertibe özel ödenek kaydedilir.
Özel gelir ve özel ödenek kaydolunan tutarlardan yılı içerisinde harcanmayan
kısmı ertesi yıla devredilir. Aile cüzdanları Bakanlıkça tespit edilecek şekil
ve örneklere uygun olarak Maliye Bakanlığınca bastırılıp, maliye
saymanlıklarınca dağıtılır.
Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı ile
Başkonsolosluklar, nüfus ve aile cüzdanları bedeli açısından 2.6.1934 tarihli
2489 sayılı Kefalet Kanunu hükümlerine tabi değildir.
Nüfus cüzdanı, yurt içinde ilçe nüfus
müdürlüklerince ve yurt dışında başkonsolosluklarca kişilerin kendilerine,
ergin olmayanların veli, vasi veya resmi vekillerine parmak izi karşılığında
verilir.
Nüfus cüzdanlarına, bu
Kanunda öngörülenler dışında kayıt ve işaret konulamaz, bu cüzdanlar hiçbir
kişi, kurum veya kuruluş tarafından
alıkonulamaz. Ancak, ihtiyaç duyulan hallerde kurum veya kuruluşlar bir
suretini saklayabilir.”
Madde 58- (Değişik : 20/03/2003- 4826/ 7. md. ) Nüfus ve aile cüzdanlarının
verilebilmesi için; İçişleri
Bakanlığınca bastırılan ve ilgililerin imzasını, parmak izini, fotoğrafını,
adresini ihtiva eden ve oturulan yer mahalle veya köy muhtarlığına ya da
görevli olunan kurum veya kuruluş amirine tasdik ettirilen standart bir belgeyi
uygulamaya koymaya ve kaldırmaya, parmak izini kağıt veya bilgisayar ortamında
almaya İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Bu belgenin alınmasından sonra
usulüne ve nüfus kayıtlarına uygun olarak düzenlenen nüfus cüzdanı, 57 nci
maddede belirtilen usullere göre verilir.
Doğum tutanaklarına dayanılarak
nüfus cüzdanı düzenlemesinde standart belge aranmaz.
Madde
59- Doğum tarihlerinde doğum yılı yazılıp doğum ay ve günü yazılmamış
olanların yaşlarının hesaplanmasında doğduğu yılın Temmuz ayının birinci günü,
ayı yazılıp da günü belli olmayanlarda o ayın birinci günü başlangıç tutulur.
Eski kayıtlar için 13 günlük takvim farkı saklıdır.
Madde 60- Nüfus memurları her yıl 20 yaşına basan bölgesindeki
bütün erkeklerin bir defterini çıkarıp Aralık ayı başında askerlik şubesine
vermek ve bildirmesi gereken malumatı vaktinde göndermekle ödevlidirler.
Madde
61- Her nüfus dairesi diğer nüfus dairelerinden askerlik şubesi ve adalet
mercilerinden istenilen bilgiler ve kopyaları onaylı olarak verir. Bunların
dışında mahallin en büyük idare amirinin yazılı emri olmadıkça hiçbir daireye
kopya, özet ve bilgi veremezler.
Madde
62- (Değişik : 15/11/1984-3080/4 md)
Evlenen her çifte evlendirme
memurluğunca bir aile cüzdanı verilir. Aile cüzdanı bulunmayanlara bu cüzdan
istekleri üzerine nüfus idarelerince verilir. Aile reisleri kendilerinin veya
aile fertlerinin kişisel hallerinde meydana gelecek değişiklikleri bu cüzdana
işletmekle, nüfus idareleri de işlemek ve gerekli açıklamaları yapmakla
görevlidirler.
Mahkemeler bir dava dolayısıyla,
kamu ve özel kurum ve kuruluşları yaptıkları bir işlem nedeni ile ihtiyaç
duyacakları nüfus aile kayıt örneği yerine aile cüzdanı örneğini alarak
dosyalarına koyarlar.
İlgili idare gerekli gördüğü
takdirde nüfus idarelerinden aile cüzdanından çıkarılmış örneğin teyidini
isteyebilir.
Madde
63- İl Nüfus müdürleri 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanununun birinci
maddesinin 4 üncü fıkrasına alınmış olup, Siyasal Bilgiler, Hukuk veya İdari
İlimler Fakülteleriyle bunların denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul
edilmiş aynı nitelikteki yabancı yüksek öğrenim kurumları mezunlarından tayin
edilir. Bulunmadığı taktirde ise lise mezunu meslek mensupları arasından
seçilir. İl nüfus müdür muavinleriyle , nüfus başmemurun memur ve katipleri,
lise yoksa orta okul mezunları arasından yarışma sınavıyla alınır. Kaligrafisi
düzgün olanlar tercih edilir.
Bu kanunun uygulanması dolayısıyla
halen görevde bulunan nüfus müdür, başkatip memur ve katiplerin kazanılmış hakları
saklıdır.
Madde
64-Bu kanunun hükümleri uygulamaya başladığı tarihten itibaren 14 Ağustos
1330 tarihli Sicilli Nüfus Kanunu ve kanunda değişiklik yapan 30 Ekim 1330 ve 4
Mayıs 1331 ve 28 Kasım 1336 tarihli kanunlar, yabancı memleketlerde oturan Türk
Vatandaşlarının nüfus vak’aları hakkındaki 15 Şubat 1331 tarihli Kanun ve (2
Nisan 1331 tarihli Sicilli Nüfus İdaresini Teşkilatı ile Memurların
Vazifelerini Mübeyyin Nizamname) 2330 sayılı kanunun 16 ıncı maddesinin (F)
fıkrasıyla 2576,4727,5524,6652 sayılı gizli nüfusların yazımı hakkındaki
Kanunların yaşayan hükümleri, diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri
kaldırılmıştır.
Madde
65-Bu Kanunun gerektirdiği kadrolarla diğer giderler genel nüfus yazımının
bitiminden önceki mali yılı Bütçe Kanunu ile sağlanır.
Ek Madde
1-(15/11/1984-3080/5 md.)
Yetiştirme yurtları, bakım evleri ve benzeri yerlerin sorumluları
buralarda bulunanların, aile reisleri ve kişiler yanlarında çalıştırdıkları
veya barındırdıkları küçük veya büyüklerin nüfus cüzdanlarını kontrol etmek,
nüfus kütüklerine kayıtlı olmayanların tescillerini sağlamak için nüfus
idarelerine beyanda bulunmak ve gerekli işlemleri yaptırmakla;
Güvenlik görevlileri; kimlik
kontrolleri veya herhangi bir işlem nedeniyle kimliğini ispat edemeyenlerle, nüfusta kayıtlı olmadığı tespit ettikleri
kişileri , haklarında gerekli işlemleri yaptıktan sonra düzenleyecekleri
soruşturma evrakı ile birlikte o yer nüfus idaresine göndermekle;
Okul müdürleri; okula kayıt için
başvuran çocuklardan nüfusta kayıtlı olmayanların tam künyeleri ile baba ana ve
vasilerini açık kimlikleri ile adreslerini o yer nüfus idarelerine bildirmekle;
Kamu veya özel kurum veya
kuruluşların sorumluları iş verecekleri kişilerden nüfus cüzdanı istemekle
nüfusta kayıtlı olmadığını anladıkları kişilerin tam kimlik ve açık adreslerini
nüfus idarelerine bildirmekle;
Görevlidirler.
Ek
Madde 2- (15/11/1984-3080/5 md.)
Nüfus idareleri , nüfus kütüklerine tescil edilmemiş bir yaşından büyük
çocukların veya büyüklerin varlığını haber aldıkları takdirde büyüklerin
kendileri, çocukların baba ana ve vasilerini bunların bulunmaması halinde
ikinci dereceye kadar hısımları veya çocukları yanlarında bulunduranları veya
muhtarları beyana davet etmeye yetkilidirler.
İlgililer bu davet üzerine 30 gün
içinde nüfus idarelerine başvurmak ve beyanda bulunmakla görevlidirler
Ek
Madde 3- (15/11/1984- 3080/5 md.)
Merkezde bilgi işlem makineleriyle tutulan kayıtlarla , mikrofilmler ve
bunlardan usulüne göre çıkartılan örnekleri aksi sabit oluncaya kadar hukuken
geçerlidir. Merkez ve İllerde tutulan kayıtlar arasında bir farklılık olması
halinde merkezde tutulan kayıtlar esas alınır.
Ek
Madde 4- (15/11/1984-3080/5 md.)
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Merkezi
Nüfus İdaresi Sisteminin uygulanmasına geçilen yerlerden başlamak üzere Türk
vatandaşları ile Türkiye’de nüfus kaydı tutulan yabancılara nüfus kütüklerine
bilgi alış verişi kolaylaştırmaya ve kamu kuruluşlarında tutulan kayıtlar
arasında bağ oluşturmaya esas olacak bir numara sistemi geliştirilir. Bu numara
bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kayıtlarında esas alınır.
Ek Madde 5- (15/11/1984-3080 sayılı kanunun 6 ncı maddesi
hükmü olup, ek maddeye çevrilerek numarası teselsül ettirilmiştir.)
5/5/1972 tarih ve 1587 sayılı Nüfus Kanununun 16,28,35 ve 36 ıncı
maddelerinin, 4/4/1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin evlenme
ilanı ve akdine ilişkin 97-111 inci maddelerinin 5/7/1939 tarihli ve 3686
sayılı Evlenme Kağıtları ve Bunların Nüfus kütüklerine Tescilleri Hakkında
Kanunun 1 inci maddesi ile eki listenin; Bu kanuna aykırı hükümleri yürürlükten
kaldırılmıştır. (1)
(1) Bu hükümdeki “bu Kanuna” ifadesi ile 15/11/1984 tarih ve 3080 sayılı
Kanun kastedilmektedir.
Ek
Madde 6- (20/03/2003- 4826/ 8. md. ) Nüfus aile kütüklerinin bilgisayar
ortamında tutulan kütüklere intikalini sağlamaya ve nüfus işlemlerinin bu
kütükler üzerinden yürütülmesine imkan hazırlamaya, bilgisayar ortamında
tutulan kütüklerin güvenliğini ve gizliliğini sağlayacak tedbirler almaya,
kağıt ortamındaki nüfus aile kütüklerini uygulamadan kaldırmaya, dayanak
belgelerinin düzenlenmesi, tescili ve muhafaza edileceği yetkili nüfus
müdürlüğünü belirlemeye, elektronik ortamda yürütülen her türlü nüfus
işlemlerinde elektronik imza kullanılmasına karar vermeye, kamu kuruluşları ile
kamu hizmeti veren kuruluşların merkezde bilgisayar ortamında tutulan
kayıtlardan bilgi alışverişi taleplerini ve merkez ve taşrada iş akışını nüfus
hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde belirlenecek esaslar ve usuller çerçevesinde
karşılamaya İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Madde
66-Bu kanun 1 Eylül 1974 tarihinden itibaren yürürlüğe girer.
Madde
67-Bu kanun hükümlerini Bakanlar kurulu yürütür.
5/5/1972 TARİHLİ VE 1587 SAYILI ANA KANUNA İŞLENMEYEN GEÇİCİ MADDELER:
15/11/1984 Tarihli 3080 sayılı
Kanunun Geçici maddeleri
Geçici Madde
1- 1/9/1979 tarihinden itibaren
belediye başkanlıkları, evlendirme memurlukları ve köy muhtarlıklarınca 5
Temmuz 1984 tarihine kadar yapılan evlenmelere yetki noktasından itiraz edilemez
ve bu evlenmeler bu sebeple iptal edilemez.
Geçici Madde
2- Bu kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren evlenme işleri hakkındaki düzenlemeler yapılıncaya kadar
halen evlendirme görev ve yetkilerini kullanan belediye başkanlıkları ile köy
muhtarlıklarına İçişleri Bakanlığınca evlendirme memurluğu görev ve yetkileri
verilmiş sayılır. Yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar evlenme işlemleri mevcut
mevzuat hükümlerine göre yürütülür.
Geçici Madde
3-Nüfus ve
Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü nüfus kayıtlarına göre yaşayan
vatandaşlarımızın hicri veya rumi tarihle yazılmış doğum tarihlerini miladi
yıla çevirerek, aile kütüklerine geçirmeye , doğum tarihlerinin ay ve günü
belli olmayanların da eksikliklerini 5/5/1972 tarih ve 1587 sayılı Nüfus Kanununun
59 uncu maddesindeki esaslar çerçevesinde tamamlamaya yetkilidir.
Geçici Madde
4-2/2/1984
tarih ve 2977 sayılı İdari Usul ve İşlemlerin Yeniden Düzenlenmesi İli İlgili
Yetki Kanunu ile Bakanlar Kuruluna verilen Kanun Hükmünde Kararname çıkarma
yetkisi 5/5/1972 tarihli ve 1587 sayılı Nüfus kanunun için adı geçen Kanunla
verilen süre bitimine kadar geçerlidir.
5/5/1972 TARİHLİ VE 1587 SAYILI ANA KANUNA İŞLENMEYEN GEÇİCİ MADDELER:
20/03/2003 Tarihli ve 4826
sayılı Kanunun Geçici Maddeleri
Geçici Madde 1- Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi kapsamında nüfus cüzdanları
bastırılıncaya kadar, nüfus ve aile cüzdanları, İçişleri Bakanlığınca tespit
edilen şekil, ebat ve örneğine uygun olarak Maliye Bakanlığınca bastırılır ve
nüfus idarelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere mal müdürlüğü
saymanlıklarına, başkonsoloslukların ihtiyaçlarını karşılamak üzere de
Dışişleri Bakanlığına gönderilir.
Mal müdürlüğü saymanlıklarınca nüfus
idarelerinin ihtiyacı göz önünde tutularak, nüfus ve aile cüzdanları
kadın-erkek her biri için en fazla iki biner adetinin bedeli sonradan ödenmek
üzere, müteakiben iki biner adetlik partiler halinde peşin para karşılığında
verilir.
Başkonsoloslukların ihtiyacı olan nüfus cüzdanları
ise, Dışişleri Bakanlığınca tespit edilip bildirilen sayıda verilir. Yurt
dışındaki nüfus cüzdan satış bedelleri İçişleri, Dışişleri ve Maliye
bakanlıklarınca döviz olarak tespit edilir ve verildiği ülke parası üzerinden
başkonsolosluklarca tahsil edilir.
Yeni nüfus cüzdanı verilmesi
uygulaması başlatılıncaya kadar; nüfus cüzdanları, ancak doğum tutanağı aile
kütüğüne işlendikten sonra nüfus memuru tarafından bu kayıtlara uygun olarak
doldurulup kendilerine, ergin olmayanların veli, vasi veya resmi vekillerine
imza karşılığında, okur yazar olmayanların sağ elinin işaret parmağı standart belgeye bastırılmak suretiyle
verilmesine ilişkin mevcut uygulama sürdürülür.
1587 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun Yürürlüğü
No Farklı
tarihte yürürlüğe giren maddeler giriş
tarihi
Yani, “Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takvâ mertebesine vâsıl olasınız. Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki, arzı size döşek, semayı binanıza dam yapmış ve semâdan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve sair gıdaları çıkartsın. Öyleyse, Allah’a misil ve şerik yapmayınız. Bilirsiniz ki, Allah’tan başka mâbud ve hâlıkınız yoktur.”
MUKADDEME Akaidî ve imanî hükümleri kavî ve sabit kılmakla meleke haline getiren, ancak ibadettir. Evet, Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadetle, vicdanî ve aklî olan imanî hükümler terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır. Bu hale, âlem-i İslâmın hâl-i hazırdaki vaziyeti şahittir. Ve keza, ibadet, dünya ve âhiret saadetlerine vesile olduğu gibi, maaş ve maâde, yani dünya ve âhiret işlerini tanzime sebeptir ve şahsî ve nev’î kemâlâta vasıtadır ve Hâlık ile abd arasında pek yüksek bir nisbet ve şerefli bir rabıtadır.
İbadetin dünya saadetine vesile olduğunu izah eden cihetler: Birisi: İnsan, bütün hayvanlardan mümtaz ve müstesna olarak, acip ve lâtif bir mizaç ile yaratılmıştır. O mizaç yüzünden, insanda çeşit çeşit meyiller, arzular meydana gelmiştir. Meselâ, insan, en müntehap şeyleri ister, en güzel şeylere meyleder, ziynetli şeyleri arzu eder, insaniyete lâyık bir maişet ve bir şerefle yaşamak ister. Şu meyillerin iktizası üzerine, yiyecek, giyecek ve sair hacetlerini istediği gibi, güzel bir şekilde tedarikinde çok san’atlara ihtiyacı vardır. O san’atlara vukufu olmadığından, ebnâ-yı cinsiyle teşrik-i mesai etmeye mecbur olur ki, herbirisi, semere-i sa’yiyle arkadaşına mübadele suretiyle yardımda bulunsun ve bu sayede ihtiyaçlarını tesviye edebilsinler. Fakat insandaki kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye, kuvve-i akliye Sâni tarafından tahdit edilmediğinden ve insanın cüz-ü ihtiyarîsiyle terakkîsini temin etmek için bu kuvvetler başıboş bırakıldığından, muamelâtta zulüm ve tecavüzler vukua gelir. Bu tecavüzleri önlemek için, cemaat-i insaniye, çalışmalarının semerelerini mübadele etmekte adalete muhtaçtır. Lâkin her ferdin aklı, adaleti idrakten âciz olduğundan, küllî bir akla ihtiyaç vardır ki, fertler, o küllî akıldan istifade etsinler. Öyle küllî bir akıl da ancak kanun şeklinde olur. Öyle bir kanun, ancak şeriattır. Sonra, o şeriatın tesirini, icrasını, tatbikini temin edecek bir merci, bir sahip lâzımdır. O merci ve o sahip de ancak peygamberdir. Peygamber olan zâtın da, zahiren ve bâtınen halka olan hâkimiyetini devam ettirmek için, maddî ve manevî bir ulviyete ve bir imtiyaza ihtiyacı olduğu gibi, Hâlık ile olan derece-i münasebet ve alâkasını göstermek için de bir delile ihtiyacı vardır. Böyle bir delil de ancak mu’cizelerdir.
Sonra, Cenâb-ı Hakkın emirlerine ve nehiylerine itaat ve inkıyadı tesis ve temin etmek için, Sâniin azametini zihinlerde tesbit etmeye ihtiyaç vardır. Bu tesbit de, ancak akaid ile, yani ahkâm-ı imaniyenin tecellîsiyle olur. İmanî hükümlerin takviye ve inkişaf ettirilmesi, ancak tekrar ile teceddüd eden ibadetle olur. İkincisi: İbadet, fikirleri Sâni-i Hakîme çevirttirmek içindir. Abdin Sâni-i Hakîme olan teveccühü, itaat ve inkıyadını intaç eder. İtaat ve inkıyad ise, abdi intizam-ı ekmel altına idhal eder. Abdin intizam altına girmesiyle ve nizama ittibâ etmesiyle, hikmetin sırrı tahakkuk eder. Hikmet ise, kâinat sahifelerinde parlayan san’at nakışlarıyla tebarüz eder. Üçüncüsü: İnsan, santral gibi, bütün hilkatın nizamlarına ve fıtratın kanunlarına ve kâinattaki nevâmis-i İlâhiyenin şualarına bir merkezdir. Binaenaleyh, insanın, o kanunlara intisap ve irtibat etmesi ve o namusların eteklerine yapışıp temessük etmesi lâzımdır ki, umumî cereyanı temin etsin. Ve tabakat-ı âlemde deveran eden dolapların hareketlerine muhalefetle o dolapların çarkları altında ezilmesin. Bu da, ancak o emir ve nevâhîden ibaret olan ibadetle olur. Dördüncüsü: Emirleri imtisal, nehiylerden içtinap etmek sayesinde, bir fert, heyet-i içtimaiyede çok mertebelerle nisbet peyda eder ve alâkadar olur. Bilhassa ahkâm-ı diniye ve mesalih-i umumiye hususunda, bir fert, bir nevi hükmüne geçer. Yani, pek çok hukuklar, haysiyetler, irşadlar, tâlimler, ıslahlar gibi vazifeler, bir şahsa yüklenir. Eğer o emri imtisal, nevâhîden içtinap eden o şahıs olmasa, o vazifeler tamamen pâyimâl olur. Beşincisi: İnsan, İslâmiyet sayesinde, ibadet saikasıyla bütün Müslümanlara karşı sabit bir münasebet peyda eder ve kavî bir irtibat ve bağlılık elde eder. Bunlar ise, sarsılmaz bir uhuvvete, hakikî bir muhabbete sebep olur. Zaten heyet-i içtimaiyenin kemâline ve terakkisine ilk ve en birinci basamaklar, uhuvvet ile muhabbettir.
İbadetin şahsî kemâlâta sebep olduğunun izahı: İnsan, cismen küçük, zayıf ve âciz olmakla beraber, hayvanattan addedildiği halde, pek yüksek bir ruhu taşıyor. Ve pek büyük bir istidada mâliktir. Ve hasredilmeyecek derecede meyilleri vardır. Ve gayr-ı mütenahi emeller sahibidir ve addedilemez fikirleri vardır. Ve gayr-ı mahdud şeheviye ve gadabiye gibi kuvveleri vardır. Ve öyle acaip bir yaratılışı vardır ki, sanki bütün envâ ve âlemlere fihriste olarak yaratılmıştır. İşte, böyle bir insanın o yüksek ruhunu inbisat ettiren, ibadettir. İstidatlarını inkişaf ettiren, ibadettir. Meyillerini temyiz ve tenzih ettiren, ibadettir. Emellerini tahakkuk ettiren, ibadettir. Fikirlerini tevsi’ ve intizam altına alan, ibadettir. Şeheviye ve gadabiye kuvvelerini had altına alan, ibadettir. Zahirî ve bâtınî uzuvlarını ve duygularını kirleten tabiat paslarını izale eden, ibadettir. İnsanı, mukadder olan kemâlâtına yetiştiren, ibadettir. Abd ile Mâbud arasında en yüksek ve en lâtif olan nisbet, ancak ibadettir. Evet kemâlât-ı beşeriyenin en yükseği, şu nisbet ve münasebettir. İhtar: İbadetin ruhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faideler, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :
1: Bakara Sûresi, 2:21-22.
Lügatler :
abd : köle, kul âciz : güçsüz, elinden bir şey gelmeyen
adalet : hak sahibine hakkını verme, haksızı terbiye etme ve cezalandırma addetmek : saymak âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
ahkâm-ı diniye : dinin hükümleri, esasları ahkâm-ı imaniye : iman esasları akaid : inanç; iman esasları
akaidî : inançla ilgili, iman esaslarıyla ilgili alâkadar : alâkalı, ilgili
bâtınen : içte (kalplerde ve gönüllerde) bâtınî : görünmeyen, iç
binaenaleyh : bundan dolayı burhan : sarsılmaz, mantıkî delil
cemaat-i insaniye : insan toplulukları Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah cereyan : akım, gidişat
cihet : taraf, yön cüz-ü ihtiyarî : insandaki seçim gücü, irade delil : işaret, alâmet; kendisine, doğru bir bakış açısıyla bakıldığında istenilen gayeye ulaştıran şey derece-i münasebet ve alâka : ilgi ve irtibat derecesi deveran etme : dönme
ebna-yı cins : aynı cinsten olanlar, insanlar emel : arzu, istek envâ : çeşitler, türler
fıtrat : yaratılış fihriste : özet, öz gadabiye : öfkeye ait gayr-ı mahdud : sınırsız gayr-ı mütenahi : sonu olmayan, nihayetsiz
hacet : ihtiyaç had altına alma : sınırlama, sınır içine alma
hakikî : gerçek
hâkimiyet : yöneticilik, hükümranlık Hâlık : her şeyi yaratan Allah hâl-i hazır : şimdiki hal hasretmek : sınırlandırmak, ait kılmak; bir hükmü yalnızca bir şeye, veya bir şahsa vermek
haysiyet : itibar, özellik
hayvânât : hayvanlar heyet-i içtimâiye : toplumsal yapı, sosyal toplum hikmet : fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve san’atlı yaratılması hilkat : yaratılış
ıslah : düzeltme, iyileştirme
icra : yürütme, yerine getirme içtinap etmek : kaçınmak
idrak : anlamak, bilmek ihlâs : içtenlik, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme ihtar : hatırlatma, ikaz
misil : eş, benzer mizaç : huy, tabiat, yaratılış mu’cize : Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü şey muamelât : karşılıklı davranışlar, ilişkiler muhabbet : sevgi muhalefet : aykırılık, zıtlık mukaddeme : başlangıç, giriş mukadder : takdir olunmuş; belirlenmiş
mübadele : karşılıklı değiştirme, değişim mümtaz : seçkin, üstün
münasebet : bağlantı, ilişki müntehap : seçilmiş, seçkin
müreccih : tercih ettiren sebep müstesnâ : seçkin, benzeri olmayan nehiy : yasaklama nevâhî : yasaklar nevâmis-i İlâhiye : Allah’ın kanunları nevi : çeşit, tür
nev'î kemâlât : mükemelliklerin, faziletlerin türü, çeşiti nisbet : bağ
nizam : düzen, kanun
pâyimâl : çiğnenmiş, ayak altına alınmış peyda etmek : meydana gelmek. oluşmak
Rab : her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah rabıta : bağ saadet : mutluluk saika : sebep, sevk etme
sair : diğer, başka Sâni : herşeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah Sâni-i Hakîm : her şeyi hikmetle ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah
sema : gök semere : meyve; netice, sonuç semere-i sa’y : çalışmanın meyvesi, emek ürünü, neticesi şeheviye : şehvete ait
şeriat : Allah tarafından bildirilen İlâhî hükümlerin hepsi, İslâmiyet
tanzim : düzenleme tatbik : uygulama tebarüz etmek : ortaya çıkmak, görünmek teceddüd : yenilenme, tazelenme tecellî : görünme, yansıma
tedarik : elde etme temessük etmek : tutunmak, yapışmak temin etmek : sağlamak temyiz : ayırıp üstün kılma tenzih etmek : temizlemek, arındırmak
terakki : ilerleme, yükselme
terbiye : belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma tesviye etme : ihtiyacı giderme, düzenleme, halletme teşrik-i mesai : ortak çalışma, işbirliği teveccüh : yönelme tevsi’ : genişletme, yayma
uhuvvet : kardeşlik
ulviyet : yücelik umumî : genel uzuv : organ, cihaz vakta ki : ne vakit ki…, ne zaman ki
vâsıl olmak : ulaşmak vasıta : araç, sebep
vuku : meydana gelme, olma vukuf : birşeyi etraflıca bilme, öğrenme vücud-u vahdet : Allah’ın varlığı ve birliği
zahiren : dışta (insanlar üzerinde) zahirî : dış görünüşe ait
" 'Ya Rabbi! Sen bana (Hz Yusuf) iktidar ve hakimiyet verdin. Kutsal metinleri ve rüyaları yorumlama ilmini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünya da da ahirette de Mevlam yardımcım Sensin! Sana tam itaat içinde bir kul olarak canımı al ve beni hayırlı ve dürüst insanlar arasına dahil eyle.' "
Bir metreye, beş kılavuz düşüyor Ortak akıl ile koşamıyoruz Sandal sağlam ama çoktur kürekçi İncecik dereyi geçemiyoruz
Riya astar olmuş, yüzsüzlük mastar Nedense beklenir, dünyalık poster Düz yolda şaşırdık, Mevlam yol göster Sanki bu Küre'de yaşamıyoruz
Sırıtıyor, göze girme sevdası Fikren yalınayak, yok ayran tası Bestelenmiş sanki, nefsin havası Gürleyip gürleyip, esemiyoruz
Çok seslilik, çok başlılık olunca Beyinlere, "baş" davası dolunca Öküz öldü, bulamayınca yonca Toprağı, tarlayı eşemiyoruz
Çoğunluğun iradesi nerede? Kurbanlık koyunlar bekler sırada Beslenmiş gibiyiz, kuytu serada Güneş gölgelendi, pişemiyoruz
Havuza karışan su ayrılamaz Bagımsız renk, gökkuşağı olamaz Ortak akıllılar, yolda kalamaz Neden ayrılığı boşamıyoruz?
Ortak akıl, aynı ırmağa akan Çoğunluk güzeldir, bir yöne bakan Haykıralım artık, bitsin hafakan Susuzluktan öldük, susamıyoruz Dereden denize, taşamıyoruz...
Ali Rıza Malkoç 01/05/2010 Bursa
Hafakan: Sıkıntı, çarpıntı, üzüntü Kuytu : Issız, sessiz ve göze çarpmayan,tenha yer
HEPSİNE İCABET ELBETTE MÜMKÜN DEĞİL AMA KEŞKE HER “KİMSE YOK MU” DENDİĞİNDE BEN BURADAYIM DİYEBİLSEK. DAHA ÖNEMLİSİ “KİMSE YOK MU” DİYENLERİN KİMSE ARADIKLARI HER ORTAMDA ADI ANILANLARDAN VE “MUTLAKA O VARDIR” DENİLENLERDEN OLABİLSEK. ALLAH’IN EMANETEN VERDİĞİ İLMİ, MALI, CANI, VESAİTİ, ZAMANI HÂSILI HERŞEYİ İSTENİLDİĞİNDE BARİ OLSUN SUNABİLSEK-VEREBİLSEK-KOŞTURABİLSEK. BUNU DA ÇOK BÜYÜK LÜTUF-ÇOK BÜYÜK İŞ YAPMIŞ ZANNETMESEK. ACABA İSTENİLMEDİĞİ DURUMDA DA HER AN VERMEYE-KOŞMAYA-OLMAYA HATTA CAN FEDA ETMEYE HAZIR MIYIZ ACABA, GİT DENİNCE GİDEBİLİR MİYİZ ACABA, ARDIMIZA BAKMADAN-HESAPLARA TAKILMADAN-“MALLARINIZ, CANLARINIZ, EVLATLARINIZ SİZİN İÇİN BİRER İMTİHAN SEBEBİ, BİRER FİTNEDİR. K.K.” E TAKILMADAN ACABA HÂZIR VE NÂZIR MIYIZ BİR KENDİMİZİ TEST EDEBİLSEK.
KENDİM ADINA HER GEÇEN GÜN ZAAFIM ARTSA DA, ALLAH’IN BİZİ BELKİ ONLARIN VARLIĞI-CEHD Ü GAYRETİ-İHLÂSI HÜRMETİNE CANLI TUTTUĞU KARDEŞLERİMİZ-BACILARIMIZ ŞÜKÜR Kİ VAR. ŞÜKÜR HER ÇAĞRIYA İCABET EDEN, NEREYE-NE KADAR SÜRE-KAÇ PARA ÜCRETE-KİMİNLE GİBİ BENİM KIRK SEFER DÜŞÜNDÜĞÜM SORULARI ASLA SORMAYANLARIMIZ, SORMADAN HEDEFİNE GİDENLERİMİZ VAR. ZATEN “ALLAH BİR KULUNU SEVDİ Mİ, CEBRAİL’İ ÇAĞIRIR, BEN FALAN KULU-KULLARIMI SEVİYORUM, SEN DE SEV, CEBRAİL DE ONU SEVER, SONRA CEBRAİL MELEKLER ÂLEMİNE İNER, ALLAH FALAN KULU-KULLARI SEVİYOR, SİZ DE SEVİN DER, ONLAR DA SEVERLER, DAHA SONRA MELEKLER İNSANLIK ÂLEMİNE İNER, İNSANLARIN KALPLERİNDE ONLARA KARŞI SEVGİ VAZ’ EDİLİR, YERLEŞTİRİLİR.ALLAH O KULUNUN-KULLARININ GÖREN GÖZÜ, TUTAN ELİ, YÜRÜYEN AYAĞI, İŞİTEN KULAĞI OLUR. H.ŞERİF“HAKİKATINCA BUGÜN BU HESAPLARIN HİÇ BİRİSİNİ YAPMADAN-ZERRE DÜŞÜNMEDEN-DÖNEBİLMEK MÜMKÜN OLUR MU HESAP ETMEDEN-AKLINA BİLE GETİRMEDEN DÜNYANIN ŞİMDİLİK 120 ÜLKESİNE YAYILMIŞ-HİCRET ETMİŞ-BİR KISMI ORADAN EVLENMİŞ-HATTA BİR KISMI ORADA VEFAT ETMİŞ HİZMET ERLERİ, BULUNDUKLARI YERLERİN EN SEVİLENLERİ, HAKK TEÂLÂ TARAFINDAN EN ÇOK SEVDİRİLENLERİ OLMUŞLARDIR.
YİNE BİR KASIM AYI SONUNDA “KİMSE YOK MU” DENDİ, NE YALAN SÖYLEYEYİM, ALLAH HER ŞEYİMİZE NİGEHBÂN, YARIM GÜN YAPACAĞIMIZ BU HİZMETE NEFSİMİZ ONAY VERMEDİ, GELEYİM DEDİM AMA AYAKLARIM ZORAKİ GİTTİ. HÂLBUKİ EN HUZURLU ŞEHİRLERDEN BİRİNDE, DİLİ-DİNİ-HERŞEYİ BİZİMLE AYNI OLAN İNSANLARA GİDECEKTİK. HİÇ BİR CAN-MAL-SAĞLIK ENDİŞEMİZ ASLA OLMADIĞI-OLAMAYACAĞI GİBİ ÜSTÜNE BENİM O GÜZEL ANADOLU İNSANIMIN MİSAFİRPERVERLİĞİ, İNSANİYETİ, İKRAMI İLE KARŞILANACAK, KUŞATILACAKTIK.
“KİMSE YOKMU” DERNEĞİ ÖNCÜLÜĞÜNDE HER GÜN BELİRLENEN ADRES VE DÜZEN-PROGRAMLAMA GEREĞİ, GEZİCİ BİR SAĞLIK OTOBÜSÜNDE İKİ KÖYÜMÜZE SAĞLIK TARAMASI İÇİN YOLA ÇIKTIK. TAMAMI MADDİ BEKLENTİLERDEN UZAK, SADECE BİR İŞE YARAYABİLME-BİR GÖREVİ İFA EDEBİLME RUH HALİ İÇİNDEKİ 7-8 MUHTEREM KARDEŞİMİZ VE BÜYÜKLERİMİZLE BERABER YOLA KOYULDUK. İKİ KIZKARDEŞİMİZ BİRİ DR. VE BİRİ DE LABORATUAR TEKNİSYENİ OLARAK GÖNÜLLERİNİ AÇMIŞLARDI. BENSE DEDİM YA, NEFSİMLE –SANKİ ÇOK BÜYÜK İŞ YAPACAKMIŞIM GİBİ- SAVAŞA SAVAŞA KATILMIŞTIM. HANİ DERLER YA “SÖYLEYENE DEĞİL, SÖYLETENE BAK” KABİLİNDEN DAHA SEYAHATİMİZİN İLK KİLOMETRELERİNDE “KENDİNE GEL, UYAN GAFLET UYKUSUNDAN”DEDİRTEN TARZDA İLÂHİ BİR İKAZ LUTFUYLA KENDİME GETİRİLDİM. VE GÜNÜM, HESABIMDA OLMAYAN BİR ANLAM KAZANDI. BELKİ GÜN BOYU GÖZLERİME HÂKİM OLMAKTA ZORLANDIM.
BİZİM YAPTIĞIMIZ KÜÇÜK BİR FEDAKÂRLIKTI BELKİ. SANKİ ALLAH’IN AYRICALIKLI İNSANLARIYMIŞIZ GİBİ KENDİNİ HİSSEDENLERİMİZİN OLDUĞU BİR MESLEĞİN MENSUBUYDUK. HÂLBUKİ BİZE “KÜN INDEN NÂS FERDEN MİNEN NÂS=İNSANLAR ARASINDA İNSANLARDAN BİR İNSAN OLDUĞUNUZU UNUTMAYINIZ” DENMİŞTİ. BİZİM KADER PLANINDA İNSANLIĞIN HİZMETİNE GÖREVLENDİRİLMİŞ OLMAKTAN BAŞKA NE FARKIMIZ OLABİLİRDİ Kİ. AMA HEYHAT… BAZEN BU RUHU KAÇIRDIĞIMIZ-KAÇIRANLARIMIZ AZIMSANMAYACAK SEVİYEDEYDİ. HÂLBUKİ ALLAH’IN NE HAS KULLARI VARDI Kİ, İŞTE ONLARI BİR HATIRLAMA, ONLARA BAKIP “AĞLAMIYORSAN BARİ GÜLMEKTEN UTAN” DENEN BİR FIRSAT DOĞMUŞTU. NASIL MI,ANLATAYIM..
SON BİR YILDIR, “TİKA=TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI”ÖNCÜLÜK VE REHBERLİĞİNDE BAŞTA AFRİKA ÜLKELERİ OLMAK ÜZERE PEK ÇOK ÜLKELERE SAĞLIK SEFERLERİ DÜZENLENMEKTEYDİ. İÇECEK SU BULMAKTA ZORLANAN, KURBAN’DA İKRAM ETTİĞİNİZ ETİN NE OLDUĞUNU-NASIL PİŞİRİLECEĞİNİ SORAN, BULABİLDİĞİ BİRAZ BULGURLA HAYATINI İDÂME ETTİRMEYE ÇALIŞAN, RESMİ KAYITLARA YANSIYAN ŞEKLİYLE HER ÜÇ İNSANINDAN BİRİ ÖLÜMCÜL AİDS HASTASI OLAN AFRİKA ÜLKELERİNE HEPSİ HEPSİ 10-20-30 GÜNLÜK SÜRELER İÇİN ÇAĞRILIYORDUK. BELKİ BİR KATKIMIZ OLUR DİYE GİDİYORDUK BELKİ AMA ASLINDA ORALARDA GÖRDÜKLERİMİZLE İNSANLIĞIMIZI-MÜSLÜMANLIĞIMIZI-VARLIĞIMIZI-TOKLUĞUMUZU-PEŞİNDE KOŞTUKLARIMIZI YENİDEN BİR GÖZDEN GEÇİRME FIRSATI BULACAKTIK. BÜTÜN ZAAF NOKTALARIMIZ DA KARŞILANACAK ŞEKİLDE “MAAŞINIZ ÇALIŞACAK, YOL VE ORADAKİ GİDERLERİNİZ KARŞILANACAK, HATTA HER AY ALDIĞINIZ EK GELİRİNİZ ORTALAMA BİR DÜZEYDE VERİLECEK “DENMİŞTİ. ÖYLE YA MAZERETLERİMİZ(????) VARDI, TAKSİTLERE GİRMİŞTİK. EV SAHİBİ(??), ARAÇ SAHİBİ(??) OLACAKTIK. ÇORABININ DAHİ KONMASINA FIRSAT VERİLMEYEN TABUTA-MEZARA KOYDURTAMAZDIK BELKİ AMA, HAKKIMIZDI(???) CANIM. BU MESLEĞİN ADAMLARINA EN İYİSİ YAKIŞIRDI(???).
YİNE TAM DA BİZİM BU TARAMAYA ÇIKTIĞIMIZ GÜNLERİN HEMEN ARDINA GİDİLECEK BİR AFRİKA TURU VARDI. İKİ AY ÖNCESİNDEN DAVET EDİLMİŞTİK. KENDİMİZİ-BELLİ HESAPLARIMIZI AŞAMAMIŞTIK. BEN DE VARIM DİYEMEMİŞTİM. “GİDİN-CELB Mİ ÇIKARALIM İLLA” DİYE HATIRINI ORTAYA KOYAN BİR BÜYÜĞÜMÜZ VARDI AMA NEREYE KADAR DİNLEDİĞİMİZ ÖNEMLİYDİ. TABİİ BUNLAR BENİM GİBİ USLANMAZLAR İÇİN GEÇERLİYDİ. HÂLBUKİ ANINDA HAZIRIM DİYENLER VARDI VE BAKIN HANGİ DÜŞÜNCELER İÇİNDEYDİLER, GERİSİNİ ANLATACAK VASIFTA OLMADIĞIM İÇİN ANLATANINA BIRAKALIM. SAĞLIK ARACIMIZDA BULUNAN DR. BETÜL HANIM KARDEŞİMİZ ANLATIYOR=
“BU AFRİKA SEYAHATİNE GİDECEĞİMİ DUYAN ARKADAŞLARIM ŞAŞIRMIŞ BİR ŞEKİLDE İKAZ EDİYORLARDI. YA HU BETÜL DİYORLARDI, SEN SAĞLIK MENSUBUSUN, GİDECEĞİN YERDE HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ AİDS HASTASI, BAŞKA BULAŞICI HASTALIKLAR VAR, HAYDİ BİR KAN BULAŞIRSA, HAYDİ BİR İĞNE BATARSA, HAYDİ ŞU OLURSA HAYDİ BU OLURSA… GÖRÜNÜŞTE HAKSIZ DEĞİLLERDİ. ON GÜN İÇİNDE BİR BULAŞICI HASTALIK KAPMAK VE ONUNLA ÖMÜR BOYU -DEYİM YERİNDEYSE -SÜRÜNMEK VARDI. ETKİLENMEDİM DESEM YALAN OLUR.
DÜŞÜNDÜM, ORALARA AİLESİYLE HİCRET ETMİŞ, GİDERKEN NERESİ-KAÇ PARA- NE KADAR SÜRE SORULARINI HİÇ SORMAMIŞ ARKADAŞLARIMIZ VARDI. NE İKLİMLERİNE, NE YEMEKLERİNE, NE DİLLERİNE, NE HALLERİNE ALIŞIK OLMADIĞI BU ÜLKELERDE HEM DE SÜRESİ BELİRSİZ GİTMİŞLERDİ. BENİM ON GÜN İÇİN KIRK KORKU YAŞADIĞIM-KIRK HESAP YAPTIĞIM-KIRK ÇEKİNCE KOYDUĞUM BU YERLERDE, BU İNSANLARLA YAŞIYORLARDI. KENDİLERİ-ÇOCUKLARI-EŞLERİ HASTA OLSA TÜRKİYE’YE Mİ GELECEKLERDİ, MECBUREN ORADA MUAYENE OLACAK VE BELKİ DE KUVVETLE MUHTEMEL O BULAŞICI HASTALIKLARI KAPACAKLARDI. AMA ONLAR BİR DAVAYA İNANMIŞLARDI. KENDİ HESAPLARI BULUNMAYAN, ALLAH’IN HESABINA RAZI OLAN KULLARDI. “MEVLÂ GÖRELİM NEYLER, NEYLERSE GÜZEL EYLER” DİYORLARDI. ÇOCUKLARI MECBUREN O ÇOCUKLARLA OYNAYACAKLAR, KENDİLERİ MECBUREN O SAĞLIKSIZ SİSTEMDE YAŞAYACAKLARDI. AMA ONLAR ASIL MANEVİ SAĞLIKSIZLIĞA SAVAŞ AÇMIŞLARDI. EN BÜYÜK HASTALIK OLAN İMANSIZLIK HASTALIĞINA KARŞI SAVAŞ AÇMIŞLARDI. SAVAŞ OLURDU DA YARALANMA OLMAZ MIYDI, SAVAŞTA RAHATIN, PARANIN, UYKUNUN, DÜNYA MALININ HESABI MI OLURDU… VE ZERRE TEREDDÜT ETMEDEN GELMİŞLER VE DÖNMEYİ DE DÜŞÜNMEMİŞLERDİ. HELE Kİ BU İKLİM ŞARTLARINA UYUMDA ZORLANAN, FAKAT ASLA DÖNMEYEN BAZI ARKADAŞLARIMIZDA KALICI HASTALIKLAR OLUŞMUŞ, HATTA KISIRLAŞANLAR BİLE OLMUŞTU.
BÜTÜN BUNLARI DÜŞÜNÜNCE BİZİMKİ DE FEDÂKÂRLIK MI DEDİM KENDİ KENDİME. VE NE OLURSA OLSUN GİTMEYE KARAR VERDİM.”
BU BETÜL KARDEŞİMİN MUHTEREM KALBİNİN SESİ. YA BENİM GAFLETTEN ÇIKAMAYAN NEFSİMİN HİLESİ. YOLCULUK BOYUNCA RUHUMU SARDI UTANMA HİSSİ. YA DÜZGÜN ÇIKMAZSA ÂHİRET MUHASEBESİ.
GÖZYAŞLARIMA HÂKİM OLAMIYORDUM. SANKİ BİR FEDÂKÂRLIK YAPACAKMIŞIM ZANNEDEREK ÇIKTIĞIM BİR GÜNDE, RABBİM BENİ YİNE GAFLETTEN UYANIŞA DAVET ETMİŞTİ. SÖZDE BEN ERKEKTİM AMA GİDERİM-HAZIRIM-VARIM DİYEMEMİŞTİM. AMA BETÜL KARDEŞİM O KUTSAL HİZMET LİSTESİNE GİRMİŞ VE YAPTIĞINI BÜYÜTMÜYOR, HİCRETİN ERLERİNE SELAM DURUYORDU.
NE ZAMAN OLMAM GEREKTİĞİ GİBİ OLACAĞIM BİLEMİYORUM AMA ARTIK UTANCIMDAN DAHA FAZLA DİRENEBİLECEĞİMİ-HATTA ADINA YAŞAMAK DENİRSE BU ÖLMÜŞLÜKLE YAŞAYABİLECEĞİMİ SANMIYORUM. YAKLAŞIK ON YIL ÖNCE “GELİN BU CAN BU UĞURDA FEDA OLSUN DİYELİM, EVET DİYELİM” ÇAĞRISINA “EVET” CEVABI VERMİŞTİM AMA HEYHAAAAAT…
DUALARINIZLA TEKRAR O GÜNLERİN VE OLUNMASI GEREKEN HALLERİN ADAMI OLMAK DİLEĞİYLE…
MALZEMELER: 2 adet tavuk göğüs eti 1 adet orta boy soğan 4 çorba kaşığı tereyağı 3 adet yeşil sivri biber (tatlı) 2 adet domates Tuz Karabiber Yarım çay kaşığı kırmızıbiber 1 su bardağı fındık (kavrulmuş, kalın kıyılmış) 3 adet yufka 1 adet yumurta akı
HAZIRLANIŞI: Tavuk göğüs etlerini, 2-3 bardak suda yumuşayıncaya kadar haşlayın. Haşlanmış eti lokmalık parçalara bölün. En az iki bardak tavuk suyunu bir kenara ayırın. Soğanı rendeleyin; iki kaşık tereyağı ile karıştırarak, yumuşayıncaya kadar kavurun. Kavrulmuş soğanlara, ince doğranmış biberleri ve rendelenmiş domatesleri ekleyin. Domateslerin saldığı suyu çekene kadar, karıştırarak pişirin. Tavuk eti, tuz, karabiber ve kırmızıbiberi katın. Birkaç kez karıştırdıktan sonra ateşten alıp soğumaya bırakrn. Soğuduktan sonra harca fındıkları ekleyip karıştırın. Yufkaları tek tek sererek, üzerlerine fırça ile oda sıcaklığında yumuşatılmış tereyağını sürün. Önceden 160 derecede kızdırılmış fırında, üzerleri sararıncaya kadar tek tek kızartın. Kızarmış yufkaları bir tepsi içine üst üste koyun ve üzerine iki bardakhk ılık tavuk suyunu dökün. Yufkalar tavuk suyunu çekip yumuşaymca, ortasına yakın kısmına boylamasına harcı yayın. Yanlarını harcın üzerine kapatıp rulo yapın ve üzerine yumurta akı sürün. Ruloyu önceden 160 derecede kızdırılmış fırında, servis zamanından 20 dakika önce ısıtın. Isıtılmış börek rulosunu, porsiyonluk parçalara ayırıp ılık olarak servis yapın.
Kitap okumak,
ilmin de irfanın da olmazsa olmazı. Okumadan, araştırmadan hiçbir
konuda esaslı bir kanaate ulaşmak mümkün değil. Bilgi sahibi olmadan
fikir sahibi olmak da yanlışlar zincirinin ilk halkası oluyor zaten.
Yüce Yaratıcı iki temel
kitap sunmuş "arayan" gönüllere. Bir tanesi "Kelâm"ın tecellisi Kur'an,
bir diğeri "Kudret ve İrade"nin aynası Kâinat. Bu iki kitabı iyi mütalaa
edip tefekkür ufkunda seyahat edebilenler imanın tadına varıyorlar. Bu
sebeple bütün okumalar bu iki kitabı derinlemesine anlamaya matuf
olmalı.
Kâinat kitabını
derinlemesine okumak, harflerden, kelimelerden ve ayetlerden mana
çıkarmak ona imanın gözlüğüyle bakmaya ve pozitif ilimlerle meşgul
olmaya bağlıdır. Kur'an'ı anlamak için de başta hadis olmak üzere dinî
ilimlere vukufiyet gerekiyor. Kullukta derinleşmek, daha nitelikli bir
kulluk performansı ortaya koymak isteyen bir mü'min bu iki kitabı
anlamaya götürecek okuma ve araştırma gayretinin içinde olmalıdır.
Kur'an meali okumak, Kur'an'ı anlamaya yetmiyor. Bir meali yüzlerce defa
okumak, ya da yüzlerce farklı meali okumak da "anlamak" için kâfi
gelmiyor. Bu yüzden, Kur'an'ı asrın idrakine söyleten, ondaki
hakikatlere tercüman olan eserleri müzakere ederek okumak şart.
Günümüzde Müslümanlar
arasında maalesef kitap okumayan ciddi bir kitle var. Öte yandan,
okuyanların da dengesiz okumaları söz konusu. Ortada bir temel olmadan,
okunan şeylerin Kur'ân ve sünnet çizgisine uygun olup olmadığını test
edecek temel kriterleri bilmeden okuma, dengesiz bir okumadır. Böyle bir
okuma şekli insanın sürekli zihnî ve vicdanî gelgitler yaşamasına, bir
türlü kendisi olamamasına sebep olur. Bu şekilde, okuduğu her yeni
kitabın, ele aldığı her makalenin tesiri altında kalıp dün söylediğini
bugün inkâr eden, fikrî omurgasızlar türer. Onun için önce düşünce
dünyamıza ait temel esasların bilinmesi, dolayısıyla bu bilmeyi
sağlayacak eserlere öncelik verilmesi gerekir. Bunlara metodolojik
bilgiler de diyebiliriz.
Mihenk taşı eserler
Bu bakışı kazandıracak,
mihenk taşı mesabesinde bazı kitaplar vardır; onlar temel ve esastır.
Yol üstündeki işaret taşları misali her türlü inhirafa, kaymaya ve
pörsümeye mani olurlar. Onları elden düşürmeden sürekli okumak gerekir.
Bir kere okumak yetmez onları; bir ömür başucu müracaat eserleri olarak
mütemadiyen müzakere edilmelidir. Her bitirme, yeni başlangıçların
tetikleyicisi olur. İçinde binlerce hakikatin desen desen örgülendiği bu
eserler, okuyucunun o anki seviyesine göre okundukları her ayrı seferde
insana yeni şeyler söylerler. Her okuma, okuyucuya yeni bir seviye
kazandırdığı için, o seviyenin gözüyle bakar okuduklarına. Kur'ân-ı
Kerim'i böyle bir okuma hususunda diğer kitaplarla beraber
değerlendiremeyiz; ama onu ayda bir hatmetmeyene de seleflerimiz
Kur'ân'ı terk eden adam nazarıyla bakıyorlar.
"Kur'an okuma"dan maksat
nedir? Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi bu soruya şöyle cevap
veriyor: "Şahsen ben, ruhsuz Kur'ân okumanın insanımızı duygusuz hale
getireceğine inanıyorum. Kur'ân'ı anlamak, Kur'ân ile dirilmek, onun
özünde derinleşmeye bağlıdır. Kur'ân'ın sadece ibare ve lâfızları ile
ilgilenenler sevap kazansalar bile sevaba açık bir topluluk haline
gelemezler. Bu sebeple, Kur'ân'la münasebetimiz açısından asıl mesele
kalb, şuur, irade, idrak ve hislerimizle ona yönelebilmek ve
benliğimizin bütün buutlarıyla onu duyabilmektir. İşte böyle bir yöneliş
ve duyuş sayesinde Allah'ın (celle celâluhû) bize seslendiğini
hisseder, suya ve ziyaya ulaşmış rüşeymler gibi birdenbire yeşeririz.
Okuduğumuz âyetin her kelimesinde, her cümlesinde farklı derinliklere
erer; aynı anda bir yandan ruhumuzun atlasını temaşa ederken, diğer
yandan göklerin haritasını müşahede etme ufkuna ulaşırız." Görüldüğü
gibi maksat sadece gırtlak ağalığı yapmak değil, bütün duygu, ihsas ve
latifelerimizle Kur'an'ın engin ufkuna teveccüh etmek ve ilahî füyuzat
sağanağı altında sırılsıklam olmaktır.
Ayrıca, iman
hakikatlerinin muhkem bir kale gibi gönüllere yerleşmesine vesile
Risâleler de sürekli ve çok okunmalıdır. Önce "Külliyât"ın tamamı
okunmalı, daha sonra her kitap kendi bütünlüğü içinde ele alınarak,
bütün bölümleri mütalaa edilmelidir.
Hocaefendi'nin eserlerini nasıl okumalıyız?
Muhterem Fethullah Gülen
Hocaefendi'nin "Pırlanta Serisi" kitapları da ayrı bir müzakere usûlüyle
ele alınmalıdır. Hocae-fendi'nin ilminden, irfanından, ilhama mazhar
vicdanî ve amelî tecrübelerinden süzülen makaleler, kitaplar, bütün
katılımcıların hazırlanarak geldiği müzakere heyetlerinde okunmalıdır.
Bu okumalarda her kelimenin, her cümlenin üzerinde derince durularak
maksat bütün teferruatıyla anlaşılmalıdır. Bir makale üzerine yapılan
müzakereden maksadın hâsıl olup olmadığı, müzakereye katılan insanların,
işlenen konuyu ne kadar öğrendiklerine bakılarak anlaşılabilir. "Bu
müzakerede yeni öğrendiğiniz bilgiler nelerdir?" sorusu bu noktada
belirleyici olmalıdır. Dolayısıyla Hocaefendi'yi ve onun fikirlerini en
iyi ve en doğru anlamaya vesile olacak usûller araştırılmalı,
kalıplaşmış bir kısım metotlarda ısrar edilmemelidir. Yeni formatlar,
yeni tarzlar her zaman desteklenmeli ve müzakerenin daha verimli hale
gelmesi için sürekli bir düşünce sancısı içinde olunmalıdır.
Kitap okumak, ilmin de
irfanın da olmazsa olmazı. Okumadan, araştırmadan hiçbir konuda esaslı
bir kanaate ulaşmak mümkün değil. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi
olmak da yanlışlar zincirinin ilk halkası oluyor zaten.
İyi ve faydalı bir okuma
için im'an-ı nazar; yani, mevzulara derinlemesine bakma, okunan mesele
üzerine odaklanma ve yoğunlaşma çok önemlidir. O makalede ne ele
alınıyorsa o konuyu anlamaya ve derununa vâkıf olmaya çalışılmalıdır.
Eserlerde ele alınan
hakikatlerin, Kur'an ve sünnet-i sahîha ile iltisak noktaları,
irtibatları araştırılmalıdır. Hocaefendi'nin hemen her fikrinin
temelinde mutlaka bu iki kaynak olduğu unutulmamalıdır. Öyleyse iyi bir
anlama için ehil insanlar tarafından bu irtibatın kurulması şarttır.
Kitapta anlatılan şeyler
üzerinde ısrarla durma; ele alınan konular arasındaki münasebetlere, o
kitaptaki belli bahislerin başka yerlerdeki işleniş tarzına bakma da
meseleyi daha iyi anlama adına göz ardı edilmemesi gereken bir usûldür.
Ancak burada şerh edeyim derken meselenin ana ekseninden uzaklaşmamak ve
teferruatta kaybolmamak esas olmalıdır.
Mukayeseli okumalar da
önemli bir müzakere metodudur. Okuduğumuz meselenin selef-i salihin
efendilerimizden bize intikal eden eserlerde nasıl ele alındığını
görmek, onlarla mutabakat noktaları aramak, varsa farklılıkları,
yenilikleri tespit etmek sıhhatli bir müzakere için zaruridir. İmam
Gazâlî, İmam Rabbânî, Mevlânâ Celâleddin ve Bediüzzaman hazerâtının
konuyla ilgili fikirlerini okumak ve mukayeseler yapmak mutlaka üzerinde
durulması gereken bir usûldür.
"Bu makaleden ne anladım?"
Makalelerdeki ima ve
göndermeleri, seçilen kelimelerdeki incelikleri yakalamaya çalışma da
çok istifadeli bir yoldur. Hocaefendi'nin nev-i şahsına münhasır
ifadelerinin üzerinde ayrıca durulmalı, bilgi ve kelime dağarcığımıza
armağan ettiği yeni literatür bütün nüanslarıyla ele alınmalıdır.
Bir başka husus da özet
çıkarmaktır. Okunan makalenin özetini çıkarmak, paragrafları maddeler
halinde ele almak da okuma adına önemli bir esastır. Okur, bir makalenin
sonunda kendi kendine "Ben bu makaleden ne anladım?" sorusunu
yöneltmeli, cevabın sıhhatine göre yeni tedbirler almalı, yeni metotlar
denemelidir.
Kitapları, okuma
önceliğine göre tasnif etmek ve buna göre bir müfredat hazırlamak da
mutlaka olması gereken bir usûldür. Belki iki-üç adımda bitirilebilecek
hale getirip, her adımda okunacak kitapları ve okuma metotlarını
belirlemek en faydalı yol olacaktır.
Müzakereli dersi,
ailelerimizden başlayarak dar daireli sohbet ve istişare heyetlerine,
oradan daha geniş katılımların olduğu toplantılara ve dahası sempozyum,
panel gibi akademik hüviyetli organizasyonlara taşımalıyız. Hem Kur'an'ı
hem de Kâinat kitabını anlamak için "Pırlantalar"a çok ihtiyacımız var.
Bu kadar usûlü birden uygulamak her zeminde mümkün olmayabilir. Önemli
olan buna inanmak ve azmetmektir.
Biz bir yerden okumaya başlayalım da, görelim Mevlâm neyler!
Koca Mustâpaşa! Ücrâ ve fakîr İstanbul!
Tâ fetihten beri mü’min, mütevekkil, yoksul,
Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar burada.
Kaldım onlarla bütün gün bu güzel rü’yâda.
Öyle sinmiş bu vatan semtine milliyetimiz
Ki biziz hem görülen, hem duyulan, yalnız biz.
Mânevî çerçeve beş yüz senedir hep berrak;
Yaşayanlar değil Allah’a gidenlerden uzak.
Bir bahar yağmuru yağmış da açılmış havayı
Hisseden kimse hakikat sanıyor hulyâyı.
Âhiret öyle yakın seyredilen manzarada,
O kadar komşu ki dünyâya duvar yok arada,
Geçer insân bir adım atsa birinden birine,
Kavuşur karşıda kaybettiği bir sevdiğine.
Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn.
Bu taraf sanki bu halkıyle ezelden meskûn.
Bir afîf âile sessizliği var evlerde;
Örtüyor fakrı asâletle çekilmiş perde.
Kaldırımsız, daracık, iğri sokak, doğru sokak…
Her geçildikçe basılmış ve düzelmiş toprak.
Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,
Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allah’a” diyen
Yaşıyor sâde maişetlerin en sâfında;
Rûh esen kuytu mezarlıkların etrâfında.
Bu vatandaş biraz ahşapla, biraz kerpiçten
Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten.
Türk’ün âsûde mizâciyle Bizans’ın kederi
Karışıp mağrifet iklîmi edinmiş bu yeri.
Şu fetih vak’ası, yâ Rab! Ne büyük mu’cizedir!
Her tecellîsini nakletmek uzundur bir bir;
Bir tecellisi fakat, rûhu saatlerce sarar:
Koca Mustâpaşa var, câmii var, semti de var.
Elli yıl geçtiği günlerde büyük mu’cizeden,
Hak’dan ilham ile bir gün o güzel semte giden,
Rum vezîr, eski manastırda ederken secde,
Kalbi çok dolduran îmân ile gelmiş vecde,
Onu, tek Tanrı’sının mâbedi etmiş de hayâl,
Vakfedip her neye mâlikse, bütün mâl ü menâl,
Bir fetih câmii yapmak dilemiş İslâm’a.
Sebep olmuş bu eser yâd edilir bir nâma.
Dört asırdır inerek câmie nûr üstüne nûr
Yerde bulmuş yaşayanlar da, ölenler de huzûr.
Ona hâlâ gidilirken geçilir bir yoldan,
Göze çarpar ölüm âyetleri sağdan soldan,
Sarmaşıklar, yazılar, taşlar, ağaçlar karışık;
Hafız Osman gibi hattatla gömülmüş bir ışık
Bu mezarlıkta siyah toprağı aydınlatıyor;
Belli, kabrinde, o, bir nura sarılmış yatıyor.
Gece, şi’riyle sararken Koca Mustâpaşa’yı
Seyredenler görür Allah’a yakın dünyâyı.
Yolda tek tük görünenler çekilir evlerine;
Gece sessizliği semtin yayılır her yerine.
Bir ziyâretçi derin zevk alarak manzaradan,
Unutur semtine yollanmayı artık buradan.
Gizli bir his bana, hâtif gibi, ihtâr ediyor;
Çok yavaş, yalnız içimden duyulan sesle, diyor:
“Gitme! Kal! Sen bu taraf halkına dost insansın;
Onların meşrebi, iklîmi ve ırkındansın.
Gece, her yerdeki efsunlu sükûnundan iyi,
Avutur gamlıyı, teskin eder endîşeliyi;
Ne ledünnî gecedir! Tâ ağaran vakte kadar,
Bir mücevher gibi Sünbül Sinan’ın rûhu yanar.
Ne saâdet! Bu taraflarda, her ülfetten uzak,
Vatanın fâtihi cedlerle berâber yaşamak! ...”
Geç vakit semtime döndüm Koca Mustâpaşa’dan
Kalbim ayrılmadı bir ân o güzel rü’yâdan.
Bu muammâyı uzun boylu düşündüm de yine,
Dikkatim hâdisenin vardı derinliklerine;
Bu geniş ülkede, binlerce lâtîf illerde,
Nice yıl, cedlerimiz kökleşerek bir yerde,
Manevî varlığının resmini çizmiş havaya.
Ki bugün karşılaşan benzetiyor rü’yâya.
Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan.
Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan;
Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük.
Sızlatır bazı saatler dayanılmaz bir acı,
Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı.
Rûh arar başka tesellî her esen rüzgârda.
Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!
(Resimli Hayat, 15 Temmuz 1953, C.2, S.15, s.3)
Konu:
Kocamustapaşa Semti. Şehirlerin, semtlerin şiirini yazma geleneği ciddi
anlamda Yahya Kemal’le başlar. Divan şiirinde İstanbul’un değişik
semtlerine değinildiğini görsek de şehir ya da semt mekanını bir bütün
olarak almak, yani tarihiyle, kültürüyle, mimarisiyle, tabii, coğrafî
özellikleriyle, halkının toplumsal ve ekonomik yaşantısıyla bir bütün
hâlinde değerlendirme geleneği Yahya Kemal’le başlar. Bir mekan şairi
olan Yahya Kemal, İstanbul’u ve tabii değişik semtlerini Türk milletinin
millî ruhuyla nasıl vatanlaştırdığını, bu dünya ve öte dünyaya ait
ürettiği ve kurumsallaştırdığı Türk-İslam kültürüyle nasıl sıcak, manevî
bir yaşama alanına çevirdiğini adeta orayla aynileşerek yansıtır.
İzlek:
Kocamustapaşa semti, Türk milletinin millî ve manevî değerleriyle,
tarihî, coğrafî, toplumsal, kültürel, ekonomik özellikleriyle Türk-İslam
kültür ve medeniyetine bağlı, kendi içinde uyumlu, Türk milletinin iç
huzurunu bulduğu bir Türk vatanı hâline gelmiştir. İstanbul’un pek çok
yeri gibi bu semt de Türk-İslam kültür ve medeniyetinin bir sentezidir.
Düşünce: Yahya
Kemal, bu şiirini tamamiyle denilecek ölçüde hikemî bir şiir olarak
kurgulamış. Şiirde büyük bir bilgelik eseri görülüyor. Şair, tarihe,
insana, kültüre, ahirete, toplumsal ve ekonomik hayata dair bilgece
yaklaşımlar üretiyor. Türk milletini, coğrafyayı vatanlaştırma
becerisini, fakir fukaralığın, kanaatkarlığın, şükrün Müslüman Türkü
mesut eden sırrını, ölüleriyle birlikte yaşama kültürünü, millî ve
manevî değerlere bağlı bir hayatın milletleşme sürecindeki işlevsel
rolünü görmüş geçirmiş bir aksakal, bir hakîm, bir filozof olarak ortaya
koyuyor.
Olay: Şiir,
manzum hikâye değil, saf şiir. Ama barındırdığı olay unsurlarından
hareketle hikâye ya da hikâyeler kurgulanabilir. Kocamustapaşa adlı Rum
vezirin Müslüman ve Türk oluşu hikâyesi ve bundan sonraki hayatı ve
yaptıkları, Türk milletinin İstanbul’un fethinden beri bu semtteki fakir
ama mütevekkil yaşantıları uzun hikâyeler hâlinde canlandırılabilir.
Şair, bütün bunları uzun uzun anlatmıyor; sadece teğet geçen değinmeler
hâlinde hatırlatarak ayrıntıları hayalimize havale ediyor.
Duygu: Şiirde
geçmişe hasret duygusu kuvvetle hissettiriliyor. Ayrıca şairin inanç
birlikteliğine sahip olduğu asil Müslüman Türk milletiyle yaşantı
birlikteliğinden mahrum oluşunun kendi ruhunda bıraktığı acı ve hüzün
duygusu da çok derinlerden hissettiriliyor. Kendisi ve kendisi gibi olan
ve hayat tarzı itibariyle alafrangalılaşmış insanların tarihlerinden,
milletlerinden, milletlerinin millî ve dinî değer ve yaşantılarından
kopuk olmaları yani köksüz olmaları onları öksüz bırakmıştır.
Dolayısıyla şair, millî öksüzlük duygusunu çok bariz biçimde yansıtıyor.
Görüntü:
Şiirde nesnel görüntüler belirleyici konumda. Yani Kocamustafapaşa
semtine ait oldukça gerçekçi, nesnel, canlı görüntüler ve bunların
fotoğrafik tasviri var. Ancak bu nesnel görüntüler, çoğu zaman resimsel
ve hayalî bağlamda öznel görüntülere büründürülmektedir ki metnin
şiiriyyeti de buradan geliyor.
Soyut Görüntü Unsurları:
Simge ve İmgeler:
*Kocamustapaşa semtinde hüznü bir zevk edinenlerin yaşaması: İstanbul’un
fethinden beri bu semtte yaşayan Türk milleti, maddî anlamda yoksuldur,
parası pulu, malı mülkü yoktur, az bir dünyalıkla geçinir gider. Ancak
Allah’a imanı kuvvetlidir, gereken sebeplere teşebbüs ettikten sonra
neticeyi Allah’a bırakarak tamamen O’na teslim olmuştur. Dünyalık
değerler bakımından yoksul olması bu millet için mutsuzluk kaynağı
değil; tam tersine hâline şükrettiği ve elindekine kanaat ettiği için;
İslam imanı ona bu yaklaşımı kazandırdığı için, asıl zenginliğin iman ve
amel zenginliği olduğuna inandığı için mutludur, huzurludur. Maddî
anlamdaki fakirlik hüznü ona manevî anlamda zenginlik sebebi olacağı
için bu hüzün ona keder değil; ancak zevk verir.
Yahya Kemal bu şiirde Türk milletinin
toplumsal ve ekonomik konum itibariyle daha alt tabakalarında yer alan
kesimlerinin toplumsal hayatını konu edinirken; özellikle komünistlerin
istismarcı yaklaşımlarına tepkisel bir tavır geliştirmiştir. Komünist
şair ve yazarlar, fakir halkın edebiyatını yaparken, meseleyi sınıf
çatışması bağlamında değerlendiriyorlar, fakir kesimin fakirliğini
istismar ediyorlar, onları hınça, kine, kızgınlığa, öfkeye sevkediyorlar
ve bu kesimi komünist ihtilal yapmak için araç olarak kullanıyorlar.
Dolayısıyla Komünist edebiyatta fakir halkın fakirliğinden kaynaklanan
hüznü mutsuzluk kaynağı iken; Yahya Kemal’in milliyetçi yaklaşımında bu
hüzün, zevke dönüşüyor. Dolayısıyla komünist edebiyatçılar millet
bütünlüğünü sadece ekonomik ve toplumsal değerlerden yola çıkarak
çatışan sınıflara ayrıştırırken Yahya Kemal, zenginiyle fakiriyle,
padişahıyla halkıyla Türk milletinin tamamını birbiriyle dayanışma,
saygı sevgi içinde, ortak millî ve manevî değerlerde buluşmuş uyumlu,
ahenkli millî bir bütünlük içinde sunuyor. Bir bakıma istismarcı
Komünist edebiyata karşı bütün unsurlarıyla kendi içinde uyumlu bir
millet bütünlüğüne dayalı milliyetçi edebiyatın nasıl yapılacağını
gösteriyor.
*Şairin Kocamustapaşa halkıyla bütün gün bu güzel rü’yâda kalması:
Yahya Kemal, toplumsal konumu, yaşadığı mekan, yaşama biçimi, eğitim
seviyesi ve kültürel yapısıyla Kocamustafapaşa halkından ayrı bir yerde
duruyor. O, zaman zaman İstanbul’un halis Müslüman Türk mahallelerine
ziyaretler yapar ve ora halkını gözlemleyerek kendisinde oluşan
izlenimlerini şiirleştirir. Bu şiir de onlardan biri. Şair, bir gün
geçirdiği Kocamustapaşa semtinin manevî, ruhanî, kültürel, tarihî,
tabii, coğrafî, toplumsal havasından büyük bir haz alır, orada
bulunmaktan mutlu olur ve kendisini bir rüyada gibi hisseder. Çünkü
mensup olduğu Müslüman Türk milletinin bütün değerlerini yaşattığı bir
havayı solumuş ve bundan mutluluk duymuştur. Kendisi onlar gibi yaşamasa
bile hiç olmazsa onlara mensubiyet, bağlılık duygusuyla teselli bulmaya
çalışmaktadır.
*Bu vatan semtine milliyetimizin kuvvetle sinmiş olması:
Türk milleti, İstanbul’un fethinden beri bu semti millî ruhuna göre
yeniden şekillendirerek tam bir Müslüman Türk vatanı hâline getirmiştir.
Yahya Kemal, tarih içinde Türk milliyetinin oluşum ve gelişim seyrini
araştıran ve keşfettikleriyle mest olan bir şair. O, bu tarihsel
yolculukta şunu görüyor: Türk milleti, yerleştiği bir coğrafyayı, dinî
ve millî değerleriyle, millî ruhuna uygun kültür değerleri ve
kurumlarıyla, mimarisiyle, mezarlığıyla, mahallesiyle, ticarî,
toplumsal, dinî hayatıyla, o kuru coğrafyaya kendi milliyetinin ruhunu
sindiriyor ve orayı manevi anlamda huzur ortamına dönüştürerek
vatanlaştırıyor. Kuru coğrafyayı vatanlaştırma konusunda Türk milletinin
uzun bir tarihsel tecrübesi vardır. Büyük kültür ve medeniyet eserleri
üretmek, toplumsal hayatı sağlam, kalıcı, doğru, güzel, faydalı, millî
ve manevî değerlerle düzenlemek, Türk’ün ezelî kabiliyetlerinden
biridir. Kocamustapaşa semti bu anlamda milliyetimizin yani Türk millî
ruhunun, Türk bakış açısının, Türk imarının, Türk inşasının kuvvetle
göründüğü, somutlaştığı bir semttir. Burada artık Türk’ten ve Türk’e
özgü olandan başka bir şey görülmez ve hissedilmez olmuştur. Millî ve
manevî şahsiyet mührümüzü derin bir şekilde buraya vurmuşuz.
*Mânevî çerçevenin burada beş yüz senedir hep berrak olması:
Eski Türk yerleşim alanlarının, şehirlerinin, kasabalarının,
mahallelerinin kendine özgü bir havası vardır. Aile mahremiyetini
yansıtan bir mahalle hayatı vardır. Merkezde cami, etrafında ise
toplumsal, ticarî, kültürel mekanlar ve bunlar etrafında toplaşmış ve
gündelik faaliyetlerini millîve manevî değerlere bağlı olarak sürdüren bir mahalleli topluluğu vardır. Bu toplumsal hayata rengini veren de İslam maneviyyetidir.
Sabah erkenden bütün mahalleli sabah ezanıyla uyanır, topluca camiye
gider, topluca namaz kılar, alışverişini yapar, fakir fukara gözetilir,
hasta, ölüm ziyaretleri yapılır, ölümler sala ile ilan edilir, kabre
topluca defnedilir, düğünler toplu katılımlarla şenlendirilir, amin
alayları topluca icra edilir vs. Yani bugünlerde başka maksatlarla
üretilen “mahalle baskısı” denilen şey, aslında Türk mahalle hayatına
ruh ve hayatiyet veren manevi bir atmosferdir. İstanbul’un fethinden
beri bu mahalleye, Türk’ün millî ve manevî havası hükmetmektedir ve
berrak bir şekilde sosyal ve metafizik güvenlik şemsiyesi hâlinde
varlığını korumaktadır.
*Yaşayanların Allah’a gidenlerden uzak olmaması:
İslam inancında ölüm bir yok oluş, bir bitiş, bir son değildir. Kısa
bir ayrılık süresidir. Ölen insan sonsuza dek yok olmamıştır. Bir süre
sonra insanlar birbirleriyle sonsuza kadar beraber olacaklardır. Ölen
insan, yaşayan insandan bir süreliğine ayrı kalmıştır, kıyametten ve
haşirden sonra sonsuz bir birliktelik olacaktır. İslam’ın ahiret inancı,
Müslüman Türk’te ölümün ürkünçlüğünü, korkunçluğunu yok etmiştir. Onun
için Müslüman Türk geleneğinde mezarlıklar, şehrin içinde ya da hemen
kenarında yapılır ve yaşayanlar sürekli ölüleriyle beraberdir, Perşembe
günleri, Cuma günleri, arefe günleri ya da başka zamanlarda kabir
ziyaretleri yapılır ve ölülere dualar, ayetler, sureler okunarak onlarla
manevî iletişim kurulur. Yani yaşayan Müslüman Türk, kendisini ölen
Müslüman Türk’tenuzak
görmez. Dünya hakikati ile ahiret hayalini iç içe yaşar, arasında fark
görmez, her iki âlemde birden yaşar. Dünyayla ahiret arasında bir duvar,
uzak bir mesafe görmez. Bunlar birbirine çok yakın komşulardır.
Dolayısıyla Yahya Kemal, başka şiirlerinde ve yazılarında da Türklerdeki
ahiret, mezarlık, ölüm kültürü üzerinde uzun uzun durur. Müslüman Türk,
İslam imanının çerçevesi içinde dünya ve dünya sonrasından oluşan âlem
hayatını bir bütün olarak algılar ve yaşar. Kabir kültürü, Müslüman
milletler arasında en fazla Türklerde yaygındır. Başka Müslüman
milletler, kabre o kadar önem vermezler, ama biz bu konuda pek çok
tören, merasim, edebiyat, kural kaide üretmişiz. Bu biraz da bizim
milliyetimizin bir yansımasıdır. Biz Türkler, atalar kültürüne
cibilliyeten bağlıyızdır. Ata, ecdad saygısı, sevgisi ve bağlılığı bizi
millet yapan ve millet olarak kalmamızı sağlayan millî değerlerimizden
biridir. O yüzden millî bir hususiyetimiz olan atalar kültünü İslam
inancı çerçevesi içinde belli bir geleneğe, kurumsal kültürel yapılara
kavuşturmuşuz. Bunların bir kısmı hurafe bile olsa Yahya Kemal, bunların
millî yapımızın tahkiminde işlevsel olduğu için önemsiyor.
*Sükunet medeniyeti: Yahya Kemal,
“Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn.
Bu taraf sanki bu halkıyle ezelden meskûn.”
Mısralarıyla Türk-İslam medeniyetinin
bir sükunet medeniyeti oluşuna vurgu yapıyor. Türk dediğimiz insan,
fıtraten mülayim, yumuşak huylu, sakin tabiatlı, sessiz ve rahat bir
tabiata sahiptir. Başkalarına güven ve rahatlık telkin eder. Türk’le
karşılaşan insanın ilk izlenimi güven, emn ü eman ve sükunettir. Türk,
fıtraten sahip olduğu bu sükunet hâlini kurduğu mahalle, şehir ve evinde
de hâkim kılmıştır. Toplumsal huzurun, gerginlik ve çatışma ortamında
değil; tam tersine sükunet ortamında oluşunun sırrına vakıf olmuş bir
milletizdir biz. Biz, fazla konuşmayı da sevmeyiz, sakin sakin oturup
derin tefekkürlere dalarız, varlığın, kainatın, zamanın ve mekanın
derunî sırlarını keşfetmeye çıkmış gibi durağan bir hâlimiz vardır. Bu
hâlimizle etrafımızdaki insanlara bir güvenlik atmosferi sağlarız. Yahya
Kemal’in dikkatle gözlemlediği ve huzuru iç sükunetinde yakalamış o
eski Müslüman Türk sükunetine günümüzde ne kadar ihtiyacımız var!...
Yahya Kemal, bununla ilgili olarak bir
yerde şöyle der: "Artık sarahatle (açıkça) biliyordum ki vatan nasıl
tecelli etmişse (somut olarak ortaya çıkmışsa), onu öyle anlamalıdır.
Meselâ Kocamustâpaşa
gibi bir semt, Buhara'da, Semerkand'da bulunmaz. O sadece Türkiye'de ve
Türk medeniyetinin muhassalası (özeti, sentezi, bileşkesi, neticesi)
olan İstanbul'da bulunur. (...) Bir iklimin manzarası, mimarîsi ve halkı
arasında halis ve tam bir âhenk varsa, orada, gözlere bir vatan tablosu
görünür. İklimden anlayan gerçek ve hassas bir sanatkâr, İstanbul'un
eski semtlerinden herhangi birini, meselâ Kocamustâpaşa
semtini (...) seyredince kat'î bir hüküm vererek der ki: Bu halk bu
iklimde ezelden beri sâkindir ve bu iklime bu mimarîden ve bu halktan
başka unsurlar yaraşmaz."
*Asaletle taçlanan fukaralık:
“Bir afîf âile sessizliği var evlerde;
Örtüyor fakrı asâletle çekilmiş perde.”
Müslüman Türk’ün harim-i ismeti olan
aile, onun korunağıdır, sığınağıdır, ilticâgâhıdır. Müslüman Türk,
mahremiyetini bütün boyutlarıyla yaşadığı iffetli aile ortamında
fukaralığını, çaresizliğini, kusurlarını, aczlerini gizleyerek asil
duruşuna halel getirmemeye çalışır. Kendi yağıyla kavrulan Müslüman Türk
ailesi, elindekiyle, elde ettiğiyle yetinerek kanaatın, sabrın,
tevekkülün, yetinmenin, sızlanmamanın, şikayet yerine şükretmenin ne
demek olduğunu hâl diliyle âleme gösterir. Sessizce iffetini muhafaza
ederek yaşama mutluluğu, onu anlamlı kılan temel bir hususiyet olarak
karşımızda duruyor. Müslüman Türk fakirliğini, yani sadece dünyevî
anlamdaki yoksunluğunu, parasızlığını, dünyalık şatafattan uzaklığını
asaletiyle, soylu duruşuyla, manevi zenginliğiyle örtmesini bilir.
Fakirliğini âleme ilan etmez, kimseler bilmesin ister. Yüce ahlakıyla,
asil insani duruşuyla, kanaat abidesi olarak arz-ı endam etmesiyle
gizler. Kimselerden bir şey isteyemez. Yüzü kızarır, kötü bir şey
yapıyor hissine kapılır. Bazıları gibi gece gündüz şirretlik, yüzsüzlük
edip habire şikayet etmez, habire devlet bize bakmıyor diye feryad ü
figan etmez. Kimselere yük olmadan, sessizce yaşayıp gitmenin,
fakirliğini insana değil; Allah’a açmanın daha asilce bir tavır
olduğunun bilincindedir. Dilencilikle, yüzsüzlükle, şirretlikle,
cerbezeyle, milletin ve devletin başına püsküllü bela kesilerek insanî
ve medenî değerini asla düşürmez. Müslüman Türk, asilce var olmayı, asil
bir şekilde ölmeyi var oluşunun temel gereği olarak bilir.
*Aza kanaatla mutluluğun sırrını yakalamak:
“Kaldırımsız, daracık, iğri sokak, doğru sokak..
Her geçildikçe basılmış ve düzelmiş toprak.
Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,
Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allah’a” diyen
Yaşıyor sâde maişetlerin en sâfında;
Rûh esen kuytu mezarlıkların etrâfında.
Bu vatandaş biraz ahşapla, biraz kerpiçten
Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten. ”
Müslüman Türk, “Allah malı istediğine,
ilmi isteyene verir” hikmetine inanmıştır. Dünyalık bağlamındaki maddi
değerlere hırsla, ihtirasla sarılarak kendini ve çevresindekileri mutsuz
ve huzursuz eden bir yaratık değildir. Elindeki rızka kanaat ederek
onun şükrünü eda edememenin verdiği eziklikle çevresine sükun ve huzur
yayan bir mübarek adamdır. Nasibine düşen azıcık nimetin bile ne büyük
bir değere ve öneme sahip olduğunun idrakiyle, derin bir filozof ve
büyük bir bilge tavrı gösteren Müslüman Türk, beşere insanlık dersi
veren bir yaşantıya sahiptir. Dünyayı ve içindekileri sonuna kadar
yağmalanacak, talan edilecek bir yer olarak gören açgözlülerin,
muhterislerin, insanlıktan çıkmış beşer canavarlarının asil Türkün
kurduğu bu insanlık ve adamlık medeniyetinden alacağı çok ders vardır. O
kadar çok şeyi elde edemedim deyip kendi kendini yeyipbitiren,
huzursuzluk içinde hayatı ve dünyayı çekilmez hâle getirenlerle,
nasibine düşenin zevkini ve lezzetini hissederek mutlu yaşayan Müslüman
Türk arasındaki fark, büyük filozoflar için bereketli bir düşünce alanı
olmalı.
Hemen burada bir alıntı yapalım:
"Benim Kocamustapaşam fakir bir semti
anlatır. İşte görüyorsunuz tam bir fakir semt tasviri. Fakat
komünistlerce bu şiirin bir kıymeti yoktur. Çünkü onların gayelerine
hizmet etmemektedir...", "Cemiyetle şiirlerimin alâkası yok diyorlar.
Kocamustapaşa'yı görmezlikten geliyorlar. Çünkü onda solcu fikirler
yok.", "Kocamustapaşa'da 1480 ile 1512 yılları arasında yaşayan
Kocamustafapaşa adlı bir zatın yaptırdığı cami var... O semt vaktiyle
bir Bizans semti idi. Bayezid-i Veli'nin bir kölesi vardı: Mustafa.
Sonra sancakbeyi ve vezir oldu. Adı da: Musta Paşa. Müslümanlığı ile
halk arasında şöhret kazanıp Kocamustafapaşa oldu. Sonra Yavuz'un ilk
sadrazamı oldu. Yavuz, Kocamustapaşa'yı ağabeyi Sultan Ahmet taraftarı
sanarak öldürttü...
Koca Mustapaşa hakkında eski tarihler
yanlış şeyler yazarlar: Tellakmış, çırakmış, Sultan Cem'i zehirli ustura
ile öldürmüş diye. Bilhassa sonuncusu bir efsanedir. Çünkü Roma'ya,
Bayezid-i Veli tarafından elçi olarak gönderilmiştir. Berber olarak
gitmemiştir. Aleksandr Borjia bu vazifeyi zaten kendisi mükemmel
yapabilirdi. Fakat o da zehirletmez; zira para çekiyordu. Hasılı
Mustabey'in o zamanki elçiliği, şehzadenin oradaki ikametine ait para işlerini halletmekti.
Kaldı ki Sultan Cem zehirlenerek
ölmemiştir. Roma'dan Napoli'ye hasta olarak nakledilmiştir. Ve Napoli'de
kendi eceli ile ölmüştür. Kocamustapaşa, aslen Rum olduğu hâlde,
Müslüman olduktan sonra İslâmiyeti derin bir hararetle benimsemiş ve
ismiyle anılan semtteki Rum manastırını ve kilisesini camie
çevirtmiştir.", "Koca Mustafa Paşa, Rum. Bir kiliseyi cami yapıyor."
"Bu şiir, baştan başa şairin
çocukluğunda Üsküp'te yaşarken yakından tanıdığı, fakat daha sonra
kaybettiği bir âlemin hayâlini canlandırır. Bu âlem, eski Türk
medeniyetine hâkim olan manevî bir hava ile doludur. Eski Türk
medeniyeti bir "öte fikri"ni taşımasındadır ki bunun da kaynağı dindir.
İslâmiyet, birbirine sıkı sıkıya bağlı olan ölüm ve ahiret duyguları,
dua, ibadet, âyin, mâbet, mezarlık vs. gibi manevî unsurlarıyla, "dinî
öte" fikrini yaşanılan günlük hayatın tabiî bir parçası hâline
getirmiştir. Yahya Kemal'e İstanbul'un eski semtlerini sevdiren işte bu
havadır."
*Sükunet medeniyetinin yeni terkibi:
“Türk’ün âsûde mizâciyle Bizans’ın kederi
Karışıp mağrifet iklîmi edinmiş bu yeri. “
330-395 yılları arasında Roma İmparatorluğu’nun
doğusunda kurulup 1453'e kadar hüküm sürmüş devletin adı 'Bizans
İmparatorluğu' ya da 'Doğu Roma İmparatorluğu' idi. O zaman
'Konstantinopolis' denilen İstanbul başkentiydi. Bizanslılar dil ve
kültürel açıdan Hellenist, din bakımından ise Ortodoks Hristiyan idiler.
1453'te Fatih'in İstanbul'u fethetmesiyle bu imparatorluk son
bulmuştur. Ancak Türk’ün rahat, sakin, iç huzura sahip mizacıyla
Bizans’ın kederi belli bir terkibe ulaşarak yeni bir hava oluşturmuştur.
*İstanbul’un fethinin sadece bir şehrin fethi değil, aynı zaman bir ruh fethi olduğu gerçeği:
“Şu fetih vak’ası, yâ Rab! Ne büyük mu’cizedir!
Her tecellîsini nakletmek uzundur bir bir;
Bir tecellisi fakat, rûhu saatlerce sarar:
Koca Mustâpaşa var, câmii var, semti de var.
Elli yıl geçtiği günlerde büyük mu’cizeden,
Hak’dan ilham ile bir gün o güzel semte giden,
Rum vezîr, eski manastırda ederken secde,
Kalbi çok dolduran îmân ile gelmiş vecde,
Onu, tek Tanrı’sının mâbedi etmiş de hayâl,
Vakfedip her neye mâlikse, bütün mâl ü menâl,
Bir fetih câmii yapmak dilemiş İslâm’a.
Sebep olmuş bu eser yâd edilir bir nâma.”
Yahya Kemal, pek çok yazı ve şiirinde
İstanbul’un fethinin manasını aramaya, felsefesini yapmaya çalışır. Bu,
dünya çapında bir hadisedir. Sadece bir devri kapayıp yeni bir devri
açma, sadece bir şehrin ele geçirilmesi, fethedilmesi olarak
algılanamaz. Aynı zamanda gönüller, ruhlar fethedilmiş, dünya
insanlığının İslam’la şereflenmesine sebep olmuş, karanlığa düşen
insanlara aydınlık alanlar açmış bir büyük hadisedir. Kocamustapaşa
adındaki Rum vezirin Rumluktan çıkıp Müslüman ve Türk olması, işte
İstanbul’un fethi mucizelerinden biridir.
"Osmanlı veziri Koca Mustâpaşa,
aslında Rumdur. Fakat hem Müslümanlığı hem Türklüğü benimseyerek, tam
bir Müslüman Türk paşası olmuştur. Mahallesindeki eski Rum manastırını,
büyük para sarfıyla cami hâline koymuş, bu camiin etrafında kurulan Türk
mahallesi ise, İstanbul'da Müslüman Türklüğün kurabileceği en millî ve
sıcak bir mahalle olmuştur."
"Kocamustafa Camii (Sünbül Efendi
Camii), VI., VII., yüzyıllara ait bir Andreas manastırından bozmadır.
Kocamustafapaşa semtinde yer alan yapı, Basileios I ve Mikhael VIII
zamanlarında onarılarak kilise hâline getirildi. II. Bayezid'in
sadrazamı Koca Mustafa Paşa tarafından camie çevrildi(1489)."
Ayrıca şunu da söyleyelim, müslümanlar fethettikleri yere fethin sembolü olarak bir cami yaparlardı.
*Karanlık maddenin nuranî mana ile aydınlanması:
“Dört asırdır inerek câmie nûr üstüne nûr
Yerde bulmuş yaşayanlar da, ölenler de huzûr.
Ona hâlâ gidilirken geçilir bir yoldan,
Göze çarpar ölüm âyetleri sağdan soldan,
Sarmaşıklar, yazılar, taşlar, ağaçlar karışık;
Hafız Osman gibi hattatla gömülmüş bir ışık
Bu mezarlıkta siyah toprağı aydınlatıyor;
Belli, kabrinde, o, bir nura sarılmış yatıyor.”
Yahya Kemal, şiir ve yazılarında hep
İslam imanının ruhanî yapısı ve güzel sanatlar şeklinde tecelli eden
kültürel unsurlarının ve saf tabiatın birleşerek karanlık, sıkıcı,
bunaltıcı madde dünyasını birden aydınlattığını, huzur veren bir yapıya
büründürdüğünü vurgular. İslam’ın dünyaya, insanlığa yaydığı nur, saf
tabiatın parçaları olan sarmaşıkların güzelliği ile İslam imanının
kültürü olan hat sanatı gibi süsleme sanatlarının güzelliği iç içe
geçerek, bir araya gelerek mezarlığın siyah toprağını, ruha kasvet veren
karanlık ortamını birden aydınlatıyor.
“Hâfız Osman, Osman bin Ali (İstanbul,
1642-1698) adlı Türk hattatıdır. Vezir, Köprülü-zade Mustafa Paşa’nın
himayesinde yetişti. Hafız oldu. Hayatını yazı ile kazandı. 1672’de
Mısır’a, 1676-77’de de hacca gitti. Hacda bile hatla meşgul olmuştur.
Bir süre Edirne ve Bursa’da bulundu. Saray-ı Âmire’de hocalık yaptı.
1694’te Sultan II. Mustafa’ya yazı hocası oldu. Ayrıca III. Ahmed’e de
hocalık yaptı.
Tasavvufa eğiliminden dolayı
Kocamustafa Paşa şeyhi Seyyid Alâeddin Efendi’ye intisab ederek
Sünbüliyye tarikatına girdi. Güreşe merakı vardır. Kocamustafapaşa‘da
mensup olduğu Sünbülefendi tekkesi haziresine gömülmüştür. Önceleri Şeyh
Hamdullah üslûbunda eser vermiş, daha sonra kendi üslûbunu bulmuştur.
Ancak ikisi arasındaki fark azdır. Türk hattatları ikisini de üstat
sayarlar.
Sülüs ve nesih yazı tarzında kendine
has bir ekol meydana getirdi. 'İkinci Şeyh' unvanını aldı. Nesih ve
sülüs hattıyla ilk hilye levhayı o yazdı. Onun üslûbunda aklâm-ı sitte
yazılarında harfler gövde duruş bakımından çok güzel bir şekle
girmiştir. Günümüzde bile Türk ve Arap ülkelerindeki hattatlar Hafız
Osman üslûbuna bağlı kalmaktadırlar. Yahya Kemal, bu mısrada onunla
birlikte bir büyük sanat ışığının, eşşiz bir hat üslûbunun sona erdiğini
söylerken o değerde bir sanatın daha henüz gelmediğini de vurguluyor.
*Manevi atmosferin şiirselliğini hissetmek:
“Gece, şi’riyle sararken Koca Mustâpaşa’yı
Seyredenler görür Allah’a yakın dünyâyı.
Yolda tek tük görünenler çekilir evlerine;
Gece sessizliği semtin yayılır her yerine.
Bir ziyâretçi derin zevk alarak manzaradan,
Unutur semtine yollanmayı artık buradan.”
Yahya Kemal, Müslüman Türk
mahallesinin ürettiği manevi havanın, ruhanî atmosferin şiirsel
nitelikli güzelliklerinin farkına varabilen nadir Türk aydınlarından ve
şairlerinden biridir. O, içinde yaşamasa da hep dışardan bu manevi
havayı koklamaya ve hissettiklerini yazmaya çalışmıştır. İyi bir
gözlemci olarak şair, Müslüman Türk mahallelerinin toplumsal hayatını
ören İslam maneviyyetininsırrını
keşfetmeye çalışmıştır. Bu mahallenin gecesi bile insana kasvet vermez,
insanı huzurlu, nurlu eden bir havası vardır. İnsanı başka dünyalara
götüren, ruh iklimlerinde dolaştıran, insana insan oluşunu hatırlatan
bir havası vardır. Şiir gibi bir havadır bu. Müslüman Türkün
mahallesindeki gece, oyun oynaş, içme, tepinme, çalgı gürültü gecesi
değildir, şehvetin ve şiddetin cirit attığı karanlık, kötü, boğuntulu
bir gece değildir. Müslüman Türkün gecesi insana Allah’ı düşündürten bir
gecedir. Müslüman Türkün gecesi, insanın cesedini azdıran değil; ruhunu
yücelten ve incelten bir ortamdır.
Burada önce bazı kavramlar hakkında bilgi verelim.Hâtif,
kendisi görülmediği hâlde gayipten, belirsiz bir yerden sesi duyulan,
mesaj ileten, çağıran, seslenen, fısıldayan birisi ya da bir melek.
Sünbül Sinan, Halvetiye tarikatının
Cemaliye kolunun Sünbüliye şubesinin kurucusu ve asıl adı Yusuf Sünbül
olan Türk mutasavvıfıdır. Halk arasında Sünbül Sinan Efendi diye
bilinir. 1452'de Merzifon'un Borlu kasabasında doğdu. 1465'te İstanbul'a
geldi. 1489'da Şeyh Cemaleddin Halvetî'nin dergâhına derviş olarak
girdi. Sultan İkinci Bayezid Han'ın hocası Çelebi Efendi'den,
Efdalzade'den ders aldı ve daha sonra onun yerine geçti. 1496'da Şeyhi
onu Mısır'a gönderdi. Burada 1494-1497 arasında 3 yıl kaldı.
Şeyhinin ölümünden sonra
Kocamustafapaşa Dergâhı’nın şeyhi oldu. Şeyhi Çelebi Halife hacda ölünce
onun vasiyeti üzerine İstanbul'a dönüp kızı Safiye Hatun'la evlendi ve
Kocamustafapaşa’daki dergâhta 33 yıl süreyle yüzlerce talebe yetiştirdi.
Ayasofya ve Fatih camilerinde verdiği ders ve vaazlarıyla hasta
kalplere şifa dağıtıp Ehl-i sünnet itikadının yayılmasını sağladı. Uzun
yıllar Mısır'da kalan Sünbül Sinan Efendi, burada Hükümdar Kaçmaz Sultan’ın büyük
hürmetini gördü. 80 yaşında 1529'da İstanbul'da vefat etti. Türbesi,
Kocamustafapaşa'da kendi adını taşıyan caminin avlusunda bulunmaktadır. O
zamandan beri binlerce âşığı ziyaret ederek onun feyz ve bereketinden
nasipleniyor. Mevlevîler gibi sema ederdi. Eserleri: 1. Risâletü'l-Etvâr: Sünbüliye tarikatının inceliklerini anlatır. 2. Risâle-i Tahkîkiyye: Devran ve semaların İslâm’a aykırı olmadığını ispat eder.
Özellikle Tanzimat’tan bu yana bir
kısım Türk aydını batılılaşarak kendi milletinden koptu, ondan
uzaklaştı, halkına yabancılaştı, hatta halkına hakaret etti, onu
dışladı. Bu trajik bir durum olarak çok yaşandı. İşte tam bu noktada
Yahya Kemal, Türk aydınına asil bir duruş sergileyerek gerçek aydının ne
ve nasıl olması gerektiği hususunda bir ders veriyor. Aydın
yaşantısıyla farklı olsa bile mensup olduğu milletine saygı duymalı,
hatta onun kültürünü benimsemeli, onunla birlikte olmaktan, aynı ruhu ve
duyguları paylaşmaktan mutlu olmalıdır. Kendi halkına ve milletine
yakın duran, onunla aynı kumaştan olduğunu hisseden aydın mutlu ve
huzurlu olur. Halkından kopmuş, hatta ona düşman olmuş olan aydın
huzursuzdur. Yahya Kemal, vatanı fetheden Türk atalarının ruhuyla
birlikte yaşamayı, onlarla aynı havayı teneffüs etmiş olmayı, Türk
milletinin mana ve kültür havasını solumayı kendisini memnun ve mutlu
eden bir hadise olarak algılıyor. Yahya Kemal, tarihiyle, kültürüyle,
diniyle, diliyle, atalarıyla, halkıyla tam bir ruhsal bütünleşme içine
girerek aydın olma işlevini yerine getirmeye çalışmıştır. Kocamustapaşa
semtini de Müslüman Türkün bütün değerlerini yaşadığı bir yer olarak
görmüş ve buranın temsilciliğinde milletimizin kültür dünyasını bize
aktarmaya çalışmıştır. Müslüman Türk mahallesi ortamında bulunmayı bir
çeşit kendisini tedavi eden, huzura kavuşturan, vicdan azabını dindiren
bir terapi olarak algılıyor.
*Millî ruhun mekanı şekillendirmesi:
“Bu geniş ülkede, binlerce lâtîf illerde,
Nice yıl, cedlerimiz kökleşerek bir yerde,
Manevî varlığının resmini çizmiş havaya.
Ki bugün karşılaşan benzetiyor rü’yâya.”
İnsan toplulukları çok kuvvetli
inançları ve kültürleri varsa içinde yaşadıkları mekanı kendi ruhları
doğrultusunda çok güzel şekillendirebilirler. Kültürleri, medeniyetleri,
ruh dünyaları, inançları zayıf toplulukların içinde yaşadıkları
mekanlar bomboştur, ruhsuzdur, karanlıktır, kasvet vericidir,
korkunçtur, ürkünçtür. Bu bağlamda çok kuvvetli ve derin bir Türk İslam
kültür ve medeniyetine sahip olan Türk milleti, içinde yaşadığı
mekanları, mahalleleri, şehirleri, köyleri, kasabaları insana huzur
veren bir manevi atmosfere büründürmeyi becerebilmişlerdir. Yahya Kemal,
bu etkileyici, büyüleyici havayı soluyup derinliğini idrak edebilen
nadir aydınlardan biridir. Atalarımız kökleştikleri yerlerde rüyaya
benzer bir maneviyat atmosferi oluşturmuşlardır.
*Aydının milletine ve değerlerine olan yabancılaşmasının onda oluşturduğu huzursuzluk:
“Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan.
Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan;
Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük.
Sızlatır bazı saatler dayanılmaz bir acı,
Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı.
Rûh arar başka tesellî her esen rüzgârda.
Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!”
Yahya Kemal, Türk-İslam hayat
tarzlarını, gelenek, görenek ve ibadet şekillerini tam olarak yaşamayan,
hatta hiç yaşamayan bir Türk şairidir. Bu yönüyle O,
Tanzimat sonrası süreçte örneği bolca görülen inançlarından, millî
değerlerinden, kültüründen, geleneklerinden kopmuş bazı aydınların
temsilcisi gibidir. Fakat onlardan bir farkı vardır. Yahya Kemal, hiç
olmazsa duygu bakımından, ruh bakımından milletiyle birlikte olmaktan
mutluluk duyar.
O öz varlık olan manzara, Müslüman Türk’ün ortaya
koyduğu İslamî ve millî yaşama biçimidir. Fakat batılılaşmış bazı Türk
aydınları, Müslüman Türk yaşama biçiminden kopmuştur. Köksüzlük yani,
kendi milletinin değerlerinden kopmuş olma hâli, kendi köklerine bağlı
kalmama hâli, atalarının inançlarına ve yaşama biçimine uzak durma hâli,
insanda derin iç yaralar açar, huzursuzluk doğurur, bunalımlara,
buhranlara sebep olur. Bu durum, dünyada insanın başına gelebilecek
sınırsız ve hüzünlü bir öksüzlük hâlidir. Şair, mensup olduğu Türk
milletinden kopmuş, ona yabancılaşmış bu huzursuz aydınların hâlini kökü
toprakta kalıp kendi kesilmiş ağaca benzetiyor. Böyle insanlar,
teselliyi kendi millî değerlerinde değil de yabancı rüzgarlarda, yabancı
inanç, yaşama biçimi ve kültürlerde arar. Yani yabancılaşma hâlidir bu.
Nazım Şekli:
Bu şiir, Yahya Kemal’in birçok şiirinde olduğu gibi kafiyelenişi
bakımından düz kafiyeli nazım şekline sahiptir. Her beyit kendi içinde
kafiyelenmiştir. Mısra kümelenişi bakımından ise bentlerle kurulmuş bir
şiirdir.
Dil ve Üslup:
Şiirde bugün itibariyle anlaşılması sözlük yardımına ihtiyaç
hissettiren Arapça ve Farsça dil unsurlarına rastlanmaktadır. Ancak
şiirin yazıldığı dönem göz önünde bulundurulduğunda bunun normal olduğu
anlaşılacaktır.
Şiirde lirik üslup kuvvetle hissedilmektedir. Ayrıca tasvirî üslup ve yalın üslup da kendi varlığını hissettiriyor.
Ahenk:
Yahya Kemal, şiirini ahenkli kılabilmek için daha çok kafiye ve
vezinden yararlanmıştır. Kafiye uygulamasında pek çok şiirinde olduğu
gibi bunda da başarılıdır. Özellikle tam kafiyelerdeki güzellik çok
belirgin.
1. Nazım biriminin (dörtlük,beyit) belirtilmesi,
2. Kaç dörtlükten veya kaç beyitten oluştuğunun belirtilmesi,
3. Şiirin ölçüsünün ve duraklarının belirtilmesi,
4. Kafiye (kafiye çeşitleri belirtilecek) ve rediflerin gösterilmesi,
5. Kafiye şemasının gösterilmesi. B. ŞİİRİN İÇERİK YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
1. Anlamı bilinmeyen kelime ve deyimlerin açıklanması,
2. Şiirin bölümler halinde açıklanması,
3. Şiirin ana duygusunun belirtilmesi,
4. Şiirin dil ve anlatım özelliklerinin açıklanması,
5. Şiirin türü hakkında bilgiler verilmesi.
C. ŞAİRİN HAYATI, SANATI VE ESERLERİ HAKKINDA BİLGİLER
Dergâh dergisinin 2009 yılı öykülerini değerlendirirken Mustafa Başpınar’ınŞeftali Ağacı(Şubat
2009, S 228) adlı öyküsünü dikkatli bir gözle yeniden okudum. Toplumsal
hayatın özellikle dinî-tasavvufi alanına vurgu yapan öykü, adından çok
ayrı bir konumda duruyor gibi geldi bana. Dergide ilk kez öyküsü
yayımlanan yazarın, can alıcı gözlemlerle yazdığı bu öyküsüne “şeftali
ağacı” başlığını seçmesinin bir hikmeti vardır, dedim kendi kendime;
çünkü şeftali ağacının anlamının arka planıyla ilgili herhangi bir
bilgim yoktu. Öykü önemli bence deyip sıyrıldım işin içinden. Gerçekten
üzerinde durulacak bir öyküyle karşı karşıyayız. Gerek Dergâh dergisinde gerekse başka yerlerde konuyla ilgili pek çok öykü yayımlandı/yayımlanıyor elbette. Yakup Kadri’nin, Nur Baba romanıyla Reşat Nuri’nin MiskinlerTekesi’nin, bir dönem için “dışarıdan bakıp” tartışmaya açtığı “tarikat” meselesini Mustafa Kutlu, “ bundan geri efendisine dua” ederek ayrılan müridin gözlemleriyle Mürit
(Sır, 1990 kitabı içinde) öyküsüyle “içeriden bakma”nın samimiyetiyle
anlatmıştı bize. Mustafa Başpınar, dergâhın bahçesiyle içi arasında
sıkışan tedirgin müridi çıkarı karşımıza bu kez.
Çalıştığı dükkândan bir fırsatını bularak dışarı
çıktığında “çarşının boğucu sıcağından kurtulmak” amacıyla dergâhın
serin bahçesinde oturmayı alışkanlık edinen genç, dergâhın bekçisi
“Ahmet abi”siyle muhabbeti zamanla ilerletir. Ahmet, uzaklardan gelmiş
bir garibandır ve şeyhin oluruyla dergâhın bekçisi olarak
görevlendirilmiştir. Bundan böyle, oradakilerin “nereden geldin, kimsin”
sorularıyla karşılaşmayan “yaban” Ahmet, yaptığı her işi usulüne uygun
ve “şikâyetsiz” yaparak kısa zamanda “herkesin abisi” olur. Bakışları
“mustarip” bekçi Ahmet, dergâhın bahçesinde sıklıkla karşılaştığı gençle
“şükreden” hâliyle konuşur her zaman.
Dergâhta eğitim ve günlük hayat devam etmektedir. Yaz
gecelerinin bunaltıcı havasında bahçedeki havuzun başında devam eden
eğitim, içerdeki içtenliğiyle sürer. Şeyhin anlattıklarından etkilenip
coşanlardan biri “Allah” diye inleyince Şeyh efendi onun sırtını
sıvazlar ve “maşallah” der; bu, takvaya giden gizli yolun kişiye
açıldığını işaretidir. Bunca eğitime devam etmişken hiçbir zaman
haykır(a)mayan genç, kendi durumunu “kendimi yola adayamadığımın
göstergesi” olarak görür. Gidişatının hayra yorulmayacak bir durumda
gelişmesinden rahatsız olan genç, dergâha gidip gelmelerini sıklaştırsa
da aradığı “iç huzur”u bulamadığı kaygısıyla iç sorgulamalara başlar.
İçi karmakarışıkken içindeki bu kuşkuyu, dergâhta kalbinin “tatmin
olmadığını” açıkça söylemekten de çekinir. Bu itirafı başkalarına
söylemekten çok daha zoru Şeyh efendinin karşına geçip “kalbim mutmain
olmadı” diyebilmektir.
Yıllar geçtikçe Şeyhinin “ha gayret”
yüreklendirmelerine karşın genç müridin durumunda olumlu bir gelişme
olmaz. Dergâha gelenlerin pek çoğu hayli yol kat etmiş, bu yolda önemli
mertebeler kazanmışlardır. Şeyhin çevresinde eğitimlerini ve manevî
kazanımlarını sürdürenler “asi ruhlu olmak imanın zayıflığına delalet
eder” dercesine bakarlar kendisine ve o da çoğu kez “halkaya dâhil
olamamak”la suçlar kendini. Çile yolculuğunda bir türlü mesafe alamamış
olmasını, “biliyorum suç bende” itirafıyla kendine bağlayan gencin
bundan sonrası için yapacağı “tamam mı devam mı” sorusuna cevap
verebilmektir. Dergâhın düzenine uymayan eksikliklerini(!) kendince
gözden geçirip “tamam” kararıyla, dergâhın işlerinde “büyük bir iştahla”
çalışan Ahmet abisine içinden bir “Allah’a emanet ol” dileğiyle ayrılır
oradan.
Şeftali Ağacı, dergâha yeni
katılan gencin eğitim süreci bağlamındaki “iman” ve “isyan” ikilemine
tanıklık etmemizi göstermesi bakımından önemlidir. Manevî iklimin
kuşattığı bir eğitim ortamında düşünmenin ve konuşmanın özgürlük
arayışıdır söz konusu olan. Bir yanda kurulu düzenin “itaat” beklentisi,
diğer yanda otoritenin dayatmalarına eleştirel bakışla yaklaşan “birey”
olma çabası. Formel eğitimi toplum katmanlarına yaymayı amaçlayan örgün
eğitimin bilgilendirme biçimine tamı tamına bezemese bile gönüllülük
esasına dayanan dergâh/tasavvuf eğitimi de istendik davranış edinenler
topluluğu yetiştirecektir. Her iki alanda da istediklerimiz değil,
istenilen verilecektir ve eğitime tabi olanlar, sorgulama/eleştirme
haklarını özgürce kullanamayacaklardır. Dergâha katıldığı ilk günlerde
sorgulamaya kalkışan gence, “manen yükselip üst makamlara” çıkan
kardeşlerin söylediği, “içinde putların var, yık onları” uyarısıdır.
Dergâhın düzenine kayıtsız şartsız uyarak “manen yükselip üst makamlara”
çıkanlara “Neden efendiyi taklit ediyorsunuz? Neden kendiniz
olamıyorsunuz? İlla da herkes efendi gibi giyinmek, taranmak ve konuşmak
zorunda mı?” sorularını sormak, pek de kolay değildir. Çükü orada
düşündüğünü “söylemek, közü elle tutmak gibi bir şey”dir. Şeyh efendiyi
“huşu içinde” dinlemenin rahatlığı/avantajı varken “zahiri görünüm ne
kadar Şeyh efendiye benzerse, manevi olarak da o kadar mı yakın
olunuyor” sorusu, “kıymet kazanmak için hangi kutsala kendimi kurban
edeyim diye düşünüp duran”ların arasındakilere sorulacak soru mudur
Allah aşkına? Bunu göze almak, bedeli ağır bir suçtur. Gerçi ceza açık
ve “yasal” değildir; ancak aklanması kolay/mümkün olmayan örtük bir
mahkûmiyettir uygulanan: dışlama, gözden düşürme, geleceği karartma,
çevreden soyutlayıp dar alana hapsetme, ötekileştirme vb.
1984 romanındaki “big
brother” benzeri Orwelyen bir tavırla “herkes, efendi ne anlatırsa demek
ki ihtiyacımız oymuş görünümüne niçin bürünüyor”sa bunun nedenini
sormak, fincancı katırlarını ürkütmek bir yana karşısında “el pençe”
durulanın büyüsünü bozmak, otoritesini sarsmaktır bir bakıma. Bunu göze
almak yürek ister; çünkü “İnsanın yüksek değere sahip olmadığı, üstünde
sallanan birçok kutsalın altında kaldığı bir zihniyette, bireysel
haklar, bireysel düşünce ve ifade etme hakkı ciddiye alınır mı?” (Yasin
Ceylan, Radikal 2, 24.01.2010) sorusu kazınmıştır beyinlere bu tür
ortamlarda. ( Prof. Dr. Yasin Ceylan’ın, “Her çeşit eğitim bir dayatmadır.” cümlesiyle başlayan ve modern eğitimin otoriter yapısına yönelik ciddi eleştiriler içeren “Kutsalcılar, İzindeyizciler ve İdeal Birey”
başlıklı yazısının, bir de “gönül eğitimi” için okunmasını isterdim.)
Bu “çekinme”, dergâhın dört duvarıyla sınırlı kalmayıp eğitimden
siyasete, akademik ortamdan bürokrasiye yayılan geniş bir alanı(mızı)
kuşatmıştır. Dergâhın maneviyatını “gökyüzünden düşenin parçası bulunur ama şeyhin gözünden düşenin parçası bulunmaz”
efsanesi bürümüşken “birey olarak, kendim olarak kalmak istiyorum”
demek mümkün olabilir mi? Onca zaman susup “kös kös” bekleyen genci
“aklı kullanma” sorunu “çileden çıkarıyorsa bu sebepsiz değildir.
“Önemli bir mevzuda Şeyh efendi bir müridine görüşünü soruyor. Mürit siz
bilirsiniz efendim diyor. Şeyh efendi başka bir zaman sıradan bir
mevzuda bir müridine daha görüşünü soruyor. Cevap yine aynı: Siz daha
iyisini bilirsiniz. Ya ortaya çıkıp Allah aşkına Şeyh efendi haşa Allah
mı da her şeyi, hem de en iyisiyle bilsin diyesim geliyor, ama ya başıma
geleceklerden kim kurtaracak beni?” Burada, başım(ız)a gelecekler,
hukuki olanın ötesindeki bir cezalandırmadır. Gazaba uğramak ve parçası
bulunmamaktır söz konusu olan. Filozof Bertrand Russel: “İyi
insan, düşünceleri ve eylemleri iktidar sahiplerine hoş gelen kişidir.”
derken kutsallaştırılmış azizleri de iktidar kapsamına almış olmalıdır.
Şeftali Ağacı öyküsün
yayımlanması kadar yayımladığı dergiyi de önemli gördüğümü açıkça
söylemeliyim. Öykü, “karşı tarafın iftirası” yaftasın kurban gitmemiş
olur en azından. Para ve siyaset batağına bulaşan tarikatların
perişanlığını, Mustafa Kutlu’nun Mürit öyküsündeki
aynada gör(e)meyenler yeni aynaya bakabilirler mi bilemem. Şeyhinin
gözünden düşünce parçası bulunmayacak mümin müridin, seçim zamanlarında
çok özel mekânlarda görüşülen politika cambazları kadar saygıya değer
olup olmadığını merak edenlerle, havarilerini davaya kurban için cepheye
sevk edip merkez hücrede keyif çatan liderlerin örgütleri üzerindeki
etkisini merak edenler de bu öyküyü okumalıdır. Mustafa Başpınar,
tasavvufi dünyanın önemli pek çok kavramının; bugünlerde siyaset,
ticaret, eğitim, medya vb. yeni söylemlerle örtülerek ve süslenerek
karşımıza çıkan biçimi “cemaat” kavramına yakın ve muhalif duranların
denk bir dikkatle okumaları gereken bir öykü yazdığı için zor ve önemli
bir iş başarmıştır.
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak! Bir âlem ki, gökler boru içinde! Akıl, olmazların zoru içinde. Üstüste sorular soru içinde: Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu? Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı; Kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'! Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş, kim eder azat? Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem... Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil; Sayım var, maltada hizaya dizil! Tek yekûn içinde yazıl ve çizil! İnsanlar zindanda birer kemmiyet; Urbalarla kemik, mintanlarla et.
Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccâdemin yününde şefkat; Beni kimsecikler okşamaz mâdem; Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; Köpük köpük, duman duman erisin!
Peykeler, duvara mıhlı peykeler; Duvarda, başlardan, yağlı lekeler, Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler... Duvar, katil duvar, yolumu biçtin! Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!
Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar; Tek nokta seçemez dünyadan nazar. Yerinde mi acep, ölü ve mezar? Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz? Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir, Ne gelir ki elden, kader bu, emir... Garip pencerecik, küçük, daracık; Dünyaya kapalı, Allaha açık.
Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş; Karanlığında nur, yeniden doğuş... Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
(1961) Necip Fazıl Kısakürek
SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
HAYDİ GÜLE GÜLE GÜLÜM
Haydi güle gülü gülüm
haydi güle güle Hani ağlamak yoktu? Ağlama kızım, gözüne batacak sürmelerin. Taksiye bindin işte, işte hapishanesinde yattığım şehrin geçiyorsun içinden. Şöför belki ben yaşta bir adam dikiz aynasından bakıyor sana anlıyor bu güzel kadının ağlamasını. Belki onunda içerde yatanı vardır, belki tanır beni, belki kendiside bizdendir. Biliyorum: Demirlerden seyrettiğim bu şehir kaplıcalar türbeler ipek fabrikaları ve kocaman bir çınardır. Ve sahici insanları benim insanlarım nasılda perişan... Fakat yüzlerine güneş vurmuş gibi olmuştur sen gözyaşları arasından onlara baktığın zaman. Sen bu şehre bundan öncede geldin demek? Sen bu şehre gelesinde beni aramayasın! Öylemi? AĞLA GÜLÜM! Hemde hüngür hüngür ağlamalısın. Hayır ağlama, Allah belamı versin benim ağlama! Etrafına bak: Ben ve şehir çoktan arkada kaldık
Nazım Hikmet
HASRET -01
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözünün içinde durmayalı, aklının aydınlığına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekliyor beni bir şehirde bir kadın.
Aynı daldaydık, aynı daldaydık. Aynı daldan düşüp ayrıldık. Aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yıllık.
Önce bir yağmur bir yağmur iki gözüm Önce ıpıslak iki kuş Sonra yıkılmış evrenler geçti vitrinlerden Sonra insanlar iki gözüm İnsanlar Kahrolmuş
Islak senaryolar üstüne ta iç boşluktan Boyut boyut yalnızlıklar ağıyordu Öksüz anılar üstüne iki gözüm Kırık ikindiler üstüne Kuşkulu bir yağmur yağıyordu
İkişer üçer yitiriyordum seni kavşaklarda Yollar ayak bileklerime dolanıyordu hep Taş taş çöküyordu en kutsal yapılar Yüzler karanlıktı iki gözüm Düşünceler dar Bir geçit bulamıyordum sana Ellerim yordamlarını yitirmişti üstelik Hep yabancıydı çaldığım kapılar
Oysaki, son çağrımdı bu ta can köşemden Oysa yürek yürek son yeşermemdi Çağ çağ, kanat kanat, sevgi, ışık, nur Ah sonra o yağmur iki gözüm Ah sonra o Yağmur
Şimdi, En kırık vaktidir uzak imbatların Öykümüzün en yaralı yerinden Damlar yüreğime ılık bir sızı Sonra birden duyar gibi olurum Hoyrat yağmurlar altında Martı çığlıklarına karışıp giden Çocuksu şarkımızı... BEKİR SITKI ERDOĞAN
Serenad
Yeşil pencerenden bir gül at bana, Işıklarla dolsun kalbimin içi. Geldim işte mevsim gibi kapına Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ. Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak, Ben aşkımla bahar getirdim sana; Tozlu yollarından geçtiğim uzak İklimden şarkılar getirdim sana. Şeffaf damlalarla titreyen, ağır Koncanın altında bükülmüş her sak. Seninçin dallardan süzülen ıtır, Seninçin karanfil, yasemin zambak... Bir kuş sesi gelir dudaklarından; Gözlerin, gönlümde açan nergisler. Düşen öpüşlerdir dudaklarından Mor akasyalarda ürperen seher. Pencerenden bir gül attığın zaman Işıkla dolacak kalbimin içi. Geçiyorum mevsim gibi kapından Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Ahmet Muhip DIRANAS
Yağmur, Gül ve Eller
Yel yapraklarımı savurur, Dört yanım yağmurla örtülü; Güz vaktim gerçek ya, ne yağmur!
Kafamda hep bir uykusuzluk Ve masamda bir düşler gülü, Gecenin içinde, soyunuk.
Ve bir düşünce arasında Ellerim; beyaz, boş ve bencil, Bu gül’le gece arasında,
Kopmuş gidiyor dallarımdan... Hayır, başımdan yana değil Uykusuzluğum, ellerimden.!
Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 22. maddesi gereğince 2011 yılı zorunlu yer değiştirmeye tabi yöneticilerin listesi ektedir. Listeyi indirmek için tıklayınız.
30/09/2011
TARİHLİMÜDÜR YARDIMCILARI
LİSTESİ
S.No
TC
Kimlik No
Adı
Soyadı
Alanı
Görev
Yeri
İli
İlçesi
Şu Anda Kadrosunun Bulunduğu Okulda Asil Müdür
Yardımcısı Olarak Göreve Başlama Tarihi
Şu
Anda Kadrosunun Bulunduğu Okulda Asil Müdür Yardımcısı Olarak Hizmet
Yılı
1
30736415694
ADEM AKYOL
Sınıf
Öğretmenliği
Irlıganlı Şehit
Piyade Onbaşı Bayram Güzel İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
16.06.2003
30.09.2011
8 YIL 3 AY 14 GÜN
2
15067927344
AHMET
ABAK
Elektrik-Elektronik
Tek./Elektrik
Mesleki
Eğitim Merkezi
DENİZLİ
ACIPAYAM
13.04.1998
30.09.2011
13 YIL 5 AY 17 GÜN
3
39817120304
AHMET
KOCASARI
Tarih
Sarayköy
Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi
DENİZLİ
SARAYKÖY
21.02.2003
30.09.2011
8 YIL 7 AY 9 GÜN
4
34090303956
ALAADDİN
ŞENGÜN
Sınıf
Öğretmenliği
Adil
Demireren Mustafa Musoğlu İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
23.05.1997
30.09.2011
14 YIL 4 AY 7 GÜN
5
32581362482
ALİ
ALACAGÖZ
İlköğretim
Matematik Öğr.
Arif
Yalınkaya İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
24.03.1997
30.09.2011
14 YIL 6 AY 6 GÜN
6
67585104578
ALİ
İHSAN COŞKUN
İnşaat
Tek./Yapı Tasarımı
Halk
Eğitim Merkezi
DENİZLİ
KALE
10.06.2003
30.09.2011
8 YIL 3 AY 20 GÜN
7
12257032888
ALİ
İHSAN YÜCE
Sınıf
Öğretmenliği
Salih
Esen İlköğretim Okulu
DENİZLİ
SERİNHİSAR
04.11.2002
30.09.2011
8 YIL 10 AY 26 GÜN
8
35587248798
ALİ
KAPLAN
Sınıf
Öğretmenliği
Atatürk
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
SARAYKÖY
23.05.2002
30.09.2011
9 YIL 4 AY 7 GÜN
9
12350027538
ALİ
OYAN
Sınıf
Öğretmenliği
Mehmet
Oray İlköğretim Okulu
DENİZLİ
KALE
01.10.2001
30.09.2011
9 YIL 11 AY 29 GÜN
10
43051007000
BAYRAM
İŞLEK
Sınıf
Öğretmenliği
Yeşilköy
İbrahim Cengiz İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
10.03.2000
30.09.2011
11 YIL 6 AY 20 GÜN
11
39901111140
BEKİR
KAYMAKCI
Sınıf
Öğretmenliği
Merkez
Efendı İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
15.06.1993
30.09.2011
18 YIL 3 AY 15 GÜN
12
35383261618
BİLAL
MANTARCI
Sınıf
Öğretmenliği
Mükerrem-Mehmet
Eke İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
31.10.1997
30.09.2011
13 YIL 10 AY 30 GÜN
13
12989007680
BURHAN
AKŞİT
Sınıf
Öğretmenliği
Hacı
Hasan Ali Kömürcüoğlu İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
10.11.1999
30.09.2011
11 YIL 10 AY 20 GÜN
14
33658316162
DEVRAN
AYDEMİR
Fizik
Halk
Eğitim Merkezi
DENİZLİ
AKKÖY
07.08.2003
30.09.2011
8 YIL 1 AY 23 GÜN
15
24064618674
DURMUŞ
OĞUZALP
Sosyal
Bilgiler
Kelekçi
Gazi İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ACIPAYAM
24.09.1991
30.09.2011
20 YIL 0 AY 6 GÜN
16
20035417574
ERDEN
ÇOBAN
Fizik
Denizli
Erbakır Fen Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
01.07.2002
30.09.2011
9 YIL 2 AY 29 GÜN
17
35509256634
EROL
YAZICI
Kimya/Kimya
Teknolojisi
Kazım
Kaynak Anadolu Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
22.03.2000
30.09.2011
11 YIL 6 AY 8 GÜN
18
40768090004
ERTUĞRUL
CANATAN
Sınıf
Öğretmenliği
Duacılı
Ahmet Güdücü İlköğretim Okulu
DENİZLİ
SARAYKÖY
07.11.1998
30.09.2011
12 YIL 10 AY 23 GÜN
19
20977742604
ERTUĞRUL
KUŞCU
Beden
Eğitimi
Pamukkale
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
09.03.2000
30.09.2011
11 YIL 6 AY 21 GÜN
20
13414986938
EYÜP
ŞAHİN
Matematik
Çivril
Anadolu İmam Hatip Lisesi
DENİZLİ
ÇİVRİL
02.11.1990
30.09.2011
20 YIL 10 AY 28 GÜN
21
31912356954
FERHAT
TEKİN
Sınıf
Öğretmenliği
Darıveren
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ACIPAYAM
13.10.1998
30.09.2011
12 YIL 11 AY 17 GÜN
22
15109934170
HAFİZE
ÖZCAN
Sınıf
Öğretmenliği
Gazi
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
11.09.1995
30.09.2011
16 YIL 0 AY 19 GÜN
23
27358525726
HALİL
İBRAHİM DURMAZ
Türkçe
Güney
Çok Programlı Lisesi
DENİZLİ
GÜNEY
05.10.2001
30.09.2011
9 YIL 11 AY 25 GÜN
24
19630787304
HALİL
KESKİN
Sınıf
Öğretmenliği
Ahmet
Nuri Özsoy İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
05.10.2001
30.09.2011
9 YIL 11 AY 25 GÜN
25
40057114428
HALİT
SAĞIÇIMAK
Türkçe
Raşit
Özkardeş İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
24.11.2000
30.09.2011
10 YIL 10 AY 6 GÜN
26
29005454144
HAMZA
KURT
Makine
Tek./Makine ve Kalıp
Vali
Necati Bilican Mesleki Eğitim Merk.
DENİZLİ
MERKEZ
12.11.1987
30.09.2011
23 YIL 10 AY 18 GÜN
27
40915057102
HASAN
ALTAN
Biyoloji
Mehmet
Akif Ersoy Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
11.09.1990
30.09.2011
21 YIL 0 AY 19 GÜN
28
37537178506
HASAN
GÖKGÖZ
Sınıf
Öğretmenliği
Musa
Kazım Manasır İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
19.11.2001
30.09.2011
9 YIL 10 AY 11 GÜN
29
41914037942
HASAN
ULUSOY
Sınıf
Öğretmenliği
Fatih
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
01.09.2000
30.09.2011
11 YIL 0 AY 29 GÜN
30
27622528408
HÜDAVERDİ
ÖK
Sınıf
Öğretmenliği
Vakıfbank
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
01.03.1990
30.09.2011
21 YIL 6 AY 29 GÜN
31
30799414276
HÜLYA
EVGİN
Okul
Öncesi Öğrt
Fahri
Akçakoca Anaokulu
DENİZLİ
MERKEZ
17.11.1997
30.09.2011
13 YIL 10 AY 13 GÜN
32
32074356066
HÜSAMETTİN
KÜÇÜKÇAL
Din
Kült. ve Ahl.Bil.
Cumhuriyet
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
BAKLAN
15.11.2001
30.09.2011
9 YIL 10 AY 15 GÜN
33
38581154218
HÜSEYİN
CANER
Sınıf
Öğretmenliği
Merkez
Efendı İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
18.12.2000
30.09.2011
10 YIL 9 AY 12 GÜN
34
19558788292
İLHAN
BULUT
Sınıf
Öğretmenliği
Zaferiye
Abalıoğlu İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
24.04.1997
30.09.2011
14 YIL 5 AY 6 GÜN
35
20623753480
İSMAİL
EROĞLU
Makine
Tek./Makine ve Kalıp
Vali
Necati Bilican Mesleki Eğitim Merk.
DENİZLİ
MERKEZ
07.08.2000
30.09.2011
11 YIL 1 AY 23 GÜN
36
29125469356
İSMAİL
SARIOĞLU
Makine
Tek./Makine ve Kalıp
Vali
Necati Bilican Mesleki Eğitim Merk.
DENİZLİ
MERKEZ
25.10.1994
30.09.2011
16 YIL 11 AY 5 GÜN
37
32596354052
İZZET
SALAN
Makine
Tek./Makine ve Kalıp
Vali
Necati Bilican Mesleki Eğitim Merk.
DENİZLİ
MERKEZ
27.03.1991
30.09.2011
20 YIL 6 AY 3 GÜN
38
26833531696
KADİR
ATEŞ
Makine
Tek./Makine ve Kalıp
Orhan
Abalıoğlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
04.05.2001
30.09.2011
10 YIL 4 AY 26 GÜN
39
30397408004
KEMAL
TÜFEKÇİ
Matematik
Kayhan
75. Yıl Ticaret Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
02.10.2001
30.09.2011
9 YIL 11 AY 28 GÜN
40
12644019232
KENAN
ŞAHİNKESEN
Sınıf
Öğretmenliği
Merkez
Efendı İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
06.05.1997
30.09.2011
14 YIL 4 AY 24 GÜN
41
35479259284
MEFTUNE
CANDEMİR
Fransızca
Atatürk
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
05.09.2000
30.09.2011
11 YIL 0 AY 25 GÜN
42
40711084500
MEHMET
AVCI
Sınıf
Öğretmenliği
Sevil
Kaynak İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
24.10.2001
30.09.2011
9 YIL 11 AY 6 GÜN
43
28816460870
MEHMET
ÇELİK
Sınıf
Öğretmenliği
Yeşilyuva
Şehit Üsteğmen Ahmet Şevki Evin İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ACIPAYAM
19.03.1990
30.09.2011
21 YIL 6 AY 11 GÜN
44
41038073826
MEHMET
DEREBAŞOĞLU
Görsel
Sanatlar/Resim
Başkarcı
Mustafa Kulaklı İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
20.10.1988
30.09.2011
22 YIL 11 AY 10 GÜN
45
17803844106
MEHMET
EMİN AŞCI
Sosyal
Bilgiler
Merkez
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
08.11.2001
30.09.2011
9 YIL 10 AY 22 GÜN
46
22132689632
MEHMET
EMİN ATMACA
Sınıf
Öğretmenliği
Halk
Eğitim Merkezi
DENİZLİ
ÇARDAK
16.12.2002
30.09.2011
8 YIL 9 AY 14 GÜN
47
30568415732
MEHMET
ERDAY
Sınıf
Öğretmenliği
Kameroğlu
Kardeşler Cumhuriyet İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ÇİVRİL
19.06.2000
30.09.2011
11 YIL 3 AY 11 GÜN
48
29497457524
MEHMET
İZMİRLİ
Sınıf
Öğretmenliği
Tevfik
Fikret Kaya İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
26.10.1999
30.09.2011
11 YIL 11 AY 4 GÜN
49
25867558310
MEHMET
KARA
Tarih
Yunus
Emre Ticaret Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
23.03.2000
30.09.2011
11 YIL 6 AY 7 GÜN
50
23983642838
MEHMET
KUZU
Almanca
Atatürk
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
13.09.1995
30.09.2011
16 YIL 0 AY 17 GÜN
51
37780161126
MEHMET
MUTLUTÜRK
Ahşap
Teknolojisi
Yeşilköy
İşitme Engelliler İlköğretim O
DENİZLİ
MERKEZ
14.12.1999
30.09.2011
11 YIL 9 AY 16 GÜN
52
32149366464
MEHMET
URHAN
İnşaat
Tek./Yapı Tasarımı
Tavas
Mehmet Kısaoğlu Mesleki Eğitim Merkezi
DENİZLİ
TAVAS
21.03.1997
30.09.2011
14 YIL 6 AY 9 GÜN
53
42262018768
MEHMET
YAŞAR
Motorlu
Araçlar Teknolojisi
Orhan
Abalıoğlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
03.12.1990
30.09.2011
20 YIL 9 AY 27 GÜN
54
15811553706
MESUT
ÖZSOY
Türkçe
Merkez
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
01.09.1997
30.09.2011
14 YIL 0 AY 29 GÜN
55
22180701720
MEVLÜT
ALTINTAŞ
Sosyal
Bilgiler
Lütfi
Ege İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
21.11.1997
30.09.2011
13 YIL 10 AY 9 GÜN
56
24616627048
MUHAMMET
KOSUL
Coğrafya
Denizli
Ticaret Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
29.11.1993
30.09.2011
17 YIL 10 AY 1 GÜN
57
14347962310
MURAT
DEMİRHAN
Din
Kült. ve Ahl.Bil.
Katip
Çelebi İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
18.04.2003
30.09.2011
8 YIL 5 AY 12 GÜN
58
10029050276
MUSA
HACIALİOĞLU
Makine
Tek./Makine ve Kalıp
Vali
Necati Bilican Mesleki Eğitim Merk.
DENİZLİ
MERKEZ
26.07.2000
30.09.2011
11 YIL 2 AY 4 GÜN
59
35644259446
MUSTAFA
ÇIRAY
Elektrik-Elektronik
Tek./Elektrik
Atatürk
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
01.03.1991
30.09.2011
20 YIL 6 AY 29 GÜN
60
24058647512
MUSTAFA
KADIOĞLU
Türk
Dili ve Edebiyatı
Tavas
Lisesi
DENİZLİ
TAVAS
05.10.1995
30.09.2011
15 YIL 11 AY 25 GÜN
61
13882967330
MUSTAFA
KUNDAKÇI
Din
Kült. ve Ahl.Bil.
Yenişehir
Mimar Sinan İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
20.02.2002
30.09.2011
9 YIL 7 AY 10 GÜN
62
26377569926
MUSTAFA
ŞENLİKCİ
Matematik
Tavas
Anadolu İmam Hatip Lisesi
DENİZLİ
TAVAS
23.05.1997
30.09.2011
14 YIL 4 AY 7 GÜN
63
38401161846
NECATİ
ÖNAL
Biyoloji
Atatürk
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
02.10.1995
30.09.2011
15 YIL 11 AY 28 GÜN
64
14557939812
NECDET
KARAEVLİ
Din
Kült. ve Ahl.Bil.
Kayhan
Mehmet Atmaca İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
09.01.1992
30.09.2011
19 YIL 8 AY 21 GÜN
65
20354271352
NERİMAN
SİMİTCİ
Giyim
Üretim Teknolojisi
Denizli
İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
08.04.1994
30.09.2011
17 YIL 5 AY 22 GÜN
66
16105021826
NİHAL
GÜNGÖR KILINÇ
El
San.Tek./El Sanatları
Denizli
İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
18.09.1991
30.09.2011
20 YIL 0 AY 12 GÜN
67
15070533914
NURİ
AYKUT
Beden
Eğitimi
Honaz
Kaklık Osman Evran Çok Programlı Lisesi
DENİZLİ
HONAZ
16.12.1999
30.09.2011
11 YIL 9 AY 14 GÜN
68
11477065966
NURİ
KÜÇÜKELYAS
Motorlu
Araçlar Teknolojisi
Tavas
Mehmet Kısaoğlu Mesleki Eğitim Merkezi
DENİZLİ
TAVAS
17.01.2002
30.09.2011
9 YIL 8 AY 13 GÜN
69
17698285084
OKTAY
DEMİRAYAK
Beden
Eğitimi
Çardak
Çok Programlı Lisesi
DENİZLİ
ÇARDAK
25.10.2002
30.09.2011
8 YIL 11 AY 5 GÜN
70
35233267494
OSMAN
ACAR
Tekstil
Tek./Tekstil Dokuma-Örme
Hanife
ve Ahmet Paralı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
TAVAS
26.07.2002
30.09.2011
9 YIL 2 AY 4 GÜN
71
39655119188
OSMAN
ÇAKIROĞLU
Din
Kült. ve Ahl.Bil.
Denizli
Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
05.03.2003
30.09.2011
8 YIL 6 AY 25 GÜN
72
33976305152
ÖMER
ÖZÇELİK
Tarih
Ali
Tunaboylu Anadolu Lisesi
DENİZLİ
BULDAN
09.10.1998
30.09.2011
12 YIL 11 AY 21 GÜN
73
49492446620
ÖMER
ÖZDEMİR
Metal
Teknolojisi
Çal
Meslekî ve Teknik Eğitim Merkezi, Mesleki Eğitim Merkezi
DENİZLİ
ÇAL
05.09.2003
30.09.2011
8 YIL 0 AY 25 GÜN
74
25378588332
ÖMER
PALAZ
Türkçe
30
Ağustos İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ÇİVRİL
27.06.1985
30.09.2011
26 YIL 3 AY 3 GÜN
75
28372496528
ÖMER
SAATÇI
Sınıf
Öğretmenliği
Kızılyer
Hüseyin Avni Özden İlköğretim Okulu
DENİZLİ
HONAZ
20.02.2003
30.09.2011
8 YIL 7 AY 10 GÜN
76
37126200168
RAFET
ŞAHİN
Sınıf
Öğretmenliği
Kerimler
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
GÜNEY
29.05.2000
30.09.2011
11 YIL 4 AY 1 GÜN
77
12500024318
RAHMİ
YONGACI
Coğrafya
Akköy
Lisesi
DENİZLİ
AKKÖY
10.12.1993
30.09.2011
17 YIL 9 AY 20 GÜN
78
18508803610
RAMAZAN
GÜNGÖR
İ.H.L.
Meslek Dersleri
Acıpayam
Anadolu İmam Hatip Lisesi
DENİZLİ
ACIPAYAM
26.08.1994
30.09.2011
17 YIL 1 AY 4 GÜN
79
20878752672
RAMAZAN
YAVAŞ
Sınıf
Öğretmenliği
Sait
Kalaycıoğlu İlköğretim Okulu
DENİZLİ
TAVAS
25.05.1996
30.09.2011
15 YIL 4 AY 5 GÜN
80
21457714494
RİFAT
TUĞRUL
Sınıf
Öğretmenliği
Gazi
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ÇAL
26.01.1998
30.09.2011
13 YIL 8 AY 4 GÜN
81
13058798652
SALİH
ÖZKAN
Sınıf
Öğretmenliği
Aşağışamlı
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
12.10.1998
30.09.2011
12 YIL 11 AY 18 GÜN
82
10271084586
SELİM
AKTAŞ
Sınıf
Öğretmenliği
Halk
Eğitim Merkezi
DENİZLİ
TAVAS
03.11.1995
30.09.2011
15 YIL 10 AY 27 GÜN
83
36628916102
SUAT
ÇETİNKAYA
Sınıf
Öğretmenliği
Dörteylül
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
BULDAN
10.10.1994
30.09.2011
16 YIL 11 AY 20 GÜN
84
11210025776
SÜLEYMAN
BEKTAŞ
Metal
Teknolojisi
Acıpayam
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
ACIPAYAM
30.05.2000
30.09.2011
11 YIL 4 AY 0 GÜN
85
32884343072
SÜLEYMAN
HİLMİ EMİRİKCİ
Türk
Dili ve Edebiyatı
Denizli
Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
23.10.2002
30.09.2011
8 YIL 11 AY 7 GÜN
86
21727417056
SÜNDÜZ
KAYA
Teknoloji
ve Tasarım
Kaklık
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
HONAZ
23.09.2003
30.09.2011
8 YIL 0 AY 7 GÜN
87
27049518860
ŞABAN
APA
Sınıf
Öğretmenliği
Musa-Hatice
Çelikkol İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
02.11.2000
30.09.2011
10 YIL 10 AY 28 GÜN
88
35101264372
ŞERİF
SELÇUK
Tarih
Denizli
Erbakır Fen Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
05.10.1999
30.09.2011
11 YIL 11 AY 25 GÜN
89
10529098082
ŞULE
GÖNÜLDEŞ
Beden
Eğitimi
Çamlık
İlköğretim Okulu ve İş Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
18.09.2003
30.09.2011
8 YIL 0 AY 12 GÜN
90
21223722876
ŞULE
YÜKSEL BAL
Halıcılık
Kursu
Halk
Eğitim Merkezi Ve Akşam Sanat Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
11.11.1999
30.09.2011
11 YIL 10 AY 19 GÜN
91
30781395422
ŞÜKRÜ
DENİZ
İ.H.L.
Meslek Dersleri
Çivril
Anadolu İmam Hatip Lisesi
DENİZLİ
ÇİVRİL
25.10.1996
30.09.2011
14 YIL 11 AY 5 GÜN
92
32806336090
TALAT
ÇELİKKAYA
Tarih
Halk
Eğitim Merkezi
DENİZLİ
ÇAL
20.03.2001
30.09.2011
10 YIL 6 AY 10 GÜN
93
17308869192
TUNCER
AKÇALI
Sınıf
Öğretmenliği
Sığma
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
SARAYKÖY
16.04.2003
30.09.2011
8 YIL 5 AY 14 GÜN
94
36691218882
TÜRKER
ERASLAN
Makine
Tek./Makine Ressamlığı
Atatürk
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
DENİZLİ
MERKEZ
20.03.1998
30.09.2011
13 YIL 6 AY 10 GÜN
95
25408237292
VEDAT
SAVAŞ
Sınıf
Öğretmenliği
Güzelpınar
Yavuzlar Balıkçılık A.Ş.Hacı Ömer Yavuz İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
02.06.1997
30.09.2011
14 YIL 3 AY 28 GÜN
96
21325710450
YEŞİM
SÖZER
Okul
Öncesi Öğrt
Zübeyde
Hanım Anaokulu
DENİZLİ
MERKEZ
29.11.1996
30.09.2011
14 YIL 10 AY 1 GÜN
97
29743454918
YUSUF
AKKAYA
Türk
Dili ve Edebiyatı
Doğan
Demircioğlu Emsan İlköğretim Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
27.11.1995
30.09.2011
15 YIL 10 AY 3 GÜN
98
25492596428
YUSUF
PEHLİVAN
Tarih
Sarayköy
Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi
DENİZLİ
SARAYKÖY
19.07.2002
30.09.2011
9 YIL 2 AY 11 GÜN
99
31390049256
ZAFER
GÜNDOĞDU
Fen
ve Teknoloji
Alcı
İlköğretim Okulu
DENİZLİ
ACIPAYAM
01.11.2001
30.09.2011
9 YIL 10 AY 29 GÜN
100
14788631042
ZAFER
USLU
Görsel
Sanatlar/Resim
Eğitim
Kurumları Yaptırma ve Yaşatma Derneği Denizli Görme Engelliler İlköğretim
Okulu
DENİZLİ
MERKEZ
13.06.2003
30.09.2011
8 YIL 3 AY 17 GÜN
Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili Adayları Listesi
AK Parti'nin 81 ilde gösterdiği vekil adaylarının listesi belli oldu.
İstanbul 2. Bölgede Milli Eğitim bakanı Nimet Çubukçu ikinci sırada ise Ayşenur Bahçekapılı aday gösterildi.
İstanbul 3.Bölge’den ilk sırada Ömer Dinçer, ikinci sırada Abdulkadir Aksu aday gösterilirken aday olup olmayacağı tartışma yaratan eski futbolcu Hakan Şükür 4. sıradan aday oldu.
İzmir’de ise Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ilk sıradan aday gösterilirken Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da İzmir 2. Bölge’den aday gösterildi.
Gazeteci Mehmet Metiner ise Adıyaman’dan aday oldu.
İşte Ak Parti'nin milletvekili aday listesi:
ADANA 1 ÖMER ÇELİK 15.06.1968 SİYASET BİLİMCİ 2 MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA 07.02.1943 VALİ 3 NECDET ÜNÜVAR 06.06.1960 TIP DOKTORU 4 FATOŞ GÜRKAN 01.01.1966 AVUKAT 5 ALİ KÜÇÜKAYDIN 12.10.1948 MÜLKİ İDARE AMİRİ 6 MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ 04.01.1976 AVUKAT 7 FATMA GÜLDEMET SARI 25.06.1970 YÜKSEK MİMAR 8 ALİ ÇALDIR 20.03.1975 AVUKAT 9 TALAT ULUSSEVER 25.04.1970 EKONOMİST 10 TAMER DAĞLI 05.06.1970 BANKACI 11 ALİ YÜZÜKCÜ 19.03.1960 İŞADAMI 12 NESLİHAN İPEK KOBANER 17.05.1962 SINIF ÖĞRETMENİ 13 MUSTAFA ÖZKOZANOĞLU 03.06.1975 AVUKAT 14 EBUBEKİR AKDENİZ 03.01.1982 ZİRAAT MÜH
ADIYAMAN 1 AHMET AYDIN 01.03.1971 AVUKAT 2 MEHMET METİNER 05.03.1960 GAZETECİ-YAZAR-ÖĞR. GÖR. 3 MUHAMMED MURTAZA YETİŞ 30.11.1972 DOKTOR 4 MEHMET ERDOĞAN 07.04.1966 VETERİNER HEKİM 5 ŞEVKET GÜRSOY 01.06.1953 İŞLETMECİ AFYONKARAHİS 1 VEYSEL EROĞLU 18.08.1948 ÖĞRETİM ÜYESİ 2 SAİT AÇBA 10.07.1950 ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR 3 HALİL ÜRÜN 30.07.1968 SERBEST AVUKAT 4 ALİ ÖZKAYA 20.04.1970 AVUKAT 5 AHMET KOCA 20.05.1963 EĞİTİMCİ İŞADAMI
AĞRI 1 MEHMET KERİM YILDIZ 01.01.1965 GÖZ HASTALIKLARI UZMANI 2 EKREM ÇELEBİ 17.09.1965 ADALET BAKANLIĞI BAKANLIK MÜŞAVİRİ 3 FATMA SALMAN KOTAN 10.10.1970 SANAYİCİ MALİ MÜŞAVİR 4 MEHMET ŞERİF KÖSEN 05.01.1949 MADEM MUHENDİSİ OPERESYON YÖNETİMİ
AKSARAY 1 ALİ RIZA ALABOYUN 08.03.1957 MADEN YÜKSEK MÜHENDİSİ 2 RUHİ AÇIKGÖZ 01.11.1963 MAKİNE MÜHENDİSİ -PLANLAMA UZMANI EKONOMİST 3 İLKNUR İNCEÖZ 16.10.1973 AVUKAT
AMASYA 1 MEHMET NACİ BOSTANCI 02.08.1957 ÖĞRETİM ÜYESİ 2 AVNİ ERDEMİR 20.02.1964 ÖGRETİM ÜYESİ 3 HASAN ALİ CESUR 13.02.1965 ELEKTRONİK MÜHENDİS
KONYA 1 AHMET DAVUTOĞLU 26.02.1959 BÜYÜKELÇİ, ÖĞRETİM GÖREVLİSİ 2 KERİM ÖZKUL 18.05.1959 AVUKAT, SANAYİCİ 3 İLHAN YERLİKAYA 20.12.1960 ÖĞRETİM ÜYESİ 4 AYŞE TÜRKMENOĞLU 20.03.1965 AVUKAT 5 CEM ZORLU 09.07.1963 ÖĞRETİM ÜYESİ 6 HÜSEYİN ÜZÜLMEZ 05.03.1957 İŞ ADAMI 7 MUSTAFA BALOĞLU 01.01.1967 GENEL CERRAHİ UZMANI 8 MUSTAFA KABAKCI 05.04.1954 İŞ ADAMI 9 GÜLAY SAMANCI 25.02.1977 AVUKAT 10 MUSTAFA AKIŞ 10.08.1981 AVUKAT 11 HARUN TÜFEKCİ 30.01.1971 AVUKAT 12 ABDULLAH AĞRALI 10.11.1969 DOKTOR 13 HALİL ETYEMEZ 03.05.1965 EĞİTİM MÜFETTİŞİ 14 RAHİM TÜRK 24.12.1985 İKTİSATÇI-TÜCCAR
KÜTAHYA 1 SONER AKSOY 27.07.1941 Dİ.Y. MAKİNE MÜHENDİSİ 2 HASAN FEHMİ KİNAY 03.10.1964 İKTİSATÇI İŞADAMI 3 İDRİS BAL 25.04.1968 ÖĞRETİM ÜYESİ PROFÖSÖR DOKTOR 4 VURAL KAVUNCU 08.03.1966 DOKTOR 5 BEDİHA TÜRKYILMAZ 29.09.1971 ENFEKSİYON HASTALIKLARI UZMANI
MALATYA 1 MAHMUT MÜCAHİT FINDIKLI 15.08.1957 ELEKTRİK MÜHENDİSİ 2 MUSTAFA ŞAHİN 03.02.1956 ÖZEL ÖĞRETİM KURUMU İŞLETMECİLİĞİ 3 ÖZNUR ÇALIK 01.01.1965 ECZACI 4 HÜSEYİN CEMAL AKIN 11.02.1949 AVUKAT 5 ÖMER FARUK ÖZ 05.10.1966 MİLLETVEKİLİ 6 ŞANAL TOSUN 05.05.1958 TIP DOKTORU
MANİSA 1 HÜSEYİN TANRIVERDİ 04.09.1956 EĞİTİMCİ, SENDİKACI 2 RECAİ BERBER 20.06.1959 HESAP UZMANI 3 UĞUR AYDEMİR 08.12.1967 MALİ MÜŞAVİR 4 MUZAFFER YURTTAŞ 28.02.1967 GENEL CERRAHİ UZMANI 5 SELÇUK ÖZDAĞ 07.08.1958 ÖĞRETİM ÜYESİ YRD.DOÇ.DR. 6 SAİT HAN BAKŞİ 20.05.1973 MAKİNE MÜHENDİSİ 7 ABDURRAHİM ARSLAN 06.03.1967 MAKİNE MÜHENDİSİ 8 MEHMET UÇAK 21.07.1970 ÖĞRETMEN 9 MURAT ERBİL 10.03.1974 EKONOMİ FİNANSMAN--ULUSLAR ARASI TİCARET 10 MUSTAFA IRMAK 15.01.1981 TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ
MARDİN 1 Muammer Güler 21.03.1949 VALİ 2 GÖNÜL BEKİN ŞAHKULUBEY 18.06.1970 ECZACLILIK 3 ABDURRAHİM AKDAĞ 01.09.1960 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİCİSİ 4 HİKMET BÜLENT GÖZÜ 06.06.1953 İŞLETME-YÖNETİCİ 5 EDİP DEMİRDAĞ 21.10.1965 MÜTAHİT 6 ABDULLAH DÜZGÜN 03.03.1976 AVUKAT
MERSİN 1 MEHMET Zafer Çağlayan 15.11.1957 MAK.MÜH SANAYİCİ 2 AHMET TEVFİK UZUN 15.06.1968 ECZACI 3 NEBİ BOZKURT 10.01.1950 ÖĞRETİM ÜYESİ 4 ÇİĞDEM MÜNEVVER ÖKTEN 08.06.1961 İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ 5 MUSTAFA SAMİ CÜCELOĞLU 01.01.1966 VETERİNER HEKİM 6 MUSTAFA TURAN 01.01.1966 SERBEST MUHASEBECİ VE MALİ MÜŞAVİR 7 FATMA TANSEL GÜREL 04.09.1964 DİŞ HEKİMİ 8 ATİLLA OLÇUM 25.03.1978 SINIF ÖĞRETMENİ 9 MUSTAFA SEVER 15.10.1968 ZİRAAT MÜHENDİSİ 10 ABDULLAH KUZ 01.01.1979 TARİH ÖĞRETMENİ 11 İLHAN KAHRAMAN 20.06.1976 SİGORTACI
MUĞLA 1 ALİ BOĞA 04.01.1949 SİYASET BİLİMCİ 2 YÜKSEL ÖZDEN 05.09.1963 ÖĞRETİM ÜYESİ 3 HAYATİ NİZAMOĞLU 28.10.1960 ORMAN MÜHENDİSİ 4 YEŞİM AVCI 11.05.1970 DOKTOR 5 GÜLTEKİN AKÇA 31.01.1971 AVUKAT 6 MEHMET YAVUZ DEMİR 28.01.1953 EMEKLİ BAKANLIK MÜFETTİŞİ
Tarihçe F klavye düzeni 1943 yılından başlayarak yapılan çalışmaların sonucunda ve 20 Ekim 1955 tarihinde Türkçe yazmada çok daha kolaylık sağlamak için oluşturdu. (1) Hürriyet gazetisinden Hüseyin Gönüllü'nün F klavyenin babası İhsan Yener'le yaptığı söyleşiyi aynen aktarıyorum. (2) H.G.: -F klavye nasıl ortaya çıktı? İ.Y.: -"1946'dan itibaren Türk dilinin özelliklerine uygun,
standart bir klavye geliştirilmesi için resmi makamlara yazılar yazdım…
'Bilimsel bir klavye yapın, sizin yaptığınızı kabul edelim' dediler.
Yabancı uzmanların da bulunduğu bir komisyon kuruldu. Türkçe'de
kullanılmakta olan tüm kelimelerin istatistiğini TDK'nın kılavuzundan
yararlanarak çıkardık. 29934 kelime içinde hangi harften kaçar adet
bulunduğunu tespit ettikten sonra, parmakların fiziksel güçleri ve
hareket özelliklerini de esas alarak harfleri yerleştirdik. Ellerin
kullanım yüzdesini de hesaba katarak yaptığımız klavyede sol el yaklaşık
yüzde 49, sağ el de yüzde 51 oranında kullanılacak şekilde harfler
yerleştirilmiştir. türkçe'nin fonetik özelliğine uygunluk açısından
sesli harfleri sol elde topladık… Gümrük kanunlarına 'bundan sonraki
ithalat standart Türk klavyesine uygun olacak' diye bir madde kondu." H.G: —Direnen olmadı mı? Maliyeti nasıl karşıladık? İ.Y.: T-ürkiye'de o zaman
40 bin kadar yazı makinesi vardı. Biz, 40 bin yazı makinesini bırakalım
dedik. Biz, geleceği kurtaralım dedik, tıpkı Atatürk'ün yaptığı gibi. F Klavyenin Üstünlükleri
Türkçeye en uygun klavye olan F klavye (pek çoğunun dediği gibi Ef
klâvye değil, harflerin Türkçe okunuş biçimine göre Fe klavye) uzun
çalışmalardan sonra daktilolarda en kolay, en hızlı ve hatasız yazmak amacıyla üretilmişti. Türkçe’de çok sık kullanılan seslerin karşılığı olan harflerin “F klavye”de kolay
ulaşılabilecek yerlere yerleştirildiğini, Türkçe’deki harflerin
kullanılma oranları, ünlü-ünsüz ses ilişkileri, hece ve söz yapısı,
parmakların kuvvet, yetenek ve işleklikleri göz önünde bulundurularak
üretilen ‘F klavye’ bu özellikleri bakımından Türkçe’ye uyduruk ‘Q
klavye’den çok uygundur. Türkçe sözlerde çok sık kullanılan
seslerin karşılığı olan harfler bu klavyede en kolay ulaşılabilecek
yerlere serpiştirilmişti. Yaklaşık 30.000 Türkçe sözün ölçü alındığı bir
değerlendirmede a harfi 26.323, e harfi 16.308, k harfi 13–542, i harfi
13.384, m harfi 11.263, l harfi 10.496, t harfi 9–669, r harfi 8.698
kez geçmekteydi. (Bunlar Türkçede en çok kullanılan harflerdir). Bu
oran göz önünde bulundurularak söz konusu harfler, F klavyede en uygun
yerlere yerleştirilmişti. Q klavyede ise en çok kullanılan
harfler tabir caizse klavyenin en ücra köşelerine dağıtılmış durumdadır.
Buna karşılık, Türkçede 30.000 sözde sadece 125 defa geçen ve en az
kullanılan harf olan j harfi, Q klavyede en uygun yere konulmuştur. F
klavyede bu harfin yerinde Türkçede en fazla kullanılan ünsüz olan k
harfi bulunmaktadır. (3) F klavye nasıl yararlar sağladı? Sorusuna İhsan Yener' şöyle cevap vermiştir:
"1955'ten itibaren uluslararası daktilografi ve steno yarışmaları
başlamıştı. Hemen biz de başvurduk ve 1956'da dâhil olduk. Öğrencilerim
bu şampiyonalarda 28 defa dünya birincisi oldular. Bu birinciliklerin
14'ünde dünya rekoru kırıldı. Hatta fransızlar itiraz etmişlerdi
ilkinde, 'Türkler yarışma için özel olarak tertip edilmiş bir klavye
kullanıyorlar' diye. 6 saat süren tartışmalardan sonra, fransızlar'a
'siz de yapın o halde özel bir klavye' dediler." (4) 2003 Dünya Bilgisayar ve Stenografi Şampiyonası’na “F klavye” ile katılan Türk yarışmacıları takım halinde dünya 2’ncisi olmuşlardır. (5)
Türkçede genel olarak sessiz harfler ve sesli harfler sözcük / tümce
içinde hemen hemen eşit sayıda bulunduğu için, klavye bu harfleri her
iki ele de eşit miktarda dağıtır. Bu iş bölümü sayesinde yorulmak nedir
bilmeden saatlerce tıkır tıkır yazı yazılabilir. (6) Her iki
elimizin en çok çalışan 6 parmağı ile yazmış olduğumuz tuşlara denk
gelen harfleri yüzde 45 oranında kullanmak varken, neden bizim için daha
zor ve yavaş yazmayı sağlayan İngilizlerin Q klavyesini kullanalım? "Q
klayveye alıştım, F klavyede zorlanıyorum" diyorsanız, denemesi bir kaç
dolara! (Klavye fiyatı) Yabancı bir klavyeye ne kadar sürede
alışmışsanız, kendi konuşma dilimize göre dizilmiş olan klavyeye onun
yarısı kadar sürede alışabilirsiniz. (7)
Q KLAVYE
Q klavyenin tarihçesi
Dünyada Q klavye olarak bildiğimiz tuş dizilimi aslında daktilonun
icat edildiği ilk günden beri değişmedi. Neden tuşların bu şekilde
dizildiği konusunda da çeşitli rivayetler olmasına rağmen şimdilik en
yaygın kabul gören hikâye şu: Yazı makinesinin mucidi olan Christopher
Latham Sholes, 1867'de cihazın patentini alarak ilk çalışan örnekleri
ortaya koyduğunda cihazın tasarımından kaynaklanan mekanik bir sorunla
karşılaşır. İcat ettiği yazı makinesinin harfleri kâğıda basmak üzere
kullandığı mekanik harf kolları, kapalı bir kutunun içinde yer
almaktadır ve iki kol birden kâğıda doğru havalandığında içerde
sıkışmaya neden olmaktadır. Sholes bu problemin çözümü için,
kullanıcının yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini
alabildiğine karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zor
ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görür ve Q klavye adını
verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkar. Yani Q klavye 1873'te
mühendisliğe aykırılık abidesi olarak tasarımlanmıştı. Daktiloların
hızlı yazma nedeniyle sık sık bozulmasına çare olarak geliştirilmişti.
Daktilo kullananları olabildiğince ağır yazmaya zorlamak için olmadık
hilelere başvurulmuş, en çok kullanılan harfler klavyenin her sırasına
dağıtılmış, (sağ elini kullanan insanları zayıf ellerini kullanmak
zorunda bırakacak şekilde) harfler solda toplanmış. Daha sonra
bilgisayarlar çıkıp tuşların hızlı yazma nedeniyle bozulma sorunu
ortadan kalktığında bile Q klavye yaygınlaştığından bu standart
korunmuştur. (8) Türkçede genel olarak sessiz harfler ve sesli
harfler sözcük / tümce içinde hemen hemen eşit sayıda bulunduğu için, F
klavye bu harfleri her iki ele de eşit miktarda dağıtır. Bu iş bölümü
sayesinde yorulmak nedir bilmeden saatlerce tıkır tıkır yazı
yazılabilir. Q klavye yavaş yazmak için tasarlandığından bu
avantajların hiçbirine sahip değildir. Bu yüzden el, Türkçe
karakterlerde hem F klavye hızına yetişemez, hem de herhangi bir ele
fazla yüklenme olduğu için çabuk yorulur. Serce ve yüzük parmakları
elimizin en "afonksiyonel" parmakları olmasına karşın Türkçede en fazla
kullanılan harflerden biri olan " a " q klavye´ de sol serce parmağına
denk gelir. Yine q klavye için; Türkçe´de en az kullanılan harflerden
biri olan " j " elin en aktif parmağı olan sağ işaret parmağına denk
gelmektedir. Bunun gibi bin bir dezavantaj sayılabilir. Türkçede
birçok sözcük q klavye için en pasif parmaklara dağılır. Bu yüzden q
klavyede 10 parmak Türkçe karakter girmek deveye hendek atlatmaya
benzer." (9) Q klavye ingilizce için de uygun değildir.
Q klavyenin daha iyi alternatifleri olabileceğini düşünenler de
olmamış değil. Örneğin Washington State Üniversitesinden Prof. Dr.
August Dvorak, 1932 yılında İngilizce'de çok kullanılan harflerin
klavyenin en kolay ulaşılabilir yeri olan orta sırasına toplandığı bir
klavye dizilimi önerir. Dvorak'ın araştırmalarına göre, sekreterlerin
parmakları gündelik yazı işleri sırasında Q klavyede 16 mil yol alırken Dvorak klavyesinde sadece 1 mil yol almaktadır.
Ancak daktilo ustalarının, Q klavyeye olan mevcut alışkanlıkları,
üreticilerin itirazı ve piyasanın Q klavye tarafından çoktan istila
edilmiş olması ve 40 milyon daktilonun değiştirilme maliyeti ortaya
çıkınca Dvorak'ın klavyesi yayılamaz ve kaybolup gider. (10)
Yazar Emre Aköz şöyle diyor. “-Gençler bana mail atıyor: "16 yaşındayım,
6 yaşından beri Q kullanıyorum, çok da hızlı yazıyorum." Yanlış.
Farkında değiller. Kesin veri var elimizde: F klavyeyi 10 parmak yazan
bir Türk'le, Q klavyeyi 10 parmak yazan Amerikalılara aynı İngilizce
metin veriliyor. Amerikalılar dakikada 32–35 kelime; Türk 72 kelime
yazıyor!” (11) F VE Q KLAVYELERE YÖNELİK ELEŞTİRİLER — Q Klavye Evrenseldir. Bu fikire yazar Yurtsan Atakan şu güzel cevabı veriyor:
Hıncal Uluç'un ''Q'' savunusunda kullandığı temel argümanlardan biri
de aynı yanılgıya dayanıyor. Dünya ''Q'' klavye kullanıyor, diyor
Sevgili Hıncal Uluç, o yüzden yurtdışına gittiğinizde deli danalar gibi
''F'' klavye arayıp bulamayacağınız, hâlbuki eğer ''Q'' klavye
kullanıyor olsaydınız sürü sebil klavyeyi emrinize amade bulacağınız
için ''F''yi atın, baştan ''Q'' kullanın. Aynı mantıkla iyisi mi
biz Türkçe’yi toptan başımızdan atalım. Öyle değil mi ya, yurtdışına
çıktığımızda derdimizi anlatacak Türkçe bilen biri arayıp
bulamayacağımıza -eğer İngilizce bilseydik sürü sebil kişiyle iletişim kurabileceğimize- göre Türkçe’yi atalım, resmi dil olarak baştan İngilizce’yi kabul edelim. (12)
Benim bu konuda eklemek istediğim bir husus şudur: F klavye
kullananlar genellikle bakmadan yazabilirler. Bu durumda sadece
windowsta klavyeyi f yapmak yeterli olur. —F Klavye Kullanmak Bizi Küresel Dünyadan Uzaklaştırır
Bu gibi bazı gerekçeler ise çok gülünçtür. Japonlar, Çinliler, Kiril
alfabesi kullananlar bugün sırf kendi alfabelerini kullandıkları içi
dünyadan kopmakta mıdırlar? (13) —F Klavye Özgüven, Q Klavye Teslimiyet Sembolüdür.
HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga, SAP Teknoloji Günleri 2003'te
Amerika'da aldığı eğitim sürecinden bahsederek düşünme eyleminin daima
anadilde yapıldığını, bunun yaratıcılık ve özgüveni tetikleyeceğini,
Türkçe için özel olarak geliştirilmiş F klavyenin de bu ana çıkış
noktası nedeniyle özellikle kullanılması gerektiğini savunmuştur. (14) —Bilgisayar Kullanımındaki Verimsizliğin En Büyük Etkeni İhsan Yener’e Göre Q Klavye
"Türk dilinin özelliklerine göre on parmakla-bakmadan klâvye kullanma
yöntemi için çok verimli bir Standart Türk Klâvyesi 1955 yılından beri
resmen varolduğu halde, İngiliz dili için 130 yıl önce (on parmak
yönteminin bilinmediği çağlarda) belirlenen (ve Türkçe'deki binlerce
sözcüğün yazılmasına olanak vermeyen) American Standard Code for
Information Interchange (ASCII) klâvyeyi Dünya standardı zanneden ve
buna eklenen, Türkçe'ye has 7 harfin, en kullanışsız yerlere bilinçsizce
yerleştirilmesiyle oluşturulmuş klâvyeyi de Q Türkçe standardı olarak
kabullenen kullanıcıların bu hususta bilinçsiz oluşları, bilgisayar
kullanımındaki verimsizliğin en büyük etkeni olmaktadır." (15)
SONUÇ
Bu yazıyı ülkemiz bilgisayar kullanıcılarının zaman ve kaynak israfını
önlemek amacıyla hazırladım. Verdiğim linklerde çok daha detaylı
bilgiler bulabilirsiniz Bilimsel araştırmaların sonuçlarından
anlaşıldığı gibi Q klavye ingilizcede dâhil hiçbir dil için faydalı
değildir. Bir klavyenin işlevselliği kullanıcının dilinde en çok
kullanılar harfleri parmakların en rahat ulaşabildikleri yere
yerleştirilmiş olmasına bağlıdır. Her dile göre ayrı klavye tasarlanması
daha doğaldır. Türkçe için en uygun klavye Fe klavyedir. Q klavye
ile hızlı yazdığını iddia edenler F ile daha hızlı ve daha az yorularak
yazacaklardır. Eğer denemek isterlerse 2-3 hafta 10 parmak f klavye
programı ile günde 15 dakika çalışsınlar. Üretici firmalar, talep
edildiğinde dil ayrıcalıklarını gözönüne alarak, istenen her türde
klâvye ile donanım ve yazılımlar üretip satmaktadırlar; yeter ki
ithalâtçı, yerli üretici ve kullanıcı, klâvye konusunda bilinçli olsun
satıcı tarafından dayatılan Q klavye karşı çıksın ve kendi dilinin
klâvyesini istesin. (16) F klavye uyduruk Q Türkçe klavyesinden,
Dvorak klavyesi de Q klavyeden kat kat hızlı ve zahmetsiz yazmaya
yugundurlar. Bırakın türkçeyi, isterseniz ABDli olun F klavye ile daha
hızlı ve kolay ingilizce yazabilirsiniz. Bu durumun bilimsel olarak
açıklaması yukarıda anlatılmıştır. 1990 ların ortalarına
değin de herkes F klavyeye alışmıştı. Macintoshlar da F klavye ile
gelirdi. Ama PC piyasası F klavyenin önemini kavrayamadı. Yüzlerce
dolarlık bilgisayarları satanlar F klavyeyinin önemini düşünmediler.
Bugün bilgisayar kullanıcılarının büyük çoğunluğu Amerikanın bile
bırakmak isteyipte bırakamadığı Q Klavye kullanıcısı. Vakit geç olmadan
F klavyenin yaygınlaştırılmasın sağlamalıyız. Zararın neresinden
dönülse kârdır. Kaybedilen zaman asla telafi edilemez.
Güfte ve bestesi tamamen bana ait bulunan yukarıda başlığı taşıyan bu türküm bazı asılsız dedikodulara da vesile olmuştur. Ben bu durumu hiçbir zaman üzülmedim. Bilhassa sevindim.Çünkü, yurdum Niğde’deki müzik sever insanlar ruhunda çöreklenen bir şüpheyi, öğrenmekle yetinecekler kanısındayım. Gerek sözle, gerekse gazete ve mektupla, bu türkünün hakiki sahibini öğrenmek isteyen ve yakın alaka gösteren vatandaşlarıma burada ayrı ayrı teşekkür ederim. 1948 yılında İstanbul da çalıştığım bir pavyonda, Emel adımla kara kaşlı, kara gözlü, hafif esmere kaçan tenli bir kıza tutulmuştum. Bu her bekar insanda olagelen, tabiat ananın sevki tabii dedikleri bir kanundu. Aradan yıllar geçmesine rağmen Emel’i hiçbir zaman unutamıyorum. 1959 yılında Gaziantep öğretmen okulu müzik öğretmeni Nezihi Babacaner’in daveti üzerine Gaziantep’e. Öğretmen Okulunda yapılacak folklor topluluğuna iştirak etmek üzere gitmiştim. Bu sırada bir pavyonla anlaştım ve çalışmaya başladım. Aksam sahneye çıktığımda Emel’i de o pavyonda gördüm. Aradan onbir yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen tesadüfler yine birbirimizi bir araya getirmişti. Yattığım yatakhanenin karşısındaki odada Emel’in de yatak odası vardı. İlk aşkın verdiği hazzın tesirinden kendimi kurtaramamış olmalıyım ki o gece sabaha kadar uyuyamadım. Şafak sökerken kapım vuruldu ve yaşlı bir hanım yanıma geldi. Evladım niçin uyumuyorsun dedi. Bende kalbimdeki duyguları yaşlı hanıma anlattım. Meğer yaşlı hanım Emel’in annesi imiş. Biraz sonra Emel de yanımıza geldi. Artık dedi, aramızdaki dağlar burada sona ermeli. Nede olsa kalp ferman dinlemez derler. Fakat Emel’in annesinin yaşlı ve gittikçe çirkinleşen hali bana bir acayip görünmüş olacak ki, o anda, mısralarını aşağıda okuyacağınız KARAKAŞ GÖZLERİN ELMAS türküsünün beste ve güfteleri bende bir şimşek hızıyla uyanıverdi. Onlar gittikten sonra kaleme ve kağıda sarılarak türküyü yazdı ve akşama pavyonda okumak üzere de kendi kendime sazımla talimini yaptım. Bu suretle bu türkü o anda ve o saniyede orada bestelendi ve güftelendi. Niğde’ye konser vermek üzere gelen Aliye Akkılıç’a da aynı türkümün bestelerini verdim. Emin Aldemir ile birlikle Niğde’de 1960 yılında söylediler ve çaldılar. İşte bu tarihten den sonra türküm yurdun dört bucağına yayık vermekle günümüzün meşhuruoldu. Karakaş Gözlerin Elmas Karakaş Gözlerin Elmas Bu Güzellik Sen De Kalmaz Pişman Olun Kimseler Almaz Annene Bak Gör Halini Gel Güzelim Beni Yakma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Dahi Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma İnsanların Kalbi Belli Canlıları Yaşatan Odur Bir Saniye Gönlünü Kır Da Gel De Benim Kalbime Gir Gel Güzelim Beni Yakma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Dahi Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma Ne Gecem Ne Gündüzüm Belli Yaşım Oldu Kırkdokuz Elli Bağrım Yanık Gözlerim Nemli Yalan Dünya Yaktın Beni Gel Güzelim Beni Yakma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Dahi Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma Ercan Söyler Hakiki Sözü Geçti Bahar Getirdik Yazı Bir Gün Ölür O Zalımın Kızı Annene Bak Gör Halini Gel Güzelim Beni Yakma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Dahi Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma Kaynak: Ali Ercan Karakaş Gözlerin Elmas ve Niğde Türküleri Niğde, 1965 Sepetçioğlu Sepetçioğlu bir ananın kuzusu, Hiç gitmiyor kollarımın sızısı, Böyleyimiş alnımızın yazısı Yassıl dağlar yassıl aman, Osman Efem geliyor vay vay! Osman Efe de, Osman Efe ha!.. Halkın gönlünde umut, yüreğinde sevgi. Zalimler, halk düşmanları derseniz, köşe bucak peşinde Osman Efe’nin. Yüreklerinde bir korku ki, uykuları bölünüyor geceleri. Derebeyi’nin dilinde Osman Efe’nin adı “Şu Sepetçioğlu denen eşkiyayı yakalayanı altınlara boğarım. Ölüsünü, ya da dirisini getirene bağlar, bahçeler vereceğim” diyor. Neden ki derseniz, diyelim. Sepetçioğlu Osman Efe mert. Bileğine güçlü, yüreğine sağlam. Kastamonu’nun Araç ilçesinin Yukarı Avşar köyünden. Babasının bir karış toprağı yok. Köylük yerde topraksızlık kötü. El eline muhtaç eder topraksızlık. Muhtaç eder ki, gündelik işler karın doyurmaz. Eli görür, cebi görmez insanın. Osman’ın babası da öyle. N’apsın? Ek bir gelir gerek. Sepet yapıp satıyor. Hani çok bir şey kazanmıyor ama, geçinip gidiyorlar. Babasının ölümünden sonra Osman güç durumlara düşüyor. Geçim sıkıntısı çekiyor. Köyü terketmek zorunda kalıyor sonunda. Varıp Kastamonu’ya yerleşiyor. Baba mesleği sepetçiliği de iş ediniyor kendisine. Zaten bir anası, bir kendi. Geçinip gidiyorlar. Kollu sepet, ekmek selesi, küfe, çeşit çeşit. Küçüklü büyüklü. Günde birkaç tane yapıp satıyor. Bir de şu var ki, devir çok eski. Anadolu beylerin elinde. Her beylik kendi bölgesinde yaşayanlardan sorumlu. Yani ki, onların kazancını beylikler vergiliyor. Beyin emrinde sipahiler. Köy köy; kent kent dolaşıp kazançlarının bir kısmını topluyor. Ama öyle bir toplayış ki, düşman başına. Sipahilerin dediği dedik, çaldığı düdük. Varıyorlar harmanın başına “Bu harmandan elli gülek buğday ayırın aşar olarak” diyorlar. O kadar. çiftçinin eli kolu bağlı. Harmandan elli gülek buğday çıkar mı, çıkmaz mı. Belli değil. Çıkarsa geriye ne kalır. Kışın çoluk çocuk ne yer. Soran yok. Ya gelecek yılın tohumluğu? Sipahiler zalim! Gaddar! Şundan ki, sırtları kalın sipahilerin. İlk güvenceleri “Bey” sipahilerin. Sonra “Beylerbeyi”. Sonra da “Padişah”. Padişah açıyor ağzını “Şunca buğday, şunca arpa. Şunca deve gerekli bana” diyor. O kadar! Emri beylerbeyi alıyor, bey’e iletiyor. Bey de sipahilere. Ha, bir de “mültezim” denilen gelir toplayıcılar var. Filan köyün tüm gelirini kabala alıyor. Yani, bey istediği öşrü bildiriyor. Diyelim ki bey köyden yüz çuval pirinç istiyor. Bunu mültezim köylüden topluyor. Ayrıca kendisi için de ek yapıyor buna. Artık insafına kalmış. Ne kadar pay isterse onu da ekleyip varıp köylüye bildiriyor. “Ürününüzden şuncasını öşür olarak istiyorum. Filan yere getirip teslim edeceksiniz.” O kadar! Kim ki istenileni vermedi, ferman padişahtan. İnsaf sipahiden. İşte Sepetçioğlu’nun yaşadığı devir, bu devir. Sepetçioğlu’nun yaşadığı beylik de İsfendiyaroğulları Beyliği. İsfendiyaroğlu Hamza Bey’de din-iman kıt! İnsaf vicdan hak getire! Öşrü artırdıkça artırıyor. Köylü bir deri bir kemik. Umurunda değil beyin. Durmadan daha çok vergi alınması için emir yağdırıyor. Sepetçioğlu o zamanlar daha “efe” değil. Osman diyor herkes! “Sepetçioğlu Osman”. Günlerden bir gün, dükkanında sepet örüyor Osman. Kapı tekmeyle açılıyor. “Hamza Bey’in emridir. Hafta sonuna kadar yüz tane sepet vereceksin öşür olarak. Ellisi sele, ellisi kulplu olsun”. Tak kapı sipahiler dışarda. Sepetçioğlu almış başını ellerinin arasına. Başlamış hesaplamaya. Günde iki sepet örse, hafta sonuna kadar oniki sepet yapar. Eldekileri de eklese, elli sepeti geçmez. Bunların tümünü verirse neyle geçinecek. Üstelik düğün hazırlığı var. Üçbeş kuruş bir kenara atmak gerek. Varıp anasına açmış durumu. Anası tasalı. “Oğlum sana kötülük yaparlar. Ne yapıp yap, istediklerini yerine getir. Baban rahmetli de çok çektiydi. Sepetleri yetiremeyince yollarda çalıştırdılar. Ev yapımında iş verdiler. Sen sen ol, çekin Osmanlı’dan. İstediklerini yetir. Yoksa iyi olmaz”. Olmazı belli. Ya çaresi? Ne yapsın Osman. Varıp komşu sepetçilerden ödünç sepet istese kim verir. Hepsi aynı durumda. Çaresiz Osman. Gözlerinde uykular kaçık. Hafta sonunu iple çekiyor. “Gelsinler. Durumu anlatırım. Nişanlıyım. Yakında düğünüm olacak. Biraz anlayış gösterin bana derim. Bunlar da insan. Canımı alacak değiller ya! Olanı alır giderler” diyor. İyi. Hoş! Ama evdeki Pazar çarşıya uymuyor. Hafta sonu gelip de sipahiler kapıya dayanınca işler karışıyor. “Vay efendim vay! Nişanlıymış da para gerekliymiş. Öküzün yamacına koşul da aklın başına gelsin. Gör bakalım, yol yapmak mı kolay yoksa sepet mi?” Osman’ın cevap vermesine kalmadan iki kişi yakalamış kollarından. Sürüye sürüye atın terkisine bağlamışlar. Sürmüşler atları doğru Bey’in huzuruna. Daha bir dolu adam bekliyor kapıda. Kiminin üstü başı lime lime, kiminin gözü yaşlı. Osman da girmiş aralarına. Girmiş ya, alıp veriyor, alıp veriyor. Çok geçmeden Bey görünmüş. Elinde nar çubuğu. Sıradan girmiş. “Demek emirlere karşı durursunuz. Canınız ucuz sizin. Keyfiniz bilir. Alın bunları yol yapımına koşun.” O kadar! Bey buyurur, beycik vurur. Adamlar sıra sıra dizilir yollara. Osman’ın içi içine sığmıyor. Osman tetikte. Osman yolun kuytusunu kolluyor. Sonra süzülüveriyor karanlıklara. Ver elini Kastamonu. İlkin anasına varıyor. Durumu sergiliyor. “Böyleyken böyle. Canımı zor kurtardım. Bu işin oluru yok. Sizi size bırakıyorum. Ben bu işi Bey’in yanına koymayacağım. Onca zavallı adamın ahını alacağım Bey’den”. Anası ürkek, “Oğul beyle yarışa çıkılmaz. Kolu uzundur Bey’in. Sağ komaz seni. Kapısında kulu çok. Baş edemezsin” diyorsa da Osman kararlı. “Görsünler el mi yaman Bey mi! Dinsizin hakkından imansız gelir. Yanına koymam bunu. Sen benim baba yadigarı tüfeğimi ver. Nişanlıma da gözkulak ol” deyip atlamış atına. Doğruca nişanlısının evine. Nişanlısı da yürekli kız. Üstelemiyor hiç. Osman düşüyor yollara. Varıp Bey’in konağına ulaşıyor. Pusu kuruyor. İsfendiyaroğlu Hamza Bey de at sırtında gezintiye çıkıyor çok geçmeden. Sözün kısası, Sepetçioğlu Osman, hakkından geliyor Bey’in. Sonda da atını mahmuzlayıp Gülpü Dağına sığınıyor. Gaddar Bey’in ölümünü duyan halk sevinç içinde. Dilden dile anlatıyorlar Sepetçioğlu’nu. Bundan böyle de adını, “Sepetçioğlu Osman Efe”yapıyorlar. çokluk da Sepetçioğlu deyip kısadan kesiyor. Bey öldü diye, beylik dağılmıyor elbet. Hamza Bey’in oğlu Rüstem Bey alıyor beylik sırasını. Babasından daha gaddar Rüstem Bey. Halkı daha çok eziyor. Bir tek Sepetçioğlu karşı duruyor Rüstem Bey’in buyruklarına. Buyruğa buyrukla karşı koyuyor üstelik. Rüstem Bey, öşrün oranını artırınca o da buyrukluyor : “Filan gün, filan saatte, falan yere şu kadar baş koyun getirin.” O kadar! Koyunlar gelirse gelir; yoksa Bey’in adamlarından bir kaçı gider. Gidecek adamları da iyi seçiyor Sepetçioğlu. En gaddarlarını, halka en çok eziyet edenini seçiyor sipahilerin. Bey’de bir telaş. Atlılar çıkarıyor Gülpü Dağına. Boş. Halk seviniyor. Sepetçioğlu’nun adı dillerde. Herkes elinden gelen yardımı geri komuyor. Aç-susuz bırakmıyor Sepetçioğlu’nu. Bey bakıyor bu işin oluru yok. İşi kurnazlığa döküyor. Sepetçioğlu’nun anasıyla nişanlısını yakalatıp getirtiyor konağına. Sonra da haber salıyor Sepetçioğlu’na : “Ya gelir teslim olur, ya da anasıyla nişanlısını boğdururum.” Sepetçioğlu durumu öğrenince bir gece baskın yapıyor Rüstem Bey’in konağına. Anasıyla nişanlısını alıp kaçıyor. Kimi, “Beyin adamlarının arasında Sepetçioğlu’nu tutanlar vardı, onlar yardım etti” diyor; kimi, “Sepetçioğlu çatal yürekli. Bir nara atmış ki yerler yerinden oynamış. Kimsenin kılı kıpırdamamış” diyor. Sözün özü, Sepetçioğlu, anasıyla nişanlısını da alıp Gülpü Dağına çıkmış yeniden. Adı daha da büyümüş. Halk daha tutar olmuş. Beyin yüreği korkulu. Öşürü, eziyeti bırakıp bir tek Sepetçioğlu’nun peşine takmış adamlarını. Sepetçioğlu derseniz üç can. Anasıyla nişanlısı da yardımdan çok yük oluyarlar ona. Sipahilerin yaklaşma haberini duyunca yer değiştiriyorlar. Gün oluyor aç-susuz, saatlerce yürüyorlar. Anası derseniz yaşlı. Yola dayanamıyor. Teslim olmayı da istemiyor. Biliyor ki Rüstem Bey sağ komaz bu kez. Derken sipahilerin tuzağına düşüyorlar birgün. Sepetçioğlu, aslanlar gibi döğüşüyor. Nişanlısı da öyle. Ama anası; anası yürüyemiyor gayrı. Vuruşa vuruşa geri çekiliyorlar. Ama, uzun sürmüyor bu. Sipahiler dağın tepesini dolanıp arkadan sarıyorlar. Daha çok dayanamıyor Sepetçioğlu. Üçünün ölüsünü şenlikle şehire getiriyor sipahiler. Günlerce yiyip içip keyfediyorlar. Halk geriden geriden izliyor bu şenlikleri. Bir de türkü yakıyorlar Sepetçioğlu için. Alıp Sepetçioğlu’nun tüm yiğitliğini koyuyorlar bu türküye... SEPETÇİOĞLU Sepetçioğlu bin ananın kuzusu, Hiç gitmiyor kollarımın sızısı, Böyle imiş alnımızın yazısı, Yassıl dağlar Osman Efem geliyor. Yaslan Sepetçioğlu yaslan, Laleli çimenli dağlara yaslan, Analar doğurmaz sen gibi aslan, Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman! Kalk gidelim kışla önü aşağı, Salıvermiş ince belden kuşağı, Yaman olur Kastamonu uşağı, Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman! KAYNAKLAR 1. Sadi Yaver ATAMAN: Doğcıl Saz Şairlerinin Hür Fikirleri Yaymadaki Rolleri (1944) ve Sepetçioğlu Osman Efe Zeybeği ve Türküsü TFA Dergisi s.165/1963 2. M. ÖZBEK Folklar ve Türkülerimiz 1975, s.359 3. F. ARSUNAR: Batı Anadolu’da Zeybekler (MİFAD Arşivi No.145) Kaynak: Yaşar Özürküt Öyküleriyle Türküler -3 İstanbul-2002
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana..
Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü
göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize;
bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun.
Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın.
Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve
kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce,
fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı
temizlemeliyiz.
Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl
kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir
olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip
olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce
çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da
tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme.
Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin
gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler,
bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı
ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını
kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü
üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme;
muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı
iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar
emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli
(korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi
tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü
ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse,
ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini
oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar..
(Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden
kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf
dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur;
düşman, canavar kesilir!..
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı
gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır;
insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı...
Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan
hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş
yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey
memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye
hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına
danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.
Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez.
Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”
ORHANGAZİ
ANADOLU LİSESİ TÜRK EDEBİYATI 11. SINIF
3 B SINAV SORULARIDIR
1-Servet - i
Fünun'da düzyazı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Halkı
bilgilendirmek, aydınlatmak gibi bir amacı yoktur.
B) Diğer
dönemlere oranla tiyatroya daha çok değer verilir.
C) Türkçe
yetersiz bulunur, Osmanlıca'dan bol bol yararlanılır.
D) Arapça,
Farsça eski - yeni sözcükler kullanılır.
E) Yeni kavramları karşılamak için yeni tamlamalar
türetilir.
2-. Recaizade Mahmut Ekrem’in aşağıdaki
yapıtlarından hangisi tür yönüyle ötekilerden farklıdır ?
A)
Afife Anjelik B) Atala C)
Vuslat D) Nijat Ekrem
E) Çok
Bilen Çok Yanılır
3-Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret
için söylenemez?
A) Yönetimi,
düzeni eliştirdiği
B) Kurtuluşu
Batı bilim, tekniğinde bulduğu
C) Haksızlığa,
tarihsel yanlışlık ve tutuculuğa karşı çıktığı
D) Baskılara,
tek elden yönetime boyun eğdiği
E) 1901'den
sonra toplumsal şiirler yazdığı
4-'Namık
Kemal'in aşağıdaki eserlerinden hangisi
türü bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Akif Bey B) Vaveyla
C) Vatan Mersiyesi D)
Vatan Şarkısı
E) Hürriyet Kasidesi
5-Servet - i
Fünun'da düzyazıyla ilgili aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi yapılamaz?
A) Yepyeni ad
ve sıfat tamlamaları oluşturulur.
B) Halkın
anlayabileceği açık, yalın bir dil benimsenir.
C) Çokça sıfat,
ortaç öbeği kullanılır.
D) Fransızca'dan
alınan sözcükler Türkçeleştirilir.
E) Yan
cümlecik, eylemsilerle zenginleştirilmiş uzun cümleler kullanılır.
6-'Şinasi' için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Halkın anlayacağı bir dille yazmayı
savunduğu
B) Sonuna kadar beyit birimine bağlı kaldığı
C) Kısa yalın düşünce cümlesini geliştirdiği
D) Bağlaçları attığı, noktalamayı kullandığı
E) Duygu
cümlesi yerine düşünce cümlesini gerçekleştirdiğ
7-Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünun sanatçılarından biri değildir?
A) Mehmet Rauf
B) Tevfik Fikret
C) Halit Ziya Uşaklıgil D) Ahmet Mithat
Efendi
E) Cenap Şahabettin
8--“Arka arkaya yayımladığı ve hep ölüm teması
etrafında toplanan bir seri oluşturur. ölüm karşısında duyulan ıstırapla ölüm
ve diğer metafizik problemler hakkındaki düşünceler, bu eserlerde biri birini
kovalayan dalgalar halindedir. Sanatçı kontrolü altındaki düşünceleriyle
dönemin şiirinde serbest düşünüşe yine en çok yaklaşandır.” Sözü edilen
sanatçımızkimdir?
A)Makber-Ölü-Hacle-Abdülhak-Hamit
B)NejatEkrem-Zemzeme,Tefekkür--RecaizadeEkrem
C)Terci-i-Bent-Terkib-i-Bend,Zafername-ZiyaPaşa
D)Münacat,Arz-ı-Muhabbet-Şinasi
E)Durub- Emsal-i Osmaniye-Şinasi
9-Yazarı
yaşadığı sanat dönemiyle birlikte veren aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi
doğru değildir?
A) Hüseyin
Cahit Yalçın - Servet - i Fünun
B) Ahmet Haşim
- Fecr - i Ati
C) Mehmet Emin
Yurdakul - Milli Edebiyat
D) Abdülhak
Hamit - Servet - i Fünün
E) Recaizade Ekrem - Tanzimat İkinci Dönem
10-Aşağıdakilerden hangisi Tevfik
Fikret'in eserlerinden biri değildir?
A) Nesr - i
Sulh
B) Rübab - ı
Şikeste
C) Haluk'un
Defteri
D) Rubab'ın
Cevabı
E) Tarih - i Kadim
11-Aşağıdakilerden hangisi 'Tanzimat
nesri'nin özelliklerinden biri değildir?
A) Bu dönemde
süslü Divan cümlesi yerine, düşünce cümlesi geçer.
B) Özentiye,
süslülüğe karşı çıkılır; yeni düzyazı türleri kullanılır.
C) Öğretmek
amaçlanır; cümle özleşir, kısalır.
D) Seci, hemen
hemen hiç kullanılmaz; bağlaçlar atılır.
E) Dilde yalınlık, anlatımda açıklık
amaçlanılır ve başarılır.
12-Tanzimat edebiyatında aşağıdaki 'ikileme'lerden hangisi görülmez?
A) Eski dil -
Sade dil
B) Eski - Yeni
düzyazı türleri
C) Yeni - Eski
nazım biçimleri
D) Hece - Aruz
ölçüsü
E) Romanda
Doğulu - Batılı yaşam biçimleri
13-'Namık Kemal'in eserleri için
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İntibah, ilk
edebi roman, Cezmi milli ve tarihi bir romandır.
B) Tahrib - i
Harabat, Ziya Paşa'nın Harabat'ına yönelik sert bir eleştiridir.
C) Vatan yahut
Silistre'de, Avrupa'da bulunduğu yıllarda duyduğu yurt özlemini dile getirir.
D) Mukaddime -
i Celal'de roman türünü inceler, Doğu - Batı edebiyatlarını karşılaştırır.
14-"Tarih ve dili ile kaynaklarına dek götürmek
ister. Kafaca Batılı, duygu ve davranışlarıyla Doğulu'dur. Dilinde yerel
özellikler görülür. Moliere çevirileri, uyarlamaları Türk tiyatro tarihi için
çok önemlidir. Bursa'da bir tiyatro yaptırmış, halkı tiyatroya yöneltmeye çalışmıştır.
Uyarlamalarında halkın değerlerini gözetir."
Yukarıda sözü edilen 'Tanzimat yazarı'
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Cevdet
Paşa
B) Ahmet Vefik
Paşa
C) Recaizade
Ekrem
D) Şinasi
E) Namık
Kemal
15-.
Aşağıdakilerden hangisi Recaizde Mahmut Ekrem'in özelliklerinden biri değildir?
A) Muallim Naci ile ciddi tartışmalara girmiştir.
B) Kafiyenin kulağa göre olmasını ister.
C) Ona göre şiirin tek gayesi güzelliktir.
D) Devrin genç nesillerine edebiyatı öğretmiştir.
E) Sanatın toplumu eğiten bir araç olduğunu savunur.
16 - Aşağıdakilerden hangisi Namık Kemal’in
yapıtlarındın biri değildir A) Harabat B) Cezmi
B) Akif Bey D)
Zavallı Çocuk E) Gülnihal
17-Aşağıdakilerden
hangisindeki sanatçıların tümü Tanzimat’ın Il. döneminde eser vermiştir?
A) Abdülhak Hamit — Şinasi — Nabizade Nazım
B)Recaizade M.Ekrem-Muallim Naci-Nabizade Nazım
C) Samipaşazade Sezai-Nabizde Nazım-Ziya Paşa
D) Namık Kemal — Şinasi — Ziya Paşa
E) Ahmet Mithat — Recaizade M. Ekrem — Namık Kemal 18. “Divan edebiyatını halka kapalı dili, sanat anlayışı, akıl dışı,
soyut estetiği, mübalağalı hayal dünyası nedeni ile eleştirilir. Sanatın
topluma yararlı olduğu oranda değer kazanacağına inanır. Bu nedenle yurt
sorunlarını sonuna kadar savunan şair, romancı tiyatro yazarı, gazeteci, makale
yazardı. Parçada sözü edilen edebiyatçımız
kimdir?
A) Şinasi B Namık Kemal
C) Ziya Paşa D) Ziya
Gökalp E) A. Vefik Paşa
19-Aşağıdakilerden hangileri 'parnasizm'i benimseyen
önemli iki Türk şairdir?
A) Cenap Şahabettin - Ahmet Haşim
B) Tevfik Fikret - Yahya Kemal
C) Yusuf Ziya Ortaç - Orhan Seyfi Orhan
D) Cevdet Kudret - Sabri Esat Siyavuşgil
E) Cahit Sıtkı Tarancı - Orhan Veli
20-'Romantizmin etkisi, aşağıdaki sanatçıların
hangisinde görülmez?
A) Namık Kemal B)
Ahmet Mithat
C) Şinasi D)
Recaizade Ekrem
E)
E)
Adbülhak Hamit
21-Aşağıdakilerden hangisi 'romantizm'le 'klasizmin'
ortak özelliklerinden biri olabilir?
A) Dil ve anlatım özellikleri
B) Kahramanların seçimi, sıradanlığı
C) Yazarın eserin dışında kalması
D) Olaylar karşısındaki nesnellik
E) Kişisel psikolojiye öncelik verilmesi
22-Aşağıdakilerden hangisi 'romantizm' ve 'realizm'de,
kimi aykırılıklara karşın, belli oranda birliktelik gösterir?
A) Konunun ulusal kaynaklardan, tarihten, çağdaş
edebiyattan alınışı
B) Kişinin çevresiyle birlikte
değerlendirilmesi
C) Yazarın eserde görünmesi, kişi ve olayları
yönlendirmesi
Yıllardır büyük bir izleyici kitlesine sahip olan ve fenomen haline gelen Kurtlar Vadisi dizisinde sezon sezon neler yaşadı? Kimler öldü? ve geriye kimler kaldı. İşte 10 yılın hesap dökümü...
Takvimler 15 Ocak 2003'ü gösterdiğinde ilk olarak efsane jenerik müziği duyulmuştu. Üzerinden 10 yıl geçti ve hala o müzikle, kendi gününde kendi saatinde başlayan bir efsane olarak ekranlardaki yerini alıyor Kurtlar Vadisi. Aslında bilinen ama el sürülemeyen gerçekleri cesurca deşen ve irdeleyen bu dizi "efsane" sıfatını sonuna kadar hak eden bir yapım.
SEZON 1
Kurtlar Vadisi efsanesinin temellerinin atıldığı ilk sezon 20 bölümden oluşuyordu. 15 Ocak 2003'te izleyiciyle buluşan fenomen dizinin bu 20 bölümünde yaşananlar halen zihinlerdeki tazeliğini korumakta.
NELER YAŞANDI?
Ali Candan karakteri devletin kendisine verdiği yeni görevden dolayı estetik ameliyat olur ve yüzünü değiştirir. Ailesine ve sevdiği kadın olan Elif'e öldü haberi gönderilir. Ali yüzü değiştikten sonra Polat Alemdar olarak mafyanın içine sızmaya başlar. Polat Alemdar'ı yetiştiren kişi Aslan Akbey'dir. Mafyanın içine girmesi için Polat'ı alemin eski kabadayılarından Duran Emmi'ye gönderir. Duran Emmi Polat'ın devlet için çalıştığını bilen iki kişiden biridir.
ÖLENLER
DURAN EMMİ: Aslan Akbey tarafından kafasına tek kurşun sıkılarak öldürüldü. ŞEVKO: Aslan Akbey tarafından hastanenin en üst katından atılarak öldürüldü.
SEZON 2
Kurtlar Vadisi ikinci sezonu KGT tarafından görevlendirilen Polat Alemdar'ın Baron'a ulaşmak için girdiği mafya içinde yaşananları gözler önüne sermeye devam ediyordu. Polat'ın görev icabı da olsa yakınlık kurduğu Çakır'la dostluğu ilerliyor, diğer taraftan da Elif'e yakın olmaya, ailesini uzaktan da olsa korumaya çalışıyordu. Aslan Akbey planın kusursuz işlemesi için Polat'ı gölge gibi takip etmeye devam ediyordu.
NELER YAŞANDI?
Çakır'ın kumarhanesine yapılan baskın sonucu kardeşi Derya Çakır hayatını kaybeder. Çakır hastaneden çıktıktan sonra Tombalacı Mehmet'ten intikam almak için fırsat kollar.
ÖLENLER
DERYA ÇAKIR: Kumarhane baskınında öldürüldü. TOMBALACI MEHMET: Çakır tarafından, beyzbol sopasıyla kemikleri kırılarak öldürüldü. MERAL YILMAZ: Ablası Nesrin tarafından babası Laz Ziya'yı korumak için öldürüldü. ERDAL KÖMÜRCÜ: Canan tarafından öldürüldü. ORHAN KARADENİZ: Laz Ziya'nın emri üzerine kendini astı. NAZLI BEKİROĞLU (HÜSREV AĞA'NIN KIZI): Babasının emri ile zehirlenerek öldürüldü. ABUZER KÖMÜRCÜ: Oğlu Erdal tarafından öldürüldü
SEZON 3
Aslan Akbey'in ölümünden sonra Kurtlar Vadisi'nde dengeler değişmeye başlar. Polat, Aslan Bey'in kendisine verdiği görevin altında yatan nedenleri araştırmaya başlar. Konsey'de taşların yerinden oynaması üzerine Rus mafyası da fırsattan istifade etmeye çalışır.
NELER YAŞANDI?
Aslan Akbey öldürüldükten sonra Polat Alemdar kendi geçmişiyle ilgili bilgilere de ulaşmaya başlar. Mehmet Karahanlı'nın Polat Alemdar'ın kendi oğlu olduğuna dair şüpheleri netleşir. KKTC eski Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş bir bölümde diziye konuk olmuştur.
ÖLENLER
ASLAN AKBEY: Pala'nın adamları tarafından öldürüldü. MEHMET KARAHANLI: Tapınak Şövalyeleri tarafından öldürüldü. HÜSREV AĞA: Kılıç tarafından öldürüldü. TESTERE NECMİ: Aslan Akbey tarafından öldürüldü. SAMUEL VANUNU: Nizamettin'in emriyle arabasına bomba kondu. SEYFO DAYI: Yeğeni Erhan'ı korumak isterken Pala tarafından vurularak öldürüldü. DOĞU EŞREFOĞLU: Helikopteri sabotaj sonucu denize çakıldı. Ancak cesedi bulunamadı
NİNA: Tilki Andrei tarafından öldürüldü. İBRAHİM AHISKALI: Memati Rus konseyini tararken öldürdü. SELİM: Polat Alemdar domuzlara yem etti. PALA: Polat tarafından öldürülüp, betona gömüldü. FARUK: Abdülhey tarafından kafasına sıkılarak öldürüldü. BEDİR: Pala tarafından öldürüldü. ŞEHMUZ: Pala tarafından öldürüldü
KURTLAR'DAN RACON LAFLAR
"Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm? Ben senin için yaşamayı göze almışım." Dizinin en unutulmaz cümlelerinden biridir. İlk kez ameliyat olmadan önce Ali Candan sevgilisi Elif Eylül'e söyler. Daha sonra Polat Alemdar da bu cümleyi Elif'e söylemiştir. "Sonunu düşünen kahraman olamaz." Dizinin efsane cümlesini ilk kez Ali Candan ile Aslan Akbey arasında ameliyattan önce bir konuşma sırasında duymuştuk. "İki kişinin bildiği sır değildir." Polat Alemdar'ın KGT ajanı olduğunu Aslan Akbey'den başka bir tek Duran Emmi bilir. Aslan Emmi'ye bu sözü söyler ve onu öldürür. "Yaşamak için yalvarmadık, ölmek için de yalvarmayız!" Polat Alemdar "Ben racon kesmem, kafa keserim." Polat Alemdar "Dostum olmaz, hasmım yaşamaz!" Laz Ziya "İntikam soğuk yenildiğinde lezzetli aştır." Mehmet Karahanlı "Benim hayatımda her şey yalan. Tek gerçek sensin Elif." Polat Alemdar
SEZON 4
Kurtlar Vadisi dördüncü sezonuyla ekranlara veda etmişti. Polat Alemdar ve arkadaşları kendilerine verilen görevi yerine getirmiş ve mafyayı ortadan kaldırmışlardı. Konseyin Halo haricindeki bütün fertleri öldürüldü. Dördüncü sezonun ve dizinin rekorlar kıran, efsaneleşen finalinde dünyaca ünlü iki isim, Andy Garcia (Amon) ve Sharon Stone (Lisa) da yer almıştı.
NELER YAŞANDI?
Polat Alemdar Karahanlı'nın kasasında bulduğu Kriptex'in sırrını çözmeye çalışır. Karahanlı'yı öldüren güçler Polat'ı tuzağa düşürür. Hafızasının bir bölümünü silip onu Ortadoğu'ya suikastçı olarak gönderirler. Polat geçmişi hatırlar, ülkeye dönmeyi başarır. Elif Eylül trafik kazası geçirir.
ÖLENLER
ELİF EYLÜL: Trafik kazasında felç kalır. Polat, Ali olduğunu söyleyince şoka girer ve ölür. İPLİKÇİ NEDİM: Nizamettin'in adamları tarafından öldürülür. NERGİS KARAHANLI: Nizamettin'in adamı olan doktor tarafından öldürülür. LAZ ZİYA: Nizamettin tarafından hapiste şişletilir. KILIÇ: Nizamettin, çakısını kalbine saplar
KURTLAR VADİSİ PUSU SEZON 1
Kurtlar Vadisi Pusu, iş adamı Çağrı Toros'a yapılan suikastla başlıyor. Olayı bir terör örgütü üstlenmiş ve eylemin tetikçileri yakalanmıştır. Ancak Polat Alemdar, suikastın arkasında açıklananlardan başka nedenler ve güçler olduğuna inanmaktadır. Öncekiler gibi bu davanın da gerçek failler bulunmadan kapanmamasını ister. Artık faili meçhuller, sebep ve sonuçlarıyla, çağın en önemli silahı olan "para" üzerinden takip edilecektir.
NELER YAŞANDI?
Çağrı Toros cinayetiyle Özal'ın ölümü arasındaki ilişkileri daha açık görmeye başlayan Polat, olaydaki ana tanığın yani tetikçinin yaşamasını sağlamalıdır. Polat'ı pusuya düşürmek isteyen Yalçın Bulut, amacına ulaşamaz. Giriştiği güç mücadelesinde umduğunu elde edemeyen Tataroğlu Ailesi, devreye şantaj kartını sokar.
SEZON 2
Polat ve adamlarının ofislerinde patlayan bombanın ardından hayatta kalmak için verdikleri mücadele ile başlıyordu yeni sezon. Polat Alemdar, ofisine bomba koyanların kimler olduğunu, hangi kirli ittifakın parçası olduklarını çözmeye çalışıyor.
NELER YAŞANDI?
Polat, Alper sayesinde Abdülhey'in kendisine ihanet ettiğini öğrenir. Diğer taraftan da devlet içindeki çetelerle mücadeleye girişir. Örgüt'ün metropol sorumlusu Muro ve adamları kendilerine yer tutmaya çalışırlar. Bu güç mücadelesi sonucunda Polat ile karşı karşıya gelirler. Memati İskender tarafından kaçırılır ve kendisine zorla uyuşturucu verilir.
SEZON 3
İskender Büyük ve Polat Alemdar savaşı büyüyerek devam ediyor. İskender'in arkasındaki güçlerin kimler olduğu da bu sezonda belli olmaya başlıyor.
NELER YAŞANDI?
İskender, Polat'ın evini ateşe verir. Bu yangından kaçarken kullandığı itfaiye arabasıyla Güllü Erhan'ın kolunun üzerinden geçer. Erhan bir kolunu kaybeder. Polat Alemdar annesinin baskısına daha fazla dayanamaz ve Ebru Duru ile evlenir. Memati'nin oğlu olmuştur.
SEZON 4
Polat Alemdar ve İskender Büyük arasında iplerin iyice gerildiği bu sezonda büyük olaylar yaşanır. Polat Alemdar bu sezonla beraber, CIA yöneticisi ve Türkiye'deki Gladio'nun 1 numaralı ismi Aron Feller'le de mücadele etmeye başlar.
NELER YAŞANDI?
Polat Alemdar Gladio'nun beşinci adamının kayınpederi olduğunu öğrenir. Ercüment Duru, Abdülhey tarafından öldürülür. Ebru kendisini korumak için yanına gelen Abdülhey'i kolundan vurur. Yaralanan Abdülhey, İskender tarafından kaçırılır. Abdülhey'e yapılan bir çeşit işkence, onu İskender'in ajanı yapar. Polat Alemdar baba olacağını öğrenir.
SEZON 5
Polat Alemdar eşini ve çocuğunu kaybettikten sonra yüzünü değiştirmeye karar verir. Polat Alemdar, terörün arkasındaki istihbarat savaşlarını bir bir deşifre etmek için harekete geçer.
NELER YAŞANDI?
Gladio ülkeye hakim olmak için örgüte desteğini arttırır. Polat örgütle de büyük bir mücadeleye girer. Örgüt Zaza'ya baskı yapar. Ancak beklediği desteği alamaz. İhtiyarlar Polat Alemdar'ı görevden alır. Abdülhey ve Memati gözaltına alınır. Soruşturmanın başındaki savcı Elif Eylül ve Polat Alemdar'ın eski dostu Leyla'dır. İhtiyarlar'ın görevden almasından sonra Polat yoluna Zaza, Zülfikar Ağa ve Baba Memduh'la devam kararı alır. Öldürülen istihbaratçıların başındaki isim Ersoy Ulubey Vadi'ye gelir. Ersoy Ulubey öldürülen dört adamına karşılık Polat'tan Memati ve Abdülhey'i ister. Sezon final bölümünde Polat Alemdar ve Memati, Ersoy'a baskın yapıp alırlar. Önce devlet birimleri sorgular. Daha sonra Memati ve Polat intikamlarını alır ve Ersoy Ulubey'i öldürürler. Polat Alemdar kızının yaşadığını öğrenir.
SEZON 6
Kızının yaşadığını öğrenen Polat, Aron Feller'e kızına karşılık ne isterlerse yapacağını söyler. Polat hem kızının peşine düşer hem de Feller'i ortadan kaldırmaya karar verir. Türkiye'ye dönen Pusat, babasının da namını kullanarak Vadi'ye iner.
NELER YAŞANDI?
Polat Alemdar Leyla'nın da yardımlarıyla kızını kurtarır. Polat Alemdar Aron Feller'i çekiçle öldürür. Kara'dan dolayı Polat ve Zaza karşı karşıya gelir. Zaza Polat'a gözdağı vermek için Deli Hikmet'i öldürmeye karar verir. Hikmet yaralı ve alnında "Z" harfiyle kurtulur. Memati Zaza'nın bir kulağını keser. İnci Tataroğlu'nun Polat Alemdar'dan oğlu olur. İzzet Polat Alemdar'ın oğlunu kaçırır. Polat çocuğunu bulduğunda artık çok geçtir. Oğlunu kendi elleriyle toprağa verir.
KURTLAR VADİSİ PUSU'DA ÖLENLER
Ahu Toros - Nefise Karatay Ali Selçuk Toros - Tamer Yiğit Hüseyin Coşar - Volkan Ünal Hakan - Osman Albayrak Eren Eylül - Kerem Fırtına Nevzat – Nevzat Yakışırboy Tamer Sevilen - Mustafa Dinç Fuat Tamer Tataroğlu – Ragıp Savaş Halo Dayı – Sönmez Atasoy Jülide Toros – Sema Öztürk Ahmet Kudret Hazarbeyoğlu - Bozkurt Kuruç Celal Karacadağ - Ecder Akışık Cevat Akarsu – Kemal Başar Cemal Karacadağ - Atsız Karaduman
Kemal Yıldız - Özgür Yüksel Muro – Mustafa Üstündağ Çeto – Şefik Onatoğlu Gamze – Didem Taslan Doktor Asu – Zeliha Çal Yalçın Yıldız – Zafer Algöz Kibritçi Cevat – Şekip Taşpınar Funda - İpek Karapınar Kazım – Kazım Çarman Turan Kaçgar - Selçuk Özer Yakışıklı – Serdar Deniz Ebru Duru – Hatice Şendil İskender Büyük – Musa Uzunlar Gülendam – Birsen Dürülü Ali Memati
Ersoy Ulubey- Ümit Acar Josef - Reha Özcan Kenan Katırcı - Şafak Başkaya Evren Katırcı - Aysun Güllük Yaşar Katırcı - Seda Yıldız Haşim Ağa - Şahin Çelik Feman - Gökhan Azlağ Şahmaran - Oktay Dal Davut Tataroğlu - Can Gürzap Shamir - Erdal Küçükkömürcü İzzet Ağa - Erol Tezeren İhtiyarlar Başkanı - Cahit Şaher Cemal - SüleymanKaradağ Memati - Gürkan Uygun
- Evet, Ahsen Hanım. Gitmeliyim. Allah nasip ederse yine karşılaşırız.
Şimdilik Allah a emanet olun.
-
Allah razı olsun. Siz de Allah a emanet olun Yusuf Bey.
Yusuf, caminin kıble kapısına doğru yöneldi. Oradan duvar
dibine gidip çay içmek için sözleştiği arkadaşlarıyla buluşacaktı. Avludaki
çınar ağacının altından geçti. Bu arada Ahsen ‘hadi dönüp bak, hadi lütfen
bir kere dönüp bak’ diyerek mırıldandı. Yusuf tam kapı önüne gelmişti ki
omzunun üstünden geriye dönüp kısa bir an Ahsen’i görebileceği yöne baktı.
Son bir kez göz göze gelmişlerdi.
İki gencin arasında tertemiz bir sevgi oluşmuştu. Birbirlerine
hem hayranlık hem de büyük bir sevgi duymaya başlamışlardı. Elbette Yusuf,
Ahsen’in haftalardır kendisini düşündüğünü bilemezdi. Aynı şekilde Ahsen de
Yusuf’un kendisini düşündüğünü bilmiyordu. Fakat Allah her ikisinin de
kalbine öyle bir aşk yerleştirdi ki, bir hafta boyunca sevgileri, özlemle
birlikte büyüdükçe büyüdü.
--
-------
Bu mektubu, 16 Temmuz 2007 de kurduğumuz ve 123.000 den fazla üyesi bulunan
Gönül Erleri Mail Grubu'muza üye olduğunuz için aldınız.
Arşivimizi (BLOG) www.gonul-erleri.blogspot.com
adresimizden ziyaret edebilirsiniz.
Mail Grubumuzun koordinatörleriyle Facebook'unuza actiontime1@hotmail.com adresini,
Twitter'iniza www.twitter.com/AbdulMevlaSezer
'i ekleyebilirsiniz... http://facebook.com/groups/gonulerleri
adresimizden de GÖNÜL ERLERİ FaceBook Grubumuza katılım talebinde
bulunabilirsiniz...
MEVLiD
KANDiLiNiZi TEBRiK EDER HAYIRA VESiLE OLMASINI CENAB-I HAKK'TAN DiLERiZ..
Konsun yine pervazlara güvercinler,
hu hulara karýþsýn aminler, mübarek
akþamdýr, gelin ey Fatihalar, Yasinler....
Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun...
Mevlit Kandili'nde nasýl ibadet edilir ve namaz kýlýnýr? Mevlid Kandili'nde
oruç tutulabilir mi?
Deðerli kardeþimiz;
Bütün kandil gecelerinde yapýlabilecek ve yapýlmasý gereken önemli bir takým
afv ü maðfirete nail olma, ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme, bela
ve musibetlerden kurtulma ve rýza–i Ýlâhiye ulaþma vesileleri vardýr ki,
bunlardan bazýlarýný maddeler hâlinde kýsaca ve toplu olarak yeniden
hatýrlamakta yarar var:
1. Kur'ân-ý Kerim okunmalý; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân
ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, saygý ve baðlýlýk duygularý
yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
2. Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun þefaatini ümit
edip, ümmetinden olma þuuru tazelenmeli.
3. Kaza, nafile namazlar kýlýnmalý; varsa o geceye ait nakledilen namazlar,
onlar da ayrýca kýlýnabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette
ihsan þuuruyla ihya edilmeli.
4. Tefekkürde bulunulmalý; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum,
Allah'ýn benden istekleri nelerdir?" gibi konular baþta olmak üzere,
hayatî meselelerde derin düþüncelere girmeli.
5. Geçmiþin muhasebe ve murakabesi yapýlmalý; þimdinin ve geleceðin plân ve
programý çizilmeli.
6. Günahlara samimi olarak tövbe ve istiðfar edilmeli; idrak edilen geceyi son
fýrsat bilerek nedamet ve inabede (günahlarý terk etme) bulunulmalý.
7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalý.
8. Mü'minlerle helalleþilmeli; onlarla irtibatýmýz cihetinden rýzalarý
alýnmalý.
9. Küs ve dargýn olanlar barýþtýrýlmalý; gönüller alýnmalý; kederli yüzler
güldürülmeli.
10. Kiþi, kendine ve diðer Mü'min kardeþlerine, hattâ isim zikrederek dualar
etmeli.
11. Üzerimizde haklarý olanlar aranýp sorulmalý; vefa ve kadirþinaslýk ahlâký
yerine getirilmeli.
12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaþlý olanlar ziyaret edilip;
sevgi, þefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunlarýn yorumlarý ilgili
kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalý.
14. Dini toplantýlar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va'z ü nasihat
dinlenmeli; þiirler okunmalý; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrý bir dalgalanma
oluþturmalý.
15. Kandil gecesinin akþam, yatsý ve sabah namazlarý cemaatle ve camilerde
kýlýnmalý.
16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoþnutluklarý alýnmalý;
ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalý.
17. Vefat etmiþ yakýnlarýmýzýn, dostlarýmýzýn ve büyüklerimizin kabirleri
ziyaret edilmeli; iman kardeþliðine ait sadakati yerine getirilmeli.
18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarýmýzýn, anne ve babamýzýn,
dostlarýmýzýn ve diðer yakýnlarýmýzýn kandilleri bizzat giderek veya telefon,
faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; dualarý istenmeli.
19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduðunca oruç tutulmalý.
NOT: "Mübarek gecelerin ihyasý ile ilgili hususi bir ibadet mevcut
deðildir. Namaz, tilavet-i Kur'ân, dua gibi bütün ibadet çeþitleri ile gece ihya
edilebilir... Mübarek gecelerde kýlýnan bazý hususi namazlar sünnette mevcut
deðildir; muteber bir rivayete de istinad etmezler. Bu, "O gecelerde namaz
kýlmak mekruhtur" anlamýna gelmez. Teheccüd ve nafile namazlarý teþvik
eden rivayetler çoktur. Bunlarýn mübarek gecelerde yapýlmasý elbette daha
faziletlidir." (Canan, Kütüb–ü Sitte, 3/289). Kandil gecelerine ait olduðu
kaydedilen namazlarý da ayrýca kýlmakta bir beis yoktur; sevaptan hâli
deðildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Ýslamiyet
Sorularlaislamiyet.com.
__,_._,___
ON DOKUZUNCU SÖZ-RİSALET-İ AHMEDİYEYE DAİRDİR
SEKİZİNCİ REŞHA
Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde, büyük bir hâkim,
büyük bir himmetle, ancak daimî kaldırabilir. Halbuki, bak: Bu zat, büyük ve
çok âdetleri, hem inatçı, mutaassıp, büyük kavimlerden, zahirî küçük bir
kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref edip, yerlerine öyle
secâyâ-yı âliyeyi ki dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak vaz ve
tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok harika icraatı yapıyor.
İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz.
Haydi, yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar! O
zâtın o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba
yapabilirler mi? DOKUZUNCU REŞHA
Hem bilirsin: Küçük bir adam, küçük bir haysiyetle, küçük bir cemaatte, küçük
bir meselede, münazaralı bir dâvâda, hicapsız, pervâsız, küçük fakat
hacâlet-âver bir yalanı, düşmanları yanında hilesini hissettirmeyecek
derecede teessür ve telâş göstermeden söyleyemez.
Şimdi bak bu zâta: Pek büyük bir vazifede, pek büyük bir vazifedar, pek büyük
bir haysiyetle, pek büyük emniyete muhtaç bir halde, pek büyük bir cemaatte,
pek büyük husumet karşısında, pek büyük meselelerde, pek büyük dâvâda, pek
büyük bir serbestiyetle, bilâpervâ, bilâtereddüt, bilâhicap, telâşsız, samimî
bir safvetle, büyük bir ciddiyetle, hasımlarının damarlarına dokunduracak
şedit, ulvî bir surette söylediği sözlerinde hiç hilâf bulunabilir mi? Hiç
hile karışması mümkün müdür? Kellâ! اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحٰى1
Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden
müstağnîdir, Hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün,
aldatsın?
ONUNCU REŞHA
İşte, bak: Ne kadar merak-âver, ne kadar cazibedar, ne kadar lüzumlu, ne
kadar dehşetli hakaikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade
insanı tahrik eden meraktır. Hattâ, eğer sana denilse, “Yarı ömrünü, yarı
malını versen, Kamerden ve Müşteriden biri gelir, Kamerde ve Müşteride ne
var, ne yok, ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini
ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek”; merakın varsa,
vereceksin. Halbuki, şu zat öyle bir Sultanın ahbârını söylüyor ki,
memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervane etrafında döner. O Arz olan o
pervane ise, bir lâmba etrafında pervaz eder.
Ve o Güneş olan lâmba ise, o Sultanın binler menzillerinden bir
misafirhanesinde, binler misbahlar içinde bir lâmbasıdır. Hem öyle acaip bir
âlemden hakikî olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâptan haber veriyor ki,
binler küre-i arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acip olmaz. Bak, onun
lisanında - اِذَا السَّمَاۤءُ انْفَطَرَتْ - اَلْقَارِعَةُ اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ
2 gibi sûreleri işit. Hem
öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona
nisbeten bir katre serap hükmündedir.
Hem öyle bir saadetten pek ciddî olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i
dünyeviye ona nisbeten bir berk-i zâilin bir şems-i sermede nisbeti gibidir. ON BİRİNCİ REŞHA
Böyle acip ve muammâ-âlûd şu kâinatın perde-i zahiriyesi altında, elbette ve
elbette böyle acaip bizi bekliyor. Böyle acaibi haber verecek, böyle harika
ve fevkalâde mu’ciznümâ bir zat lâzımdır.
Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü
söylüyor.
Hem bizi nimetleriyle perverde eden şu semâvât ve arzın İlâhı bizden ne
istiyor, marziyâtı nedir; pek sağlam olarak bize ders veriyor.
Hem bunlar gibi daha pek çok merak-âver, lüzumlu hakaikı ders veren bu zâta
karşı herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser
insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki bu
hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :
1 : “Onun sözü, kendisine vahyolunandan başka
birşey değildir.” Necm Sûresi, 53:4.
~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~
Degerli HaSBiHaL grubu uyesi arkadaslarimiz;
Grubumuza gonderilecek mesajlarda dikkat etmemiz gereken konular http://groups.yahoo.com/group/hasbihal/
de belirtilmeye calisildi.
Hasbihalimizin insaAllah Dergah-i Uluhiye'de husn-u kabul,
vesile-i hayr
ve daimi olmasini Cenab-i Hakk'tan niyaz ediyor, dualarinizi ve kiymetli
katilimlarinizi bekliyoruz...
Selam, sevgi ve hurmetlerimiz ile... HaSBiHaL Grup Mod.
(Grup Mod.msn.; hasbihalweb@yahoo.com)
Not ; "Yayinlanan yazilarin sorumlulugu gonderene aittir. Uyeler; uye
olmakla
yazilarindan sadece kendilerinin sorumlu olduklarini kabul etmis olurlar.
Grub kurucusu, moderator ve diger uyeleri hiçbir sekilde sorumlu
tutulamazlar."
.....
Hayat-ı
şahsiyece bu derece muzır olan adavete ve fikr-i intikama, -eğer şahsını
seversen- yol verme ki kalbine girsin. Eğer kalbine girmiş ise, onun sözünü
dinleme. Bak, hakikatbin olan Hafız-ı Şirazi'yi dinle:
Yani:
"Dünya öyle bir meta' değil ki, bir nizaa değsin." Çünki fani ve
geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise, dünyanın cüz'i işleri ne
kadar ehemmiyetsiz olduğunu anlarsın!.. Hem demiş:
Yani:
"İki cihanın rahat ve selametini iki harf tefsir eder, kazandırır:
Dostlarına karşı mürüvvetkarane muaşeret ve düşmanlarına sulhkarane muamele
etmektir."
Eğer
dersen:
"İhtiyar benim elimde değil; fıtratımda adavet var. Hem damarıma
dokundurmuşlar, vazgeçemiyorum."
Elcevab: Su'-i hulk ve fena haslet eseri
gösterilmezse ve gıybet gibi şeylerle ve muktezasıyla amel edilmezse; kusurunu
da anlasa zarar vermez. Madem ihtiyar senin elinde değil, vazgeçemiyorsun.
Senin manevi bir nedamet, gizli bir tövbe ve zımni bir istiğfar hükmünde olan
kusurunu bilmen ve o haslette haksız olduğunu anlaman; onun şerrinden seni
kurtarır. Zaten bu mektubun bu mebhasını yazdık, ta bu manevi istiğfarı temin
etsin; haksızlığı hak bilmesin, haklı hasmını haksızlıkla teşhir etmesin.
(Bediüzzaman
Said Nursi – 22. Mektubdan)
Lügatler
adâvet
: düşmanlık amel etmek : hareket etmek, iş yapmak cihan : dünya cüz’î : küçük, ferdî daimî : devamlı, sürekli divanelik : delilik, akılsızlık ebedî : sonsuz ehemmiyetsiz : önemsiz fâni : geçici, yok olucu fıtrat : yaratılış, mizaç fikr-i intikam : intikam düşüncesi gıybet : birinin ardından hoşlanmayacağı şekilde çekiştirmek veya
konuşmak hak : doğru, gerçek hakikatbîn : hakikati gören hasım : düşman haslet : huy, karakter hayat-ı şahsiye : kişisel, özel hayat hırs : aç gözlülük, aşırı isteklilik hükm : yargı, karar ihtiyar : irade, dileme, tercih istiğfar : af dileme mebhas : bahis, konu metâ : kıymetli eşya, mal muaşeret : birlikte yaşayıp, geçinme
mukabele
etmek : karşılık
vermek mukteza : birşeyin gereği muvakkat : gelip geçici muzır : zararlı mürüvvetkârâne : iyilikle, iyilikseverlikle mütemadiyen : sürekli olarak nedâmet : pişmanlık nevi : tür, çeşit nizâ : kavga, çekişme selâmet : esenlik, güven sîga-i mübalâğa : mübalağa sigası; birşeyin pek mühim veya çok fazla
olduğunu ifade eden kelime hâli sû-i hulk : kötü ahlâk sulhkârâne : barışık, barış içinde şedit : şiddetli şer : kötülük, fenalık tefsir etme : açıklama, yorumlama teşhir : ilân etme, duyurma tevbe etmek : pişmanlık duyup bağışlanma dilemek umûr-u dünyeviye : dünya işleri zalûmiyet : şiddetli zalimlik zımnî : gizli, örtülü
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, trafikte seyreden motorlu kara taşıtlarından kaynaklanan egzoz gazlarının neden olduğu hava kirliliğinden ve etkilerinden, canlıları ve çevreyi korumak amacıyla egzoz gazı kirleticilerinin azaltılmasını sağlamak ve ölçümler yaparak kontrol etmek üzere gerekli usul ve esasları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Ek-1 de yer alan kategorilerde ve kamuya ait araçlar da dahil olmak üzere trafikte bulunan dört ve daha fazla tekerlekli yolcu ve yük taşımaya mahsus karayolu motorlu taşıtlarını kapsar.
(2) Bu Yönetmelik iş makineleri, tarım ve orman traktörleri, motosikletler ve mopedleri kapsamaz.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun Ek 4 üncü maddesine ve 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen:
a) Absorbsiyon katsayısı: Duman koyuluğunu gösteren ve egzoz gazı içinden geçen ışığın soğurması ile ölçülen katsayıyı,
b) Araç muayene istasyonu: Araçların niteliklerinin tespit ve kontrol edildiği, bunun için gerekli cihaz ve personeli bulunan, araç muayenesinin yapıldığı ve muayene kanallarının olduğu tesisleri,
c) Araç muayene istasyonu geçici işletme yetki belgesi: Her bir araç muayene istasyonu için Ulaştırma Bakanlığı tarafından işleticiye verilen bir yıl süre ile geçerli belgeyi,
ç) Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını,
d) Denetim yetkilisi: Çevre Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasına göre yetki devri yapılan kamu kurum ve kuruluşlarının yetkili personelini,
e) Duman: Taşıtın egzoz borusundan çıkan, tam yanmış veya yanmamış yakıt zerrelerinin meydana getirdiği siyah, gri-beyaz veya mavi renkli aerosolü,
f) Duman koyuluğu: Tam şeffaf gaz için duman koyuluğu % 0, ışığı tamamen absorbe eden, geçirgen olmayan gaz için ise % 100 olmak üzere egzoz gazı içerisinde bulunan, şeffaf olmayan parçacıkların, gazdan geçen ışığın aydınlatma şiddetini, yani aydınlanan birim yüzey için ışık akısını, azaltma yüzdesini,
g) Egzoz gazı: Bir motorlu taşıtın egzoz borusundan çıkan gazı,
ğ) Egzoz gazı kirleticileri: Egzoz gazında bulunan ve çevreyi kirleten bileşenleri,
1) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan araç tiplerinden en az biri için TS 12047 Yetkili Servisler-Motorlu Araçlar İçin-Kurallar Standardını sağladığını Türk Standartları Enstitüsünce verilen Hizmet Yeterlilik Belgesi ile belgeleyen gerçek ve tüzel kişilerin çalıştırdığı sabit yetkili servis istasyonlarını,
2) Ulaştırma Bakanlığının yetki verdiği gerçek ve tüzel kişilerin çalıştırdığı, aynı zamanda TS EN ISO/IEC 17020 Çeşitli Tipteki Muayene Kuruluşların Çalıştırılmaları İçin Genel Kriterler Standardını sağladığını belgeleyen sabit veya mobil araç muayene istasyonlarını,
ı) Egzoz gazı emisyon ölçüm pulu: Trafikte seyreden taşıtlar için yapılan egzoz gazı ölçümü sonunda, ölçüm sonucu uygun olan taşıtlara verilen pulu,
i) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi: Egzoz gazı emisyon ölçüm istasyonlarına egzoz gazı emisyon ölçüm yapabilme yetkisi veren ve Bakanlıkça düzenlenen belgeyi,
j) İşleten: 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda yer alan işleten tanımını,
k) Karayolu: Trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, yol, otoyol, köprüler ve benzeri yapı ve alanları,
l) Katalitik dönüştürücü: Egzoz gazındaki kirleticileri zararsız veya daha az zararlı bileşenlere dönüştürmek amacıyla bir taşıtın egzoz sistemine yerleştirilen reaktörü,
m) Lambda değeri: Gerçek hava/yakıt oranının teorik hava/yakıt oranına bölünmesi ile bulunan değeri,
n) LPG (Sıvılaştırılmış petrol gazı) veya NG (Doğal gaz) yakıt kullanan taşıt: Tahrik sisteminde LPG (Sıvılaştırılmış petrol gazı) veya CNG (Sıkıştırılmış doğal gaz), LNG (Sıvılaştırılmış doğal gaz)kullanımı için özel teçhizat ile donatılmış bir taşıtı,
o) Motorlu taşıt: Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan ve makine gücüyle yürütülen aracı/taşıtı,
ö) Motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatı:Trafikte seyreden taşıtlar için yapılan egzoz gazı ölçümü sonunda, ölçüm sonucu uygun olan taşıtlara verilen egzoz gazı emisyon ölçüm pulunun yapıştırıldığı ruhsat belgesini,
p) OBD (On Board Diagnostic) sistemi: Bilgisayar hafızasında bulunan arıza kodları vasıtasıyla muhtemel hata alanını tanımlayabilen, emisyon kontrolü için kullanılan araç üzerindeki teşhis sistemini,
r) Pozitif ateşlemeli benzin motorlu taşıt: Benzin ile çalışan, buji ateşlemeli motora sahip taşıtı,
s) Protokol: İl çevre ve orman müdürlüğü ile egzoz emisyon ölçümünü gerçekleştiren istasyon işleteni arasında imzalanan sözleşmeyi,
ş) Sıkıştırma ateşlemeli dizel motorlu taşıt: Dizel yakıtı ile çalışan, sıkıştırma ile ateşlemeli motora sahip taşıtı,
t) Soruşturma zamanaşımı: 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 20 nci maddesinde belirlenen zamanaşımı sürelerini,
u) Taşıt sahibi: Taşıt için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişiyi,
Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin verilmesi ve kullanılmasına ilişkin kriterler
MADDE 5 – (1) Bu Yönetmelikte belirlenen şartları sağlayan egzoz gazı emisyon ölçüm istasyonlarına Bakanlıkça düzenlenmiş egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi verilir. Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi, yalnızca yetki belgesi üzerinde belirtilen adresteki ölçüm istasyonu için geçerlidir. Yetki belgesi verilmiş olan sabit istasyon işletenleri mobil taşıtlarla egzoz gazı emisyon ölçümü yapamazlar.
Egzoz gazı emisyon ölçümü yaptırma periyotları
MADDE 6 – (1) Taşıtlar, Ek-1 de belirtilen sınıflar esas alınmak kaydıyla cinslerine, kullanılma amaç ve şekillerine uygun olarak aşağıda belirtilen periyotlarda egzoz gazı emisyon ölçümüne tabi tutulur:
a) Hususi otomobiller ilk üç yaş sonunda ve devamında her iki yılda bir.
b) Resmi otomobiller ilk iki yaş sonunda ve devamında yılda bir.
c) Diğer motorlu taşıtlar ilk bir yaş sonunda ve devamında yılda bir.
ç) Trafikte seyreden tüm motorlu taşıtlar on yaş sonunda yılda bir.
(2) Taşıtın trafiğe çıkışından sonraki muafiyet süresinin bitim tarihinden itibaren bir ay içerisinde egzoz gazı emisyon ölçümü yaptırılması zorunludur. Takip eden emisyon ölçümleri ise taşıtın trafiğe çıkış tarihi esas alınarak uygulanır.
Egzoz gazı emisyon ölçüm esasları ve sınır değerleri
MADDE 7 – (1) Pozitif ateşlemeli benzinli motorlara sahip motorlu taşıtların egzoz gazı emisyonölçümünde aşağıdaki usul ve esaslar ile sınır değerler uygulanır:
a) Lambda sondası kontrollü üç yollu katalitik konvertör gibi bir emisyon kontrol sistemi ile kontrol edilmeyen egzoz gazı emisyonlarında;
1) Test öncesinde sistemde bir sızdırma kaçak olup olmadığının kontrolü için egzoz sisteminin gözle muayenesi yapılır.
2) Üreticisi tarafından takılmış emisyon kontrol aksamı varsa, bunların tam ve tatminkar bir durumda olduğunun, bir kaçak olmadığının tespiti için gözle muayene yapılır. Taşıtın, üreticisinin tavsiyeleri dikkate alınarak, makul bir süre motorun çalıştırılmasından sonra motor yüksüz rölanti devrinde iken egzoz gazındaki karbon monoksit miktarı ölçülür. Egzoz gazındaki azami müsaade edilebilir karbon monoksit miktarı taşıt üreticisinin belirttiği gibidir. Böyle bir bilgi yoksa karbon monoksit miktarı Tablo-1 deki değeri geçemez.
b) Lambda sondası kontrollü üç yollu katalitik konvertör gibi bir emisyon kontrol sistemi ile kontrol edilen egzoz gazı emisyonlarında;
1) Test öncesinde sistemde bir sızdırma kaçak olup olmadığının kontrolü için egzoz sisteminin gözle muayenesi yapılır.
2) Üreticisi tarafından takılmış emisyon kontrol aksamı varsa, bunların tam ve tatminkar bir durumda olduğunun, bir kaçak olmadığının tespiti için gözle muayene yapılır.
3) Taşıtın emisyon kontrol sisteminin verimliliği için taşıt emisyon kontrol sistemindeki katalitik dönüştürücü verimi ya standarttaki şekilde ya da üretici tarafından teklif edilerek tip onayı sırasında kabul edilen metot ile egzoz gazında lambda değeri ve karbon monoksit ölçülerek belirlenir. Böyle bir bilgi yoksa veya tip onayı veren yetkili mercii bunu referans değer olarak kabul etmiyorsa, karbon monoksit miktarı Tablo-1 deki değeri geçemez.
(Tablo-1): Trafikte kullanılmakta olan benzin motorlu taşıtlarda karbon monoksitsınır değerleri:
TAŞITA AİT BİLGİ
Karbon Monoksit
( hacimce % )
Egzoz sisteminde katalitik dönüştürücü ve benzeri emisyon kontrol donanımı olmayan taşıtlar
Rölantide
1/10/1975 den öncekiler
6
1/10/1975-1/10/1986 arasındakiler
4,5
1/10/1986 sonrakiler
3,5
Egzoz sisteminde katalitik dönüştürücü ve benzeri emisyon kontrol donanımı olan taşıtlar
Rölantide (<2000 min–1) *
Taşıt üreticisinin belirlediği bir CO miktarı yok ise
En fazla 0,5
70/220/AT Yönetmeliğinin 98/69/AT değişikliğine göre tip onayı alan taşıtlar veya 2003 model yılından itibaren
En fazla 0,3
Yüksek Rölantide (≥ 2000 min–1)
Taşıt üreticisinin belirlediği bir CO miktarı yok ise
En fazla 0,3
70/220/AT Yönetmeliğinin 98/69/AT değişikliğine göre tip onayı alan taşıtlar veya 2003 model yılından itibaren
En fazla 0,2
Lambda değeri, üreticisinin belirlediği şartlara göre 1+/- 0,03
* 70/220/AT Direktifinin 98/69/AT değişikliğine göre OBD sistemine sahip taşıtlarda alternatif olarak OBD sisteminin doğru çalışıp çalışmadığının kontrolü de gerçekleştirilebilir.
c) Bu fıkrada belirtilen gruba giren yanma sisteminde LPG veya CNG/LNG kullanan ve egzoz sisteminde katalitik dönüştürücü ve benzeri emisyon kontrol donanımı olan/olmayan pozitif ateşlemeli motorlu taşıtların egzoz gazı ölçümü LPG veya CNG/LNG ile de tekrarlanmalı ve CO hacimce Tablo–1 de belirtilen sınır değerlere uymalıdır.
(2) Sıkıştırmalı ateşlemeli dizel motorlara sahip motorlu taşıtların egzoz gazı emisyon ölçümünde aşağıdaki usul ve esaslar ile sınır değerler uygulanır:
a) Vites levyesi boşta ve debriyaj kavramadayken serbest ivme süresince yani yüksüz rölantidenkesme hızına kadar egzoz gazının duman koyuluğunun ölçülmesi yapılır. Mekanik pompalı taşıtlarda, ölçümler öncesinde taşıtın püskürtme pompasında bulunması gereken mühür kontrol edilir.
b) Taşıtın ön hazırlığı: Deney ön hazırlık olmaksızın da yapılabilir, ancak güvenlik nedeniyle motorun ısınmış ve mekanik durumunun tatmin edici durumda olduğu kontrol edilmelidir. Ön hazırlık aşağıdaki gibi yapılır;
1) Motor, tamamen ısınmış olmalıdır. Yağ seviyesi kontrol çubuğu tüpüne yerleştirilen bir sonda ile ölçülen en az 80 °C lik yağ sıcaklığı veya normal çalışma sıcaklığı daha düşükse, normal çalıştırma sıcaklığı veya en azından kızıl ötesi radyasyon seviyesi ile ölçülen motor bloğu sıcaklığı eşdeğer bir seviyede olmalıdır. Taşıtın üretimine bağlı olarak bu ölçüm uygulanabilir görülmüyorsa, motorun normal çalışma sıcaklığına erişmesi beklenir. Bu motor soğutma fanı çalıştırılarak da sağlanabilir;
2) Egzoz sistemi, en az üç serbest ivme çevrimi veya eş değer bir yöntem ile temizlenmelidir.
c) Deneylerin yapılması:
1) Sızdırma olup olmadığının kontrolü için motorlu taşıtın egzoz sisteminin ilgili parçalarının gözle muayenesi yapılmalıdır.
2) Motorun ve takılmış herhangi bir turbo-beslenme (turbo-şarj) tertibatının, her bir serbest ivme devri başlatılmadan önce rölantide olması gerekmektedir.Ağır tonajlı dizeller için ise bu durum, gaz pedalının serbest bırakılmasından sonra en az 10 saniyelik bir bekleme yapılmasını gerektirmektedir.
3) Her bir ivme çevrimini başlatmak için, püskürtme pompasından azami besleme sağlamak amacıyla gaz pedalına bir saniyeden az, tam ve devamlı olarak, fakat sert olmayacak bir şekilde basılmalıdır.
4) Her bir serbest ivme çevrimi sırasında, gaz pedalı serbest bırakılmadan önce, motor, kesme hızına veya otomatik vitesli taşıtlarda, üretici tarafından belirlenmiş hıza veya böyle bir bilgi yoksa kesme hızının üçte ikisine erişmiş olmalıdır. Bu süre motor hızı gözlenerek veya gaz pedalına ilk basma ile serbest bırakma arasında yeterli bir süre geçmesine izin verilerek, Ek-1 in birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen taşıt kategorileri için bu süre en az iki saniye olmalıdır.
ç) Sınır Değerler: Konsantrasyon seviyesi, 3/7/2002 tarihli ve 24804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Motorlu Araçlarda Kullanılan Dizel Motorlardan Çıkan Kirletici Emisyonlara Karşı Alınan Önlemler ile İlgili Tip Onayı Yönetmeliği (72/306/AT) ne göre belirlenmiş ve serbest ivmelenme durumunda ölçülmüş ve taşıt üzerindeki etikete yazılmış olan seviyeyi geçemez. Böyle bir bilgi yoksa absorpsiyon katsayısı Tablo–2 deki sınır değerleri geçemez.
(Tablo- 2): Trafikte kullanılmakta olan dizel motorlu taşıtlarda absorpsiyon katsayısı sınır değerleri
TAŞITA AİT BİLGİ
ABSORPSİYON KATSAYISI
m-1
-Normal emişli dizel motorlarda
-Aşırı doldurmalı dizel motorlarda
( Türbo Şarjlı )
2,5
3,0
(3) En son üç serbest ivme devrinin aritmetik ortalaması sınır değeri aşıyorsa, taşıtlar başarısız kabul edilir.
Egzoz gazı emisyon ölçüm sonuçları
MADDE 8 – (1) Egzoz gazı emisyon ölçüm yöntemleri ve sonuçları bu Yönetmelikte tanımlanan standartlara ve sınır değerlere uygun olmak zorundadır. Egzoz gazı emisyon ölçüm sonucu uygun olan taşıt sahibine, sadece Bakanlık tarafından bastırılan egzoz gazı emisyon ölçüm pulu ve egzoz gazı emisyon ruhsatı verilir. Egzoz gazı emisyon ölçümü yapılmayan ve sınır değerleri sağlamayan hiçbir araca egzoz gazı emisyon ölçüm pulu verilmez ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatı onaylanmaz.
MADDE 9 – (1) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi verilen ölçüm istasyonlarına egzoz gazı emisyon ölçüm pulu ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatı Bakanlıkça ya da yetkinin devredildiği il çevre ve orman müdürlüklerince verilir.
(2) Egzoz gazı emisyon ölçüm pulu bedeli ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatı bedeli, Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranı da dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenir ve yapılan ölçümlerde bu bedel değiştirilemez. Egzoz gazı emisyon ölçüm pulu bedelinin Bakanlığa ait olan kısmı illerdeki Bakanlığa ait döner sermaye bütçesine gelir kaydedilir. Motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatı ilk kez verildiğinde veya yenilendiğinde bedeli karşılığı verilir ve bedelinin tamamı illerdeki Bakanlığa ait döner sermaye bütçesine gelir kaydedilir.
(3) Taşıtın el değiştirmesi durumunda egzoz gazı emisyon ölçüm pulunun geçerlilik süresi değişmez. Aracın plakasının da değiştirildiği durumlarda eski plakaya ait ruhsatın fotokopisi denetim görevlisine beyan edilir.
(4) Her yıl Ocak ayının ilk haftasında, il çevre ve orman müdürlükleri tarafından bir önceki yıl ölçüm istasyonlarına dağıtımı yapılmış ancak işlem görmemiş egzoz gazı emisyon ölçüm pulları ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatları tutanakla tespit edilir ve pul ve ruhsat bedeli arasındaki fiyat farkı istasyon işleteni tarafından Bakanlığın Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü hesabına yatırılır.
(5) Bu Yönetmeliğe göre; Bakanlıkça düzenlenen egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin iptal edilmesi durumunda ölçüm istasyonuna ait işlem görmemiş pul ve ruhsat bedelleri illerdeki Bakanlığa ait döner sermaye saymanlıkları aracılığı ile istasyon işletenine iade edilir.
Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi
MADDE 10 – (1) Bu Yönetmelikte belirlenen şartları sağlayan egzoz gazı emisyonu ölçüm istasyonu yetkilisince; TS 12047 ye göre alınan Hizmet Yeterlilik Belgesinin veya TS EN ISO/IEC 17020 Belgesi ile Ulaştırma Bakanlığının verdiği yetki belgesinin verildiği kurumca onaylanmış bir sureti ile birlikte istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğüne müracaat edilir. Müracaatı takiben, istasyon, il çevre ve orman müdürlüğü tarafından yerinde incelenir, gerekli şartları sağladığının tespiti ve uygun görülmesi halinde protokol düzenlenir. Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi ücreti Bakanlıkça belirtilen hesaba yatırılır.
(2) Müracaatın yapıldığı il çevre ve orman müdürlüğünce; TS 12047 ye göre alınan Hizmet Yeterlilik Belgesinin veya TS-EN ISO/IEC 17020 Belgesi Ulaştırma Bakanlığının verdiği yetki belgesinin verildiği kurumca onaylanmış bir sureti,protokolün bir örneği ve egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi ücretinin ödendiğine dair belge Bakanlığa gönderilir. Bakanlıkça uygun görülen istasyon için egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenlenir ve belge istasyon yetkilisine verilmek üzere müracaatın yapıldığı il çevre ve orman müdürlüğüne gönderilir.
(3) Bakanlık egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenleme yetkisini il çevre ve orman müdürlüklerine devredebilir. Yetki devri yapıldığında Bakanlık tarafından bastırılan Yetki Belgelerinin kullanılması zorunludur. Yetki devri ile ilgili diğer esaslar Bakanlık tarafından yayınlanacak genelge ile belirlenir.
(4) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi sadece bir istasyon için geçerlidir.
(5) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin geçerlilik süresi düzenlendiği tarihten itibaren üç yıldır. İstasyon işleteninin yeni yetki belgesi talebi doğrultusunda uygunluk koşulları devam ediyorsa bedeli karşılığı yeni yetki belgesi düzenlenmesi işlemleri başlatılır. Yeni egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenleninceye kadar egzoz gazı ölçümleri istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğünce durdurulur. Egzoz gazı emisyon ölçüm istasyonlarındaki faaliyetlerin sürekliliğinin sağlanması için yeni egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi talepleri üç yıl bitmeden önce Bakanlığa ya da yetkinin devredildiği il çevre ve orman müdürlüğüne yapılır.
(6) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi almış olan istasyonlar yetki belgesi geçerliliği devam ettiği sürece egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi bedeline ilişkin yapılan düzenlemelerden muaftır.
(7) TS 12047 Yetkili Servisler-Motorlu Araçlar İçin-Kurallar Standardını sağlayan sabit istasyonlara ait Hizmet Yeterlilik Belgesinde yer alan bilgilerde olacak değişikliklerde, istasyon işleteni tarafından Türk Standartları Enstitüsünden yeni Hizmet Yeterlilik Belgesi alınır ve en geç on beş iş günü içerisinde bu yeni belge ile istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğüne başvurulur. Şirket sahibi aynı kalmak suretiyle yetkili istasyonun isim veya adresinde değişiklik yapılması durumunda yeni egzoz gazı emisyonölçüm yetki belgesi düzenlenmez. İl çevre ve orman müdürlüğü yetkilileri tarafından yerinde yapılan denetim sonucunda ölçüm istasyonunun uygunluğunun devam ettiğinin tespiti halinde, mevcut egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin arkasına “…………….adına düzenlenen bu egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi, Hizmet Yeterlilik Belgesinde yer alan …………….. hizmet yeri adresi için geçerlidir.” ifadesi yazılır ve il çevre ve orman müdürlüğü tarafından, geçerlilik tarihi değişmemek üzere onaylanır. Bu değişikliklere göre düzenlenen yeni protokol ve onaylanan egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin bir örneği il çevre ve orman müdürlüğü tarafından bilgi için Bakanlığa on beş iş günü içerisinde gönderilir.
(8) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin, istasyondan ayrı olarak tek başına devredilmesi mümkün değildir. Ancak, ölçüm istasyonunun satış/kiralama yoluyla el değiştirmesi halinde, değişiklik en geç on beş iş günü içerisinde istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğüne bildirilir. Yeni malik/zilyet ile il çevre ve orman müdürlüğü arasında yeniden protokol düzenlenir. Yeni bir egzoz gazı emisyonölçüm yetki belgesi düzenlenmez ve mevcut belgenin geçerlilik tarihi değişmez. Ancak, ilgili egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin arkasına “……………. adına düzenlenen bu egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi, yapılan devir sözleşmesi kapsamında, ………….adına il çevre ve orman müdürlüğü tarafından yeniden onaylanmıştır.” ifadesi yazılır. Onaylanan egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin bir örneği il çevre ve orman müdürlüğünce bilgi için Bakanlığa on beş iş günü içerisinde gönderilir.
(9) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin tahrip olması durumunda en geç on beş iş günü içinde tahrip olan yetki belgesi ile birlikte istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğüne başvurulur. İstasyon işleteninin yetki belgesinin yenilenmesi talebi üzerine il çevre ve orman müdürlüğü yerinde inceleme yapar. Söz konusu istasyonun bu Yönetmelik şartlarına uygunluğunun devam ettiğinin tespiti halinde, bedeli karşılığında yeni egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenlenmesi için tahrip olan belge, tahribat nedeni ile yetkili mercie gönderilir. Yeni yetki belgesi düzenlenmesi işlemleri yetkili merci tarafından yürütülür.
(10) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin yok olması, kaybolması veya çalınması durumunda en geç on beş iş günü içinde istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğüne başvurulur ve istasyon işleteni tarafından, cumhuriyet başsavcılığından alınmış müşteki ifade tutanağı ve yerel veya ulusal bir gazeteye verilen kayıp ilanı en geç on beş iş günü içerisinde il çevre ve orman müdürlüğüne teslim edilir. İstasyon işleteninin yetki belgesinin yenilenmesi talebi üzerine il çevre ve orman müdürlüğü yerinde inceleme yapar. Söz konusu istasyonun bu Yönetmelik şartlarına uygunluğunun devam ettiğinin tespiti halinde, bedeli karşılığında yeni egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenlenmesi için müşteki ifade tutanağı, kayıp ilanı, açıklaması ile yetkili mercie gönderilir. Yeni yetki belgesi düzenlenmesi işlemleri yetkili merci tarafından yürütülür.
(11) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi bedeli her yılın aralık ayında Bakanlıkça ilan edilir. Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi bedelleri Bakanlık döner sermaye bütçesine gelir kaydedilir.
(12) Yetki belgesi düzenlenen istasyonların iptal olan yetki belgeleri ile işlem görmemiş ölçüm pulu ve ruhsatları, istasyonun bulunduğu yerdeki il çevre ve orman müdürlüğüne teslim edilmek zorundadır. İşlem görmemiş pul ve ruhsat bedeli istasyon işletenine iade edilir.
(13) Faaliyeti durdurulan, yetki belgesi iptal edilen istasyonların isimleri ve yapılan ilgili işlemler il çevre ve orman müdürlüğünce Bakanlığa bildirilir.
(14) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin geçerlilik süresi içerisinde protokoller her yılın Ocak ayında yeniden düzenlenir.
Egzoz gazı emisyon ölçüm cihazları kriterleri
MADDE 11 – (1) Pozitif ateşlemeli benzin motorlu taşıtlarda egzoz gazı emisyon ölçümlerinde kullanılacak ekipman ve cihazlar TS ISO 3930 Karayolu Taşıtları - Benzin Motorlu - Bakım veya Denetim Sırasında Egzoz Gazındaki Kirleticiler İçin Ölçme Ekipmanları - Teknik Özellikler Standardına, sıkıştırmalı ateşlemeli dizel motorlu taşıtlardaki egzoz gazı emisyon ölçümlerinde kullanılacak cihazlar ise 3/7/2002 tarihli ve 24804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Motorlu Araçlarda Kullanılan Dizel Motorlardan Çıkan Kirletici Emisyonlara Karşı Alınan Önlemler ile İlgili Tip Onayı Yönetmeliği (72/306/AT) nde tanımlanan özelliklere uygun olmak zorundadır.
(2) Egzoz gazı emisyon ölçüm cihazlarının kalibrasyonu TS 12361 de belirtilen veya Türk Standartları Enstitüsü tarafından kabul edilen diğer kalibrasyon usullerinden birisi ile yılda en az bir kere yapılır.
(3) Ölçüm cihazlarının kalibrasyonunun Türk Standartları Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Ulusal Metroloji Enstitüsü veya bu konuda yetkili kuruluşlardan alınan Kalibrasyon Sertifikalarına sahip laboratuar/kuruluşlar veya bu konuda yetkili kuruluşlardan alınan eğitim sertifikasına sahip şahıslar tarafından yapılması ve bu sertifikaların geçerlilik süresi bitiminden önce yenilenmesi gerekmektedir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yükümlülükler
Motorlu kara taşıt işleteninin yükümlülüğü
MADDE 12 – (1) Çevre Kanununun Ek 4 üncü maddesi uyarınca, motorlu kara taşıt sahibi, taşıtının egzoz gazı emisyon ölçümlerini 6 ncı maddede belirtilen periyotlarda yaptırmak ve taşıtının egzoz gazı emisyonlarının 7 nci maddede belirtilen sınır değerlere uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Ölçüm yaptırması gereken periyota ait egzoz gazı emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahibine soruşturma zamanaşımı da dikkate alınarak, Çevre Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen idari para cezası uygulanır.
(3) Egzoz gazı emisyon ölçümü sonucu sınır değerlere uygun çıkmayan taşıt sahibi, taşıtının gerekli bakımını yaptırmak ve bu Yönetmelikle belirlenen standartları sağlamakla yükümlüdür.
(4) Taşıt sahibi egzoz gazı emisyon ölçüm pulunun ilgili bölüme yapıştırıldığı motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatını taşıtında bulundurmak ve istenildiğinde ölçüm sonucunu belgeleyen çıktıyla birlikte denetim yetkilisine ibraz etmek zorundadır. Egzoz gazı emisyon ölçümlerinin devamının takibi amacıyla ruhsatın, üzerinde egzoz gazı emisyon ölçüm pulu yapıştırma yeri dolana kadar tahrifat olmaksızın saklanması ve denetimlerde ibraz edilmesi zorunludur.
a) Egzoz gazı emisyon ölçümü işlemlerini 7 ve 8 inci madde hükümlerine göre yürütmekle yükümlüdür.
b) Egzoz gazı emisyon ölçümünü yaptıktan sonra sonuçları 7 nci maddede belirtilen sınır değerlere uygun çıkan taşıt işletenine, mevcut motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatında pul için ayrılan yere egzoz gazı emisyon ölçüm pulunu yapıştırıp, şirket kaşesiyle onayladıktan sonra, egzoz gazı emisyon ölçüm cihazı çıktısı ile birlikte vermekle yükümlüdür. Ölçüm sonucu uygun çıkmayan taşıtlara ve/veya ölçüm yapmadığı periyotlara ait egzoz gazı emisyon ölçüm pul ve ruhsatı düzenleyemez.
c) Motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatında egzoz gazı emisyon ölçüm pulu yapıştırılacak yer kalmadıysa bedeli karşılığında yeni motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatı düzenlemekle yükümlüdür.
ç) Egzoz gazı emisyon ölçüm cihazından iki çıktı alarak yazılı sonuçların bir nüshasını taşıt sahibine vermek zorundadır. Ölçüm cihazlarından alınan çıktılarda ölçüm sonuçlarının yanı sıra tarih, ölçüm saati, aracın plakası, yaşı, ölçüm istasyonunun adı, adresine ilişkin bilgilerin bulundurulması ve bu bilgilerin tamamının bilgisayar ortamında hazırlanmış olması zorunludur. Egzoz gazı emisyon ölçüm cihazından aldığı çıktının diğer nüshasını ölçüm istasyonunda bilgisayar ve yazılı ortamda düzenleyerek denetimlerde ibraz edilmek üzere iki yıl süre ile saklamakla yükümlüdür.
d) Çift yakıt kullanan motorlu taşıtlarda egzoz gazı emisyon ölçümünü her iki yakıta göreyapar ve tek bir ölçüm ücreti alır. Her iki yakıta ait ölçüm sonuçlarının bu Yönetmeliğe uygun çıkması halinde pul verir.
e) Egzoz gazı emisyon ölçümü yaptığı taşıtlara ilişkin Bakanlıkça istenen bilgileri aylık olarak il çevre ve orman müdürlüğüne göndermekle yükümlüdür.
f) Egzoz gazı emisyon ölçüm cihazlarının 11 inci maddede tanımlanan kriterlere uygun olmasını ve kalibrasyonunu sağlamakla yükümlüdür. Bunun yanı sıra,egzoz gazı emisyon ölçümünde kullandığı cihazların teknik özellikleri ile ilgili belgeler ve cihazların periyodik bakım ve kalibrasyonlarının yaptırıldığına dair raporları yapılacak denetimlerde denetim yetkililerine ibraz etmek zorundadır.
g) Kendisine ait yetki belgesini başka bir işletmeye veremez, kullandıramaz veya başka bir işletmeye ait pulları satamaz.
ğ) İstasyonunun isim değişikliğini, devrini, adres değişikliğini, yetkili servis firmasıyla anlaşmasının bittiğini veya TS 12047/TS EN ISO/IEC 17020 Belgeleri üzerinde yapılan her türlü değişikliği ve bahsi geçen değişikliklerin yapıldığı güncellenmiş TS 12047/TS EN ISO/IEC 17020 Belgesini il çevre ve orman müdürlüğüne en geç on beş iş günü içinde bildirmek zorundadır. Gerekli işlemler 10 uncu madde hükümleri çerçevesinde yürütülür.
h) TS EN ISO/IEC 17020 ye haiz araç muayene istasyonunun faaliyetinin geçici/daimi olarak durdurulması halinde bu durumu il çevre ve orman müdürlüğüne derhal bildirir.
ı) TS 12047 kapsamında Türk Standartları Enstitüsü tarafından verilen Hizmet Yeterlilik Belgesi ve/veya TS EN ISO/IEC 17020 kapsamında Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilen İşletme Yetki Belgesi iptal edildiğinde il çevre ve orman müdürlüğüne derhal bildirir.
i) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinin tahrip olması, kaybolması veya çalınması durumunda en geç on beş iş günü içinde il çevre ve orman müdürlüğüne başvurmak zorundadır. Gerekli işlemler 10 uncu madde hükümleri çerçevesinde yürütülür.
j) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesini ve egzoz gazı emisyon ölçüm pulu ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsat bedelini istasyonda görülebilecek bir yere asmakla yükümlüdür.
k) Egzoz gazı emisyon ölçümü için her istasyonda en az bir ölçüm personeli çalıştırmak zorundadır. Egzoz gazı emisyon ölçümünde çalıştırılan personelin en az meslek lisesi motor, makine, elektrik, elektronik ve kimya bölümleri mezunu ya da bu konuda eğitim sertifikasına sahip olması ve bu konuda en az bir yıl çalışmış olması gerekmektedir.
l) İşyeri çevresinde mevzuat gereği çevre kirliliğini önleyici tedbirleri alır ve çevre kirliliğine sebep olacak faaliyetlerde bulunamaz.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin tespiti halinde 16 ncı maddeye göre işlem yapılır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Önlemler ve Denetim
Önlemler
MADDE 14 – (1) Hava kirliliğinin kritik değerlere ulaşması halinde, kritik meteorolojik şartların oluştuğu veya kirliliğin artış gösterdiği bölgelerde, en büyük mülki amirlikçe trafik geçici/sürekli olarak sınırlandırılabilir veya yasaklanabilir.
Taşıtların denetimi ve uygulanacak cezalar
MADDE 15 – (1) 4 üncü maddenin (d) bendinde tanımlanan denetim yetkilileri, trafik zabıtaları ile müşterek denetime çıkar, taşıtların egzoz gazı emisyon ölçüm pulu olup olmadığına bakar ve gerektiğinde ölçüm cihazları ile taşıtın egzoz gazı emisyon ölçümünü yapar.
(2) Denetimlerde; egzoz gazı emisyon ölçümünün periyodunda yaptırılmadığının veya egzoz gazı emisyon ölçüm sonuçlarının bu Yönetmelikte belirtilen sınır değerlere aykırı emisyona sebep olduğunun tespiti halinde taşıt sahibine soruşturma zamanaşımı süresi de dikkate alınarak Çevre Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre idari para cezası verilir. İdari yaptırım kararı ve ilgili tebligat işlemleri11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununa göre denetimin yapıldığı il çevre ve orman müdürlüğünce yürütülür.
Egzoz gazı emisyon ölçüm istasyonlarının denetimi
MADDE 16 – (1) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi verilen istasyonlar bu Yönetmelik hükümleri kapsamında Bakanlıkça veya il çevre ve orman müdürlüğünce denetlenir.
(2) Ölçüm istasyonlarında yapılacak denetim ve tespitlerde;
a) Egzoz gazı emisyon ölçümü yapmadan egzoz gazı emisyon ölçüm pulu veren ve/veya emisyon ölçüm sonuçları bu Yönetmelikte belirtilen sınır değerlere uygun çıkmadığı halde egzoz gazı emisyon ölçüm pulu/ruhsatı veren ve/veya Bakanlığın bastırmış olduğu egzoz gazı emisyon ölçüm pulu/ruhsatı dışında pul/ruhsat verenler ve/veya egzoz gazı emisyon ölçüm pulu vermeksizin yerine firma kaşesini kullanan/kullandıran ve/veya egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi bulunan sabit istasyon tarafından mobil araçla ölçüm yapıldığı/yaptırıldığı ve/veya egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinde belirtilen adresten farklı bir adreste ölçüm yaptığı tespit edilen ve/veya egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesinde yer alan bilgilerde tahrifat yapan istasyon işletenlerinin egzoz gazı emisyon ölçüm işlemleri derhal durdurulur, protokol il çevre ve orman müdürlüğünce tek taraflı olarak feshedilir ve yetki belgesi iptal edilir. Yetki belgesi iptal edilen istasyona ait pul ve ruhsatlar ile bedellerine ait işlemler 9 uncu maddeye göre yürütülür. Bu kapsamda, egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi iptal edilen ölçüm istasyonlarına, yeniden egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenlenmez.
b) Yazılı ölçüm sonucunu taşıt işletenine vermeyen ve/veya Bakanlıkça belirlenen pul bedelinden farklı ücret talep eden ve/veya çift yakıt kullanan motorlu taşıtlarda her iki yakıta göre de egzoz gazı emisyonölçümünü yapmayan ve/veya egzoz gazı emisyon ölçüm cihazlarının özelliklerinin 11 inci maddede belirtilen özelliklere uygun olmadığı tespit edilen ve/veya araç muayene istasyonu faaliyetinin daimi/geçici olarak durdurulması veya TS 12047 kapsamında Türk Standartları Enstitüsü tarafından verilen Hizmet Yeterlilik Belgesi ve/veya TS EN ISO/IEC 17020 kapsamında Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilen İşletme Yetki Belgesinin iptal edilmesi hallerinde il çevre ve orman müdürlüğüne bildirim yapılmaması hallerinde istasyon işleteninin egzoz gazı emisyon ölçüm işlemleri derhal durdurulur, protokol il çevre ve orman müdürlüğünce tek taraflı olarak feshedilir ve yetki belgesi iptal edilir. Yetki belgesi iptal edilen istasyona ait pul ve ruhsatlar ile bedellerine ait işlemler 9 uncu maddeye göre yürütülür. Bu kapsamda, egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi iptal edilen ölçüm istasyonlarına, yetki belgesinin iptal edildiği tarihten itibaren bir yıl boyunca yeniden egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenlenmez.
c) Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi verilen ölçüm istasyonuna ait egzoz gazı emisyon pul ve/veya ruhsatların yetki verilen veya verilmeyen başka bir ölçüm istasyonu tarafından kullanılması yasaktır. Bu durumun tespiti halinde her iki istasyonun da yetki belgesi iptal edilir ve yeniden yetki belgesi düzenlenmez. Egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi bulunmadığı halde egzoz gazı emisyon ölçümü yaptığı ve/veya yetkili bir istasyona ait egzoz gazı emisyon ölçüm pulunu/ruhsatını aldığı/kullandığı ve/veya sahte pul sattığı ve/veya egzoz gazı emisyon ölçüm pulu vermeksizin yerine firma kaşesini kullandığı/kullandırdığı tespit edilen ölçüm istasyonlarının yetki belgesi başvuruları değerlendirmeye alınmaz.
ç) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (e), (i) ve (j) bentlerinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen ve/veya yetki belgesi düzenlendikten sonra; ölçüm cihazlarının kalibrasyonunu zamanında yaptırmayan ve/veya TS 12047/TS EN ISO/IEC 17020 belgesinin süresi dolduğu halde yenilemeyen ve/veya ölçüm istasyonunun isim, el değiştirme bilgilerinde olan değişiklikleri il çevre ve orman müdürlüğüne bildirmeyen ve/veya egzoz gazı emisyon ölçümü yapan personelin sayı veya niteliklerinde Bakanlıkça belirlenen şartlara uymadığı tespit edilen ve/veya bu maddede tanımlanmayan ancak bu Yönetmelikte yer alan diğer yükümlülüklere uymayanlar için; ölçüm istasyonunun faaliyeti il çevre ve orman müdürlüğünce geçici olarak durdurulur ve istasyona verilmiş olan egzoz gazı emisyon ölçüm pulları ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatları tutanakla teslim alınır. Bu kusurların düzeltilmesi için istasyon işletenine on beş iş günü süre tanınır. İstasyon işleteni, bu süre içinde anılan hususları yerine getiremeyeceğini gerekçeli olarak il çevre ve orman müdürlüğüne bildirmesi ve uygun görülmesi halinde bir defaya mahsus olmak üzere il çevre ve orman müdürlüğünce on beş işgünü ek süre verilir. Verilen süreler içinde kusurun düzeltilmesi halinde tutanakla teslim alınan ölçüm pulları ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatları istasyon işletenine iade edilir. Verilen sürelerin sonunda kusurun devamı halinde 10 uncu maddede tanımlanan işlemler doğrultusunda yetki belgesi iptal edilir, işlem görmemiş pul ve ruhsat bedelleri işlemleri ise 9 uncu maddeye göre yürütülür.
d) TS EN ISO/IEC 17020 ye haiz araç muayene istasyonunun faaliyetinin geçici olarak durdurulduğunun tespiti halinde araç muayene istasyonunun egzoz gazı emisyon ölçümleri il çevre ve orman müdürlüğünce durdurulur, istasyona verilmiş olan egzoz gazı emisyon ölçüm pulları ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatları tutanakla teslim alınır. Faaliyetin devamına izin verilmesi halinde pullar ve motorlu taşıt egzoz gazı emisyon ruhsatları iade edilir. Faaliyetin sonlandırılması halinde ise egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi iptal edilir ve 10 uncu maddeye göre işlem yapılır. Ölçüm istasyonuna ait işlem görmemiş pul ve ruhsat bedelleri işlemleri 9 uncu maddeye göre yürütülür.
e) TS 12047 kapsamında Türk Standartları Enstitüsü tarafından verilen Hizmet Yeterlilik Belgesinin ve/veya TS EN ISO/IEC 17020 kapsamında Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilen İşletme Yetki Belgesinin iptal edildiğinin tespiti halinde ölçüm istasyonlarının egzoz gazı emisyon ölçüm faaliyeti durdurulur ve yetki belgesi iptal işlemleri 10 uncu madde çerçevesinde yürütülür. Ölçüm istasyonuna ait işlem görmemiş pul ve ruhsat bedelleri işlemleri 9 uncu maddeye göre yürütülür.
(3) İkinci fıkranın (ç) bendi kapsamında iptal edilen yetki belgeleri gerekli koşullar tekrar sağlanarak anılan belgeler yenilendiğinde Bakanlığa başvurulması halinde bedeli karşılığında yeniden yetki belgesi düzenleme işlemleri yürütülür.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan taşıtlar
MADDE 17 – (1) Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan motorlu kara taşıtlarının egzoz gazıemisyon ölçümleri, 6 ncı maddede tanımlanan periyotlar dikkate alınarak ve 7 nci maddedeki egzoz gazı emisyon ölçüm esasları ve sınır değerlerine göre Türk Silahlı Kuvvetlerine ait egzoz gazı emisyon ölçüm cihazları ile yapılır. Sonuçlar garnizon komutanlarınca yılda bir kez Bakanlık taşra teşkilatına gönderilir. Egzoz gazı emisyon ölçüm bilgileri, ölçümü yapılan her taşıt için il çevre ve orman müdürlüklerinden bedelsiz olarak temin edilen motorlu taşıt egzoz emisyon ruhsatına işlenir. Ayrıca, egzoz gazı emisyon ölçüm pulu verilmez.
Yetkili servis istasyonu bulunmayan iller
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Egzoz gazı emisyon ölçüm istasyonu bulunmayan illerde, egzoz gazı emisyon ölçüm işlemleri egzoz gazı ölçüm istasyonu kurulana kadar,sabit bir mekanda il çevre ve orman müdürlüklerince gerçekleştirilir.
Geçici işletme yetki belgesi
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Egzoz gazı emisyon ölçümü yapmak isteyen araç muayene istasyonları, Ulaştırma Bakanlığınca verilen İşletme Yetki Belgesini alıncaya kadar Geçici İşletme Yetki Belgesinin verildiği kurumca onaylanmış bir sureti ile il çevre ve orman müdürlüğüne başvurdukları takdirde egzoz gazı emisyon ölçüm yetki belgesi düzenleme işlemleri 10 uncu maddeye göre yürütülür. İlgili akreditasyon sağlandıktan sonra, istasyona verilen Egzoz Gazı Emisyon Ölçüm Yetki Belgesinin geçerliliğinin devamı için İşletme Yetki Belgesi ve TS EN ISO/IEC 17020 belgelerinin verildiği kurumca onaylanmış suretleri il çevre ve orman müdürlüğü aracılığıyla en geç on beş işgünü içerisinde Bakanlığa sunulmak zorundadır.
(2) Geçici İşletme Yetki Belgesi iptal edilen ve İşletme Yetki Belgesi alamayan araç muayene istasyonlarının egzoz gazı emisyon ölçümü yetki belgesi iptal işlemleri 10 uncu maddeye göre yürütülür.
Mevcut belgelerin geçerlilik süresi
GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce verilmiş olan Egzoz Gazı Emisyon Ölçüm Yetki Belgeleri düzenlenme tarihinden itibaren üç yıl geçerlidir.
1/1/1980 tarihinden önce tescil edilmiş dizel motorlu taşıtlar
GEÇİCİ MADDE 4 –1/1/1980 tarihinden önce trafiğe tescil edilmiş dizel motorlu taşıtlar yedinci maddenin ikinci fıkrası hükmünden muaftır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 18 – (1) 8/7/2005 tarihli ve 25869 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Trafikte Seyreden Motorlu Kara Taşıtlarından Kaynaklanan Egzoz Gazı Emisyonlarının Kontrolüne Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Orman Bakanı yürütür.
Ek-1
TAŞIT KATEGORİLERİ:
(1) Yolcu taşımak için kullanılan ve sürücü koltuğu haricinde 8 den fazla koltuğu olan dört tekerlekli motorlu taşıtlar.
(2) Yük taşımak için kullanılan ve müsaade edilebilir maksimum ağırlığı 3500 kg.dan fazla olan motorlu taşıtlar.
(3) Taksiler ve ambulanslar.
(4) Normal olarak karayolunda yük taşımak için kullanılan ve azami müsaade edilebilir ağırlığı 3500 kg.dan az olan tarım ve orman traktörleri haricindeki en az dört tekerlekli motorlu taşıtlar.
(5) Yolcu taşımak için kullanılan ve sürücü koltuğu haricinde 8 den az koltuğu olan en az dört tekerlekli motorlu taşıtlar.
1 ve 2 numarada yer alan taşıtlar ağır araçlar, 3, 4 ve 5 numarada yer alan taşıtlar hafif araçlar sınıfına girer.
18.04.1968 yılında aslen Adana merkezde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini de Adana'da tamamladı. Müzik hayatına ilk piano ile başladı. Adana'da gençlik sarayının müdürü ile tanışıp. Onun yanına gidip gelirken orada piano çalan bir arkadaşını görür. Parmaklarına bakar çok güzeldir ve arkadaşı Barış MANÇO'nun şarkısını çalıyordur. Ondan dolayı pianoya hayran olmuş ve öğrenmiş. Müzik hayatına piano ile başlamış. 1989 da askere giden Murat Kekilli 1991 askerden döner. 1992-1993 yıllarında Adana devlet konservatuar sınavlarını kazanan ve bir yıl kadar devam edip ayrılan Murat KEKİLLİ, 1994'de İstanbul'a gelir daha sonra grup çalışmalarına başlar. Var olan bir grupta çalışıp ve ilk grubumun ismi olan kilikyalıları kurar. Bu grupta şuan İstanbul'un bir çok ünlüleri vardır.1996'da tekrar YOLCULAR grubunu ile çalışır ve sonra eşşek gözlüm albümünü çıkarır. Albüm istenilen yere gelmediği düşüncesi ile firma ile yollarını ayırır. Boğaziçi müzik ile anlaşıp 1999'da Bu Akşam Ölürüm adlı albümümü çıkarır. 2001'in şubat ayında ise YEDİ-ALTI albümü, 2004 de AVARA albümünü çıkarır. 2006 yılında da Bir Ahir Zaman adlı albümünü çıkardı.İlk klibi olan AHİRZAMAN'dan sonra ikinci klibi SANA GÜL DEDİM isimli parçasına geldi. Albümleri; 1996 Ferdifon Müzik Vay Be ( Eşşek Gözlüm ) 1999 Boğaziçi Müzik Bu Akşam Ölürüm 2002 Boğaziçi Müzik Yedialtı 2004 Boğaziçi Müzik Avara 2006 Boğaziçi Müzik Ahir Zaman...Devamı
4. MURAT’IN HAYATI, ÖZELLİKLERİ (OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIM) Babası . Birinci Ahmed Annesi . Kösem Sultan Doğumu : 27 Temmuz 1612 Vefatı . 9 Şubat 1640 Saltanatı : 1623 - 1640 (17) sene -Dördüncü Murad İstanbul'da doğdu. -İyi bir tahsil gördü. -Çok kuvvetli bir vücuda sahipti. -200 okkalık gürzleri rahatça kaldırabiliyordu. -En kuvvetli yaylar çeker, çok uzaklara cirit atardı. -Attığı oklar ile kalkanları bile delebiliyordu. -Çok küçük yaşta padişah oldu. -Bir müddet devlet işlerine bakamadı. Devrinde 1624 ve 1625 senelerinde Anadolu'ya iki sefer yapıldı. -Celâli isyanları bastırıldı. Çok değerli bir şâir olan padişahın. daha çocuk yaşta iken Bağdatı muhasara eden ve padişahtan yardım isteyen sadrazama verdiği manzum cevap çok meşhurdur : Hâfızâ Bagdat'a imdad etmeye er yok mu dur? Bizden istimdad edersin sende asker yok mudur? -Genç Osman zamanındakinin bir benzeri olan ayaklanmayı çok büyük bir ustalıkla bastırdı ve tesirsiz hale getirdi. -Çok tesirli bir nutukla âsilere bile kendi lehinde tezahürat yaptırdı. -Sonradan da bu entrikaları çevirenleri birer ikişer yakalatıp idam ettirdi. -1633 senesinde tütün yasağı koydu. -1634'de içkiyi yasakladı. -Devlete bağlılığı olmayan herkesi idam ettirdi. -Düzenlediği bir doğu seferinde Bağdatı fethetti ve 1638'de Bağdat Fatihi unvanını aldı. -İstanbul'da ve devletin her kesiminde bütün kabadayıları temizledi. -Çok geniş bir haber alma teşkilâtı kurarak, İmparatorluğun her tarafındaki zorbaları ismen tesbit ettirdi ve sefere çıktığında geçtiği yerlerdekileri ismen çağırıp b...Devamı
Babası. Ikinci Selim Annesi. Nurbânu Sultan Doğumu: 4 Temmuz 1546 Vefatı . 16 Ocak 1595 Saltanatı : 1574 - 1595 (21 ) sene -Üçüncü Murad, orta boylu, değirmi yüzlü,kumral sakallı, elâ gözlü ve beyaz tenli bir padişahtı. -Çok cömertti, herkese yardım etmeyi severdi. Zamanında cereyan eden mühim olaylar: -Venedik'le anlaşma yenilendi. -Portekiz'le Vâdisseyl muharebesi yapıldı ve Portekizliler kesin bir şekilde mağlüb edildi. -İspanya'ya karşı İngiltere'ye yardımlar yapıldı. -Lehistan kraIının tayininde çıkan mücadele kazanıldı ve 1577'de Lehistan devleti de Osmanlılara tâbi oldu. -1511'de Osmanlı tabiiyetinde bulunan Kırım Hanlığı Rusya'ya harb ilân etti. -Moskova'ya kadar ilerleyerek Rusya'yı vergiye bağladı. -1578'de İran'la savaşlar başladı. çıldır Zaferi elde edildi, Tiflis ve Şirvan fethedildi. -Hazar Denizine kadar Osmanlı hakimiyetine alındı. -Tarihte meşhur Tiflis müdafaası yapıldı. -Kaledeki bir avuç asker kedi ve köpeklere varıncaya kadar yiyerek kaleyi teslim etmediler. -27 günde Kars Kalesi yapıldı 1583'de Meşâleler Zaferi kazanıldı ve Revan fethedildi. -1585'de Tebriz dördüncü defa fethedildi.Gence şehri alındı.1590'da İran'la sulh yapıldı. -1593'de Almanya'ya harb ilân edildi. -1594'de Yanıkkale fethedildi. -Bu devirde Osmanlı topraklarının genişliği 19.902.000 km. kareye yükseldi. -Osmanlı İmparatorluğu en geniş top...Devamı
(1421-1451) (OSMANLI DEVLETİ, OSMANLI İMPARATORLUĞU İLE İLGİLİ KONU ANLATIM) -Taht değişikliğinden istifade ile Bizans’ın kışkırttığı Şehzade Mustafa’nın isyanı bastırılarak öldürülmüştür. Düzmece Mustafa Olayı: İsyanı kışkırtan Bizans üzerine gidilerek İstanbul kuşatılmışsa da başarılı olunamamıştır. -Anadolu Türk birliğini kurma çalışmalarına devam edilmiş, Menteşe, Hamit, Aydın ve miras yoluyla da Germiyanoğulları Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. -Karamanoğulları’yla mücadele edilerek Beyşehir, Seydişehir alınmıştır. -Bir taraftan Anadolu beylikleriyle mücadele eden Osmanlı Devleti diğer taraftan Balkanlar’da özellikle Erdel beyi Hünyadi Yanoş karşısında arka arkaya başarısızlıklar almıştır. Bunun üzerine 1444’te Edirne Segedin Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre ; -İki taraf arasında 10 yıl savaş yapılmayacak -Tuna nehri sınır kabul edilecek -Sırbistan yeniden kurulacak, fakat Osmanlı’ya vergi verecek -Eflak Macaristan’a bırakılacak, fakat Osmanlı’ya vergi verecektir. Önemi : Osmanlılar’ın imzaladığı ilk önemli antlaşmadır. -Segedin Antlaşması sonrasında II. Murat, 12 yaşındaki oğlu II. Mehmet’i tahta geçirmiştir. Bu durum yeni bir haçlı ordusunun toplanmasına sebep olmuştur.Devamı
Babası Çelebi Sultan Mehmed Annesi . Emine Hatun Doğumu : 1402 Vefatı .3 şubat 1451 Saltanatı : 1421 - 1451 (30) sene İkinci Murad, uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve gayet güzel yüzlü bir padişahtı. Çok güzel konuşurdu. Kendisinin en büyük saadeti, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine ender rastlanacak ve çok kıymetli bir zatın babası olmakti. Sultan Murad. sükuneti ve huzurlu yaşamayı arzu eden fakat icap ettiği takdirde gayet hareketli, cesur ve hiçbir şeyden yılmayan bir kimse idi. Otuz senelik saltanatı müddetince, memleketini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan herkeste, dindar. âdil ve lütufkâr bir padişah nâmı bırakmıştır. Sultan ll. Murad çocukluğu Amasya'da geçti. 18 yaşında tahta çıktı. Şâir ve hattattı.Çok iyi bir askerdi. Şiirler yazmıştır. Zamanında Venedik donanmasıyla harbedildi. Selânik yeniden fethedildi. Düzmece Mustafa isyanı oldu ve bu isyanı bastırdı. 1422'de İstanbul'u muhasara etti. 1423'de Mora yeniden alındı. 1428'de Germiyan Beyliği Osmanlılara katıldı. Venedik ve haçlılara karşı Güvercinlik zaferi kazanıldı. 1430'da Selânik yeniden alındı. 1438'de Bosna'ya hakim olundu. 1439'da Belgrad muhasara edildi. 1443'de haçlılara karşı İzlâdi Derbendi zaferi kazanıldı. 1444 Temmuz'unda Segadin antlaşması yapıldı, fakat haçlılar sözlerinde durmadılar. İkinci Murad küçük yaştaki oğlunu tahta çıkarınca,ümide kapılarak Osmanlı topraklarına girdiler.Oğlu İkinci Mehmed (Fatih) ordunun başına babasını başkumandan tayin etti. Kasım 1444'de Varna Zaferi kazanıldı. Varna Zaferinden sonra İkinci Murad tekrar tahta geçti. 1445'de Mora'ya ve Arnavutluğa sefer aç...Devamı
(1362-1389) (OSMANLI DEVLETİ, OSMANLI İMPARATORLUĞU İLE İLGİLİ KONU ANLATIM) -I. Murat kardeşlerini öldürerek tahta geçen ilk Osmanlı padişahıdır. -1362 yılında Sazlıdere Savaşı ile Bizans ordularını yenerek Edirne'yi fethetti. -Gümülcine ve Filibe alınarak Bizans'ın Balkanlarla olan bağlantısını kesildi. -Bu durum Balkan uluslarının Osmanlı'ya karşı birleşik haçlı ordusu oluşturmalarına sebep oldu. UYARI: 1364 yılında oluşturulan bu Haçlı ordusu tarihte Osmanlı Devleti'ne karşı oluşturulan ilk Haçlı ordusudur. -1364 tarihinde Sırp Sındığı savaşı ile Haçlı ordusu bozguna uğratıldı. -Bu savaş ile Balkanlar'da Macar etkisi kırıldı. -1371'de Sırplarla Çirmen Savaşı yapıldı ve Sırplar bozguna uğratıldı. -1389 tarihinde ikinci bir Haçlı ordusu Osmanlı Devleti'ne saldırdı. -1389 tarihinde Kosova Savaşı ile Haçlı orduları ikinci kez yenildi. UYARI : Bu savaş sonunda, savaş meydanında bulunan yararlıların büyük bir bölümü düşman askeriydi. Sultan Murat, savaş sonrası, savaş meydanında dolaşırken uzakta ölüler arasında bir kıpırdanma oldu. Ölüler arasında uzun boylu bir Sırplı (Kral Lazard'ın damadı, Miloş) kalkarak padaişaha doğru gelip elini öpmek istediğini söyledi. Padişaha yaklaşan Sırplı, aniden hançerini çekerek muhafızlara rağmen I. Murat'ı hançerledi. Sırplı hemen oracıkta paramparça edildi. -Anadolu'da Germiyanoğulları'ndan Kütahya, Simav ve Tavşanlı çeyiz olarak alındı. -Ankara ele geçirildi. -Çandarlı Halil'in teklifi ile Yeniçeri Ocağı'nın temeli atıldı. İlk defa devşirme sistemi uygulanmaya başlandı. -Tımar sistemi oluşturuldu. -Rumeli Beylerbeyliği kurularak, merkeze bağlı eyalet sistemi oluşturuldu....Devamı
Babası . Orhan Gazi Annesi . Nilüfer Hatun Dogumu : 1326 Vefatı . 1389 Saltanatı : 1359 - 1389 (30) sene Sultan Murad uzun boylu, degirmi yüzlü,iri burunlu idi. Kalın ve adaleli bir vücuda sahipti.Başına mevlevi sikkesi üzerine yuvarlak testar sarılı bir başlık giyerdi. Çok sade giyinir ve kirmızı zeminli beyaz e1biseden hoşlanırdı. Gayet nazik, sevimli, çok halim ve selimdi. Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere büyük bir şefkatle muamele ederdi.Halk tarafından "Gazi Hünkâr" diye anılır ve bir baba olarak sevilirdi.Terbiyesi ile annesi Nilüfer Hatun meşgul oldu: Gençliğini Bursa'da medreselerde, ilim ve sarfat adamları ile geçirdi. Bütün hayatı sınır boylarında ve harp meydanlarında geçmiştir. Hiç durmadan Rumeli'den Ana'dolu'ya, Anadolu'dan Rumeli'ye seferler yapmıştır. Bu kadar harp meşguliyetleri arasında, büyük ve kıymetli binalar, sanat eserleri meydana getirmeye de vakit bulmuştur. Bursa'da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptırmıştır. Edirne'yi ilk defa O, hükümet merkezi yapmıştır. İlk Edirne sarayı da kendisi bina ettirmiştir.Orhan Gazi'nin vefatında 95.000 km. Kare olan toprakların genişligini 500.000 km. Kareye çıkardı. -Zamanında alınan yerler :1362'de Edirne, 1363'de eski Zağra ve Filibe fethedildi. 1364'dE Sırpsındığı zaferi kazanıldı ve HaClılar perişan edildi. 1365'de Kara Biga Osmanlı topraklarına katıldı. 1369'da Hayrabolu, Kırklareli, Pınarhisar ve Vize alındı. 1370'de Bulgar Krallığı Osmanlılara tâbi oldu. Bir müddet sonra da Çamurlu savay kazanıldı. 1371'de Çirmen zaferi elde edildi, Haçlılar bir defa daha yenildiler. 1372'de Çatalca Bizans'tan alındı. 1374'de Sırbistan Osmanlilara tâbi oldu. 1375'de Niş fethedi...Devamı
Babası : Orhan Gazi Annesi : Nilüfer Hatun Doğumu : 1326 Vefatı : 1389 Saltanati : 1359 – 1389 (30) sene Hayatı:Sultan Murad uzun boylu, degirmi yüzlü,iri burunlu idi. Kalin ve adaleli bir vücuda sahipti.Basina mevlevi sikkesi üzerine yuvarlak testar sarili bir baslik giyerdi. Çok sade giyinir ve kirmizi zeminli beyaz elbiseden hoslanirdi. Gayet nazik, sevimli, çok halim ve selimdi. Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere büyük bir sefkatle muamele ederdi.Halk tarafindan “Gazi Hünkâr” diye anilir ve bir baba olarak sevilirdi.Terbiyesi ile annesi Nilüfer Hatun mesgul oldu: Gençligini Bursa’da medreselerde, ilim ve sarfat adamlari ile geçirdi. Bütün hayati sinir boylarinda ve harp meydanlarinda geçmistir. Hiç durmadan Rumeli’den Ana’dolu’ya, Anadolu’dan Rumeli’ye seferler yapmistir. Bu kadar harp mesguliyetleri arasinda, büyük ve kiymetli binalar, sanat eserleri meydana getirmeye de vakit bulmustur. Bursa’da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptirmistir. Edirne’yi ilk defa O, hükümet merkezi yapmistir. Ilk Edirne sarayi da kendisi bina ettirmistir.Orhan Gazi’nin vefatinda 95.000 km. Kare olan topraklarin genisligini 500.000 km. Kareye çikardi.Zamaninda alinan yerler :1362′de Edirne, 1363′de eski Zagra ve Filibe fethedildi. 1364′de Sirpsindigi zaferi kazanildi ve Haçlilar perisan edildi. 1365′de Kara Biga Osmanli topraklarina katildi. 1369′da Hayrabolu, Kirklareli, Pinarhisar ve Vize alindi.1370′de Bulgar Kralligi Osmanlilara tâbi oldu.Bir müddet sonra da Çamurlu savay kazanildi. 1371′de Çirmen zaferi elde edildi, Haçlilar bir defa daha yenildiler. 1372′de Çatalca Bizans’...Devamı
Şemdin Sakık, terör örgütü PKK'nın iç infazlarını savcıya anlattı. Sakık, 2 bine yakın militanı 'ajan' veya 'hain' suçlamasıyla öldürten Öcalan'ın, cesetleri de Bekaa Vadisi'ne gömdüğünü söyledi. İnfaz listesini, faili meçhuller soruşturmasını yürüten savcıya veren Sakık'a göre, örgütten ayrılan şiddet karşıtı yöneticiler hâlâ hedefte. Güneydoğu'da işlenen faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır'daki özel yetkili savcılar, soruşturmaya terör örgütü PKK'nın iç infazlarını da dahil etti. Geçen hafta Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü'nün ifadesine başvuran soruşturma savcısı, dün de PKK'nın bir dönem 2 numaralı adamı olan ve Diyarbakır'da cezaevinde yatan Şemdin Sakık'ı dinledi. 14 yıl önce Kuzey Irak'ta yakalanarak Türkiye'ye getirilen Sakık, Abdullah Öcalan'ın, eylemlerde başarısız olanlar ile yönetici potansiyeli bulunan 2 bine yakın militanı öldürttüğünü ve Bekaa Vadisi'ne gömdüğünü söyledi. Solculara ve Kürtlere ilk kurşunu sıkanın Öcalan olduğunu vurgulayan Sakık, Mehmet Şener, Resul Altınok ve Çetin Güngör gibi isimlerin infaz edilmesini buna örnek gösterdi. Türkiye İşçi Köylü Partisi üyeleri dahil 14 farklı siyasî gruba mensup çok sayıda kişinin de örgüt tarafından katledildiği bilgisini veren Sakık, "Öcalan'ın izlediği taktik, kendi grubu dışındaki herkesi hain, işbirlikçi, ajan kişilikler olarak ilan etmekti. Güçlendikçe daha da saldırganlaştı." dedi. Son kitabında yer verdiği PKK'nın iç infazları listesini de savcıya sunan Şemdin Sakık, PKK'd...Devamı
Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları ( 1683- 1699), Osmanlılar'ın II. Viyana Kuşatması'nda başarısızlığa uğramasından cesaret alan bir grup Avrupa ülkesinin Kutsal İttifak adı altında birleşip Osmanlılar'a karşı giriştikleri, ve bu ülkelerin Macaristan ile Dalmaçya'da hâkimiyet kurup Balkanlar'daki Osmanlı hâkimiyetine büyük darbe vurmaları ile sonuçlanmış savaşlar dizisidir. Osmanlı tarihinde Felaket Seneleri diye de geçer, yabancı kaynaklarda ise genelde Büyük Türk Savaşları olarak bahsedilir. Savaşın nedenleri Kanuni Sultan Süleyman'ın 1526 yılında Mohaç Savaşı'nı kazanarak Macar Krallığı'nı yıkmasından sonra Macaristan'ın büyük bir bölümü 150 yılı aşkın bir süreyle Osmanlı Devleti'nin elinde kalmıştı. Macaristan'ın geri kalan bölümü ise Habsburglu Avusturya İmparatorluğu'nun elindeydi. Katolik Avusturyalılar kendi yönetimleri altındaki Protestan Macarları Katolikleştirme siyaseti güdüyorlardı. Avusturya'daki Protestan Macarlar Tökeli İmre liderliğinde ayaklandılar, bazı bölgeleri ellerine geçirerek Orta Macaristan'da bir krallık kurdular. Tökeli İmre defalarca Osmanlılar'dan yardım istedi fakat isteği kabul edilmedi. Sonunda Avusturya'yı yenerek şöhret kazanmak isteyen Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, IV. Mehmet'i Tökeli İmre'nin yardım isteğini kabul etmeye ve Avusturya'ya savaş açmaya ikna etti. II. Viyana Kuşatması Anamadde Osmanlı ordusu 1683'de Avusturya'ya karşı sefere çıktı. Ordunun yol üstünde stratejik önemi bulunan kaleleri ele geçirmesi beklenirken Kara Mustafa Paşa doğrudan Viyana'yı kuşatmaya karar verdi. Kuşatma iki ay s&uu...Devamı
Hezarfen Ahmet Çelebi 1609-1640 (İlk Uçan İnsan )kimdir Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insandır. 17. yüzyılda Osmanlı’da yaşamış Türk bilginidir. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, “Bin Fenli” anlamına gelen “Hezarfen” olarak anıldığı bilinmektedir. (Hezar, Farsça 1000 sayısını nitelemektedir.) İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk âlimlerinden İsmail Cevheri’den ilham almıştır. Cevheri’nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı’nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci’nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri’den ilham aldığı sanılmaktadır. 1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı’nı geçip 6000 m. ötede Üsküdar’da Doğancılar’a inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sindeki ifadesinden ibarettir. Bu olay, Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu’ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi’ye göre “bir kes...Devamı
*İlk film gösterisi Sultan Abdülhamid döneminde Bertrand adlı Fransız hokkabaz tarafından Yıldız Sarayı'nda yapıldı. *Halka açık ilk film gösterisi Galatasaray’da, Polonya Yahudisi Sigmund Weinberg tarafından Gerçekleştirildi.(1896/1897) *İlk sinema salonu şimdiki Tepebaşı Sergi Sarayı'nda açıldı.1908( Sigmund Weinberg) *İşletmeciliğini Türkiye'nin yaptığı ilk sinema,19Mart 1919'da Cevat Bayer ve Murat Beyler tarafından açıldı. *Türk sinema tarihinde ilk uluslararası ödül alan ilk film Susuz Yaz'dır. *İlk Türk filmi Fuat Uzkınay tarafından yapıldı. *Türkiye'de ilk çekilen belgesel Ayastefonos'taki Rus Abidesi'nin yıkılışıdır.(1914) *İlk konulu uzun metrajlı filmi Himmet Ağa'nın İzdivacı'dır. *Yurt dışında çevrilen ilk Türk filmi Koruyan Ölü'dür.(1917) *Türk sinemasında ilk vampir kadın Madam Kalitea'dır.(Mürebbiye) *Özgün senaryolu ilk film İstanbul'da Bir Faci-a'ı Aşk filmidir. *Türk sinemasında ilk hayat kadını tipi İstanbul’da Bir Faci-a'ı Aşk filmindeki Mediha'dır. *İstanbul'da Bir Faci-a'ı Aşk filmi çekimi sırasında tutucu grupların saldırısına uğrayarak taşlanan ilk filmdir. *İlk tarihsel film denemesi olan Alemdar Vak'ası Yahut Sultan Selim-i Salis filmi yarıda kaldı. *İlk güldürü tipini Şadi Fikret 1921'de Bican Efendi Vekilharç tiplemesi ile gerçekleştirdi. *İlk özel yapımevi olan Kemal Film 1922'de kuruldu. *Türk asıllı ilk kadın oyuncular Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir ilk olarak Ateşten Gömlek adlı filmde kamera karşısına geçtiler. *Ateşten Göm...Devamı
Türkiye'de ilk milletvekili seçimleri I.Meşrutiyet'de yapıldı. İlk insan hakları beyannamesi 15 Temmuz 1789'da Fransa'da yayınlanmıştır. Aya ilk ayak basan insan Neil Amstrong'tur. İlk Nobel ödülünü Almanya kazandı. Türkiye'de ilk uçak fabrikası Kayseri'de açıldı. Uzaya çıkan ilk kadın Rus Valentino Kreskivo'dur. Türkiye'de öldürülen ilk başbakan Nihat Erim'dir. Everest Tepesi'ne tırmanan ilk dağcı Edmunt Hillary'dir. Türkiye'de ilk İngilizce gazete Billur Çelik tarafından çıkarılmıştır. Türkiye'nin ilk haber spikeri Zafer Cilasun'dur. Mallarda kalite arayan ilk millet Türkler'dir. Türkiye dışarıya ilk olarak G.Kore'ye asker göndermiştir. Türkiye'de taşkömürünü ilk defa Uzun Mehmet bulmuştur. Sanayi devrimi ilk kez İngiltere'de başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk başkanı M. Kemal'dir. Türkiye'de baskı tekniğini ilk kez İbrahim Müteferrika kurmuştur. İlk TSE belgesi Yıldırım Bayezid devrinde çıkarılmıştır. Everest'e tırmanan ilk Türk dağcı Nasuh Mahruki'dir. Nobel tıp ödülünü ilk kez Almanya kazanmıştır. Uçak ilk olarak ABD'de kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletini ilk kabul eden devlet Ermenistan'dır. Dünyada ilk rasathaneler Şam ve Bağdat’ta kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin ilk bankası Banka-i Der Saadet'tir.(İstanbul Bankası) Özelleştirilen ...Devamı
İlk kalp nakli Christan Bernard tarafından yapılmıştır. Türkiye'de ilk açık kalp ameliyatını Siyami Ersek yapmıştır. Solunum yetmezliği ilk olarak beyni etkiler. Cumhuriyet hükümetinin ilk sağlık bakanı Adnan Adıvar'dır. İlk yumurtalık ameliyatı Kutluk Oktay tarafından yapıldı. Türkiye'nin bilinen ilk erkek hemşiresi Murat Bektaş'tır. Kalp naklinin başarıyla yapıldığı ilk canlı köpektir. Bilinen ilk diş macunu MÖ.2000'lerde Mısırlılar tarafından kullanılmıştır. (Öğütülmüş sünger taşı ve sirkeden oluşuyor) Ülkemizde ilk diş macunu, Necip Avni Akar tarafından,1920'lerin başlarında üretilen Necip Diş Macunu'dur. Günümüzdeki diş fırçalarına benzeyen kıl fırçalar ilk kez 1498'de Çin'de yapıldı. Türkiye'de ilk açık kalp ameliyatını Prof. Dr. Cemil Barlas yapmıştır.(I.ÜNV.Tip FAK./1981) Türkiye'de ilk açık kalp ameliyatı olan Günay Dikici'dir.(sizlere ömür) ...Devamı
Tarihimiz boyunca devlet adamlarına yol gösteren ve devletimizin hemen her kademesinde görev yapan, itibarlı bir zümre olan bilginleri yâni ulemâyı görürüz. Bu aydın zümrenin yerini ve rolünü ortaya koyabilmek için meseleyi Türk Devleti’nin devamlılığı açısından ele almak en doğru olanıdır. Gerek Çin kaynakları, gerekse Göktürk Kitabeleri, Türklerin İslamiyet'i kabul etmeden önceki dönemlerde Türk Kültür hayatının çok ileri bir seviyede bulunduğunu ve bilginlerin önemli bir yer ve nüfuz sahibi olduklarını gösterir . Göktürkler devrinde sadece Kağanların “bilge” olmaları yetmiyordu. Türk Kağanları’nın etrafındaki büyük memur ve komutanların da bilgi sahibi olmaları şarttı. Göktürklerdeki bu anlayış, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde de devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nde şehzâdelerin kültür seviyelerini yükseltmek için devrin ünlü bilginleri onlara ders vermek için görevlendirilirdi. Osmanlı Medreseleri hakkında bilgi veren bazı araştırma eserlerin bulunduğunu biliyoruz. Ancak devletin yükselişinde olumlu, çöküşünde ise olumsuz rolü bulunan medreseler ve “ulemâ zümresi” üzerine bir değerlendirme yapmak istiyoruz. Osmanlı Tarihi içerisinde eğitim öğretim kurumu olan medreseler ve onun ürünü olan bilginlerin etki ve katkıları nelerdir? Padişah ve vezirler ile “Divân-ı Hümâyun”da yer alan bilginleri, Osmanlı Devleti’nin etkin ve önemli bir unsuru olarak görmekteyiz. MEDRESELERİN MENŞEİ VE KISACA TARİHİ GELİŞİMİ: Türklerde ilim ve ilim adamına hak ettiği değer verilmiştir. Kültür ve medeniyet kavramları içerisinde din unsurunun yeri de b&uu...Devamı
Sivrihisar o yılların kültür merkezlerinden biridir. Yeni nesiller sağlam bir tedrisattan geçirilir. Ancak içlerinden biri dikkat çeker. Bu çocuk okuduğunu hafızasına nakşeder ve akıllara durgunluk veren bir seziş kabiliyeti vardır. Hocaları “Oğlum Mahmud!” derler, “Senin önün açık, hiç buralarda durma, doğru İstanbul’a!” Mahmud çeker çarığını, Dersaadet’e koşar. Zamanın gözde medreselerinden Ayasofya’nın kapısını çalar. Osmanlı’da istidadı olanların önü açıktır. Nitekim İmparatorluğun âlimleri bu pırlantayı keşfeder, hususi bir eğitimden geçirirler. Hele müderris Nasırzade hususi bir ihtimam gösterir ona. Genç Mahmud, Edirne’de, Şam’da, Kahire’de kalır, çok alim tanır. Eşi zor bulunan sohbetlere katılır. Nitekim Ferhadiye Medresesine müderris atanır. Derken genç yaşta kadı olur Bursa’ya. GARİP DAVA Üftade Hazretleri’nin dergâhına devam eden bir garip vardır. Bunu öyle bir Haremeyn hasreti sarar ki sormayın. İşini gücü bırakır, hacı uğurlar, hacı karşılar. Onlara sarılır, koklar, ayaklarının tozuna sürer yüzünü. Bir tek hurmayı, bir yudum zemzemi saklar yıllarca. Söz Mükerrem Mekke ya da Münevver Medine’den açılmaya görsün, aha şuracığını bir ılıklık basar, gözleri dolar. Ama paranın gözü körolsun. Meret bir türlü denkleşmez ki. İşte o yıl da hacılar denklerini hazırlar, yola çıkarlar. Garibin hayvanı yoktur, uzun süre peşlerinden koşar, ancak ilk molada böyle olamayacağını anlar, döner geri. Yemeyi içmeyi unutur, uykuyu dağıtır. O Hicaz sevdası ile yanıp tutuşadursun arefe gelir çatar. Milletin bayram neşesiyle sağa sola koşturdukları d...Devamı
Osmanlıca Terimler Sözlüğü Acemi oğlanı ; Acemi ocağına yeni alınmış,henüz eğitim görmekte ve yetişmekte olan genç yeniçeri adayı Akağa ; Sarayın haremindeki zenci olmayan hadım harem ağası(Darüssaade ağası) Arpa Emini ; Saraydaki padişah ahırının en üst düzeydeki yöneticisiAhır masraflarını ken disine emanet edilen paradan yapan kişi Arz odası ; Padişahların devlet büyüklerini ve yabancı elçileri kabul edip dinledikleri oda Askeri Rüşdiye ; Askeri ortaokul Aşçıbaşı ; Saray mutfaklarındaki aşçıların başı Babıâli ; ( Yüksek kapı anlamında) Osmanlılarda Sadaret (Başbakanlık),Dahiliye ve Hariciye (İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı) ve Şurayı Devlet (Danıştay) dairelerinin bulunduğu bina Babüssaade Ağası ; (Kapuağası/Sarayağası) Saraydaki hadım Darüssaade ağaları ile Akağaların ve Enderun memuriyetlerinin genel amiri Baltacı ; Sarayda harem muhafızlarına verilen ad / Seferler sırasında askeri birliklerin önünde giden ve yolların kapanmasına neden olan ağaçları kesen eli baltalı olan,uzun sakal bırakıp meşin önlük giyen özel seçilmiş iri yapılı askerler Baruthane Nazırı ; Barut imalatı ile uğraşan baruthane nezaretinin yöneticisi Başçıbaşı ; Saraya ait inşaat işlerinde çalışan işçi başlarının (Başçı) başı olan kişi Baş Çuhadar ; Sarayda padişahın kaftan ve kürklerine bakan büyük memur / Sadrazam ve vezirlerin ve diğer üst düzey görevlilerin yanında çalışan ve evrak iletme,mektup taşıma işi yapan görevlilerede çuhadar denirdi Berberbaşı ; Saray berberlerinin başı,yöneticisi Beylerbeyi ; Genel vali,Sancak beylerinin başıOsmanlı imparatorluğunun Asya kıtasındaki sancak beylerinin başına "Anadolu Beylerbeyi",Avrupa kıtasındaki sancak beylerinin genel valisinide &qu...Devamı
Abdulkadir Şaşmaz'ın oğludur. Tam adı Muhammed Necati Şaşmaz'dır. 15 Aralık 1971 yılında Elazığ`da doğdu. Asıl mesleği turizmcilik olan Şaşmaz, eğitimini Kanada'da tamamladı. ABD`de 6 sene kalan Şaşmaz, 2001 yılında bir süreliğine ailesini ziyarete geldiği sırada geri dönüş uçak biletini 11 Eylül 2001 tarihine aldı. Amerika`da yaşanan saldırılar sebebiyle uçağı Amerika'ya varamadan geri dönen Şaşmaz, sonradan ailesinin çekinceleri ve ısrarı üzerine Amerika'ya dönmekten vazgeçti. Hayatına Türkiye'de devam etme kararı alan Necati Şaşmaz, Ankara'da sigorta acentesi açtı. Çok geçmeden İstanbul`da Osman Sınav`la bir iş görüşmesine oturdu. Kendisine bir yapımın senaryo ekibinde yer alması teklifi geleceğini beklentisi ile görüşmeye gitti. Osman Sınav'ın "Bir dizi düşünüyoruz, seni de başrolde düşünüyorum" sözlerine, düşünmek istediğini söyleyen Şaşmaz, bir ay sonra teklifi kabul etti. Hayatını tamamen değiştirdiğini söylediği Kurtlar Vadisi projesine böyle başlayan Necati Şaşmaz, özel hayatının kalmadığını, "Beni sadece Ankara`da ismimle çağırıyorlar, İstanbul`da herkes Polat diyor" sözleri ile dile getirdi. Amerika'da kaldığı dönemde yeşil kart sahibi olan Şaşmaz, bedelli askerlikten yararlanarak, askerliğini 28 gün yaptı. Raci Şaşmaz (Kurtlar Vadisi dizisinin senaristi) ve Zübeyr Şaşmaz adında iki kardeşi vardır. Necati Şaşmaz'ın, içerisinde ilâhi aşkı anlatan şiirlerinin yer aldığı bir şiir kitabı bulunmaktadır. Ankara'da bulunduğu gençlik yıllarında başından bir aşk hikayesi geçen Şaşmaz, yaşadığı duyguları şiire aktardı. Bu dönemde içerisinde bulunduğu tasavvuf kült&uum...
2013 yılında birçok ünlü ismin vefat etmesi hadisesidir. mehmet ali birand, ahmet mete işıkara,toktamış ateş, an itibariyle müslüm gürses ve metin serezli,kaynanalar dizisinin tekin akmansoy'un vefat ettikleri bir yıldır
“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe, 128)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Hiç şüphesiz ben size bir babanın evlatlarına olan durumu gibiyim.” (Ebu Davud, Taharet, 4; Beyhaki, Sünen-i Kübra, I, 91. )
Ebû Hüreyre (ra), Peygamber Efendimiz (sav)’e hiç kimsenin sormaya cesâret edemediği şeyleri sormak husûsunda son derece cesur davranır, hiç çekinmezdi. Birgün Fahr-i Kâinât Efendimiz’e:
“–Yâ Rasûlallâh! Nübüvvetle alâkalı ilk gördüğünüz alâmet nedir?” diye sordu.
İki cihânın saâdet rehberi olan Allâh Rasûlü (sav) şöyle buyurdu:
“–Ey Ebû Hüreyre! Mâdem sordun, söyleyeyim. Ben on yaşlarındayken birgün sahrâda idim. Başımın üstünden gelen bir sesle irkildim. Bir adam diğerine sordu:
“–Bu, O mudur?”
Öteki cevap verdi:
“–Evet, bu O’dur.”
O zamâna kadar hiç kimsede görmediğim yüzler, kimsede bulmadığım rûhlar ve hiç kimsede görmediğim elbiselerle karşıma çıktılar. Yürüyerek bana doğru gelen o iki adamdan her biri, bir kolumdan tuttu, fakat dokunduklarını hiç hissetmedim.
Biri arkadaşına:
“–Haydi O’nu yere yatır!” dedi.
Berâberce beni yere yatırdılar. Ben hiçbir zorluk ve güçlükle karşılaşmadım. Yine biri diğerine:
“–Haydi göğsünü aç!” dedi ve o da açtı. Fakat ne kan gördüm, ne de bir acı hissettim. Ona yine şöyle dedi:
“–Haydi, oradaki kin ve hasedi çıkar!”
O da oradan kan pıhtısı gibi bir şey çıkardı. Sonra onu fırlatıp attı.
“–Haydi, şimdi onun yerine şefkat ve merhameti yerleştir!” dedi. Çıkardıkları şey büyüklüğünde ve gümüşe benzeyen bir şey koyduklarını gördüm. Sonra sağ ayağımın başparmağını tutup oynattı ve:
“–Haydi selâmetle git!” dedi.
Ben kalkıp giderken içim şefkat ve merhametle dolu idi. Ondan sonra da hep küçüklere karşı şefkat, büyüklere karşı da merhamet hissettim.” (Ahmed, V, 139; Heysemî, VIII, 223)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kâbız: İmtihan için sıkan, rızkı belli bir ölçüde tutan ve o ölçüyle veren, ölüm anında kullarının can emanetini geri alan demektir.
Kısa Günün Kârı
Cenâb-ı Hak cümlemizin kalbini şefkat ve merhametle doldursun.
Lügatçe
şirk: Müşriklik, Allah'a şerik, ortak koşma, Allah'dan başka bir Allah bulunduğuna inanma.
"İki Gün Bir Değil" mail servisi bir ALTINOLUK hizmetidir.
Hergün düzenli olarak gönderdiğimiz maillerimizin önemsiz kutunuza düşmemesi ve ya ulaşmaması sorununu önlemek için lütfen gunluk@2g1d.com mail adresimizi adres defterinize ekleyiniz. Nasıl yapıldığını öğrenmek içinTıklayınız.
10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2. DÖNEM ORTAK SINAV SORULARI
2008– 2009 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 20 / 4 / 2009
BAŞÖĞRETMEN ANADOLU LİSESİ
10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2. DÖNEM ORTAK SINAV SORULARI
ADI: SOYADI: NO: SINIFI: 10 …..
NOT :Süre bir ders saatidir.Soruların puan dağılımları üzerinde belirtilmiştir.Sınav kağıdının değerlendirmesinde kağıt düzeni ,yazım kurallarına - noktalama işaretlerine uygunluk % 10 etkili olacaktır.Yazınız elçinizdir,lütfen onu dikkatli kullanınız
1. Manilerin genel özelliklerinden dördünü yazınız (6 p.) Verilen örneklerin hangi mani türüne girdiğini boşluklara yazınız. (+ 9 p : 15 puan)
Ayağı
Ağlarım çağlar gibi Koyunum var karaman Kuşlardan bir kuş gördüm Derdim var dağlar gibi Gaybolursa araman Var başında ayağı Ciğerden yaralıyım Ben bir reçber kızıyım
Üstad manici isen Gülerim çağlar gibi Şehirliye yaraman Aç maniden ayağı
Behey ala gözlü dilber Vaktin geçer demedim mi Gözlerin olmus harami Beller keser demedim mi
Bu alemi goren sensin Ademi sürdün bakmadın Yok gozunde perde senin Cennette de bırakmadın Haksiza yol veren sensin Şeytanı niçin yakmadın Yok mu sucun burda senin Cehennemin var da senin
Suya virsun bağban gülzarı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gülzara su
Bağdat 'a girilmez tozdan dumandan. Her ana doğurmaz böyle bir aslan Kelle koltuğunda geliyor aslan Allah Allah deyip geçti Genç Osman
Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni
Ten bozuldu eşk-i çeşm-i hûn-feşânumdan menüm Köydi can gönlümdeki sûz-ı nihânumdan menüm Tâ eser var cism ü cân-ı nâtüvânumdan menüm Gâm kem etmez göz ü gönlüm cism ü canumdan menüm Bu başumdan savulup ol gitse yanumdan menüm.
3.Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada Verilen şiir 18. yy. şairi Nedim’e aittir. Şiirden hareketle Nedim’in
Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada edebi kişiliği hakkında bilgi veriniz. (3+2+2+3 : 10p.)
İşte üç çifte kayık iskelede amade Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada
a)
b)
c)
d)
4.Aşağıdaki şiirden hareketle şairin edebi kişiliği hakkında açıklama yapınız.(5*2 : 10p.)
Değirmenden gelirim beygirim yüklü Şu kızı görenin del olur aklı On beş yaşında kırk beş belikli Bir kız bana emmi dedi neyleyim Karacaoğlan
a)
b)
c)
d)
e)
5. Aşağıdaki iki şiirden hareketle Divan şiiri ve Halk şiirini belirtilen özelliklere göre karşılaştırınız.(5*2:10p)
Ger derse Fuzuli ki “güzellerde vefâ var” Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır
Benim yârim gelişinden bellidir Ak elleri deste deste güllüdür İbrişim kuşaklı ince bellidir İnce bellerimi sar dedi bana
7.Şiirde kullanılan söz sanatlarını gösteriniz.(3+2+2+3: 10p.)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su ( eşk :göz yaşı , od :ateş , ) Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
Mecaz:
Tezat:
Açık istiare:
Hüsn-i talil:
8. Aşağıdaki boşlukları uygun sözcüklerle doldurunuz.(5*2 : 10p)
-Divan şiirinde kullanılan kalıplaşmış ,sanatlı ,güzel sözlere ……………………………denir.
-Terkibibentte bentleri birbirine bağlayan beyitlere ………………………….. denir
-Aşık tarzı halk şiirinin son büyük temsilcisi …………………………………………
-Kaynağını Türk sözcüğünden alan ve “Türklere mahsus şarkı” anlamındaki halk edebiyatı ürününe……...……….denir.
-Türk düşünce tarihinin büyük dehası, gerçek bir halk filozofu, yalnız yasadığı 13. yüzyılın değil bütün zamanların en büyük nüktecisi, Türk zekasını, mizah dehasının en önemli temsilcisi …………………………………. …
9.Aşağıdaki cümlelerin karşısına doğru - yanlış ifadelerini belirtiniz.(10p)
-Köroğlu ve Dadaloğlu koçaklamalarıyla tanınır ( )
-Semailer koşmaya göre daha hafif ,daha kıvrak bir ezgiyle söylenir. ( )
-Şarkının söylenişte ve bestelenişte en güzel mısrasına berceste denir. ( )
Başarılar Dileriz.
B. CAMBAZ R. SEZGİN Kadir Engin
T.Ed./Dil ve An. Öğ. T.Ed./Dil ve An. Öğ. T.Ed./Dil ve An. Öğ.
2008– 2009 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 20 / 4 / 2009
BAŞÖĞRETMEN ANADOLU LİSESİ
10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2. DÖNEM ORTAK SINAV SORULARI
ADI: SOYADI: NO: SINIFI: 10 …..
NOT :Süre bir ders saatidir.Soruların puan dağılımları üzerinde belirtilmiştir.Sınav kağıdının değerlendirmesinde kağıt düzeni ,yazım kurallarına - noktalama işaretlerine uygunluk % 10 etkili olacaktır.Yazınız elçinizdir,lütfen onu dikkatli kullanınız.
1. Manilerin genel özelliklerinden dördünü yazınız (6 p.) Verilen örneklerin hangi mani türüne girdiğini boşluklara yazınız. (+ 9 p : 15 puan)
Ayağı Ağlarım çağlar gibi Koyunum var karaman Kuşlardan bir kuş gördüm Derdim var dağlar gibi Gaybolursa araman Var başında ayağı Ciğerden yaralıyım Ben bir reçber kızıyım
Üstad manici isen Gülerim çağlar gibi Şehirliye yaraman Aç maniden ayağı
Behey ala gözlü dilber Vaktin geçer demedim mi VARSAĞI
Gözlerin olmus harami Beller keser demedim mi
Bu alemi goren sensin Ademi sürdün bakmadın Yok gozunde perde senin ŞATHİYE Cennette de bırakmadın Haksiza yol veren sensin Şeytanı niçin yakmadın Yok mu sucun burda senin Cehennemin var da senin
Suya virsun bağban gülzarı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gülzara su
KASİDE
Bağdat 'a girilmez tozdan dumandan. Her ana doğurmaz böyle bir aslan Kelle koltuğunda geliyor aslan DESTAN Allah Allah deyip geçti Genç Osman
Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni İLAHİ
Ten bozuldu eşk-i çeşm-i hûn-feşânumdan menüm Köydi can gönlümdeki sûz-ı nihânumdan menüm Tâ eser var cism ü cân-ı nâtüvânumdan menüm Gâm kem etmez göz ü gönlüm cism ü canumdan menüm Bu başumdan savulup ol gitse yanumdan menüm. MUHAMMES
3.Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada Verilen şiir 18. yy. şairi Nedim’e aittir. Şiirden hareketle Nedim’in
Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada edebi kişiliği hakkında bilgi veriniz. (3+2+2+3 : 10p.)
İşte üç çifte kayık iskelede amade Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada
e) Nedim Istanbulludur. Istanbul kültürü ile bezenmiş ,ayrıca iyi bir medrese eğitimi almıştır.
f) Lale Devri coşkusunu gazel ve şarkılarında yansıtmış ,din dışı konuları işlemiştir.. c) Şarkı türünün en güzel örneklerini vermiş yazdığı 28 şarkı da bestelenmiştir.
d)Soyut olan divan şiirini somutlaştırmış,mahallileşme akımının etkisiyle sade dil kullanmıştır.
4.Aşağıdaki şiirden hareketle şairin edebi kişiliği hakkında açıklama yapınız.(5*2 : 10p.)
Değirmenden gelirim beygirim yüklü Şu kızı görenin del olur aklı On beş yaşında kırk beş belikli Bir kız bana emmi dedi neyleyim Karacaoğlan
17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Türk saz şiirinin en büyük ustasıdır. Kendisinden sonraki tüm aşıkları etkilemiştir. Karacaoğlan'ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Şiirlerinde sıkça adları geçen Elif, Zeynep ve İsmikan adlı kadınların sevgilileri olduğu sanılıyor. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncelerini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır. Karacaoğlan, Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerini sık sık kullanır. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır.Varsağı türünün en çok örneğini veren şairdir. Birçok şiiri bestelendi.
5.Aşağıdaki iki şiirden hareketle Divan şiiri ve Halk şiirini belirtilen özelliklere göre karşılaştırınız.(5*2:10p)
Ger derse Fuzuli ki “güzellerde vefâ var” Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır
Benim yârim gelişinden bellidir Ak elleri deste deste güllüdür İbrişim kuşaklı ince bellidir İnce bellerimi sar dedi bana
Nazım şekli:
GAZEL
KOŞMA
Ses ve söyleyiş:
Arapça sözcüklerde kullanılan uzun ünlüler söyleyişi ve kullanılan Aruz veznini etkiler
Sözcükler yazıldıkları gibi söylenir
Dil ve Anlatım:
Arapça ve Farsça etkisinde,ağır,sanatlı dil
Sade dil,halkın kullandığı deyimler,yerel söyleyişler
Tema:
Aşk ,tabiat,övgü,hiciv gibi soyut temalar , soyut-kusursuz- sevgili
Somut sevgili,tabiat,ayrılık ,kahramanlık gibi temalar
7.Şiirde kullanılan söz sanatlarını gösteriniz.(3+2+2+3: 10p.)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su ( eşk :göz yaşı , od :ateş , ) Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
Mecaz: od (ateş) kelimesinde
Tezat: su ve ateş kelimeleriyle
Açık istiare: Yüreğindeki acılar ateşe benzetilmiştir.
Hüsn-i talil: Gözyaşlarının gönüldeki ateşi söndürmek için akıtıldığını söyler.
8. Aşağıdaki boşlukları uygun sözcüklerle doldurunuz.(5*2 : 10p)
-Divan şiirinde kullanılan kalıplaşmış ,sanatlı ,güzel sözlere …MAZMUN…denir.
-Terkibibentte bentleri birbirine bağlayan beyitlere …VASITA BEYİTİ denir
-Aşık tarzı halk şiirinin son büyük temsilcisi …AŞIK VEYSEL…………
-Kaynağını Türk sözcüğünden alan ve “Türklere mahsus şarkı” anlamındaki halk edebiyatı ürününe TÜRKÜ.denir.
-Türk düşünce tarihinin büyük dehası, gerçek bir halk filozofu, yalnız yasadığı 13. yüzyılın değil bütün zamanların en büyük nüktecisi, Türk zekasını, mizah dehasının en önemli temsilcisi NASRETTİN HOCA …
9.Aşağıdaki cümlelerin karşısına doğru - yanlış ifadelerini belirtiniz.(10p)3
-Köroğlu ve Dadaloğlu koçaklamalarıyla tanınır ( D
-Semailer koşmaya göre daha hafif ,daha kıvrak bir ezgiyle söylenir. ( D )
-Aşık Ömer,Erzurumlu Emrah,Seyrani, Divan edebiyatından etkilenmiştir ( D )
-Kayıkçı Kul Mustafa gezgin asker şairdir (D )
-Şarkının söylenişte ve bestelenişte en güzel mısrasına berceste denir. ( Y)
Heredot'un yazdığı Mısır firavununun dilin kökeni deneyinde doğunca çobana verilecerek kapatılan, o dahil kimseyle konuşturulmayan çocuğun söylediği ilk kelime nedir?
A) Ver B) Anne C) Ekmek D) Su
Çoban bir gün çocuklardan birinin "bekos" diye bağırdığını duyar ve bunun Frigce olduğu sonucuna varır. Çünkü "bekos" kelimesi Frigce ekmekanlamına gelir. Bu şekilde, Friglerin Mısırlılardan ve öteki milletlerden daha eski olduğu ve Frigce'nin insanların orijinal dili sonucuna varırlar. Heredot dışında, günümüze ulaşan ve bu hikayeyi doğrulayan başka bir kaynak yoktur.
Ahmet Kabakoğlu Anaokulu’nda hizmetli olarak görev yapmaktayım. Annemin 5 yıldır yatalak olduğundan sürekli iki insanla yatırlıp kaldırılması gerekiyor, babam ise 85 yaşlarında olduğu için kendisi bakıma muhtaç durumda olduğundan anneme bakamıyor. Bu sebeple benim yakınlarında bulunmam gerekiyor. Bundan dolayı Evciler’de uygun gördüğünüz bir okula tayinimin yapılmasını talep ediyorum. Bilgilerinize arz ederim.
İnsanlık tarihinde, savaşları saymazsak en can alıcı hastalıklardan biridir Tüberküloz,diğer adıyla verem.Daha düne kadar bir çok insanın canını alan verem,soluduğumuz hava ile akciğerlere giren verem mikrobunun yol açtığı bulaşıcı bir hastalıktır.
Geçmişte birçok insanın acılar içinde kıvranıp çaresiz bir şekilde ölümü beklemeye mecbur bırakan ve nice ünlü şairlerin şiirlerinde yer alan bir hastalıkmış verem.Düne kadar o kadar yaygınmış ki Türk filmlerine,edebiyatımıza konu olmuş ve halk şairlerinin eserlerinde yerini almıştır.Babasını,eşini,annesini hatta üç aylık beşiğinde yatan minicik evlatlarını toprağa verenler oldu bu amansız hastalık yüzünden.Abdülhak Hamit Tarhan eşi Fatma hanım verem yüzünden öldüğünde Makber’i yazmış.Acıyı, kederi, özlemi satır satır kağıda döktüren baş belası bir hastalık bu.Eğer önceden fark edip de tedavi olursak ölüme mecbur kalmayız ama geç kalmışsak tedaviye,canınızı onlar için verecek kadar sevdiğiniz insanların gözlerinin içine bakarak vedalaşırız her bireriyle.Ardında kalanlarda ağıtlar yakıp gözyaşlarına boğulmaktan başka bir şey yapamıyor.Ne çok türküler yazılmıştır veremle ilgili.Acılar,özlemler,kederler kağıtlardan, satırlardan taşmıştır.Ağıtlarla,nağmelerle ,ezgilerle haykırmışlardır duydukları nefreti bu hastalığa.
Kaderim mi kötü talihim mi bozuk İnsanlar uzaktan diyor ki yazık Sevdiğim ağlıyor ciğerim ezik Kanadımı, kolumu kırdın verem
Ardından ağıtlar yakılan daha tüyü bitmemiş bebeklerin katili olan verem günümüz teknolojisine yenik düşmüştür. Özellikle temiz hava, bol gıda ve sağlıklı beslenme gibi yöntemlerle daha vereme yakalanmadan veremle başa çıkmanın yolları insanlara aşılanmıştır. Tabi ki tedavi kadar da zihnimizde ne düşündüğümüzde önemlidir. Öncelikle gözümüzde çok fazla büyütmemeliyiz veremi. Beynimizdeki veremle ilgili tüm olumsuzlukları silerek hayata bardağın boş değil de dolu tarafından bakarak veremi kolayca yenmeye inanmalıyız.Biz umudumuzu yitirmediğimiz , hayata sımsıkı tutunduğumuz sürece verem değil hiçbir hastalığın başımıza dert olamayacağı gözler önündedir.
LYS tercih sonuçları ne zaman açıklanacak? ÖSYM 2013
24 Tem 2013
ÖSYM'nin Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) tercih sonuçlarını erken açıklayıp sürpriz yapması bekleniyor. Gözler ÖSYM'de... Güncel!
Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS ) sonuçlarına göre tercih yapan 1 milyondan fazla üniversite adayı ve aileleri 2013 LYS sonuçları nın açıklanmasını bekliyor..
Üniversiteye giriş maratonunun ilk aşaması olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) 24 Mart’ta; 5 farklı alanda düzenlenen ikinci aşama Lisans Yerleştirme sınavları LYS ise 15- 23 Haziran tarihleri arasında yurt genelinde gerçekleşmişti.
450 BİN ADAY TERCİH YAPMADI
Herhangi bir puan türünden 180 ve üzeri puan alan adayların girdiği LYS sonrası tercih maratonu da 18 Temmuz tarihinde son buldu. Bu kapsamda LYS puanına göre tercih hakkı kazanan 1 milyon 559 bin 466 adaydan 1 milyon 112 bin 451'i bu hakkını kullandı. Adaylardan 446 bin 995'i ise hiçbir programı tercih etmedi.
SONUÇLAR 8 GÜNDE AÇIKLANMIŞTI
ÖSYM ’nin bu yıl rekor bir hızla sınav sonuçlarını açıklaması, üniversite adaylarının heyecanını arttırdı. YGS ve LYS sonuçları, sınavların tamamlanmasının ardından 8 gün içerisinde açıklanmıştı. Adaylar tercih ve yerleştirme sonuçlarının da yine kısa süre içerisinde açıklanmasını bekliyor.
DAHA DETAYLI BİR ÇALIŞMA
Daha önce sınav sonuçlarının 8 günde açıklanması nedeniyle yerleştirme ile ilgili çalışmaların da 8 günde bitmesi beklentisi oluştu. ÖSYM yetkilileri ise sınav sonuçlarının daha kısa sürede açıklanabildiğini, ancak tercihlerle ilgili çalışmanın daha detaylı olarak yapıldığı için biraz daha zaman alabileceğini belirttiler. Öğrenciler tercihlerle ilgili formları 18 Temmuz tarihinde ÖSYM’ye vermişlerdi. samanyoluhaber halilakpinar.net
MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî ve özel örgün ortaöğretim kurumlarında eğitim, öğretim, yönetimve işleyişe ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Yönetmelik, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî ve özel örgün ortaöğretim kurumlarının eğitim, öğretim, yönetim ve işleyişine ilişkin usul ve esasları kapsar.
Dayanak
MADDE 3- (1) Bu Yönetmelik, 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, 17/3/1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 30/5/1997 tarihli ve 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu, 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4- (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Alan: Ortaöğretim kurumlarında ortak özelliklere sahip birden fazla meslek dalını içeren; bilgi, beceri, tutum, davranış ve istihdam imkânı sağlayan programların her birini,
b) Atölye: Mesleki ve teknik eğitim programlarının gerektirdiği uygulamalı derslerde bilgi, beceri ve davranışların kazandırılması amacıyla sağlık ve güvenlik koşulları da dikkate alınarak gerekli donatımı yapılmış eğitim, öğretim, uygulama ve üretim yapılan ortamı,
c) Bakanlık: Millî Eğitim Bakanlığını,
ç) Bilişim araçları: Ses ve görüntü kaydı yapma özelliği olan cep telefonu ve kamerayla bilgi toplama, saklama, tasarlama, işleme, aktarma ve çoğaltmada kullanılan bilgisayar, internet, veri depolama aygıtları çağrı cihazı ve benzeri araçları,
d) Çerçeve öğretim programı: Bir meslek alanında ve/veya dalında modüler yapıda hazırlanan öğretim programının tanıtımı ve uygulanmasıyla ilgili açıklamaları, haftalık ders çizelgeleri, programda yer alan dersleri, dersleri oluşturan modülleri, modülde kazandırılacak bilgi ve becerileri gösteren program yapısını,
e) Dal: Mesleki ve teknik ortaöğretim programlarında uygulanan bir alan altında belirli konularda uzmanlaşmaya yönelik bilgi, beceri, tutum, davranış gerektiren ve istihdam imkânı sağlayan işkollarından her birini,
f) Ders yılı: Derslerin başladığı tarihten kesildiği tarihe kadar geçen süreyi,
g) Dönem: Ders yılının başladığı tarihten yarıyıl tatiline, yarıyıl tatili bitiminden ders kesimine kadar geçen süreyi,
ğ) Eğitim kampüsü: Değişik tür ve derecedeki birden fazla okul ve kurumuyla bunlara bağlı pansiyon, yatakhane, yemekhane, kütüphane, spor alanları, rehberlik ve sağlık ünitesi, konferans salonu, çok amaçlı salon ve benzeri yerleri içerisinde bulunduran alanı,
h) e-Okul: Eğitim, öğretim ve yönetimle ilgili iş ve işlemlerin elektronik ortamda yürütüldüğü ve bilgilerin muhafaza edildiği sistemi,
ı) Geçiş: Öğrencilerin farklı program, tür, alan, dal veya ortaöğretim kurumları arasında yapılan değişikliği,
i) Kaynaştırma yoluyla eğitim: Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini, destek eğitim hizmetleri de sağlanarak akranlarıyla birlikte sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim uygulamalarını,
j) Laboratuvar: Derslerle ilgili iş, işlem, deney, gözlem, inceleme, araştırma, geliştirme ve benzeri uygulamaların yapılması amacıyla sağlık ve güvenlik koşulları da dikkate alınarak gerekli donanıma sahip eğitim ve öğretim laboratuvarı ile mesleki ve teknik eğitimde uygulama ve üretim yapılan ortamı,
k) Modül: Bir meslek alanının öğretim programında kendi içinde bir bütün, tek başına öğretilebilir/öğrenilebilir içeriğe sahip olan, kendi alanındaki diğer program birimleriyle bütünleşerek daha geniş mesleki işlevler grubu oluşturma özelliği gösteren, gerektiğinde bir sertifikayla belgelendirilerek istihdam yeterliliği kazandıran program birimini,
l) Nakil: Aynı tür program, alan veya dalda öğrenim gören öğrencilerin ortaöğretim kurumları arasında yer değişikliğini,
m) Ortaöğretim Kurumu: Ortaokul veya imam-hatip ortaokulundan sonra dört yıllık eğitim ve öğretim veren, resmî ve özel örgün eğitim okul ve kurumlarının her birini,
n) Ödül: Öğrencilerin kendilerinden beklenen davranışları göstermeleri, kurallara uymaları, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere aktif olarak katılmaları ve derslerdeki başarılarına göre teşvik edilmesini,
o) Öğrenci: Ortaöğretim kurumlarında örgün eğitim görenleri,
ö) Öğrenme Kazanımları: Herhangi bir öğrenme sürecinin tamamlanmasından sonra bireyin sahip olduğu bilgi, beceri ve yetkinlikleri,
p) Öğretim yılı: Ders yılının başladığı tarihten ertesi ders yılının başladığı tarihe kadar geçen süreyi,
r) Ölçme araçları: Öğrencilerin bilgi, beceri ve kazanımlarının ölçülmesinde başvurulacak yazılı ve uygulamalı sınavlar, performans çalışması ve projeyi,
s) Performans çalışması: Ders programında öngörülen eleştirel düşünme, problem çözme, okuduğunu anlama, yaratıcılığını kullanma ve araştırma sonucu elde edilen kazanımın yazılı ve sözlü olarak paylaşılmasına yönelik öğretmenin gözetiminde yapılan bireysel veya grup çalışmasını,
ş) Proje: Öğrencilerin istekleri doğrultusunda belirlenen bir konuda inceleme, araştırma ve yorum yapma; yeni bilgilere ulaşma, özgün düşünce üretme ve çıkarımlar sonucunda bir ürün ortaya koymak amacıyla ders öğretmeni rehberliğinde bireysel veya grup hâlinde yaptıkları çalışmayı,
t) Sınav analizi: Sınav sonuçlarının soru, şube ve sınıf bazında ayrıntılı olarak değerlendirilmesi,
u) Yaz uygulaması: Anadolu sağlık meslek lisesi öğrencilerinin çerçeve öğretim programları gereği ders kesiminden yeni öğretim yılı başına kadar olan sürede staj esaslarına göre sağlık işletmelerinde yapmakla yükümlü oldukları uygulamalı meslek eğitimini,
ü) Yeterlilik sınavı: Hazırlık sınıfı bulunan ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin Türkçe ve birinci yabancı dil derslerinde yeterliliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılan sınavı,
v) Yüz yüze eğitim: İşletmelerde meslek eğitimi ve staj kapsamında yapılan ders görevleri hariç olmak üzere, öğretim programlarında öngörülen teorik ve uygulamalı derslerin eğitiminin derslik, atölye, laboratuvar, işletmelerin eğitim birimi gibi eğitim ortamlarında öğretmen gözetiminde yapılan eğitimi,
y) Zümre öğretmenler kurulu: Aynı dersi okutan öğretmenlerle varsa diğer eğitici personelden oluşan kurulu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
İlkeler, Ortaöğretim Kurumlarının Kuruluşu ve Amaçları
İlkeler
MADDE 5- (1) Ortaöğretim kurumları işlevlerini Türk millî eğitiminin genel ve özel amaç ile temel ilkeleri doğrultusunda, evrensel hukuka, demokrasi ve insan haklarına uygun; öğrenci merkezli, aktif öğrenme ve demokratik kurum kültürü anlayışıyla yerine getirir.
Ortaöğretim kurumlarının kuruluşu
MADDE 6- (1) Ortaöğretim kurumları, ortaokul veya imam-hatip ortaokulu üzerine öğrenim süresi dört yıl olan yatılı ve/veya gündüzlü olarak eğitim ve öğretim veren kurumlardır.
(2) Bu kurumlar;
a) Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, güzel sanatlar liseleri ve spor liseleri,
b) Anadolu imam-hatip liseleri ve imam-hatip liseleri,
c) Meslek liseleri, teknik liseler, Anadolu meslek liseleri, Anadolu sağlık meslek liseleri, Anadolu teknik liseleri mesleki ve teknik eğitim merkezleri ile ortaöğretimin genel lise, imam-hatip lisesi ve mesleki ve teknik ortaöğretim programlarını tek yönetim altında uygulayan çok programlı liselerden
oluşur.
(3) Sosyal bilimler liselerinde hazırlık sınıfı açılır; ayrıca Bakanlıkça uygun görülen diğer ortaöğretim kurumlarında da hazırlık sınıfı açılabilir.
(4) Ortaöğretim kurumlarının açılması, kapatılması ve ad verilmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
Ortaöğretim kurumlarının amaçları
MADDE 7- (1) Ortaöğretim kurumları;
a) Öğrencileri bedenî, zihnî, ahlâkî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştirmeyi, demokrasi ve insan haklarına saygılı olmayı, çağımızın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlamayı,
b) Öğrencileri ortaöğretim düzeyinde ortak bir genel kültür vererek yükseköğretime, mesleğe, hayata ve iş alanlarına hazırlamayı,
c) Eğitim ve istihdam ilişkilerinin Bakanlık ilke ve politikalarına uygun olarak sağlıklı, dengeli ve dinamik bir yapıya kavuşturulmasını,
ç) Öğrencilerin öz güven, öz denetim ve sorumluluk duygularının geliştirilmesini,
d) Öğrencilere çalışma ve dayanışma alışkanlığı kazandırmayı,
e) Öğrencilere yaratıcı ve eleştirel düşünme becerisi kazandırmayı,
f) Öğrencilerin dünyadaki gelişme ve değişmeleri izleyebilecek düzeyde yabancı dil öğrenebilmelerini,
g) Öğrencilerin bilgi ve becerilerini kullanarak proje geliştirerek bilgi üretebilmelerini,
ğ) Teknolojiden yararlanarak nitelikli eğitim verilmesini,
h) Hayat boyu öğrenmenin bireylere benimsetilmesini,
ı) Eğitim, üretim ve hizmette uluslararası standartlara uyulmasını ve belgelendirmenin özendirilmesini
amaçlar.
(2) Ayrıca:
a) Fen liseleri, fen ve matematik alanlarında; sosyal bilimler liseleri, edebiyat ve sosyal bilimler alanlarında öğrencilerin bilim insanı olarak yetiştirilmelerine kaynaklık etmeyi,
b) Anadolu öğretmen liseleri, öğrencilere öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği ön bilgi, beceri, tutum ve davranışları kazandırmayı,
c) Güzel sanatlar liseleri, öğrencilere güzel sanatlarla ilgili temel bilgi ve beceriler kazandırmayı ve güzel sanatlar alanında nitelikli insan yetiştirilmesine kaynaklık etmeyi,
ç) Spor liseleri, öğrencilere beden eğitimi ve spor alanında temel bilgi ve beceriler kazandırmayı, beden eğitimi ve spor alanında nitelikli insan yetiştirilmesine kaynaklık etmeyi,
d) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında;
1) İş, hizmet ve sağlık alanlarında ihtiyaç duyulan ulusal ve uluslararası meslek standartlarına uygun nitelikte insan gücünün yetiştirilmesi, mesleki bilgi ve becerilerinin güncelleştirilmesi ve uygulanan programlarla girişimcilik bilinci, meslek etiği, iş sağlığı ve güvenliği kültürü ile iş alışkanlığının kazandırılmasını,
2) Mesleki eğitim görenlerin istihdama hazırlanmasını,
e) Anadolu imam-hatip liseleri ve imam-hatip liselerinde; imamlık, hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi dinî hizmetlerin yerine getirilmesine kaynaklık edecek gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılmasını
amaçlar.
İKİNCİ KISIM
Eğitim ve öğretim
BİRİNCİ BÖLÜM
Eğitim ve Öğretim Etkinlikleri, Ders Süresi ve Günlük Çalışma Saatleri
Eğitim ve öğretim etkinlikleri
MADDE 8- (1) Eğitim ve öğretim etkinlikleri;
a) Uygulanan program tür ve içeriklerine uygun olarak yürütülür.
b) Bilimsel düşünme becerilerine sahip, öğrenmeyi öğrenen, üretken, bilgiye ulaşabilen, iletişim kurabilen, bilişim teknolojilerini kullanabilen, eğitim sürecine aktif olarak katılan, millî, insanî ve evrensel değerleri benimsemiş öğrenciler yetiştirecek biçimde yapılandırılır.
c) Okul, işletme ve/veya programların özelliğine uygun mekânlarda yürütülür.
(2) Yabancı dil, Kur’an-ı Kerim ve meslek derslerinde şube ve grup oluşturulurken okulların, programların ve derslerin özelliklerinin yanı sıra öğrenci seviyeleri de dikkate alınır.
(3) Özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler, bireysel yeterliliklerine dayalı gelişim özellikleri dikkate alınarak yaşam becerilerini geliştirmek ve öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortaöğretim kurumlarında açılan programlardan yararlandırılır.
(4) Öğrencilerin ilgi, istek ve yetenekleriyle ortaöğretim kurumlarının özelliklerine göre öğretmen gözetiminde bireysel veya gruba yönelik alan uygulamaları, etkinlikler ve serbest çalışmalar yapılır. Bu kapsamda spor salonu, spor sahası, müzik odası, atölye, laboratuvar, kütüphane, konferans salonu ve diğer uygulama mekânlarından öğrencilerin yararlanmaları için okul yönetimlerince gerekli tedbirler alınır. Ortaöğretim kurumlarında hangi uygulamalara ve etkinliklere yer verileceğine okul, çevre ve uygulanan programların özelliğine göre zümre öğretmenler kurulunun önerisi doğrultusunda okul yönetimince karar verilir.
Ders süresi ve günlük çalışma saatleri
MADDE 9- (1) Ortaöğretim kurumlarında bir ders saati süresi 40 dakikadır. Dersler arasındaki dinlenme süreleri okul yönetimlerince belirlenir. Derslerin başlama, bitiş ve öğle arası dinlenme süreleri millî eğitim müdürü veya ilgili müdür yardımcısı ya da şube müdürünün başkanlığında eğitim bölgesi danışma kurulu başkanlarıyla yapılan toplantıda ortaöğretim kurumlarının özellikleri, uygulanan programlarıyla çevre ve ulaşım şartları dikkate alınarak belirlenir. Ancak dersler arasındaki dinlenme süresi 5 dakikadan, öğle arası dinlenme süresi ise 45 dakikadan az olamaz.
(2) Dersler, zümre öğretmenler kurulunun önerisi ve okul müdürünün onayı ile blok olarak da yapılabilir. Ancak her blok ders, iki ders saati süresiyle sınırlıdır.
(3) İşletmelerde yapılan mesleki eğitim, yaz uygulamasıyla okul ve işletmelerde yapılan staj çalışmalarında bir ders saati süresi 60 dakikadır.
(4) İşletmelerdeki mesleki eğitimin gündüz yapılması esastır. Ancak 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 73 maddesine göre sanayiye ait işlerin dışındaki diğer sektörlerde mesleki eğitim, sektörün ve program türünün özelliği ile iklim şartları ve yılın belli zamanlarında çalışan işletmeler dikkate alınarak, il istihdam ve mesleki eğitim kurulunun kararıyla saat 22:00’yi geçmemek üzere gece de yapılabilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Öğretim Programları, Dersler,
Ders Kitapları, Eğitim ve Öğretim Materyalleri
Öğretim programları
MADDE 10- (1) Ortaöğretim kurumlarında;
a) Yükseköğretime, hem mesleğe hem yükseköğretime, hayata, iş alanlarına hazırlayan ve Bakanlıkça uygun görülen ders çizelgeleriyle öğretim programları uygulanır. Ortaöğretim kurumlarının özelliğine göre hangi derslere ağırlık verileceği haftalık ders çizelgesinde ve program açıklamalarında belirtilir.
b) Öğretim programları, öğrencilerin ilgi, istek ve yetenekleri yanında bireysel farklılıklarına ve yönelecekleri alanın özelliklerine, okul ve program türlerine uygun olarak ortak dersler, alan ve dal dersleri ile seçmeli derslerden oluşur.
c) Ortak dersler, her öğrencinin ortaöğretim kurumunu bitirinceye kadar aldığı, asgarî ortak bir genel kültür veren, toplum sorunlarına duyarlı, yurdun ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunma bilincini ve gücünü kazandırmayı amaçlayan ve yükseköğretim programlarına hazırlayan derslerdir.
ç) Alan ve dal dersleri, öğrenciyi hedeflediği yükseköğretim programlarına ve/veya mesleğe, iş alanlarına yönelten ve bu yönde gelişme imkânı sağlayan derslerdir.
d) Seçmeli dersler, öğrencilerin hedefledikleri ve yöneldikleri alanda gelişmelerine veya ilgi ve istekleri doğrultusunda çeşitli programlarda ilerlemelerine, kişisel yeteneklerini geliştirmelerine imkân sağlayan derslerdir.
e) Uygun ortamın ve öğretmenin bulunması hâlinde, eğitim bölgesi müdürler kurulunca uygun görülecek ortaöğretim kurumlarında öğrencileri girişimcilik ve üretkenliğe yöneltecek çevrenin ihtiyaç ve özelliklerine uygun yeni seçmeli dersler öğretim kapsamına alınabilir. Bu gibi derslerin öğretim programı, eğitim bölgesindeki zümre öğretmenlerince hazırlanır ve il millî eğitim müdürünün onayıyla uygulamaya konur. İlk defa uygulamaya konulacak programların bir örneği bilgi için Bakanlığın ilgili birimine gönderilir.
f) Bakanlıkça hazırlanan eğitim programları esas alınarak özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilere ilgi, istek, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda 31/5/2006 tarihli ve 26184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre okulda kurulan bireyselleştirilmiş eğitim programı geliştirme birimince bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP) hazırlanır. Bu öğrencilerin başarıları, bu Yönetmeliğin sınıf geçme ve sınavlarla ilgili hükümlerine göre belirlenir.
g) Derslerin öğretimi Türkçe yapılır. Ancak ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan ve önünde hazırlık sınıfı bulunan ortaöğretim kurumlarında matematik ve fen bilimleri grubu derslerini birinci yabancı dille okutabilecek öğretmen bulunması ve en az 12 öğrencinin talep etmesi hâlinde bu derslerin öğretimi birinci yabancı dille de yapılabilir. Özel öğretim kurumlarında ve Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulayan okullarda bu sayı aranmaz.
ğ) Şartları uygun olan ortaöğretim kurumlarında Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına da yer verilebilir. Uluslararası Bakalorya (IB) programının uygulanması durumunda yaratıcılık-etkinlik-hizmet (CAS) çalışmalarına ağırlık verilir. Bu programa katılan öğrenciler için matematik ve fen bilimleri dersleri yabancı dille okutulur.
(2) 9 uncu sınıf öncesi hazırlık sınıfı öğretim programlarında aşağıdaki esaslara uyulur.
a) Yabancı dil dersinde öğrencilere dinleme, konuşma, okuma, yazma becerileri yönünden yabancı dil programında belirlenen kazanımlara uygun olarak eğitim verilir. Haftalık ders çizelgesinde belirtilen ders saatinin becerilere göre dağılımı, hazırlık sınıfı yabancı dil zümre öğretmenlerince belirlenir.
b) Türkçe dersinde öğrencilere dinleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerinin geliştirilmesine yönelik öğretim programında belirtilen kazanımlar dikkate alınarak metinler veya etkinlikler yoluyla dinlediklerini, okuduklarını anlayıp yorumlayabilme becerilerinin kazandırılması hedeflenir.
(3) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında öğretim programları Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yayımlanan Ulusal Meslek Standartları doğrultusunda güncellenir ve gerekli durumlarda Ulusal ve Uluslararası Meslek Standartları dikkate alınarak yeni eğitim programları hazırlanır.
Ders seçimi
MADDE 11- (1)Derslerin seçimi ve buna yönelik açıklamalar ders kesiminden önce okul müdürlüğünce öğrencilere duyurulur.
(2) Ders seçimi veli, sınıf rehber öğretmeni ve rehber öğretmenin bilgisi dâhilinde öğrenci tarafından ders kesiminden haziran ayının son iş günü mesai saati bitimine kadar e-Okul sistemi üzerinden yapılır. Süresi içerisinde ders seçimi yapmayan öğrencilerin dersleri okul yönetimince belirlenir.
(3) 9 uncu sınıfa yeni başlayan öğrencilerin ders seçimleri ile seçilen derslerde değişiklik yapılmasına ilişkin işlemler ders yılının ilk haftası içinde yapılır.
(4) Seçmeli ders en az 12 öğrencinin talebi doğrultusunda öğretime açılır. Ders yılı içerisinde öğrenci sayısı azalsa bile o dersin okutulmasına devam edilir. Ortak derslerde ise sınıf bütünlüğü esastır. Özel öğretim kurumlarında bu şartlar aranmaz.
Haftalık ders programı
MADDE 12- (1) Okul yönetimince hazırlanan haftalık ders programı, öğretim yılı başında veya ders yılı içinde öğretmenler kurulunda görüşülür. Okul müdürünün onayına bağlı olarak uygulamaya konulur. Bu programda yönetici ve öğretmenlerin okutacakları derslerin gün ve saatlere göre dağılımı yapılır ve ilgililere yazılı olarak imza karşılığı duyurulur.
(2) Haftalık ders programı düzenlenirken:
a) Okulların eğitim ortamı, öğretmen durumu, fizikî şartlarla pedagojik esaslar göz önünde bulundurulur.
b) Dersler, özelliklerine göre üst üste veya haftanın belirli günlerine dengeli olarak dağıtılır. Bayrak törenleri dikkate alınarak beden eğitimi ve müzik derslerinin haftanın ilk ve son iş gününe konulmasına özen gösterilir.
c) Uygulamalı meslek dersleri, imkânlar ölçüsünde birbirini izleyecek şekilde planlanır.
ç) Programda teorik ve uygulamalı derslere aynı günde yer verilmesi durumunda, teorik derslere öğleden önce, uygulamalı derslere ise öğleden sonraki saatlerde yer verilmesine özen gösterilir.
Ders kitapları, eğitim ve öğretim materyalleri
MADDE 13- (1) Ders kitapları Bakanlıkça belirlenir, Tebliğler Dergisinde ve/veya elektronik ortamda yayımlanarak ilan edilir.
(2) Ders kitabı ya da ders kitabı yerine kullanılacak basılı veya elektronik ortamda hazırlanan eğitim ve öğretim araç, gereç ve materyallerinin temini ve kullanımıyla ilgili hususlarda 12/9/2012 tarihli ve 28409 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği hükümlerine uyulur.Uygulamalı meslek derslerinde ise çerçeve öğretim programlarına uygun modüller, eğitim araç, gereç ve materyalleri kullanılır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Resmî Tatil Günleri ve Çalışma Takvimi
Resmî tatil günleri
MADDE 14- (1) Okulların hafta sonu, yarıyıl ve yaz tatili dışındaki resmî tatil günleri 17/3/1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile 5/5/2012 tarihli ve 28283 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ulusal ve Resmî Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenir ve yıllık çalışma takviminde belirtilir.
(2) Öğleden sonra tatil olan günlerde yarım gün programı uygulanır.
Çalışma takvimi
MADDE 15- (1) Ders yılı iki döneme ayrılır. Ders yılının başlaması, birinci yarıyıl ikinci yarıyıl ve yaz tatilleriyle ders kesimi tarihleri Bakanlıkça belirlenir. Ders yılının 180 iş gününden az olmaması esastır. Ancak 180 inci iş gününün hafta arasına rastlaması durumunda ders yılının bitim tarihi, haftanın son iş gününe kadar uzatılır. Ders yılının süresi, derslerin başladığı günden kesildiği güne kadar okulun açık bulunduğu günlerle öğrencilerin törenlere katıldıkları resmî ve mahallî bayram günleri sayılarak hesaplanır. Bu tarihler göz önünde bulundurularak millî eğitim müdürlüklerince hazırlanacak çalışma takvimi valilik onayı ile yürürlüğe konur.
(2) Eğitim ve öğretimi aksatacak nitelikte olağanüstü durum, sel, deprem, hastalık, havanın aşırı sıcak ve soğuk olması gibi nedenlerle il veya ilçe hıfzıssıhha kurulunun kararı ile gerekli gördüğü ve mahalli mülkî idare amirinin onayladığı durumlarda okullarda öğretime ara verilir. Bu gibi durumlarda öğrencilerin derslerinde eksik kalan konularda yetiştirilmesi için okul yönetimleri ve millî eğitim müdürlüklerince gerekli önlemler alınır. İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrenciler işletmelerin şartlarına uyar.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Rehberlik, Sosyal Etkinlikler, Okul ve Çevre İlişkileri
Rehberlik
MADDE 16- (1) Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri,17/4/2001 tarihli ve 24376 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
(2) Bu hizmetlerin yürütülmesi için okul yönetimince gerekli araç, gereç ve uygun ortam sağlanır.
Zararlı alışkanlıklardan korunma
MADDE 17- (1) Ortaöğretim kurumlarında güvenli ortamın sağlanmasına yönelik koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması, zararlı alışkanlıkların önlenmesi ve öğrencilerin şiddetten korunması amacıyla rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri kapsamında okul merkezli, temel önleme çalışmaları yürütülür. Bu konuda, okul yönetimi öğretmen, veli, çevre ile işbirliği yaparak gerekli önlemleri alır.
Sosyal etkinlikler
MADDE 18- (1) Ortaöğretim kurumlarında; öğrenci kulüp faaliyetleri, topluma hizmet etkinlikleri, geziler, törenler ile diğer bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda yapılacak çalışmalar 13/1/2005 tarihli ve 25699 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
Okul ve çevre ilişkileri
MADDE 19- (1)Eğitim ve öğretim faaliyetlerinde okul, aile, çevre ile ilişkilere ve işbirliğine önem verilir.
(2) Okul yöneticileri tarafından okul faaliyetleri tanıtılır, yapılan çalışmalar hakkında öğretmen, öğrenci, veli ve çevre bilgilendirilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Öğrenci İşleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Ortaöğretime Geçiş ve Kayıtlar,
Alan/Dala Geçiş ve Görevlere İlişkin Hükümler
Ortaöğretime geçiş esasları
MADDE 20-(1) Ortaokulu veya imam-hatip ortaokulunu bitiren öğrenciler, ortaöğretime yerleştirmeye esas puana ve/veya yetenek sınav puanına göre veya herhangi bir puan kullanmaksızın tercihleri doğrultusunda ortaöğretim kurumlarına geçiş yaparlar.
(2) Merkezi yerleştirmeyle öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına; Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanıve/veya özel yetenek, mülakat ve/veya beden yeterliği sınav puanı ile tercihler doğrultusunda yerleştirme yapılır.
(3) Yetenek sınav puanıyla öğrenci alan güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine öğrenci alımı ve kayıt işlemleri Bakanlıkça belirlenen esas ve usullere göre yapılır.
(4) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanının belirlenmesi ve yerleştirmeyle ilgili usul ve esaslar yönergeyle belirlenir.
(5) Ortaöğretim kurumlarına geçişle ilgili başvuru, tercih, yerleştirme ve kayıtlara ilişkin açıklamalar Bakanlıkça her yıl yayımlanacak kılavuz/kılavuzlarda belirtilir, elektronik ortamda yayımlanarak kamuoyuna duyurulur.
Kayıt şartları
MADDE 21- (1) Ortaöğretim kurumlarına kaydolmak için ortaokulu veya imam-hatip ortaokulunu bitirmiş ve öğretim yılının başlayacağı tarihte 18 yaşını bitirmemiş olma şartı aranır. Yaş şartını taşımayan öğrencilerin örgün ortaöğretim kurumlarına kayıtları yapılmaz.
(2) Kayıtlar, öğrencinin e-Okul sistemi veya denklik belgesindeki bilgilerine göre yapılır. Adres tespitinde ulusal adres veri tabanı ikamet adres bilgileri esas alınır. Öğrencilerden kayıt için başka belge istenmez.
(3)Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına kayıt yaptıracak öğrencilerin sağlık durumlarının ilgili mesleğin öğrenimine elverişli olması gerekir. Bu durum, programın özelliğine göre gerektiğinde sağlık raporuyla belgelendirilir.
(4) Evli olanların kayıtları yapılmaz, öğrenci iken evlenenlerin okulla ilişiği kesilerek kayıtları e-Okul üzerinden Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine gönderilir.
(5) Açık Öğretim Lisesi veya Mesleki Açık Öğretim Lisesinden naklen gelen öğrencilerin herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan örgün ortaöğretim kurumlarına kayıtları, öğrenim haklarının bulunması ve bu Yönetmelikte yer alan kayıt şartlarını taşımaları hâlinde ders kesiminden yeni öğretim yılının başlangıcına kadar geçen süre içerisinde yapılır.
(6) Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin kayıtlarında millî eğitim müdürlüklerince gerekli tedbirler alınır.
Kayıt işlemleri
MADDE 22- (1)Kayıtlar, kılavuz/kılavuzlarda belirtilen süreler içinde e-Okul sistemi üzerinden yapılır.
(2) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan ve/veya yetenek sınav puanına göre öğrenci alan okullara süresi içerisinde kayıt yaptırmayanlar bu okullara kayıt haklarını kaybederler.
(3) Herhangi bir puan kullanmaksızın yapılan kayıt işlemlerinde öğrencinin ikamet adresi ve okul tercihleri dikkate alınır. Ancak parasız yatılılığı kazanan öğrenciler, şehit veya gazi çocukları, son üç ay içinde anne veya babası ölen ya da kamu görevinden dolayı anne veya babasının görev yeri değişen öğrenciler, özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler, 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında “Koruma kararı verilen çocuklar”, 22nci ve 23 üncü maddesi kapsamında koruyucu aile yanına yerleştirilmiş çocuklar, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 305 inci maddesine göre evlatlık edinme öncesi bir yıllık geçici bakım sürecinde olan çocuklar, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında eğitim veya bakımtedbiri kararı verilen çocuklar, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde ikameti geçici olarak değiştirilmek zorunda kalınan öğrenciler ve yargı kararına bağlı olan kayıtlarla mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına kayıtlarda adrese dayalılık şartı aranmaz.
(4) Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan okul kayıt işlemlerinin, ders yılının ilk haftasının son iş günü mesai bitimine kadar tamamlanması esastır.
(5) Bir ortaöğretim kurumuna kayıt yaptırmayan öğrenciler, kayıt şartları uygun ve ikametlerinin bulunduğu yerleşim yerindeki herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan okullara kayıtları yapılmak üzere e-Okul sistemi üzerinden il/ilçe millî eğitim müdürlüklerine aktarılır. Bu durumdaki öğrencilerin velileri, öğrencilerini bir ortaöğretim kurumuna kaydettirmek ve devamını sağlamakla yükümlüdürler. Öğrencilerin okula kayıt ve devamıyla ilgili gerekli tedbirler okul yöneticileri, millî eğitim müdürleri ve mahalli mülkî idare amirleri tarafından alınır.
(6) İlgili mevzuat doğrultusunda evlat edinme, koruyucu aile hizmetleri ve koruma kapsamında olanların kayıt işlemlerinde adres bilgilerinin gizli tutulmasıyla ilgili gerekli tedbirler alınır.
(7) Kayıt işlemi yapılan öğrencilerden e-Okul sisteminde bulunanların bilgileri, yeni okuluna aktarılır. e-Okul sisteminde kaydı bulunmayanlar ile bilgileri eksik olanların güncel bilgileri sisteme işlenir.
(8) Yeni kayıt olan ve ders yılı başlamadan okuldan ayrılıp başka bir okula kayıt yaptırmak isteyen öğrencilerin kayıtları e-Okul sistemi üzerinden yeni okullarına aktarılır. Bunun dışında okuldan ayrılmak isteyenler hakkında ise nakillerle ilgili hükümler uygulanır.
Öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu
MADDE 23- (1) Birden fazla ortaöğretim kurumu bulunan okullar arasında koordinasyonu sağlamak üzere millî eğitim müdürlükleri bünyesinde her ders yılı sonunda öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu kurulur. Komisyon millî eğitim müdürünün görevlendireceği şube müdürünün başkanlığında Bakanlığın ortaöğretim, mesleki ve teknik eğitim, din öğretimi ve özel öğretim kurumları genel müdürlüklerine bağlı birer okul müdüründen oluşturulur ve görev süresi bir sonraki ders yılı sonuna kadar devam eder. Komisyonda, yabancı uyruklu öğrencilerin iş ve işlemlerinde ayrıca emniyet makamlarından yetkili bir temsilciye de yer verilir.
(2) Komisyonun görevleri;
a) Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan okullara yeni kayıt olacak öğrenci kontenjanını ilgili okul müdürlükleriyle işbirliği yaparak belirler.
b) Yurtdışından gelen ve denkliği yapılan Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan okullara yerleştirme ve nakil işlemlerini yürütür.
c) Yabancı uyruklu öğrencilerin kayıt- kabul ve nakille ilgili iş ve işlemlerini yürütür.
ç) Rehberlik ve araştırma merkezleri bünyesinde hizmet veren özel eğitim değerlendirme kurulu kararına göre özel eğitime ihtiyacı olan ve kaynaştırma yoluyla eğitim alacak öğrencileri durumlarına uygun okullara dengeli bir şekilde yerleştirir. İl/ilçe özel eğitim hizmetleri kuruluyla işbirliği yaparak gerekli önlemleri alır.
d) Özel eğitim gerektiren öğrencilerin yerleştirileceği sınıf mevcudunun azaltılmasına, aynı sınıfta iki ayrı özel eğitim gerektiren öğrenci grubundan öğrenci bulunmamasına ve öğrencilerin özel durumlarına göre gerekli fizikî düzenlemelerin yapılmasına yönelik tedbirleri alır.
e) Derslik, atölye, laboratuvar ve benzeri eğitim ortamları ile spor salonları ve alanlarının kapasitelerini ve kullanılabilme durumlarını belirler.
Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan ortaöğretim kurumlarında kontenjan belirlenmesi
MADDE 24- (1) Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına e-Kayıt sistemiyle öğrenci alınır. Bunların 9 uncu sınıfına alınacak öğrenci sayısıyla açılacak şube sayısı ilgili komisyonlarca belirlenip, ilçe ve il millî eğitim müdürlüklerince onaylanarak e-Kayıt sistemine yansıtılır.
(2) Alınacak öğrenci sayısının planlanmasında bir şubedeki öğrenci sayısının 34’ü geçmemesi esastır. Ancak öğrenci sayısının çok fazla, derslik sayısının yetersiz olduğu durumlarda, eğitim ortamı uygun olmak kaydıyla bir şubedeki öğrenci sayısı daha fazla olabilir, ancak 40’ı aşamaz.
Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan veya yetenek sınav puanıyla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarında kontenjan belirlenmesi
MADDE 25- (1)Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan veya yetenek sınav puanıyla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarında:
a) 9 uncu sınıflara ve hazırlık sınıfı bulunan okulların hazırlık sınıflarına alınacak öğrenci kontenjanlarını belirlemek üzere, okul müdürünün başkanlığında bir müdür yardımcısı, bir rehber öğretmen, öğretmenler kurulunca seçilen bir öğretmen, varsa alan/bölüm şefi, okul-aile birliğini temsilen bir velinin katılımıyla kontenjan belirleme komisyonu oluşturulur.
b) Hazırlık sınıfı ve 9 uncu sınıflara her yıl alınacak öğrenci ve oluşturulacak şube sayısı, okulun fizikî imkân ve donanımı dikkate alınarak komisyon tarafından tutanakla tespit edilir. Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, spor liseleri, güzel sanatlar liseleri ile Anadolu sağlık meslek liselerinde bir şubeye alınacak öğrenci sayısı 30; diğer okullarda ise 34’tür. Sınıf tekrarına kalan öğrenciler bu sayıya dâhil edilmez.
c) Fen, sosyal bilimler ve spor liselerinde hazırlık sınıfı ve 9 uncu sınıfa her yıl alınacak öğrenci sayısı 5 şubeyi, güzel sanatlar liselerinde ise her bir alana alınacak öğrenci sayısı 2’şer şubeyi geçemez.
(2) Kontenjanların ilanı:
a) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan okulların hazırlık veya 9 uncu sınıfına alınacak öğrenci sayısıyla açılacak şube sayısı, her yıl Bakanlıkça belirlenen takvime göre ilçe ve il millî eğitim müdürlüklerince de onaylanarak Bakanlığın ilgili birimine elektronik ortamda bildirilir. Bakanlıkça yapılan değerlendirme sonunda belirlenen kontenjanla tercih ve yerleştirmeye ilişkin açıklamalar kılavuzda ilan edilir. Kılavuz yayımlandıktan sonra kontenjanlarda değişiklik yapılamaz.
b) Yetenek sınav puanıyla öğrenci alan güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine alınacak öğrenci sayısı ve açılacak şube sayısı Bakanlıkça belirlenen takvime göre ilçe ve il millî eğitim müdürlüklerince onaylanarak Bakanlığın ilgili birimine elektronik ortamda bildirilir. Yapılan değerlendirme sonunda belirlenen kontenjan ilgili birim tarafından ilan edilir.
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında grup oluşturma
MADDE 26- (1) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında 9 uncu sınıfa kayıt yaptıran ve sınıf tekrar eden öğrenciler ile 10 uncu sınıfta sınıf tekrar edenler dâhil öğrenci sayısı 12’den az olan programlarda sınıf oluşturulmaz. Bu öğrenciler, ilgi ve istekleri dikkate alınarak diğer programlara yönlendirilir.
(2) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında sınıflara göre grup oluşturulmasında 16/7/1999 tarihli ve 99/13184 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine uyulur.
(3) Aynı alanda/dalda atölye ve laboratuvar donatımı olmaması nedeniyle uygulamalı eğitimlerini işyerlerinde yapan en az 8 kişiden oluşan öğrenci grubu için okul yönetimince öğretmen görevlendirilir.
(4) Mesleki Açık Öğretim Lisesi yüz yüze eğitim uygulamalarında öğrenci grup sayısıyla bir grupta yer alacak öğrenci sayısı 24/12/2005 tarihli ve 26033 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenir.
Yurtdışından gelen Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin kayıt ve nakilleri
MADDE 27- (1) Ortaöğretim kurumlarında okumakta iken çeşitli sebeplerle öğrenim görmek üzere yurtdışına giden öğrencilerden, bulundukları ülkede en az bir dönem öğrenim gören ve okulun nakil şartlarını taşıyanların nakilleri denklik belgesine göre önceki okullarına veya aynı türdeki diğer okullara yapılır. Öğrencinin denklikle ilişkilendirildiği sınıf e-Okul sistemine işlenir.
(2) Yurtdışında 8 inci sınıfı bitiren öğrenciler ile ortaöğretim kurumlarında asgari bir eğitim ve öğretim yılı öğrenim gören ve ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan okulların nakil şartlarını taşımayan öğrencilerin Anadolu, Anadolu imam-hatip veya Anadolu türü mesleki ve teknik liselere nakil ve geçişleri; denklik belgesine göre program uyumu dikkate alınarak okulların kontenjan durumu ve öğrencinin ikamet adreslerine uygun okullara öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu tarafından yapılır. Bu öğrencilerin nakli yapılan okuldan bir başka okula naklinde de bu fıkra hükümleri uygulanır.
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında nakil ve geçiş talebi bulunan öğrencilerin nakillerinde bu Yönetmeliğin devam-devamsızlıkla ilgili hükümlerine uyulur.
(4) Eğitimini yurtdışındaki ortaöğretim kurumlarında tamamlayan ancak denklik belgesine göre bazı ders, staj veya uygulamalarda eksikliği görülenlerden, bu Yönetmelik kapsamında öğrencilik şartlarını taşıyanların eksiklikleri millî eğitim müdürlüklerince ilişkilendirildikleri okul tarafından tamamlattırılır. Öğrencilik şartlarını taşımayanlar hakkında ise açık ortaöğretim kurumlarıyla ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Değişim programı kapsamındaki öğrencilerin kayıt ve nakilleri
MADDE 28- (1) Kültürlerarası öğrenci değişim programları çerçevesinde bir eğitim ve öğretim yılını geçmemek üzere, önceden durumlarını belgelendirerek yurtdışında öğrenim görmek için okuldan ayrılan öğrencilerin kayıtları okullarında saklı tutulur ve bunların durumları boş kontenjan olarak değerlendirilmez, yerlerine naklen öğrenci alınmaz. Bu kapsamda yurtdışında alınan öğrenim belgeleri, 5/3/2004 tarihli ve 25393 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Denklik Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirilerek öğrenci başarısına yansıtılır.
(2) Kültürlerarası öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrenim görmek üzere bir eğitim ve öğretim yılını geçmemek üzere Türkiye’ye gelenlerden Bakanlıkça uygun görülenler, okulların nakle ilişkin özel şartlarına bakılmaksızın belirlenen okullara misafir öğrenci olarak kabul edilirler. Bu öğrencilere öğrenim süresini kapsayan öğrenim durum belgesi düzenlenir.
Yabancı uyruklu öğrencilerin kayıtları
MADDE 29- (1) Yabancı uyruklu öğrencilerin kayıtlarında:
a) Usulüne uygun pasaport ve öğrenim vizesi almış olmaları şartı aranır.
b) Ülkesi belli olmayan veya sığınmacı/mülteci durumundaki yabancıların çocuklarından öğrenim vizesi istenmez. Bu durumda olanların emniyet makamlarınca verilmiş en az altı ay süreli ikamet izinleri yeterli görülerek kayıt esaslarına göre kayıtları yapılır.
c) Türkiye’de çalışma ve ikametlerine izin verilen yabancıların çocuklarından öğrenim vizesi istenmez. Ancak, anne, baba veya vasisinin çalışma izni aldığını veya en az altı ay ikamet izinlerinin bulunduğunu belgelendirmeleri gerekir.
ç) Türkiye’deki yabancı misyon şefliklerinde veya uluslararası kuruluş temsilciliklerinde görevli personelin çocuklarının kayıtları için usulüne uygun pasaport almış olmaları şartı aranır.
d) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanmış olup sonradan Bakanlar Kurulundan Türk vatandaşlığından çıkma izni alarak yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişilerin ve bunların çocuklarının kayıtları yapılır.
(2) Kayıtlarda okulların kayıt ve kabul şartları ayrıca aranır.
(3) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hususlarda 14/11/2002 tarihli ve 24936 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Göçmen İşçi Çocuklarının Eğitimine İlişkin Yönetmelik ve Millî Eğitim Bakanlığı Denklik Yönetmeliği hükümleri uygulanır.
Anadolu teknik ve teknik lisesine geçiş
MADDE 30- (1) Teknik liselere geçiş için, ortaöğretim kurumlarının 9 uncu sınıfını doğrudan geçen ve yılsonu başarı puanı en az 60 olan öğrenciler başvurabilir.
(2) Öğrenciler, yılsonu başarı puanlarına göre sıralanır. Yılsonu başarı puanı eşit olan öğrencilerden sırasıyla matematik, fizik, kimya, biyoloji, dil ve anlatım dersinin yılsonu başarı puanı yüksek olanına öncelik verilir.
(3) Anadolu teknik liselerine, kontenjan açığı bulunmasına ve ikinci fıkradaki şartların taşınmasına bağlı olarakortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan okullardan geçiş yapılabilir.
Alan ve dala geçiş
MADDE 31- (1) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanı ve/veya özel yetenek, mülakat ve/veya beden yeterliği sınavıyla öğrenci alan okullar dışındaki mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında, alan seçimi 10 uncu sınıfta yapılır. Tüm mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında dal seçimi ise on birinci sınıfta yapılır.
(2) Teknik liseler ile meslek liselerinin 10 uncu sınıflarında alanlara alınacak öğrenci sayısı; müdür başyardımcısı veya bir müdür yardımcısının başkanlığında ilgili alan şefiyle atölye/laboratuvar şefinden oluşan komisyonca belirlenir.
(3) Görme, işitme, kekemelik, spastik ya da ortopedik engeli bulunanların, durumlarına uygun meslek alan ve dalına ya da programa yönlendirilmeleri ve yerleştirilmeleri sağlanır.
Sınıf başkanlığı
MADDE 32- (1)Bir sınıfta bulunan öğrenciler, sınıf öğretmeni rehberliğinde her ders yılı için sınıf başkanı ve başkan yardımcısı seçer. Boşalan sınıf başkanlığı için aynı yolla seçim yapılır.
(2) Sınıf başkanlığına ve başkan yardımcılığına aday olacak öğrencilerde; disiplin cezası almamış olmak ve örnek davranışlara sahip olmak şartı aranır.
(3) Seçilme şartlarını kaybeden sınıf başkanı ve yardımcısı sınıf rehber öğretmeni tarafından görevden alınır.
Öğrenci nöbetleri
MADDE 33- (1) Öğrencilerin görev ve sorumluluk bilincini geliştirmek, okulun yönetim işlerine yardımcı olmalarını sağlamak amacıyla öğrencilere nöbet görevi verilir. Ancak öğrencilere personelin yapması gereken, bedeni çalışmayı gerektiren, eğitim ve öğretimle ilgisi bulunmayan görevler verilemez. Nöbet yerleri, nöbet günleri, nöbetin başlama ve bitiş saatleriyle nöbetçi öğrencilerin görevleri okul yönetimince belirlenerek duyurulur.
(2) Nöbetçi öğrenciler, nöbetçi öğretmene, nöbetçi müdür yardımcısına veya okul müdürüne bilgi vermek şartıyla yazılı ve uygulamalı sınava girerler. Öğrencilerin nöbet tuttuğu günler devamsızlıktan sayılmaz. Pansiyonlu okullarda yarıyıl ve yaz tatili dışındaki hafta sonu ve diğer tatil günlerinde de nöbet görevi verilebilir.
Öğrenci velisi
MADDE 34- (1) Öğrenci velisi, öğrencinin anne, baba veya yasal sorumluluğunu üstlenen kişi olup eğitim ve öğretim süresince her öğrencinin bir velisi bulunur.
(2) Pansiyonlu okullarda yatılı öğrencilerin eğitim ve öğretimle ilgili iş ve işlemleriyle sınırlı olmak üzere, velinin yazılı iznine bağlı olarak okul yöneticilerinden birisi öğrenci velisi olarak ilişkilendirilir.
(3) 5395 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre hakkında bakım tedbiri kararı ya da 2828 sayılı Kanunun 22nci maddesine göre koruma kararı alınan çocukların iş ve işlemleri kurum tarafından resmi yazı ile bildirilen kişiler tarafından yürütülür.
(4) Velisi bulunmayan yabancı uyruklu öğrencilerin eğitim ve öğretimle ilgili iş ve işlemleriyle sınırlı olmak üzere emniyet müdürlüklerinin bilgisi dâhilinde milli eğitim müdürlüklerince okul yöneticileri arasından veli tayin edilir.
(5) Öğrenci velayeti konusunda anlaşmazlık hâllerinde, yargı kararına göre işlem yapılır. Velayete ilişkin yargılama sürecinin devam ettiği durumlarda ise okul kayıtları esas alınır.
İKİNCİ BÖLÜM
Geç Gelme, Devamsızlık ve İlişik Kesme
Geç gelme
MADDE 35- (1) Geç gelen öğrencilerin derse alınma şekli ve süresi ders yılı başında öğretmenler kurulunca kararlaştırılarak veli ve öğrencilere duyurulur. Birinci ders saati dışındaki geç gelmeler devamsızlıktan sayılır.
Devam-devamsızlık ve ilişik kesme
MADDE 36- (1)Okula devam zorunludur. Veliler, öğrencilerinin okula devamını sağlamakla yükümlüdürler. Millî Eğitim Temel Kanununun 26 ncı maddesi gereğince okul yöneticileri, millî eğitim müdürleri ve mahalli mülkî idare amirleri öğrencilerin okula kayıt ve devamıyla ilgili gerekli tedbirleri alırlar.
(2) Uygulamayla ilgili olarak;
a) Devamsızlık yapan öğrenciler, ders öğretmeni tarafından yoklama fişine/e-Okul sistemine işlenir.
b)Günlük toplam ders saatinin yarısından fazla derse gelmeyenlerin devamsızlığı bir gün, diğer devamsızlıklar ise yarım gün sayılır.
c) Özürsüz olarak art arda iki gün ve daha fazla devamsızlık yapan veya okula geldiği halde derse girmeyen öğrenciler hakkında disiplin işlemi uygulanır.
(3) Yurt içinde ve yurtdışında, bilim, tiyatro, spor, müzik, folklor, beceri yarışması ve benzeri eğitici-kültürel faaliyetlere ve bunların hazırlık çalışmalarına katılan öğrenciler, okula devam edemedikleri süre için izinli sayılır ve bu süre devamsızlık süresinden sayılmaz. Yurt içindeki faaliyetlere katılan öğrencilere millî eğitim müdürlüklerince, yurtdışındaki faaliyetlere katılan öğrencilere ise mahalli mülki idare amirlerince izin verilir. Bu öğrencilerin başarı durumlarının belirlenebilmesi için iki dönem puanı almış olmaları gerekir.
(4) Devamsızlık yapan öğrencilerin durumları, aynı gün içinde velisine e-Posta veya diğer bilişim araçlarıyla bildirilir. Ayrıca devamsızlığı alışkanlık haline getiren öğrencinin durumu, devamsızlığın her beşinci günü bitiminde velisine bildirilerek, varsa öğrencinin özür belgesini okul yönetimine teslim etmesi istenir.Özürsüz devamsızlığı 5 günü, toplam devamsızlığı 40 günü aşan öğrencinin velisi bilgilendirilerek okula devamının sağlanması istenir.
(5) Devamsızlık süresi özürsüz 10 günü, toplamda 45günü aşan öğrenciler, ders puanları ne olursa olsun başarısız sayılır. Ancak kaynaştırma ve özel eğitim gerektiren öğrencilerin toplam devamsızlık süresi 60 gün olarak uygulanır. Devamsızlık nedeniyle başarısız sayılan ve öğrenim hakkı bulunan öğrenciler takip eden öğretim yılında okula devam ettirilir. Sınıf tekrarı hakkı bulunmayanların okulla ilişikleri kesilerek Açık Öğretim Lisesi veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine gönderilir.
(6) Öğrencinin devamsızlığıyla ilgili velisine yapılacak tebligat işlemleri, iadeli taahhütlü postayla yapılır. Gerektiğinde ayrıca tebligatla ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda bilişim araçlarından da yararlanılır.
(7) Öğrencinin devamsızlık yaptığı süreye ilişkin özür belgesi veya yazılı veli beyanı, özür gününü takip eden en geç 5 iş günü içinde okul yönetimine verilir ve e-Okul sistemine işlenir. Zorunlu hallerde özür belgesinin teslim süresi okul yönetimince 20 iş gününü aşmamak üzere uzatılabilir.
(8) Telafi programlarına devam zorunludur. Öğrenciler devam etmek zorunda oldukları telafi programına ait özürlü özürsüz toplam ders saatinin en az altıda biri kadar devamsızlık yapmaları halinde, puanları ne olursa olsun başarısız sayılırlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Nakil ve Geçişler
Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan ortaöğretim kurumları arasında nakil ve geçişler
MADDE 37- (1) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan fen, sosyal bilimler, Anadolu, Anadolu öğretmen ve Anadolu imam-hatip liselerine nakil ve geçişler;
a) Okulların her birinin kendi arasında her sınıf seviyesinde,
b) Okullar arasında onuncu sınıfın sonuna kadar,
c) Bu okulların dışındaki diğer okullardan bu okullara onuncu sınıfın sonuna kadar
Yönetmelikte belirtilen süre içerisinde yapılır.
(2) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan mesleki ve teknik ortaöğretim programı uygulayan okullara nakil ve geçişler;
a) Okulların her birinin kendi arasında veya okullar arasında alan/dal bulunmak kaydıyla her sınıf seviyesinde, alan/dal bulunmaması hâlinde 10 uncu sınıfta alan, 11 inci sınıfta aynı alanda dal değiştirerek, birinci dönem sonuna kadar,
(b) Bu okulların dışındaki diğer okullardan bu okullara; dokuzuncu sınıfta sürekli,
onuncu sınıfta ise birinci dönem sonuna kadar
Yönetmelikte belirtilen süre içerisinde yapılır.
(3) Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla birlikte özel yetenek, mülakat, mülakat ve beden yeterliliği sınavıyla öğrenci alan okullar ile Anadolu sağlık meslek liselerine diğer ortaöğretim kurumlarından nakil ve geçiş yapılmaz.
(4) Bu okullara, akşam lisesinden, açık öğretim lisesinden, mesleki açık öğretim lisesinden ve herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan okullardan nakil ve geçiş yapılmaz.
(5) Askeri lise ve polis kolejlerinden mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu dışındaki diğer okullara nakil ve geçişlerde nakil ve geçiş şartlarını taşımaları kaydıyla birinci fıkranın (b) bendi, mesleki ve teknik ortaöğretim programı uygulayan okullara nakil ve geçişlerde ise ikinci fıkranın (b) bendi hükümleri uygulanır.
(6) Özel ortaöğretim kurumlarından resmî ortaöğretim kurumlarına nakil ve geçişler program uyumuna ve nakil şartlarına göre yapılır.
Kontenjan belirleme, başvuru ve değerlendirme
MADDE 38- (1) a) Ortaöğretime yerleştirme puanıyla öğrenci alan ortaöğretim kurumları arasında nakil ve geçişler, açık kontenjan bulunması halinde öğrencinin yerleştirmeye esas puanının naklen gitmek istediği okulun yerleştirmeye esas taban puanından az olmaması kaydıyla puan üstünlüğüne göre yapılır.
b) (a) bendine göre yapılan nakillerden sonra açık kontenjan bulunması halinde, öğrenciye bakmakla yükümlü anne veya babası ölen ya da 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde ikameti geçici olarak değiştirilmek zorunda kalınan öğrencilerin nakilleri, bu halin ortaya çıkmasından itibaren üç ay içerisinde bir defaya mahsus olmak üzere, ikamet adresinin bulunduğu yerdeki, yoksa en yakın yerleşim yerinde bulunan aynı türden okullardan birine taban puan şartı aranmaksızın puan üstünlüğüne göre yapılır. Bu çerçevede nakilleri yapılan öğrencilerin yerleştirme puanı, okulun nakle esas taban puan belirlenmesinde dikkate alınmaz.
(2) Sınıf bazında oluşacak açık kontenjanlar; yargı kararına bağlı gelenler, şehit veya gazi çocukları ile yurtdışından gelen öğrenciler hariç olmak üzere şube öğrenci sayısı fen, sosyal bilimler, Anadolu sağlık meslek liselerinde 30’u diğer okullarda 34’ü geçmeyecek şekilde belirlenir.
(3) Okulların taban puan ve açık kontenjanları e-Okul sisteminde ilan edilir.
(4) Nakil ve geçiş başvurusu, veli tarafından her ayın son haftası mesai saatleri içerisinde öğrencinin öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne yapılır. Öğrencinin nakil şartlarını taşıması hâlinde başvurusu okul müdürlüğünce naklen gidilmek istenilen okul müdürlüğüne e-Okul sistemi üzerinden iletilir. Onay veya ret işlemi nakil istenilen okul müdürlüğünce e-Okul sistemi üzerinden gerçekleştirilir.
(5) e-Okul sistemi üzerinden alınan nakil başvuruları, ilgili okul müdürlüğünce takip eden ayın ilk iş günü içerisinde değerlendirilir. Değerlendirmeyle ilgili tutanak, e-Okul sistemi üzerinden alınarak okul müdürü ve ilgili müdür yardımcısı tarafından imzalanıp dosyalanır. Sonuç aynı gün okulda ilan edilir ve öğrencinin öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne e-Okul ve veli bilgilendirme sistemi üzerinden bildirilir. Öğrenciye ait veriler, e-Okul sistemi üzerinden alınır.
(6) Nakil şartlarının taşınması durumunda hazırlık sınıfından 9 uncu sınıfa, 9 uncu sınıftan hazırlık sınıfına içinde bulunulan öğretim yılının Kasım ayının son iş gününe kadar nakil yapılabilir.
(7) Hazırlık sınıfı bulunmayan okulların ara sınıflarından hazırlık sınıfı bulunan okulların ara sınıflarına nakil şartlarıyla birlikte yeterlilik sınavına bağlı olarak nakil yapılır. Nakil şartlarına uygun olarak nakli yapılan öğrenciler bir hafta içerisinde bulundukları sınıf seviyesi dikkate alınarak bu Yönetmelik kapsamında yeterlilik sınavına alınırlar. Bu sınavda başarısız olanların nakilleri iptal edilir.
(8) Naklen gidilmek istenilen okulda birinci yabancı dil farklı ise, nakil şartlarının taşınması durumuna bağlı olarak, öğrenci velisinin yazılı isteği doğrultusunda yabancı dil değişikliği yapılarak nakil gerçekleştirilir. Nakli gerçekleşen öğrencinin yabancı dil seviyesi belirlenir. Okul yönetimi, öğrenci velisiyle işbirliği yaparak 31/5/2006 tarihli ve 26184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde gerekli tedbirleri alır ve uygular.
(9) Bu madde kapsamında yapılan nakillerde, nakil şartlarının eşitliği hâlinde yaşı küçük olan öğrenciye öncelik verilir.
Yetenek sınavıyla öğrenci alan okullar arasında nakiller
MADDE 39- (1) Güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine, aynı programları uygulayan özel ortaöğretim kurumlarından, üniversitelerin bünyesinde bulunan konservatuarlara bağlı ortaöğretim okul veya kurumları ile kendi türlerinden sadece aynı alan/bölüm arasında her sınıf seviyesinde öğrenci nakli yapılır.
(2) Sınıf bazında oluşacak açık kontenjanlar; yargı kararına bağlı gelenler, şehit veya gazi çocukları ile yurtdışından gelen öğrenciler hariç olmak üzere şube öğrenci sayısı 30’u geçmeyecek şekilde belirlenir.
(3) Bu okullar arasında nakiller, naklen gidilmek istenilen okulun alanında açık kontenjan bulunmasına bağlı olarak ilgili okul müdürlüklerince her ayın son haftası mesai saatleri içerisinde e-Okul sistemi üzerinden gerçekleştirilir. Başvuruların açık kontenjandan fazla olması hâlinde 9 uncu sınıflar için ortaokul veya imam-hatip ortaokuluna ait başarı puanı; diğer sınıflar için alt sınıf veya sınıflara ait yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalaması esas alınır ve puan üstünlüğüne göre kayıt/nakil yapılır.
(4) e-Okul sisteminden alınan nakil başvuruları, e-Okul kapsamında olmayan ortaöğretim kurumlarından gelen nakil başvurularıyla birlikte ikinci fıkrada belirtilen hükümler doğrultusunda takip eden ayın ilk iş günü içerisinde ilgili okul müdürlüğünce değerlendirilir. Nakil için başvuruda bulunan öğrenci sayısının açık kontenjandan fazla olması ve puanların eşitliği hâlinde, yaşı küçük olan öğrencinin nakli kabul edilir. Değerlendirmeyle ilgili tutanak e-Okul sisteminden alınarak okul müdürü ve ilgili müdür yardımcısı tarafından imzalanıp dosyalanır. Sonuç aynı gün okulda ilan edilir ve öğrencinin öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne e-Okul ve veli bilgilendirme sistemleri üzerinden bildirilir. Öğrenciye ait veriler, e-Okul sistemi üzerinden alınır.
(5) Güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine diğer ortaöğretim kurumlarından öğrenci nakli ve geçişi yapılmaz.
(6) Özel ortaöğretim kurumlarından resmî ortaöğretim kurumlarına nakil ve geçişlerde programlarla kayıt ve nakil şartlarının uygunluğu esas alınır.
Şehit veya gazi çocuklarının nakilleri
MADDE 40- (1)Ortaöğretime yerleştirmeye esas puanla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören şehit veya gazi çocuklarının nakilleri, durumlarını belgelendirmeleri hâlinde bir defaya mahsus olmak üzere açık kontenjan ve puan şartı aranmaksızın; yetenek sınavıyla öğrenci alan okullar arasında ise kontenjana bakılmaksızın istedikleri farklı bir yerleşim yerinde bulunan aynı türdeki okullardan birine yapılır. Bu çerçevede nakilleri yapılan öğrencilerin yerleştirme puanı, okulun nakle esas taban puan ve kontenjanın belirlenmesinde dikkate alınmaz.
Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alanortaöğretim kurumlarınanakil ve geçişler
MADDE 41- (1) Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarıdışındaki okullara nakil ve geçişler;
a)Okulların kendi türleri arasında her sınıf seviyesinde,
b)Okulların kendi türleri dışındaki diğer okullardan bu okullara onuncu sınıfın sonuna
kadar
Yönetmelikte belirtilen süre içerisinde yapılır.
(2) Herhangi bir puan kullanmaksızın öğrenci alan mesleki ve teknik ortaöğretim
programı uygulayan okullara nakil ve geçişler;
a) Okulların her birinin kendi arasında veya okullar arasında alan/dal bulunmak
kaydıyla her sınıf seviyesinde, alan/dal bulunmaması hâlinde 10 uncu sınıfta alan, 11 inci sınıfta aynı alanda dal değiştirerek, birinci dönem sonuna kadar,
(b) Bu okulların dışındaki diğer okullardan bu okullara; dokuzuncu sınıfta sürekli,
onuncu sınıfta birinci dönem sonuna kadar, 10 uncu sınıf sonunda ise uygulamalı meslek derslerinden yaz tatili süresince yapılacak telafi eğitimine bağlı olarak
Yönetmelikte belirtilen süre içerisinde yapılır.
(3) Düzenlenen telafi eğitimi sonunda öğrencilerin, geçer puan alamadıkları derslerden sorumlu olarak on birinci sınıfa geçişlerine ve dal seçmelerine imkân sağlanır. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının farklı alanlarında öğrenim gören öğrenciler de 10 uncu sınıf sonunda alanlarını değiştirmek istediklerinde aynı hükümler uygulanır. Telafi eğitiminin yapılabilmesi için en az 12 öğrencinin başvuruda bulunması gerekir.
(4) Açık Öğretim Lisesi ile Mesleki Açık Öğretim Lisesinden, yaş itibariyle örgün ortaöğretim kurumlarına kayıt şartlarını taşıyan, örgün ortaöğretimde okuma hakkı bulunan ve disiplin yönünden örgün eğitim dışına çıkarma cezası almayan öğrencilerin nakil ve geçişleri ders kesiminden yeni öğretim yılının başlangıcına kadar geçen süre içerisinde yapılır. Öğrencilerin kredisini aldıkları dersler ile okulların sınıflar bazında haftalık ders çizelgesinde yer alan dersleri karşılaştırılarak eşleştirilir, rehberlik ve puanla değerlendirilmeyen ders saatleri hariç tutularak toplam ders saati sayısının iki katı kredi almış olanların nakil ve geçişleri ilişkilendirildikleri sınıfa yapılır.
(5) Askeri lise ve polis kolejlerinden mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu dışındaki diğer okullara nakil ve geçişlerde, birinci fıkranın (b) bendi, mesleki ve teknik ortaöğretim programı uygulayan okullara nakil ve geçişlerde ise ikinci fıkranın (b) bendi hükümleri uygulanır.
(6) Özel ortaöğretim kurumlarından resmî ortaöğretim kurumlarına nakil ve geçişler, program uyumuna ve nakil şartlarına göre yapılır.
Nakil ve geçişlerde muafiyet ve sorumluluk
MADDE 42- (1) Nakil isteği kabul edilen öğrencilerin önceki okulunda görmüş olduğu dersler, yeni okulun dersleriyle sınıf seviyesinde karşılaştırılır. Sınıf seviyesinde toplam ders saatinde ve zorunlu derslerde (ortak/alan/dal dersleri) eksiklik ya da başarısızlık bulunması halinde;
a) Sınıf veya sınıflar bazında eksik olan ders saatleri, yeni okulun haftalık ders saati toplamı esas alınarak, öğrenciler yeni okulunda seçtiği derslerden sorumlu tutulur ve bu derslerden sorumluluk sınav döneminde sınava alınırlar. Öğrenci yeni okulunun haftalık ders çizelgesinde yer almayan önceki okuluna ait sorumlu olduğu derslerden ise muaf tutulur.
b) Öğrenciler görmediği derslerle gördüğü hâlde haftalık ders saati sayısındaki eksikliğin bir saatten fazla olduğu zorunlu (ortak/alan/dal dersleri) derslerden sorumlu tutulur ve bu derslerden sorumluluk sınav dönemlerinde sınava alınırlar. Ancak önceki okulun seçmeli dersleri arasında bulunan derslerin, yeni okulun zorunlu (ortak/alan/dal dersleri) dersleriyle ilişkilendirilmesi halinde öğrenciler bu derslerden sorumlu tutulmazlar.
c) Nakil yapan öğrencilerin yılsonu başarı durumları yeni okulun haftalık ders çizelgesindeki dersler ve ders saatleri dikkate alınarak yeniden hesaplanır. Bunların yeni okulundaki derslerle ilişkilendirilemeyen önceki okulunda başarılı olduğu dersler de yılsonu başarı puanının belirlenmesinde dikkate alınır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi
BİRİNCİ BÖLÜM
Ölçme ve Değerlendirme
Ölçme ve değerlendirmenin genel esasları
MADDE 43- (1) Öğrenci başarısının ölçme ve değerlendirilmesinde aşağıdaki esaslar gözetilir.
a) Ders yılı, ölçme ve değerlendirme bakımından birbirini tamamlayan iki dönemden oluşur.
b) Öğrencilerin başarısı; öğretim programı öğrenme kazanımları esas alınarak dersin özelliğine göre yazılı sınavlar, uygulamalı sınavlar, performans çalışmaları ve projeler ile işletmelerde beceri eğitiminde alınan puanlara göre tespit edilir.
c) Sınav soruları, öğretim programlarında belirtilen genel ve özel amaçlarıyla öğrenme kazanımları esas alınarak hazırlanır.
ç) Öğretmen, ölçme ve değerlendirme yöntem ve araçlarıyla öğrencinin programlarda amaçlanan bilgi ve becerileri kazanıp kazanmadığını sürekli izler ve değerlendirir.
d) Öğrencilerin durumunu belirlemeye yönelik faaliyetler, ders ve etkinliklere katılım ile performans çalışmalarından oluşur.
e) Öğrencilerin başarısının belirlenmesinde, eleştirel ve yaratıcı düşünme, araştırma, sorgulama, problem çözme ve benzeri becerileri ölçen araç ve yöntemlere önem verilir.
f) Öğrencilerin başarısının ölçülmesinde, geçerlilik, güvenirlilik ve kullanışlılık özellikleri açısından uygun ölçme araçları kullanılır. Ölçme aracının özelliğine göre cevap anahtarı, dereceli puanlama anahtarı ya da kontrol listeleri hazırlanır ve kullanılır.
g) Kaynaştırma yoluyla eğitim ve öğretimlerine devam eden öğrencilere yönelik ölçme değerlendirmede Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) esas alınır.
Puanla değerlendirme
MADDE 44- (1) Sınav, performans çalışması, proje ve uygulamalar 100 tam puan üzerinden değerlendirilir. Değerlendirme sonuçları e-Okul sistemine işlenir.
(2) Puan değerleri ve dereceleri aşağıdaki gibidir.
Puan
Derece
85,00-100
Pekiyi
70,00-84,99
İyi
60,00-69,99
Orta
50,00-59,99
Geçer
0-49,99
Geçmez
İKİNCİ BÖLÜM
Sınavlar
Yazılı ve uygulamalı sınavlar
MADDE 45- (1) Derslerin özelliğine göre bir dönemde yapılacak yazılı ve uygulamalı sınavlarla ilgili olarak aşağıdaki esaslara uyulur.
a) Yazılı sınavlar, haftalık ders saati sayısı bir veya iki saat olan dersler için ikiden; üç ve daha fazla olan dersler için ise üçten az olamaz. Sınav tarihleri her dönem başında zümre başkanları kurulunca belirlenir ve okulmüdürünün onayından sonra e-Okul sistemi üzerinden ilan edilir.Sınavlarla ilgili gerekli tedbirler okul müdürlüğünce alınır.
b) Aynı derse giren öğretmenlerin ortak değerlendirme yapabilmelerine imkân vermek üzere birden fazla şubede okutulan tüm derslerin yazılı sınavları ortak yapılır ve ortak değerlendirilir. Sorular ve cevap anahtarları zümre öğretmenlerince birlikte hazırlanır ve sınav sonunda ilan edilir. Bu sınavların şube ve sınıflar bazında sınav analizleri yapılır. Konu ve kazanım eksikliği görülen öğrencilerin durumları, ders ve zümre öğretmenleri tarafından yeniden değerlendirilir.
c) Gerektiğinde ilçe, il ve ülke genelinde ortak sınavlar yapılabilir. Bu sınavların uygulanmasına ilişkin iş ve işlemler millî eğitim müdürlükleri veya Bakanlıkça yürütülür.
ç) Zorunlu hâller dışında yazılı sınav süresi bir ders saatini aşamaz.
d) Soruların, bir önceki sınavdan sonra işlenen konulara ağırlık verilmek suretiyle geriye doğru azalan bir oranda tüm konuları kapsaması esastır.
e) Sınavlardan önce sorularla birlikte cevap anahtarları da soru tiplerine göre ayrıntılı olarak hazırlanır ve sınav kâğıtlarıyla birlikte saklanır. Cevap anahtarında her soruya verilecek puan, ayrıntılı olarak belirtilir.
f) Uygulamalı nitelikteki derslerin sınavları, her dönemde üç defadan az olmamak üzere ve dersin özelliğine göre yazılı ve uygulamalı olarak veya bunlardan yalnızca biriyle yapılabilir. Sınavların şekli, sayısı ve uygulamalı sınavların süresiyle hangi derslerde uygulamalı sınav yapılacağı zümre öğretmenler kurulunda belirlenir, okul müdürünün onayına bağlı olarak uygulanır.
g) Bir sınıfta bir günde yapılacak yazılı ve uygulamalı sınavların sayısının ikiyi geçmemesi esastır. Ancak zorunlu hâllerde fazladan bir sınav daha yapılabilir.
ğ) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesinde Bireyselleştirilmiş Eğitim Programında (BEP) yer alan amaçlar esas alınır.
(2) Yazılı sınavların klasik/yoruma dayalı olarak yapılması esastır. Ancak her dönemde her dersin sınavlarından biri test usulüyle de yapılabilir.
Beceri sınavı
MADDE 46- (1)İşletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler, beceri eğitiminin değerlendirilmesi amacıyla ders yılının son haftasında beceri sınavına alınırlar. Öğrenciler bu süre içerisinde izinli sayılır. Bu sınav, dersin özelliğine göre komisyonca alınacak karar doğrultusunda uygulamalı ve/veya yazılı olarak yapılır.
(2) Öğretim programlarında birden fazla uygulamalı ders bulunan alanlarda, işletmede eğitimi yapılan her ders için beceri sınavı, sınav komisyonunun kararına göre birlikte veya ayrı ayrı yapılabilir. Birlikte yapılan sınavların değerlendirmesi ayrı yapılır.
(3) Sektörün özelliği, çalışma ve kapasite durumuyla kurum ve iklim şartları da dikkate alınarak yılın belli zamanlarında faal olan ve beceri eğitimi süresi, ders yılı süresini aşan meslek alanlarındaki beceri sınavı, beceri eğitiminin bitimini izleyen hafta içinde yapılır.
(4) Beceri sınavları, işletmenin usta öğreticileri veya eğitici personeli ile ilgili alanın alan/bölüm/atölye/laboratuvar şeflerinden birisi, alan öğretmenlerinin ve o meslek alanındaki/dalındaki işveren kuruluşunu temsil eden üyelerden oluşturulan komisyon tarafından yapılır.
(5) Beceri sınav puanı, iş dosyası ve sınav değerlendirilmesi sonucu takdir edilen puanların toplamıdır. Beceri sınavı 100 puan üzerinden değerlendirilir. Bunun yüzde 80’i sınav, yüzde 20’si de iş dosyasına takdir edilir.
(6) İşletmeye gönderilemeyen öğrenciler için okulda yüz yüze eğitimini aldıkları alan/dal derslerinden beceri sınavı yapılmaz.
Sınav sonuçlarının değerlendirilmesi
MADDE 47- (1) Ölçme sonuçları, eğitim ve öğretimin amaçlarına ve derslerin programlarındaki kazanımlara ne ölçüde ulaşıldığını tespit etmek, ulaşılamayan kazanımlarla ilgili olarak ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğini ortaya çıkarmak amacıyla kullanılır.
(2) Öğretmenler, başarıyı etkileyen ve yeterince ulaşılamayan kazanımları belirleyerek konuları yeniden işlemek ve öğrencilere alıştırma çalışmaları yaptırmaya yönelik tedbirler alırlar.
(3) Yazılı sınav sonunda öğrencilerin çoğunluğunun başarısız olması hâlinde, başarısız öğrenciler için bir sınav daha yapılır. Bu sınava isteyen başarılı öğrenciler de katılabilir. Bu sınavlarda öğrencinin aldığı en yüksek puan geçerli sayılır.
Sınavlara katılmayanlar
MADDE 48- (1) Sınavlara katılmayan, performans çalışmasını yerine getirmeyen veya projesini zamanında teslim etmeyen öğrenci, özrünü özrün başlangıcından itibaren 5 iş günü içinde bildirmek ve özrün bitimini izleyen 5 iş günü içinde de belgelendirerek okul yönetimine vermek zorundadır. Ancak kaza, ölüm, doğal afet, yangın, uzun süreli tedavi gerektiren hastalık, gözaltına alınma ve tutuklanma gibi olağan dışı hâllerde bu süre okul yönetimince uzatılabilir.
(2) Özrü okul yönetimince kabul edilen öğrencinin durumu ders öğretmenine yazılı olarak bildirilir. Bu öğrenci, ders öğretmeninin belirleyeceği bir zamanda ve önceden duyurularak bir defaya mahsus mazeret sınavına alınır, performans çalışması veya projesi kabul edilir. Bu sınav, sınıfta diğer öğrencilerle ders işlenirken yapılabileceği gibi ders dışında da yapılabilir.
(3) Özürleri nedeniyle yılsonu beceri sınavına katılamayanlara; özrün sınav günü mesai saatinin bitimine kadar kurum müdürlüğüne bildirilmesi ve en geç beş iş günü içinde belgelendirilmesi kaydıyla kurum müdürlüğünce öğretmenler tatile girmeden önce uygun görülecek bir tarihte, özrün süresi öğretmenlerin tatile girdiği tarihten sonraya rastlayan öğrenciler ise yeni ders yılının başlamasından önce sınava alınırlar.
(4) Geçerli özrü olmadan sınava katılmayan veya projesini vermeyen ve performans çalışmasını yerine getirmeyen öğrencilerin durumları puanla değerlendirilmez. Ancak aritmetik ortalama alınırken sayıya dâhil edilir.
Ölçme ve değerlendirme sonuçlarının duyurulması
MADDE 49- (1) Öğretmenler sınav, performans çalışması ve projelerin sonuçlarını öğrencilere bildirir ve sınav analizlerine göre ortak hataları açıklar.
(2) Yazılı sınav, uygulama, performans çalışması ve projelerin değerlendirme sonuçları, yazılı sınavın yapıldığı tarih veya performans çalışmasının, uygulamanın yahut projenin teslim tarihini takip eden 10 gün içinde öğrenciye duyurulur ve e-Okul sistemine işlenir.
(3) Sınav, performans çalışması ve projelerle ilgili evrak öğrencinin talebi halinde ders öğretmeni tarafından yeniden incelenip değerlendirilerek öğrenciyle paylaşılır.
(4) Öğretmen tarafından yapılan yeni değerlendirmenin yeterli görülmemesi durumunda öğrenci okul yönetimine yazılı itirazda bulunulabilir. İtiraza ilişkin evrak okul yönetimince ders öğretmeninin dışında ilgili branştan en az iki öğretmenden oluşturulan komisyon, okulda yeterli öğretmen bulunmaması durumunda ise il/ilçe millî eğitim müdürlüğünce oluşturulan komisyon tarafından incelenip değerlendirilerek öğrencinin nihai puanı belirlenir.
(5) Uygun görülen performans çalışması ve projeler, öğrencileri özendirmek amacıyla sınıf veya okulun uygun yerinde sergilenebilir.
Performans çalışması, proje ve diğer çalışmalar
MADDE 50- (1) Öğrenciler okulların özelliklerine göre yazılı sınavların dışında proje ve performans çalışması ile topluma hizmet etkinliklerine yönelik seminer, konferans ve benzeri çalışmalar yaparlar. Öğrenciler, her dönemde tüm derslerden en az bir performans çalışması, her ders yılında en az bir dersten proje hazırlama görevini yerine getirirler.
(2) Öğrencilerin ders yılı içinde ulusal ve uluslararası yarışmalarda elde ettikleri başarılar, ilgili dersin proje veya performans çalışması olarak tam puanla değerlendirilir.
(3) Öğrencilerin hangi dersten/derslerden proje hazırlayacakları sınıf rehber öğretmenleri tarafından okul yönetimine bildirilir.
(4) Proje ve seminer çalışmalarında öğrencilerin laboratuvar, bilgisayar, internet, kitaplık, spor salonu ve konferans salonu gibi imkânlardan etkili ve verimli şekilde yararlanmaları için okul yönetimi tarafından gerekli tedbirler alınır.
(5) İşbirliği çerçevesinde, ilgili makamlardan izin ve onay alınmak şartıyla okulun amaçlarına uygun konferans ve seminerler düzenlenebilir.
(6) Topluma hizmet etkinliklerine önem verilir. Öğrencilerin bu etkinliklere katılmalarını teşvik etmek amacıyla okul yönetimince gerekli tedbirler alınır.
(7) Proje ve performans çalışması puanla değerlendirilir. Topluma hizmet etkinlikleri ve diğer çalışmalar puanla değerlendirilmez; ancak öğrencilerin mezuniyetlerinde belgelendirilir.
(8) Öğrencilerin derse hazırlıkları, derse aktif katılımları ve dersle ilgili araştırma çalışmaları da performans çalışması kapsamında ayrıca notla değerlendirilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sınıf Geçme
Dönem puanı
MADDE 51- (1) Bir dersin dönem puanı;
a) Sınavlardan alınan puanların,
b) Performans çalışması puanının/puanlarının,
c) Varsa proje puanının,
ç) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında okutulan uygulamalı derslerde ayrıca hizmet ve/veya temrin puanlarının aritmetik ortalamasından elde edilen puanın
aritmetik ortalaması alınarak belirlenir.
d) İşletmelerde beceri eğitiminde dönem puanı, işletmedeki eğitim süresince öğretmen, usta öğretici veya eğitici personel tarafından temrin, proje, iş, deney ve hizmet değerlendirmesinden verilen puanlar, varsa telafi eğitimi süresince okulda temrin, proje, iş ve hizmetlerden aldıkları puanlar ve alanıyla ilgili yarışmalarda alınan ve işletmeye bildirilen puanların aritmetik ortalamasıdır.
e) Aritmetik ortalama alınırken bölme işlemi virgülden sonra iki basamak yürütülür.
(2) Zorunlu hâllerde, bir yazılı sınav eksiğiyle de dönem puanı verilebilir.
(3) Öğrenciye her dersten bir dönem puanı verilir.
(4)Yabancı dil dersinde öğrencilere dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinin kazandırılması esastır. Bilgi ve beceriler, çeşitli ölçme araçlarından yararlanılarak özelliğine göre yazılı veya uygulamalı sınavlar, performans çalışmaları ve projeyle değerlendirilir. Dersin birden fazla öğretmen tarafından okutulması durumunda verilen puanların ağırlıklı ortalamasına göre yabancı dil dersinin dönem puanı belirlenir. Gerektiğinde zümre öğretmenler kurulu kararıyla becerilerin değerlendirilmesi ortak yapılabilir.
(5) Beden eğitimi dersinde sağlık durumları veya engelleri nedeniyle bazı etkinliklere katılamayacak durumda olan öğrenciler resmî ya da özel sağlık kurum ve kuruluşlarındaki bir doktordan rapor almak zorundadır. Raporda, öğrencilerin sağlık durumlarının veya engellerinin beden eğitimi etkinliklerinden hangisine geçici ya da sürekli olarak engel oluşturduğunun açıklanması gerekir. Rapora göre beden eğitimi dersinin bazı uygulamalı etkinliklerinden muaf tutulanlar, sadece teorik bilgilere ve uygun etkinliklere; bütün uygulamalı etkinliklerden muaf tutulanlar ise sadece teorik bilgilere göre değerlendirilir.
Naklen gelenlerin dönem puanı
MADDE 52- (1) Öğrencinin dönem içinde bir okuldan başka bir okula nakledilmesi hâlinde, önceki okulda aldığı dersler ve puanları dikkate alınarak dönem puanı tespit edilir.
(2) Buna göre;
a) Önceki okulunda aldığı dersle/derslerle yeni okulundaki derslerin aynı olması hâlinde dönem puanı alabilecek kadar yazılı, performans çalışması ve proje puanı bulunan öğrencinin dönem puanları önceki okulunca verilir. Yeteri kadar yazılı, performans çalışması ve proje puanı bulunmayan öğrencinin dönem puanları, önceki okulunda aldığı puanlar da dikkate alınarak yeni okulunca verilir.
b) Önceki okulunda aldığı dersten/derslerden bazılarının yeni okulunda okutulmaması veya haftalık ders saatlerinin farklı olması hâlinde;
1) Önceki okulunda dönem puanı oluşacak kadar puan alınmış ise o derslere ait dönem puanları, mevcut puanlarına göre yeni okul yönetimince tespit edilir.
2) Önceki okulunda dönem puanı verilebilecek kadar puan alınmamış ise öğrenci yeni okulunda öğretime açılmış olan dersi/dersleri alır. Bu derslerden alınan puanlara göre dönem puanı tespit edilir.
3) Haftalık ders saatlerinin farklı olması hâlinde eksik olan haftalık ders saati sayısı kadar yeni okulundan ders/dersler seçtirilir ve dönem puanının tespitinde bu dersin/derslerin puanları esas alınır.
c) Öğrencinin daha önce okuduğu seçmeli bir dersin yeni okulunda daha üst sınıfta okutulması hâlinde, daha önce okunmuş olan ders yerine, haftalık ders saati aynı olan başka bir seçmeli ders alması sağlanır.
ç) İki dönem puanı alınabilecek kadar süre bulunması hâlinde hazırlık sınıfı bulunan okulların hazırlık sınıflarından hazırlık sınıfı bulunmayan okulların 9 uncu sınıflarına nakil veya geçiş yapan öğrencilerin dönem puanları, bu madde hükümlerine göre belirlenir.
Bir dersin yılsonu puanı
MADDE 53- (1) Bir dersin yılsonu puanı;
a)Birinci ve ikinci dönem puanlarının aritmetik ortalamasıdır.
b) Bir dönem puanının bulunmaması hâlinde dönem puanı ile telafi programı sonunda belirlenen puanın aritmetik ortalaması; iki dönem puanının bulunmaması hâlinde ise telafi programı sonunda belirlenen puandır.
c) İşletmelerde beceri eğitiminde birinci ve ikinci dönem puanlarının aritmetik ortalaması ile yılsonu beceri sınavı puanının aritmetik ortalamasıdır.
ç)Naklen gelen öğrencilerin, önceki okulunda aldığı derslerle yeni okulundaki dersler ve/veya ders saatleri farklı olduğunda:
1)Bir dönem puanı alabilecek kadar süre bulunması durumunda yeni dersten alınan ikinci dönem puanıdır.
2)Yeni alınan dersten bir dönem puanı alınabilecek kadar süre bulunmaması durumunda eski okulundaki dersin dönem puanlarının aritmetik ortalamasıdır.
(2) Dönem puanlarının aritmetik ortalaması hesaplanırken bölme işlemi virgülden sonra iki basamak yürütülür.
Bir dersin ağırlığı ve ağırlıklı puanı
MADDE 54- (1) Bir dersin ağırlığı, o dersin haftalık ders saati sayısına eşittir.
(2) Bir dersin yılsonu puanıyla o dersin haftalık ders saati sayısının çarpımından elde edilen puan, o dersin ağırlıklı puanıdır.
Yılsonu başarı puanı
MADDE 55- (1) Öğrencinin yılsonu başarı puanı, derslerin ağırlıklı puanları toplamının bu derslerin haftalık ders saatleri toplamına bölümüyle elde edilen puandır. Naklen gelen öğrencilerin yılsonu başarı puanı hesaplanırken yeni oluşacak haftalık ders saati sayısı toplamı esas alınır. Yılsonu başarı puanı hesaplanırken bölme işlemi, virgülden sonra iki basamak yürütülür.
(2) Yılsonu başarı puanı, mezuniyet puanının hesaplanmasında esas alınır.
Ders yılı sonunda herhangi bir dersten başarılı sayılma
MADDE 56- (1) Öğrencinin, ders yılı sonunda herhangi bir dersten başarılı sayılabilmesi için;
a) İki dönem puanının aritmetik ortalamasının en az 50 veya birinci dönem puanı ne olursa olsun ikinci dönem puanının en az 70,
b) İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrencilerin, beceri sınavı puanı en az 50 olmak kaydıyla birinci ve ikinci dönem puanları ile beceri sınav puanının aritmetik ortalamasının en az 50 veya beceri sınav puanının 70
olması gerekir.
Doğrudan sınıf geçme
MADDE 57- (1) Ders yılı sonunda;
a) Tüm derslerden başarılı olan,
b) Başarısız dersi/dersleri olanlardan, yılsonu başarı puanı en az 50 olan
öğrenciler doğrudan sınıf geçer.
(2) Yılsonu başarı puanıyla başarılı sayılamayacak derslerden başarısız olan öğrenciler, o dersten/derslerden sorumlu geçer.
Sorumlu olarak sınıf geçme ve sorumluluğun kalkması
MADDE 58- (1) Doğrudan sınıfını geçemeyen öğrencilerden, bir sınıfta başarısız ders sayısı en fazla 3 ders olanlar sorumlu olarak sınıflarını geçer. Ancak alt sınıflar da dâhil toplam 6 dersten fazla başarısız dersi bulunanlar sınıf tekrar eder. Nakil ve geçişler nedeniyle ortaya çıkan sorumlu dersler bu sayıya dâhil edilmez.
(2) Sorumluluk sınavları, ders yılı içerisinde yapılan yazılı veya uygulamalı sınav esaslarına göre kasım ve nisanayları içerisinde ilgili branş öğretmeni tarafından yapılır. Sınav tarihleri ve sınavı yapacak öğretmen/öğretmenler okul müdürlüğünce belirlenir. Bir dersten sınava girecek öğrenci sayısının 20 ve üzerinde olması durumunda birden fazla öğretmen görevlendirilir. Bu sınavlar dersleri aksatmayacak şekilde ders saatleri içinde veya dışında gerektiğinde cumartesi ve pazar günleri de yapılabilir.
(3) Yılsonu beceri sınavında başarısız olan öğrencilerin bu derslere ait sorumluluk sınavları, iş dosyası dikkate alınmaksızın yazılı ve/veya uygulamalı sınav şeklinde yapılır.
(4) Bir dersin sorumluluğu, o dersin sorumluluk sınavında başarılı olunması hâlinde kalkar.
(5) Sorumluluk sınavlarına itiraz edilmesi durumunda bu Yönetmeliğin 49 uncu madde hükümleri uygulanır.
Sınıf tekrarı ve öğrenim hakkı
MADDE 59- (1) Öğrencilerden;
a) Doğrudan, yılsonu başarı puanıyla veya sorumlu olarak sınıf geçemeyenlerle devamsızlık nedeniyle başarısız sayılanlar sınıf tekrar eder. Sınıf tekrarı hazırlık sınıfı hariç, orta öğrenim süresince en fazla bir defa yapılır.Öğrenim süresi içinde ikinci defa sınıf tekrarı durumuna düşen öğrencilerin ders yılı sonunda okulla ilişiği kesilerek Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine kayıtları yapılır.
b) Okuldan mezun olamayan on ikinci sınıf öğrencilerinden sınıf tekrar etme hakkı bulunanlar başarısız olunan ders sayısına bakılmaksızın sınıf tekrar edebilir. Ancak, sınıf tekrar etmek istemeyen öğrencilerden sınıf tekrarı yapmış olanlar bir, sınıf tekrarı yapmamış olanlar ise iki öğretim yılı daha başarısız oldukları derslerden sorumluluk sınavına girebilir. Bu sınavlar sonunda da başarısız olan öğrencilerin öğretim yılı sonunda okulla ilişiği kesilerek Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine kayıtları yapılır.
c) Özürleri nedeniyle; okula devam edemeyen, okula devam ettikleri hâlde iki dönem puanı alamayan öğrenciler, durumlarını belgelendirmeleri kaydıyla, o yıla ait öğrenim haklarını kullanmamış sayılır. Öğrenim hakkının kullanılmamış sayılması hâli, öğrenim süresince iki eğitim ve öğretim yılıyla sınırlıdır.
Hazırlık sınıfında yeterlilik sınavı ve 9 uncu sınıfa geçiş
MADDE 60- (1) Hazırlık sınıfında sınıf geçme, birinci yabancı dil dersiyle Türkçe dersindeki başarı durumlarına göre tespit edilir. Diğer derslerdeki başarı durumu, öğrencinin ödüllendirilmesinde dikkate alınır. Hazırlık sınıfında alınan puanlar mezuniyet puanının belirlenmesinde dikkate alınmaz.
(2) Hazırlık sınıfında sınıf geçmeye esas derslerden ders yılı sonunda başarılı olamayan öğrenciler, üçüncü fıkra hükümlerine göre yeterlilik sınavına alınır. Başarısız olanlar bir yıl daha hazırlık sınıfına devam eder. İkinci yılda da hazırlık sınıfında başarısız olan öğrencilerin okulla ilişkisi kesilerek sınavsız öğrenci alan diğer ortaöğretim kurumlarının 9 uncu sınıfına kayıtları bu Yönetmeliğin nakil ve geçişe ilişkin hükümleri çerçevesinde yapılır.
(3) Hazırlık sınıfında öğrenim görmeden aynı okulun 9 uncu sınıfına doğrudan geçmek isteyen öğrencilerin velileri, yeterlilik sınavından 5 gün önce okul yönetimine yazılı olarak başvurur. Başvurusu alınan öğrenciler, birinci yabancı dil dersiyle Türkçe dersinden ders yılının ilk haftası içinde yeterlilik sınavına alınır. Bu sınavlar, sorumluluk sınavlarıyla ilgili usul ve esaslara göre yapılır. Her iki dersten de en az 70 puan alan öğrenciler başarılı sayılarak 9 uncu sınıfa devam ettirilir. Başarılı olamayan öğrenciler hazırlık sınıfına devam eder.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Telafi Programı ve Yoğunlaştırılmış Eğitim
Telafi programı
MADDE 61- (1) Ortaöğretim kurumlarında;
a) Ders yılı içinde öğretmensizlik, doğal afet, salgın hastalık, olağanüstü hâl ve benzeri sebeplerle bir ya da iki dönem puanı oluşmayan dersler için, ders yılının ikinci döneminden, yeni öğretim yılının başlamasına kadar olan sürede,
b) Öğrencinin iki dönem puanı alabilecek durumda olmasına rağmen öğretmenin raporlu veya izinli olması, göreve geç başlaması, dönem bitmeden ayrılması gibi nedenlerle yapılamayan dersler için ders saatleri dışında,
c) Alan/dal değiştirmek isteyen mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları öğrencileriyle diğer ortaöğretim kurumlarından mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına geçiş yapmak isteyen öğrencilere yaz tatilinde,
ç) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslek lisesi mezunu olmak isteyen genel lise programı mezunlarıyla ortaokul veya imam-hatip ortaokulunu bitiren kalfa ve ustalara, millî eğitim müdürlüklerince belirlenen takvime göre,
d) İşletmelerde mesleki eğitim gören mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları öğrencilerinden, işletme şartlarının yetersiz olması nedeniyle programlarda öngörülen bazı uygulamaların yapılamaması durumunda eksik konuların telafisi için okulda veya başka bir işletmede,
telafi programı uygulanır.
(2) Telafi programları, yapılamayan ders saatleri toplamı kadar yapılabileceği gibi yoğunlaştırılarak da yapılabilir. Ancak yoğunlaştırılmış telafi programlarının süresi toplam ders saati sayısının üçte ikisinden az olamaz.
(3) Birinci fıkranın (ç) bendinde sayılanlar için yoğunlaştırılmış telafi programı uygulanmaz.
(4) Telafi programında görev alacak öğretmenler, okul müdürünün teklifi doğrultusunda millî eğitim müdürlüklerince görevlendirilir. Gerektiğinde diğer ortaöğretim kurumlarından da öğretmen görevlendirilebilir.
(5) Telafi programında işlenecek konular, okul müdürüyle programı uygulayacak öğretmen veya öğretmenlerce belirlenir. Ancak programda öngörülen konuların tamamlatılması esastır. Dersin haftalık ders saati sayısı dikkate alınarak öğrencilere yeterli sayıda yazılı ve performans çalışması puanı verilir. Dönem ve yılsonu puanı, bu puanlara göre belirlenir. Birinci fıkranın (b) bendi kapsamında açılan telafi programında puanla değerlendirme yapılmaz
(6) Kontenjan bulunması durumunda, mesleki ve teknik ortaöğretim programlarından mezun olup farklı bir meslek alanından/dalından mezun olmak isteyenler de bu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında telafi eğitimine alınabilir.
(7) Genel ortaöğretim, Anadolu türü mesleki ve teknik ortaöğretim, teknik lise, sağlık meslek lisesi ve imam-hatip lisesi programlarında telafi eğitimi uygulanmaz.
(8) Telafi programının uygulanmasına yönelik iş ve işlemler, programın açılacağı okul müdürlüğüyle bağlı bulunduğu millî eğitim müdürlüğü işbirliğinde yürütülür.
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarındatelafi programına ilişkin diğer hususlar
MADDE 62- (1)Telafi eğitimi programı açılacak alanlar ve kontenjanlar millî eğitim müdürlüklerince belirlenir.
(2)Telafi eğitimi programı, ilgili alana/dala ait çerçeve öğretim programları ve haftalık ders çizelgelerindeki alan ve dal derslerinden oluşur. Öğretim programlarının uygulama planları, telafi eğitimi çalışma takvimine göre ilgili alan öğretmenlerince yapılır.
(3) Telafi eğitiminde öğrenciler, işletmelerde mesleki eğitime gönderilebilir. Bunların sigorta primleri, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 25 inci maddesine göre Bakanlıkça ödenir.
(4) Kalfa ve ustaların muaf tutulacakları alan/dal dersleri, çerçeve öğretim programı dikkate alınarak il millî eğitim müdürlüğünce belirlenir. Bu belirlemede denklik ilkesi esas alınır.
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında yoğunlaştırılmış eğitim
MADDE 63- (1) Her sınıfa ait teorik ve uygulamalı derslerin eğitimi, yoğunlaştırılarak da yapılabilir. Yoğunlaştırılmış eğitime ait çalışma takvimi, bir dersin eğitim süresi bir ders yılına ait toplam ders saati sayısından az olmayacak şekilde düzenlenir. Kurum ve kuruluşlarla işbirliğinde yürütülen yoğunlaştırılmış eğitime ait usul ve esaslar, kurum müdürlüğüyle işletme yetkilileri arasında yapılacak protokolle belirlenir.
(2) Sektörün özelliği, çalışma ve kapasite durumu ile okul ve iklim şartları da dikkate alınarak yılın belli zamanlarında faal olan yiyecek içecek hizmetleri, konaklama ve seyahat hizmetleri ve eğlence hizmetleri alanları, denizcilik alanının yat kaptanlığı dalıyla Bakanlıkça uygun bulunan diğer alan/dal öğrencileri, 10 uncu ve 11 inci sınıftan itibaren işletmelerde mesleki eğitimlerini yoğunlaştırılmış olarak görebilirler.
(3) Öğrencilerin okulda veya işyerinde görecekleri eğitimin tarihleri belirlenirken, her iki birimdeki eğitime ortalama altışar aylık zaman ayrılır. Bu süre, ihtiyaç duyulması hâlinde valilikçe değiştirilebilir. Ancak, genel olarak öğrencilerin bir öğretim yılında kesintisiz olarak ekim-mart ayları arasındaki dönemde okulda; nisan-eylül ayları arasındaki dönemde işletmelerde mesleki eğitim görmeleri esastır.
(4) 10 uncu ve 11 inci sınıflarda derslerin kesildiği tarihle beceri sınavı sonrasında öğrencilere ikişer haftalık dinlenme izni verilir.
(5) Bu kapsamda bulunan okulların dokuz ve 10 uncu sınıfları diğer ortaöğretim kurumlarıyla birlikte, on bir ve on ikinci sınıf öğrencileri ise yılsonu beceri sınavının bitimini izleyen iki hafta sonra eğitime başlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Okul Birincilerinin Tespiti
Okul birincilerinin tespiti
MADDE 64- (1) Ders kesiminde, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayan öğrencilerle davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrenciler okul birincisi olamaz.
(2) Mezuniyet puanlarının eşit olması hâlinde son sınıf yılsonu başarı puanı yüksek olan öğrenci okul birincisi seçilir.
(3) Eşitlik bozulmadığı takdirde, bir alt sınıftan başlanarak geriye doğru eşitlik bozuluncaya kadar öğrencilerin yılsonu başarı puanları incelenerek okul birincisi tespit edilir.
(4) Bu şekilde de eşitlik bozulmuyorsa son ders yılından başlanarak derslerin yılsonu puanlarına esas olan dönem puanlarının aritmetik ortalamasının ağırlıklı ortalaması alınır.
(5) Bu değerlendirme sonunda da eşitliğin bozulmaması hâlinde ilgili öğrenci ve velilerin de katılımıyla öğretmenler kurulunda kura çekilerek okul birincisi tespit edilir.
(6) Çok programlı liselerde; genel lise, imam-hatip lisesi ve meslek lisesi programları için ayrı ayrı okul birincisi tespit edilir.
(7) Mesleki ve teknik eğitim merkezlerinde; meslek lisesi, teknik lise, Anadolu meslek lisesi ve Anadolu teknik lisesi programları için ayrı ayrı okul birincisi tespit edilir.
(8) Okul birincileri, okul müdürlüğünce zamanında doğrudan Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezî Başkanlığına (ÖSYM) bildirilir.
Mezuniyet puanı
MADDE 65- (1) Mezuniyet puanı; dokuz, on, on bir ve on ikinci sınıfların yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasıdır. Mezuniyet puanı hesaplanırken bölme işlemi, virgülden sonra iki basamak yürütülür.
Yurtdışından gelenlerin mezuniyet puanı
MADDE 66- (1) Öğrenimlerinin bir kısmını yurtdışında yaparak yurda dönen öğrencilerin mezuniyet puanları;
a) Ülkemizde öğrenim gördükleri yıllara ait yılsonu başarı puanlarıyla yurtdışında gördükleri derslerin yılsonu puanlarına,
b) Yurtdışında öğrenim gördükleri okullardan yılsonu başarı puanları sağlanamaması durumunda, ülkemizde öğrenim gördükleri öğretim yıllarına ait yılsonu başarı puanlarına
göre belirlenir.
(2) Yılsonu başarı puanı, derslerden alınan ağırlıklı puanların toplamının bu derslerin haftalık ders saatleri toplamına bölünmesiyle bulunur.
(3) Belirlenmiş notlar;
a) 5'li sistemde, her bir nota 1.00 eklenip, çıkan sayı elliyle çarpılıp üçe bölünerek puana çevrilir. Bölme işlemi virgülden sonra iki basamak yürütülür.
b) 10’lu sistemde, her bir not 10 rakamıyla çarpılarak puana çevrilir.
BEŞİNCİ KISIM
Belge, Defter, Çizelge ve Formlar
Belge, defter, çizelge ve formlar
MADDE 67- (1) Ortaöğretim kurumlarında standartları Bakanlıkça belirlenen defter, çizelge, sözleşme, form ve benzeri belgeler kullanılır ve örnekleri bu Yönetmeliğin yayımı tarihini müteakip e-Okul sistemi üzerinde veya Tebliğler Dergisi’nde yayımlanır.
Karne düzenlenmesi
MADDE 68- (1) Öğrenciler için e-Karne düzenlenir. e-Karne düzenlenmesinde aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulur:
a) e-Karne birinci dönemde yarıyıl tatilinden, ikinci dönemde ise yaz tatilinden önce düzenlenir. İstenildiğinde e-Karnenin onaylı bir örneği öğrenciye/veliye verilir.
b) e-Karnede başarı ve devamsızlık durumu gösterilir.
c) e-Karnede, sınıf rehber öğretmeninin öğrenciyle ilgili görüşüne yer verilir.
Diploma düzenlenmesi
MADDE 69- (1) Ortaöğretim kurumlarından mezun olanlara, e-Okul sistemindeki kayıtlar esas alınarak bitirdikleri okul türüne göre diploma verilir. Bütün derslerden başarılı olmasına rağmen staj veya yaz uygulamasını tamamlamayanlara diploma düzenlenmez.
(2) Diplomalara;
a) Ders kesiminde mezun olanlarla telafi programları sonunda mezun olanlar için derslerin sona erdiği tarih,
b) Sorumluluk sınavlarına girenler için sınavın yapıldığı ayın son iş günü,
c) Staj veya yaz uygulamasını ders yılı bitiminden sonra tamamlayan öğrenciler için staj veya yaz uygulamasının sona erdiği tarih
diploma tarihi olarak yazılır.
(3) Diplomaların düzenlenmesinde aşağıdaki esaslara uyulur.
a) Öğretim yılı, düzenleme tarihi, diploma tarihi ve diploma numarası rakamla yazılır. Diploma tarihiyle düzenleme tarihi farklı olabilir. Ayrıca e-Okul sisteminde her diploma için güvenlik numarası verilir.
b) Mezuniyet puanı ve varsa mezuniyet alanı/dalı belirtilir.
c) Bilgiler kısaltılmadan yazılır.
ç) Diploma numaraları, okulun açılış tarihinden başlanarak sırayla verilir.
d) Diplomalar, müdür ve ilgili müdür yardımcısı, müdür yardımcısının bulunmadığı durumlarda ise millî eğitim müdürlüğünce görevlendirilen öğretmen tarafından imzalanır.
e) Diplomalar, mezuniyet tarihini izleyen 20 gün içinde düzenlenerek soğuk damga için millî eğitim müdürlüğüne gönderilir.
f) Sağlık meslek lisesi diplomaları, millî eğitim müdürlüğünce soğuk damga işlemleri tamamlandıktan sonra,11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun hükümlerine göre Sağlık Bakanlığına tescil ettirilmek üzere Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne gönderilir.
g) Diplomalar harca tabi değildir.
ğ) Diploma, öğrenciye, velisine ya da vekâlet verilen kişiye imza karşılığında verilir.
h) Diplomanın kullanılamayacak derecede yıpranması veya kaybolması durumunda yenisi düzenlenmez. Bu durumda öğrenim durum belgesi düzenlenir.
Telafi eğitimi sonrası diploma düzenlenmesi
MADDE 70- (1)Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında telafi eğitimini ve stajını başarıyla tamamlayan ortaöğretim kurumu mezunlarına, ilgili alana dala ait meslek lisesi diploması, ortaöğrenimini tamamlayamayan kalfa ve ustalara ise mesleki eğitimi tamamlama belgesi düzenlenir. İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrencilerle kalfa ve ustalar, stajını tamamlamış sayılır. Mesleki eğitimi tamamlama belgesi verilen kalfa ve ustalar, Mesleki Açık Öğretim Lisesi yoluyla ortak dersleri tamamladıkları takdirde,alanlarında diploma almaya hak kazanırlar.
İşyeri açma belgesi düzenlenmesi
MADDE 71- (1) Teknik lise veya mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının dört yıllık programlarının 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamındaki alanlarından mezun olanlar ile Mesleki Yeterlilik Kurumunca tanınan dördüncü ve daha üst seviye mesleki yeterlilik belgesi sahiplerine, ustalık belgesinin yetki ve sorumluluklarını taşıyan, mesleklerinde bağımsız işyeri açma belgesi verilir. Bağımsız İşyeri Açma Belgesi e-Okul sistemi üzerinden öğrencinin mezun olduğu okul müdürlüğünce düzenlenir.
Geçici mezuniyet belgesi düzenlenmesi
MADDE 72- (1) Diploma almaya hak kazanmış ancak diplomaları düzenlenmemiş olanlara istemeleri hâlinde geçici mezuniyet belgesi verilir.
Öğrenim durum belgesi düzenlenmesi
MADDE 73- (1)Öğrencilerin yazılı başvuruları üzerine;
a)Kimlik bilgilerini, varsa alanını/dalını, öğrenimi süresince okuduğu bütün dersleri, haftalık ders saatlerini, aldığı puanları ve diploma bilgilerini gösteren öğrenim durum belgesi düzenlenir.
b) Diploma veya öğrenim durum belgesini kaybedenlere bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durum belgesi verilir. Belgesini ikinci defa talep edenlere bu belge verilmez. Ancak durumları yazıyla ilgili kurum veya kuruluşa bildirilir.
(2)Mesleki ve teknik ortaöğretim programlarından mezun olanlardan isteyenlere Avrupa Yeterlilik Çerçevesi kapsamında, öğrenim süresince kazandıkları temel yeterlilikler hakkında bilgiler içeren Europass sertifika/diploma ekiyle alınan ve başarılan modüller, mesleki eğitim gördüğü veya stajını yaptığı işletmenin adını gösterir belge düzenlenir.
Öğrenci kimlik belgesi düzenlenmesi
MADDE 74- (1) Okul müdürlüğünce öğrencilere, nüfus kayıt ve okul bilgilerini içeren, fotoğraflı öğrenci kimlik belgesi düzenlenir. Öğrenci kimlik belgeleri, gerektiğinde elektromanyetik kullanıma uygun şekilde de tasarlanabilir.
Öğrenci belgesi düzenlenmesi
MADDE 75- (1) Öğrencilere, istemeleri hâlinde okulun öğrencisi olduklarına dair öğrenci belgesi verilir.
Uygulamaya yönelik açıklamalar
MADDE 76- (1) Belge, defter, çizelge, sözleşme ve formlardan gerekenlerin çıktıları alınarak okul müdürünce onaylanır ve saklanır. Ayrıca bu kayıtlar Bakanlığın ilgili birimince e-Okul sistemi içerisinde de yedeklenir. Sonradan görülen yanlışlıklar elektronik ortamda tutanakla düzeltilir ve açıklama yapılarak okul müdürünce onaylanır.
(2) Düzenlenmiş diploma ve belgelerde yer alan bilgilerde mahkeme kararına bağlı yapılması gereken değişiklikler, mevcut bilgiler değiştirilmeden diploma ve belgenin arkasına yeni şekliyle yazılır. Buna ilişkin açıklama, düzeltme tarihi, düzeltmeyi yapanın adı, soyadı yazılıp imzalanarak onaylanır ve millî eğitim müdürlüğüne bildirilir. e-Okul sistemine kayıtlı diplomalarla ilgili düzeltmeler sistem üzerinden okul müdürlüğünce yapılır.
(3) Yabancı uyruklu öğrencilerle ilgili belgeler düzenlenirken, yabancılar kimlik numarasına esas bilgiler veya pasaport, ikamet tezkeresi ve benzeri belgelerde yer alan bilgiler kullanılır.
(4) Kültürlerarası öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrenim görmek üzere Türkiye’ye gelen misafir öğrencilere, Türkiye’de bulundukları süre içerisinde aldıkları eğitime ilişkin belge düzenlenir.
(5) Belge, defter, çizelge, sözleşme ve formlar ilgili mevzuatına göre arşivlenir.
ALTINCI KISIM
Yönetim, Yöneticiler, Diğer Personel ve Eğitim Ortamları
BİRİNCİ BÖLÜM
Yönetim ve Yöneticiler
Yönetim
MADDE 77- (1) Okul yöneticileri; öğretmenlere, öğrencilere, velilere ve çevreye eğitim ve öğretimde liderlik yapar, verimliliğin artırılmasına, ekip ruhunun oluşturulmasına, okulun çevreyle bütünleşmesine ve kurum kültürünün geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapar, okulu hizmete hazır durumda bulundurur. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, verimlilik ve saydamlık ilkeleri doğrultusunda okulu sürekli yeniler ve geliştirir, zamanı ve tüm imkânları okulun amaçlarını gerçekleştirmek için kullanır.
(2) Okul yönetimi;
a) Araştırma ve planlama,
b) Örgütleme,
c) Rehberlik,
ç) İzleme, denetim ve değerlendirme,
d) İletişim ve yönetişim
görevlerini yerine getirir.
Müdür, görev, yetki ve sorumlulukları
MADDE 78- (1) Müdür, Türk millî eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge ve diğer ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda okulun amaçlarını gerçekleştirmek üzere tüm kaynakların etkili ve verimli kullanımından, ekip ruhu anlayışıyla yönetiminden ve temsilinden birinci derecede sorumlu eğitim ve öğretim lideridir. Müdür, okulu bünyesindeki kurul, komisyon ve ekiplerle işbirliği içinde yönetir.
(2) Müdür çalışmalarını valilikçe belirlenen mesai saatleri dâhilinde yapar; görevin gerektirdiği durumlarda mesai saatleri dışında da çalışmalarını sürdürür.
(3) Müdür, görevinde sevgi ve saygıya dayalı, uyumlu, güven verici, örnek tutum ve davranış içinde bulunur; mevzuatın kendisine verdiği yetkileri kullanır.
(4) Müdürün görev yetki ve sorumlulukları şunlardır:
a) Öğretim yılı başlamadan önce personelin iş bölümünü yapar ve yazılı olarak bildirir. Öğretmenlerin gerektiğinde görüşlerini de almak suretiyle okutacakları derslere ilişkin görevlerin dağılımını yapar.
b) Ünitelendirilmiş yıllık planların hazırlanması amacıyla öğretmenler kurulu ve zümre toplantılarının yapılmasını sağlar. Zümrelerden derslere yönelik ünitelendirilmiş yıllık planı ders yılı başlamadan önce alır, inceler, gerektiğinde değişiklik yaptırarak onaylar ve bir örneğini iade eder.
c) Okulun derslik, bilişim teknolojisi sınıfı, laboratuvar, atölye, kütüphane, araç ve gereci ile diğer tesislerini sağlık ve güvenlik şartlarına uygun bir şekilde eğitim ve öğretime hazır bulundurur. Bunlardan imkânlar ölçüsünde diğer okullarla çevrenin de yararlanmasını sağlar. Diğer okul ve çevre imkânlarından da yararlanılması için gerekli tedbirleri alır. Öğrencilerin sürekli eğitimlerini yürütmek için millî eğitim müdürlüğü ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yaparak il sınırları içindeki bütün okul ve işletmelerden yararlanılması, gerekli durumlarda bina kiralanmasıyla ilgili iş ve işlemleri yürütür.
ç) Eğitim ve öğretim çalışmalarını etkili, verimli duruma getirmek ve geliştirmek, sorunlara çözüm üretmek amacıyla kurul, komisyon ve ekipleri oluşturur. Toplantılarda alınan kararları onaylar, uygulamaya koyar ve gerektiğinde üst makama bildirir.
d) Öğretmenlerin performanslarını artırmak amacıyla her öğretim yılında en az bir defa dersini izler ve rehberlikte bulunur.
e) Teknolojik gelişmeleri okula kazandırır. Okulun ihtiyaçlarını belirler, bütçe imkânlarına göre satın alma, bağış ve benzeri yollarla karşılanması için gerekli işlemleri yaptırır. Eğitim araç ve gereciyle donatım ihtiyaçlarını zamanında ilgili birimlere bildirir.
f) Okulun düzen ve disipliniyle ilgili her türlü tedbiri alır.
g) Personelin yetiştirilmesi ve geliştirilmesi için gerekli tedbirleri alır. Adaylık ve hizmetiçi eğitim faaliyetleriyle ilgili iş ve işlemleri yürütür.
ğ) Personelin performans yönetimi ve disiplin işleriyle öğrenci ödül ve disiplin işlerini yürütür.
h) Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin yürütülmesini sağlar. Özel eğitim gerektiren öğrencilerin yetiştirilmesi ve kaynaştırma eğitimiyle ilgili gerekli tedbirleri alır.
ı) Öğrencilere ders yılı içinde gerektiğinde 5 günü geçmemek üzere izin verebilir. Bu yetkisini yardımcılarına devredebilir.
i) Öğrencilerin askerlik ertelemesine ilişkin iş ve işlemlerinin 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu hükümlerine göre yürütülmesini sağlar.
j) Öğretmenlerin ve öğrencilerin nöbet görev ve yerlerini belirler, onaylar ve uygulamaya koyar.
k) Haftalık ders programlarının düzenlenmesini sağlar, onaylar ve uygulamaya koyar.
l) Diploma, öğrenim durum belgesi, sözleşme ve benzeri belgeleri onaylar.
m) Eğitim ve öğretim ile yönetimde verimliliğin artırılması, kalitenin yükseltilmesi ve sürekli gelişimin sağlanması için araştırma yapılmasını, bu konularda iyileştirmeye yönelik projeler hazırlanmasını ve uygulanmasını sağlar.
n) Görevini üstün başarıyla yürüten personelin ödüllendirilmelerini teklif eder. Görevini gereği gibi yapmayanları uyarır, gerektiğinde haklarında disiplin işlemi yapılmasını sağlar.
o) Özürleri nedeniyle görevine gelemeyen personelin yerine görevlendirme yapılması için gerekli tedbirleri alır.
ö) İzinli veya görevli olduğu durumlarda müdür başyardımcısının, müdür başyardımcısının bulunmadığı hâllerde ise bir müdür yardımcısının müdür vekili olarak görevlendirilmesini millî eğitim müdürlüğüne teklif eder.
p) Eğitim ve öğretimle ilgili her türlü mevzuat değişikliklerini takip eder ve ilgililere duyurulmasını sağlar.
r) Stratejik plan ve bütçe önerilerini gerekçeli olarak hazırlar, ilgili makama sunar, yetkisinde bulunan bütçe giderlerini gerçekleştirir, takip eder, giderlerle ilgili belgeleri zamanında düzenletir, harcamalarla ilgili azami tasarrufun sağlanmasına özen gösterir.
s) Okulun bina, tesis, atölye, laboratuvar, salon, bahçe ve benzeri bölümleri ile araç-gerecinin diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte kullanılması durumunda, mahalli mülki idareamirinin onayını da alarak ilgili kurumla bir protokol imzalar ve bir örneğini üst makama gönderir.
ş) Harcama yetkilisi olarak, müdür başyardımcısını veya müdür yardımcılarından birini 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre gerçekleştirme görevlisi olarak görevlendirir.
t) 28/12/2006 tarihli ve 2006/11545 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Taşınır Mal Yönetmeliğine göre memuriyet veya çalışma unvanına bağlı kalmaksızın, taşınır kayıt ve işlemlerini yürütmek üzeregerekli bilgi ve niteliklere sahip personel arasından taşınır kayıt ve kontrol yetkilisi görevlendirir.
u) Elektronik ortamda yürütülmesi gereken iş ve işlemlerle ilgili gerekli takip ve denetimi yapar.
ü) 9/2/2012 tarihli ve 28199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul-Aile Birliği Yönetmeliğindeki sorumluluklarını yerine getirir.
v) Öğrenci ve çalışanların sağlığının korunması, okulun fizikî yapısından ve çevreden kaynaklanan olumsuz sağlık şartlarının iyileştirilmesi amacıyla koruyucu tedbirlerin alınmasını sağlar.
y) Okul binası ve eklentilerinin sabotaj, yangın, hırsızlık ve diğer tehlikelere karşı korunması için gerekli koruyucu güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlar.
z) Okul ve öğrencilerin katılacağı yarışmalar ve sınavlarla ilgili komisyonları oluşturur, bu etkinliklere katılan öğrencilere danışmanlık ve rehberlik yapmak üzere öğretmen görevlendirir.
aa) Görev tanımındaki diğer görevleri de yapar.
bb) 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 11 ve 12 nci maddesi uyarınca acil durumlarla mücadele için gerekli tedbirleri alır.
(5)Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu müdürleri ayrıca okuldaki eğitim, öğretimle ve işleyişiyle ilgili olarak;
a) Derslik, atölye ve laboratuvarların birer üretim ortamı durumuna getirilmesini; çevredeki işletme, müze, turistik tesis ve benzeri kuruluşlarla işbirliğine gidilerek insan gücü ihtiyacıyla alana/dallara alınacak öğrenci sayılarının belirlenmesini; atölye, laboratuvar, uygulamalı ders, staj veya yaz uygulamasının buralarda yapılabilme imkânlarının araştırılmasını, mesleklerinde başarılı olanların ders, seminer ve konferans gibi etkinliklerle eğitime katkıda bulunmalarını sağlar.
b) Mesleki Açık Öğretim Lisesi programlarına katılan öğrencilere yüz yüze eğitim verilmesi için gerekli önlemleri alır. Okulun derslik, atölye ve laboratuvarlarında açılması planlanan yaygın eğitim faaliyetleri konusunda ilgili kurumlarla işbirliği yapar.
c) Mezunların elektronik ortamda izlenmesini, gerektiğinde mezunlar ve işyeri yetkililerine anket uygulanmasını sağlar. Okulun yıllara göre mesleki ve akademik başarısını tespit ederek sonuçlarından yararlanır.
ç) Okulda üretime ilişkin iş ve işlemleri yürütmek üzere atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmenleri arasından atanmış bir müdür yardımcısını, teknik müdür yardımcısı olarak görevlendirir.
d) Sektörle işbirliğine önem verir. Çevredeki sektörel gelişim ve değişimi izleyerek programların, iş hayatının istek ve beklentileri doğrultusunda geliştirilmesi konusunda yapılan çalışmaların, ilgili birimlere iletilmesini sağlar.
e) Döner sermaye iş ve işlemlerinde, 20/10/2006 tarihli ve 26325 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Döner Sermaye İşletmelerinde Üretimi Teşvik Primi Dağıtımı, Parça Başı Üretim, Atölye ve Tesislerin Özel Sektörle İşbirliği Yapılarak İşletilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre eğitim ve öğretimi aksatmamak şartıyla gerektiğinde sorumluluğundaki atölye ve laboratuvarlar ile makine ve teçhizatın özel sektörle birlikte kullanılmasına imkân sağlar.
(6) İşletmelerde mesleki eğitimle ilgili olarak;
a) Öğrencilere, yaşına uygun asgari ücretin 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirlenen tutarı kadar ödenecek ücret, ücret artışı ve diğer imkânlar konusunda öğrenci reşitse kendisi; değilse velisiyle birlikte işletmelerle eğitim sözleşmesini imzalar.
b) Eğitimin öğretim programına uygun olarak yürütülmesi ve okul-işletme arasında sürekli işbirliğini sağlamak amacıyla bir koordinatör müdür yardımcısıyla ilgili alandaki öğretmen, öğrenci, işletme sayısı ve işletmelerin okula uzaklıkları dikkate alınarak aynı alanın atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmenleri arasından yeterli sayıda koordinatör öğretmen görevlendirir, rehberlik eder ve denetler. Yönetici ve öğretmenlere, "işletmelerde meslek eğitimi" adıyla verilecek ek ders göreviyle ilgili programı hazırlar ve millî eğitim müdürlüğüne onaylatır.
c) İşletmelerde görevli eğitici personel/usta öğreticinin hizmetiçi eğitiminde, okulun personel ve diğer imkânlarıyla yardımcı olur.
ç) Eğitimde amaçlanan hedeflere ulaşılması için işletme yetkilileriyle işbirliği yaparak gerekli önlemleri alır. İşletme yetkilileriyle yapılan toplantılara başkanlık eder.
d) Okulda atölye, laboratuvar kurulmaması veya yeterli donanım bulunmaması hâlinde sektörle işbirliği çerçevesinde yapılan protokol kapsamında işletmelerin eğitim birimlerinde alan/dal derslerinin eğitim ve öğretimi için ilgili alanın atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmeni görevlendirir. Ayrıca uygulamalı derslerin eğitiminin işletmelerde yapılması hâlinde yüz yüze eğitim kapsamında ders okutmak üzere bu işletmelerde öğretmen görevlendirir.
(7) Anadolu imam-hatip ve imam-hatip lisesi müdürleri ayrıca okuldaki eğitim, öğretimle ve işleyişle ilgili olarak, okulun çevreyle ilişki kurmasını sağlamak amacıyla, dinî konularda halkın bilgilendirilmesine yönelik meslek dersleri öğretmenlerinin sorumluluğunda sosyal etkinlikler çerçevesinde hutbe, vaaz ve benzeri programlar düzenler ve bu konularda müftülük, il veya ilçe millî eğitim müdürlükleri, yükseköğretim kurumları ve diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapar. Mesleki Açık Öğretim Lisesi imam-hatip bölümü öğrencilerine yüz yüze eğitim verilmesi konusunda gerekli önlemleri alır. Ayrıca okulun mescit, kütüphane, kitaplık, laboratuvar ve benzeri eğitim ortamları ve uygulama çalışmalarında kazanılacak bilgi ve becerilerin okulun amaçlarına ve öğretim programlarındaki ilkelere uygun olarak kullanılmasını sağlar.
Müdür başyardımcısı, görev, yetki ve sorumlulukları
MADDE 79- (1) Müdür başyardımcısı, eğitim ve öğretim, yönetim, rehberlik ve denetim işlerinin planlı, düzenli ve amacına uygun olarak yürütülmesinden müdüre karşı sorumludur.
(2) Müdür başyardımcısının görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:
a) Müdürün izinli veya görevli olduğu durumlarda müdüre vekâlet eder.
b) Okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna başkanlık eder.
c) Müdür yardımcılarının öğrenci devam ve devamsızlıklarıyla ilgili çalışmalarını izler, devamsızlık yapan öğrencilerin velileriyle iletişim sağlar ve gerektiğinde rehber öğretmenle işbirliği yapar.
ç) Derslerin öğretmenlere dağıtımıyla ilgili programları hazırlar ve müdürün onayına sunar.
d) Müdür yardımcıları, öğretmen ve öğrencilerin nöbet çizelgelerini hazırlayarak müdürün onayına sunar ve nöbet görevlerini kontrol eder.
e) Aylık, ücret ve sosyal yardımlarla ilgili iş ve işlemleri yapar veya yapılmasını sağlar.
f) Müdürün harcama yetkilisi olduğu durumlarda, görevlendirildiğinde gerçekleştirme görevlisi görevini yürütür.
g) Personelin göreve başlama, görevden ayrılma, izin, hastalık ve diğer devam-devamsızlık durumlarını takip eder. Bunlarla ilgili iş ve işlemleri yürütür ve müdürü bilgilendirir.
ğ) Görevlendirildiğinde, muayene-kabul komisyonu ile sayım kuruluna başkanlık eder, bu konulardaki işlemleri mevzuatına göre yürütür.
h) Görevlendirildiğinde, taşınır kayıt kontrol yetkilisi görevini yürütür.
ı) Her türlü tebligat işlemini mevzuatına uygun olarak gerçekleştirir, adli ve idari yargı ile ilgili işlemleri yürütür.
(3) Müdür tarafından verilen görevin gerektirdiği diğer görev ve sorumlulukları yerine getirir.
Müdür yardımcısı, görev yetki ve sorumlulukları
MADDE 80- (1) Müdür yardımcısı eğitim, öğretim ve yönetim işlerinin planlı, düzenli ve amacına uygun olarak yürütülmesinden müdüre ve müdür başyardımcısına karşı sorumludur.
(2) Müdür yardımcısının görev yetki ve sorumlulukları şunlardır:
a) Okulda kullanılan belge, defter, çizelge ve formlarla ilgili iş ve işlemleri yürütür ve gerekli olanları imzalar.
b) Görevlendirildiğinde, ilgili mevzuat kapsamında oluşturulan kurul, komisyon ve ekiplere katılır, başkanlık eder ve bunlarla ilgili iş ve işlemleri yürütür.
c) Kendisine verilen nöbet görevini yürütür, nöbetçi öğretmen ve öğrencileri izler, nöbet raporlarını inceler, varsa sorunları müdür başyardımcısına ve müdüre iletir.
ç) Sorumluluğuna verilen öğrencilerle ilgili iş ve işlemleri müdür ve müdür başyardımcısıyla işbirliği içinde yürütür.
d) Elektronik ortamda veri tabanı üzerinden bilgi alış verişiyle ilgili işlemleri yürütür.
e)Mezunların izlenmesine yönelik iş ve işlemleri yürütür.
(3) Müdür tarafından verilen görevin gerektirdiği diğer görev ve sorumlulukları yerine getirir.
Teknik müdür yardımcısı, görev, yetki ve sorumlulukları
MADDE 81- (1) Döner sermayeli okullarda, atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmenleri arasından atanan bir müdür yardımcısı, mevzuatına göre teknik müdür yardımcısı olarak görevlendirilir. Teknik müdür yardımcısı, müdür ile birlikte döner sermaye işletmesi çalışmalarının tümünden sorumludur.
(2) Teknik müdür yardımcısı:
a) Döner sermaye çalışmalarının piyasa şartlarına göre yürütülebilmesi, iş takibi, malzeme alımı, iş teslimi, sipariş alınması gibi konularda piyasayı günü gününe izler.
b) Döner sermeye işletmesi bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin ödeme emri belgesini düzenlemek görevini yürütür.
c) Döner sermaye işletmesinin nakit, stok ve duran varlık işlemleri ile diğer işlemlerinin ilgili mevzuat hükümlerine uygun, zamanında ve düzenli olarak yürütülmesini sağlar.
ç) Ücretleri döner sermaye işletmesince karşılanan personelin her türlü iş ve işlemlerini izler ve müdüre bilgi verir.
d) Alan/bölüm şeflerince düzenlenen puantajları inceler, imzalar ve onaya sunar.
e) Döner sermayeden veya gerektiğinde genel bütçe ödeneklerinden yapılan satın alma işlerinde ihale komisyonuna başkanlık eder.
f) Döner sermaye işletmesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla yönetime önerilerde bulunur.
g) Ambarın kontrol ve denetimini yapar.
ğ) Döner sermaye çalışmalarında teknik şartnameye uygun üretim yapılmasını sağlar.
h) Döner sermaye makine, araç-gerecinin bakım ve onarımının yapılmasını, sürekli kullanıma hazır durumda bulundurulmasını sağlar, varsa sorunların giderilmesi için önlem alır.
ı) Okulun bakım, onarım ve donatım ihtiyaçlarını belirleyerek müdürü bilgilendirir.
i) Millî Eğitim Bakanlığı Döner Sermaye İşletmelerinde Üretimi Teşvik Primi Dağıtımı, Parça Başı Üretim, Atölye ve Tesislerin Özel Sektörle İşbirliği Yapılarak İşletilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre gerekli iş ve işlemleri yürütür.
j) Taşınır Mal Yönetmeliğiyle kendisine verilen görevleri yapar.
(3) Müdür tarafından verilen görevin gerektirdiği diğer görev ve sorumlulukları yerine getirir.
Koordinatör müdür yardımcısının görev ve sorumlulukları
MADDE 82- (1)İşletmelerdeki mesleki eğitimde işyerlerinin belirlenmesi, eğitimin planlanması, koordinasyonu, uygulanması ve izlenmesi ile okulun araştırma-geliştirme çalışmalarını yürütmek amacıyla atölye,laboratuvar ve meslek dersleri öğretmenleri arasından atanan bir müdür yardımcısı, okul müdürlüğünce koordinatör müdür yardımcısı olarak görevlendirilir.
(2) Koordinatör müdür yardımcısı:
a) İşletmelerde mesleki eğitim uygulamasının planlı bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla alınacak önlemleri belirler ve müdüre bildirir.
b) İşletmelerdeki usta öğretici ve eğitici personelin hizmetiçi eğitim almasını sağlamak amacıyla, işletme yönetiminin görüşünü de alarak gerekli planlamayı yapar, hizmetiçi eğitim programını hazırlar ve müdüre sunar.
c) Mesleki eğitim yaptırılabilecek işletmelerin, eğitimi yapılacak meslek alanı/dalı ve öğretim programına uygunluğunu belirlemek amacıyla kurulan komisyon çalışmalarına katılır.
ç) İşletmelerde mesleki eğitim gören ve staj yapan öğrencilerin sigortalılıkla ilgili iş ve işlemlerini yürütür.
ç) İşletmelerde mesleki eğitim gören, staj yapan veya yaz uygulamasına devam eden öğrencilerin sigortalılıkla ilgili iş ve işlemlerini yürütür.
d) İşletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin devamsızlıkla ilgili iş ve işlemlerini yapar.
e) Koordinatör öğretmenlerin görevlerini yerine getirmesi, ilgili formların gününde okul yönetimine verilmesi konusunu takip eder, değerlendirir, varsa aksaklıklar konusunda müdürü bilgilendirir.
f) Öğretmenlere koordinatörlük görevinin dağıtılmasında ilgili alan zümreleriyle işbirliği yapar.
(3) Müdür tarafından verilen görevin gerektirdiği diğer görev ve sorumlulukları yerine getirir.
Pansiyondan sorumlu müdür yardımcısı ve görevleri
MADDE 83- (1) Pansiyonlu okullarda, müdür yardımcılarından biri yatılılık, bursluluk ve sosyal yardımlarla ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere görevlendirilir. Bunların görevleri, 15/8/1983 tarihli ve 83/6950 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Pansiyonları Yönetmeliği ile 26/5/2008 tarihli ve 2008/13763 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında Parasız Yatılılık, Burs ve Sosyal Yardımlar Yönetmeliği ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde okul müdürü tarafından belirlenir.
Şefliklerin oluşturulması ve şeflerin görevlendirilmesi
MADDE 84- (1)Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında, uygulanan mesleki eğitim programlarının tür ve özelliklerine göre alan/bölüm, atölye, laboratuvar şeflikleri oluşturulur.
(2) Öğretime açılan her alan/bölüm için bir alan/bölüm şefliği, standart atölye ve laboratuvar donanımı sağlanmış her atölye ve laboratuvar için bir atölye ve laboratuvar şefliği oluşturulur. Ancak, aynı atölye ve laboratuvarortamının aynı yönetim altındaki farklı okul türleri veya alanların eğitiminde kullanılması durumunda, bu atölye veyalaboratuvar için ikinci bir şeflik oluşturulmaz.
(3) Çocuk gelişimi ve eğitimi alanının atölye ve laboratuvarı, uygulama sınıflarıdır. 36-48 ve 49-66 ay arası çocuklar için ayrı uygulama sınıfları oluşturulur ve atölye şefi görevlendirilir.
(4) Şeflerin görevlendirilmesiyle ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenerek duyurulur.
Alan/bölüm, atölye ve laboratuvar şeflerinin görev ve sorumlulukları
MADDE 85- (1)Şeflerin ortak görev ve sorumlulukları şunlardır.
a) Alanın bina, eşya, makine-teçhizat ve diğer taşınırların bakım, onarım, koruma, saklama ve kullanıma hazır bulundurulmasını sağlar.
b)Müdür tarafından görevlendirilmeleri halinde taşınır kayıt ve kontrol yetkilisi unvanıylaTaşınır Mal Yönetmeliğine uygun olarak defter, belge ve cetvelleri tutar. Yılsonunda ve gerekli görülen zamanlarda taşınırları sayım ve kontrole hazır bulundurur. Sayım ve döner sermayeyle ilgili iş ve işlemleri mevzuatına göre yürütür.
c) Tüketim malzemelerine yönelik sarfların e-Taşınır sistemine işlenmesini sağlar.
ç) Kullanılan makine, araç-gereç ve teçhizatın okul imkânlarıyla onarımını sağlar. Onarımı mümkün olmayan veya ekonomik ömrünü tamamlamış olanların kayıttan düşümü için Taşınır Mal Yönetmeliği hükümlerine göre öneride bulunur.
d) Öğrencilerin kullanacakları her türlü araç-gereci imza karşılığında ilgilisine teslim eder. Bunlardan iadesi gerekenleri belirlenen süre içerisinde teslim etmeyenlerle araç-gerece zarar verenleri okul müdürlüğüne bildirir.
e) Öğrencilerin atölye ve laboratuvarlarda yapacakları uygulamalarla ilgili araç-gereç ve malzemelerin önceden hazırlanması için ilgililerle işbirliği yapar, kayıtlarını tutar.
f) İş kazası, meslek hastalıkları, yangın ve diğer tehlikelere karşı iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması konusunda özel eğitimi gerektiren öğrencileri de dikkate alarak gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.
g) Çalışma ortamını temiz tutma alışkanlığının öğrencilerde davranış hâline getirilmesi için çaba gösterir.
ğ) Alan/bölüm, atölye ve laboratuvar ile ilgili kayıtları tutar.
h) Temel işlemlerin uygulamalı olarak yapılmasını sağlar. Bu işlemlerin doğru olarak kavranıp kavranmadığının anlaşılması yönünde öğrencilere rehberlik eder.
ı) Temrin uygulamalarında eğitim ve öğretimi geliştirecek ders araç-gerecinin yapılmasını ve mevcutların onarımını sağlar.
i) İş sağlığı ve güvenliği bakımından sorumluluğundaki alan/bölüm, atölye, laboratuvarda bulunan her makine için özelliklerinin, periyodik bakım ve yedek parça durumuyla varsa yapılan tadilat ve değişen parçalarının düzenli olarak işlendiği makine kartıyla kullanma kılavuzu hazırlar. Atölye ve laboratuvarlardaki çalışma şartlarını belirten tehlike ve uyarı işaretleriyle makine ve araç-gerecin özelliklerine göre kullanma talimatlarının uygun yerlere asılmasını sağlar.
j) İş kazası veya kişi alan/bölüm, atölye, laboratuar ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olduğu halde zarara uğratmayan olayların meydana gelmesi durumunda, usulüne uygun olarak rapor hazırlayıp yazılı olarak müdüre bildirir.
k) Mezunları izleme ve işe yerleştirme çalışmalarını ilgili alan öğretmenleriyle birlikte yürütür.
l) Aynı yönetim altında farklı program türü bulunan okullarla sürekli eğitim ve öğretim yapılan atölye velaboratuvarlardaki araç-gerecin sorumluluğunu varsa alanın teknisyeniyle birlikte yürütür.
m) Sorumluluğundaki alan/bölüm, atölye ve laboratuvarın diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte kullanılması durumunda, protokol hükümleri doğrultusunda yararlanılmasını sağlar.
n) Görev alanlarına göre okul müdürlüğü tarafından belirlenen çalışma esaslarındaki görev ve sorumlulukları yerine getirir.
(2) Alan/bölüm şefi;
a) Her öğretim yılı başında alan/bölüm, atölye ve laboratuvarda görevli personel arasında işbölümü yapar ve onay için okul müdürlüğüne sunar. Alanıyla/bölümüyle ilgili çalışmalarda diğer alanlarla/bölümlerle işbirliği yapar.
b) Okula ait bina, atölye, laboratuvar ve dersliklerin, alanın öğretim programına uygun olarak ders araç gereç ve donatım ihtiyacını belirler ve temini için teklifte bulunur.
c) Döner sermaye işletmesi mal ve hizmet üretim çalışmalarını ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda planlar ve yürütür. Döner sermaye çalışmaları kapsamında şartname, resim ve standartlarına uygun üretim yapılmasını sağlar, kalite kontrol komisyonunun incelemesine sunar.
ç) Alan/bölüm zümre öğretmenleri kuruluna başkanlık eder. Atölye ve laboratuvar şefleri, alan öğretmenleri, uzman, usta öğretici ve teknisyenler ile zümre toplantıları yapar. Alınan kararları müdürün onayına sunar.
d) Alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerle ilgili her türlü materyalin birime alınması için ilgililerle işbirliği yapar. Alan/bölüm kitaplığının ilgililerce kullanımını sağlar.
e) Resmî, özel, gönüllü, kişi, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapar, mezunların işyerlerindeki başarılarını izler, gerektiğinde programların geliştirilmesi için önerilerde bulunur.
f) Sektörle bilgi ve teknoloji alışverişinde bulunur. Alanın öğretmen, uzman, usta öğretici, teknisyen ve öğrencilerinin mesleki fuar, sergi ve seminerlere katılmalarını teşvik eder.
g) Çocuk gelişimi ve eğitimi alan şefi, ayrıca 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Okulöncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği ile kendisine verilen görevleri yapar.
(3) Atölye, laboratuvar şefi;
a) Uygulamalı eğitimin incelemeye ve araştırmaya dayalı olarak her türlü ders araç-gereçten yararlanılarak yapılmasını, bunların biriminde bulundurulmasını ve zenginleştirilmesini sağlar.
b) Uygulamalı eğitim kapsamında öğrencilere yaptırılan temrin, üretim ve hizmetlerin programlarda öngörülen bilgi, beceri, tutum ve davranışları kazandıracak nitelikte olmasını, çalışmaların belirlenen amaçlar doğrultusunda yürütülmesini sağlar.
c) Aynı yönetim altında farklı program türü bulunan okullarla sürekli eğitim ve öğretim yapılan okulların birimlerindeki araç-gerecin sorumluluğu, birimin şefiyle birlikte o birimde görevli bir teknisyene verilir.
(4) Sorumluluğundaki alan/bölüm, atölye ve laboratuvarın diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte kullanılması durumunda, protokol hükümleri doğrultusunda yararlanılmasını sağlar.
(5) Müdür tarafından verilen görevin gerektirdiği diğer görev ve sorumlulukları yerine getirir.
İKİNCİ BÖLÜM
Öğretmenler
Öğretmenlerin görevleri ve sorumlulukları
MADDE 86- (1) Öğretmenler görevlerini Türk millî eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda yapmakla yükümlüdür.
(2) Öğretmen çağın bilgi ve teknolojik gelişmelerine bağlı olarak, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda bireyin yetiştirilmesi, geliştirilmesi, değerlerine bağlı nitelikli bir insan olarak topluma kazandırılmasına yönelik çalışmalar yaparak toplumsal kalkınmada belirleyici ve öncü bir rol üstlenir.
(3) Sınıf düzeninden ve yönetiminden sorumlu olan öğretmen, eğitim ve öğretimin gerektirdiği fiziksel ve psikolojik ortamı hazırlar. İzleyeceği programı, yöntem ve teknikleri öğrenciye açıklar. Öğrencilerin araştırarak, yaparak ve yaşayarak öğrenmelerini sağlayacak eğitim ve öğretim teknikleri ile teknolojik kaynakları kullanır.
(4) Okulun her türlü eğitim ve öğretim çalışmalarında görev alan öğretmenlerin görev ve sorumlulukları şunlardır:
a) Eğitim ve öğretim standartlarının geliştirilmesi, okul ve çevre ilişkisinin kurulması ve gelişmesine katkı sağlar, işleyişte yönetime yardımcı olur. Tutum ve davranışlarıyla öğrencilere örnek olur.
b) Öğrencilerin inceleyerek, araştırarak, yaparak ve yaşayarak öğrenmelerini sağlar. Bağımsız ve yaratıcı düşünmelerine, edinilen bilgilerden sonuçlar çıkarmalarına, tartışmalarda görüşlerini özgürce belirtmelerine ve hoşgörülü olmalarına yönelik gerekli ortamı hazırlar. Öğrencilerin eğitim ve öğretim çalışmalarında her türlü imkândan yararlanmasını sağlar.
c) Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin yetiştirilmesine ilişkin görevleri yürütür.
ç) Öğrencilerin kişisel ve grupla çalışma alışkanlığı kazanmalarına önem verir.
d) Sorumluluğuna verilen öğrenci kulüpleri ve toplum hizmeti çalışmalarıyla ilgili görevleri yapar.
e) Sorumluluğuna verilen sınıf rehber öğretmenliği görevini yürütür.
f)Sınav, proje ve performans çalışması ve bu kapsamdaki diğer iş ve işlemleri yürütür.
g) Ünitelendirilmiş yıllık plan ve ders planlarını yapar, kendilerine verilen dersleri okuturlar. Derslerle ilgili öğrencilerin de aktif olarak yer aldığı araştırma, uygulama ve deneylerin yapılmasını sağlar.
ğ) Rehberlik ve sorumluluğu kendisine verilen aday öğretmenlerin yetiştirilmesine yardımcı olmaya yönelik iş ve işlemleri yürütür.
h) Ders başlangıcında öğrenci yoklamasını yapar; konu, etkinlik, deney, ödev, uygulama, yazılı yoklama ile diğer çalışmaları ders defterine yazarak ilgili yerleri imzalar.
ı) İnceleme ve araştırma gezileri için gezi planı hazırlar. Öğrencilerin geziyle ilgili görüş ve izlenimlerini tartışıp değerlendirmelerini sağlayarak sonucu bir raporla okul müdürüne sunar.
i) Görevlendirildikleri kurul, komisyon, ekip, öğrenci kulübü, sınıf rehberlik, toplum hizmeti çalışmalarına, millî bayram ve mahallî günlere, tören ve toplantılara, kurs ve seminerlere katılır. Çalışma takviminde belirtilen tarihlerde okulda hazır bulunur ve verilen görevleri yapar.
j) Öğretmenler Kurulu, zümre öğretmenler kurulu ve diğer kurul toplantılarına katılır ve kendilerine verilen görevleri yerine getirir.
k) Alanıyla ilgili bilimsel ve teknolojik yenilikleri izleyerek bunları eğitim ve öğretime yansıtır.
l) İhtiyaç duyulan ders araç, gereç ve materyallerinin temini için okul yönetimiyle işbirliği yapar. Sorumluluğuna verilen ders araç, gereç ve materyallerinin amacı doğrultusunda güvenli bir şekildekullanılmasını ve korunmasını sağlar.
m) Elektronik ortamda yürütülen işlemlerden kendisi ve görev alanıyla ilgili kayıtları takip eder, yeni bilgi girişi ve güncelleme işlemlerini yapar. Onay gerektiren belgeleri müdüre sunar.
n) Öğrencinin davranış ve başarı durumları konusunda velilerle işbirliği yapar.
o) İzinli sayıldıkları sürede bulunacakları adres ve iletişim bilgilerini okul yönetimine bildirirler.
ö) Okul yönetimince belirlenip kendisine verilen nöbet görevini yerine getirir.
p) Müdür tarafından verilen görevin gerektirdiği diğer görev ve sorumlulukları yerine getirir.
(5) Mesleki ve teknik eğitim alan öğretmenleri ayrıca,
a) Öğretim programlarına uygun olarak döner sermayeyle ilgili işleri planlar ve yaptırır.
b) Öğrencilerin eğitim ve öğretim, üretim etkinliklerini izler, mesleki konularda çevreyle ilişki kurmalarına rehberlik eder.
c) Uygulamalı eğitim için gerekli görülen araç-gerecin zamanında sağlanması için ilgililerle işbirliği yapar, araç-gereci kontrol eder ve teslim alır. Kendilerine verilen araç-gereç ve makinelerin korunmasını, bakım ve onarımını, kılavuzuna uygun ve güvenli birşekilde kullanılmasını, her zaman hazır durumda bulundurulmasını sağlar, öğrencilere rehberlik yapar.
ç) Öğrencilerce yapılan deney, temrin, döner sermayeden yapılan iş ve uygulamalarda kullanılan araç-gerecin bir listesini ilgililere verir.
d) Uygulamalı öğretimde temrin, üretim ve hizmetlerin düzenli olarak sürdürülebilmesi için alan/bölüm/atölye/laboratuvar şefleriyle birlikte plan hazırlar. Öğrencilere alanıyla ilgili konularda proje danışmanlığı ve rehberlik yapar.
e) Döner sermayeden yapılan üretim çalışmalarına katılır. Yapılan iş ve hizmetlerin istenen nitelikte ve sürede sonuçlandırılmasını sağlar.
f) Koordinatör olarak görevlendirilenler, öğrencilerin işletmedeki eğitim ve öğretim, başarı, devamsızlık, disiplin ve benzeri durumlarını titizlikle takip eder, program doğrultusunda haftalık/aylık düzenlenecek formları/raporları yönetime teslim eder.
g) Okul öncesi eğitimi öğretmenleri, uygulama sınıflarında tam gün eğitim yapar. Çocuk gelişimi ve eğitimi alanı öğretmenleri ve şefleriyle koordineli çalışır.
ğ) Mezunların izlenmesi ve işe yerleştirme çalışmalarında alan/bölüm, atölye ve laboratuvar şefleriyle işbirliği yapar.
h) Mesleki ve teknik eğitim fuarına hazırlık çalışmalarına katılır ve çalışmaları yürütür.
ı) Tam gün tam yıl eğitim kapsamındaki okullarda çalışma saatleri dışında, hafta sonu, yarıyıl ve yaz tatillerinde verilen görevleri de yaparlar.
(6) Anadolu imam-hatip ve imam-hatip lisesi meslek dersleri öğretmenleri gerek ders saatleri içerisinde, gerekse ders saatleri dışında olmak üzere öğrencilerin mesleki becerilerinin geliştirilmesi için çevreyle ilişki kurmalarına rehberlik ederek mesleki uygulamalarının verimli olması yönünde çalışmalar yapar, dinî konularda halkın bilgilendirilmesine yönelik faaliyetlere katılır.
(7) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları ile imam-hatip liselerinde, okulların özelliğine bağlı olarak okul müdürünce verilen diğer görev ve sorumlulukları da yerine getirirler.
Öğretmenlerin mesleki çalışmaları
MADDE 87- (1) Ortaöğretim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenler, derslerin kesimi tarihinden temmuz ayının ilk iş gününe, eylül ayının ilk iş gününden derslerin başlangıç tarihine kadar geçen sürelerde kadrolarının bulunduğu/görevlendirildikleri okulda mesleki çalışma yaparlar. Mesleki çalışma programı okul müdürlüğünce hazırlanır ve çalışma öncesinde yönetici ve öğretmenlere duyurulur.
(2) Bu çalışmalarda;
a) Yönetici ve öğretmenlerin; genel kültür, özel alan ve pedagojik formasyon konularında, bilgilerini arttırıcı faaliyetler yapılır.
b) Yeni beceriler kazandırmaya, eğitim ve öğretimde karşılaşılan problemlere çözüm yolları bulmaya, öğrencinin ve çevrenin ihtiyaçlarına göre plan ve programlar hazırlamaya yönelik faaliyetler yapılır.
c) Öğretim programları, mevzuat ve uygulamalarla ilgili inceleme ve değerlendirme yapılır.
ç) Öğretmenler Kurulu, zümre öğretmenler kurulu toplantılarıyla bunlarla ilgili iş ve işlemler yapılır.
d) Eğitim ve öğretim yılı değerlendirmesiyle yeni öğretim yılında uygulanacak yıllık çalışma programı, iş takvimi ve iş bölümüyle ilgili hazırlıklar yapılır.
(3) Mesleki çalışmalardan azami verim elde edilebilmesi için okulun ve çevrenin ihtiyaçlarına göre, eğitim ve öğretimle ilgili diğer konularda da mesleki çalışma yapılabilir. Bu çalışmalar okul ortamının dışında ilgili eğitim ortamları veya işletmelerde de yapılabilir.
(4) Mesleki çalışmalarda ödenecek ücretle ilgili hususlarda 1/12/2006 tarihli ve 2006/11350 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar doğrultusunda işlem yapılır.
Koordinatör öğretmen görevlendirilmesi
MADDE 88- (1) İşletmelerdeki mesleki eğitimle staj ve yaz uygulamalarının planlı olarak yürütülmesi, programa uygunluğunun izlenmesi, ortaya çıkabilecek sorunların belirlenmesi, öğrencilerin başarı, devamsızlık ve disiplin durumlarının izlenmesi ve rehberlikte bulunulması amacıyla okulda alanı atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmenliği olan yönetici ve öğretmenler arasından koordinatör öğretmen görevlendirilir. Diğer alanlardan olan yönetici ve öğretmenlere bu kapsamda görev verilmez.Koordinatör olarak görevlendirilen öğretmenlerin isimleri ilgili işletmeye bildirilir.
(2) Koordinatör öğretmen görevlendirilmesinde aşağıdaki esaslar dikkate alınır:
a) Okuldaki teorik ve uygulamalı meslek dersleri, ders bütünlüğü dikkate alınarak öğretmenlere dengeli olarak dağıtıldıktan sonra işletmelerde meslek eğitimi adı altında ek ders görevi verilir.
b) İşletmelerde mesleki eğitim ek ders görevi verilmesinde işletmelerin okula uzaklığı, ulaşım durumu, işletme sayısı, işletmeler arası uzaklık ve işletmedeki öğrenci sayısıyla bunlarla ilgili iş ve işlemlerde harcanılacak zaman gibi ölçütler esas alınır. Hangi güzergâhtaki, kaç işletme ve öğrenci için kaç saat ek ders görevi verilebileceği, koordinatör müdür yardımcısının başkanlığında alan zümre başkanlarıyla birer alan öğretmeninden oluşan komisyonca planlanır. Okul yönetimince, bu planlama da göz önünde bulundurularak ilgili alan öğretmenlerine görev dağılımı yapılır. Bu kapsamda bir öğretmene aynı gün için 8 saatten fazla ek ders görevi verilmez.
c) İşletmelerde meslek eğitimi adı altında verilecek ek ders saati sayısı, bir alanda/dalda işletmeye öğrenci gönderilen sınıftaki/sınıflardaki işletmelerde eğitimi yapılan uygulamalı meslek dersleri toplam ders yükünü geçemez.
ç)İşletmelerde meslek eğitimi ek ders görevine esas olacak haftalık ders yükünün belirlenmesinde, işletmelere öğrenci gönderilen alandaki/dallardaki sınıfların işletmelerde eğitimi yapılan uygulamalı meslek derslerinin haftalık ders saati sayısının bu sınıflardaki grup sayısıyla çarpımı sonucu bulunacak sayı, ders yükü olarak kabul edilir. Grup sayısının belirlenmesinde, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik hükümleri uygulanır.
d) Alanın meslek dersleri toplam ders yükü hesaplanırken alan/bölüm, atölye ve laboratuvar şeflerine, ilgili mevzuata göre planlama, bakım ve onarım adı altında verilen ek ders görevi de eklenir.
e) Bir alanda koordinatör öğretmen olarak görevlendirilecek yeterli sayıda atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmeninin bulunmaması durumunda bu alana yakın alan öğretmenlerine öncelik vermek üzere diğer alan öğretmenlerine koordinatörlük görevi verilir.
f) Koordinatör öğretmenin görevlendirilmesi, öğrencinin işletmede bulunduğu günlerde yapılır. Aynı işletmede aynı alanda mesleki eğitim gören 15 öğrenciye kadar bir koordinatör öğretmen görevlendirilir. Bu kapsamda aynı öğrenci gurubu için haftada bir defa ve yalnız bir öğretmene koordinatörlük görevi verilir.
g) İl sınırları dışındaki işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilere koordinatörlük görevi, mahallinde alanla ilgili eğitim yapan okuldaki öğretmenlerle karşılanır. Bunun mümkün olmaması hâlinde, öğrencilerin kayıtlı olduğuokulca görevlendirilecek öğretmenlerle bu görev yerine getirilir.
ğ) Okul yönetimi, koordinatör öğretmenlerin görevlerini verimli şekilde yerine getirmeleri hususunda denetim ve rehberlik yapar.
(3) Aynı alanda birden fazla okulun öğrencisinin mesleki eğitim gördüğü işletmelerde, okullar arasında işbirliği yapılarak koordinatörlük görevi bir okul müdürlüğünce yerine getirilebilir.
(4) Okulda atölye ve laboratuvar kurulmaması veya yeterli donatım bulunmaması hâlinde sektörle işbirliği çerçevesinde yapılan protokol kapsamında işletmelerin eğitim birimlerinde alan/dal derslerinin eğitim ve öğretimi için görevlendirilen öğretmenlerin bu görevleri koordinatörlük kapsamında değerlendirilmez.
(5) Koordinatörlük görevi, Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararın 8 inci maddesi kapsamında yapılan faaliyetler için verilmez.
Koordinatör öğretmenlerin görev ve sorumlulukları
MADDE 89- (1) Koordinatör öğretmenler:
a) İşletmelerde mesleki eğitim uygulaması ile staj ve yaz uygulamalarının planlı olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla alınacak önlemleri belirler ve okul müdürlüğüne bildirir.
b) İşletmelerde, öğretim programlarının uygulanmasında ortaya çıkan sorunlarla programlara yansıtılmasında yarar gördüğü hususları belirleyerek hazırlayacağı raporu, program geliştirme çalışmalarında değerlendirilmek üzere okulmüdürlüğüne verir.
c) Mesleki eğitim konusunda, işletme yetkilileriyle usta öğretici/eğitici personele rehberlikte bulunur.
ç) İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrencilerin yapmış oldukları işlerle ilgili iş dosyasını kontrol eder.
d) Öğrencilerin başarı, devamsızlık ve disiplin durumunu izleyerek işletme kayıtlarındaki bilgilerin takip eden iki iş günü içerisinde okul müdürlüğüne iletilmesini sağlar.
e) İşletme yetkilileriyle işbirliği yaparak işyerine uyum sağlayamayan öğrencileri belirler, özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler için işletme ve okul arasında yapılan işbirliği gereği uygulamaya yönelik iş ve işlemleri takip eder, alınacak önlemleri okul müdürlüğüne bildirir.
f) Okul ile işletme arasında imzalanan sözleşmenin uygulanmasında ortaya çıkan sorunları belirleyerek okul müdürlüğüne bildirir.
g) İşletme yetkilisince döneme ait puan çizelgelerinin doldurularak dönem sona ermeden 5 gün önce okulmüdürlüğüne teslim edilmesini sağlar.
ğ) Mezunları izleme ve işe yerleştirme çalışmaları kapsamında gerektiğinde mezunlar ve işyeri yetkililerine anket uygular.
h) İşletmelerde mesleki eğitim konusunda müdürün vereceği diğer görevleri yerine getirir.
Rehber öğretmenler
MADDE 90- (1) Okul rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini yürütmek üzere Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliğine göre rehber öğretmen görevlendirilir.
(2) Rehber öğretmenler, diğer öğretmenlerle birlikte ders kesimi tarihinden temmuz ayının ilk iş gününe, eylül ayının ilk iş gününden ders yılının başlama tarihine kadar geçen sürelerde de mesleki çalışmalarını sürdürürler. Ancak yükseköğretime yönlendirme ve tercihle ilgili iş ve işlemler için ihtiyaç duyulması halinde tatil dönemlerinde de görevlendirilebilir.
Öğretmenlere nöbet görevi verilmesinin esasları
MADDE 91- (1)Öğretmenler, nöbet görevini nöbet çizelgesine göre yerine getirirler.
(2) Nöbetlerde aşağıdaki esaslara uyulur:
a) Öğretmenlere, dersinin en az bulunduğu gün veya günlerde nöbet görevi verilir.
b) Birden fazla okulda ders görevi bulunan öğretmenlere kadrosunun bulunduğu okulda, kadrosunun bulunduğu okulda dersi yoksa en çok ders okuttuğu okulda nöbet görevi verilir.
c) Nöbet görevi, ilk dersten 15 dakika önce başlar, son ders bitiminden 15 dakika sonra biter. İkili öğretimin yapıldığı okullarda öğretmenler, tek devrede nöbet tutarlar.
ç) Bayan öğretmenlere, doğumuna üç ay kala ve doğumdan sonra bir yıl nöbet görevi verilmez.
d)İstekleri hâlinde hizmet yılı 20 yıldan fazla olan bayan öğretmenlerle 25 yıldan fazla olan erkek öğretmenler, nöbet görevinden muaf tutulabilirler. Ancak bu kapsamdaki öğretmen sayısının fazla olması nedeniyle nöbet görevinin aksaması durumunda bu öğretmenlere de nöbet görevi verilir.
e) Nöbetlerde uyulması gereken esaslar öğretmenler kurulunda görüşülür ve okul yönetimince öğretmenlere yazılı olarak duyurulur.
f) Nöbet görevine özürsüz olarak gelmeyen öğretmen hakkında derseözürsüz olarak gelmeyen öğretmen gibi işlem yapılır.
Belletici öğretmen görevlendirilmesi
MADDE 92- (1) Yatılı ve pansiyonlu okullarda, öğrencilerin yeme, yatma, dinlenme, eğitim ve öğretim, etüt çalışmalarıyla benzeri hizmetlerin yürütülmesi için ilgili mevzuatı doğrultusunda belletici öğretmen görevlendirilir.
(2) Belletici öğretmenler; okulda görevli öğretmenler arasından, okulda yeterli sayıda öğretmen bulunmaması ve ihtiyacın karşılanamadığı durumlarda sırayla aynı yerleşim yerindeki ilçedeki ildeki diğer eğitim kurumlarında görevli öğretmenlerden istekli olanlar arasından, okul müdürünün teklifi ve millî eğitim müdürünün onayıyla görevlendirilir. Her iki durumda da ihtiyacın karşılanamaması halinde sırayla yerleşim yerindeki ilçedeki ildeki diğer eğitim kurumlarında görevli öğretmenler arasından resen görevlendirme yapılır.
Uzman ve usta öğreticilerin görevlendirilmesi, görev ve sorumlulukları
MADDE 93- (1)Okullarda, öğretmen ihtiyacının karşılanamadığı alanlarda uzman, usta öğretici veyadördüncü ve daha üst seviyede Mesleki Yeterlilik Kurumu mesleki yeterlilik belgesine sahip kişiler görevlendirilir.
(2) Usta öğreticilerle meslek alanında/dalında öğretmen olarak atanabilme yeterliliğine sahip olanlar arasından seçilecek uzmanlar Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararda belirtilen çalışma süresi kadar görevlendirilir. Uzman olarak görevlendirilenler bağımsız, usta öğreticiler ise öğretmen gözetiminde ders okuturlar. Görevlerini öğretmenlik sorumluluğu içinde müdürün belirleyeceği esaslara uygun olarak yürütürler.
(3) Gönüllü usta öğreticiler, gerekli şartları taşımaları kaydıyla, ücretli usta öğreticilerin görev ve sorumlulukları doğrultusunda ücretsiz olarak görevlendirilebilirler.
(4) 65 yaşını doldurmuş olanlara uzman ve usta öğreticilik görevi verilmez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Diğer Personel
Diğer personel
MADDE 94- (1)Okullarda;
a) Bakım, onarım ve uygulama sınıfları dâhil alanlarıyla ilgili hizmetleri yürütmek, eğitim ve öğretim etkinliklerinde öğretmenlere yardımcı olmak üzere teknisyen,
b) Kütüphaneyle ilgili işleri yürütmek üzere kütüphane memuru,
c) Aracı bulunan okullarda şoför,
ç) Temizlik hizmetlerini yürütmek üzere hizmetli,
d) Bahçeyle ilgili görevleri yürütmek üzere bahçıvan,
e) Okulun ısınma işlerini yürütmek üzere kaloriferci,
f) Bina ve tesisler ile araç ve gerecin güvenliğini sağlamak üzere gece bekçisi, koruma memuru veya güvenlik görevlisi,
g) Ambar ve depoyla ilgili görevleri yürütmek üzere ambar memuru,
ğ) Sağlık hizmetleri ve okul revirinin iş ve işlemlerini yürütmek üzere hemşire,
h) Yemekhanesi bulunan okullarda yemek çıkarılmasına yönelik iş ve işlemleri yürütmek üzere aşçı,
ı) İhtiyaç duyulan diğer alanlarda personel
çalıştırılabilir.
(2) Personelin görevleri, ilgili mevzuatı çerçevesinde okul müdürünce belirlenerek ilgililere yazılı olarak tebliğ edilir.
(3) Kadrolu personel dışında, ücretleri genel bütçe veya bütçe dışı kaynaklarca karşılanarak hizmet satın alma yoluyla çalıştırılacak personelin görevlerine ilişkin esas ve usuller sözleşmeyle belirlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Eğitim Ortamları
Okul bina ve tesisleri
MADDE 95- (1)Yerleşim alanının ihtiyaçları, öğrencilerin yaş ve gelişim durumlarıyla okul tür ve programlarına göre Bakanlıkça uygun görülen projeler çerçevesinde okul bina ve tesisleri yapılır.
(2) Okul binalarında rehberlik ve psikolojik danışma servisi, derslik, atölye, laboratuvar, yönetim, araç-gereç, resim, müzik, kaynak veya destek eğitim odaları, konferans salonu, öğretmenler odası, kütüphane ve benzeri yerlerle imam-hatip liselerinde uygulama mescidi bulunur. Spor salonu, çok amaçlı salon, spor ve oyun alanları okulun amaçlarına göre düzenlenir. Bina ve eklentilerinin yeterli olması durumunda, ihtiyaca göre hobi alanları ve sosyal etkinlik ortamları düzenlenir, bilimsel ve teknolojik araç-gereçle donatılır.
(3) Okul binaları, tesisleri ve bahçesi engelli bireylerin ulaşabilirlik gereklerine uygun olarak düzenlenir.
Türk Bayrağı, Atatürk köşesi ile diğer tablo ve resimler
MADDE 96- (1) Türk Bayrağının bulundurulması, temizliği, korunması ve kullanılmasında 22/9/1983 tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu ile 25/1/1985 tarihli ve 85/9034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türk Bayrağı Tüzüğü hükümlerine uyulur.
(2) Okullarda, okul yönetiminin bulunduğu binanın girişinde kolayca görülebilecek en uygun yerde Atatürk köşesi oluşturulur. Atatürk köşesine zeminden yüksekte, Atatürk’ün büstü veya maskı konulur. Atatürk’ün fotoğrafı, Türk Bayrağı, İstiklâl Marşı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi uygun biçimde asılır. Atatürk köşesinde madalyon, gravür, fotoğraf, Atatürk’ün eğitimle ilgili sözleriyle kitap, tablo ve levhalara da yer verilebilir.
(3) Okulun yönetim odalarında, dersliklerinde, diğer oda ve bölümlerinde Atatürk resmi, İstiklâl Marşı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi tabloları, 9/8/2006 tarihli ve 26254 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Tanıtım Yönetmeliği hükümlerine göre asılır. Ayrıca okulun bütün bölümlerinde, o bölüme ait dayanıklı taşınırlar listesi bulundurulur.
(4) Okulların koridor, salon ve diğer uygun mekânlarında, Türk tarihi ve kültürüne ait tablo ve levhalara, özlü sözlere, okulun özelliğine göre eğitici ve sanat değeri olan resimlerle dünyaca ünlü bilim, sanat, spor insanlarının söz ve resimlerine, dekoratif ve estetik tablolara, haritalara, duvar gazetesi ile öğrenci etkinliklerinin sergileneceği panolara da yer verilebilir.
Derslikler
MADDE 97- (1)Derslikler, derslerin özelliklerine ve içeriğine göre düzenlenebilir. Derslik donatımları; öğrenci sayısı, yaş ve gelişim durumları ile engelli bireylerin özel durumları dikkate alınarak yapılır. Derslikler hiçbir şekilde yönetim ve hizmet odasına dönüştürülemez.
Atölye ve laboratuvarlar
MADDE 98- (1)Alan, dal ve derslerin özelliklerine göre okullarda, atölye ve laboratuvar kurulur, eğitim ve öğretime hazır bulundurulur. Atölye ve laboratuvarlar, özel eğitimi gerektiren öğrencilerin de yararlanabilecekleri şekilde düzenlenir. Bu bölümlerde bulunması gerekli araç-gereç ve donatım listesi Bakanlıkça belirlenir.
Hizmet odaları
MADDE 99- (1) Okulda, müdür, müdür başyardımcısı, müdür yardımcıları, öğretmen, rehberlik ve psikolojik danışma servisi, memur ve diğer personel için uygun odalar ayrılır. Bu odalar, hizmetin gerektirdiği şekilde standardına uygun ve sade olarak düzenlenir.
(2) Talep olması halinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun mekân ayrılabilir.
Kütüphane
MADDE 100- (1) Kütüphane, 22/8/2001 tarihli ve 24501 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği ve ilgili diğer mevzuata göre düzenlenir ve işletilir.
Spor alanları ve spor tesisleri
MADDE 101- (1)Spor alanı, spor tesisi ve çok amaçlı salonu bulunan okullarda bu yerler, beden eğitimi dersleriyle her tür sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler için kullanıma hazır durumda bulundurulur.
(2) Spor alanları öğrencilerin farklı spor etkinliklerini yapabilecekleri şekilde planlanır.
(3) Spor odasında, sporla ilgili kitap, araç-gereç, doküman ve malzeme bulundurulur.
(4) Spor alanları ve spor salonlarından, imkânlar ölçüsünde diğer okulların ve çevrenin de faydalanması sağlanır.
(5) Spor tesislerinin kullanımıyla ilgili açıklamalar, rahatlıkla görülebilecek yerlere asılır. Tesislerin korunmasıyla ilgili güvenlik önlemleri alınır.
(6) Spor alanları, spor tesisleri ve diğer tesislerin işletilmesiyle ilgili hususlarda 9/2/2012 tarihli ve 28199sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul-Aile Birliği Yönetmeliği hükümlerine uyulur.
Resim ve müzik odası veya derslikleri
MADDE 102- (1)Okullarda resim ve müzik odası veya derslikleri oluşturulabilir. Bu oda veya dersliklerde resim ve müzikle ilgili kitap, araç, gereç, doküman ve malzeme bulundurulur.
Destek eğitim odası
MADDE 103- (1)Kaynaştırma uygulamaları yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerle üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilere ihtiyaç duydukları alanlarda destek eğitim hizmetleri verilmesi için okulun bünyesinde destek eğitim odası açılır. Burada yürütülecek iş ve işlemler, 31/5/2006 tarihli ve 26184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
Revir
MADDE 104- (1) Yatılı ve pansiyonlu okullarda pansiyonun uygun bir bölümünde revir düzenlenir. Revirde, telefon, ilk yardım dolabı, hasta muayene masası, pansuman masası, hasta yatağı, sedye, vestiyer, komodin, soyunma odası veya paravan, ecza dolabı, çöp kutusu bulundurulur. Ayrıca karantina bölümü oluşturulur.
(2) Diğer okullarda, acil durumlar için okul yönetiminin kontrolünde ecza dolabı oluşturulur. Ecza dolabında aile hekiminin önerisi doğrultusunda belirlenen malzemeler bulundurulur.
Kantin
MADDE 105- (1)Kantinin kurulması, işletilmesi ve denetimle ilgili iş ve işlemler, Millî Eğitim Bakanlığı Okul-Aile Birliği Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
Konutlar
MADDE 106- (1) Kamu konutlarıyla ilgili iş ve işlemler, 16/7/1984 tarihli ve 84/8345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Kamu Konutları Yönetmeliği ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre yürütülür.
YEDİNCİ KISIM
Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler
Kurul, komisyon ve ekiplerin oluşturulması
MADDE 107- (1) Okullarda, eğitim, öğretim ve yönetim etkinliklerinin verimliliğinin sağlanması, okul ve çevre işbirliğinin gerçekleştirilmesi, yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin desteğinin alınması, her tür ve seviyedeki eğitim kurumlarıyla işbirliğinin geliştirilmesi, çocuk haklarının korunması ve hayata geçirilmesi amacıyla kurul, komisyon ve ekipler oluşturulur.
Kurullar
MADDE 108- (1) Okullarda;
a) Öğretmenler kurulu,
b) Sınıf veya şube öğretmenler kurulu,
c) Zümre öğretmenler kurulu,
ç) Okul zümre başkanları kurulu,
d) Okul öğrenci meclisi,
e) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu,
f) Onur kurulu,
g) Sosyal etkinlikler kurulu
oluşturulur.
(2) Okullarda ihtiyaca göre bilim, danışma, sanat, proje ve benzeri kurullar da oluşturulabilir.
Öğretmenler kurulu
MADDE 109- (1) Öğretmenler kurulu, kurumun öğretmen, uzman ve eğitici personelinden oluşur. Okulun özelliğine göre gerektiğinde ilgili sektör temsilcileri, eğitici/öğretici personel, usta öğretici, proje uzmanı, proje koordinatörü, atölye teknisyeni, öğrenci temsilcisiyle okul-aile birliği başkanı da kurul toplantısına çağrılır.
(2) Öğretmenler kurulunun başkanı okul müdürüdür. Öğretmenler kurulu, müdürün bulunmadığı durumlarda müdürlüğe vekâlet edenin başkanlığında toplanır.
(3) Öğretmenler Kurulu, ders yılı başlamadan önce, ikinci dönem başında ve ders yılı sonunda toplanır. Ayrıca okul müdürünün gerekli gördüğü zamanlarda ve kurul üyelerinin salt çoğunluğunun yazılı isteği doğrultusunda da kurul toplantısı yapılır.
(4) Olağanüstü durumlar dışında toplantıların zamanı, yeri ve gündemi bir hafta önceden ilgililere yazılı olarak duyurulur ve gündemin bir örneği öğretmenler odasına asılır. Kararlar oy çokluğuyla alınır ve müdürün onayından sonra uygulamaya konulur.
(5) Öğretmenler Kurulu toplantıları ders saatleri dışında yapılır. Ancak, gerekli hâllerde okul müdürünün önerisi, millî eğitim müdürlüğünün uygun görmesi ve mahalli mülkî idare amirinin onayıyla ders saatleri içinde de kurul toplantısı yapılabilir.
(6) Öğretmenler kurulunda;
a) Bir önceki toplantıda alınan kararların değerlendirilmesi,
b) Öğretim programlarının uygulanması,
c) Okulda ve çevrede Türkçenin doğru, güzel, etkili ve kurallarına uygun olarak kullanılması,
ç) Atatürkçülükle ilgili konuların derslerde işlenişine ilişkin hususlar,
d) Eğitim ve öğretim etkinliklerinin düzenli yürütülmesi,
e) İstenen başarı düzeyine ulaşamayan öğrencilerin yetiştirilmesi için alınacak önlemler,
f) Öğrencilerin başarı, devam ve devamsızlık, ödül ve disiplin durumlarının değerlendirilmesi,
g) Çocuk haklarına ilişkin uygulamaların izlenmesi ve değerlendirilmesi,
ğ) Yapılacak proje çalışmaları,
h) Kurullar ve komisyonlarla ilgili işler,
ı) Okulun amacı, okul ve çevre ilişkileri,
i) Kardeş okul uygulamaları,
j) Yurt içi ve yurtdışında düzenlenecek bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ve yarışmalarlafuar, defile, sergi ve kermesler,
k) Bakanlık emirleri ve ilgili mevzuatın değerlendirilmesi,
l) Mezunların izlenmesi,
m) Toplam kalite yönetimi, okul gelişim ve yönetim ekibi çalışmalarla stratejik planlamaya ilişkin iş ve işlemler,
n) Genel denetim sonuçları,
o) Nöbet uygulamaları,
ö) Personel ve öğrenci kılık ve kıyafetleriyle ilgili hususlar,
p) Yerel, ulusal ve uluslararası yapılan sınav ve yarışma sonuçlarının değerlendirilmesi,
r) Öğrenci kulüp ve topluma hizmet çalışmaları,
s) Rehberlik ve psikolojik danışma faaliyetleri,
ş) Zümre toplantıları,
t) Ünitelendirilmiş yıllık planlar ve ders planları,
u) Kurum kültürü oluşturulması çalışmaları,
ü) e-Okul uygulamaları,
v) Hizmetiçi eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi
ve benzeri konular gündeme alınarak görüşülür.
(7) Kurul toplantısına başlamadan önce gerekli görülen diğer konular da oy çokluğuyla kurul gündemine alınabilir.
(8) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında ayrıca; yapılacak proje, tasarım, üretim ve hizmet çalışmaları, hayat boyu eğitimle ilgili konular, tanıtım, yönlendirme, mesleki rehberlik çalışmaları, istihdama yönelik mesleki eğitim hizmetleri, sağlık ve güvenlik gibi konulardan, toplantının yapıldığı döneme göre gerekli olanlar görüşülür.
Sınıf ve şube öğretmenler kurulu
MADDE 110- (1)Sınıf öğretmenler kurulu aynı sınıf seviyesinde, şube öğretmenler kurulu ise aynı şubede ders okutan öğretmenlerle rehberlik ve psikolojik danışman öğretmenlerinden oluşur. Kurulun başkanı, o sınıf ve şubelerden sorumlu müdür yardımcısıdır. Müdür, gerekli gördüğü durumlarda kurula başkanlık eder. Görüşülen konuların özelliğine göre öğrenci velileriyle ilgili sınıf ve şubede derse giren eğitici personel de kurul toplantılarına davet edilebilir.
(2) Kurulda kararlar oy çokluğuyla alınır ve müdürün onayıyla uygulanır.
(3) Bu toplantılarda, kaynaştırma öğrencilerinin başarısının artırılması ve sunulan eğitim hizmetlerinden daha etkin yararlanmalarının sağlanması amacıyla alınacak tedbirler ve yapılması gereken iş ve işlemler değerlendirilir.
(4) Sınıf veya şube öğretmenler kurulu toplantıları ders saatleri dışında yapılır. Ancak, gerekli hâllerde okul müdürünün önerisi, millî eğitim müdürlüğünün uygun görmesi ve mahalli mülki idare amirinin onayıyla ders saatleri içinde de yapılabilir.
(5) Sınıf ve şube öğretmenler kurulunda;
a) Öğrencilerin başarı durumlarının incelenmesi ve başarıyı artırıcı önlemlerin alınması,
b) Derslerin, öğretim programlarıyla uyumlu olarak yürütülmesi,
c) Eğitim kaynaklarıyla atölye, laboratuar ve diğer birimlerden güvenli bir şekildenasıl yararlanılacağının planlanması,
ç) Çevreden yararlanma ve işbirliğinin sağlanması,
d) Üretim etkinliklerinin eğitim ve öğretimi destekleyecek şekilde planlanması,
e) Proje, performans çalışması ve sınavların planlanması,
f) İnceleme gezileri, beden eğitimi, spor ve izcilik etkinlikleri, halk oyunları ve benzeri sosyal etkinliklerin düzenlenmesi,
g) Okulu tanıtıcı etkinliklerde bulunulması,
ğ) Ünitelendirilmiş yıllık plan ve ders planlarında birlik ve beraberliğin sağlanması,
h) Mesleki ve teknik eğitim programlarına devam edenlerin mesleğe, iş hayatına ve yüksek öğrenime yönlendirilmeleri,
ı) Öğrencilerde girişimcilik bilincinin kazandırılmasına yönelik çalışmalar,
i) Bir önceki toplantıda alınan kararların değerlendirilmesi,
j) Müdürün gerekli gördüğü konularla kurul üyelerinin çoğunluğunun önerisiyle gündeme alınması kararlaştırılan diğer konular
görüşülür.
Zümre öğretmenler kurulu
MADDE 111- (1) Zümre öğretmenler kurulu, okulda aynı dersi okutan öğretmenlerden oluşur. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında ayrıca uzman, usta öğretici, eğitici personel ve atölye teknisyenleri de zümre öğretmenler kuruluna katılır. Kurul, ilk toplantısında o eğitim ve öğretim yılı için kendi aralarından birini başkan seçer.
(2) Kurul, eğitim ve öğretim yılı başlamadan önce, ikinci dönem başında ve ders yılı sonunda olmak üzere en az üç defa toplanır. Kararlar, oy çokluğuyla alınır ve müdürün onayından sonra öğretmenlere duyurulur. Kurul toplantıları ders saatleri dışında yapılır. Ayrıca zümre öğretmenler kurulu program ve diğer öğrenme etkinliklerini değerlendirmek, uygulama süreçlerini izlemek, ortak kullanılacak ölçme-değerlendirme araçlarını hazırlamak ve sınav analizlerini yapmak üzere her ay belirli bir günde bir araya gelir. Bu toplantılara ayda bir kez okul müdürü veya sorumlu müdür yardımcısı katılır.
(3) Zümre öğretmenler kurulu toplantılarında;
a) Bir önceki toplantıya ait zümre kararlarının uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi ve uygulamaya yönelik yeni kararların alınması,
b) Eğitim ve öğretimle ilgili mevzuat, Türk millî eğitiminin genel amaçları, okulun kuruluş amacı ve ilgili dersin programında belirtilen amaç ve açıklamaların okunarak planlamanın bu doğrultuda yapılması,
c) Öğretim programlarında yer alması gereken Atatürkçülükle ilgili konular üzerinde durularak çalışmaların buna göre planlanması,
ç) Öğretim programında belirtilen kazanım ve davranışlar dikkate alınarak derslerin işlenişinde uygulanacak öğretim yöntem ve teknikleriyle bunların uygulama şeklinin belirlenmesi,
d) Ünite veya konu ağırlıklarına göre zamanlama yapılması, ünitelendirilmiş yıllık planlar ve ders planlarının hazırlanması, uygulanması ve değerlendirilmesine ilişkin hususların görüşülmesi,
e) Diğer zümre veya bölüm öğretmenleriyle yapılacak işbirliği esaslarının belirlenmesi,
f) Bilim ve teknolojideki gelişmelerin, derslere yansıtılmasını sağlayıcı kararlar alınması,
g) Derslerin daha verimli işlenebilmesi için ihtiyaç duyulan kitap, araç-gereç ve benzeri öğretim materyalinin belirlenmesi,
ğ) Okul ve çevre imkânlarının değerlendirilerek, yapılacak deney, proje, gezi ve gözlemlerin planlanması,
h) Öğrenci başarısının ölçülmesi ve değerlendirilmesinde ortak bir anlayışın, birlik ve beraberliğe yönelik belirleyici kararların alınması,
ı) Görsel sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi dersleriyle uygulamalı nitelikteki diğer derslerin değerlendirilmesinde dikkate alınacak hususların tespit edilmesi; sınavların şekil, sayı ve süresiyle ürün değerlendirme ölçütleriyle puanlarının belirlenmesi,
i) Öğrencilere verilecek proje ve ödev konularının seçiminde; öğretim programlarıyla okul ve çevre şartlarının göz önünde bulundurulması,
j) Öğrencilerin okul içinde, Öğrenci Seçme Sınavında, ulusal ve uluslararası düzeyde katıldıkları çeşitli sınav ve yarışmalarda aldıkları sonuçlara ilişkin başarı ve başarısızlık durumlarının ders bazında değerlendirilmesi
ve benzeri konular görüşülür.
(4) Okul müdürü gerektiğinde aynı sınıf seviyesinde zümre öğretmenleriyle toplantı düzenleyebilir.
(5) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında ayrıca;
a) Öğretim programlarının incelenmesi, programların çevre özellikleri de dikkate alınarak amacına ve içeriğine uygun olarak uygulanması, dal dersleri ve modüllerinin belirlenmesi,
b) Gerektiğinde yeni öğretim programlarının hazırlanması ve mevcutların geliştirilmesi,
c) Alandaki gelişmelerin izlenip değerlendirilmesi,
ç) Matematik ve fen bilimleriyle ilgili atölye, laboratuvar ve meslek dersleri arasındaki ortak konuların birlikte ve eş zamanlı yürütülmesi,
d) Öğrencilerde girişimcilik bilincinin kazandırılmasına yönelik çalışmalar,
e) Mesleki ve teknik eğitimle ilgili proje, yarışma, fuar ve sergi çalışmalarıyla,
f) Mesleki ve teknik eğitim ile ilgili sağlık ve güvenlik şartları
ilgili konular da görüşülür.
Okul zümre başkanları kurulu
MADDE 112- (1) Okul zümre başkanları kurulu, zümre başkanlarından oluşur. Kurul, ilk toplantısında o eğitim ve öğretim yılı için kendi aralarından birini başkan seçer. Gerektiğinde okul müdürünün çağrısıyla okul-aile birliğinden bir temsilci de gözlemci olarak bu kurula katılabilir.
(2) Kurul, dönem başlarıyla ders yılı sonunda ve zümre başkanının önerisi üzerine okul müdürünün gerekli gördüğü diğer zamanlarda toplanır. Kararlar oy çokluğuyla alınır ve müdürün onayından sonra öğretmenlere ve ilgili kurullara duyurulur. Kurul toplantıları ders saatleri dışında yapılır.
(3) Okul zümre başkanları kurulunda;
a) Eğitim ve öğretimin planlanması, zümre ve alanlar arası bilgi akışı ve paylaşımıyla öğrenci başarısının artırılması,
b) Eğitim ve öğretimde niteliğin yükseltilmesine yönelik görüş ve önerilerin değerlendirilerek gerekli önlemlerin alınması,
c) Öğretim programlarında belirlenen ortak hedeflere ulaşılması,
ç) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere uyum sağlamaları amacıyla öğretmenlerin alanlarında hizmetiçi eğitime alınmalarının okul müdürlüğüne önerilmesi,
d) Öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerle öğrenme güçlüğü çekilen konuların ilgili zümre öğretmenleriyle işbirliği yapılarak belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması,
e) Sınavların planlanması, uygulanmasına ilişkin usul ve esaslarının belirlenmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi
ve benzeri konular görüşülür.
(4) İl ve ilçe millî eğitim müdürleri okul zümre başkanlarıyla toplantı yapabilir.
(5) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında ayrıca; alan/bölümlerin gelir-gider durumlarının değerlendirilerek hizmet ve üretim kapasitelerinin güçlendirilmesi, tanıtım, pazarlama, hizmet ve ürün satışıyla sosyal etkinliklere katılım için gerekli çalışmaların yürütülmesi ile iş sağlığı ve güvenliğikonuları da görüşülür.
İlçe zümre başkanları kurulları
MADDE 113- (1) İlçe zümre başkanları kurulları, zümre öğretmenler kurulu başkanlarından oluşur. Kurullar, ilk toplantılarında o eğitim ve öğretim yılı için kendi aralarından birini ilçe zümre başkanı seçer. Toplantılar ilçe millî eğitim müdürü, uygun gördüğü bir şube müdürü veya bir okul müdürü başkanlığında yapılır.
(2) Kurullar, ders yılı başlamadan önce ve ders yılı sonunda toplanır. Kararlar oy çokluğuyla alınır ve ilçe müdürünün onayından sonra okullara ve ilgili kurullara duyurulur.
(3) İlçe zümre başkanları kurullarında;
a) İlçe düzeyinde uygulama birliği, zümreler arası bilgi paylaşımıyla öğrenci başarısının artırılması,
b) Eğitim ve öğretimde niteliğin yükseltilmesi ile iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesine yönelik görüş ve önerilerin değerlendirilerek gerekli önlemlerin alınması
ve benzeri konular görüşülür.
İl zümre başkanları kurulları
MADDE 114- (1) İl zümre başkanları kurulları, ilçe zümre başkanlarından oluşur. Kurullar ilk toplantılarında o eğitim ve öğretim yılı için kendi aralarından birini il zümre başkanı seçer. Toplantılar il müdürü, uygun gördüğü bir müdür yardımcısı/şube müdürü veya bir okul müdürü başkanlığında yapılır. Ayrıca varsa üniversitelerin eğitim veya fen edebiyat fakültelerinin ilgili bölümlerinde görev yapan öğretim üyelerinin de katılımı sağlanır.
(2) Kurullar, ders yılı başlamadan önce ve ders yılı sonunda toplanır. Kararlar oy çokluğuyla alınır ve il müdürünün onayından sonra ilçelere ve ilgili kurullara duyurulur.
(3) İl zümre başkanları kurullarında;
a) İl düzeyinde uygulama birliği, zümreler arası bilgi paylaşımıyla öğrenci başarısının artırılması,
b) Eğitim ve öğretimde niteliğin yükseltilmesi ile iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesine yönelik görüş ve önerilerin değerlendirilerek gerekli önlemlerin alınması,
ve benzeri konular görüşülür.
Sosyal etkinlikler kurulu
MADDE 115- (1) Okullarda, 13/1/2005 tarihli ve 25699 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim ve Orta Öğretim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği hükümlerine göre kulüp ve toplum hizmeti görevlerini yürütmek üzere sosyal etkinlikler kurulu oluşturulur.
Okul öğrenci meclisi
MADDE 116- (1) Okul öğrenci meclisinin kuruluş ve işleyişiyle ilgili iş ve işlemlerde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Sayım kurulu
MADDE 117- (1) Sayım kurulu, Taşınır Mal Yönetmeliği hükümlerine göre kurulur ve aynı Yönetmelik hükümlerine göre görevlerini yürütür.
Diğer kurullar
MADDE 118- (1) Okullarda ihtiyaç duyulan vebu Yönetmelikte belirtilmeyen diğer kurullar ise ilgili mevzuat hükümlerine göre oluşturulur.
Komisyonlar
MADDE 119- (1) Okullarda; kontenjan belirleme komisyonu, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu, ihale komisyonu, muayene ve kabul komisyonu,kalite kontrol komisyonuyla diğer komisyonlar ilgili mevzuatı doğrultusunda kurulur ve görevlerini yürütür.
Ekipler
MADDE 120- (1) Okullarda; okul gelişim yönetim ekibi, sivil savunma ekipleri, iş sağlığı ve güvenliği ekibi ve diğer ekipler ilgili mevzuatı doğrultusunda kurulur ve görevlerini yürütür.
SEKİZİNCİ KISIM
Okulda ve İşletmelerde Mesleki Eğitim
BİRİNCİ BÖLÜM
Eğitim Uygulaması
İşletmelerde mesleki eğitim
MADDE 121- (1)İl istihdam ve mesleki eğitim kurulunca 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamına alınan meslek alan/dallarında öğrenim gören öğrencilerin on ikinci sınıfta işletmelerde mesleki eğitim görmeleri esastır. Sektörün özelliği, çalışma ve kapasite durumuyla okul ve iklim şartları da dikkate alınarak yılın belli zamanlarında faal olan meslek alan/dallarında yapılacak yoğunlaştırılmış eğitim bu Yönetmeliğin ilgili maddesi hükümlerine göre yapılır.
(2) İl istihdam ve mesleki eğitim kurulu kararıyla ilgili alanın/dalın modüler eğitim programlarını uygulamaya elverişli eğitim birimi bulunan işletmelere, 11 inci sınıf öğrencileri de mesleki eğitim için gönderilebilir.
(3) Bakanlıkla kamu ve özel kurum ve kuruluşları arasında yapılan protokollere veya işbirliği proje anlaşmalarına göre eğitim yapan okul ve alanlardaki/dallardaki öğrencilerin, işletmelerde gerçekleştirilecek uygulamalı mesleki eğitimleri, bu protokol veya proje anlaşmalarına dayalı olarak düzenlenen uygulama yönergesindeki hükümlere göre yürütülür.
(4) Her öğrenci, alan/dalın öğretim programındaki ilgili sınıfa ait temrin, iş, proje, deney veya hizmetin en az % 80 ini yapmak ve uygulamalardan başarılı olmak zorundadır.
(5) Öğrencilerin mesleki eğitimlerini aynı işyerinde sürdürmeleri esastır. Ancak, ilgili sınıfa ait uygulamaların bir kısmının işletmelerde yapılamaması durumunda, eksik kalan uygulamalar, işletmeyle okul müdürlüğünün anlaşmasıyla ders yılı içinde başka işletmelerde veya okulda telafi eğitimi programına göre tamamlanır.
(6) Programlarında öngörülen uygulamalardan bir kısmının ders yılı içerisinde yapılamaması durumunda, ikinci dönemin son beş haftası içinde eksik kalan uygulamaların okulda tamamlatılması amacıyla yoğunlaştırılmış telafi eğitim programı düzenlenir. Bu program süresince alınacak puanlar da ikinci dönem puanının belirlenmesinde dikkate alınır.
Teorik eğitim
MADDE 122- (1)Meslek derslerinin teorik eğitimi, okulda veya işletmelerin eğitim birimlerinde yapılabilir.
(2) Teorik eğitim;
a) Bir sınıfın aynı meslek alanı/dalındaki öğrencilerin tamamının aynı işletmede mesleki eğitim görmesi, işletmede eğitim birimi bulunması ve işletme yönetiminin istemesi durumunda o işletmede,
b) Birbirlerine yakın, değişik işletmelerde mesleki eğitim gören bir sınıfın aynı meslek alanı/dalındaki öğrencilerin eğitimi, bu işletmelerden uygun olanında,
c) (a) ve (b) bentlerindeki olanakların mevcut olmaması durumunda okulda
yapılır.
(3) Ancak, teorik meslek derslerinin eğitiminin işletmede yapılabilmesi için en az 8 kişilik öğrenci grubunun bulunması gerekir.
(4) İşletme yönetiminin istemesi durumunda okul müdürlüğünce, ilgili meslek derslerinin teorik eğitimini yaptıracak öğretmenler işletmede görevlendirilebilir. Bu durumdaki öğretmenlerin ek ders ücreti işletme tarafından ödenir.
Teorik eğitim için izin
MADDE 123- (1)İşletmeler; öğrencilere teorik eğitim için okul müdürlüğünce düzenlenecek programa göre haftada iki gün ücretli izin vermekle yükümlüdürler.
(2) Okulda atölye ve laboratuvar donatımı bulunmaması hâlinde 10 ve 11 inci sınıflarda uygulamalı eğitimin işletmelerde yapılması durumunda programın özelliğine göre okulda üç gün teorik eğitim yapılabilir.
İş dosyası tutma
MADDE 124- (1) İşletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilere; öğretim programlarına uygun olarak yapacakları temrin, iş, proje, deney ve hizmetlerle ilgili resimleri, projeleri ve değerlendirme çizelgelerini kapsayan mesleki eğitimle ilgili bir iş dosyası tutturulur.
(2) Dosyadaki her resim, proje veya çalışmaya ait değerlendirme çizelgesi ve varsa diğer doküman, usta öğretici veya eğitici personelle koordinatör öğretmen ve öğrenci tarafından imzalanır.
(3) İşletmeler yönünden gizlilik taşıyan işlerde resim, proje ve benzeri doküman, iş dosyasına konulmaz. Bu resim ve projeler, beceri sınavı komisyonunca değerlendirilmek üzere işletme tarafından saklanır.
(4) İş dosyası, öğrencinin ikinci dönem mesleki eğitim puanlarıyla birlikte okul müdürlüğüne gönderilir.
Yurtdışında beceri eğitimi, staj ve yaz uygulaması
MADDE 125- (1) Öğrenciler, kardeş okul uygulaması, uluslararası ikili anlaşma, protokol ya da bir proje kapsamında, sigorta dâhil, her türlü sorumluluk kendilerine ait ve giderleri kendileri ya da proje çerçevesinde karşılanmak üzere alanlarıyla ilgili beceri eğitimi, staj ve yaz uygulaması eğitimlerini, yurtdışındaki işletmelerde de yapabilir.
(2) Öğrenciler, bireysel veya grup hâlinde, kendi imkânlarıyla yurtdışındaki alanına uygun işletmelerde beceri eğitimi, staj ve yaz uygulaması yapmak istemesi durumunda, velisi veya sorumluluğunu üstlenen kişi, işletmenin beceri eğitimi, staj ve yaz uygulaması eğitimi yaptıracağına ilişkin yazısıyla birlikte valilik onayı için okul müdürlüğüne başvurur. Yurtdışında bu eğitimleri yapması uygun bulunanlara ait kimlik bilgileriyle işletmenin yeri, adresi, eğitimin başlangıç ve bitiş tarihleri ilgili ülkedeki büyükelçilik, konsolosluk, eğitim ataşeliği veya eğitim müşavirliğine bildirilir. Öğrencinin beceri eğitimi, staj ve yaz uygulaması eğitimine devamı veli veya sorumluluğunu üstlenen kişi tarafından sağlanır.
(3) Beceri eğitimi, staj ve yaz uygulaması eğitiminin bir kısmını veya tamamını yurtdışında yapan öğrencilerin, eğitim bitiminde işletmeden alacakları belgeyi iki hafta içerisinde kayıtlı oldukları okul müdürlüğüne teslim etmeleri gerekir. Bu öğrencilerin varsa eksik kalan eğitim süresini okullarında tamamlamaları gerekir.
(4) Yurtdışında yapılacak beceri eğitimi, yoğunlaştırılmış eğitim uygulanan programlarda da yapılabilir. Bu öğrenciler, dönüşlerinde yılsonu beceri sınavına alınır.
İKİNCİ BÖLÜM
Staj ve Esasları
Staj veya yaz uygulaması
MADDE 126- (1) Teorik ve uygulamalı eğitimlerinin tamamını okulda yapan öğrenciler, mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmelerini, iş hayatına uyumlarını, gerçek üretim ve hizmet ortamında yetişmelerini veokulda olmayan tesis, araç-gereci tanımalarını sağlamak amacıyla staj veya yaz uygulamaları çerçeve öğretim programında belirtilen esaslara göre yapar.
(2) Staj işletmelerde yaptırılır. Ancak başarısı açısından okulda staj yapması gerekli görülenlerle yeterli özellik ve sayıda işletmenin bulunmaması durumunda staj, bir programa göre ilgili alan öğretmenlerinin gözetim ve denetiminde okulda da yaptırılabilir. Okulun özelliğine göre ders saatleri dışında alan/dalla ilgili yapılan üretim, tanıtım, hizmet ve benzeri çalışmalar staj kapsamında değerlendirilir.
(3) Okulda yapılacak staj, tam gün tam yıl eğitim uygulaması kapsamında, yarıyıl ve yaz tatilleri süresince yapılabilir.
(4) Staj veya yaz uygulamasının öğrenim süresi içerisinde tamamlanması gerekir.
(5) Uygulamalı eğitimlerini işletmelerde yapan sağlık meslek lisesi öğrencileri, öğretim programlarında belirtilen yaz uygulamalarını, staj esaslarına göre yarıyıl ve yaz tatili süresince sağlık işletmelerinde yaparlar.
Staj veya yaz uygulaması süresi
MADDE 127-(1) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları öğrencilerinin staj süresi 40 iş günüdür. Staj, 10 uncu sınıfın sonundan itibaren yapılabilir. Anadolu sağlık meslek lisesi öğrencilerinin yaz uygulamaları, programlarında belirtilen süre kadardır.
(2) Bu Yönetmelik kapsamında; işletmelerde en az bir dönem mesleki eğitim gören öğrenciler, eğitim ve öğretim etkinlikleri dışında okullardaki döner sermaye kapsamında mal ve hizmet üretiminde en az staj süresi kadar fiilen çalışanlarla Mesleki Açık Öğretim Lisesine kayıtlı olup yüz yüze eğitime devam eden öğrencilerden kalfalık veya ustalık belgesine sahip olanlar, yükümlü oldukları stajını tamamlamış sayılırlar.
(3) Okul dışında staj veya yaz uygulaması yapan öğrencilerin çalışmaları, görevlendirilen koordinatör öğretmen tarafından işletmelerde mesleki eğitim esaslarına göre izlenir.
(4) Çeşitli nedenlerle stajı eksik kalan öğrencilerin bu çalışmaları, okul veya işletmelerde tamamlattırılır.
(5) Okulda staj veya yaz uygulaması yapan öğrenci sayısı dikkate alınarak gözetim ve denetim görevi verilecek öğretmen sayısının belirlenmesinde Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik hükümleri uygulanır.
(6) İşletmelerde staj veya yaz uygulaması yapan öğrenciler, okul müdürlüğünce planlanan program dâhilinde koordinatör olarak görevlendirilen atölye, laboratuar ve meslek dersleri öğretmenleri tarafından denetlenir. Aynı işletmede staj veya yaz uygulaması yapan en fazla 15 öğrenci için bir koordinatör öğretmen görevlendirilir.
Staj veya yaz uygulaması yapılacak işyerlerinin belirlenmesi
MADDE 128- (1) Her yıl nisan ayının ilk haftasında okul müdürü veya koordinatör müdür yardımcısının başkanlığında alan/bölüm şefleri, ilgili meslek alanından en az bir atölye, laboratuvar ve meslek dersleri öğretmeni toplanarak öğrencilerin staj veya yaz uygulaması yapabilecekleri resmî ve özel kurum ve kuruluşlarını belirler. Yapılan planlama dışında, uygun işletme bulunduğunda daha sonra bu işletmelere de öğrenci gönderilebilir.
Staj veya yaz uygulaması kontenjanlarının belirlenmesi
MADDE 129- (1) Okul müdürlüğünce alınan kararlar doğrultusunda nisan ayının son haftasında işletmeyle yazışma yapılarak hangi işletmede, hangi alanlarda/dallarda, kaç dönemde, ne kadar öğrencinin staj yapabileceği belirlenir. Mayıs ayının ikinci haftasında ilgili alan/bölüm şeflerine kontenjan listeleri bildirilir. Anadolu sağlık meslek lisesi öğrencilerinin yaz uygulamalarının hangi sağlık işletmelerinde yaptırılacağı sağlık işletmelerini belirleme komisyonu tarafından belirlenir.
(2) Okul dışında staj yapacak öğrencilerin sayısı, belirlenen kontenjanların dışında başvuru olması ve alan/bölüm şefinin uygun görmesi durumunda artırılabilir.
Staj yapacak öğrencilerin belirlenmesi
MADDE 130- (1) Alan zümre öğretmenleri, her yıl mayıs ayının son haftasında toplanır. Öğrencilerin mesleki başarı ve gelişmelerini değerlendirerek staj veya yaz uygulamasını okulda ve işletmelerde yapacakların listesini ayrı ayrıhazırlayarak müdürün onayına sunar. Onaylanan listeler haziran ayının ilk haftasında öğrencilere duyurulur. Alan/bölüm şefleri, öğrencileri belirlenen kontenjana göre yerleştirir.
Yerleşim yeri sınırları dışında staj veya yaz uygulaması
MADDE 131- (1) Yerleşim yeri sınırları dışında ulaşım olanakları ve denetlenmesi mümkün olmayan yerlerde staj veya yaz uygulaması çalışmaları;
a) Resmî kurum ve kuruluşlarda,
b)Eğitim birimi bulunan veya ondan fazla personel çalıştıran işletmelerde,
c) Staj veya yaz uygulaması yapılması planlanan ve denetim için öğretmen görevlendirilmesi uygun görülenokul ve işletmelerde,
ç) İşletmenin bulunduğu bölgede faaliyet gösteren aynı tür programın uygulandığı diğer okul müdürlüklerince izlenmesi uygun görülen okul ve işletmelerde
öğrenci velisinin izniyle yaptırılır.
Stajda uygulama takvimi
MADDE 132- (1) Stajın okul müdürlüğünce planlanması, yarıyıl ve yaz tatillerinde yaptırılması esastır. Ancak, stajı eksik olduğu için okuldan mezun olamayan ve okula devam etmeyenler stajını ders yılı içinde de yapabilir. Okul dışında staj ve yaz uygulaması yapan öğrencilerin dosyası, uygulamanın bitimini izleyen ilk hafta içinde okulmüdürlüğüne teslim edilir.
Değerlendirme
MADDE 133- (1) Okul ve işletmelerde staj yapan öğrencilerin staj veya yaz uygulaması dosyası, koordinatör öğretmen tarafından tutulan raporlarla birlikte teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde okul yönetimince değerlendirilir.
(2) Stajını veya yaz uygulamasını başarıyla tamamlayan öğrencilerin listeleri, okul müdürlüğünce onaylanarak öğrencilere duyurulur. Staj veya yaz uygulamasının kabul edildiğine ait belgeler, öğrencinin dosyasına konur ve e-Okul sistemine işlenir. Sınıf tekrar eden öğrencilerden daha önce staj veya yaz uygulamasını yapan ve başarıyla tamamladığıokul müdürlüğünce kabul edilenler, bu çalışmalarını tekrarlamazlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Mesleki ve Teknik Eğitimde Süreklilik, Öğrenci Grubu, Eğitim Göreceklerin Belirlenmesi,
Planlama ve Seçmeli Meslek Dersleri
Mesleki ve teknik eğitimde süreklilik
MADDE 134- (1) İşletmelerdeki mesleki eğitim ders yılı başında başlar, ders yılı sonunda biter. Haftada üç gün işletmede beceri eğitimi, iki gün ise okulda veya eğitim biriminde teorik eğitim yapılması esastır. Ancak okulda atölye ve laboratuvar donatımı olmaması nedeniyle 10 ve 11 inci sınıflarda uygulamalı eğitimin işyerlerinde yapılması hâlinde programın özelliğine göre okulda üç gün teorik eğitim yapılabilir.
(2) Sözleşmesi devam eden öğrenciler, yaz aylarında da işletmelerdeki eğitimlerine devam ederler. Ancak, bu süre içinde isterlerse ücretli veya ücretsiz izin haklarını kullanabilirler.
(3) İşletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler, kayıtlı oldukları programdan mezun oluncaya kadar eğitime başladıkları işletmelerde, bu işletmede öğretim programının tamamının uygulanamaması durumunda başka işletmelerde veya okulda öğretim programını tamamlamak zorundadırlar.
(4) İşletmelerde grev ve lokavt uygulaması, deprem, yangın ve sel gibi doğal afet olması durumunda öğrenciler eğitimlerini okulda sürdürürler.
Öğrenci grubu
MADDE 135- (1) İşletmelerde aynı meslek alan/dalında beceri eğitimi gören en fazla 12 kişiden oluşan öğrenci grubu için işletme tarafından en az bir eğitici personel veya usta öğretici görevlendirilir.
İşletmelerde mesleki eğitim göreceklerin belirlenmesi
MADDE 136- (1) Bir meslek alan/dalında işletmelerde mesleki eğitim görecek öğrenci sayısının işletmelere gönderilecek öğrenci sayısından fazla olması durumunda, koordinatör müdür yardımcısının başkanlığında en az üç üyeden oluşan komisyon kurulur.
(2) Komisyon, öğrencilerin;
a) Alt sınıflara ait yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasını,
b) Kısa süreli uzaklaştırma cezasından daha ağır ceza almamış olmasını,
c) Genel durumunu
dikkate alarak sıralama ve seçimini yapar.
(3) Şehit veya gazi çocuklarıyla 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında eğitim tedbiri kararı verilen çocuklar ve 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Soysal Hizmetler Kanunu kapsamında koruma altına alınan öğrenciler sıralamaya tabi tutulmaksızın işletmelerde mesleki eğitime gönderilir.
İşletmelerdeki mesleki eğitimin planlanması
MADDE 137- (1) İşletmelerdeki mesleki eğitimin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi, okulmüdürü ve işletme yetkilisi tarafından yapılır.
(2) İşletmelerde yapılan eğitimin, öğretim programlarına uygun olarak yürütülmesinden, kendi görev ve yetki alanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla okul müdürü ve işletme yetkilisi birlikte sorumludur.
Seçmeli meslek dersleri
MADDE 138- (1) Seçmeli meslek derslerinin eğitimi işletmelerde yapılabilir. Bu dersler gerektiğinde yarıyıl ve yaz tatiliyle hafta sonlarında yoğunlaştırılmış olarak yapılabilir.
MADDE 139- (1) İşletmede mesleki eğitim uygulaması yaptırmakla yükümlü olan işletmelerin listesi, çalışma ve iş kurumu il müdürlüklerince, sağlık işletmeleriyle bu işletmelerde çalışan personel sayısı ise il sağlık müdürlüklerince şubat ayı içinde il millî eğitim müdürlüğüne bildirilir.
(2) İşletmelerdeki personel sayısının belirlenmesinde her yılın ocak ayı, yaz mevsiminde faaliyet gösteren işletmelerde ise temmuz ayı verileri esas alınır.
(3) Vardiya usulü faaliyet gösteren işletmelerde gündüz vardiyasında, mevsimlik olarak faaliyet gösteren işletmelerde faaliyet gösterdiği mevsimde çalışan personel sayısı, bazı faaliyetlerini hizmet satın alma yoluyla karşılayan işletmelerde ise bu kapsamda çalışan personel sayısı da dikkate alınır.
(4) İşletmede mesleki eğitim yaptırabilecek kamu kurum ve kuruluşları, meslek alan/dallarına göre bu eğitime alabilecekleri öğrenci sayılarını il millî eğitim müdürlüklerine bildirir.
İşletme belirleme komisyonlarının kuruluşu
MADDE 140- (1) İl ve ilçelerde kurulacak işletme belirleme komisyon/komisyonları, mesleki eğitimden sorumlu şube müdürünün başkanlığında;
a) İlgili alanda eğitim veren okulların müdürü veya koordinatör müdür yardımcıları, ilgili alan/bölüm şefiyle birer meslek alanı öğretmeni,
b) İlgili meslek alanını temsil eden esnaf ve sanatkârlar, sanayi ve ticaret odalarıyla işveren kuruluşundan birer temsilci,
c) Türkiye İş Kurumu temsilcisi,
ç) Sağlık sektöründe, (b) ve (c) bentlerinde sayılanlar yerine il sağlık müdürlüğünün eğitimden sorumlu müdür yardımcısı veya şube müdürüyle il sağlık müdürlüğünce belirlenecek sağlık işletmelerinden birer temsilciden
oluşur.
(2) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen sayıdan az personel çalıştıran ve okul müdürlüğüne yazılı olarak başvuran işletmelerin değerlendirilmesi amacıyla okul müdürlüğünce ilgili alan/bölüm, atölye ve laboratuar şefiyle bir alan öğretmeninden işletme belirleme komisyonu oluşturulur.
İşletmelerin belirlenmesi
MADDE 141- (1) Mesleki eğitim yaptırmakla yükümlü işletmelerin, eğitime uygunluğuyla mesleki eğitim görecek öğrenci sayıları il veya ilçelerde kurulacak işletme belirleme komisyonları tarafından tespit edilir. Komisyon veya komisyonların düzenleyecekleri raporların bir örneği, bilgi için il millî eğitim müdürlüğüne gönderilir.
(2) İldeki işletmelerde mesleki eğitim yapılmasına gereksinim duyulan yeni meslek alan/dalları; il istihdam ve mesleki eğitim kurulu tarafından belirlenerek karara bağlanır ve Bakanlığa önerilir.
(3) Mesleki eğitim yapılacak Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı işletmeler, Bakanlık ve Millî Savunma Bakanlığınca birlikte belirlenir.
İşletme belirleme komisyonlarının görevleri
MADDE 142- (1)Komisyonlar:
a) İl ve ilçelerde mesleki eğitim yaptırmakla yükümlü işletmelerin eğitime uygunluğunu;
1) İşletmede öğretim programına uygun üretim ve hizmet yapıldığını,
2) Öğretim programının en az % 80 inin uygulanmasını sağlayacak donanıma sahip olduğunu,
3) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu gereğince on veya daha fazla öğrenciye mesleki eğitim yaptıracak işletmelerde eğitim biriminin bulunduğunu,
4) Meslek alan/dallarında görevlendirilecek usta öğretici/eğitici personelin bulunduğunu,
5) Öğrencilerin giyinme, temizlik ve sosyal gereksinimleri için uygun yerlerin bulunduğunu,
6) İşletmelerdeki mesleki eğitim uygulamasının il sınırları dışında yapılmasını gerektiren programlarda öğrencilerin, konaklama ve yemek gereksinimlerinin ilgili işletme tarafından karşılandığını,
7) Önceki ders yılında ilgili işletmede mesleki eğitim uygulanmış ise eğitimin bu yönetmelik ve öğretim programına uygun olarak yapılmış olduğunu,
8) İşletmelerde sağlık ve güvenlik koşullarının tam olarak sağlanıp sağlanmadığını
göz önünde bulundurarak belirler.
b) Alan/dallara göre işletmede mesleki eğitim görecek toplam öğrenci sayısını belirler, uyguladıkları programlara göre okullara dağılımını yapar.
c) İşletmelerin mesleki eğitime uygunluğunu tutanakla tespit eder, durumu millî eğitim müdürlüğüne bildirir.
ç) Ders yılı sonunda işletmelerde yapılan mesleki eğitimi değerlendirir ve gelecek ders yılına ilişkin önerilerini de içeren raporu hazırlar ve millî eğitim müdürlüğüne teslim eder.
d) İşletmelerin mesleki eğitime uygunluklarıyla gönderilecek öğrenci sayılarının meslek alan/dallarına göre belirlenmesini her yıl mayıs içinde, yoğunlaştırılmış eğitim programı uygulamalarında ise şubat ayında yapar.
(2) İl ve ilçe millî eğitim müdürlükleri, komisyon raporları doğrultusunda hangi işletmeye hangi meslek alan/dalından ne kadar öğrencinin gönderileceğine ilişkin raporların bir örneğini haziran ayının sonuna kadar, yoğunlaştırılmış eğitim programı uygulamalarında ise mart ayı içinde ilgili okul müdürlüklerine gönderir.
(3) İşletmelerin belirlenmesinde, coğrafi bölge veya il sınırları yanında, sektörel yatırımların yoğunluk kazandığı bölgeler de göz önünde bulundurulur. Bu tür işletmelerin belirlenmesi, ilgili illerin eş güdümüyle gerçekleştirilir.
(4)Okulda oluşturulanişletme belirleme komisyonu da bu maddede belirtilen esasları göz önünde bulundurarak çalışır.
(5)Bu işletmelerin eğitime uygunluğu, eğitim yapılacak meslek alan/dalı ve eğitim görecek öğrenci sayılarının belirlenmesinde bu Yönetmelik hükümleri uygulanır.
(6) Öğrencilerin meslek alan/dallarına göre işletmede mesleki eğitim yaptırabilecek kamu kurum ve kuruluşları bu eğitime alabilecekleri öğrenci sayılarını il millî eğitim müdürlüklerine bildirir.
İşletmede mesleki eğitimde sözleşme
MADDE 143- (1) İşletme belirleme komisyonlarının raporları doğrultusunda, ders yılının sona erdiği tarihten yeni ders yılının ikinci haftası sonuna kadar okul müdürlüğüyle işletme yetkilileri arasında her öğrenci için ayrı olmak üzere Bakanlıkça belirlenen örneğine uygun işletmelerde mesleki eğitim sözleşmesi imzalanır. Sözleşmede reşit ise öğrencinin reşit değil ise velisinin imzası da bulunur.
(2) Sektörün özelliği, çalışma ve kapasite durumuyla okul ve iklim şartlarına göre yılın belli zamanlarında faal olan meslek alan/dallarında öğrenim gören öğrencilerin sözleşmeleri, ders kesiminden itibaren bir hafta içinde imzalanır ve işletmelerdeki mesleki eğitime başlanır.
(3) Öğretim yılı sonunda öğrencinin veya işletmenin durumunda değişiklik olduğunda sözleşme uzatılır veya karşılıklı olarak feshedilir. 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan hâllerle öğrencinin okula veya işletmeye devamsızlığı nedeniyle başarısızlığının söz konusu olması, sağlık durumunun işletmedeki eğitimden olumsuz etkilenmesi gibi nedenler dışında öğrencilerin sözleşmesi okul veya işletmece tek taraflı olarak feshedilemez. Feshi gerektiren bir durum ortaya çıktığında taraflar arasında işbirliği yapılarak sözleşmenin feshi yoluna gidilir.
(4) Okulda atölye ve laboratuvar kurulmaması/kurulamaması veya donatım yetersizliği nedeniyle sektörle işbirliği çerçevesinde işletmelerde yapılan uygulamalı eğitime devam eden öğrenciler için sözleşme imzalanmaz; ancak sigortalılıkla ilgili hükümler bu öğrenciler için de uygulanır.
(5) Öğrencilerin sözleşmelerinin bir örneği ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilir, bir örneği de okuldaki dosyasında saklanır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
İşletmelerin ve Öğrencilerin Görev ve Sorumluluklar
İşletmelerin mesleki eğitimle ilgili görev ve sorumlulukları
MADDE 144- (1) Mesleki eğitim yaptıracak işletmeler:
a) Öğrencilerin işletmede yapacakları mesleki eğitim, bu eğitime katılacak öğrenci sayısı ve eğitimin uygulanışıyla ilgili esasları düzenleyen tutanağı işletme belirleme komisyonuyla birlikte imzalar ve eğitimi, çalışma takvimine uygun olarak yaptırır.
b) Mesleki eğitimin, ilgili meslek alan/dalları öğretim programlarına uygun olarak işletme belirleme komisyonu tarafından belirlenecek yerde yapılmasını sağlar.
c) İşletmede mesleki eğitim yapılacak alan/dalların her biri için öğrencilerin beceri eğitiminden sorumlu olmak üzere ustalık veya mesleki yeterliğe sahip ve iş pedagojisi eğitimi görmüş yeterli sayıda ve nitelikte usta öğretici veya eğitici personel görevlendirir. Özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler için okulla işbirliği yaparak gerekli tedbirleri alır.
ç) Yeterli sayıda ve nitelikte usta öğretici veya eğitici personel bulunmaması durumunda, okul müdürlükleriyle koordineli olarak açılacak iş pedagojisi kurslarına ilgili personelin katılımını sağlar.
d) Mesleki eğitim için gerekli olan temrin malzemesiyle araç-gereci temin eder.
e) İşletmede mesleki eğitim gören öğrenciye, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 25 inci maddesinde belirtilen miktardan az olmamak üzere ödenecek ücret tutarı, ücret artışı ve diğer olanakları kapsayan eğitim sözleşmesini, öğrenci veya velisi okul müdürüyle birlikte imzalar.
f) Öğrencilerin devam durumlarını izleyerek devamsızlıklarını ve hastalık izinlerini iki iş günü içinde elektronik ortamda veya yazılı olarak ilgili okul müdürlüğüne bildirir.
g) Öğrencilerin ilgili döneme ait puan çizelgelerini, dönem sonundan beş gün önce kapalı zarf içinde ilgili okul müdürlüğüne teslim eder.
ğ) Öğrenciler tarafından tutulan iş dosyasını, istenmesi durumunda veya beceri sınavından önce puan çizelgesiyle birlikte ilgili okul müdürlüğüne teslim eder.
h) Öğrencilerin iş kazaları ve meslek hastalıklarından korunması, teşhis ve tedavileri için 6331 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat kapsamındagerekli önlemleri alır.
ı) Öğrencilere telafi eğitimi süresince ve okulda yapılacak sınavlar için belirtilen günlerde ücretli izin verir.
i) Öğrencilere yarıyıl ve yaz tatili süresince toplam bir ay ücretli izin verir.
j) Öğrencilere bir ders yılı içinde devamsızlıktan sayılmak ve en çok devamsızlık süresini geçmemek üzere, ilgili okul müdürlüğünün de görüşünü alarak ücretsiz mazeret izni verir.
k) Mesleki eğitim başladıktan sonra personel sayısının azalması durumunda da eğitime alınmış olan öğrencileri, mezun oluncaya kadar işletmede eğitime devam ettirir.
l) Eğitimi yapılan meslek alan/dallarının öğretim programlarında bulunduğu hâlde işletmedeki olanaksızlıklar nedeniyle işlenemeyen konuların öğretimi için okul müdürlüğüyle işbirliği yapar.
m) İşletmelerde yapılan mesleki eğitimin planlı bir şekilde yürütülmesi, programa uygunluğunun izlenmesi, ortaya çıkabilecek aksaklıkların ve eksikliklerin giderilmesi, öğrencilerin başarı, devamsızlık ve disiplin durumlarının izlenmesi ve rehberlikte bulunulması amacıyla görevlendirilen koordinatör öğretmene ve işletmelerde ders görevi verilen öğretmene gerekli kolaylığı sağlar.
n) Koordinatör olarak görevlendirilen öğretmenlerin görevlerini yerine getirmesinde gerekli kolaylığı sağlar, belirlenen tarihte görevine gelmeyen veya görevini usulüne göre yürütmeyen öğretmenleri okul müdürlüğüne bildirir.
(2) Öğrenciler, günde sekiz saatten fazla, meslekleri dışındaki işlerle bağımsız olarak 6/4/2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı işlerde çalıştırılamaz. Bunlar, personele sunulan ulaşım, yemek, il dışında mesleki eğitim görenler için barınma gibi sosyal hizmetlerden yararlandırılırlar. Öğrenci ve öğretmenler personele sunulan ulaşım, yemek, il dışında mesleki eğitim görenler için barınma gibi sosyal hizmetlerden yararlandırılırlar.
Teorik eğitimde görev alacak eğitici personel
MADDE 145- (1)Okulda veya işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilerin teorik eğitimi, okulun kadrolu/ücretli öğretmenleri veya işletmelerdeki eğitici personel tarafından yaptırılır.
İşletmelerde beceri eğitiminde görev alacak eğitici personel/usta öğretici
MADDE 146- (1) İşletmelerde beceri eğitimi, eğitici personel/usta öğreticilerce yaptırılır.
(2) Eğitici personel/usta öğretici:
a) İşletmelerde yapılacak beceri eğitiminin planlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla okul ve işletme yetkililerince yapılacak toplantılara katılır.
b) Teorik konular da dikkate alınarak koordinatör öğretmen ve/veya ders öğretmeniyle birlikte eğitim uygulamasına ait planlar yapar ve eğitime başlanılan ilk hafta içinde planları işletme yetkilisiyle okul müdürünün onayına sunar.
c) Öğrencilerin, işletmelerde yapacakları uygulamalı eğitime devam durumlarını günü gününe izleyerek sonuçlarını işletme yetkililerine bildirir.
ç) Öğrencilerin başarı durumlarını belirleyerek sonuçlarını işletme yetkililerine bildirir.
d) Eğitim hizmetlerini mevzuatına göre yürütür, bu konuda okul ve işletmelerin yapacakları hizmetiçi eğitim etkinliklerine katılır.
e) Eğitim etkinliklerinde, çalışma takvimine uyar.
f) Göreve gelememeleri durumunda, özürlerini zamanında işletme yetkililerine bildirir.
g) Beceri eğitiminde her öğrencinin, mesleğin özelliğine göre yaptığı temrin, iş, proje, deney veya hizmetin değerlendirilmesini çizelge üzerinde yapar, öğrenciyle birlikte imzalar ve bu dokümanın yer alacağı birer iş dosyası tutmasını sağlar.
ğ) İşletmenin genel işleyişi, üretimi, iş akışı, iş sağlığı ve güvenliği konularında öğrencilere bilgi verir.
İşletme şartlarına uyma
MADDE 147- (1)İşletmelerin çalışma düzenine ve şartlarına uymak, işletmede yapılan işe uygun kıyafet giymek zorunludur. Öğrenciler, üretim ve hizmetle ilgili gizlilik gerektiren konular ile kişilere ait özel bilgileri başkalarıyla paylaşamaz. Kendilerine verilen işleri özenle yapar, işyerine ait makine, araç-gereci korur, pratik ve teorik eğitimine düzenli olarak devam eder ve sınavlarına girer, sözleşme şartlarına uyar.
(2) Uyarılara rağmen kurallara uymayan kursiyerlerin kursla ilişkileri kesilir.
(3) Öğrenciler sendikal etkinliklere katılamaz.
ALTINCI BÖLÜM
Eğitim Birimi ve İşleyişi
Eğitim birimi ve işleyişi
MADDE 148- (1)Eğitim birimi, en az on öğrencinin eğitim yapabileceği asgari standartlarda, çağın gereklerine ve her türlü sağlık ve koruyucu güvenlik önlemlerinin alındığı eğitim ve öğretime uygun bir ortamda oluşturulur.
(2) Eğitim birimi, beceri ve teorik eğitime uygun olarak düzenlenir. Fiziki mekân, eğitimin özelliği, meslek alanı/dalı dikkate alınarak günün şartlarına göre gerekli ve yeterli araç-gereçle amacına uygun olarak işletme tarafından donatılır.
(3) İki veya daha fazla işletme tarafından ortak eğitim birimi de kurulabilir.
(4) Öğrenciler, işletmenin ortak kullanım alanlarından da yararlandırılır.
(5) Eğitim birimindeki eğitim ve öğretim etkinlikleri, ilgili mevzuat hükümlerine göre okulla işletme arasında yapılan planlama doğrultusunda yürütülür. İşletme, kendi personeli için alınmasını zorunlu gördüğü işletmeye uyum eğitiminin öğrencilere de verilmesini sağlar.
YEDİNCİ BÖLÜM
Eğitim Kurulu ve Eğitim Birimi Personelinin Görevleri
Eğitim kurulu
MADDE 149- (1) Eğitim kurulu, işletme sahibi veya üst düzey yetkililerinin katılımıyla eğitim yöneticisi ve eğitim biriminde görev yapanlardan oluşur. Bu kurul, eğitime ilişkin tüm iş ve işlemlerde kararlar alır. Kurul ayrıca, işletmenin eğitime ilişkin genel politikasını ve eğitim gereksinimini, yapılacak eğitimle ilgili yöntem ve ilkelerini belirler. Eğitim etkinliklerinin sonuçlarını değerlendirir.
Eğitim birimi personeli
MADDE 150- (1) Eğitim biriminde, işletme sahibi/yöneticisi tarafından işletmede eğitimden sorumlu yönetici ve öğrenci sayısına göre yeterli sayıda eğitici personel/usta öğretici görevlendirilir. İşletmede istenilen nitelik ve sayıda eğitici personel/usta öğretici bulunmaması durumunda, okullardan meslek dersleri öğretmenleri görevlendirilebilir.
Eğitim yöneticisinin görevleri
MADDE 151- (1) Eğitim yöneticisi, eğitim birimindeki tüm etkinliklerin planlanması, yürütülmesi ve sonuçlandırılmasını sağlar.
(2) İş birliği yaptığı okul müdürü/müdürleriyle koordineli olarak çalışır.
(3) Eğitimle ilgili olarak yaptığı iş ve işlemlerden işletme sahibi/yöneticisine karşı sorumludur.
Usta öğretici/eğitici personel görevlendirilmesi
MADDE 152- (1) Eğitim biriminde yeterli sayıda;
a) Ustalık yeterliğini kazanmış, öğrencilerin işyerindeki eğitiminden sorumlu, mesleki eğitim tekniklerini bilen ve uygulayan usta öğretici,
b) Mesleki yeterliğe sahip öğrencilerin işyerindeki eğitiminden sorumlu, iş pedagojisi eğitimi almış, mesleki eğitim yöntem ve tekniklerini bilen ve uygulayan veya okullarda atölye, laboratuvar, meslek dersleri öğretmenliği yapabilme yetkisine sahip eğitici personel görevlendirilir.
Çalışanların eğitimi
MADDE 153- (1) Çalışanların mesleki eğitimlerinde; işbirliği anlayışı çerçevesinde kamu ve özel kurum ve kuruluşlara ait okul ve eğitim merkezlerinin tüm imkânlarından yararlanılır.
DOKUZUNCU KISIM
Tam Gün Tam Yıl Eğitim
Tam gün tam yıl eğitim
MADDE 154- (1) Bireylerin hayat boyu eğitim uygulamaları kapsamında şartları uygun olan okulların bina, tesis, araç-gereç, personel ve kapasitelerinden azamî derecede yararlandırılması esastır. Bu amaçla okullar hafta sonu, yarıyıl ve yaz tatilleri dâhil olmak üzere gerektiğinde 07.00-22.00 saatleri arasında yıl boyunca açık bulundurulur.
Tam gün tam yıl eğitim uygulaması kapsamına alınma
MADDE 155- (1) Okul müdürlüğünce, çevrenin eğitim ihtiyacı, fiziki kapasite, öğrenci-kursiyer potansiyeli, çevre şartları, öğretmen durumu, araç-gereç ve donatım girdileriyle bu kapsamda yapılacak faaliyetin içeriği gibi hususlar dikkate alınarak, okulun tam gün tam yıl eğitim uygulaması kapsamına alınması isteği ders kesiminden eylül ayının son iş gününe kadar millî eğitim müdürlüğüne bildirilir.
(2) Okul müdürlüğünce hazırlanan etkinlik planının uygun bulunması hâlinde il millî eğitim müdürlüğünün teklifi üzerine valilik oluruyla tam gün tam yıl eğitim uygulaması kapsamına alınma kararı verilir.
(3) Okulun tam gün tam yıl eğitim uygulanması kapsamına alınması kararı planlanan faaliyetin fiilen yapıldığı sürece yürürlükte kalır.
(4) Uygulama kapsamında yapılacak etkinlikler her yıl okulun yıllık çalışma planında gösterilir.
Tam gün tam yıl eğitim kapsamında yürütülecek faaliyetler
MADDE 156- (1) Tam gün tam yıl eğitim uygulaması kapsamında;
a) Ders yılı süresince, hafta içi günlerde çalışma saatleri dışındaki sürelerle hafta sonu, yarı yıl ve yaz tatillerinde gerçekleştirilen eğitim ve öğretim hizmetleri,
b) Okullarda yapılan ikili öğretim,
c) Açık öğretim programlarına kayıtlı öğrencilerin yüz yüze eğitim uygulamaları,
ç) Telafi eğitimi uygulamaları,
d) Okulda yapılan staj çalışmaları,
e) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyleri, üretici konuma getirmeye yönelik düzenlenen mesleki eğitim,
f) Okullarda açılan hayat boyu eğitime yönelik kurslarla her türdeki mesleki kurslar,
g) Okullarda yapılan çıraklık ve kalfalık eğitimi ile iş pedagojisi kursları,
ğ) Kamu ve özel kurum ve kuruluşlarıyla yapılan proje ve protokoller çerçevesinde yapılan yaygın eğitim faaliyetleri,
h) Programlarının özelliğine göre günlük çalışma saatleri dışında akşamları, hafta sonu, yarı yıl ve yaz tatilinde sürekli hizmet verilen alanlarda okulda yapılan eğitim ve öğretim
gibi etkinlikler yapılır.
(2) Yarıyıl ve yaz tatilinde işletmede yapılan staj çalışmaları tam gün tam yıl eğitim kapsamında değerlendirilmez.
ONUNCU KISIM
Öğrenci Davranışları, Ödül ve Disipline İlişkin Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Öğrenci Davranışları ve Öğrencilerin Korunması
Öğrencilerin uyacakları kurallar ve öğrencilerden beklenen davranışlar
MADDE 157- (1) Öğrencilerin; Atatürk inkılâp ve ilkeleriyle, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin millî, ahlâkî, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve yücelten, insan haklarına saygılı, Cumhuriyetin demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti olması ilkelerine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getiren; beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı, gelişmiş bir kişiliğe, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetişmeleri için okul yönetimi, öğretmenler, rehberlik servisi, okul-aile birliği ve ilgili diğer paydaşlarla işbirliği yapması istenir.
(2) Bu doğrultuda öğrencilerden;
a) Atatürk inkılâp ve ilkelerine bağlı kalmaları ve bunları korumaları,
b) Hukuka, toplum değerlerine ve okul kurallarına uymaları,
c) Doğru sözlü, dürüst, yardımsever, erdemli, saygılı ve çalışkan olmaları; güzel ve nazik tavır sergilemeleri; kaba söz ve davranışlarda bulunmamaları; barış, değerbilirlik, hoşgörü, sabır, özgürlük, eşitlik ve dayanışmadan yana davranış göstermeleri,
ç) Irk, renk, cinsiyet, dil, din, milliyet ayrımı yapmaksızın herkese karşı iyi davranmaları; insan hak ve özgürlüğüyle onurunun korunması için gerekli duyarlılığı göstermeleri,
d) Tutumlu olmaları; millet malını, okulunu ve eşyasını kendi öz malı gibi korumaları ve zarar vermemeleri,
e) Sağlığa zararlı ve bağımlılık yapan maddeleri kullanmamaları, bu tür maddelerin kullanıldığı yerlerde bulunmamaları,
f) Her çeşit kumar ve benzeri oyunlardan, bu tür oyunların oynandığı ortamlardan uzak kalmaları,
g) Okula ve derslere düzenli olarak devam etmeleri,
ğ) Çevreye karşı duyarlı olmaları, çevrenin doğal ve tarihi yapısını korumaları,
h) Kitapları sevmeleri ve korumaları, okuma alışkanlığı kazanmaları ve boş zamanlarını faydalı işler yaparak geçirmeleri,
ı) Trafik kurallarına uymaları ve davranışlarıyla örnek olmaları,
i) Fiziksel, zihinsel ve duygusal güçlerini olumlu olarak yönetmeleri; beden, zekâ ve duygularıyla bunları verimli kılacak irade ve yeteneklerini geliştirmeleri; kendilerine saygı duymayı öğrenmeleri, böylece dengeli bir biçimde geliştirdikleri varlıklarını aile, toplum, vatan, millet ve insanlığın yararına sunmaları,
j) İnsan hakları ve demokrasi bilincini özümsemiş ve davranışa dönüştürmüş olmaları, kötü muamele ve her türlü istismara karşı duyarlı olmaları,
k) Toplam kalite yönetimi anlayışıyla ekip çalışmalarında rol almaları,
l) Okul, öğrenci veli sözleşmesine uygun davranmaları,
m) İnsana ve insan sağlığına gereken önemi vermeleri,
n) Savaş, yangın, deprem ve benzeri olağanüstü durumlarda topluma hizmet etkinliklerine gönüllü katkı sağlamaları ve verilen görevleri tamamlamaları,
o) Zararlı, bölücü, yıkıcı, siyasi ve ideolojik amaçlı faaliyetlere katılmamaları, bunlarla ilgili amblem, afiş, rozet, yayın ve benzerlerini taşımamaları ve bulundurmamaları,
ö) Bilişim araçlarını kişisel, toplumsal ve eğitsel yararlar doğrultusunda kullanmaları,
p) Bilişim araçlarını; zararlı, bölücü, yıkıcı ve toplumun etik kurallarıyla bağdaşmayan ve şiddet içerikli amaçlar için kullanmamaları; bunların üretilmesine, bulundurulmasına, taşınmasına yardımcı olmamaları ve sanal ortamlarda da bu doğrultuda davranmaları,
r) Alınan sağlık ve güvenlik tedbirlerine uyarak bu konuda örnek davranışlar sergilemeleri
beklenir.
(3) Uyulması gereken kuralların ve beklenen davranışların; derslerde, törenlerde, toplantılarda, rehberlik çalışmalarında ve her türlü sosyal etkinliklerde öğrencilere kazandırılmasına çalışılır.
(4) Okul yönetimi, yukarıdaki hususlar ve bunlara uyulmaması durumunda öğrencilerin karşılaşabilecekleri disiplin işlemleriyle ilgili olarak kendilerini ve velilerini bilgilendirir.
Öğrencilerin korunması
MADDE 158- (1) Yönetici ve öğretmenlerce;
a) Aile içinde ve dışında şiddete maruz kalan, ilgisizlik nedeniyle veya zorlanarak kanunlarla toplumun etik kurallarına aykırı olan yollara yönelme ihtimali bulunan öğrencilerle ilgili gerekli önlemlerin alınması,
b) Öğrencilerin her türlü madde bağımlılığından, uyuşturucu ve benzeri maddeleri bulundurmaktan, kullanmaktan, bu tür maddelerin üretim ve kaçakçılığına alet olmaktan korunması,
c) Öğrencilerin pornografi, teşhir, cinsel sömürü, istismar, taciz ve her türlü olumsuz davranışlardan korunması,
ç) Öğrencilerin, diğer öğrenciler tarafından fiziksel ve ruhsal yönden zarar görmemeleri için dedikoduya, zorbalığa, tehdide, sataşmaya ve onur kırıcı her türlü lakap takılmasına karşı korunması
konularında veli veya aileyle diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yapılarak gerekli tedbirler alınır.
(2) Bu tedbirler kapsamında, okul yönetimince; okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu kararına bağlı olarak alınan ihbar, şikâyet, duyumla gerekli görülen hallerde, önceden tedbir almak, olumsuz öğrenci davranışlarının fiil ve suça dönüşmesini engellemek, eğitim ortamlarının güvenliğini sağlamak ve öğrencileri her türlü olumsuz ve zararlı davranışlardan korumak amacıyla okul, pansiyon ve eklentileri, sıra, masa, dolap ve gerekli görülen diğer yerler aranır, tedbir amaçlı bu arama ve inceleme işleri öğrencinin kişilik ve onurunu rencide etmeden okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu üyeleriyle görevlendirilen öğretmenlerce yapılır.
İKİNCİ BÖLÜM
Ödül
Öğrencilerin ödüllendirilmesi
MADDE 159- (1) Örnek davranışların ve başarıların niteliklerine göre ödüllendirilmesinde öğrencilere;
a) Teşekkür belgesi,
b) Takdir belgesi,
c) Onur belgesi,
ç) Üstün başarı belgesi
verilir.
Teşekkür, takdir ve üstün başarı belgesi ile ödüllendirme
MADDE 160- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, derslerdeki gayret ve başarılarıyla üstünlük gösteren, tüm derslerden başarılı olan, dönem puanlarının ağırlıklı ortalaması 70,00 den aşağı olmayan ve davranış puanı 100 olan öğrencilerden;
a) 70,00-84,99 arasındakileri teşekkür belgesi,
b) 85,00 ve daha yukarı olanları takdir belgesi,
c) Ortaöğrenim süresince en az üç öğretim yılının bütün döneminde takdir belgesi alanları üstün başarı belgesi
ile ödüllendirir.
(2) Üstün başarı belgesi almaya hak kazanan öğrencilere okulun iftihar listesinde yer verilir.
Onur belgesi ile ödüllendirme
MADDE 161- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu puan şartına bağlı kalmadan;
a) Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanarak örnek olmak,
b) Bilimsel projelerle sosyal etkinliklere katılmak, bu çalışmalarda liderlik yapmak, yapılan etkinliklerde eğitime katkıda bulunmak ve üstün başarı göstermek,
c) Okul araç-gereç ve donanımlarıyla çevreyi koruma ve gözetmede davranışlarıyla örnek olmak,
ç) Görgü kurallarına uymada ve insan ilişkilerinde örnek olmak,
d) Trafik kurallarına uymada örnek davranışlar sergilemek,
e) Bilişim araçlarını kullanmada iyi örnek olacak davranışlar sergilemek,
f) Okula ve derslere düzenli olarak gelmek, bu yönde arkadaşlarına iyi örnek olmak,
g) Yaşlı, yetim, öksüz, güçsüz, engelli ve benzeri durumda olanlara yardım amacıyla yürütülen toplum hizmetlerinde görev almak,
ğ) Alınan sağlık ve güvenlik tedbirlerine uyarak konuyla ilgili örnek davranışlar sergilemek gibi davranışlardan örnek oluşturacak bir ya da birkaçını gösteren davranış puanı indirilmemiş öğrencileri; öğretim yılı içinde herhangi bir ödül alıp almadığına bakılmaksızın öğrenci, öğretmen veya okul yönetiminin teklifi, onur kurulunun uygun görüşü doğrultusunda onur belgesiyle ödüllendirir. Bir öğretim yılı içinde iki ve daha fazla onur belgesi alan öğrencilere okulun onur listesinde yer verilir.
(2) Ayrıca öğretmenler kurulu, ders yılı başında yukarıda belirtilen davranışların dışında da onur belgesiyle ödüllendirilebilecek davranışları belirler. Belirlenen davranışlar okul yönetimince onur kuruluyla okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna bildirilir.
Ödül takdirinde dikkat edilecek hususlar ve ödüllerin verilmesi
MADDE 162- (1) Ödül takdir edilirken öğrencinin;
a) Okul içindeki ve dışındaki genel durumu,
b) Ders ve ders dışı faaliyetlerdeki başarısı,
c) Davranışının niteliği, önemi ve çevresine örnek olup olmadığı
gibi hususlar göz önünde bulundurulur.
(2) Ödül belgeleri; öğrenci, veli, öğretmen ve yöneticilerin katıldığı bir ortamda törenle öğrencilere ya da velilerine verilir.
(3) Onur ve iftihar listeleri, ders kesiminde okul yönetiminin uygun göreceği bir günde öğrencilerin huzurunda, ayrı ayrı okunur ve daha sonra okulda herkesin görebileceği bir yere fotoğraflı olarak takip eden ders yılı süresince ayrı ayrı asılır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Disiplin
Disiplin cezaları
MADDE 163- (1) Öğrencilere, disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiillerinin niteliklerine göre;
a) Kınama,
b) Okuldan kısa süreli uzaklaştırma,
c) Okul değiştirme,
ç) Örgün eğitim dışına çıkarma
cezalarından biri verilir.
(2) Disipline konu olan olaylar okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunda görüşülüp karara bağlandıktan sonra;
a) Kınama ve okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezaları okul müdürünün,
b) Okul değiştirme cezası, ilçe öğrenci disiplin kurulunun,
c) Örgün eğitim dışına çıkarma cezası, il öğrenci disiplin kurulunun,
onayından sonra uygulanır.
Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller
MADDE 164- (1) Kınama cezasını gerektiren davranışlar ve fiiller şunlardır:
a) Okulu, çevresini ve eşyasını kirletmek,
b) Yapması gereken görevleri yapmamak,
c) Kılık-kıyafete ilişkin mevzuat hükümlerine uymamak,
ç) Tütün ve tütün mamullerini bulundurmak veya içmek,
d) Başkasına ait eşyayı izinsiz almak veya kullanmak,
e) Yalan söylemek,
f) Özürsüz devamsızlık yapmak, okula geldiği hâlde özürsüz eğitim ve öğretim faaliyetlerine, törenlere ve diğer sosyal etkinliklere katılmamak, geç katılmak veya erken ayrılmak
g) Okul kütüphanesi, atölye, laboratuvar, pansiyon veya diğer bölümlerden aldığı kitap, araç-gereç ve malzemeyi zamanında vermemek, eksik vermek veya kötü kullanmak,
ğ) Kaba ve saygısız davranmak,
h) Dersin ve ders dışı faaliyetlerin akışını ve düzenini bozacak davranışlarda bulunmak,
ı) Kopya çekmek veya çekilmesine yardımcı olmak,
i) Yatılı okullarda pansiyonu gece izinsiz terk etmek veya pansiyona geç gelmek,
j) Yasaklanmış, müstehcen yayınları okula ve okula bağlı yerlere sokmak veya yanında bulundurmak,
k) Üzerinde kumar oynamaya yarayan araç-gereç bulundurmak,
l) Bilişim araçlarını amacı dışında kullanmak,
m) Alınan sağlık ve güvenlik tedbirlerine uymamak.
(2) Okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezasını gerektiren fiil ve davranışlar;
a) Kişilere, arkadaşlarına söz ve davranışlarla sarkıntılık, hakaret ve iftira etmek veya başkalarını bu gibi davranışlara kışkırtmak,
b) Pansiyonu terk ederek gece izinsiz dışarıda kalmak,
c) Kişileri veya grupları dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi ve dini inançlarına göre ayırmayı, kınamayı, kötülemeyi amaçlayan davranışlarda bulunmak veya ayrımcılığı körükleyici semboller taşımak,
ç) İzinsiz gösteri veya toplantı düzenlemek, bu tür gösteri veya toplantılara katılmak ve bu amaçla yapılan etkinliklerde bulunmak,
d) Her türlü ortamda kumar oynamak veya oynatmak,
e) Verilen görevlerin yapılmasına engel olmak,
f) Başkalarına hakaret etmek,
g) Yasaklanmış veya müstehcen yayın, kitap, dergi, broşür, gazete, bildiri, beyanname, ilan ve benzerlerini dağıtmak, duvarlara ve diğer yerlere asmak, yapıştırmak, yazmak; bu amaçlar için okul araç-gerecini ve eklentilerini kullanmak,
ğ) Bilişim araçları yoluyla eğitim ve öğretim faaliyetleriyle kişilere zarar vermek,
h) Özürsüz devamsızlık yapmayı, okula geldiği hâlde özürsüz eğitim ve öğretim faaliyetlerine, törenlere ve diğer sosyal etkinliklere katılmamayı, geç katılmayı veya erken ayrılmayı alışkanlık haline getirmek,
ı) Kavga etmek, başkalarına fiili şiddet uygulamak,
i) Okul binası, eklenti ve donanımlarına, arkadaşlarının araç-gerecine siyasi, ideolojik veya müstehcen amaçlı yazılar yazmak, resim veya semboller çizmek,
j) Toplu kopya çekmek veya çekilmesine yardımcı olmak,
k) Sarhoşluk veren zararlı maddeleri bulundurmak veya kullanmak.
(3) Okul değiştirme cezasını gerektiren fiil ve davranışlar;
a) Türk Bayrağına, ülkeyi, milleti ve devleti temsil eden sembollere saygısızlık etmek,
b) Millî ve manevi değerleri söz, yazı, resim veya başka bir şekilde aşağılamak; bu değerlere küfür ve hakaret etmek,
c) Okul çalışanlarının görevlerini yapmalarına engel olmak,
ç) Hırsızlık yapmak, yaptırmak ve yapılmasına yardımcı olmak,
d) Okulla ilişkisi olmayan kişileri, okulda veya eklentilerinde barındırmak,
e) Okul tarafından verilen belgelerde değişiklik yapmak; sahte belge düzenlemek; üzerinde değişiklik yapılmış belgeleri kullanmak veya bu belgelerin sağladığı haklardan yararlanmak ve başkalarını yararlandırmak,
f) Okul sınırları içinde herhangi bir yeri, izinsiz olarak eğitim ve öğretim amaçları dışında kullanmak veya kullanılmasına yardımcı olmak,
g) Okula ait taşınır veya taşınmaz mallara zarar vermek,
ğ) Ders, sınav, uygulama ve diğer faaliyetlerin yapılmasını engellemek veya arkadaşlarını bu eylemlere katılmaya kışkırtmak,
h) Eğitim ve öğretim ortamına yaralayıcı, öldürücü silah ve patlayıcı madde ile her türlü aletleri getirmek veya bunları bulundurmak,
ı) Zor kullanarak veya tehditle kopya çekmek veya çekilmesini sağlamak,
i) Bağımlılık yapan zararlı maddeleri bulundurmak veya kullanmak,
j) Yerine başkasını sınava sokmak, başkasının yerine sınava girmek,
k) Eğitim ve öğretim ortamında siyasi partilerin, bu partilere bağlı yan kuruluşların, derneklerin, sendikaların ve benzeri kuruluşların siyasi ve ideolojik görüşleri doğrultusunda eylem düzenlemek, başkalarını bu gibi eylemleri düzenlemeye kışkırtmak, düzenlenmiş eylemlere etkin biçimde katılmak,
l) Siyasi partilere, bu partilere bağlı yan kuruluşlara, derneklere, sendikalara ve benzeri kuruluşlara üye olmak, üye kaydetmek, para toplamak ve bağışta bulunmaya zorlamak,
m) Bilişim araçları yoluyla eğitim ve öğretimi engellemek, kişilere ağır derecede maddi ve manevi zarar vermek,
n) İzin almadan okulla ilgili; bilgi vermek, basın toplantısı yapmak, bildiri yayınlamak ve dağıtmak, faaliyet tertip etmek veya bu kapsamdaki faaliyetlerde etkin rol almak,
o) Bir kimseyi ya da grubu suç sayılan bir eylemi yapmaya, böyle eylemlere katılmaya, yalan bildirimde bulunmaya veya suçu yüklenmeye zorlamak,
ö) Zor kullanarak başkasına ait mal ve eşyaya el koymak, başkalarını bu işleri yapmaya zorlamak,
(4) Örgün eğitim dışına çıkarma cezasını gerektiren davranışlar;
a) Türk Bayrağına, ülkeyi, milleti ve devleti temsil eden sembollere hakaret etmek,
b) Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesine ve Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına ve Anayasanın başlangıcında belirtilen temel ilkelere dayalı millî, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliklerine aykırı miting, forum, direniş, yürüyüş, boykot ve işgal gibi ferdi veya toplu eylemler düzenlemek; düzenlenmesini kışkırtmak ve düzenlenmiş bu gibi eylemlere etkin olarak katılmak veya katılmaya zorlamak,
c) Kişileri veya grupları; dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi ve dini inançlarına göre ayırmayı, kınamayı, kötülemeyi amaçlayan bölücü ve yıkıcı toplu eylemler düzenlemek, katılmak, bu eylemlerin organizasyonunda yer almak,
ç) Kurul ve komisyonların çalışmasını tehdit veya zor kullanarak engellemek,
d) Bağımlılık yapan zararlı maddelerin ticaretini yapmak,
e) Okul ve eklentilerinde güvenlik güçlerince aranan kişileri saklamak ve barındırmak,
f) Eğitim ve öğretim ortamını işgal etmek,
g) Okul içinde ve dışında tek veya toplu hâlde okulun yönetici, öğretmen, eğitici personel, memur ve diğer personeline karşı saldırıda bulunmak, bu gibi hareketleri düzenlemek veya kışkırtmak,
ğ) Okul çalışanlarının görevlerini yapmalarına engel olmak için fiili saldırıda bulunmak ve başkalarını bu yöndeki eylemlere kışkırtmak,
h) Okulun taşınır veya taşınmaz mallarını kasıtlı olarak tahrip etmek,
ı) Yaralayıcı, öldürücü her türlü alet, silah, patlayıcı maddeleri kullanmak suretiyle bir kimseyi yaralamaya teşebbüs etmek, yaralamak, öldürmek, maddi veya manevi zarara yol açmak,
i) Kişi veya kişilere her ne sebeple olursa olsun eziyet etmek; işkence yapmak veya yaptırmak, cinsel istismar ve bu konuda kanunların suç saydığı fiilleri işlemek,
j) Çete kurmak, çetede yer almak, yol kesmek, adam kaçırmak; kapkaç ve gasp yapmak, fidye ve haraç almak,
k) Yasa dışı örgütlerin ve kuruluşların, siyasi ve ideolojik görüşleri doğrultusunda propaganda yapmak, eylem düzenlemek, başkalarını bu gibi eylemleri düzenlemeye kışkırtmak, düzenlenmiş eylemlere etkin biçimde katılmak, bu kuruluşlara üye olmak, üye kaydetmek; para toplamak ve bağışta bulunmaya zorlamak,
l) Bilişim araçları yoluyla; bölücü, yıkıcı, ahlak dışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, yazılı ve görüntülü içerikler oluşturmak, bunları çoğaltmak, yaymak ve ticaretini yapmak.
(5) Yukarıda belirtilenlerin dışında ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hâllere nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer eylemlerde bulunanlara suça uygun cezalar verilir.
Pansiyon, başka okul veya işletmedeki disiplin olayları
MADDE 165- (1) Öğrencinin kayıtlı olduğu okul dışında; kaldığı pansiyonda, ders, kurs veya telafi eğitimi aldığı okullarda, disiplin olaylarına karışmaları hâlinde ön soruşturmaları, olayın meydana geldiği okul tarafından yapılır. Olayla ilgili karar alınmak üzere soruşturma dosyası öğrencinin kayıtlı olduğu okula gönderilir.
(2) Staj çalışması veya meslek eğitimi görülen işletmelerde öğrencinin karıştığı disiplin olayları, kayıtlı bulunduğu okula bildirilir. Olay, okul müdürlüğünce soruşturularak sonuçlandırılır.
(3) Soruşturma süreci ilgili okulların öğrenci ödül ve disiplin kurullarının işbirliği içerisinde yürütülür. Gerektiğinde öğrencinin kayıtlı olduğu okul müdürlüğünce, olayın meydana geldiği okulun ödül disiplin kurulu başkanı veya işletme yetkilisi, görüşlerine başvurmak üzere olayla ilgili öğrenci ödül ve disiplin kurulu toplantısına çağrılabilir. Ancak karar için oy kullanamazlar.
(4) Öğrencinin kayıtlı bulunduğu okulda disiplin olaylarına karışması ve buna ilişkin inceleme/soruşturma sürdürülürken bir başka okula nakledilmesi durumunda, inceleme/soruşturmayı başlatan okul disiplin soruşturmasını tamamlar ve dosyayı yeni okuluna gönderir. Öğrenciye yeni okulu aracılığıyla tebligat yapılarak ceza uygulanır ve dosyasına işlenir. Ceza alan öğrenciyle ilgili karara itiraz, davranış puanının iade edilmesi ve cezanın dosyadan silinmesi gibi işlemler yeni okulu tarafından gerçekleştirilir.
Cezaya neden olan davranış ve fiilin tekrarlanması
MADDE 166- (1) Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya davranışın bir öğretim yılı içerisinde tekrarında bir derece ağır ceza uygulanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Uygulama ile İlgili Esaslar ve Ceza Takdirinde Dikkat Edilecek Hususlar
Uygulama ile ilgili esaslar
MADDE 167- (1) Şikâyetler, gerçek ve/veya tüzel kişilerce okul müdürlüğüne yazılı olarak bildirilir. İsimsiz ve imzasız başvurular işleme alınmaz.
(2) Disiplin soruşturmasını gerektiren ve doğrudan okul yönetimine duyurulan veya bildirilen cezai soruşturmayı gerektiren şikâyetler, yazılı olarak ilgililere zamanında iletilir.
Ceza takdirinde dikkat edilecek hususlar
MADDE 168- (1) Disiplin cezaları takdir edilirken;
a) Öğrencinin 18 yaşına kadar çocuk olduğu,
b) Öğrencinin üstün yararı,
c) Soruşturma sürecinde gizlilik ilkesi,
ç) Sınıf rehber öğretmeni ve öğrenci velisinin görüşleri,
d) Öğrencinin ailesi ve çevresiyle ilgili bilgiler,
e) Öğrencinin kişisel özellikleri ve psikolojik durumu,
f) Fiil ve davranışın hangi şartlar altında yapıldığı, öğrenciyi tahrik unsurlar,
g) Öğrencinin yaşı ve cinsiyeti,
ğ) Öğrencinin derslerdeki ilgi ve başarısı,
h) Öğrencinin daha önce ceza alıp almadığı,
hususları göz önünde bulundurulur.
(2) Olayın mahkemeye intikal etmesi disiplin cezasının uygulanmasını engellemez.
(3) Öğrencinin daha önce ceza almamış olması, derslerinde başarılı olması ve davranışlarının olumlu olması durumunda rehberlik servisinin görüşü de alınarak bir alt ceza verilebilir.
Disiplin cezaları ile ilgili onay, itiraz ve tebliğ
MADDE 169- (1) Onay yetkisi okul müdüründe bulunanların dışındaki disiplin cezalarının onaylanmasıyla itiraza ilişkin dosya ve yazılar millî eğitim müdürlükleri aracılığıyla ilgili disiplin kurullarına gönderilir.
(2) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunda görüşülüp karara bağlanan disiplin cezalarından;
a) Kınama ve okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezaları okul müdürünün,
b) Okul değiştirme cezası, ilçe öğrenci disiplin kurulunun,
c) Örgün eğitim dışına çıkarma cezası, il öğrenci disiplin kurulunun
onayından sonra uygulanır.
(3) Cezalara itiraz; cezanın tebliğini izleyen beş iş günü içinde okul müdürü, 18 yaşını tamamlamış öğrenci veya öğrenci velisi tarafından okul müdürlüğü kanalıyla yapılır. Okul müdürlüğü, yazılı başvuruyu ve itiraz gerekçeleri hakkındaki görüşlerini, gerekli belgelerle birlikte başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde itirazı değerlendirmeye yetkili disiplin kuruluna sevk etmek üzere gönderir.
a) Kınama ve okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezalarına itiraz ilçe öğrenci disiplin kurulunca,
b) Okul değiştirme cezasına itiraz il öğrenci disiplin kurulunca,
c) Örgün eğitim dışına çıkarma cezasına itiraz üst disiplin kurulunca
değerlendirerek sonuçlandırır.
(4) İtiraz sonucu verilen karar kesin olup yeniden itiraz edilemez.
(5) Bütün cezalar, velilere 25/1/2012 tarihli ve 28184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak bildirilir ve tebellüğ belgesi disiplin dosyasında saklanır.
Davranış puanının indirilmesi
MADDE 170- (1)Her ders yılı başında öğrencilerin davranış puanı 100’dür.
(2) Ceza alan öğrencilerin davranış puanlarından;
a) Kınama cezası için 10,
b) Okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezası için 20,
c) Okul değiştirme cezası için 40,
ç) Örgün eğitim dışına çıkarma cezası için 80
puan indirilir.
Cezaların işlenmesi, silinmesi, puan iadesi ve dosyaların saklanması
MADDE 171- (1) Öğrencilerin aldıkları cezalar, e-Okul sistemine işlenir.
(2) Ceza alan ve davranış puanı indirilmiş olan ancak davranışları olumlu yönde değişen, iyi hâlleri görülen ve olumsuz davranışları tekrarlamayan öğrencilerin durumları, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunca daha sonraki dönemde/dönemlerde değerlendirilir. Cezalarının kaldırılması ve davranış puanlarının iadesi öngörülen öğrenciler öğretmenler kuruluna sunulur. Öğretmenler kurulunca cezası kaldırılan ve davranış puanı iade edilen öğrencilerin yeni durumları e-Okul sistemine işlenir.
(3) Davranış puanı iade edilen ve disiplin cezası kaldırılan öğrencinin disiplin durumuna ilişkin bilgi istendiğinde, öğrencinin disiplin cezası bulunmadığı bildirilir.
(4) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu belgeleri ve soruşturma dosyası ilgili mevzuat hükümlerince saklanır.
(5) Ödül ve disiplin işlemlerine ait veriler; Bakanlığın ilgili birimlerince e-Okul sistemi üzerinden alınır.
Cezaların uygulanması
MADDE 172- (1) Okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezası alan öğrenciler;
a) Ceza süresince okula devam ettirilmez. Bu süre devamsızlıktan sayılır.
b) Pansiyonlu okullardaki yatılı öğrencilerin, pansiyonda kalmasına izin verilebilir. Ancak diğer öğrencilerin huzur ve güvenini olumsuz etkileyecek öğrencilerin pansiyonda kalmalarına izin verilmez.
c) Öğrencilerin ulusal ya da uluslararası etkinliklere katılıp katılmayacaklarına okul yönetimince karar verilir.
(2) Okul değiştirme cezası alan öğrenciler;
a) Başvurdukları millî eğitim müdürlüklerince istekleri de dikkate alınarak okul türleri ve bu Yönetmeliğin nakille ilgili hükümleri göz önünde bulundurularak uygun okullara yerleştirilir. Aynı ilde öğrencinin devam edebileceği programın bulunmaması hâlinde, Bakanlığın ilgili birimiyle işbirliği yapılarak gerekli tedbirler alınır.
b) Parasız yatılı öğrencilerin nakilleri, İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında Parasız Yatılılık, Burs ve Sosyal Yardımlar Yönetmeliği ve bu Yönetmeliğin nakille ilgili hükümlerine göre uygun okullara yapılır.
c) Önceki okul müdürlüğüyle öğrenim gördüğü okul müdürlüğünce uygun görülmesi hâlinde en az bir öğretim yılı geçtikten sonra eski okullarına dönebilirler.
ç) Öğrencinin kayıtlı olduğu okul dışında; kaldığı pansiyonda, ders, kurs veya telafi eğitimi aldığı okullarda, disiplin olaylarına karışıp bir başka okula nakledilen öğrencilerden; naklen geldiği okul tarafından okul değiştirme cezası verilenlere yeniden okul değişikliği yaptırılmaz ve nakil durumları, aldıkları cezayla ilişkilendirilerek kayıtlarda belirtilir. Süresi içinde itirazda bulunulması hâlinde, itiraza ilişkin karar verilinceye kadar ceza uygulanmaz.
(3) Örgün eğitim dışına çıkarma cezası alan öğrenciler;
a) Akşam liseleri dışında devam zorunluluğu olan okullara kayıt yaptıramaz.
b) Açık Öğretim Lisesi veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine gönderilir.
Ceza alan öğrencilerin sınavları
MADDE 173- (1) Okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezası alan ya da yönetim tedbiri doğrultusunda okuldan geçici olarak uzaklaştırılan öğrencilerin, bu sürede katılamadıkları sınavların yerine, okul yönetimlerince belirlenen tarihlerde sınavlara alınmaları sağlanır.
Zararın ödetilmesi
MADDE 174- (1) Takdir edilen disiplin cezasının yanında okul ve kişi mallarına verilen zararlar, zarara yol açan öğrencilerin velilerine ödettirilir.
(2) Zararın ödenmesinde zorluk çıkaran veliler hakkında, 27/9/2006 tarihli ve 2006/11058 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre işlem yapılır.
Tedbir kararı
MADDE 175- (1) Müdür, disiplin olaylarında öğrenciyi bir taraftan okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sevk etmekle birlikte, gerektiğinde kurula sevkten önce veya sonra, kovuşturmanın tamamlanmasını ve sonucunu beklemeden acele bir tedbir olmak üzere on iş gününü geçmemek kaydıyla millî eğitim müdürünü bilgilendirerek uygun göreceği süre kadar geçici olarak okuldan uzaklaştırabilir. Bu durumdaki öğrenciler, ders ve sınavlarla diğer etkinliklere alınmazlar. Hakkında tedbir kararı verilen öğrencinin okuldan uzaklaştırıldığı süre devamsızlıktan sayılmaz.
(2) Tedbir kararının alınmasını izleyen en geç üç iş günü içinde disiplin işlemine başlanır ve okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sevkinden itibaren en geç on iş günü içinde durumu karara bağlanır. Aksi takdirde alınan tedbir kararı, kendiliğinden kalkmış sayılır. Haklı ve zorlayıcı sebeplerin devamı hâlinde millî eğitim müdürünün onayına bağlı olarak tedbir kararı, iki kez daha uzatılabilir.
(3) Yönetim tedbiri süresince disiplin işlemi sonuçlanmamışsa; öğrencinin okula devam edip etmeyeceği, pansiyondan yararlanıp yararlanmayacağı hususu ayrıca mahalli mülki idare amirininonayıyla belirlenir.
(4) Öğrencilerin neden olduğu olağanüstü durumlar karşısında müdür, tedbir olmak üzere okul ve pansiyonların eklentileriyle birlikte en çok beş iş günü eğitim ve öğretime kapatılması gerektiğini millî eğitim müdürlüğüne teklif edebilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Kurullar, Düzenlenecek Belgeler ve Bilgi Toplama
Kurullar
MADDE 176- (1) Ödül ve disipline ilişkin iş ve işlemleri yürütmek üzere;
a) Onur kurulu,
b) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu,
c) İlçe öğrenci disiplin kurulu,
ç) İl öğrenci disiplin kurulu,
d) Öğrenci üst disiplin kurulu
oluşturulur.
Düzenlenecek belgeler
MADDE 177- (1) Disiplin olaylarıyla ilgili inceleme ve soruşturma dosyasında; yazılı ifadeler, savunma, varsa mahkeme kararı veya safahatı, soruşturma ile ilgili diğer belgeler ve ilgili disiplin kurul kararı bulunur. Kararlar;
a) EK-1 Okul Öğrenci Ödül ve Disiplin Kurulu Kararı,
b) EK-2 İlçe Öğrenci Disiplin Kurulu Kararı,
c) EK-3 İl Öğrenci Disiplin Kurulu Kararı,
ç) EK-4 Üst Disiplin Kurulu Kararı
örneğine uygun olarak düzenlenir.
(2) Onaylanmak üzere ilgili kurullara gönderilecek dosyada, ilgili disiplin kurulu kararıyla soruşturma ile ilgili diğer belge örnekleri bulunur. İtiraz üzerine gönderilen dosyalara yukarıdaki belgelere ilaveten itiraza ilişkin yazı veya dilekçeyle tebellüğ belgesi eklenir. Evrakın aslı okulda muhafaza edilir.
ALTINCI BÖLÜM
Onur Genel Kurulu ve Onur Kurulunun Kuruluşu ve Görevleri
Onur genel kurulunun oluşturulması
MADDE 178- (1) Onur genel kurulu, öğrencilerin okul yönetimine katılmalarını ve okulun işleyişine yardımcı olmalarını sağlamak amacıyla her sınıfın bütün şubelerinden birer öğrenci, ders yılı başında sınıf rehber öğretmenlerinin gözetiminde öğrenciler tarafından seçilerek oluşturulur. Çeşitli nedenlerle boşalan üyeliklere, izleyen dönem başında aynı usulle yeni temsilciler seçilir.
(2) Onur genel kurulu üyeliğine seçilen öğrenciler, okulda oluşturulan diğer öğrenci kurullarında görev alabilecekleri gibi diğer öğrenci kurullarında görev alan öğrenciler de gerekli şartları taşımak kaydıyla onur genel kurulu üyeliğine seçilebilir.
Onur genel kurulunun görevleri
MADDE 179- (1) Onur genel kurulu;
a) Her dönemde en az iki kez toplanır.
b) Onur kurulunu seçer.
c) Okulda öğrenciliğe yakışmayan davranışları inceler ve bunların düzeltilmesi için alınması gereken önlemleri belirler ve önerilerini okul yönetimine bildirir.
Onur kurulu
MADDE 180- (1) Onur genel kurulu; her sınıf seviyesinde bir öğrenciyi onur kurulu üyeliğine, onur kurulu üyeliğine seçilen son sınıf öğrencisini, onur kurulu ikinci başkanlığına, bir öğrenciyi de onur kurulu ikinci başkanlığı yedek üyeliğine seçer.
(2) Sınıfları birer şube olan okullarda seçilen öğrenciler, onur kurulunu oluşturur. Son sınıftan seçilen öğrenci, aynı zamanda onur kurulu ikinci başkanı olur.
(3) Son sınıfı bulunmayan okullarda en üst sınıftan seçilen öğrenci, bu sınıfta şube sayısı birden fazla ise genel kurulca seçilen öğrenci ikinci başkan olur.
Üyelerde aranan nitelikler
MADDE 181- (1) Bir öğrencinin onur genel kurulu üyeliğine seçilebilmesi için;
a) Okul disiplinine aykırı davranışlarının bulunmaması,
b) Davranışlarıyla arkadaşlarına örnek olması,
c) Çalışkan, dürüst, doğru sözlü ve güvenilir olması
gerekir. Bu niteliklere sahip olmadığı sonradan anlaşılanlarla disiplin cezası alan öğrencilerin üyeliği düşer.
Onur kurulu başkanı
MADDE 182- (1) Onur kurulu başkanı, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu üyelerinin dışında, öğretmenler kurulunca seçilen bir öğretmendir. Öğretmenler kurulu, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu üyelerini seçerken onur kurulu başkanı ve yedek üyeyi de seçer.
Onur kurulunun görevleri
MADDE 183- (1) Onur kurulu;
a) Ayda en az bir kez toplanır. Okulun disiplin ve düzeniyle ilgili olarak okul müdürünce veya genel kurul üyelerince getirilen konuları görüşür, aldığı kararları okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna bildirmek üzere okul müdürüne sunar.
b) Onur Belgesi verilmesi istenen öğrencilerle ilgili olarak okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna öneride bulunur.
c) Öğrencilerin boş zamanlarını değerlendirmek ve disiplini bozucu davranışları önlemek amacıyla programlar hazırlayarak okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna bildirmek üzere okul müdürüne sunar.
ç) Öğrenci nöbet işleriyle sınıf başkanı ve yardımcılığı seçimine ilişkin esasların belirlenmesinde okul yönetimi, sınıf öğretmeni, rehberlik servisiyle işbirliği yaparak yürütülmesine katkı sağlar.
d) Öğrencilerin sorumluluk yüklenmelerine, dürüst, güvenilir, saygılı ve başarılı olmalarına katkıda bulunmak; sağlığa zararlı alışkanlıklar edinmelerini ve uygun olmayan yerlere gitmelerini önlemek için anne-baba, öğretmen, yönetici ve öğrenci kulübü başkanlarıyla işbirliği yapar.
Onur kurulu kararlarının yazılması
MADDE 184- (1) Onur kurulunun aldığı kararlar, onur kurulu karar defterine yazılır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Okul Öğrenci Ödül ve Disiplin Kurulunun Kuruluşu ve Görevleri
Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun kuruluşu
MADDE 185- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu;
a) Müdür başyardımcısı veya müdürün görevlendireceği müdür yardımcısı,
b) Her ders yılının ilk ayı içinde öğretmenler kurulunca gizli oyla seçilecek iki öğretmen,
c) Onur kurulu ikinci başkanı,
ç) Okul aile-birliğinin kendi üyeleri arasından seçeceği bir öğrenci velisinden
oluşturulur.
(2) Yeterli sayıda öğretmen bulunmaması hâlinde aday öğretmenlerle sözleşmeli ve ücretli öğretmenler de okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna üye seçilebilir.
(3) Yapılan seçimde oyların eşit çıkması hâlinde seçim yenilenir. Bu durumda da eşitlik bozulmazsa, kıdemi fazla olan öğretmen üye seçilmiş sayılır. Kıdemlerin de yıl olarak eşitliği hâlinde kuraya başvurulur.
(4) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun görevi, yeni kurul oluşuncaya kadar devam eder. Üyeler, kabul edilebilir bir özrü bulunmadıkça görevden ayrılamaz.
(5) Öğrenci mevcudunun fazlalığından dolayı ikili öğretim yapan okullarda sabahçı ve öğlenciler için ayrı ayrıokul öğrenci ödül ve disiplin kurulu kurulabilir.
(6) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu kişisel olmayan genel disiplin işlerinin görüşüldüğü toplantılarına; okulun rehberlik ve psikolojik danışma servisi rehber öğretmeni, onur kurulu başkanıyla varsa okul doktoru da katılır. Ancak, oy kullanamazlar.
Yedek üyelik
MADDE 186- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna, aldıkları oy sırasına göre asıl üyelerden sonra üç yedek üye seçilir. Ayrıca onur kurulu üyeleri ile okul-aile birliği üyeleri arasından da birer yedek üye seçilir. Asıl üyeliğin boşalması veya üyenin özürlü ya da izinli bulunması hâlinde bu üyelik, sıraya göre yedek üyelerle doldurulur.
Açık üyelik için seçim
MADDE 187- (1) Asıl ve yedek üyeliklerin boşalması nedeniyle okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun kurulamaması hâlinde açık bulunan üyelikler için yeniden gizli oyla seçim yapılır.
Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu başkanı
MADDE 188- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun başkanı, müdür başyardımcısı veya müdürün görevlendireceği müdür yardımcısıdır. Başkan bulunmadığında müdürün görevlendireceği öğretmen üyelerden biri kurula başkanlık eder. Üyenin başkanlık yaptığı durumlarda yedek üye toplantıya katılır.
Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun görevleri
MADDE 189- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu;
a) Okulda düzen ve disiplinin sağlanmasıyla ilgili görüşmeler yapar ve kararlar alır.
b) Öğrencilere kendini ifade edebilmesi, kendini geliştirebilmesi, onlara başarılı olma duygusunu tattırması, onları teşvik edici faaliyetlere okulda daha çok yer verilmesi için gerekli önerilerde bulunur.
c) Disipline aykırı davranışların nedenlerini inceler ve bunları ortadan kaldırma yollarını arar.
ç) Okul içinde ve dışında millî ve insani bakımdan erdem olarak kabul edilen iyi davranışlarda bulunan ve derslerdeki gayret ve başarılarıyla üstünlük gösteren öğrencilerin ödüllendirilmesine karar verir.
d) Disiplin kurallarına uymayan öğrencilerin psikososyal durumuyla yetiştiği çevre ve ailesi hakkında bilgi toplar; eğilimlerini, alışkanlıklarını inceler; bu amaçla okul rehberlik ve psikolojik danışma servisinden, sınıf rehber öğretmeniyle öğrenciyi tanıyan diğer kişilerden yararlanır.
e) Okulda disiplinsizliği hoş görmeyen bir öğrenci kamuoyu oluşturularak disipline aykırı davranışta bulunan ve bulunabilecek olan öğrencileri kendi vicdanlarının ve öğrenci kamuoyunun kontrolünde tutma yollarını ve imkânlarını araştırır.
f) Dönem başlarında toplanarak disiplin yönünden okulun genel durumunu gözden geçirir ve alınması gereken tedbirler hakkında kişisel olmayan kararlar alarak okul yönetimine tekliflerde bulunur.
g) Disiplin konusunda incelemeler yapar; gerektiğinde okul yönetimine görüş bildirir ve tekliflerde bulunur.
ğ) Ders yılı veya dönem içinde meydana gelen disiplin olaylarının nedenleriyle alınan tedbirleri ve sonuçlarını tespit ederek ders yılı ve dönem sonunda bir rapor hâlinde okul yönetimine bildirir.
h) Okul müdürünün havale ettiği disiplin olaylarını inceler ve karara bağlar.
Toplantıya çağrı
MADDE 190- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, kurul başkanının yazılı çağrısıyla toplanır. Kurul başkanı, gerektiğinde görüşüne başvurulmak üzere sınıf rehber öğretmeniyle okul rehberlik ve psikolojik danışmanını da toplantıya çağırabilir.
Toplantı ve karar alma
MADDE 191- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, üyelerin salt çoğunluğuyla toplanır ve oy çoğunluğuyla karar alır. Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, kurula iletilen disiplin olaylarını görüşmek ve karara bağlamak zorundadır. Üyeler, çekimser oy kullanamaz, üyelerin dışında toplantıya çağrılanlar da oy kullanamazlar.
(2) Okul müdürünce kabul edilebilir bir özrü bulunmadıkça, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu üyeleri kurula katılmaktan kaçınamazlar. Disiplin konusu davranıştan şikâyetçi olan veya zarar gören üye kurula katılamaz. Kurula katılmayan üyenin yerine yedek üye toplantıya çağrılır.
Kurula sevk
MADDE 192- (1) Bir disiplin olayının meydana geldiğinin gerek doğrudan, gerekse ihbar veya şikâyet üzerine anlaşılması hâlinde, rehberlik ve psikolojik danışma servisi olan okullarda disiplin konusu öncelikle bu servise intikal ettirilir. Rehberlik ve psikolojik danışma servisi, davranışın yapıldığında öğrencinin psikolojik durumuna ilişkin raporu okul müdürüne verir.
(2) Rehberlik ve psikolojik danışma servisi bulunmayan okullarda ise konu okul müdürünce doğrudan onur kurulu veya okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sevk edilebilir. Gerekli durumlarda bölgedeki rehberlik ve araştırma merkezînden yardım alınır.
(3) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, konuyu kurula gelişinden itibaren en geç on iş günü içinde karara bağlar. Sürenin yetmemesi durumunda, alınacak ara karar ve okul müdürünün onayıyla bu süre ancak bir kez uzatılabilir.
İfadelerin alınması ve delillerin toplanması
MADDE 193- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sevk edilen öğrencilerin ve olayla ilgili tanıkların, önce okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu başkanı tarafından yazılı ifadeleri alınır. Olay, sınıfta veya topluluğun bulunduğu yerlerde cereyan etmişse bu topluluğun çoğunluğunun ifadesine başvurulur. Olayla ilgili bilgi ve belgeler toplanıp bir dosya düzenlenerek okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sunulur.
Kurula çağrılma ve savunma alınması
MADDE 194- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sevk edilen öğrencilerin kurul tarafından yazılı ve gerektiğinde sözlü olarak savunmaları alınır ve sözlü savunmalar tutanağa geçirilir. Çağrı duyurusu yazılı olarak ve imza karşılığında yapılır.
(2) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu, gerektiğinde disipline verilen veya tanık olarak belirlenen öğrencileri dinlemek üzere tekrar çağırır.
(3) Bu öğrenciler, çağrıya uyarak kurulca belirlenen gün ve saatte kurulda bulunmak zorundadır. Çağrıya özürsüz gelinmemesi durumunda dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre karar verilir.
İfade ve savunma vermek istemeyenler
MADDE 195- (1) İfade vermeyen, savunmada bulunmayan veya çağrıldığı hâlde gelmeyen öğrencilerin durumu bir tutanakla tespit edilir. Bunlardan okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sevk edilenler hakkında bu Yönetmeliğin 194 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uygulanır. Tanık olduğu tespit edilip çağırıldığı hâlde özürsüz olarak gelmeyenler hakkında da ayrıca disiplin soruşturması yapılır.
Kararların yazılması
MADDE 196- (1) Kararlar gerekçeli olarak okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu karar defterine yazılır veya ayrıca yazılarak bu deftere yapıştırılır. Kararlar (EK-1)' e uygun şekilde yazılır. Cezanın takdirinde esas alınan hususlar özetlenir, dayanılan yönetmelik maddeleri belirtilir ve karar bütün üyelerce imzalanır.
(2) Karara katılmayan üye veya üyeler gerekçelerini yazarak imza ederler.
(3) Kararların yazdırılmasından, imzalatılıp okul müdürüne sunulmasından sonra, karar defterinin saklanmasından ve diğer yazışma işleminden kurul başkanı sorumludur.
Müdürün karara itirazı ve ilçe öğrenci disiplin kuruluna göndermesi
MADDE 197- (1) Müdür, kararı uygun bulmazsa bir defa daha görüşülmek üzere dosyayı gerekçeleriyle birlikte kurula iade eder. Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu kararında ısrar ederse müdür görüş ve tekliflerini de ekleyerek dosyayı görüşülmek ve karara bağlanmak üzere en geç beş iş günü içinde ilçe öğrenci disiplin kuruluna gönderir.
Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun kurulamaması veya karar verememesi
MADDE 198- (1) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun kurulamadığı veya kurulduğu hâlde herhangi bir nedenle bir disiplin olayına bakmaktan çekinip karar veremediği durumlarda müdür, görevlendireceği müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı veya bir öğretmen tarafından hazırlanan ilk soruşturma dosyasına, görüşünü de ekleyerek karar verilmek üzere ilçe öğrenci disiplin kuruluna gönderir.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
İlçe Öğrenci Disiplin Kurulunun Kuruluşu ve Görevleri
İlçe öğrenci disiplin kurulunun kuruluşu
MADDE 199- (1) İlçe öğrenci disiplin kurulu, ilçe millî eğitim müdürü veya görevlendireceği bir şube müdürünün başkanlığında, Bakanlık ortaöğretim birimlerini temsil edecek şekilde ilçedeki resmî ve özel ortaöğretim kurumu okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu başkanlarının kendi aralarından seçecekleri birer üyeden oluşturulur. Bu kurulun sekretarya işleri ilçe millî eğitim müdürlüğünce yapılır.
(2) Büyük şehir statüsünde olmayan illerin merkez ilçesinde ise ilçe öğrenci disiplin kurulu, millî eğitim müdürünün görevlendireceği bir millî eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürünün başkanlığında yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda oluşturulur.
(3 ) Bir ortaöğretim okulu bulunan ilçelerde ilçe öğrenci disiplin kurulu, millî eğitim müdürü veya görevlendireceği biri başkan olmak üzere iki şube müdürü ile okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu başkanından; iki şube müdürünün bulunmaması durumunda ise ilçe millî eğitim müdürünün başkanlığında şube müdürüyle okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu başkanından oluşturulur.
(4) İlçe öğrenci disiplin kurulu üyesi olan veya olmayan okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu başkanı, kendi okul öğrencilerinin durumlarının görüşüldüğü kurul toplantılarına katılır, ancak oy kullanamaz.
İlçe öğrenci disiplin kurulunun görevleri
MADDE 200- (1) İlçe öğrenci disiplin kurulu;
a) Onaylanmak üzere kendisine gelen okul değiştirme cezasına ait dosyaları geliş tarihini izleyen on iş günü içinde karara bağlayarak daha önce verilmiş bulunan kararı, gerekçelerini belirtmek şartıyla onaylar veya değiştirir.
b) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun kurulamadığı veya görev yapamadığı durumlarda bu kurulun görevlerini yapar ve dosyaları, geliş tarihinden itibaren on iş günü içinde karara bağlar.
c) Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu tarafından verilen kınama ve okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezalarına karşı okul müdürü, 18 yaşını tamamlamış öğrenci veya öğrenci velisi tarafından yapılan itirazları inceler.
ç) Kendisine gelen itiraza konu olan dosyaları geliş tarihini izleyen on iş günü içinde karara bağlayarak itiraza konu kararı, gerekçelerini belirtmek şartıyla kaldırır, değiştirir veya itirazı reddeder.
DOKUZUNCU BÖLÜM
İl Öğrenci Disiplin Kurulunun Kuruluşu ve Görevleri
İl öğrenci disiplin kurulunun kuruluşu
MADDE 201- (1) İl öğrenci disiplin kurulu; büyük şehir statüsündeki illerde il millî eğitim müdürü veya görevlendireceği bir müdür yardımcısı/şube müdürünün; diğer illerde ise millî eğitim müdürünün başkanlığında, Bakanlık ortaöğretim birimlerini temsil edecek şekilde, il merkezîndeki okul müdürlerinin kendi aralarından seçecekleri birer müdürden oluşturulur.
(2) İl öğrenci disiplin kurulu üyesi olan okul müdürü, kendi okul öğrencilerinin durumlarının görüşüldüğü kurul toplantılarına katılır, ancak oy kullanamaz.
İl öğrenci disiplin kurulunun görevleri
MADDE 202- (1) İl öğrenci disiplin kurulu;
a) Onaylanmak üzere kendisine gelen örgün eğitim dışına çıkarma cezasına ait dosyaları geliş tarihini izleyen on iş günü içinde karara bağlayarak daha önce verilmiş bulunan kararı, gerekçelerini belirtmek şartıyla değiştirir veya onaylar.
b) İlçe öğrenci disiplin kurulu tarafından verilen okul değiştirme cezasına karşı okul müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, 18 yaşını tamamlamış öğrenci veya öğrenci velisi tarafından yapılan itirazları inceler.
c) Kendisine gelen itiraza konu olan dosyaları geliş tarihini izleyen on iş günü içinde karara bağlayarak itiraza konu kararı, gerekçelerini belirtmek şartıyla kaldırır, değiştirir veya itirazı reddeder.
ç) Her dönem sonunda okullardaki disiplin durumunun genel bir değerlendirmesini yapar, gelecek ders yıllarında disiplin olaylarının önlenmesi yönünde alacağı kararları okullara ulaştırmak üzere ilçe millî eğitim müdürlüklerine bildirir.
ONUNCU BÖLÜM
Öğrenci Üst Disiplin Kurulunun Kuruluşu ve Görevleri
Öğrenci üst disiplin kurulunun kuruluşu
MADDE 203- (1) Öğrenci üst disiplin kurulu, valinin veya görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında;
a) İl millî eğitim müdürü,
b) İl hukuk işleri müdürü,
c) İl eğitim denetmenleri başkanı,
ç) Resmî/özel genel ortaöğretim okulları ile resmî/özel mesleki ve teknik ortaöğretim okullarından, valilikçe görevlendirilen birer müdürden
oluşturulur. Bu kurulun sekretarya işleri, il millî eğitim müdürlüğünce yapılır.
(2) Öğrenci üst disiplin kurulu üyesi olan veya olmayan okul müdürü, kendi okulu öğrencilerinin durumlarının görüşüldüğü kurul toplantılarına katılır, kurulu bilgilendirir ancak oy kullanamaz.
Öğrenci üst disiplin kurulunun görevleri
MADDE 204- (1) Öğrenci üst disiplin kurulu;
a) İl öğrenci disiplin kurulu tarafından verilen örgün eğitim dışına çıkarma cezasına karşı il millî eğitim müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, okul müdürü, 18 yaşını tamamlamış öğrenci veya öğrenci velisi tarafından yapılan itirazları inceler.
b) Kendisine gelen itiraza konu olan dosyaları geliş tarihini izleyen on iş günü içinde karara bağlayarak daha önce verilmiş bulunan kararı kaldırır, değiştirir veya itirazı reddeder.
c) Öğretim özgürlüğü, can güvenliği veya kamu düzeni yönünden zorunlu görülen durumlarda vali tarafından getirilen teklifleri inceler ve karara bağlar.
ç) Her ders yılı sonunda toplanarak ildeki ortaöğretim kurumlarının bir yıllık disiplin durumunu inceler ve önerileri de içeren bir rapor hazırlayarak valilik makamına sunar.
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Disiplin Kurullarının Çalışma Usulleri
Toplantıya çağrı
MADDE 205- (1) İlçe öğrenci disiplin kurulu, il öğrenci disiplin kurulu ve öğrenci üst disiplin kuruluçalışmalarında aşağıdaki hususlara uyarlar;
a) Kurullar, başkanın çağrısı üzerine, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve kararlar oy çoğunluğuyla alınır. Oylama açık şekilde yapılır ve çekimser oy kullanılmaz. Oyların eşitliği hâlinde başkanın kullandığı oy yönünde çoğunluk sağlanmış sayılır.
b) Toplantı gündeminin belirlenmesi, ilgililere duyurulması ve kurul çalışmalarının düzenli bir şekilde yürütülmesi başkan tarafından sağlanır.
Karar süresi ve usul işlemleri
MADDE 206- (1) Kurullar;
a) Disiplin dosyasının kurula intikalinden itibaren konuyu görüşmek üzere toplanır ve en geç on gün içinde karar verir,
b) Dosyadaki eksiklikleri ilgililere tamamlattırır,
c) Gerektiğinde ilgililerden bilgi ister,
ç) Aldıkları kararları tutanak hâline getirir.
(2) Kararlar, verildiği tarihten itibaren en geç on iş günü içinde kuruldaki üyelerce gerekçeli olarak oy birliği veya oy çoğunluğuyla alındığı belirtilerek ( EK-2), (EK-3) veya (EK-4) 'e uygun olarak yazılır; başkan ve üyelerce imzalanır. Karşı görüşte olanlar, nedenlerini de yazarak kararı imzalar.
ONBİRİNCİ KISIM
Çeşitli ve Son Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Rehberlik ve denetim
MADDE 207- (1) Ortaöğretim okul ve kurumlarının eğitim, öğretim ve yönetim ile ilgili iş ve işlemlerine yönelik rehberlik ve denetim faaliyetleri ilgili mevzuatı doğrultusunda denetlemeye yetkili olan birimlerce yürütülür.
Kılık-kıyafet
MADDE 208- (1) Okullarda; 27/11/2012 tarihli ve 28480 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik hükümlerine uyulur.
Öğretmen seçimi
MADDE 209- (1) Ortaöğretim kurumlarından; fen liseleri, sosyal bilimler liseleri öğretmenleri ile güzel sanatlar ve spor liselerinin beden eğitimi, müzik ve görsel sanatlar/resim öğretmenlerinin seçimi ve atamaları 19/12/2010tarihli ve 27790 sayılı Resmî Gazete’de yayımlananMillî Eğitim Bakanlığına Bağlı Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinin Öğretmenleri ile Güzel Sanatlar ve Spor Liselerinin Beden Eğitimi, Müzik ve Görsel Sanatlar/Resim Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına Dair Yönetmelik hükümlerine göre, diğer okullara öğretmen atamaları ise 6/5/2010 tarihli ve 27573 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.
Ortaöğretim kurumlarının açılması-kapatılması ve ad verilmesi
MADDE 210- (1) Ortaöğretim kurumlarının açılması, kapatılması ve ad verilmesine ilişkin iş ve işlemler “Okul Açılması ve Kapatılmasına İlişkin Esaslar” ile 2/4/1993 tarihli ve 21540 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan“Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Kurumlara Ait Açma Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği” hükümlerine göre yürütülür.
Resmî mühür
MADDE 211- (1)Resmî mühürle ilgili iş ve işlemler 8/8/1984 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Resmî Mühür Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
İşbirliği ve protokoller
MADDE 212- (1) Okullarda; öğretim programlarının geliştirilmesi, öğretmenlerin hizmetiçi eğitimleri, eğitim ortamlarının iyileştirilmesi, üretimin artırılması, seminer ve projelerin nitelik yönünden geliştirilmesi ve benzeri çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla yükseköğretim kurumları, il müdürlükleri, belediyeler, işletmeler, sivil toplum kuruluşları, spor kulüpleri ile diğer resmî ve özel kurum veya kuruluşlarla işbirliği yapılarak her türlü araç-gereç, öğretim elemanı ve diğer imkânlardan yararlanılması için gerekli tedbirler alınır. Bununla ilgili çalışmalar için ilgili kurum, kuruluş ve diğer paydaşlarla protokol düzenlenebilir.
Eğitim bölgesi müdürler kurulu çalışmaları
MADDE 213- (1) Eğitim bölgesi müdürler kurulunda; eğitim-öğretimle ilgili ihtiyaçların giderilmesine, eğitim ortam ve imkânlarından ortaklaşa yararlanılmasına, eğitim kalitesinin yükseltilmesine ve uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik gerekli tedbirler alınır.
Hizmetiçi eğitim
MADDE 214- (1) Okullarda yapılacak hizmetiçi eğitim etkinlikleri, 8/4/1995 tarihli ve 22252 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan“Millî Eğitim Bakanlığı Hizmetiçi Eğitim Yönetmeliği” hükümlerine göre yürütülür.
Okul aile birliği çalışmaları
MADDE 215- (1) Okullarda yapılacak okul aile birliği etkinlikleri 9/2/2012 tarihli ve 28199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
Burs, yatılılık ve sosyal yardımlar ile pansiyon hizmetleri
MADDE 216- (1) Burs, yatılılık ve sosyal yardımlarla ilgili iş ve işlemler İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumlarında Parasız Yatılılık, Burs ve Sosyal Yardımlar Yönetmeliği hükümlerine göre pansiyon hizmetleriyle ilgili iş ve işlemler ise Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Pansiyonları Yönetmeliği hükümlerine göre yürütülür.
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında yarım yatılılık
MADDE 217- (1) Sınıf rehber öğretmenlerince ekonomik durumlarının yetersiz olduğu belirlenen öğrencilere yardımcı olmak amacıyla genel bütçeden karşılanan ödenekle yarım yatılı kadrosundan öğle yemeği verilir.
(2) Kurumun idareci, öğretmen ve diğer personeli, isteyen öğrenciler, Bakanlık müfettişleri, Bakanlıkça görevlendirilenlerle diğer eğitim kurumlarından gelen öğretmen ve öğrenci grupları, günlük yarım yatılı öğrenci tabela ücretini ödemek şartıyla öğle yemeğinden yararlanabilirler.
(3) Yemek ücretleri her ayın başında peşin alınır. Yemek ücreti vermiş olanlara, yenilmeyen öğünler için paraları geri verilmez veya ertesi aya devredilmez. Ancak kurum, bir hafta veya daha fazla süreyle tatil edilirse bu günlere ait alınan ücret bir sonraki ayın hesabına aktarılır.
(4) Pansiyonu bulunan kurumlarda yarım yatılılık ödeneklerinden alınan malzeme, pansiyon ambarına devredilir ve bir ambar defteri tutulur.
Okul güvenliği
MADDE 218- (1) Güvenli okul ortamının sağlanması için her türlü eğitim ve rehberlik faaliyetlerine önem verilir. Öğrencilerin fizikî ve psikolojik şiddetten korunması için iletişim araçlarıyla kamera ve alarm sistemlerinden de yararlanılarak gerekli tedbirler alınır. Güvenliğin sağlanmasına yönelik personel görevlendirilir.
Arşiv
MADDE 219- (1) Kurumlarda kullanılan evrakın saklanmasında ve arşivle ilgili iş ve işlemlerde 16/5/1988tarihli ve 19816 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanır.
Resmî yazışmalar
MADDE 220- (1) Resmî yazışmalar, 18/10/2004 tarihli ve 2004/8125 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre yürütülür.
Elektronik ortamdan yararlanma
MADDE 221- (1)Bu Yönetmelik kapsamındaki iş ve işlemlerden elektronik ortamda yapılabilir olanlar elektronik ortamda yapılır. Elektronik ortamda arşivlenmesi mümkün olmayan evrakın çıktıları alınır, onaylanır ve usulüne uygun olarak saklanır.
Sağlık sigorta ve prim işlemleri
MADDE 222- (1) Öğrencilerin sağlık sigorta ve prim işlemleri 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütülür.
Döner sermaye
MADDE 223- (1) Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, döner sermaye aracılığıyla alınan siparişler ve yapılan işler üzerinde fiilen çalışarak mesleklerini daha iyi öğrenmelerine ve öğrendiklerini pekiştirmelerine, girişimcilik bilinci kazanmalarına, okuldaki mevcut nitelikli insan gücü, makine potansiyeliyle atölye kapasitesinin ekonomiye kazandırılmasına ve benzeri amaçların gerçekleştirilmesine katkı sağlamak bakımından Bakanlıkça uygun bulunan ortaöğretim kurumlarının bünyesinde döner sermaye işletmesi kurulur. Döner sermaye işletmelerinin idari, mali ve muhasebeyle ilgili iş ve işlemleri, döner sermaye mevzuatına göre yürütülür.
İKİNCİ BÖLÜM
Son Hükümler
Hüküm bulunmayan haller
MADDE 224- (1) Bu yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelikler
MADDE 225- (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle aşağıdaki Yönetmelikler yürürlükten kaldırılmıştır:
a) 8/11/1989 tarihli ve 20336 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ortaokul ve Ortaöğretim Kurumlarındaki Öğrencilerin Ders Dışı Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik,
b) 6/9/1998 tarihli ve 23455 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Anadolu Öğretmen Liseleri Yönetmeliği,
c) 10/1/1999 tarihli ve 23579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Fen Liseleri Yönetmeliği,
ç) 5/11/1999 tarihli ve 23867 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Anadolu Liseleri Yönetmeliği,
d) 3/7/2002 tarihli ve 24804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliği,
e) 17/11/2003 tarihli ve 25292 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Sosyal Bilimler Liseleri Yönetmeliği,
f) 8/12/2004 tarihli ve 25664 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği,
g) 19/1/2007 tarihli ve 26408 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği,
ğ) 16/6/2009 tarihli ve 27260 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri Yönetmeliği,
h) 31/7/2009 tarihli ve 27305 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği,
ı) 31/7/2009 tarihli ve 27305 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İmam-Hatip Liseleri Yönetmeliği,.
GEÇİCİ MADDE 1- (1)Europass sertifika eki, Bakanlık ve Mesleki Yeterlilik Kurumunun işbirliğinde hazırlanıp uygulamaya konulduğu tarihten itibaren düzenlenmeye başlanır.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Yönetmeliğin 225’nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile yürürlükten kaldırılan Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğinin mesleki eğitim merkezleri, olgunlaşma enstitüleri ve turizm eğitim merkezlerinin işleyişi ile yaygın eğitim uygulamalarına dair hükümleri, bunlara ilişkin Yönetmelik yürürlüğe konuluncaya kadar yürürlükte kalır.
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Yönetmeliğin yayımından önce merkezi yerleştirmede kullanılan puana göre yerleşen öğrencilerin nakillerinde yerleştirilmelerinde kullanılan puan ve yılı esas alınır.
Yürürlük
MADDE 226- (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 227- (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Millî Eğitim Bakanı yürütür.
EK-1
OKUL ÖĞRENCİ ÖDÜL VE DİSİPLİN KURULU KARAR ÖRNEĞİ
Karar No :
Karar Tarihi :
Öğrencinin :
Adı Soyadı :
Doğum Tarihi :
Sınıfı, alanı/dalı ve okul numarası :
Paralı veya parasız yatılı ya da gündüzlü olduğu :
Başarı durumu :
Sağlık durumu :
Ailesinin ekonomik durumu :
Ailesi ile birlikte oturup oturmadığı :
Anne-babasının sağ olup olmadığı :
Anne-babasının öz olup olmadığı :
Ailesinin yanında okuyup okumadığı :
Büyüyüp yetiştiği çevre :
Ailesinin oturduğu yer ve çevresi :
Şimdiye kadar aldığı cezalar ve genel durumu :
Cezayı gerektiren davranışının yapıldığı yer ve tarih :
Cezayı gerektiren davranışının çeşidi :
Cezayı gerektiren davranışının nedeni :
Olayla ilgili olarak; :
a) Cezalandırılan öğrencinin ifadesinin özeti :
b) Tanıkların ifadesinin özeti :
c) Varsa cezayı gerektiren davranışının tespitine
yarayan diğer deliller :
Cezayı hafifleten veya şiddetlendiren nedenler :
Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun kanaati :
Verilen cezanın çeşidi ve dayandığı yönetmelik maddesi
OKUL ÖĞRENCİ ÖDÜL VE DİSİPLİN KURULU KARARI
Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu Başkanı Üye Üye Üye Üye
UYGUNDUR
Mühür ve imza
Okul Müdürü
EK-2
İLÇE ÖĞRENCİ DİSİPLİN KURULU KARAR ÖRNEĞİ
Karar no :
Karar tarihi :
Öğrencinin
Adı soyadı :
Doğum tarihi :
Okulu :
Sınıfı, alan/dalı ve okul numarası :
İLÇE ÖĞRENCİ DİSİPLİN KURULU KARARI
İlçe Öğrenci Disiplin Kurulu Başkanı Üye Üye Üye
Açıklama: Kurulun, şube müdürünün başkanlığında oluşturulması hâlinde kararı ilçe millî eğitim müdürü onar.
EK-3
İL ÖĞRENCİ DİSİPLİN KURULU KARAR ÖRNEĞİ
Karar no :
Karar tarihi :
Öğrencinin
Adı soyadı :
Doğum tarihi :
Okulu :
İlçesi :
Sınıfı, alan/dalı ve okul numarası:
İL ÖĞRENCİ DİSİPLİN KURULU KARARI
İl Öğrenci Disiplin Kurulu Başkanı Üye Üye Üye
Açıklama: Kurulun, millî eğitim müdür yardımcısı ya da şube müdürünün başkanlığında oluşturulması hâlinde kararı millî eğitim müdürü onar.
EK-4
ÖĞRENCİ ÜST DİSİPLİN KURULU KARAR ÖRNEĞİ
Karar no :
Karar tarihi :
Öğrencinin
Adı soyadı :
Doğum tarihi :
Okulu :
İlçesi :
Sınıfı, alan/dalı ve okul numarası:
ÖĞRENCİ ÜST DİSİPLİN KURULUNUN KARARI
Öğrenci Üst Disiplin Kurulu Başkanı Üye Üye Üye
Açıklama: Kurulun, vali yardımcısı başkanlığında oluşturulması hâlinde kararı vali onar.
CHPDE TOPLU İSTİFA ŞOKU!! İSTİFALARIN ARDI ARKASI KESİLMİYOR!
DHA
CHP Şanlıurfa İl Başkanı Ferhat Karataş, kendisine yönelik ideolojik bir sindirme harekatı yapıldığını öne sürerek, il başkanlığı görevinden istifa ettiğini açıkladı.
2 yıldır CHP il başkanlığı görevini yürüten Ferhat Karataş, parti binasında düzenlediği basın toplantısı ile istifasını açıkladı. İdeolojisinden sapma göstermeden parti içerisinde mücadele yürüttüğünü, ancak son dönemde Kürt sorunu ve çözüm süreci ile ilgili görüş farklılıkları yaşadığını anlatan Karataş, "Parti içerisinde bazı guruplarla farklılıklar ve çatışmalarımız oldu. Ama ben doğru yaptığıma inanıyorum. Parti içi hedef haline geldim. Parti içerisinde bulunan diğer bir grubun ve Urfa’daki uzantıları burada sorun yaratmaya başladı. Amaç benim siyasi tavrımla ilgiliydi. İdeolojik bir sindirme harekatı başlattılar" dedi.
Yaklaşık 3 aydır parti içerisinde bir gurubun sindirme politikası ile karşı karşıya kaldığını ileri süren Karataş şöyle konuştu:
"Ben yenilmedim. Bugün gelinen noktada partinin içinde bulunduğu durum burada siyaset yapmamızın artık imkansız kılıyor. Tamamen bir operasyonla karşı karşıyayız. Ankara ve Şanlıurfa il örgütündeki grupların uzantılarının yaptığı bir operasyon var. Biz bunlara karşı bir cevap vermeyi de istifa yöntemi olarak seçiyoruz. Mücadelemiz devam ediyor. Biz her zaman halkımızın yanındayız. Bu duruşumuz parti içersindeki bazı kesimleri rahatsız etti. Şahsa dayanan bir politika yürütüyorlar. Biz siyasi ideolojik ve Türkiye politikası yürütüyoruz. Bu nedenle il başkanlığı görevinden istifa ediyorum."
Karataş, önümüzdeki günlerde bir grup il yönetim kurulu üyesinin de istifa edeceğini ileri sürdü.
- Ya Bilal, Resulullah’ın (SAV) geçimi ve mali durumu hakkında bana bilgi verir misin ? dedim.
Bilal:
- Nebiy (SAV) Peygamber olduğu günden vefatına kadar nesi varsa ben bakıyordum ve benim elimde idi. Birisi ona başvurduğu zaman , eğer o kimseyi fakir görürse
bana emrederdi da gidip borçlanır ve o kimseye yiyecek ve giyecek alır getirirdim.
Bir gün bir müşrik bana rastlayarak :
- Ya Bilal , biliyorsun ki ben zengin bir kimseyim. Şundan bundan borçlanacağına ,
sana ne kadar para lazım olursa benden iste.
Ben her zaman vermeye hazırım , dedi.
Ben de öyle yaptım.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra bir gün abdest almış ezan okumaya gidiyordum.
Birkaç müşrikle birlikte karşıdan gelen bu müşrik beni görünce:
- Ey Habeşli, diye bağırdı. - Ne var ? dedim. - Aybaşına birkaç gün kaldığını bilmiyor musun ? dedi ve suratını asarak bana ağır bir laf söyledi.
- Biliyorum , az kalmıştır, dedim. - Aybaşına sadece dört gün kaldı . Hele bir gelsin de görürsün.
Seni alacaklarım yerine rehin alıp köleleştireceğim. ( Sanki bize IMF’in kuruluş hikayesini anlatıyor !) Ben sana kendi hatırın veya adamının (Peygamber Efendimiz’i kastediyor) hatırı için ödünç vermedim. Sen eskiden nasıl köle idiysen ,
seni davarlarımı gütmen için bir daha köle yapmak gayesiyle verdim, dedi.
O anda , herkesin böyle hallerde girdiği çok üzüntülü bir duruma girdim ve gidip ezanı okudum. Yatsı namazını kıldıktan sonra Peygamber Efendimiz eve gitmek üzere kalktı.
Ben de kalkıp arkasından gittim ve izin isteyip arkasından içeri girdim :
- Ya Resulallah ! Anam babam sana feda olsun.
Sana, kendisine borçlandığımı söylediğim müşrik, bugün bana böyle böyle söyledi. Biliyorum ki , şimdilik ne sen , ne de ben onun bizdeki alacaklarını karşılayacak bir varlığa sahip değiliz. Beni rezil edeceğinde hiç şüphe yoktur.
Bari izin ver de, şu Müslüman kabilelere baş vurayım.
Belki Cenab-ı Allah , Peygamberine bir rızık ikram eder de şu darlıktan kurtulmuş olurum , dedim.
Çıkıp evime gittikten sonra kılıç , mızrak ve ayakkabımı başımın altına koyup uzandım.
Uzandım ama kıvranıp duruyordum.
Yüzümü ufka vermiş, sabırsızlıkla fecrin sökmesini bekliyordum. Bir uyuyor, bir uyanıyordum. Nihayet fecrin ilk ışıkları göründü de kalkıp harekete hazırlandım.
O sırada birinin :
- Bilal, Resulullah (sav) seni istiyor ! diye bağırdığını işittim.
Peygamber Efendimizin kapısına vardığım zaman
dört tane yüklü devenin orada çöktüğünü gördüm.
İzin isteyip içeri girdiğimde
Nebiy (SAV) :
- Müjde ! Cenab-ı Allah senin borçlarına karşılık gönderdi , buyurdu.
Bunun üzerine Allah’a hamd ettim. Sonra bana :
- Kapıda yüklü olan dört gördün mü ? dedi. - Gördüm , dedim. - İşte o develer yükleriyle birlikte senindir.
Fedek (Medine’ye 150 km mesafede. Önceleri Yahudiler yaşardı) hükümdarı bana hediye göndermiş.
Götür sat da borçlarını öde dedi.
Ben de çıkıp develerin yüklerini indirdim
ve onlara yem verdikten sonra sabah ezanın okumaya gittim.
Namazdan sonra Bakı’a gidip yüksek sesle :
- Kimin Peygamber Efendimizde alacağı varsa gelsin , dedim ve bir iki saat içerisinde Peygamber Efendimizin bütün borçlarını temizledim. Hatta bir buçuk veyahut iki dinar da arttı.
Mescide gittiğim zaman herkes gitmiş , Peygamber Efendimiz yalnız kalmıştı.
Kendisine selam verdikten sonra bana :
- Ne yaptın ? diye sordu. - Efendimizin ne kadar borçları varsa hepsini ödedim. Hiç kimsenin sende alacağı kalmadı, dedim.
- Bir şey arttı mı ? dedi. - Evet iki dinar kaldı , dedim. - Beni o iki dinardan da kurtar.
Sen onları vermedikçe ben eve gitmem, buyurdu.
Fakat o gün akşama kadar müstehak kimse bulamadım. Peygamber Efendimiz de bu yüzden ertesi güne kadar mescidde kaldı.
Ancak ertesi gün akşama doğru iki süvari geldiler.
Ben de onları alıp pazara götürdüm ve o iki dinarla onlara yiyecek ve giyecek alıp kendilerine verdim.
Yatsı namazından sonra Resulullah (SAV) beni çağırıp:
- Ne yaptın ? diye sordu. - Cenab-ı Allah seni o iki dinardan kurtardı , dedim.
Bunun üzerine tekbir getirip,
uhdesinde o iki dinar bulunduğu halde ölmediği için Allah’a etti. Ondan sonra kalktı. Ben de onun peşinden gittim. Bütün hanımlarına selam verip hal ve hatırlarını sorduktan sonra yatak odasına girdi.
İşte Peygamber Efendimiz’in , bana sorduğun mali durumu bu idi, dedi.
.... El-Bidaye , c:VI , s: 55 (Beyhekıy’dan naklen) El-Kenz’in beyanına göre (c: IV, s: 39) ;
ayrıca bu Taberani de , Abdullah’tan , aynı mealde rivayet edilmiştir.
Eyüp Sultan'dan geçerken bir Sinan harikası olan Sokullu'nun türbesine de uğrar mısınız? Kânûnî Sultan Süleymân'ın son dönemlerinde sadâret makamına getirilen Sokullu Mehmet Paşa'nın büyük bir devlet adamı olduğunda bütün yerli ve yabancı kaynaklar müttefiktir. II Selim ve III Murat da dâhil olmak üzere, üç padişaha on üç yıl sadrâzamlık yaptı. Yarım asırdan fazla devlet hizmetinde bulunan, onlarca savaşı sevk ve idare eden, dünyanın birçok ülkesi ile başarılı antlaşmalara imza atan, ileri görüşlü, ince ruhlu ve yardımsever bir kişiliğe sahip olan Sokullu Mehmet Paşa camii, medrese, hamam, çeşme gibi birçok hayır eseri yaptırmıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında hiçbir görevinden alınmamış, daima bir üst göreve atanmış olması da ayrı bir özelliğidir. Don ve Volga nehirleri arasında bir kanal açarak Osmanlı donanmasına Hazar Denizi yolunu açma, Süveyş Kanalı'nı açma, İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz'e alternatif bir boğaz açma gibi çağının ötesinde projeleri vardı. Sayısız başarıları ve hizmetleri yanında iffet ve istikâmetiyle de pek haklı bir şeref kazanan Paşa, daha sonraki dönemlerde Osmanlı Devleti sadrâzamlarına örnek gösterilmiş bir Âsaf-ı devran olmuştur.
Sokullu, tarihe çok meraklı bir devlet adamıydı. Her gece kalkar, teheccüd namazını kılar; duâsını yaptıktan sonra hazinedârına Osmanlı tarihini okuturdu. Ne zaman Sultan Murad Hüdâvendigar'ın Kosova'da bir Sırplı tarafından şehit edilmesi bahsi okunsa - belki memleket özlemiyle de pekişerek- gözlerinden yaşlar akar ve o bölümleri huşû ile dinledikten sonra: "Allâh'ım! Bana da böyle bir şehâdet nasip eyle", diye duâ ederdi. Peki, Murad Hüdavendigar'ın şahâdeti nasıl olmuştu? Kısaca o günlere Kosova Ovası'na gidelim ve tarihe bir göz atalım isterseniz.
I. Murad'ın Duası
Tarih 1389, I. Murad Kosova sahrasına gelmiş, yüksek bir tepenin üzerine çıkarak strateji belirlemek üzere düşman hakkında fikir edinmek istemişti. Gerçekten de düşman sayısı ve mühimmâtı çok, kendi kuvvetleri azdı. Üstelik bir de rüzgâr esiyor, düşman tarafından kalkan toz bulutları Osmanlı ordusunun bulunduğu tarafa geliyordu.
Ertesi gün başlayacak olan savaşta, kalkan toz bulutları askerlerin görüş açısını daraltarak, isabetli ok atışı yapmasına mânî olabilirdi.
İşte bu duygu ve düşünceler içerisinde tepeden indi. Üzüntülüydü.
Fakat bunu belli etmedi. Bir harp dîvânı toplattı. Divanda savaşa karar verildi. Herkes gibi Murad da çadırına çekildi. Fakat uyuyamadı.
Nasıl uyuyabilirdi ki? Abdest alıp yatsı namazını kıldıktan sonra seccade üzerinde sabaha kadar duâ etti.
Duâsında: "Yârabbi! Yârabbi! Hz. Peygamber'in (sav) hatırı için, Kerbelâ'da dökülen kanlar için, senin yolunda sürünen yüzler, ağlayan gözler için bize yardımcı ol. Bizden lütfunu esirgeme. Yârabbi!
Düşmanın bize uzanan elini başka tarafa çevir. Yârabbi! Bakma günahımıza. Nazar et cân-ü dilden âhımıza. Senin için, senin ismini yüceltmek için savaşan gâzîlere yardım et. Onları telef etme. Onları düşmanın kılıcından, okundan sen koru. Yârabbi! Savaşlar ve savaşçılar içinde yahşi olan adımıza leke sürdürme. Din yolunda ben fedâ olayım.
Askerlerimin yerine ben şehit olayım. Tek mülkü İslâm'ı pâyimâl edip kâfirlere çiğnetme Yârabbi!" diye Allâh'a yalvardı. Seccâde üzerinde uyuyakaldı.
Sabah uyandığı zaman Hüdâ'nın izni keremi ile rüzgârın durmuş, hafif bir yağmur yağışının toz
ları bastırmış olduğunu gördü. Nihâyetinde savaş şartlarının lehte değişmesi üzerine zafer kazanıldı. Fakat kendisi şehit oldu. I. Kosova Savaşı'ndan sonra Murad Hüdâvendigâr savaş sahasını gezerken, yaralı bir Sırp askeri tarafından şehit edildi.
Kendisi de zâten: "Yâ Rab, orduma zafer ihsan eyle. Gerekliyse, şehit ben olayım" diye duâ etmişti. Bu asil duâsı da kabul edildi. İşte Sokullu Paşa; bu duâya, bu teslîmiyyete, bu şehâdet özlemine, bu duruşa, ülkesi ve milleti için kendini feda edebilme olgunluğuna gıpta ediyordu.
Kabul Olan Duâlar
Zaman 1579 yılının Ekim ayını elemekteydi. Ramazan ayının ortalarına gelinmiş, Sokullu Mehmet Paşa saraydaki işlerini bitirip ikindi divanı için makâmına geçmişti. O sırada içeriye meczup tavırlı ve kılıklı bir adam girdi. Bu adam Sokullu'nun hemşerilerinden olup zaman zaman veziriâzamdan ihsan mahiyetinde para alır, yoluna giderdi. Muhafızlar onu sık sık paşa ile gördüklerinden yine dilenmeye gelmiştir diyerek önemsemediler. Dilekçe verecekler arasında sıraya girip paşaya yaklaştı. Ancak kolunun altından istidâ yerine hançer çıkardı ve onu Sokullu'nun göğsüne sapladı. Yarım asırdan fazla devlet hizmetlerinde yorulmuş olan vücut bu yaraya dayanamadı ve aynı günün akşamı, Ayasofya minârelerinin ezanları duyulduğu sırada, Sokullu, orucunu huzur-ı İlâhi'de açtı.
Tereke'den Çıkan Cenaze Masrafı
Paşa'nın bunca ikbâl ve ihtişâmına rağmen terekesinden ancak cenazesinin teçhiz ve tekfinine yetecek kadar bir parası çıkmıştı.
Ertesi gün bu mîras haberi İstanbul sokaklarında yayılınca herkes işi gücü bırakmış ve bu büyük devlet adamının cenâze namazını kılmaya koşmuştu. Bu ibretli ölüm için ağlayanlar biraz da kendi hallerini düşünüyorlardı şüphesiz.
Defin işi tamamlandığı sırada mezarı başında Hayrullâh adındaki tespih ustası bir dervişin gözyaşları içinde derin düşüncelere daldığı görüldü. Sordular:
"Erenler, neden bu kadar gözyaşı? Sokullu'nun vefâtı mı?"
Derviş acı acı güldü ve şöyle dedi: "Hayır, hayır çalıp çırpmayan rahmetlinin devlet hazinesine bıraktığı büyük mirasın geride kalan devlet adamlarında uyandıracağı ihtiras ağlatıyor beni." Ne acıdır ki müteakip yıllar, dervişin gözyaşlarını maalesef haklı çıkardı.
Sokullu Mehmet Paşa'nın ölümü ile Osmanlı Devletinin yükselme dönemi de sona ermiştir.
Sokullu Mehmet Paşa'nın Türbesi, Eyüp Sultan'da, Camii Kebir caddesi üzerinde ve Siyâvuş Paşa Türbesi karşısındadır. Mimar Sinan eseridir ve H.976 (M. 1568) tarihlidir. Çok köşeli, köşeleri ince sütunlu ve kubbeli bir yapıdır. Sivri kemerli, pencereleri alçı kafeslidir. Avlu kapısı üstünde, celi sülüs hat ile H. 976 tarihli kitâbe üç sıra halindeki dörtlü kartuşlar içine yerleştirilmiştir.
Şah Selim'e Vezîr-i Âzam olan
Ya'ni hem nâm-ı mefhâr-ı dü-cihan
Eyleyüf hatır-ı şerife hutur
Âyet-i "küllü men aleyha fan"
Kıldı bünyâd o Hazret-i Paşa
Bir makam-ı şerif-i âli-şan
Merkad-ı paki oldu evladım
Hur-u gılmana ravza-i Rıdvan
Didi bu Dâr-ı Cennet-âsâya
İki tarih idüp Nihadi heman
Pes Makam-ı latif cây-ı şerif
Türbe-i pak-i dar-ı Ehl-i Cihan
H.976 (1568)
Açıklaması: Şah Selim'e Vezir-i Azam olan, iki cihan adaşının mübarek hafızası üzerindeki 'her şey fanidir' âyetini hatırladı. Paşa Hazretleri bu mübarek yüce makamı yaptırdı. Çocuklarının temiz türbesi, huri ve gençlere cennet bahçesi (gibi) oldu. Bu süslü eve cennet diyen Nihadi, hemen iki tarih düşürdü: Tam hoş makam ve mübarek yer.
Cennet halkının evi temiz türbe. Sene H.976
Türbe'nin giriş kapısının üstünde, celi sülüs hat ile mermer üzerine kazıma tekniği ile Arapça olarak; "Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî vel yevmil âhiri" yazısı bulunmaktadır.
Açıklaması: "Allâh'ın varlığına, birliğine ve sıfatlarına inanmak, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhirete dâir olan şeylere inanmak" anlamında yazı bulunmaktadır.
Not: Bu yazı Yenidünya Dergisinin Nisan - 2013 sayısından alıntıdır.
Belki ehl-i dalaletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı; bulunduğu gündür. Bütün geçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalaleti noktasında madumdur, ölmüştür. Akıl alakadarlığı ile ona zulmetler, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yine madumdur. Ve ademle hasıl olan ebedi firaklar, mütemadiyen onun fikir yoluyla hayatına zulmetler veriyorlar. Eğer iman hayata hayat olsa; o vakit hem geçmiş, hem gelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücud bulur. Zaman-ı hazır gibi ruh ve kalbine iman noktasında ulvi ve manevi ezvakı ve envar-ı vücudiyeyi veriyor.
(Bediüzzaman Said Nursi – 13. Sözden)
Lügatler
Adem : yokluk, yok olma
Akıl :düşünme ve anlama duyusu
Alâkadar :ilgilendirme, alakalı, ilgili
Belki :bilakis, aslında
Cihet :yön, taraf
Dalâlet :sapıklık, iman ve islamiyetten ayrılmak, Allah’a isyankâr olmak, inançsızlık
Ebedî: sonu olmayan, sonsuz
Ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapan inançsız kimseler
Ehl-i dalâlet ve gaflet : doğru ve hak yoldan sapmış, inançsız ve âhiretten habersiz, mânevî sorumluluklarına karşı duyarsız kimseler
Envar-ı vücudiye : varlığa ait olan nurlar
Ezvak :zevkler, keyifler, eğlenceler
Fikir :düşünce, görüş
Firak : ayrılık, ayrılmak
Gaflet :dikkatsizlik, vurdumduymazlık, en mühim vazifeyi düşünmeyip kıymetsiz işlerle uğraşmak, sorumsuzluk, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma
Hâsıl : meydana gelen
İman :inanmak, kabul etmek
İtikad :inanmak, kalben tasdik ederek kabul etmek
Kâinat : evren, yaratılanların hepsi
Madum: yok
Manevî :manaya ait, ruhani
Mütemadiyen: devamlı, sürekli olarak
Nur : ışık,aydınlık, parlaklık
Ruh :öz, canlılık, can, nefes, en mühim nokta
Ulvi :yüksek, yüce, büyük
Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim
Vücud: beden, varlık, var olmak
Zaman-ı hazır :şimdiki zaman
Zulmet : karanlık, sıkıntı, koyu karanlık, inkâr karanlığı
Ey mâsum hasta çocuklara ve mâsum çocuklar hükmünde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız.
Mâsum çocukların hastalıklarını, o nazik vücudlara bir idman, bir riyazet ve ileride dünyanın dağdağalarına mukavemet verdirmek için bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbâniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine ait çok hikmetlerle beraber ve hayat-ı ruhiyesine ve tasaffî-i hayatına medar olacak büyüklerdeki keffâretü’z-zünub yerine, mânevî ve ileride veyahut âhirette terakkiyât-ı mâneviyesine medar şırıngalar nev’indeki hastalıklardan gelen sevap, peder ve validelerinin defter-i a’mâline, bilhassa sırr-ı şefkatle çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden validesinin sahife-i hasenâtına girdiği, ehl-i hakikatçe sabittir.
İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm sevap almakla beraber, o ihtiyarların—ve bilhassa peder ve valide ise—dualarını almak ve kalblerini hoşnut etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu, rivâyât-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azâb-ı uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir.
Evet, ihtiyarlara, mâsumlara, yalnız akrabasına bakmak değil, belki ehl-i iman—madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var—onlara rast gelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslâmiyetin muktezasıdır.
Lügatler :
âhiret : öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat azâb-ı uhrevî : âhirette çekilecek ceza azîm : büyük, yüce bahtiyar : talihli, mutlu bedbaht : kötü bahtlı, tahlihsiz bedel : karşılık bilhassa : özellikle celb etmek : çekmek dağdağa : telaş, sıkıntı defter-i a’mâl : amellerin yazıldığı mânevî defter devâ : ilâç, çare ebeveyn : anne-baba ehemmiyet : değer, önem ehl-i hakikat : varlıkların ve olayların ardındaki gerçeğe ulaşan kişiler
ehl-i iman : Allah’a ve Ondan gelen herşeye inananlar, mü’minler felâket : belâ, musibet gurbet : gariplik, yabancılık; yabancı memlekette olma hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı hayat-ı ruhiye : ruhun hayatı hikmet : fayda, gaye
iman : Allah’a inanma intisap etmek : bağlanmak itaat etmek : emre uymak keffâretü’z-zünub : günahların bağışlanmasına vesile lisan-ı acz : acizlik dili mâsum : zavallı, günahsız medar olmak : sebep olmak, vesile olmak medar : kaynak
muhterem : hürmete layık mukavemet : dayanma, karşı koyma
mukteza : bir şeyin gereği mühim : önemli nazar-ı rahmet : şefkat ve merhametlice bakış nazik : ince, zarif nev’i : çeşit, tür niyaz : dua, yalvarma peder : baba
rast gelmek : denk gelmek rencide etmek : incitmek rivâyât-ı sahiha : Peygamber Efendimize (a.s.m.) ait olduğu kesin olarak bilinen hadisler riyâzet : idman, antreman
ruh u can : ruh ve can; büyük bir istek saadet : mutluluk sahife-i hasenât : iyiliklerin yazıldığı sayfa sıhhat : sağlık
sırr-ı iman : iman sırrı sırr-ı şefkat : şefkatin içinde gizli olan sır tasaffî-i hayat : hayatın kirlerden ve kusurlardan arınması, saflaşması terakkiyât-ı mâneviye : mânevî ve ruhî açıdan yüksek derecelere yükselmeler terbiye-i Rabbâniye : her şeyin rabbi olan Allah’ın terbiyesi teslimiyet : bağlılık, kendini Allah’ın iradesine bırakma ticaret-i uhreviye : ahirete yönelik ticaret
uhuvvet-i hakikiye : hakikî, gerçek kardeşlik valide : anne vaziyet : durum, hâl vefâkârâne : vefalı bir şekilde veled : evlat, çocuk vukuat : meydana gelen olaylar vukuat-ı tarihiye : tarihî olaylar
Allah’ın Resulü Muhammed’den, Habeş kralı Necaşi Ashama’ya,
Senin temelli selamet içinde olmanı diler, senden dolayı Allah’a hamd ü sena ederim.
O’ndan başka ilah yoktur. Melik, Kuddüs, Selam, Mü’min ve Müheymin olan O’dur. Şehadet ederim ki, İsa b.Meryem; Allah’ın çok temiz, iffetli, dünyadan el etek çekmiş olan Meryem’e ikmal ettiği Ruhu ve Kelimesidir ki, Meryem, böylece ona gebe kalmış, yüce Allah onu, ruhundan nefh edip yaratmıştır. Nasıl ki Adem’i de kudret eliyle ve nefhiyle öyle yaratmıştı. Ben seni, bir olan, eşi ve ortağı bulunmayan Allah’a O’na ibadet ve taate, bana tabi olmaya ve Allah’tan getirip tebliğ etmiş olduğum şeylere iman etmeye davet ediyorum. Ben, sana gereken tebliğatı yapmış, dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak öğüdü vermiş buluyorum.
Hayırda Yarışanlar Derneği çalışmalarını ara vermeden sürdürüyor. Genel Başkanımız Nevzat Laleli ile dernek üyesi Enver Bıyıklı bu sefer de AGD (Anadolu Gençlik Derneği) geçlerinden Hacettepeli gençlerle 24.Nisan.2013 Çarşamba akşamı bir araya geldiler.
Hacettepeli gençlerin daveti üzerine gerçekleşen sohbet toplantısında Genel Başkan Laleli; “Genç, inancı ve ideali uğrunda fedakârlık yapabilendir” dedi.
Ülkemiz gençliğinin içinden çıkılmaz bir ortamda çırpınıp durduğunu ifade eden Laleli, “Eğer bir genç dünya ve ahret mutluluğu istiyorsa önce Allah’a kul olduğunun şuurunda (bilincinde) olması gerekir. Ve hemen arkasından da karşılaştığı haksızlıklara karşı hep birlikte cihad etmesi lazımdır. Bunlar olmazsa, genç belki hayatını sürdürebilir ama asla mutlu olamaz, saadet duyamaz” dedi.
Gençlerin birlikte olmalarının nasıl sağlanacağına da işaret eden Laleli, “Hiç şüphesiz, birlikte olabilmenin ilk şartı üyesi olduğunuz derneğin Başkanına itaat etmeniz, size verilecek görevleri yerine getirmeye çalışmanızla sağlanacaktır.
Gençlerle bir ve beraber olabilmenin ikinci önemli şartı, onu da bir sloganla söylemek gerekirse; “Tuğlaları birbirine bağlayan harç, gençleri birbirlerine bağlayan marştır” gerçeğidir” demiştir.
1968 kuşağı gençliği olarak 45 senelik Gençlik çalışmalarından örnekler veren Genel Başkan; “Gençlik çalışmalarını kesinlikle inkıtaa uğramamalı, sürekli ve gittikçe genişleyen bir çalışma olarak devam etmelidir. Yapılacak küçük bir inkıta o devirde yetişmekte olan gençlerle irtibatımızın kopmasını ve o gençliğin Milli ve manevi değerlerimizden habersiz olmasını sağlar. Bu ise ileride bizim yanımızda değil karşımızda yer alan bir gençlik demektir”
Zamanımız gençlerinin marşlara ve sloganlara gerekli önemi vermediğini de söyleyen Genel Başkan Laleli, “30 – 40 gencin bir araya gelerek bir marş söylemesi, hak davanın bir prensibini slogan olarak haykırması, çevrede ki bütün insanlara önemli bir tebliğdir. Gençleri dinleyen bu insanlar ve özellikle de gençler bir müddet sonra sizlerin yanına gelerek size katılacak ve sizin güç bulmanızı sağlayacaklardır.”
Sohbette bulunan gençlere koro şefliği de yapan Laleli, onlarla; “Abdurrahim Karakoç’un Hak yol İslam yazacağız, Peygamberin izindeyiz marşları ile Arif Nihat Asya’nın Mehter marşını” okumuş böylece onlarla marş konusunda ilk tatbikatı yapmıştır.
Gençler, sohbetten sonra misafirlerine çay ikram etmişler ve onları uğurlamışlardır.
O meraklı yolcu kendi aklına der: Bu camid, hayatsız, şuursuz, mütemadiyen çalkanan, kararsız, fırtınalı, dağdağalı, sebatsız, hedefsiz şu havanın perdesiyle ve zahiri suretiyle vücuda gelen yüz binler hakimane ve rahimane ve san'atkarane işler ve ihsanlar ve imdadlar bilbedahe isbat eder ki: Bu çalışkan rüzgarın ve bu cevval hizmetkarın kendi başına hiçbir hareketi yok, belki gayet Kadir ve Alim ve gayet Hakim ve Kerim bir amirin emriyle hareket eder. Güya her bir zerresi, her bir işi bilir ve o amirin her bir emrini anlar ve dinler bir nefer gibi, hava içinde cereyan eden her bir emr-i Rabbaniyi dinler, itaat eder ki; bütün hayvanatın teneffüsüne ve yaşamasına ve nebatatın telkihine ve büyümesine ve hayatına lüzumlu maddelerin yetiştirilmesine ve bulutların sevk ü idaresine ve ateşsiz sefinelerin seyr ü seyahatına ve bilhassa seslerin ve bilhassa telsiz telefon ve telgraf ve radyo ile konuşmaların isaline ve bu hizmetler gibi umumi ve külli hizmetlerden başka, azot ve müvellidülhumuza (oksijen) gibi iki basit maddeden ibaret olan havanın zerreleri birbirinin misli iken, zemin yüzünde yüz binler tarzda bulunan Rabbani san'atlarda kemal-i intizam ile bir dest-i hikmet tarafından çalıştırılıyor görüyorum.
Demek: (“... Ve rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda...” Bakara Sûresi, 2:164.) ayetinin tasrihiyle, rüzgarın tasrifiyle hadsiz Rabbani hizmetlerde istimal ve bulutların teshiriyle hadsiz Rahmani işlerde istihdam ve havayı o surette icad eden, ancak Vacib-ül Vücud ve Kadir-i Külli Şey ve Alim-i Külli Şey, bir Rabb-i Zülcelali Ve-l İkram'dır der, hükmeder.
(Bediüzzaman Said Nursi – 7. Şuadan)
Lügatler
Akıl :düşünme ve anlama duyusu
Alîm :bilen, ilmi ezeli ve ebedi olan(Allah)
Alîm-i Külli Şey : herşeyi bilen ve herşey ilmi dahilinde olan Allah
Âmir :emreden, idare eden
Âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi, işaret, kimsenin inkâr edemeyeceği açık delil
Sultan II. Abdülhamid Han hakkında Türkiye'de uzun yıllardan beri süregelen tartışmalar yaşanmaktadır. Kimileri Onu "Kızıl Sultan" diye nitelendirip nefretle anarken, kimileri de "Derviş Sultan-Gök Sultan-Ulu Hakan" şeklinde nitelemelerle rahmetle yâd etmektedir. Bu tartışmaların ve farklı bakış açılarının sebebi nedir?
En büyük sebebi, tahttan indirildikten hemen sonra, aleyhinde çok yoğun bir kampanyanın başlamış olması ve bu kampanyanın yaklaşık 1950'ye kadar rakipsiz bir şekilde sürmüş olması. Yani yaklaşık kırk yıl sürekli aleyhinde yayın yapıldı. Ondan sonraki dönemde de 1960'lara kadar yine bu aleyhindeki söylem ağırlığını devam ettirdi.
1960'lardan sonra kısmen karşı tez dillendirilme ve mâkes bulma noktasına geldi. Demek ki biz bunu yaklaşık 1970'ler kabul edersek, 60 yıl aleyhindeki yayınların ezici bir şekilde tarih ve gazete literatürünü doldurduğunu söyleyebiliriz. Böyle olunca da Abdülhamid Han hakkında objektif bir görüş belirtmek, objektif bir yaklaşım ortaya koymak mümkün olmadı. Abdülhamid'i savunmak isteyen yaklaşımlar da, ister istemez bu 50-60 yıllık haksızlıklara karşı bu defa büyük bir tepki olarak ortaya çıktı. Bu tepkinin de yine dozu kaçtı.
Gerçekte bir padişahı incelememiz gerekirken adeta bir evliyâlaştırma eğilimi, kaçınılmaz olarak, mağduriyetinden dolayı bu şekilde ortaya çıktı. Bu yüzden de bu defa kantarın topuzu bu tarafa doğru kaçmış oldu. Bu zaten mağdur olanların hakkını iâde etme noktasındaki tartışmalarda hemen hemen daima olan bir hâdisedir. Etki tepkiyi doğurur ve ondan sonra da artık bunun bir orta noktaya gelme süreci başlar. İşte şimdi Türkiye'de 2000'li yıllardan itibaren bu orta noktaya gelmeye doğru gidiyoruz, dolayısıyla ulu hakan- kızıl sultan ikileminin ötesinde bir Sultan II. Abdülhamid resmini Türkiye önümüzdeki on yıllar boyunca arayacak. Gerçekten bu adam kimdi? Hâlâ bugün bu bir sır.
Abdülhamid Han'ın siyâsetine baktığımız zaman, kendisi hilâfeti siyâsî olarak kullanmış mı? Bu bir siyâset propagandası mıydı, inancıyla bağlantısı hangi boyutlarda?
Tabii diğer Osmanlı padişahlarının da inançları olmadığını söyleyemeyiz, onlar da inançlı insanlardı. Hilâfet zaten siyasi bir kurum. Yani hilafetin siyasete karışması, çok paradoksal bir ifade.
Hilâfet zaten siyâsîdir. Peygamber efendimiz halîfe olarak devlet yönetti. Fakat Abdülhamid'in bunu sadece Osmanlı içinde değil, hattâ büyük ölçüde Osmanlı dışındaki coğrafyada, yani İngiltere'ye karşı, Rusya'ya karşı, Fransa'ya karşı bir propaganda ve Osmanlı'nın gücüne engel olmak, gücünü baltalamak isteyenlere karşı bir silah olarak kullandığını görüyoruz ki bu yeni bir şey. Daha önceden bu derece, bu oranda hiçbir zaman kullanılamadı. Bir asır sonra bugün Osmanlı toprağı olmayan bazı yerlerde hâlâ hutbelerin Abdülhamid adına okunuyor olması, hâlâ onun adının biliniyor olması bunun ne demek olduğunu anlayabilmek için yeterlidir. Mesela, Diyânet işleri başkanı Mehmet Görmez Bey bana Beyaz Rusya'nın Minsk şehrinde insanların hâlâ Abdülhamid Han'ı teravih namazlarında dualarında andıklarını anlatmıştı. Bizzat yaşadığı bir olaydı. Yüz yıl sonra Abdülhamid Han'ın adının Minsk şehrinin bir köyünde anılıyor olması, onun bu hilâfet silahını nasıl planlı ve uzun vâdeli bir şekilde kullandığını bize yeterince gösteriyor. Demek ki farkı, bu silahı daha önceki padişahların kullandıklarından çok daha geniş bir alanda ve uluslararası politikaya etki edecek bir dozda kullanmış olmasıdır. Bu noktada da bayağı başarılı olduğunu görüyoruz. Mesela Sahîh-i Buhârî bastırıyor, takım olarak, hacca gidenlere veriyor. Orada Kâbe'de hacılara bedava dağıttırıyor. O insanlara takım takım hediye ettiriyor. Haccı bir propaganda mekânı olarak kullanıyor. Son derece siyâsî bir tutum. Oraya gelen Müslümanlara, sizin reisiniz Osmanlıdır, onu tanımanız lâzım diye buradan özel adamlar, vâizler, Arapça bilen insanlar gönderiyor. Bunları da kendisi seçiyor. Gidin, oradaki gelen Müslümanlar hazır bir araya toplanmışken onlara bunu anlatın diyor.
Zâten belki de olayın emperyalist devletleri asıl rahatsız eden tarafı, onun olayı bu derece siyasallaştırmasıdır.
Hamidiye projesi Sultan Abdülhamid'in ölümsüz hizmetlerinden bir tanesi. Yine Hicaz tren yolu.
Sadece Yıldız Sarayı'nı inceleseniz, bir kitap çıkar. Bakın Topkapı Sarayı'nın yüz ölçümü yedi yüz bin metrekare, Osmanlı bir daha öyle bir saray yapamadı. Bir tek Abdülhamid Han girişti böyle bir işe. Beş yüz bin metrekarelik ikinci bir saray yaptı. Fatih ile aradan dört yüz sene geçiyor, beş yüz bin metrekareye yayılan köşkler, şelâleler, havuzlar, içinde hayvanat bahçesi olan, böcek müzesi olan, silah müzesi olan muazzam kütüphanesi olan bir proje. Bu proje tek başına ele alınabilir ve Yıldız Sarayı, Abdülhamid projesi olarak, yani 20.
Yüzyılın başında 19. Yüzyılın sonunda, 'Osmanlı battı, bitti'
denildiği bir zamanda bir padişahın kalkıp ikinci bir Topkapı sarayı yapma girişimi olarak gündeme getirilmeli ama görüyorsunuz Yıldız Sarayı'nın hâli perişan. Her bir parçası kapanın elinde kalmış. Bir parçası askerin, bir parçası tarım bakanının. Buranın da Topkapı Sarayı gibi ortak yönetim altında toplanması lazım gelir ki gerçek değerini bulabilsin. İnsanlar gittiği zaman bütün olarak görebilsin.
Daha bunun yanında demiryolu meselesi tabi apayrı bir konu. Hicaz demiryolu olsun, Bağdat demiryolu olsun... İstanbul'da, İstanbul çevresinde, Ankara'ya İstanbul'u bağlayan yollar yapılmış ki Ankara o zaman Ankara oluyor. Yoksa milli mücadelede kim gidecek de Ankara'yı karargâh merkezi yapacak. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yer. Niye Ankara başkent yapıldı, karargâh merkezi yapıldı? Çünkü İstanbul'a ulaşım var, İzmir'e ulaşım var, Konya'ya, Toroslar'a ulaşım var. Öyle bir şey olmasa, nasıl yapacaksınız milli mücadeleyi, nasıl kuvvet yollayacaksınız? Bütün bunlar önceden planlanmış şeylerin sonucu.
Dolayısıyla biz içine girdikçe Abdülhamid'in ne kadar karmaşık bir düşünce yapısı olduğunu görüyoruz ve bence aslında çok İslâmcılık düşüncesi bağlamında da onun bu karmaşık modernleşme anlayışının, adeta bir düşünürmüş gibi, bir düşünürün ortaya koyduğu bir yaklaşımmış gibi ayrıca değerlendirilmesi lazım. O pek yapılmıyor.
İslâmcılık denince genelde Abduh, Afgani gibi isimler anılıyor.
Abdülhamid bunu uygulamalı olarak ortaya koymuş. Bahsettiğiniz gibi hilafetin yeniden siyasallaşmasından tutun da mesela Şişli Etfal Hastanesi'ne kadar. Bir tek onun bahçesinde Abdülhamid Han zamanından kalma bir mescit kaldı ayakta. Abdülhamid'in yaptırdığı diğer binalar yok edildi. Onun kafasındaki karmaşık modernleşme teorisinin bir bakıma orda bir uygulaması var. Altı mescit olarak yapılmış, üstünde bir minare var, ama minare mi saat kulesi mi bundan emin değiliz.
Çünkü üzerinde saat var. Onun da üzerinde bir meteoroloji istasyonu var. Şerefesi var bir de. Bu bir hava ölçüm istasyonu mu, saat kulesi mi, minare mi? Burada din, ilim ve dünyanın bir arada resmedildiği bir düşünce yansıyor. Ki, orayı da kendi parasıyla yaptırmıştır. O külliyeyi, kendi kızı teşhis edilemeyen bir hastalıktan ölünce, onun adına kendi parasıyla yaptırmıştır ve planları üzerinde özellikle durmuştur. Bu kısım dışında genellikle Almanya'daki bir hastanenin kopyasıdır. Tek farkı, o mescidliydi. Bu mescit onun karmaşık, İslâm'la birlikte modernleşme anlayışının bir özeti olarak okunabilir.
Yıllar sonra Abdülhamid Han'ın Çanakkale Stratejisi ortaya çıktı.
Kendisinin Çanakkale Zaferinde ne gibi etkileri olmuştur?
Çanakkale boğazının tahkimâtını yaptırmış olması ve orada hem Abdülmecit hem Abdülhamid tabyalarını inşa ettirmiş olması önemlidir.
Biliyorsunuz babasını da çok sever. Çok küçük yaşta babasını kaybettiği için de, içinde ona karşı ayrı bir özlem duyar. Babası da en sevdiği çocuğu olarak onu söylemiştir. İçli çocuk diye onu takdir edermiş. Çocukları içerisinde son gören de odur babasını ölmeden önce.
Onun için mesela denizaltı yaptırdığı zaman, dünyada ikinci ve üçüncü denizaltı bizde yapılmıştır, birincisine babasının ismini koymuştur, ikincisine kendi ismini. Kendisinin ismini koymasının sebebi, kendi parasıyla yaptırmış olmasıdır. Devlet parasıyla bir eser yaptığı zaman ona Hamit ya da Hamidiye ismini koymaz. Bu isimde olanlar kendi cebinden yaptırdığı şeylerdir. Şimdiki yapılara bakıyorsunuz, mesela Yalova'da Yaşar Okuyan hastanesi vardı. Sen bunu kendi paranla mı yaptırdın, devletin parasıyla mı? Tamam, oraya bir hizmet götürmüşsün, ama sonuçta sen bir aracısın, buraya ismini hangi hakla yazdırıyorsun?
Bu etik açıdan sorunlu bir şeydi, şimdi değiştirdiler, Yalova Devlet Hastanesi oldu ki doğru olan da odur. Kendi paranla yaptırırsın ya da en azından büyük bir bağış yaparsın, öncülüğünü sen yapmış olursun o zaman ismini koymana bir şey denilmez.
Abdülhamid Han gemilere de hem kendisinin hem babasının adını vermiş, oradaki tabyalara da babasının ve kendisinin ismini vermiş, oraya toplar kurmuş, toplarını getirmiş bunların bir kısmı Çanakkale savunmasında kullanılmıştır. O zaman biraz eskimişti ama yine de onlardan yararlanıldığını biliyoruz. En azından tabyaların yer aldığını biliyoruz. Dolayısıyla Çanakkale'yi nihâî bir hücum anında bir koruma alanı olarak o zamandan tasarladığını böylece ortaya koymuştur. Zaten kendisine Çanakkale savaşı sırasında Atıf Hüseyin Efendi gelip de "savaş başladı, Çanakkale'ye hücum ettiler" deyince, "çok büyük bir hata yapmazlarsa geçemezler, orayı ben vaktiyle tahkim etmiştim, büyük bir hata yapmazlarsa oradan kimse geçemez" dediğini biliyoruz.
Abdülhamid'in bu maddi mirasının yanında bir de manevi boyutu var.
Bunu kendisini evliyâlaştırmak için söylemiyorum. Ki bu tarikat çevrelerinde çok yaygın bir kanaattir. Kolay kolay da onlar, bir insan için, tarikatların dışındaki bir insan için bunu kullanmazlar dikkat edin. Mesela tarikatlar bu konularda kıskançtırlar. Böyle herkesi yüceltmezler,
silsilenin dışında kolay kolay dış referansı yoktur. Fakat ben çok ısrarla konuştum tarikatlarla, hepsi aynı şekilde söylüyor.
"Abdülhamid evliyâdır, biz yüzde yüz buna inanırız, biz devamlı ona duâ ederiz ve aleyhinde konuşulmasına katiyen izin vermeyiz" şeklinde bana ifade etmişlerdir. Kitaplarında da bu zaten açık açık yazmaktadır.
Tarikatların bizzat kendilerine intisap etmemiş olan birini, bir devlet adamını bu kadar benimsemiş olmaları meselenin başka bir boyutu. Ama ben esas kendisinin Çanakkale konusunu da açınca, kendisinin sahip olduğu bir özellikten bahsedeceğim. O da, feraset dediğimiz, manevi derinlik dediğimiz olayın Abdülhamid'te olduğunu gösteren bir örnek. Bunu kim söylüyor? Kendisinin düşmanı olan Atıf Hüseyin Efendi. İttihatçıların adamı ve onun kitabının başında Abdülhamid hakkında ne kadar önyargılı olduğunu, ne kadar aşağılayıcı tabirler kullandığını görürsünüz. Kitabın sonuna doğru adamın üslûbu da değişir. Konuşa konuşa onun öyle birisi olmadığını da itiraf edercesine üslubu değişir sona doğru. Tam bu Çanakkale deniz muharebesinin başladığı gün, gidiyor yanına. Ondan haberleri alıyor, ne oluyor ne bitiyor diye. O da diyor ki, dışarıda itilaf devletleri var, Çanakkale'ye hücum ediyorlar duyduğumuza göre. Oradan top sesleri geliyormuş. Bunun üzerine şöyle diyor: "Fesübhanallah, bu sabah, sabah namazından önce şifay-ı şerif okuyordum. Tam Efendimiz (sav)'in kokusundan bahseden kısma geldiğimde o zamana kadar hiç tanık olmadığım letâfette bir koku peyda oldu. Daha önce hiç böyle bir koku hissetmemiştim. O anda bu koku geldi". Bunu hissetmesi ayrı bir mazhâriyet. Buradan bir adım öteye geçiyor ve o siyasi kişiliği ortaya çıkıyor; inancıyla ve ferâsetiyle siyasal kişiliğini nasıl buluşturduğunu gösteren çok çarpıcı bir örnek, "bu kokunun buraya gelmesi boşuna değil, bu Çanakkale'nin geçilemeyeceğine işarettir"
diyor. "Artık gayretullâha dokundu, bundan sonra buna izin verilmeyecek" diyor. Bu Atıf Hüseyin Efendi'nin kitabında geçen bir ifade. O gün toplar patlıyor, ne olup ne olmayacağı belli değil, o gün söylediği söz bu. Bunu aktaran kişi de, onu yüceltecek son kişilerden birisi. Dolayısıyla bu taraflarını da biz parça parça bazı anekdotlardan, bu tip kitaplardan öğreneceğiz. Onun bu taraflarının keşfi de ayrı bir süreç alacak. Ayrı bir araştırma konusu olacak kadar da enteresan. Tarikatlarla bizzat gidip konuşularak "Sizin tarikatta Abdülhamid nasıl görülüyordu?" diye sorulduğunda buradan da çok enteresan bir bölüm çıkacak.
Sultan II. Abdülhamid Han 31 Mart Vakasında kendisini tahttan indirmeye gelenlere neden hiçbir şekilde karşılık vermedi? Elinde düzenli bir ordu bulunmasına rağmen onu tahtan indirmeye gelenlere karşı herhangi bir çabasının olmayışının arkasında yatan sebep nedir?
Nasıl bir itirazda bulunabilirdi ki? 1908 için diyorsanız, oradaki tahttan indirilme değildi. Meşrutiyeti ilan etmeydi. Meşrutiyeti ilan etti. O zaman mutlak bir hükümdardı, emir verdiğinde her şeyi yapardı.
Ama bu defa bir iç savaş çıkardı ve bu ittihatçılık da öyle kolay bastırılacak bir olay değildi. Erzurum var, Suriye cephesi var, Balkanlar var; her tarafta bir kaynama olurdu ve bunların hepsini bastırmak çok kanlı bir operasyonla ancak gerçekleşebilirdi. O aşamada bundan geri durdu, dedi ki, meşrutiyetse meşrutiyet, tamam meşrutiyete geçilsin. Ama orada kendisinin başta kalacağını, bu işi yöneteceğini düşündü. Bir sene sonraki tahttan indirilme hâdisesinde, zaten elinde bir kuvvet yoktu. Bir padişah değil, bir meşrutî padişahtı. Bir hassa ordusu var ama bunların eski ordu gibi bütün kuvvetlerin kendisine bağlı olduğunu söylemek de mümkün değil.
1908 farklı bir olaydır, 1909 farklı bir olaydır. 1908'de bunu yapabilirdi ama çok uzun bir iç savaşın içine girerdi Türkiye. Esad olayında olduğu gibi yani. Burada kimin kazanacağı da belli olmazdı sonuçta. Belki ülke çok erken parçalanabilirdi. 1909'da elinde yetki yoktu. En fazla muhafız taburuydu kendi elindeki, onlar da kaç gün dayanabilirdi. On binlerce insan, eşkıyâlar doluyor İstanbul'a.
1909'da da buna engel olma imkânı zaten yoktu. Ve kadere râzı oldu olay daha da büyümesin diye. Dolayısıyla oradaki kafa karışıklığını düzeltmiş olalım.
Not: Bu yazı Yenidünya Dergisinin Mart - 2013 sayısından alıntıdır.
Yazarlarımızın makalelerini, akıllı telefonlar vasıtasıyla kendi seslerinden dinleme imkânı sağlayan uygulamayı http://www.scanlife.com/get-the-app/home.html sitesinden ücretsiz olarak yükleyebilirsiniz.
Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır. Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.
Yukarıda kimlik bilgileri yazılı sporcu öğrencinin yarışmalara girmesinde sağlık engeli yoktur.
DOKTOR KAŞESİ
İMZA-TARİH
DİPLOMA NO
VELİ İZİN BELGESİ
Yukarıda kimlik bilgileri yer alan velisi bulunduğum oğlumun / kızımın Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Okulunda, okul spor branşlarında lisans çıkarmasına, müsabakalara katılmasına izin veriyorum.
VELİSİ
Babası
ADI SOYADI
Muzaffer KAYA
İMZA - TARİH
OKUL MÜDÜRÜ TASDİK İMZA MÜHÜR …/…/2011
İSTENEN BELGELER
Resimli Nüfus Cüzdanı Aslı Ve Fotokopisi, 2 Adet Vesikalık Fotoğraf
Yukarıda kimlik bilgileri yazılı sporcu öğrencinin yarışmalara girmesinde sağlık engeli yoktur.
DOKTOR KAŞESİ
İMZA-TARİH
DİPLOMA NO
VELİ İZİN BELGESİ
Yukarıda kimlik bilgileri yer alan velisi bulunduğum oğlumun / kızımın Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Okulunda, okul spor branşlarında lisans çıkarmasına, müsabakalara katılmasına izin veriyorum.
VELİSİ
Babası
ADI SOYADI
Abdurahman ERDOGAN
İMZA - TARİH
OKUL MÜDÜRÜ TASDİK İMZA MÜHÜR …/…/2012
İSTENEN BELGELER
Resimli Nüfus Cüzdanı Aslı Ve Fotokopisi, 2 Adet Vesikalık Fotoğraf
RESİM
T.C. KİMLİK NO
ADI SOYADI
Hüseyin ERDOGAN
ANA ADI
Hatun
BABA ADI
Abdurahman
DOĞUM TARİHİ
01/05/1195
OKULA KAYIT TARİHİ
OKULU
Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi
SINIFI - ÖĞRENCİ NO
10/H No: 432
CİNSİYET
ERKEK
SEÇİLEN SPOR DALI
Masa Tenisi
KATEGORİSİ
Gençler
EK SPOR DALI
Atletizm
SAĞLIK İZİN BELGESİ
Yukarıda kimlik bilgileri yazılı sporcu öğrencinin yarışmalara girmesinde sağlık engeli yoktur.
DOKTOR KAŞESİ
İMZA-TARİH
DİPLOMA NO
VELİ İZİN BELGESİ
Yukarıda kimlik bilgileri yer alan velisi bulunduğum oğlumun / kızımın Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Okulunda, okul spor branşlarında lisans çıkarmasına, müsabakalara katılmasına izin veriyorum.
VELİSİ
Babası
ADI SOYADI
Abdurahman ERDOGAN
İMZA - TARİH
OKUL MÜDÜRÜ TASDİK İMZA MÜHÜR …/…/2012
İSTENEN BELGELER
Resimli Nüfus Cüzdanı Aslı Ve Fotokopisi, 2 Adet Vesikalık Fotoğraf
EDEBİYAT SAYFA 12 4. ETKİNLİK Tanzimat fermanı 3 kasım 1839 da Gülhane parkında padişah,diğer devlet büyükleri,ulema,lonca ve esnaf temsilcileri ve halkın "Gülhane Hattı Humayunu" adıyla Mustafa reşit paşa tarafından okundu.Bu fermanla Osmanlı devletinde İslam hukuku ve geleneksel kurumların bıraktığı hızlı bir değişim süreci başladı
SAYFA 13
3.SORU:Yenileşme kavramı, var olanın çağın gereksinim ve özelliklerine göre yeniden düzenlenmesidir. 4.SORU:Burada yenilik kavramak en uygun hareket konağı restore ettirip,ihtiyaca göre eklemeler yapmaktır.Çünkü konağı,yıkıp yerine yeni bir bina yapmak yenilik değil,köklü bir değişimdir.
SAYFA 15 1. METİN
1.On dokuzuncu asır şiirindeki 9,13,14,15,16,17,20,21 ve 22. beyitler ortaçağa özgü dünya görüşünü yansıtmaktadır.diğer beyitlerde ise şair,modern dünyada yaşananları dile getirmiştir.Modern dünyaya ait ifadelerin bulunması Sadullah Paşa'nın döneminin zihniyetinden etkilendiğini göstermektedir.Sadullah paşa ortaçağdan beri süregelen inanışları da bilmekle beraber modern dünyaya da kayıtsız kalmamıştır. 2.Şair,tercihini modern dünya görüşünden yana kullanmaktadır.çünkü modern dünya aklı ve deneyi baz alarak bilinmezlere veya yanlış bilinenlere ışık tutmuştur. 3.Verilen beyitler Sadullah paşanın "insan hakları", "eşitlik", ve "basın-yayın","bilimsellik" ile olan ilgisini göstermektedir. 4.Ziya paşanın yakınması Doğu medeniyetinin geri kalmışlığı ve cehaleti ile ilgilidir.Buna rağmen batı,sürekli gelişmiş ve bilimin öncülüğünde güçlü bir medeniyet kurmaya başlamıştır.Bu durumda hem aydınların hem de toplumun Batı'ya yönelmesine sebep olmuştur
2.METİN
1.Ziya paşa Osmanlı devletinin İstanbul’un fethiyle başlayan yükselme dönemi ile 19.yüzyıldaki çöküş dönemini karşılaştırmaktadır.bu karşılaştırma ihtişamlı bir devletin nasıl çöküşe gittiğini göstermektedir. 2.----
1.ETKİNLİK 1.Osmanlı devletinde yönetim kurumlarıyla birlikte askeri kurumlarında gerilemesinin en büyük sebebi,bilim ve teknik alanda meydana gelen değişiklik ve gelişmeleri takip edemeyiştir.bu sebeple çağın gerisine düşmeye başlayan Osmanlı devletinde askeri başarısızlıklar görülmeye başlamıştır.Gerilemenin görüldüğü ilk alan olan askeri alan,yeniliklerin de başlangıç merkezi olmuştur. 3.Osmanlı devletindeki yenilikler öncelikle askeri alanda yapılmıştır. 4.Tanzimat fermanı 3 kasım 1839 da "Gülhane Parkı'nda" padişah,diğer devlet büyükleri,ulema,lonca ve esnaf temsilcileri ve Mustafa Reşit paşa tarafından ilan edilmiştir. 5.Tanzimat’ı ortaya çıkaran nedenleri iç ve dış faktörler olarak iki kısma ele alabiliriz.İç faktörler Tanzimat’ın bir sonuç olarak ortaya çıktığı Osmanlı batılaşma hareketlerini anlatırken genel olarak üzerinde durulan hususlardır. Dış faktörler ise cereyan eden hadiselerdir.Osmanlının sahip olduğu üstünlüğünü kaybedip devlet kurum ve kanunlarının asrın ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmaması ,devletin maddi ve manevi gücünü kaybetmiş olması bunun sonucunda her sahada yenilgiye uğraması yeniden ve geniş bir ıslahat hareketini zorunlu kılıyordu.
SAYFA 18 ANLAMA YORUMLAMA 1.On dokuzuncu Asır adlı manzuma kaside nazım şeklinin özellikleriyle yazılmış , doğu-batı teması üzerine kurulmuş,döneminin Osmanlı Türkçesi dil özelliklerini taşıyan bir eserdir.Osmanlı devletinin gerileme sebepleri adlı metin parçası ise düz yazı şekliyle kaleme alınmış doğu-batı teması üzerine kurulu bir makaledir.Bunlardan hareketle yenileşme döneminin bilim,teknik,gelişme gibi kavramlarının her iki metinde de ele alındığı görülmektedir. 2.Tablonun içi sırayla;Bilim,Hukuk,Teknik,Rön esans,Reform,Povitiz m 3.Osmanlı devletinde modernleşme hareketleri yapılan yenilikler göz önüne alınırsa yönetici sınıf tarafından gerçekleştirilmiştir.Çünkü devletin devamlılığının tehlikeye girdiğini,bu sebeple başta askeri alan olmak üzere birçok yenilik yapılması gerektiğini görenler devlet yöneticileri olmuştur. 4.Tanzimat fermanının ilan edilmesinde iç etkenlerin de rolü olmasına karşın dış etkenler çok daha baskındır. 5.Günümüzde sosyal,siyasi,kültürel alanda çağın gereklerine uygun yenilikler yapılmaktadır.
SAYFA 19 ÖLÇME DEĞERLENDİRME 1. D, D, Y 2.Abdülmecit= Tanzimat fermanı ll.Mahmut=Yeniçeri ocağının kaldırılması Baron De Tott= Hendesehane 3. cevap : E şıkkı
SAYFA 20 1.ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 1.cevap: E 2......sosyal,siyasi ve tarihi....... 3.burada soru hatalı çünkü edebi eser seçeneklerde verilenlerin tamamıyla ilişkili. 4.Temel sebep,bilim ve teknik sayesinde modernleşen batı ordularının osmanlı ordularından üstün hale gelmesidir.
Sayfa 23 1.ETKİNLİK ***Askeri alanda Nizam-ı Cedid ordusu oluşturuldu. lll. Selim tahttan indirildi.Nizam-ı Cedid ordusu dağıtıldı ve yenilgiyi destekleyen devlet adamları ve kişiler cezalandırıldı.
2.ETKİNLİK ***Devlet yöneticileri tarafından istenmiştir.
3.ETKİNLİK ***İlk Türkçe gazete 1831'de çıkan Takvim-i Vekayi'dir.Tanzimat döneminde çıkan ilk gazete ise Ceride-i Havadistir. Ceride-i Havadis bir meslek gazetesi olan Vekayi-i Tıbbiye izledi.Yeni Türk nesrinin doğmasında en büyük rolü oynayan en önemli görevi yüklenen başlıca gazete ve dergiler:Takvim-i Vekayi(1831),Ceride-i Havadis(1840) gibi resmi gazetelerle Namık kemalin yayınladığı İbret (1871),Hadika(1872)Ali Suvai’nin yönettiği Muhbir(1866)Ahmet Mithat'ın çıkardığı Devir (1872)
4.ETKİNLİK ***Gazete ile birlikte makale fıkra gibi türlerle roman hikaye ve tiyatro gibi türlerde Tanzimat'la birlikte ortaya çıkmıştır.
5.ETKİNLİK ***Surlar içinde İstanbul,Osmanlı sosyal yaşamının geleneksel yapısını koruyan ve yaşatan kısacası Türk İstanbul'un canlı bir merkezidir.Beyoğlu ise eskiden beri gayrimüslimlerin zorunlu ikamet yeri olarak Batılı bir yaşamı sürdüren ,Batı'dan gelen yeniliklerin görüldüğü ilk yer olma özelliğine sahip bir yerdir.
soru 1:nizam-ı cedit ordusu kuruldu. *giderlerini karşılamak için nizam-ı cedit hazinesi kuruldu. *tersane ıslah edildi. *avrupa'nın önemli merkezlerinde sürekli elçilikler açıldı. *resmi devlet matbaası kuruldu. *Frasnsızca devletin ilk resmi yabancı dili olarak kabul edildi. *merkeze bağlı eyaleteler yeniden düzenlendi.
bu yenilikler askeri,mali,kültürel alanları kapsamaktadır soru 2:can güvenliği,ırz,namus ve malın korunmasında yenilikler yapılmıştır. askeri alandan askerlerle ilgili yenilikler yapılmıştır.
soru 3:evet kapsar.yapılan yenilikler birşekilde halkıda etkilemiştir.Fermanın içerdiği yenilikler halkın karşılaştığı sorunlara çözüm yolu getirir.
soru 2:devletin ,milletin gelişmesini ve kalkınmasını sağlar. ilim tüm insanların hizmetine sunulur halkı bilinçlendir.
soru 3:gazete o devrin en önemli iletişim aracıydı.Bu devirde yapılan yenilikler halk tarafından şüpeyle karşılanmıştır.Halkın aydınlatılması,dünya ve ülkeden haberler vermek için gazate ihtiyacı duyulmuş ve gazete ortaya çıkmıştır.
soru 4:yeni edebi türler:makale,roman,tiyatro,hi kaye,anı,tenkit(eleş tiri)türleridir.
gazeteyle ilişkisi:bu türler halkın alışması için gazetelerde yayınlanmıştır.Bu yüzden aralarında ilişki vardır.
soru5:halkı aydınlatmak,onlara ders vermek için çıkarıldığını söyleyebiliriz.Ortaya çıkan yeni edebi türler ve fikirler halka ulaştırılır.Halk biliçlenir. soru 6:evet kurulur.Tanzimat döneminde batıya yçneliş vardır.Bu dönemde yaşayan edebiyatçıların pek çoğu Batı dilini özellikle Fransızcayı çok iyi biliyorlardı.
anlama yorumlama soru 1:tanzimat döneminde halka faydalı olacak konular işlenmiş.Bu devrin edebiyatçıları haklı bilgilendirmek,eğitmek istemişler.Bu nedenle eserlerinde üslüp kaysıgı yoktur.yani bu dönemle ilişkilendirilemez.
soru 2:tanzimat fermanı halka okunmak için yazılmıştır.paragraflar halinde yazılan fermanda ifadeler açık cümleler kısadır.mecaz ve yan anlamalara yer verilmez.
gazetede ise cümleler daha uzundur.mecaz ve yan anlamlar bunlunabilir.Halkı aydınlatmak için yazılır.
soru 3:Abdülmecit ve Abdülaziz batı tarzında giyinmişlerdirdaha modern elbiseleri vardır.Kavuğun yerini fes,kaftanın yerini ceket almıştır.Geleneksel giyime sahip padişahların sakalları varken batılaşmayı benimsemiş padişahların sadece bıyıkları vardır.
soru 4:televizyon ve internet almıştır.
SAYFA 27 - 28 1-) Boşluk doldurmalar : D,Y,Y 2-) gazete,roman,tiyatro 3-) Eşleştirmeler bu şekilde olacak
1 & 3 2 & 2 3 & 1
4-) E 5-) Askeri alanda yapılmıştır. Öncelikle bu alanda yapılmıştır.SAYFA 28 HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1-) Halka yönelik uygulamalar vardır, kralın yetkileri kısıtlanmıştır. İkiside yenilikçi ve özgürlükçüdür.
2-) yok
3-) Makale,gezi yazısı,fıkra çünkü bunlar gazetede kullanılmıştır.
SAYFA 29 - 30
2.ETKINLIK Şemalı sorunun cevabı Cevap - 1 Birbiriyle bağlı konular metinde verilmek istenen mesajı ortaya çıkarırlar.
Cevap - 2 Anlam birliği şu şekilde oluşturulur: Birtakım heceler bir araya gelerek kelimeleri oluşturur. Bu kelimeler cümleleri cümleler paragrafları paragraflar da verilmek istenen iletiyi meydana getirir. Tercüman-ıAhval ve Musavat metinlerinde paragraflar metinleri meydana getirmiştir.
1-) Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi Ana düşüncesi : Gazete Müsavat Ana düşünce : Kanun önünde eşitlik 2-) Resim,müzik tiyatro 3-) Toplumun yaşayışı ve gerçekliği metni yazan kişiyide etkiler. Kişi bu metinde yaşananları yazdığı için bu kavramlar ana düşünceyi etkiler. 4-) a.Ali Suavi kanun önünde herkesin eşit olduğunu savunur. Şinasi'de bu gazetenin önemini ve gazatelerin Türkçe yazılması gereksinimi olmasını savunur. b.Halkı bilinçlendirmek amacıyla. c) ulaşamayabilirlerdi. Çünkü roman veya tiyatro daha çok sanat yapmak için yazılan erlerdir. İki yazar ise halka bilgi vermeyi amaçlamışlardır. Bu şekilde ki eserlerde ise dil süslü ve sanatlıdır. Şiirsel bir anlatım görülür. Bu yüzden roman veya tiyatro eserleriyle halka bilgi zor bir olaydır. 5- Kanun à kanuni vazife Devlet-i Aliyye à kazanılmış hak Milli Eğitim Bakanlığı Meclisi à Mazbata (tutanak) Vekiller meclisinde à izin
1.tablo hükümet >politika gazeteleri vekiller meclisi >bilim kuvveti medeni millet >matbaa
2.tablo eşitlik > hak kanun > hukuk islam hukuku > kanunsal haklar kanun > zengin fakir
6-) Öğretici metinlerdir. 7-) a.Tutarlı hükümler vermiştir, bazı kelimeler anlaşılabilir değildir. b Vardır. Çünkü ortaya çıktığı zaman kullanılan dil metinde kullanılır. 8-) Batı kültüründe gelişen Türkçe tanzimatla geldiği için vardır. 9-) Resmi dil değişse bile kullanılan dilin değiştirilmesi zaman almıştır. 10-) Metin Türleri : Makale Metinlerin yazıldıkları tarih : 1860 Metnin bağlı olduğu gelenek : Tanzimat edebiyat geleneği yapı şekli divan edebiyatı
11-) Edebiyatta tanzimat edebiyatıyla ortaya çıkan yeni türdür.Önemli bir eserdir ve öğreticidir.
12- a) Ali suavi eserinde eşitlik kavramını verdiği örneklerle somutlaştırmıştır. “ bir hamal ile en üst düzey bir memurun gerektiğinde hukuk önünde muhakameedilebileceğini belirtmesi örnek olarak gösterilebilir.” b) Şinasinin metninde ise hürriyet kavramı gazete çıkarmak isteyenlerin hakkı olduğu ifade edilerek somutlaştırılmıştır. 13- Tercüman-ı Ahval Muk. Tema: hürriyettir. Müsavatta ise tema: eşitliktir. Benzerlik ve farklılıkları: • İki temada gazete yazısında ortaya konmuştur. • Temaları anlatmak için metnin türüne uygun bir dil anlatım kullanılmıştır. • İki temada Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır. • Daha önce bu temayla ilgili hiçbir eser yazılmamıştır. • Tercüman-ı Ahval mukaddimesi gazetenin giriş yazısıdır. Diğeri ise bir makaledir. 14- Yazarlar hakkındaki bilgi internette zaten mevcut. 15- Elde edilen bilgiler ışığında iki yazar hakkında karşılaştırma yapılabilir. 3. Metin Sayfa 33’teki sorular: 1- Atatürkçü düşüncede çağdaşlaşma uygarlaşma ve batılılaşma kavramları birbirleriyle bağlantılıdır. Çağdaşlaşma ülkenin refaha kavuşması için yapılan etkinliklerin tümüdür. Bu kavramla körü körüne taklit hedeflenemez. Ülkenin ilerlemesi için batılı ülkelerden alınan yenilikler ülkenin değerleriyle birleştirildikten sonra kullanılmalıdır. Bu kavramlar Atatürkçü düşüncede birbirlerinden ayrılamazlar. 2- Metne göre çağdaşlaşma Türk toplumu için vazgeçilmez bir idealdir. Bu idealin dayandığı temel “Büyük davamız en uygar ve en refaha kavuşmuş millet olarak varlığımızı yükseltmektir.” Şeklinde ifade edilmiştir. 3- Tanzimat döneminden itibaren gerçekleştirilen yeniliklerle Atatürk ilke ve inkılapları çağdaşlaşma ve uygarlaşmanın “ siyasal sosyal kültürel ve ekonomik yönlerini” kapsadığını söyleyebiliriz.
Musavat isimli metinde: kanun à her vatandaşın eşit olması mahkeme à eşit yargılanma Devlet-i Aliyye à kazanılmış hak Bu kavram ve ifadeler bize Tanzimat fermanı ile birlikte gelmiştir. Bu kavram ve ifadeler Avrupa devletlerinin oluşturdukları sosyal siyasi dini ve ekonomik yapının bir sonucudur. Osmanlı Devleti’nde bu kavram ve ifadeler ile ilgili Avrupalılar gibi bir düzenleme yapılmamıştır. Bunların Osmanlı Devleti’nde uygulamaya konulması eski ve yeni arasında bir ikiliğin oluşmasına neden olmuştur.
3. Etkinlik:
Terimler: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: “ kaznılmış hak, Devlet-i Aliyye, Tanzimat hükümet meclis gazete mazbata “ Müsavat: “ müsavat, kanun İslam hukuku, kamusal hak “
Kavramlar: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: “ halk vazife adalet “ Müsavat: “ sınıf, adalet, ilim, fazilet, görev, şeref, zenginlik “
Günlük hayatla ilgili kelimeler: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: “ menfaat, milletler, dil , fikir, hal dili, tarife hacet olmak vs.” Müsavat: “ sınıf, zümre, hamal, memur, kişi, şahıs vs. “
Bütün bu kavram, terim ve gün****k kelimeler yazarın topluma iletmek istediği iletinin yapıtaşlarıdır. Bunlar olmadan metnin iletisi okuyucuya sağlıklı bir şekilde ulaşamaz. Yine bu kavram ve terimlere bakarak dönemin zihniyetinin öğretici metinlere nasıl yansıdığını anlayabiliriz.
6- Metinlerde öğretici, açıklayıcı ve kanıtlayıcı anlatım kullanılmıştır. a. Öğretici anlatım: • Açıklama, bilgi verme amacıyla yazılırlar. • Bu tür metinlerde söz sanatlarına ve süslü anlatımlara yer verilmez. • Her okuyanda aynı etkiyi uyandırır. b. Açıklayıcı anlatım • sorunu ortaya koyan cümlelerle anlatıma başlar. • Sorunu çözümleyen açıklamalar örnekler ve karşılaştırmalar ile devam eder. • Özetleyici ve yargı bildiren ifadelerle metin sonlandırılır. • Bu tür anlatımlarda kesin ve açık ifadeler olması gerekir. c. Kanıtlayıcı Anlatım: • İnandırma aydınlatma, bir başkasına kendi görüşünü kabul ettirme için yazılırlar. • Bu anlatım türünde kavram tanımlanır veya açıklanır. • Okuru etkilemek için bazı kelime öbeği veya cümleler aralıklarla metinde tekrar edilir. 7- Her iki metinde de anlatım açık ve anlaşılabilirdir. Bunun nedeni iki metinin de öğretici metin olmasından kaynaklanır. Misalen: “madem ki bir sosyal toplulukta yaşayan halk bunca kanuni vazifelerle yükümlüdür elbette sözlü ve yazılı olarak kendi vatanının mefaatine dair fikir ileri sürmeyi kazanılmış haklarından sayar.” Diğer metin için: “ mesela bir hamal ile bir büyük memurun hukukça kanun önünde eşit tutulması hatta muhakeme bile olunması kısacası en sıradan kişinin hakkının kaybolmamasıdır. Öğretici metin olmasından dolayı anlatım açık ve anlaşılırdır. Yani metnin türü ile anlatım biçimi arasında bağlantı vardır. 8- Tanzimat, kazanılmış hak, gazete, müsavat, kanun, kamusal hak, sınıf, hürriyet, adalet yenileşme vb. 9- Metinlerde kullanılan dil yaşadığı döneme göre sadedir. Değerlendirme yapacak olursak, Naima’nın eserinde, birden fazla kelimelerle oluşturulmuş tamlamalar, Arapça ve farsça sözcükler görebiliriz. Diğer metinler Naima’nın eserine göre daha sadedir ancak günümüz Türkçesi ile inceleyecek olursak Tanzimat dönemi eserlerini anlamakta güçlük çekebiliriz. 10- Tercüman-ı ahval ve müsavat öğretici metin olup, Tanzimat döneminde yazıldığı bariz bir şekilde ortadadır. 11- Gazeteler kültür,sanat, siyaset, günlük yaşam kısaca hayatımızın her alanından bize bilgiler sunan bir kaynaktır. Gazete insanı direkt olarak etkisi altına alan bir iletişim aracıdır. Onun dili sade ve süssüz olduğu için her okuyan metni anlayabilir. Bu sebepten gazetelerin etkisi günümüzde bile inkar edilemez. 12- a) Ali suavi eserinde eşitlik kavramını verdiği örneklerle somutlaştırmıştır. “ bir hamal ile en üst düzey bir memurun gerektiğinde hukuk önünde muhakame edilebileceğini belirtmesi örnek olarak gösterilebilir.” b) Şinasinin metninde ise hürriyet kavramı gazete çıkarmak isteyenlerin hakkı olduğu ifade edilerek somutlaştırılmıştır. 13- Tercüman-ı Ahval Muk. Tema: hürriyettir. Müsavatta ise tema: eşitliktir. Benzerlik ve farklılıkları: • İki temada gazete yazısında ortaya konmuştur. • Temaları anlatmak için metnin türüne uygun bir dil anlatım kullanılmıştır. • İki temada Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır. • Daha önce bu temayla ilgili hiçbir eser yazılmamıştır. • Tercüman-ı Ahval mukaddimesi gazetenin giriş yazısıdır. Diğeri ise bir makaledir. 14- Yazarlar hakkındaki bilgi internette zaten mevcut. 15- Elde edilen bilgiler ışığında iki yazar hakkında karşılaştırma yapılabilir.
3. Metin Sayfa 33’teki sorular:
1- Atatürkçü düşüncede çağdaşlaşma uygarlaşma ve batılılaşma kavramları birbirleriyle bağlantılıdır. Çağdaşlaşma ülkenin refaha kavuşması için yapılan etkinliklerin tümüdür. Bu kavramla körü körüne taklit hedeflenemez. Ülkenin ilerlemesi için batılı ülkelerden alınan yenilikler ülkenin değerleriyle birleştirildikten sonra kullanılmalıdır. Bu kavramlar Atatürkçü düşüncede birbirlerinden ayrılamazlar. 2- Metne göre çağdaşlaşma Türk toplumu için vazgeçilmez bir idealdir. Bu idealin dayandığı temel “Büyük davamız en uygar ve en refaha kavuşmuş millet olarak varlığımızı yükseltmektir.” Şeklinde ifade edilmiştir. 3- Tanzimat döneminden itibaren gerçekleştirilen yeniliklerle Atatürk ilke ve inkılapları çağdaşlaşma ve uygarlaşmanın “ siyasal sosyal kültürel ve ekonomik yönlerini” kapsadığını söyleyebiliriz.
sayfa 34
ANLAMA YORUMLAMA
1)HAK,ÖZGÜRLÜK EŞİTLİK BATILILAŞMA KANUN - BATILI AVRUPA DEVLETLERİ
2)makale deneme ..gibi öğretici metinler bilgi vermek için yazıldığından dolayı halk aydınlanır
SAYFA 34
3.SORU a) tanzimat dönemi öğretici metinler *makale fıkra tenkit vb... *siyasi milli sosyal eşitlik hak hukuk *türkçe daha sade ve akıcı *bireysellik ve toplum ön planda *gazete *halka hitap ediyor
b)içerik ve işlenen konular yenidir. c)tanzimat edebiyatının en büyük özelliği doğduda yaşayıp batılı düşünmüşlerdir tezatlık vardır ç)eskiden amaç taklit etmek değil ilerlemekti.ama şimdiki tam tersi ilerlemek yerine taklit etmek
4) çağdaşlaşma hareketli bir kavramdır
sayfa 35
Ölçme ve Değerlendirme
1)d d y 2)a 3)doğu-batı 4)c 5)her an çağdaşlaşma olması gerekir
1- Kafiye redif vs. eklemek uzun sürecek o yüzden bu soruyu size bırakıyorum. 2- Terkibent devrin söyleyiş tarzından çok farklıdır. Şiirin şekli ve dili tamamen eski şiir geleneğiyle ilgilidir. Tanzimat dönemi sanatçıları halkı eğitmek istedikleri için genel olarak halkın anlayacağı kelime ve ifadelere yer verirler. Bu şiirde şair tümüyle süslü ve sanatlı şiir dilini kullanmıştır. 3- Birimler birbirine beyitlerle bağlanmışlardır. Bu birimler bir araya gelerek şiirin temasını oluşturmaktadır. Şiirin bütün beyitlerinde neredeyse birbirine yakın anlamlar işlenmiştir. Sadece şiirin son dizesinde dünyayı anlamanın akılla olmayacağını belirterek tezatlık oluşturulmuştur. 2. Etkinlik: Ziya Paşa’nın Terkibibenti: Şiirin birimleri beyittir. Kafiye ve redifler vardır. Bu birimler birleşerek temayı ortaya çıkarır.
Terkibibentin Yapısal Özellikleri:
a) bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir. b) Her bent, sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur. c) Bent sayısı 5-10 arasındadır d) Genellikle talihten şikayet, dini, tasavvufi ve felsefi konular işlenmiştir. Bu yapısal özellikler divan şiirinin ana damarıdır. Yukarıda ki eserlerde bu özellikleri yapılarında barındırmaktadırlar. 4- 9. Beyit hariç diğer beyitler bir şekilde sosyal yapı ve tarihi değerler ile ilişkilidir. 5- Tema: bu dünyanın insanları sınamak için yaratılmış olduğu ve akılla bu dünyanın tam anlamıyla kavranamayacağıdır. Şiirin yazıldığı dönemde bazı şairler iki arada bir derede kalmışlardır. Eski ile yeni çatışması içine düşmüşlerdir. Bu yüzden bazı şairler hak adalet hürriyet gibi kavramlar üzerine şiir yazarken, bazıları da bu şekilde felsefi konularda şiirler yazarak eski geleneği devam ettirmeye çalışmışlardır. 6- Ziya Paşa terkibibentinde tasavvufi bir konuyu işlemiştir. Bu dünyanın insanı sınamak için yaratıldığını, ve insanın sadece kalbiyle anlayabileceğini belirtmiştir. Bağdatlı Ruhi ise aşk temasını işlemiştir. Bu yüzden iki eser arasında büyük farklılıklar vardır. 7- Ziya Paşanın terkibibentinin teması günümüzde de geçerli olabilir. Şair aklı kullanarak bu dünyanın anlaşılamayacağını belirtmiştir. Bu kuram günümüzde de geçerlidir. Akıl bazı şeyleri kavrayabilir. Bu yüzden akıl günümüzde ne kadar önemli görünse de kalple birleşmeden pek bir anlam ifade etmez. 8- ilk beyitte insanların birbirlerini kıskanmalarından bahsedilmiştir. Cahil insanlar yarasaya benzetilmiş ve bu kişilerin bilgili ve olgun kişileri kıskandıkları söylenmiştir. Akıllı insanlar ise ışığa benzetilerek bu kişilerin çevrelerini aydınlattıkları belirtilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devletinde cahil insanlar önemli yerleri işgal ettikleri için yazar devlet büyüklerine atıfta bulunmuştur. İkinci beyitte akıl iyi ile kötüyü tartan bir teraziye benzetilmiştir. Beyin şeklen de vücudun en ufak organlarından olmasına rağmen yaptığı iş boyutuyla tamamıyla ters orantılıdır. İnsan dünyayı aklıyla kavrar o olmadan ceza ve mükafat sisteminin tamamen dışında kalır şair dünyayı anlamanın ne kadar zor olduğunu belirtmek için anlamı terazide tartılamayacak kadar ağır bir varlık gibi düşünerek somutlaştırmıştır. İnsan dünyayı akılla kavramaya çalışırken bile dünyanın kavranamayacağını anlatarak beyitin anlamını tasavvufi yoruma açık hale getirmiştir. 3.Etkinlik:• Ziya Paşanın metni tasavvufi ve felsefi bir anlama sahiptir Bağdatlı ruhinin metni daha çok aşk konusuyla ilgilidir. • İki metinde de kafiye redif söz sanatları gibi ahenk unsurları görülmektedir. • İki metnin de nazım birimleri aynıdır • İki metinde devrin zihniyetini yansıtan ifadelere rastlanılmaktadır.
2. Grup•
Sadullah paşanın manzumesi zihniyet bakımından bu metinlerden çok farklıdır. • Bu manzume batı zihniyetinin değerlerini yüceltmek eskinin düşünce sisteminin çarpıklıklarını ortaya çıkarmak için yazılmıştır. • Diğer metinler, eskiyi, eskinin dünya ve aşk anlayışlarını yansıtmaktadır. • Ziya Paşa dünyanın gidişatıyla ilgili kötümser Sadullah Paşa iyimserdir. 9- Ziya Paşanın terkibibenti hayatın muammasını tezadını ortaya koyar. Şair dünyayı anlamak için kendince bir sürü yorum yapar onun bu yorumları kendisini rahata ulaştırmaz. Şair dünyanın bu kötü durumu karşısında şaşkın bir halde değer verdiği aklında işe yaramayacağını fark ederek varlıkları inceleyen ona hayret eden bir aciziyette kendini konumlkandırmıştır. 10- Ziya paşa hakkında gerekli olan bilgi internet ortamında zaten mevcuttur.
Sayfa 35
1.Etkinlik:
Tanzimat Edebiyatında genellikle Kaside nazım biçimi kullanılmıştır. Kasidenin özellikleri: - Klasik Türk Edebiyatı nazım biçimidir. - Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılırlar. - Aruz ölçüsüyle yazılır. - Nazım birimi beyittir. - En az 31 en fazla 99 beyitten oluşur. - Altı bölümden oluşur. - Kafiye düzeni: aa ba ca şeklindedir.
2.Etkinlik:
17. ve 18. Yüzyıllarda Avrupada sanat felsefe ve siyaset alanında devrimci gelişmelere yol açan düşünce akımıdır. Aydınlanma, insanın kendi aklı ve deneyimleri ile geleneksel görüşler ve ön yargılardan kurtulmak ve akla dayanarak, dünyayı kavramak düzenlemeye çalışmaktır. Bu anlamda Aydınlanma Çağı insan aklının bağımsız olması gerektiği düşüncesine dayanır. Öyleyse benimsenmesi gereken tavır inanmak değil, bilmek olmalıdır. Bu genel belirlemeden anlaşıldığı üzere, burada sorgulanmak istenen insan varlığının anlamı ve bu Dünya'daki yeridir. Nitekim Aydınlanma'nın gelenekselleşmiş bir tanımını veren Kant'a göre Aydınlanma, insanın kendi kusurları sonucu düşmüş olduğu olumsuz durumdan, yine kendi aklını kullanmak suretiyle çıkma çabasıdır. Gerçekte insan içinde bulunduğu olumsuz duruma aklın kendisi yüzünden değil, ama onu gerektiği gibi kullanmayı bilmemesi yüzünden düşmüştür. Bu yönüyle Aydınlanma'nın, Ortaçağ düşüncesine ve yaşam anlayışına karşıt bir dünya görüşü olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Aydınlanma'nın temel özelliklerinden birisi de, doğa ile akıl arasında bir uygunluk olduğunu ve akılsal yapıda olan bu doğayı aklın rahatlıkla kavrayabileceğidir. a. Doğa ve Bilgi Felsefesi Bu dönemde bilginin doğasına ilişkin tartışmalar yoğunlaşmış ve Tümevarım Yöntemi Hume tarafından sorgulanmıştır. Fransız ansiklopedistlerinden D'Alembert ve Diderot gibi araştırmacılar Rönesans'tan bu yana üretilen yeni bilimsel bilgi birikimini, Ansiklopedi adlı yapıtta bir araya getirmeye çalışmışlardır. b. Matematik Bu dönemde Euler ve Lagrange integral ve diferansiyel hesabına ilişkin on yedinci yüzyılda başlayan çalışmaları sürdürmüş ve bu çalışmaların gök mekaniğine uygulanması sonucunda fizik ve astronomi alanlarında büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir. Mesela Lagrange, Üç Cisim Problemi'nin ilk özel çözümlerini vermiştir. Leonardo da Vinci Rönesans'ın habercilerinin başında gelen Leonardo da Vinci (1452-1519) sistematik bir eğitim görmemiş olmasına karşın, bilgi dağarcığını iyi geliştirmiş ve bilim ve teknolojiye önemli katkılarda bulunmuş ansiklopedik nitelikte bir bilim adamıdır. Leonardo, öncelikle bir ressam olarak ad yapmıştır; onun muhteşem yapıtları bazı kiliselerin duvarlarını; günümüzdeki önemli müzeleri süslemektedir. Ancak resim çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için bir seri anatomi ve perspektif çalışmaları yapmak ihtiyacını hissetmiştir. Bu çalışmalardan perspektifle ilgili olanını Leon Battista Alberti ve Pietro della Francesco gibi devrinin matematikçileriyle birlikte yürütmüştür. Bunlardan Francesco matematiğin yanı sıra resimle de ilgilenmiştir. Diğer yandan Leonardo, yapı bilgisine gereksinme duymuş ve başta insan yapısı olmak üzere bazı canlı yapıları kapsayan bir anatomi çalışması yürütmüştür. Bu çalışmalarında enjeksiyon tekniğini uygulayarak, yani dokular arasına kısa zamanda donan bir maddeyi zerk ederek, yapıyı tespit edip, onu en ince ayrıntısına kadar, en doğru şekilde belirlemeye çalışmıştır. Bu gayretleri sonucunda, özellikle kalp, mide, muhtelif damarlar ve kasların yapısını günümüze uygun olarak belirlemeyi başarmıştır. Kalbin kapakçıkları ve hareketi üzerinde dikkatini yoğunlaştırarak, kalbin adeta bir tulumba şeklinde çalıştığını belirtmiştir. Leonardo anatomi çalışmalarını karşılaştırmalı olarak yürütmüş, insanın anatomik yapısı ile muhtelif hayvanların anatomik yapılarını karşılaştırmıştır. Bunlardan biri de atların bacak ve ayak kemikleri ile insanınki arasında yaptığı ilginç ve günümüzde de doğru olarak kabul edilen karşılaştırmasıdır. Teknoloji ile ilgili olarak bazı projeler geliştiren Leonardo, kuşların kanat ve kas yapısından hareketle, insanların da belli bir düzenek sayesinde uçabileceği anlayışını geliştirmiş ve bu yolda bazı araştırmalar yapmıştır. Aynı şekilde balıklar gibi, insanların da denizin altında yaşayabileceğini varsayan Leonardo'nun ilk denizaltı projelerini geliştirdiği görülmektedir. Leonardo bir ressam, bir bilim adamı ve bir mühendistir; ancak o günlerde yaygın olarak kabul gören hümanizm görüşünü de desteklemiş ve klasik Yunan düşünürlerinin ve yazarlarının yeniden incelenmesi ve benimsenmesi gerektiğini hararetle savunmuştur. Ona göre bilim adamları tıpkı Aristoteles ve Platon gibi, kendi düşüncelerini hiçbir etki altında kalmadan geliştirmeli ve savunmalıdır. On altıncı yüzyıl bilimlerde otoritelerin yıkıldığı bir dönemdir; astronomide Batlamyus sistemi yıkılırken, tıpta Galen otoritesi son bulmuştur. c. Astronomi Yakın dönem astronomi çalışmalarının genellikle üç alanda yoğunlaştığı görülmektedir: 1. Özellikle Herchell ve Halley'in yapmış oldukları gözlemler sonucunda Güneş sistemine ilişkin gözlemsel veriler artmıştır. 2. Astronominin kuramsal yönünü oluşturan ve elde edilen gözlemsel verileri değerlendirerek gökcisimlerinin hareketlerinin matematiksel açıklamasını veren dinamik astronomi gelişmiştir. Mesela Laplace, Güneş sistemindeki bütün gezegenlerin hareketlerinin matematiksel olarak gösterilebileceğini öne sürmüştür. 3. Fizik ve kimya alanlarında yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda yıldızların yapısını inceleyen astrofizik ve evrenin yapısını inceleyen kozmoloji gibi yeni bilim alanları ortaya çıkmıştır. Özellikle astrofizikte Frounhofer ve Kirchoff'un, kozmolojide ise Kant ve Laplace'ın yapmış olduğu araştırmalar çığır açıcı niteliktedir. d. Fizik Bu dönemdeki fizik araştırmalarının özellikle elektrik konusunda yoğunlaştığı ve Gilbert ve Otto von Guericke'in ardından, Du Fay, Franklin, Cavendish, Coulomb, Galvani, Ampere ve Volta'nın çalışmaları sonucunda elektriğin bağımsız bir fizik dalı olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Ayrıca, ses, ışık, ısı ve enerjinin doğasını açıklamaya yönelik çalışmalar yoğunlaşmış ve bu fiziksel varlıklar arasındaki ilişkiler matematiksel olarak gösterilmiştir.
Dalton, kimyasal tepkimeleri açıklamak için Atom Kuramı'nı, Young ise ışığa ilişkin çağdaş Dalga Kuramı'nı geliştirmiştir. f. Biyoloji Bu dönemde doğa bilimlerinden botanik ve zooloji alanlarındaki çalışmalar gelişmiş ve özellikle Darwin'in dedesi Erasmus Darwin ve Lamarck'ın yapmış olduğu araştırmalar sonucunda, yeni bitki ve hayvan türlerinin oluşumunu açıklamaya yönelik Evrim Kuramı'nın temelleri atılmıştır. g. Coğrafya Bu dönemde on beşinci yüzyılda başlayan coğrafî keşifler, Cook 'un özellikle Antarktika ve Dünya'nın diğer bölgelerine yapmış olduğu gezilerle tamamlanmıştır. h. Teknik Bu dönemde Sanayi Devrimi'nin temelleri atılmış ve bu sayede üretime makinalar hakim olmaya başlamıştır. Deniz ve kara araçlarının yanı sıra, hava araçları da geliştirilmiştir. Montgolfier Kardeşler'in bu alandaki çalışmaları sonucunda havacılığa ve uzay çalışmalarına giden yol açılmıştır. Kimyanın gelişmesine bağlı olarak madencilik ve metalürji sanayi de ilerlemiş ve üretim biçimi ve buna bağlı olarak ürün verimi köklü bir değişim geçirmiştir. Ayrıca tarımda da sanayileşme sürecine girilmiştir.
3 Etkinlik
Klasisizm:- Akıl sağduyu gerçek tabiat temeline dayanır. - Ferdi değil evrenseldir - Eski yunan ve Latin sanatkarlarını eserlerini örnek alır - Kuralcıdır, kurallara bağlıdır - Zevk vererek eğitmeyi amaçlar yüce değerlere ulaştırmak erdemli ahlaklı olmak - Eserlerde bütünlük ve mükemmellik aranır - Milli bir dil kullanılır. Bu dil seçkin kişilerin kullandığı dildir. - Konudan çok konunun işlenişine önem verilir. - Yalnız seçkin olgun kişiler ele alınır. - İnsan dışındaki her şey ihmal edilmiştir. Romantizm:- Romantizm hürriyetçidir, kural tanımaz, her türlü doğmatik düşünceye karşıdır - Ferdidir. İnsanı aklı ve duygularıyla bir bütün olarak görür, insanı yüceltir. - Akıldan çok hayal duguları ön plana çıkar - Melankoli, hüzün ve kötümserlik hakimdir. - Liriktir, duygusaldır. - Tabiata yönelme, tabiat tasvirleri önemli yer tutar. - Milli ve mahalli değerleri evrenselden üstün tutar. - Tasvire geniş yer verirler - Dünlük herkesin konuştuğu bir dil kullanmak önemlidir, suni ve süslü anlatıma karşıdırlar. - Sanatçılar eserlerde kendi kişiliklerini gizlemezler. - Klasisizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
4. Etkinlik:
Namık Kemal Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu, ünlü yazar ve şairdir. Özellikle "İntibah" isimli romanı ve "Vatan, Yahut Silistre" isimli tiyatro oyunu ile tanınır. Asıl adı Mehmed Kemal'dir. 1888'de mutasarrıflıkla sürgüne gönderildiği Sakız Adası'nda vefat etmiş, Türk Edebiyatında öncü niteliği bulunan şair ve tiyatro yazarıdır. "Vatan şairi" olarak da anılır
Yaşamı Namık adını ona şair Eşref Paşa vermiştir. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Bey'dir. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşa'nın yanında, Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşlarında İstanbul'a babasının yanına döndü. 1863'te Babıali Tercüme Odası'na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865'te kurulan ve daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın sonucu 1867'de kapatıldı. Namık Kemal, İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçtı. Bir süre sonra Londra'ya geçerek M. Fazıl Paşa'nın parasal desteğiyle Ali Suavi'nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. Ama Ali Suavi'yle anlaşamaması üzerine Muhbir'den ayrıldı. 1868'de gene M. Fazıl Paşa'nın desteğiyle Hürriyet adı altında başka bir gazete çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar sonucu, Avrupa'da desteksiz kalınca, 1870'te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın çağrısı üzerine İstanbul'a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872'de İbret gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete hükümetçe dört ay süreyle kapatıldı. Namık Kemal gene İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı Vatan Yahut Silistire oyunu, 1873'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde halkı coşturup olaylara neden oldu. Bu haberi İbret gazetesinin yazması üzerine o sırada İstanbul'a dönmüş olan Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa'ya sürgüne gönderildi. 1876'da I. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi'yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adası'na sürüldü. 1879'da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884'te Rodos, 1887'de Sakız Adası'na gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Gelibolu'da Bolayır'da gömüldü.
Edebi kişiliği
Namık Kemal ilk şiirlerini çocuk denecek yaşlarda yazmaya başlamıştır. İstanbul'a geldikten sonra eski ve yeni kuşaktan şairlerin bir araya gelerek kurdukları Encümen-i Şuârâ'ya ve kimi Divan şairlerine nazireler yazmıştır. Şinasi'yle tanışıncaya değin, şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür. Bu dönemde özellikle Yenişehirli Avni, Leskofçalı Galib gibi şairlerden etkilenmiştir. Şinasi'yle tanışmasından sonra şiirlerindeki içerik de değişmiştir. Günlük konuşma dilinden alıntıların yanı sıra, o zamana değin geleneksel Türk şiirinde görülmemiş olan "hürriyet kavgası", "esaret zinciri", "vatan", "kalb-i millet" gibi yepyeni kavramlarla birlikte, doğrudan doğruya düşüncenin aktarılmasını amaçlayan bir tür "manzum nesir" oluşturmuştur. Bosna-Hersek Savaşları, 93 Harbi gibi olayların yarattığı sonuçlar, onun yazdığı vatan şiirlerini etkilemiştir. Bu şiirlerin en tanınmışları arasında "Vâveyla", "Vatan Mersiyesi", "Vatan Şarkısı" ve "Hürriyet Kasidesi" yer alır. Namık Kemal şiirleriyle şiir tekniğine büyük bir katkıda bulunmuş sayılmazsa da o günler için alışılmamış diri bir sesle konuşmuş olması ve yapıtlarına kattığı yeni kavramlarla Türk şiirini Divan şiirinin edilgen edasından kurtarmıştır. Bütün bu nitelikler onun Vatan Şairi olarak anılmasına yol açmıştır. Tiyatro türüne özellikle önem veren Namık Kemal, altı oyun yazmıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistire yalnız ülke için değil, Avrupa'da da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir. Magosa'dayken yazdığı Gülnihal'de baskıya ve zulme karşı duyduğu tepkiyi dramatik bir biçimde dile getirmiştir. Oyunun sahnelenmesinde pek çok bölüm sansür tarafından çıkarılmıştır. Namık Kemal yine Magosa'da yazdığı Akif Bey'de, yurtsever bir deniz subayının göreve koştuğu sırada karısının kendisine bağlılık göstermeyişini anlatırken, ahlaksal bir yorum da getirir. Zavallı Çocuk'ta görücü yoluyla evlenmeye karşı çıkar. On beş per****k Celaleddin Harzemşah, Namık Kemal'in en beğendiği yapıtı olarak bilinir. Oyun, Moğollar'a karşı İslam dünyasını koruyan Celaleddin Harzemşah'ın kişiliği çevresinde gelişir. Bu eserde Namık Kemal, İslam birliği düşüncesini kapsamlı bir biçimde sergilemiştir. Namık Kemal'in ilk romanı olan "İntibah" 1876'da yayımlanmıştır. Ruhsal çözümlemelerinin, bir olayı toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında bir başlangıç sayılabilir. Eleştirmenler Namık Kemal'in bu romanda yüksek bir edebi düzey tutturamadığı görüşünde birleşirler. Dört yıl sonra yayımladığı "Cezmi", tarihsel bir romandır. Kırım Şehzadesi Adil Giray'ın yaşadığı aşk ve Cezmi'nin onu kurtarmak isterken geçirdiği serüvenlerle gelişen romanda, Namık Kemal'in tam anlamıyla Avrupa Romantizmi'nin etkisinde olduğu izlenir. Namık Kemal'in yaşamı boyunca ilgi duyduğu alanlardan birisi de tarihtir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş ve yükseliş dönemlerini anlattığı Devr-i İstila yayımlandığında büyük ilgi görmüştür. 1872'de çıkan Evrak-ı Parişan'da, Selahaddin Eyyubi, Fatih gibi tarihi kişilikleri, Barika-i Zafer'de İstanbul'un alınışını anlatır. Ahmed Nâfiz takma adıyla yayımladığı Silistire Muhasarası ve Kanije, yine Osmanlı tarihine ilişkin kahramanlık olaylarını ele alan kitaplardır. Namık Kemal'in, tarih konusunda en kapsamlı çalışması olan Osmanlı Tarihi'nde, Hammer'in etkisinde kaldığı, yapıtın bilimsel olmaktan çok, eğitici değer taşıdığı konusunda görüşler ileri sürülmüştür. Yarım kalan bu yapıtın ilk basımı II. Abdülhamid tarafından yasaklanmıştır. 1975'te yayımlanan Büyük İslam Tarihi adlı yapıtındaysa Namık Kemal, İbn Haldun, İbn Rüşd gibi yazarlardan yararlanmış olduğunu belirtmiştir. Namık Kemal romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi, edebiyat eleştirisini de Türkiye'ye ilk getiren kişilerden biri olmuştur. En önemli eleştiri eserleri Tahrib-i Harâbât ile Takip'dir. Eleştirilerinde canlı, dolaysız bir üslup kullanmıştır. Tahrib-i Harâbât, Ziya Paşa'nın Harâbât adlı güldestesine karşı yazılmış sert bir eleştiri niteliğindedir. Takip de yine aynı güldestenin ikinci cildini eleştirir. Mukaddeme-i Celal eleştirisinde Namık Kemal, Batı edebiyatı ile Doğu edebiyatını karşılaştırmış, tiyatro, roman türleri üstünde durmuştur. Namık Kemal gazeteci olarak da Türk kültürü içinde önemli bir yer alır. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazmıştır. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadardır. Bunlarda düzyazıdaki üstün yeteneğini ortaya koyduğu ve çok etkili bir üslup oluşturduğu kabul edilir.
Siyasi görüşleri
1868 yılında Hürriyet adlı gazetede yayınlanan bir makalesinde Namık Kemal İslam'ın başlangıç dönemlerinde bir çeşit cumhuriyet olduğunu ve eğer halkın egemenliği ilkesi kabul edilirse, kimsenin bir cumhuriyet yönetimi kurulmasına karşı gelme hakkı olmayacağını yazmıştı. [1]
Sanatsal özellikleri
* Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamıdır. * ”Toplum için sanat” anlayışı benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. * Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. * Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. * Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. * Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda ürünler vermiştir. * Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış; klasizmin ve romantizmin etkisinde kalmıştır. * Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. * Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır. * Tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir.
Ziya Paşa
Hayatı1825'te İstanbul'da doğdu. Galata Gümrüğü'nde katiplik yapan Erzurum'un İspir ilçesinden Ferideddin Efendi'nin oğludur. Bayezit Rüşdiyesi'ni bitirdi. Özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi. Bir süre Sadaret Mektub-i Kalemi'nde çalıştı. 1855'te Mustafa Raşid Paşa aracılığıyla sarayda Mabeyn Katipliği'ne atandı. Bu sırada Fransızca öğrendi. Ali Paşa sadrazam olunca saraydan uzaklaştırıldı. 1861'de Kıbrıs, 1863'te Amasya Mutasarrıfı ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye üyesi oldu. 1865'te Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne katıldı. Yeniden Kıbrıs'a atanınca 1867'de Namık Kemal ile birlikte Londra'ya kaçtı. Birlikte Yeni Osmanlılar'ın yayın organı olan Hürriyet gazetesini yayınladılar. Namık Kemal'in ayrılmasından sonra gazetenin sorumluluğunu üstlendi. 1870'te Cenevre'ye gitti. Ali Paşa'nın ölümünden sonra 1871'de İstanbul'a döndü. 1872-1876 arasında Şurayı Devlet üyeliği ve maarif müsteşarlığı yaptı. Anayasayı hazırlayan Kanun-i Esasi adlı kurumda görevlendirildi. 1'inci Meşrutiyet'in ilanından sonra 1877'de vezir rütbesiyle önce Suriye Valiliği'ne ardından Adana Valiliği'ne atandı. 17 Mayıs 1880'de Adana'da yaşamını yitirdi.Paris'te bulunduğu yıllarda çeviriler de yapmıştır. Ziya Paşa, Namık Kemal ve Şinasi'yle birlikte, Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketinin etkisinde gelişen Batılılaşma Dönemi Türk edebiyatının ilk aşamasını oluşturan üç yazardan biridir. Padişaha ve Reşid Paşa'ya kasideler yazmıştır. 1859'da yazdığı "Tercî-i Bend" şiiriyle tanınmıştır. Hece ile yazılmış birkaç şarkısı dışında, Divan şiiri geleneğine bağlı kalmıştır.
Eserlerinin Özellikleri
Eserlerinde 2. Abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savundu. Batılılaşma yanlısı, yenilikçi Tanzimat Edebiyatı'nın öncüleri arasında yer aldı. Namık Kemal ve Şinasi ile birlikte yeni Türk edebiyatının temellerini attı. Türk edebiyatının kendi geleneğine sahip çıkmasını istedi, şiir ve yazı dilinin halkın dili olması gerektiğini savundu. Şiirlerinde divan şiir biçimlerini kullandı ama içerikte hak, adalet, uygarlık, hürriyet gibi temaları işledi. "Terci-i Bend" ve "Terkîb-i Bend" isimli iki şiirinde ise insanın yargısı ve gerçeği kavramanın olanaksızlığı, Tanrı'nın mutlak egemenliği gibi metafizik konular üzerinde durdu. 1874-1875'te Arap, Fars ve Türk şairlerin şiirlerini "Harabat" adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı.
Abdülhak Hamit Tarhan
Tanzimat döneminde batı tesirlerini Türk şiirine sokan şair, tiyatro yazarı ve diplomat. 5 Şubat 1851’de İstanbul’da doğdu. Babası, dedesi ve soyu ilim aleminde isim yapmış şahsiyetlerdi. Dedesi Abdülhak Molla, İkinci Mahmud ile Abdülmecid Hanın hekimliğini yapmış, şiir ve tarihle uğraşmıştı. Babası Hayrullah Efendi ise, meşhur bir tarihçi ve diplomattı. Abdülhak Hamid ilk tahsiline Evliya Hoca, Behaeddin ve Hoca Tahsin Efendi gibi özel hocaların huzurunda başladı. Özellikle Hoca Tahsin Efendinin Abdülhak Hamid üzerindeki etkisi büyüktür Daha sonra Bebek Köşk Kapısındaki mahalle mektebi ile Rumelihisar Rüşdiyesine kısa süre devam etti. Ailesi tarafından Paris’te eğitim yapması uygun görülünce ağabeyi Nasuhi Bey ile 1863 Ağustosunda Paris’e gitti. Orada özel bir koleje başladı. Kısa zamanda Fransızcasını ilerletti. 1,5 sene tahsilden sonra, yanlarına gelen babası ile İstanbul’a döndü. İstanbul’da Fransız mektebine başladı ve Fransızcasını ilerletmek için Babı ali’de tercüme odasına girdi. On dört yaşlarındayken, Tahran büyükelçiliğine tayin edilen babasıyla birlikte İran’a gitti ve 1,5 sene özel olarak Farsça dersleri aldı. Babasının 1867’de vefatı üzerine İstanbul’a döndü. İstanbul’a döndükten sonra, önce Maliye mektubi, daha sonra sadaret kaleminde vazife yapan Abdülhak Hamid, buralarda Ebüzziya Tevfik ve Recaizade Mahmud Ekrem'le tanıştı. Sami Paşa’dan Hafız Divanı’nı okudu. Bu arada Tahran hatıralarını anlatan Macera-yı Aşk adlı ilk eserini yazdı ve meşhur Makber mersiyesini yazmasına sebeb olan Fatma Hanımla evlendi. 1876 senesinde hariciye mesleğini seçen Abdülhak Hamid Paris Sefareti ikinci katibliğine tayin edildi ve iki buçuk sene vazife yaptı. Bu arada Fransız edebiyatını yakından tanıma fırsatını buldu. Paris dönüşü bir süre açıkta kalan Abdülhak Hamid, 1881’de Poti, 1882’de Golos, bir sene sonra da Bombay başşehbenderliklerine tayin edildi. Bombay’da üç sene kaldı. Eşi Fatma Hanımın rahatsızlığının artması üzerine, İstanbul’a dönmek için yola çıktı ise de, Fatma Hanım Beyrut’ta vefat etti. Abdülhak Hamid Bombay dönüşünde Londra elçiliği başkatipliğine tayin edildi. Fakat Zeynep isimli manzum piyesi yüzünden vazifeden alındı. Bir süre boşta gezdikten sonra edebiyatla uğraşmayacağına söz vermesi üzerine, tekrar Londra’daki eski görevine gönderildi. Bu gidişinde İngiliz olan Nelly Hanım ile evlendi. 1895 senesinde Lahey büyükelçiliğine iki sene sonra tekrar Londra elçiliği müsteşarlığına tayin edildi. Hanımının rahatsızlanması üzerine, 1900’de İstanbul’a dönen Abdülhak Hamid, 1906’ya kadar İstanbul’da kaldı. 1906’da Brüksel büyükelçiliğine tayin edildi. 1911’de hanımı Nelly’nin ölümü üzerine Belçikalı Lüsyen Lucienne Hanım ile evlendi. Balkan savaşları sırasında kabine tarafından azledilince İstanbul’a döndü. Maarif nezareti teklif edildi ise de kabul etmedi. Bir süre açıkta kaldıktan sonra ayan üyeliğinde bulundu. Mütareke yıllarında Viyana’ya gitti. Burada sıkıntılı günler geçirdi. Cumhuriyetin ilanından sonra anavatana döndü. 1928 senesinde İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar mebus olarak kaldı. Kendisine vatana üstün hizmet fonundan maaş bağlandı. Ayrıca belediye de, dayalı döşeli bir apartman dairesi verdi. 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü. Mezarı Zincirlikuyu’dadır. Abdülhak Hamid, Tanzimat sonrası bütün edebi ve siyasi devirleri yaşamış bir şairdir. Tanzimatı, meşrutiyetleri ve cumhuriyeti görmüştür. Bu devirlerdeki Tanzimat, Servet-i Fünun, Edebiyat-ı Cedide, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet devri edebiyatlarını yakından tanıdı. Ayrıca uzun seneler doğuda ve batıda diplomat olarak bulunması her iki edebiyatı tanımasına sebep oldu. Bu sebeple Türk şiirine batıdan yeni konular, serbest düşünce ve şekiller getirdi. İlk başlarda Tanzimat ekolünün tesirinde kalmış sonra batıyı tanıyınca, klasik edebiyattan ayrılarak batı tekniği ile eser vermiştir. Edebiyatımızın yeni bir çehre kazanmasında Recaizade Ekrem daha çok teorik yönünü işlerken, Hamid yazdıklarıyla bunu uygulamıştır. Eserlerinde batı edebiyatından bilhassa Shakespeare ve Victor Hugo’nun tesirleri açıkça görülür. Şiirlerindeki başlıca konu romantik ve felsefi düşünceler, ölüm duyguları ve insan kaderi hakkındadır. Şiirlerinde pekçok yabancı kelime vardır. Batı yazarlarından etkilenerek yazdığı dramalar Türk tiyatrosuna felsefi düşünceyi sokmuştur. Kendisine son zamanlarda Şair-i azam (en büyük şair) ünvanı verilmiştir.
ESERLERİ Abdülhak Hamid’in eserleri iki grupta toplanmaktadır: Şiirleri: Makber, **ü (1885), ***** (1885), Bala’dan Bir Ses (1911), Validem (1913), Yadigar-ı Harb (1913), İlham-ı Vatan (1918), Tayflar Geçidi (1919), Garam (1919), Yabancı Dostlar (1924). Tiyatroları: Hamid’in tiyatroları mensur ve manzum olmak üzere iki kısımdır. Mensur tiyatroları: Macera-ı Aşk (1873), Sabrü Sebat (1875), İçli Kız (1875), Duhter-i Hindu (1876), Tarık yahut Endülüs’ün Fethi (1879), İbn-i Musa (1880), Finten (1898). Manzum tiyatroları: Nesteren (1878), Tezer (1880), Eşber (1880), Sardanapal (1908), Liberte (1913).
Sayfa 36 Hazırlık Çalışmaları 1) Kaside: a. Klasik Türk Edebiyatı nazım biçimidir. b. Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılırlar c. Aruz ölçüsüyle yazılmıştır. d. Nazım birimi beyittir e. En az 31 en fazla 99 beyitten oluşur. f. Altı bölümden oluşur g. Kafiye düzeni aa ba ca da şeklindedir 2) Hayır olamaz. Çünkü bir insanın bilmediği bir şey hakkında bişeyler yazması imkansız gibi bişeydir. Robot teknolojileri 1960’lardan sonra geliştirilmeye başlandığı için robot şiiri kesinlikle 1870-1920 yıllarına ait olamaz. 3) Bu dönemin nasıl ortaya çıktığını hangi olayların etkili olduğundan bahsedere söze başlardım. Bu dönemde yazılan şiirlerden örnekler verir dönem şiirinin özelliklerini çıkarmaya çalışırdım.
SAYFA 38 1.Metin 1)a-)Her beytin ikinci dizesinin -etten sesleri ile bitmesi şiirin ahengini sağlayan unsurlardır. b-)Verilen kelimeler uzun ses değerine sahip kelimelerdir.Bu kelimelerin kısa ses gibi okunması şiirin ahenginin bozulmasına sebep olur.
2)a-)Hürriyet kasidesi ile Nef'i'nin kasidesi söyleyiş tarzı bakımından farklıdır.Çünkü Hürriyet kasidesinde hürriyet,Nef'i'nin kasidesinde ise Murat Han'ın övgüsü işlenmiştir.Temaların farklı olması söyleyiş tarzının da farklı olmasına sebep olmaktadır. b-)Nef'i'nin kasidesi dönemin kaside geleneği,devlet büyüklerini övme geleneği ve döneminde yapılan bahar eğlenceleri geleneğini yansıtmaktadır. Hürriyet kasidesi'nde Hürriyetten bahsedilmesi,dönemin yönetiminin eleştirilmesi ve nazım şekli aynı kalmakla birlikte kasidenin içeriğinin değiştirilmesi açısından dönemin edebi,siyasi ve sosyal özellikleriyle ilişkilidir.
3)a-)Yerlerinin değiştirilmesi şiirin akışını ve anlamını bozmamaktadır.Çünkü kasidede her birim kendi içinde anlamlıdır.Diğer birimlere sarkmadan anlam,aynı birim içinda başlar ve biter. b-)Anlamlı bir bütün haline getiren unsur ''Hürriyet'' temasıdır.
4)a-)Hürriyet kasidesi'nin Yapı Özellikleri -31 beyitten oluşmuştur. -aa/ba/ca....... şeklinde kafiye düzenine sahiptir. -Hürriyet teması işlenmiştir. -Aruz ölçüsüyle yazılmıştır. b-)Divan şiiri geleneğinin devam ettiğini,buna rağmen hürriyet gibi bir temanın işlenmesi nazım şeklinin içeriğinde bir yenilik yapıldığını göstermektedir.
5)Hürriyet kasidesi'ndeki''cihangirane bir devlet çıkardık bir aşiratten''ifadesi tarihi bir değeri,''mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez i anetten'',''çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı re'y-i ümmmetten''ifadeleri de sosyal değerleri göstermektedir.
SAYFA 40 ve 41
7-)a-)Hürriyet kasidesinin teması hürriyettir.Bu tema,divan şiirinde işlenen temalardan döneminin gerçekliği yönüyle farklıdır. b-)Namık Kemal'in divan şiirinden farklı olarak hürriyet temasını işlemesi,Tanzimat Dönemiyle birlikte ''birey'in'' ön plana çıktığını göstermektedir.
8-)Hürriyete doğru ve Hürriyet adlı şiirlerdeki hürriyet teması,şiirin bütününe yayılarak işlenmiştir.Hürriyet Kasidesi'nde ise,hürriyet teması birimler içinde işlenmiştir.
9-)''Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr u kıymetten'' dizesi bir atasözü olması dolayısıyla ''irsal-i mesel'' sanatı vardır. ''ittihad'' ve ''ihtilaf''sözcüklerinde zıt anlamlı olmalarından dolayı ''tezat''sanatı ''çıkar asar-rahmet ihtilaf-ı re'y-i ümmetten''dizesi Hz.Muhammed'e ait bir hadis olması dolayısıyla ''iktibas'' sanatı vardır.
10-)Yeni Kavram İmgeler;Hürriyet,Vatan-sevgili,Vatan yolunda toprak olmak,Gayret-cevher,Hamiyyet kanıyla yoğrulmak.
13-)Namık Kemal,edebiyat tarihlerinde de anıldığı gibi bir ''vatan şair''idir.Çünkü ömrünü bu uğurda harcamış,eserlerini ''vatan''merkezine oturtmuştur.
14-)a-)Namık Kemal,döneminin yenilik yanlısı ve ilerici şahsiyetlerinden birisidir.Günlük konuşma dilinden yaptığı alıntıların yanısıra,Türk şiirinde o zamana kadar görülmemiş hürriyet,esaret,vatan,kalb-i millet gibi kavram ve temaları kullanmıştır.Düz yazılarında etkili bir üslup kullanmıştır.
11.sınıf sayfa 42 ve 43 Terkbibent Cevapları
1- Kafiye redif vs. eklemek uzun sürecek o yüzden bu soruyu size bırakıyorum. 2- Terkibent devrin söyleyiş tarzından çok farklıdır. Şiirin şekli ve dili tamamen eski şiir geleneğiyle ilgilidir. Tanzimat dönemi sanatçıları halkı eğitmek istedikleri için genel olarak halkın anlayacağı kelime ve ifadelere yer verirler. Bu şiirde şair tümüyle süslü ve sanatlı şiir dilini kullanmıştır. 3- Birimler birbirine beyitlerle bağlanmışlardır. Bu birimler bir araya gelerek şiirin temasını oluşturmaktadır. Şiirin bütün beyitlerinde neredeyse birbirine yakın anlamlar işlenmiştir. Sadece şiirin son dizesinde dünyayı anlamanın akılla olmayacağını belirterek tezatlık oluşturulmuştur. 2. Etkinlik: Ziya Paşa’nın Terkibibenti: Şiirin birimleri beyittir. Kafiye ve redifler vardır. Bu birimler birleşerek temayı ortaya çıkarır.
Terkibibentin Yapısal Özellikleri: a) bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir. b) Her bent, sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur. c) Bent sayısı 5-10 arasındadır d) Genellikle talihten şikayet, dini, tasavvufi ve felsefi konular işlenmiştir. Bu yapısal özellikler divan şiirinin ana damarıdır. Yukarıda ki eserlerde bu özellikleri yapılarında barındırmaktadırlar. 4- 9. Beyit hariç diğer beyitler bir şekilde sosyal yapı ve tarihi değerler ile ilişkilidir. 5- dünyanın sırrının akıl ile çözülemeyeceği değil düşünmeyen fikir üretmeyen insanların aklını çalıştırmamasını kınıyor. tema ise bir aydının görevinin halkı bilinçlendirmesidir. 6- Ziya Paşa terkibibentinde tasavvufi bir konuyu işlemiştir. Bu dünyanın insanı sınamak için yaratıldığını, ve insanın sadece kalbiyle anlayabileceğini belirtmiştir. Bağdatlı Ruhi ise aşk temasını işlemiştir. Bu yüzden iki eser arasında büyük farklılıklar vardır. 7- Ziya Paşanın terkibibentinin teması günümüzde de geçerli olabilir. Şair aklı kullanarak bu dünyanın anlaşılamayacağını belirtmiştir. Bu kuram günümüzde de geçerlidir. Akıl bazı şeyleri kavrayabilir. Bu yüzden akıl günümüzde ne kadar önemli görünse de kalple birleşmeden pek bir anlam ifade etmez. 8- ilk beyitte insanların birbirlerini kıskanmalarından bahsedilmiştir. Cahil insanlar yarasaya benzetilmiş ve bu kişilerin bilgili ve olgun kişileri kıskandıkları söylenmiştir. Akıllı insanlar ise ışığa benzetilerek bu kişilerin çevrelerini aydınlattıkları belirtilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devletinde cahil insanlar önemli yerleri işgal ettikleri için yazar devlet büyüklerine atıfta bulunmuştur. İkinci beyitte akıl iyi ile kötüyü tartan bir teraziye benzetilmiştir. Beyin şeklen de vücudun en ufak organlarından olmasına rağmen yaptığı iş boyutuyla tamamıyla ters orantılıdır. İnsan dünyayı aklıyla kavrar o olmadan ceza ve mükafat sisteminin tamamen dışında kalır şair dünyayı anlamanın ne kadar zor olduğunu belirtmek için anlamı terazide tartılamayacak kadar ağır bir varlık gibi düşünerek somutlaştırmıştır. İnsan dünyayı akılla kavramaya çalışırken bile dünyanın kavranamayacağını anlatarak beyitin anlamını tasavvufi yoruma açık hale getirmiştir. 3.Etkinlik: • Ziya Paşanın metni tasavvufi ve felsefi bir anlama sahiptir Bağdatlı ruhinin metni daha çok aşk konusuyla ilgilidir. • İki metinde de kafiye redif söz sanatları gibi ahenk unsurları görülmektedir. • İki metnin de nazım birimleri aynıdır • İki metinde devrin zihniyetini yansıtan ifadelere rastlanılmaktadır. o 2. Grup • Sadullah paşanın manzumesi zihniyet bakımından bu metinlerden çok farklıdır. • Bu manzume batı zihniyetinin değerlerini yüceltmek eskinin düşünce sisteminin çarpıklıklarını ortaya çıkarmak için yazılmıştır. • Diğer metinler, eskiyi, eskinin dünya ve aşk anlayışlarını yansıtmaktadır. • Ziya Paşa dünyanın gidişatıyla ilgili kötümser Sadullah Paşa iyimserdir. 9- Ziya Paşanın terkibibenti hayatın muammasını tezadını ortaya koyar. Şair dünyayı anlamak için kendince bir sürü yorum yapar onun bu yorumları kendisini rahata ulaştırmaz. Şair dünyanın bu kötü durumu karşısında şaşkın bir halde değer verdiği aklında işe yaramayacağını fark ederek varlıkları inceleyen ona hayret eden bir aciziyette kendini konumlkandırmıştır. 10- Ziya paşa hakkında gerekli olan bilgi
sayfa 45 1.sorunun cvpı:ahenk kafiye redif ve ses olaylarıyla sağlanmaya çalışılmıştır.aliterasyon ve ses güzelliği aynı sessiz harflerin tekrarlanmasıyla meydana gelen ahenk unsurudur ve şiirde mevcuttur.ör;yürü her burc bin asr-ımücessemdir,mübasildir. dizesinde vardır ''r''lerden kaynaklıdır.ritim:şiirde ritimi sağlamak için aruz ölçüsü kullanılmıştır.ses değeri yüksek seslerde kullanılarak bu perçemlenmiştir. 2.sorunun cvpı:hürriyet kasidesi toplumsal bir gereklilik üzerine inşa edilmiştir.şiir şekil özellikleri bakımından eski geleneği kıramamıştır.bu kaside ise kişisel bir konu işlemiş ve tamamen eski düzenden kurtulup yeni düzende yazılmıştır.iki şiir arsında ki bu fark edebi bakış açısı olarak şairlerin anlatış biçimlerinin farklı olmasına neden olmuştur. 3.soru A)abdülhak hamitin şiirde konu bütünlüğü yoktur bu yüzden kıta çıkarırsak bozulur.dağlar şarkı söyle şiirinde ise konu bütünlüğü vardır herhangi bir dörtlük çıkarırsak şiiri bozmaz birimsel özellikler bakımından kürs-i istiğrak ta birimler aruz ölçüsü ile yazılmışve ağır bir dil kullanılmıştır.dağlar şarkı söylede ise hece ölçüsüyle yazılmış olup ve sade bir dil kullanılmıştır. B)bu şiirde birimler arsında geçiş görevini üstlenmiştir.bu da peşi sıra gelen birimlerde azda olsa anlam bütünlüğü varken bunun bozulmasına neden olmuştur.
SAYFA 46 4.)bu iki şiir yapı bakımından birbirine benzemektadir.her ikiside dörtlüklerden sonra beyitlerler kullanılarak birbirine bağlanmıştır kafiye şemaları ve ölçüleride aynıdır. 5)şair şiirde Allah inancından PEYGAMBER (S.A.V)sevgisinden ....ve birçok türk kültürünün parçası olan kutsal değerleri kullanmıştır.ayrıca toplumsal yaşayışı ve değer yargılarınıda birçok mısrada belirtmiştir. 6)bu üç şiirin temasında değişiklikler vardır.hepsi dönemlerinin zihniyetinden etkilenerek o zmnki kültürel değerlerden yola çıkılarak yazılmış eserlerdir.bu eserlerin hepsi bir gereği ve sevgiyi anlatırken kimisi soyut kimisi somut biçimde ele almıştır.
SAYFA 47 7)şiirde;doğadaki müthiş dengeden ve yüce yaratıcının varlığına gücüne ve birliğine delil olduğu vurgulanıyor. 8)varlık aslında tektir.mutlak ve gerçek olan yaratıcıdır.bizlerse gerçekliği yaşayan sanal bir yaşam bilincine sahibiz.biz yaşadığımızı manevi olarak hissederiz.nasıl 1 rakamı bir varlığı simgeliyorsaona sonsuzluğun içinde hiçbir tanım uymuyor ve bir hiçse insanın durumuda odur.çünkü;insanın ve varlığın kaynnağı olan Allahı'ın gücünün ve kudretinin bir sınırı yoktur. 9)bu şiir divan edebiyatının etkisini kaybettiği bir ortamda avrupadan gelen esintilerle yoğurulmuş bir sanat anlayışının içinden çıkmıştır.şiirde idealist düşünce sistemi ön plana çıkmıştır.bununla birlikte dinimizin geleneğinin etkiside şiirde hisseddirilmiştir. 10)kendi yorumun 11)şair,Allah inancını şeklen değil felsefi boyutla açıklamaya çalışmıştır.buda onun idealist bir bakış açısına sahip olduğunu göstermektedir.toplumu bilgilendirmeyede bir anlamda önm verilmiştir.
Sayfa 50 Hazırlık Çalışmaları
1- Roman anlatmaya bağlı edebi metinlerin en uzun türüdür. Romanda olay hikayeye göre daha detaylı anlatılır. Tasvirlere daha geniş yer verilir. Diğer edebi türlerde görülmeyecek kadar karakter yer alır. Her roman yazarından dolayısıyla yazarın yaşadığı dönemden izler taşır. Yazıldığı dönemin sorunlarını ele alır. Bu yüzden realist eserler olarak tanımlanabilirler. 2- Eğer bir roman yazacak olsam öncelikle hangi alanlarda uzman olduğumu tespit ederdim. Daha sonra güncel bir konu üzerine sağlam bir plan kurarak romanımı yazardım.
Sayfa 54 - 55 ...::: Sorular :::...
1- Soldan sağa; Dilber’in evden kaçması, soğuktan bayılması, yaşlı kadının evinde gözlerini açması, yaşlı kadının dilberi istemeye gitmesi, Mustafa efendi ve eşinin dilberi satmak istemesi, dilberin Mustafa Efendinin evinde geri götürülmesi, Dilberin Asaf Paşa’nın konağına satılması, Dilber’in Mısır’da ki evden kaçıp bindiği gemiden Nil’e atlayarak intihar etmesi. 2- Zengin bir aileden gelen yazar konaklarda yaşadığından buralarda ki yaşamı bilmektedir. Böylesi konaklarda yaşayan insanlarının hayatlarının detaylarını bilmektedir. Bildiklerini de romanına başarıyla yansıtmıştır diyebiliriz. Roman Tanzimat dönemi toplumunun yaşamından canlı kesitler sunmaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda yazarın yaşadığı dönemden etkilendiğini ve bunu eserine yansıttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 3- Bu romanda beni en çok etkileyen bölüm; Dilber’in eve döndükten sonra dayak yemesi ve aç bırakılmasıdır. Bu durum insanın yaşayabileceği en zor durumlardandır. 4- Resim aşağıda:
5- Sergüzeşt romanında mekan: a. Mustafa Efendi’nin Konağı b. Yaşlı kadının evi c. İkinci kez satıldığı ev olan Asaf Paşa Konağı d. Mısır’da ki konaklar vs. Romanda zaman kesin olarak bilinmemekle birlikte daha çok, gece gündüz gibi genel zaman aralıkları kullanılmıştır. 6- Metinde ki kişiler, zaman ve mekan bir araya gelerek romanın büyük olayının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Küçük olaylar bir araya gelerek büyük olayın oluşmasına vesile olmuşlardır. B) Sergüzeşt romanında kişi zaman ve mekan arasında uyumsuzluk yoktur. 7- Dilber Kafkasya’dan getirilmiş bir esir kızdır. Hürriyeti elinden alınmış bu masum kız Arap halayık Telavet tarafından sürekli dövülmektedir. Memleketini ve annesini özleyen dilber bir gece evden kaçmış yaşlı bir kadın tarafından baygın halde bulunmuştur. Yaşlı kadın acıyarak dilberi evine almıştır. Merhametli bir kadın olan bu yaşlı insan onu Mustafa Efendi’den satın alarak özgürlüğüne kavuşturmak ister. Ancak bu isteği geri çevrilir. Dilber tekrar eski evine getirilmiş sonra da birkaç kişiye daha satıldıktan sonra kendini Mısır’da bulmuştur.daha fazla esir hayatına dayanamayan kızcağız kendini Nil Nehrinin sularına bırakarak intihar etmiştir.
8- Tema: Esarettir. Sergüzeşt macera anlamına gelmektedir. Romanda da dilberin esir hayatından kurtulmak için verdiği mücadele ve yaşadığı maceralar anlatıldığından kelime anlamı ile tema arasında bir bağlantı olduğunu söyleyebiliriz. Çeşitli alternatifler her zaman vardır. Misalen: Kafkas Kızı, Çile, Dilber vs başlıklarda romana koyulabilir. 9- Romanda köle ticareti ve esir hayatı anlatılmaktadır. Bu durumu günümüzle eşleştirmeye çalışamayız çünkü günümüzde köle ticareti yok denecek kadar azdır.
1. Etkinlik: Eser realizm akımın etkisinde yazılmıştır. Kişiler olay olay örgüsü ve mekan realist özellikler gösterirken yer yer romantizm akımının özellikleri d görülmektedir.
10- Toplumu oluşturan en küçük birim aile olduğundan aileyi etkileyen her olay toplumu da etkiler. Bu yüzden eserlerde aile hayatı ön plandadır. 11- Anlatıcı İlahi bakış açısına sahiptir. 3. Tekil kişi ağzından anlatılmıştır. Anlatıcı Dilberin başından geçenleri kişilere müdahale etmeden tarafsız bir şekilde anlatmıştır. 12- Evet içerir. Yazar sosyal sorunların varlığını işaret ederek toplumu bu konuda bilinçlendirmek istemiştir. B) Tanzimat dönemi romancıları genellikle halka ders vermeyi amaçlamışlar. Toplum için sanat anlayışını benimsemişlerdir. 13- Sergüzeşt romanı için: dil daha sadedir, olağanüstü olaylar yoktur, halka hitap eden bir eserdir. Seciye yer verilmemiştir. (seci: düzyazıda kelimeler arasında ki kafiyeye verilen addır) 2. Etkinlik: Pas (burayı defterime yazmamışım, bir yerlerden bulabilirsem buraya eklerim.) 14- Sami Paşazade Sezai: a. Sanat toplum için anlayışını benimsemiştir. b. İyi bir hikaye yazarıdır. c. Yazdığı hikayelerde realizmin etkisi görülür. d. Romantizme uygun şiirler yazmıştır. e. Sade bir kullanmıştır f. Modern hikayenin kurucusudur. B) yazar konakta büyümüştür. Bu yüzden konak hayatını, buralarda çalışan insanlarla işverenler arasında ki bağı iyi bilmektedir. Burada da görüldüğü gibi yazar kendi deneyimlerini toplumu etkileyen bir olay üzerine kurgulayarak yazmıştır .
Sayfa 61 soru 1.a:Metnin olay örgüsü şu şekildedir. -Canan'ın satın alınması -Felatun Bey'in Polin'i ile birlikte olmaya başlaması -Canan'ın Rakım'a aşık olması -Rakım'ın Felatun ile karşılaşması -Jozefino'nun Rakım'ın evine gelmesi -Felatun'un mutasarrıf olması -Canan'ın iyileip evlenmesi -Rakım'ın Canan'la evlenmesi 1.b:Yazarın görüşlerini belirtmesi roman tekniği açısından büyük bir kusurdur.Yine yazarın bu tarz müdahaleleri okuyucuya eğitme amacı gütmesi,olay örgüsünü şekillendirmiş 2.uygundur.O dönemdeki mirasyedi tiplerin batılı yaşam tarzını benimseyip romandaki olaylarla karşılaşması uygun 3.Belirli davranışlar sergileyip çevreyi etkiliyor.Tiptir.
Karakter çözümleme tablosu Felatun bey mirasyedi Mirasyedi olmasu uçarı olmasına sebep olmuş kendini bırakmıştır yoktur ben olsam böyle uçarı davranışlar sergilemem Gerçek hayatta var(alt alta yazdım arkadaşlar sırayla yazın) Rakım Efendi Çalışkan Kişiliğinin güçlenmesini sağlamış Daha dikkatli davranmakta Can,Canan ve Jozefino üzerinde etkili Bende onun gibi davranırdım var Canan Sevgisini saklayan Özgürlüğü alınmış Çaresiz kalmakta Yok Ben olsam sevgimi saklamam Var Jozefino Dost canlısı birisi Etkisi yoktur Olaylar karşısında bir tavır sergileyememiş yok Gerçek hayatta var Soru 4:Fötür şapkalı olan(sol taraftaki)Batılı yaşamın temsilcisi Felatun Fesli olan(sağ taraftaki)Geleneksel yaşamın temsilcisi Rakım Soru 5: Doğu batı çatışması tema:yanlış batılılaşma Soru 6:Rakım Efendi ile Canan Romantizmi en iyi ifade eden kahramanlar.Rakım'ın geleneklerine Bağlı yapısı Canan'ın aşkı Romantizmle örtüşüt Soru 7:Yanlış batılılaşmadır.Kendi milli kültürünü bırakıp Batıya körü körüne bağlı insanlar günümüzde mevcut soru 8:yapmamışım Soru 9:a.Okuyucuya bilg vermek amaçlanmış.İçermektedir b.Roman halkı eğitmek,onlara ders vermek için kullanılabilecek bir araçtır.Sanatta fayda ön plandadır.Romanın halka hitap etmesi sebebiyle konuşma dili unsurlarıyla sade bir dil kullanılmıştır. 11.Dönemin sosyal bir sorununu yansıtması romanın tarihi bir belge değeri taşımasını sağlar
12.a)Ahmet Mithat Efendi
-Tanzimat döneminin en önemli yazarıdır -Toplumsal konuları işlemiştir -Sade bir dil kullanmıştır -Tanzimat döneminde en çok eser veren yazardır -Genç edebiyatçıları etrafında toplamıştır 12.b)Halkı eğitmeyi amaçladığından sade bir dil kullanmış
Anlama yorumlama 1.Roman olması,sade bir dil kullanılması dönemiyle ilişkilendirilir 2.Aynı temayı işlemelerine rağmen eserlerin farklılığı;sanatçının kendi üslübuyla yazması 3.Sergüzeşt ve Felatun Bey ile Rakım Efendi romanları anlatmaya bağlı edebi metinler olması ve olay çevresiinde gelişmesi dolayısıyla destan,masal,halk hikayesi ve mesneviyle ilişkilendirilebilir 4.Destan,masal,mesnevi mekan ve zaman özellikleri bakımından aynı Hayali ve olağnüstü mekanlara sahip,belirsiz zaman ifadeleri var Romanda ise:gerçekçi betimlenmiş mekanlar,belirli ve dolayla zaman ifadeleri 6.etkinlik Teknik bakımdan zayıf hikaye ile roman arası biryere sahip.Dil sade.Roımanlarda amaçhalkı bilinçlendirmek ve eğitmek olduğundan sanatsal yönün geri planda kalmasına neden olmuş
Ölçme ve Değerlendirme 1) Y D D 2) -İlahi bakış açısı -Romantizm,realizm 3)divan-masal yanıt-E 4)Destandaki mekanla romandaki mekanın ortak yönü yapıyı oluşturan unsur olmasıve olayların yaşandığı yeri göstermesidir farklılık ise destanda olağnüstü mekanlar varken romandaki mekanlar gerçekçidir
SAYFA 65 - 70 ARASI (Şair Evlenmesi) p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal { margin: 0cm 0cm 0.0001pt; font-size: 12pt; font-family: "Times New Roman"; }div.Section1 { page: Section1; } Hazırlık çalışmaları
1.Tiyatro büyüklerin mektebidir ve tiyatro bir ahlak müessesidir ifadeleri tiyatronun eğiticiliği ve bilgilendiriciliğini ifade etmek için söylenmiştir.
2.Geleneksel tiyaro : Yazılı bir metne dayanmayan doğaçlama olarak ve herhangi bir sahne yapısı gerektirmeyen çoğunlukla yanlış anlamalar üzerine kurulu karagöz, meddah,orta oyunu ve köy seyirlik oyunlarından oluşan kökenli orta asyaya dayanan tiyatrodur.Modern tiyatro : Yazılı bir metne dayanan sahne yapısı olan dram, trajedi, ve komedi gibi türlere ayrılan Yunanistandaki Dionysos şenliklerine dayanan tiyatrodur.
1,2,3. etkinlikler hariç 1. sorudan 11.ci soruya kadar metinle ilgili tüm soruların cevapların bulabilirsiniz..
İnceleme 1.Metnin temsilinde rol alan öğrencilerle temsil ettikleri kişiler arasında kurmacanın sınırları içinde bir gerçeklik söz konusudur.
2.Tiyatroda anlatılanlar Tanzimat döneminde görücü usulüyle evliliğe bir eleştiri niteliği taşıdığı için dönemin gerçekliğiyle ilişkilidir.
3.Şair Evlenmesi adlı tiyatro eseri döneminde yaşanan gerçeklikler üzerine kurulu olduğu için tarihi bir belge niteliği taşımaktadır.
4.Bu sorunun cevabı size kalmış.
5.Karekterin tipin en belirgin özelliği nedir ? müştik bey: heyecanlı aceleci birisidir Ziba dudu: Saf mizaçlı birisidir. Habbe Kadın: açık sözlü birisidir Ebullaklaka: fırsatçı bir kişidir
Karekter tip eserden çıkarıldığında eserin içeriğinde ve yapısında değişiklik olur ? Müştak bey : yapı bozulur Ziba dudu : yapı bozulur Habbe Kadın : yapı bozulur Ebullaklaka : yapı bozulur
Sosyal ortam ve çevrenin bu karekterler üzerinde etkisi var mı ? Müştak bey: vardır Ziba dudu: yoktur Habbe Kadın: yoktur Ebullaklaka: yoktur
Bu karekterin tipin diğer karekterler üzerinde etkisi varmıdır ? Müştak bey: yoktur Ziba dudu: yoktur Habbe Kadın: yoktur Ebullaklaka: yoktur
Bu karakter/tipin yerinde olsaydınız olaylar karşısında nasıl davranırdınız?
Kişiden kişiye fark eder. (bu sorunun cevabı size kalmış bişey.)
Metnin yazıldığı dönemde ve gerçek hayatta bu eserdeki karekter tip gibi davranan biri olabilir mi? Müştak bey: olabilir Ziba dudu: olabilir Habbe Kadın: olabilir Ebullaklaka: olabilir
6.Mekanla ilgili ifadeelr yoktur. Fakat yaşanan olaylardan hareketle mekanın Müştak Beyin evi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan mekanın gerçeklikle ilişkisi vardır.
7.Verilen şemaya göre olayalr belli bir zamanda belli bir mekanda ve belli bir kişiler arasında yaşanır.
8.Noktalı yere : "modern tiyatro" yazın.
9.Eserde konuşma dili özellikleri görülmektedir bu özellikler yazarın halka hitap ettiğininde bir göstergesidir.
10.Şair Evlenmesinin teması olan görücü usulü bugün de varlığını devam ettirmektedir. Fakat eski dönemlere oranla bugün görücü usulünün daha da azaldığı görülmektedir. 11.Şinasi, Fransız şairlerinden manzum olarak yaptığı ilk ve basit tercümeleri, 1858'de Tercüme-i Manzume adıyla yayınladı. Bunlar, Batı şiiri hakkında Türk okuyucusuna ilk bilgiyi veren çok küçük denemelerdi. Şinasi, bu denemelerden önce şekil bakımından değilse de anlayış bakımından Divan şiirinden tamamıyla farklı denemelerini yapmış bulunuyordu. 1849-1858 arasında Mehmet Reşat Paşa'ya yaptığı dört kaside, eski kalıpları kırarak, Batılı sistemin edebiyatımızdaki öncülüğünü yapıyordu. Şinasi, geleceğin aydınlığını Batı'da; Batı'nın temsilini ise Fransa'da görmüş bir aydındı. Düşünsel etkinliklerinin ilerici bir fikire dönüşmesini sağlayan Avrupa gidişlerinin ona etkisi ne kadar olursa olsun; Şinasi gibi yeniliğe öncü bir insan bile "duyguları" yönünden hala Doğuludur. Tanzimat döneminin genel özelliği olarak aydınlarımız; her ne kadar fikren Batı'yı destekleseler de duyguları onları hep Doğulu figürlere sevk etmiştir. Bunu bu dönemin önemli kişilerden Ziya Paşa'da daha da iyi görebiliriz. Batı üslubuyla yazılmış olan "Şair Evlenmesi", buna rağmen yine de içinde geleneksel türk tiyatrosu etkisi taşımaktadır. Eski ile yeni, doğu ile batı arasında bir köprü olma niteliğine sahiptir. Görücü usulü evliliği, halk diliyle ve yine toplumdan seçilmiş karakterler ile eleştirel boyutta incelemiş olan "Şair Evlenmesi" bu açıdan bakınca batı tiyatrosunu sadece teknik açıdan örnek aldığını göstermektedir...şinasi, bu yeni tekniği Türk tiyatrosuna sokabilmek için, Türk toplumuna ve seyircisine yabancı olmayan bir konuyu alışkın olunan oyun kişileri aracılığıyla ele almıştır. "Şair Evlenmesi", geleneksel türk tiyatrosunun aksine serim-düğüm-çözüm kısımları bulunan bir olay dizisi üzerine kurulmuştur.Bu anlamda "Şair Evlenmesi", Türk toplumuna ait töresel bir olayı batı teknikleriyle birleştirerek bir ilke imza atmıştır. Daha önce de yazılmış olan oyunların varlığından söz edilse de, "Şair Evlenmesi" ilk Türk tiyatro oyunu olarak kabul edilir. sayfa 73 4.etkinlik 1-a)şefika ile atanın birbirini sevmesi,tahire hanımın şefikayı pasaya vermek istemesi,halil beyle tahire hanımın dialogu,şefika ile tahire hanımın dialogu,sefikanın pasayla evlenmeyi kabul etmesi,şefikanın verem olması,atanın bunu öğrenmesi ve zehir içmesi,şefika ile atanın ölümü... b)şefika ile atayı evlendirirdim.çünkü birbirlerini sevdikleri için aralarında sorun olmazdı.olayları bunun üzerinden yönlendirirdim. 2)tanzimat döneminde de yasanılabilecek olay vardır. 3)mekan kesin belli değil ama mekan evin odası olarak alınabilir. 4)kişiler değiştiğinde eğer karekter özellikleri değişirse anlamda değişir. 5)bence kurulabilir.cünkü tanzimat döneminde pasanın olması örnek olabilir.dönemin zihniyetini yansıtır.o döneme uygun bir eserdir. 6)birinci kutucuk---(halil bey-anlayıslı modern.) (tahire hanım-anlayıssız.)(sefika-fedakar) ikinci kutucuk---(halil bey-kızının atayla evlenmesini istemiştir)(tahire hanım-kızını sevmediği bir adamla evlendirmeyi istemiştir)(sefika-babasının borcları için pasayla evlenmek istemiştir) üçüncü kutucuk---(halil bey-etkilememiştir)(tahire hanım-etkilememştir)(sefika-etkilememiştir) dördüncü kutucuk---(halil bey-yok)(tahire hanım-sefika üzernde etkisi var)(sefika-yok) besincikutucuk---(halil bey-kızı atayla elendirirdim)(tahire hanım-bu sekilde davranmazdım)(sefika-sevdiğim kişiyle ewlenmek isterdim) altıncı kutucuk---(halil bey-ewet)(tahire hanım-kötü biri olabilir)(sefika-olabilir) 5.etkinlik-görücü usulüyle evlenmeyi işlemiştir.ama yanlıs bir yöntemdir.halkı bilgilendirmek amacıyla yazılımıstır. 7)Zavallı cocukta betimleme cok yapılmısıtr.karekter yer alır.sair evlenmesinde tipvardır.sair evlenmesinde komedi tarz işlenmiştir.zavallı cocukta dram işlenmiştir.zavallı cocukta dil sade.sair evlenmesinde dil ağırdır. 8)Doğu-batı çatısması vardır. 9)Eserlerinde romantizm akımını kullanır.vatan sairidir.edebiyatta hürriyet kavramını kullanan ilk sair.en cok nesirleriyle tanınır.tanzimat edebiyatının en hareketli ve en heyacanlı ismidir.
sayfa75 1-Müştak yerine şk olabilir. 2-Geleneksel türk tiyatrosunda kullanılan unsurlar modern türk tiyatrosunda da kullanılmıstır.ilerki zamanlarda ise bu unsurlar kullanılmamıstır. 3-Bir metne dayanması,değişmeyen konuların kullanılması. 4-Sahneler arası gecişte sair evlenmesi zordur.zavallı cocuk daha kolay sahnelenir.
sayfa 76 1-D,D,D 2-Halkı eğitmek,geleneksel türk ,modern. 3-E
SAYFA 75 - 76
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1195.
SAYFA 76 - 83
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 84 - 85
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 87 - 91
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 91 - 92 - 93
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 93-94-95
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1178.
SAYFA 96 - 97
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 97 - 98
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 98
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 100-101-102
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 102-103
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 104-105
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 106-107
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 108
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
Sayfa 108 - 109
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 110 - 111
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1236.
Sayfa 112
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1164.
Sayfa 113 - 114 - 115 - 116
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1164.
Sayfa 117 - 118 - 119
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1196.
Ölçme ve Değerlendirme 5. soru (sayfa 119) Hikâye ve romanda teknik yönden gelişme gözlenir. Kısa hikâye, bu dönemde edebiyatımıza girer. Hikâye ve roman edebî bir çizgiye ulaşır. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.
Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı bir biçimde verilir. Eserde, yazar kişiliğini gizler. Psikolojik romanın ilk örneği, bu devrede görülür (M.Rauf, Eylül).
Kişilerin ruh durumları anlatılır ve çözümlenir; sosyal hayat tasvir edilir.
Gerçek hayat sahnelerine yer verilir (H. Cahit, Hayâl içinde). Hayatta görülen ve görülmesi mümkün olan olay ve kişiler anlatılır.
Tip yaratmada, tasvir ve portrelerde başarı sağlanır. Realist ve natüralist çizgiye yaklaşılır. Realizm ve natüralizm vb... edebî akımlar örnekleriyle birlikte edebiyatımıza girer.
Romanda romantizmin etkisi belirgin biçimdedir. Zamanla realizme yönelme başlar. Roman içinde yaşanılan toplum yaşantısı dile getirilir. Batıya ayak uydurma yolundaki çabalar, romana konu olur. Sanatçının yol gösterici olduğuna inanan romancılar, batılılaşma sürecinde kendilerine göre uygun buldukları örnekleri romana sokarlar (H. Ziya, Aşk ı Memnu),
Romanda, sosyal davalara yer verildiğine rastlanmaz. Çevre özelliklerinden ve milli konulardan yoksundurlar.
Konularını İstanbul'daki seçkinler tabakasından -özellikle- batılı çevrelerden alırlar. Bu nedenle "Salon edebiyatı" oluşturdukları öne sürülür. Aydınlar için yazmış olmaları, halktan uzaklaşmalarına neden olur.
Klâsik vak'a hikâyesi, Halit Ziya ile doruk noktaya ulaşır. Hikâyeler, orta halli ve yoksul insanları konu edinir; İstanbul'un dışına çıkılır (H.Ziya, Bir Yazın Tarihi...)
Hayâl kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar, hikâye ve romana giren belirgin temalardır. Hikâye ve romanda realizme geçiş, gözlemi getirir, hayâli ikinci sıraya iter. Yazarlar, realizmin ve natüralizmin etkisinde kalırlar.
Kadına özel ilgi, bu dönemde görülür. Kadın; ev içi romanlarındaki kadın tipleri ve kadınlara ait eşyaların tasviri gibi değişik şekillerde ortaya çıkar. Şahıs ve mekân tasvirlerinde üslûp sanatlı ve süslüdür. Roman ve hikâyelerin dili, üslûbu kusurludur. Süslü ve sanatlı anlatım tutkusu ileri ölçüdedir. Estetik uğruna Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar, hikâye ve romanda geniş ölçüde vardır. Üslûp anlayışı ve arayışı, Türkçenin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine sebep olur. ikizli, üçüzlü ve dördüzlü tamlamalarla oluşturulan kullanımlar, karışıklığa neden olur.
Fransız dilinin etkisiyle Türkçenin söz dizimi genişlik kazanır. Cümlenin öğeleri yer değiştirir; bazen cümleler yarıda bırakılır, kesik cümlelere yer verilir. Cümleler isteğe bağlı olarak kısalır ve uzatılır.
Aşk-ı Memnu Konusunun Cevapları
Sayfa 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1163.
Sayfa 127 - 128
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 128 - 129 - 130
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 136 - 137 - 138 - 139
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1163.
Sayfa 139 - 140 - 141
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1164.
Sayfa 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1199.
Sayfa 150 - 151 - 152 - 153 - 154
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1199.
Sayfa 154
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1211.
Sayfa 155 - 156
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1196.
Sayfa 157 - 158 - 159
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1255.
Sayfa 160 - 161 - 162
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1215.
Sayfa 163-164-165-166-167'nin Cevapları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1201.
Sayfa 168-169
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1199.
Sayfa 169-170-171-172
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1209.
Sayfa 173-174
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 175-176-177'nin Cevapları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 177-178-179'un Cevapları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 180-181-182-183-184-185
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 184 1)- 2)Hikayede anlatılanlar tarihi bir olay üzerine kurulduğu için karşılaşılabilecek olaylar değildir.Hikayenin tarihi bir olayı anlatması evrensel yönünü,Türk tarihine ait bir olayın anlatılması ise yerli yönünü gösterir. 3)Kızıl Elma Neresi adlı hikayedeki Kişiler: -Kanuni sultan süleyman -mahmut -ahmet paşa -hadım ali paşa -sokullu mehmet paşa -haydar paşa -ayas paşa -İskender paşa -Fakih -Garip -yeniçeri askeri -Bostancı
Sayfa 185 1. Etkinlik= 1. grup : Kızıl Elma Neresi adlı hikayedeki Kişiler olay örgüsüne bağlı olarak yapıyı oluşturan unsurlardır.Bu bakımdan olay örgüsünün birbirine bağlanmasınıda kullanmışlardır. 2. grup :Kişiler olay örgüsü çevresinde bütünlük sağlama bakımından birbiriyle ilişkilidir.
4.a)Yazarın anlattığı kişilerle karşılaşması mümkün değildir. b)Ömer Seyfettin'in bu kişileri seçmesi milli bir konuyu dönemin zihniyetine uyarak anlatmak istemesidir. 5)Hikayedeki temel çatışma halk-devlet üzerine kurulmuştur. 6)Hikayenin teması , Kızıl Elma'nın neresi olduğudur.Tema ile hikaye adı aynıdır. 7)Hikaye ilahi bakış açısına sahip,herşeyi bilen , olaylardan haberdar olan anlatıcı tarafından anlatılmaktadır. 8)Anlatıcı anlatımda, tasvir ve tahlilde doğal dili,edebi dil haline getirerek kullanmıştır. 9)- 10)Kızıl Elma, türk milleti için fethedilcek son yer ise fetih tarihinin bitmesiyle modern dünya için bilimsel ve teknik alanda varılacak son nokta olarak sayılabilir. 11)Kızıl elma neresi adlı hikayede milli bir konunun işlenmesi,Milli edebiyat döneminin zihniyetiyle ilişkilidir. 12)Kızıl elma neresi adlı hikaye Maupassant tarzı hikayeye göre yazılmıştır. Çünkü yazarın amacı olayı anlatmak , olay üzerine kurmaca bir metin oluşturmaktır.
13) Ömer Seyfettin (1884-1920) Türk edebiyatının en çok okunan hikaye yazarıdır. Asker ve öğretmendir. Türk kısa hikayeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır. Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne çok sayıda eser sığdırmıştır. En tanınan eseri "Kaşağı" isimli öyküsüdür.
1884 yılında Gönen'de (Balıkesir) doğdu. Hatko Çerkezlerindendir. İyi derecede Adige dili konuşurdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'le, Fatma Hanım'ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Bey'in görevinin nakli dolayısıyla Gönen'den ayrılan aile İnebolu ve Ayancık'tan sonra İstanbul'a geldi.
Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesi'ne kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi'ne devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı. 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu.
Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu'nun İzmir Redif Tümeni'ne bağlı Kuşadası Redif Taburu'na tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçü'den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı.
Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Ordu'da görevlendiridi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu'nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler'e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı.
Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması'nda esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı.
Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü. 23 Ocak 1913'te Enver Paşa'nın organize ettiği Babıali Baskını'na katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü.
1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey'in kızı Calibe Hanım'la evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü.
1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikaye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü.
Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Mart'ta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledildi.
En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikayelerinİ içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikayeler günümüzde de okunmaktadır.
2. Metin
Sayfa 191 1)- 2)Hikayede anlatılanlar günlük hayatta karşılaşılabilecek türden ,sosyal gerçekliği olan olaylardır.işçilerin kötü şartlarda çalıştırılması konusu hikayenin evrensel,hikayedeki olayların Bursada yaşanması ve bursanın yaşantısından sahneler sunması ise yerli yönünü gösterir. 3)Karakter/Tip Tablosu :
Karakterin tipin en belirgin özelliği nedir? Hasip Efendi:vicdanına hükmedemeyen birisi Fotika:çaresiz Papaz:şefkatli Saatçizade Hidayet Bey:acımasız
Karakter tip olaylar karşısında nasıl bir tavır sergilemektedir? Hasip Efendi:vicdanını sorgulamakta Fotika:çaresizdir. Papaz:vicadanen rahatsızdır. Saatçizade Hidayet Bey:umursamazdır.
Sosyal ortam ve çevre bu karakteri tipi nasıl etkilemiştir? Hasip Efendi:vicdanına söz geçirememesine neden olmuştur. Fotika:ölümüne sebep olmuştur. Papaz:vicdanlı olması yönüyle etkilemiştir. Saatçizade Hidayet Bey:umursamaz, rüşvetçi olmasıyla etkilemiştir.
Bu karakterin tipin diğer karakterler üzerinde etkisi var mıdır? Hasip Efendi:var Fotika:var Papaz:yok Saatçizade Hidayet Bey:var
Sizce gerçek hayatta bu karakter tip gibi davranan biri olabilir mi? Hasip Efendilabilir Fotikalabilir Papazlabilir Saatçizade Hidayet Beylabilir
4)yazarın yaşadığı dönem itibariyle anlattığı kişilerle karşılaşması mümkündür.yazarın hikayesinde bu kişileri seçmesi,topluma ve toplumsal konulara yöneldiğini gösterir. 5)Temel çatışma maddiyat-maneviyat üzerine kurulmuştur.hikayedeki tema ise vicdan muhasebesidir.hikayenin teması ile hikayenin adı ,vicdan muhasebesine kaynaklık eden hakk-ı sükuttur. 6)ipekböcekçiliği ve işçiliği ön plana çıkarılmıştır.bu durum anadolunu işçi manzarasını gözler önüne sermektedir.
Sayfa 192 7)yazar anlatımda, tasvirde ve tahlilde , dile sözcükleri kendi anlamları dışında kullanıp, mecaz ve benzetmeler yeni değerler yüklemektedir. 8)hakkı süküt adlı hikaye yazıldığı dönemdeki fabrika ve işçi manzarasını sergilemektedir. 9)Metinde anlatılanlar aradan geçen zaman rağmen aynı şekilde yaşanabilcek olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır. 10)Hakkı sükut adlı hikaye olaylar üzerine kurulu olması , durum hikayesine göre daha uzun bir zamanda yaşanması,kişi kadrosunun kalabalıklığı nedeniye maupassant tarzı hikayeye örnektir. 11)http://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Halit_Karay 12)-
Anlama Ve Yorumlama 1)Milli Edebiyat dönemi hikayelerinde milli ve toplumsal konular,sade bir dille ve mauppassant tarzı hikaye çeşidiyle kaleme alınmıştır. 2)servetifunun dönemi hikayesinde işlenen bireysel temalar,milli edebiyat döneminde yerini konuşma dili ve halk söyleyişlerinin yer aldığı sade bir dile bırakmıştır.Milli edebiyat dönemi hikayeleri tarihi bir işlevede sahiptir
Sayfa 194 b.Roman - Hazırlık 1)- 2)Milli edebiyat dönemi romanları , adındanda anlaşılacağı üzere milli konuları işlemişlerdir.Devletin içinde bulunduğu felaket ortamı bu düşüncelerin ön planda olmasının sebebidir.
Sayfa 197 1)Ateşten gömlek adlı romanından alınan metin ,romanın serim bölümüne aittir.Romanın teması ilede yemaya hazırlık olması bakımından ilişkilidir. 2)romandaki olaylar, olayların sırası ,kişiler, tasvirler , ele alınan tarihsel süreçten farklıdır.bu olay örgüsünün kurmaca olmasından kaynaklanmaktadır. 3)- 4)romandaki olay örgüsünün aynı konuyu işleyen tarih alanındaki bir eserden farkılık göstermesi,romanını kurmaca gerçekliğe sahip olmasıdır. 5)-
Sayfa 198 6)Karakter çözümleme tablosu :
Karakterin tipin en belirgin özelliği nedir? İhsan:vatansever Ayşe:vatansever Peyami:vatansever
Karakterin tipin romandaki hangi davranışı karakterini en iyi ifade eder? hepsine fedakarlık yazın
Karakter tip olaylar karşısında nasıl bir tavır takınmaktadır? hepsine güçlüklere göğüs germekte yazın...
Bu karakter tipin diğer karakterler üzerinde etkisi var mı? hepsine var yazın...
Sizce gerçek hayatta bu romandaki karakter tip gibi davranan olabilir mi? hepsine olabilir yazın.....
7)romandaki kişiler toplumun farklı kesiminden seçilmiştir. 8)Romadnaki kahramanlarınSaime hanım doğu batı ikilemini yansıtmaktadır. diğer kahramanlardada milli yönler ön plandadır. 9)Metindeki kişilerin zamanın,olayların değiştirilmesi mümkün değildir.bu metnin yapı unsurları arasındaki bozulmaz bütünlükten kaynaklanmaktadır. 10)metindeki zaman ile metnin yazıldığı dönem arasında milli bir konuyu işlemesi açısından bir ilişki söz konusudur. 11)ataşten gömlek romanının konusu olan milli mücadele ile romanın adı yaşananlar göz önünde bulundurulsa bir ilişki vardır.
Sayfa 199 12)yazar tarihi bir gerçekliği, sanat eserinin konuyu ele alış tarzına uyarak kurmaca gerçeklik haline getirmiştir. 13)Metin herşeyi bilen, olaylara hakim ihali bakış açısı tarafından anlatılmıştır. 14)yazar kişi ve mekan tasvirlerinde,ve olayları tahlilde dile yüklediği yeni değerlerle edebi dil oluşturmuştur. 15)Verilen şema,olayların belirli kişiler tarafından belirli zamanda ve mekanlarda yaşandığını bu unsurların birbiriyle uyumlu bir bütünlük gösterdiğini ifade etmektedir. 16)metnin yazıldığı dönemin milli ve milliyetçi anlayışına uygun olark kaleme alınmıştır.
2. Etkinlik: 1. grup= türk edebiyatında roman geleneğine bağlıdır. 2.grup = türk edebiyatında kurtuluş savaşının tanığı olan bir yazar tarafından kurmacanın sınırları içinde anlatılmış olması nedeniyle önemlidir.
17)Realizm etkisinde yazılmıştır. 18)romanın dönemdeki diğer romanlarla ortak noktası, milli değerlerin,toplumun savaş karşısındaki durumunun işlenmesi bakımından ortak noktalar vardır. 19HALİDE EDİP ADIVAR
1882'de İstanbul’da doğdu. 9 Ocak 1964’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1901'de Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde mezun oldu. Öğretmenleri arasında Rıza Tevfik Bölükbaşı ile sonradan evlendiği ve ilk kocası olan Salih Zeki de vardı. İlk yazıları "Halide Salih" takma adıyla Tanin gazetesinde yayınlandı. Balkan Savaşı yıllarında hastanelerde çalıştı. Gerek bu çalışmaları, gerekse müfettişliği sırasında İstanbul semtlerini dolaşması, ona çeşitli kesimlerden insanları tanıma fırsatını verdi. Gericilerin tepkisinden çekindiği için 31 Mart Olayı’nda çocuklarıyla birlikte Mısır’a gitti. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra yurda döndü. 1909'dan sonra öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Kadınların toplumsal yaşama katılması ve eğitilmesi için çalışan Teâli-i Nisvan Cemiyeti’ni kurdu. 1912’de kurulan Türk Ocağı’na katıldı. 1919'da Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgal edilmesini protesto için Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı etkili konuşma büyük yankı uyandırdı. Hakkında soruşturma açılınca, 1917'de evlendiği ikinci eşi Adnan Adıvar birlikte Anadolu'ya geçerek Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Çeşitli cepheleri dolaştı, Mehmetçiklere moral ve destek verdi. Kendisine önce onbaşı, sonra da üstçavuş rütbesi verildi.
Savaş sürerken Atatürk ile siyasi görüş ayrılığına düştü. 1917’de Adnan Adıvar ile birlikte yurtdışına çıktı. Fransa ve İngiltere’de yaşadı. Amerika’da Columbia Üniversitesi, Hindistan’da Delhi İslam Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak dersler verdi. 1939’da Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu. 1950’de milletvekili seçildi. 4 yıl sonra tekrar üniversiteye döndü. **ümüne kadar kürsü başkanlığı görevini sürdürdü. 1910'da yayınlanan ilk romanı "Seviye Talip" ile 1911'de yayınlanan ilk öykü kitabı "Harap Mabetler" edebiyat çevrelerinde ilgiyle karşılandı. Romanlarının kadınları, Batılı bir anlayışla idealize edilmiş, güçlü ve kültürlü kadınlardı. Kahramanlarının kişiliklerine, ruh yapılarına ve davranışlarına önem vererek bu özelliğiyle Türk romanında yeni bir adım attı. Kurtuluş Savaşı döneminde ulusçu, milli duyguları öne çıkaran roman ve öyküler kaleme aldı. "Yeni Turan", ""Ateşten Gömlek" ve "Vurun *****ye" bu dönemin eserleridir. En tanınmış romanı "Sinekli Bakkal" yazarlığında olgunluk dönemini gösterir. Bu romanda Sinekli Bakkal mahallesinde yaşayan insanlar, aydınlar ve saray çevresi gibi 2'nci Abdülhamit döneminin farklı toplum kesimleri canlandırılır. Bu romanın yazıldığı yıllarda Türkiye bağımsız ve Batı yanlısı bir ülke olmayı tercih etmişti. Bir yandan da Tanzimattan beri süren Batı-Doğu çatışmasından kurtulamamıştı. Halide Edip, "Sinekli Bakkal"da Doğu'nun değerlerini bulup çıkarmak, Batı'nın karşısına koymak amacındadır. Roman "roman yanıyla zayıf olmakla" eleştirildi. Halide Edip'in ingilizce yazılmış incelemeleri de var.
ESERLERİ
ROMAN: Heyula (1908) Raik’in Annesi (1909) Seviye Talip (1910) Handan (1912) Yeni Turan (1912) Son Eseri (1913) Mev’ud Hüküm (1918) Ateşten Gömlek (1923) Vurun *****ye (1923) Kalp Ağrısı (1924) Zeyno’nun Oğlu (1928) Sinekli Bakkal (1936) Yolpalas Cinayeti (1937) Tatarcık (1939) Sonsuz Panayır (1946) Döner Ayna (1954) Akile Hanım Sokağı (1958) Kerim Ustanın Oğlu (1958) Sevda Sokağı Komedyası (1959) Çaresaz (1961) Hayat Parçaları (1963)
ÖYKÜ: İzmir’den Bursa’ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922) Harap Mabetler (1911) Dağa Çıkan Kurt (1922)
OYUN: Kenan Çobanları (1916) Maske ve Ruh (1945)
ANI: Türkün Ateşle İmtihanı (1962) Mor Salkımlı Ev (1963)
Anlama Ve Yorumlama:
1)Milli edebiyat dönemi romanının ortak özellikleri: -sade bir dil kullanılması -yapının olay örgüsü , kişi , yer ve zamandan oluşması -milli ve milliyetçi temalar ile toplumsal sorunların işlenmesi
2)-
3)-ateşten gömlek romanında anlatılanlar , günümüzde bir felaket anında millet olark neler yapabileceğimizi gösteren bir rehber niteliğindedir.
4)klasik türk edebiyatındaki ideal olana ulaşma arzusu,ataşten gömlek romanında ideal olana ulaşma çabası olarak karşımıza çıkar.
SAYFA 200 : c. Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler Hakkında Çıkarımlarda Bulunma
1)Milli edebiyat dönemi anlatmaya bağlı edebi metinler ve Servetifünun dönemi anlatmaya bağlı edebi metinler
benzerlikler: olay örgüsü kişiler zaman ve mekandan oluşan bir yapı
farklılıklar:
YAPI milli edebiyat dönemi:bir farklılık söz konusu değildir. servetifünun dönemi:bir farklılık söz konusu değildir.
TEMA milli edebiyat dönemi:milli milliyetçi ve toplumsal konular servetifünun dönemi:bireysel temalar
DİL VE ANLATIM milli edebiyat dönemi:sade bir dil servetifünun dönemi:sanatlı ve ağır bir dil
3. Etkinlik: 1. grup = hikayelerin yapısı ; olay örgüsü ,kişiler, zaman ve mekandan oluşmuş, toplumsal ve milli temalar sade bir dille işlenmiştir. 2.grup =romandada yapı olay örgüsü , kişiler, zaman ve mekandan oluşmuş, toplumsal ve milli temalar sade bir dille işlenmiştir.
Sayfa 201 Ölçme Ve Değerlendirme 1)Y,D,D 2)D 3)E 4)Sinekli bakkal = halide edip adıvar Sodom ve Gomore = yakup kadri karaosmanoğlu Sürgün=refik halit karay
SAYFA 203 B. Göstermeye Bağlı Edebi Metinler Hazırlık Milli Edebiyat dönemi metinlerindede tiyatro dilinin ,halka hitap edildiği için sade olması gerekir.
SAYFA 207 İnceleme 1)Köprülüler adlı metnin olay örgüsü şöyledir: -yeniçeri mehmetin esir düşmesi -yeni çeri mehmetin karısı marinin manastıra kapatılmak istenmesi -türk gemilerinin kuşatma için gelmesi -yeniçeri mehmet ile karısının kurtarılması -yeniçeri mehmetin babasının ortaya çıkması -köprülü ile morozinin konuşması -köprülü ile morozinin anlaşma imzalaması
2)anlatılanların metinde geçtiği şekliyle yaşanması mümkün değildir.yazar tarihi gerçekliği kurmaca gerçeklik haline dönüştürmüştür.
3)metindeki olay örgüsü tarihsel gerçekliğe kurmaca gerçeklik kazandırmak amacıyla oluşturulmuştur.
4)a)Yeni çeri mehmet, mari, köprülü fazıl ahmet paşadır. b)metindeki bu kişiler ana karakterler olarak olay örgüsünün merkezinde bulunurlar. c)ana karakterler anlatılmak istenen tarihsel gerçekliğin verilmesinde kullanılan, her yönden idealize edilmiş kişilerdir.
5)metindeki kişiler ile metnin yazıldığı dönem arasında , dönemin milliyetçilik akımının etkisi bakımından bir ilişki vardır.
6)anlatılan olay 17. yyın ikinci yarısında yaşanmışıtır.
7)metinde anlatılmak istenenlerin yarıntılı, tasvir ve tahlillerle daha rahat anlatılması, yazara daha geniş bir hareket alanı sağlanması bakımından düz yazı halinde kaleme alınmıştır.
8)-
9)Metnin teması türk askerinin kahramanlığıdır. a)tema tarihsel gerçeklik bakımından gerçeklikle ilişkilidir. b)tema , dönemdeki türkçülük akımıyla ilişkilidir.
SAYFA 208 10)metindeki kişiler yapının unsurlarındandır.kişileri birinci derece, ikinci derece kahramanlar..... olarak gruplandırmak mümkündür.
11)-
12)-
13)Musahipzade Celal Türk tiyatro ve oyun yazarı. Asıl adı Mahmud Celaleddin'dir. 1935'te çıkarılan Soyadı Kanunu gereğince Musahipoğlu soyadını aldıysa da Musahipzade Celal diye Ünlü oldu. Babası Gazhane Başkatibi Musahipzade Ali Bey, annesi Fıtnat Ecibe Hanımdır. 31 Ağustos 1868'de İstanbul'da doğdu. İlk tahsilini Firuzağa Sıbyan Mektebinde gördü. Sonra Tophane'deki Feyziye Rüşdiyesini ve Süleymaniye Nümune-i Terakki İdadisini bitirdi. 1889'da Babıali Tercüme Odasında katip olarak vazife aldı. Bu arada Hukuk Mektebine devam ettiyse de bitiremedi.
Tercüme Odasındaki memuriyeti sırasında tiyatroyla ilgilenmeye başladı. Çeşitli konaklarda çok defa kendi aralarında arkadaşlarıyla ortaoyunları tertip etti. Pekçoğunda bizzat oynadı. Ermeni Mınakyan Tiyatrosunun temsillerini devamlı olarak takip edince oyun yazmaya karşı merakı arttı. Ahmed Vefik Paşanın Moliére çevirilerini inceledi. Sahne tekniği meseleleriyle derinlemesine ilgilendi. İlk eseri olan Köprülüler'i İkinci Meşrutiyetten sonra 1912 yılında 44 yaşındayken yazdı ve aynı yıl Mınakyan Tiyatrosunda sahnelendi. Bu piyesini, 1913'te İstanbul Efendisi, 1917'de Macun Hokkası, 1919'da Yedekçi, 1920'de Kaşıkçılar ve başka oyunları takip etti.
Çeşitli vazifelerde bulunduktan sonra Üsküdar Defterdarlığındaki vazifesinden 1923'te emekli oldu. Evkaf Müzesine girdi.Cumhuriyetin ilanından sonra daha çok imkanlara kavuşan Musahipzade Celal tiyatro yazmaya devam etti. Arka arkaya tarihi hiciv özelliğinde eserler kaleme aldı.
Hemen hemen bütün tiyatroları Darülbedayi'de ve İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynandı. Ayrıca çoğu bestelenip operet veya şarkılı komedi olarak sahneye konuldu. İstanbul Şehir Tiyatrolarında vazife alması ve oyunlarının basitliği, eserlerinin devamlı oynanmasına yol açtı. Böylece yaygın bir şöhret kazandı.
Musahipzade Celal, güldürme gücünün ötesinde bir sanat değeri taşımayan eserlerinde, umumi çizgisi itibariyle Şinasi'nin açtığı yerli komedi çığırını devam ettirdi. Osmanlı Sarayının, bürokrasisinin, aile hayatının, dini müesseselerin, örf ve adetlerin karikatürize edilmiş olan sahneleri, tiyatrolarının hemen hemen değişmez temasını teşkil etti. Osmanlı cemiyet hayatını, temel dini, tarihi değerleri ve şahsiyetleri, hemen hemen hepsini yanlış ve münferit hadiselere dayandırarak gülünç tavır, jest, kıyafet ve tiplerle sahneledi ve alay etti. Musahipzade Celal, 18. yüzyıldaki bazı idari bozuklukları ve din sömürücülüğünü malzeme olarak kullandı. Bunları temelden bozuk göstererek Avrupa'nın töre komedisi geleneğine bağlı taşlama, yergi ve komedi unsurlarını kullanarak seyirci üzerinde duygu sömürüsünde bulundu. Dini ve geleneksel değerlerle alay etmesi yüzünden, halkın tiyatroya karşı nefretini uyandırdı. Musahipzade Celal'in tuttuğu bu yol; Türk tiyatro-sinema sahasında ve toplum hayatımız üzerinde kapanması güç yaralar açtı. Kendi tarihine, kültürüne, dinine ve geleneklerine düşman ve yabancı bir neslin yetişmesine sebep oldu.
Dil ve üslup bakımından da edebi bir değeri olmayan Musahipzade Celal'in eserleri dikkatsiz, aceleyle ve itinasız olarak kaleme alınmıştır. Bu eserlerde dilbilgisi hataları ve cümle düşüklükleri pekçoktur.
Hayatının son döneminde İstanbul Şehir Tiyatrosunun Kütüphanesinde vazife yapan Musahipzade Celal'in (Son yıllarda yazdığı tiyatronun dışında) bir kitabı, önceki çalışmalarıyla kıyas edilirse, Osmanlı tarihine daha objektif, hatta daha bir sempatiyle yaklaştığını gösterir. Mesela, 1946 senesinde yazdığı Eski İstanbul Hayatı adlı hatıra mahiyetindeki kitabında Osmanlı örf ve adetlerini kinden ve istihzadan (alaydan) uzak bir kalemle dile getirmiştir. Üzerinde pek durulmamış ve unutulmaya bırakılmış bazı Osmanlı örf ve adetlerinin repertuvarı olan kitapta, Musahipzade Celal, bizzat yaşadığı veya büyüklerinden dinlediği son iki yüz yıllık Osmanlı aile, hayat, mektep, esnaf teşkilatı ve adetlerini günlük hayatın çeşitli tezahürleri biçiminde işlemiştir.
13 Şubat 1952'de 40. sanat yılı jübilesi yapılan Musahipzade Celal, 20 Ağustos 1959'da İstanbul'da öldü.
Eserleri: Tiyatro türündeki eserleri şunlardır: Türk Kızı, Köprülüler, İstanbul Efendisi, Lale Devri, Macun Hokkası, Yedekçi, Kaşıkçılar, Atlı Ases, Demirbaş Şarl, İtaat İlamı, Moda Çılgınlıkları, Fermanlı **** Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında, Bir Kavuk Devrildi, Mum Söndü, Pazartesi... Perşembe, Gül ve Gönül, Balaban Ağa, Selma, Genç Osman.
1936'da iki ciltte toplanan 18 oyunundan geniş bölümler, Orhan Hançerlioğlu'nun incelemesiyle birlikte 1970'te Musahipzade Celal-Bütün Oyunları adıyla yayınlandı. Aynaroz Kadısı ve Bir Kavuk Devrildi oyunları İpek Film Şirketi tarafından sinemaya aktarıldı. 1958'de çıkan bir yangında Bir Kavuk Devrildi'nin filmi yandı. Hatıra türündeki eseri ise “Eski İstanbul Hayatı” adıyla neşredildi.
SAYFA 209 5.MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
2)şemaya göre milli edebiyat döneminin kaynakları , devletin ve milletin varlığını devam ettirebilmesi için benimsenen farklı fikir hareketleridir.
Sayfa 210 3) Milli edebiyat dönemi ve milli edebiyat döneminden önceki dönem benzerlikler:hikaye roman tiyatro makale fıkra ve şiir türüyle tanzimat döneminde olduğu gibi toplumsal konuların işlenmesi
farklılıklar:
TEMA VE EDEBİ TÜR Milli edebiyat dönemi:roman hikaye tiyatro şiir makale fıkra türleriyle milli ve milliyetçi temalar milli edebiyat döneminden önceki dönem:servet i fünun ve fecr i ati döneminde roman hikaye şiir türünde bireysel temalar
DÜŞÜNCE VE EDEBİYAT AKIMLARI Milli edebiyat dönemismancılık islamcılık türkçülük batıcılık ve realizm milli edebiyat döneminden önceki dönemozitivizm klasisizm romantizm realizm parnazim ve sembolizm
DİL VE ANLATIM Milli edebiyat dönemi:konuşma dili ve halk söyleyişlerinin bulunduğu sade bir dil milli edebiyat döneminden önceki dönem:servet i fünun ve fecr i de sanatı, ağır bir dil
Ö.lçme Ve Değerlendirme 1)D,Y,D 2)Ömer SEyfettin......sade ....maupassant 3)C 4)C 5)D 6)A 7)D 8)B 9)Refik Halit, tasvir ve tahliller bakımından zengin sanatlı bir anlatıma sahip , sade bir dille hikayelerini yazmıştır.Anadoluyu ve anadolu insanının hayatını eleştirel bir dille işlemiştir.bunlardan dolayı refik halit,türk hikayeciliğinin dönüm noktalarından biridir.
Famous American indie rock and post-punkgroup Interpol is coming to Turkey. They are coming to Turkey to their first time. They are giving a single concert in Istanbul in Küçük Çiftlik Park. The concert is advantageousanda limited number oftickets are 40 TL and the sell on the Biletix at 7th April Thursday. They come to Turkey at the 1st June 2011.
LİSESİ 2012 – 2013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS DIŞI EĞİTİM
ÇALIŞMASI ÖĞRENCİ LİSTESİ (TİYATRO)
ÖĞRENCİNİN
SIRA NO
SINIF-ŞUBE
OKUL NO
ADI SOYADI
1
11-E
316
Büşra ARSLAN
2
11-E
272
Fatih BÜLBÜL
3
11-E
1034
İbrahim SALMAN
4
11-E
1103
Ozan GÜRBOĞA
5
11-E
1156
Fatma KABALAY
6
11-G
544
M: Mert KUBUR
7
11-G
479
Umut Can ÖZTÜRK
8
11-G
554
Meltem LEYLEKOĞLU
9
11-G
1537
Keziban YEL
10
11-G
575
Fırat ASLAN
11
11-G
1522
Ekin IŞIL
12
11-G
536
Ali ŞENOL
13
11-G
1557
Rıdvan KURTAR
14
11-G
514
Firdevs ŞAH
15
11-G
491
Serpil Seren KURU
16
11-G
1527
Yasemin PEHLİVAN
17
11-I
759
Bilal TANŞO
Not : Veli izin dilekçeleri okul idaresine teslim edilmiştir.Öğrenci listesinde oluşabilecek değişiklikler okul idaresinin bilgisi dahilinde yapılacaktır.
4. XV. Yüzyıldan XIX. Yüzyıl Ortalarına Kadar Osmanlı Edebiyatı
A. Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
4. Metin
Sevdiğim cânım yolunda hâk ile yeksân olduğum
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin
Cümlenin tâkatleri tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Gâhi Feyz-âbâda doğru azmedüp eyle safâ
Âsaf-âbâda gelüp gâhî salın ey meh-likâ
Gel hele gör sahn-ı Sa'dâbâda hiç olmaz behâ
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Kaplatup gül penbe şâlı ferve-i semmûruna
Ol siyeh zülfü döküp ol sine-i billuruna
Itr-ı şâhiler sürüp ol gerden-i kâfuruna
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedîm
Bend bend olsun hâm-ı zülfün şikâr olsun
Nedîm Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun
Nedîm Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Nedîm
Günümüz Türkçesiyle
1.dörtlük: Sevdiğim, canım yolunda toprakla bir olduğum! Kurban olduğum, bayramdır, nazla gezmeye çık! Ey aşkı uğrunda bülbül gibi ağlayıp feryat ettiğim! Kurban olduğum, bayramdır, nazlı nazlı gezin, dolaş!
2.dörtlük: Bütün dostların sana âşık olduğunu bilmez misin? Hepsinin artık tahammülleri kalmadığını bilmez misin? Şimdi herkesin seni özlediğini bilmez misin? Kurban olduğum, bayramdır, nazla gezmeye çık!
3.dörtlük: Bazen Feyzâbâda doğru gidip eğlen, bazen de -ey ay yüzlü!- Âsafâbâda gelerek salın, yürü. Hele gel de Sâdâbâd meydanının paha biçilmez güzelliğini gör. Kurban olduğum, bayramdır, nazla gezmeye çık!
4.dörtlük: Gül pembe şalı samur kürküne kaplatarak o siyah zülfü billur göğsüne dökerek ve o bembeyaz gerdanına ıtrışahiler sürerek gezmeye çık, -kurban olduğum!- bayramdır.
5.dörtlük: Sen gül gibi açıl da Nedîm ağlayarak bülbül olsun. Zülfünün kıvrımları düğüm düğüm olsun da Nedîm onlara tutulsun, avlansın. Ey sevgili! Sen salın da Nedîm ayağının altına serilsin. Kurban olduğum, bayramdır, nazla gezinmeye çık!
31. Etkinlik
Şiirin yapısını belirleyerek aşağıya yazınız.
a. Şiirin birim değerini ve sayısını aşağıya yazınız.
b. Şiirin bütününde ve birimlerinde ne anlatıldığını kısaca yazınız. Birimler arasındaki ilişkiyi tartışınız. Sonuçları yazılı olarak ifade ediniz.
c. Şiirden bir veya iki birim attığımızda şarkının anlamı değişiyor mu? Sözlü olarak ifade ediniz.
d. Yapı özelliklerini belirlediğiniz şiire ne ad verildiğini şiirin başlık bölümüne yazınız.
e. Şiirde dile getirilen duygunun anlatıldığı günümüz şiirlerinden hatırladıklarınızı okuyunuz.
Birimlerde anlatılanlar
Birim değeri: dörtlük birim sayısı: 5
Şarkı
Birimler arası ilişki
Şairin sevdiğine duyduğu hisler dile getirilmiş.
Birimler arasında tema olarak bir anlam bağı var; fakat anlam her dörtlükte tamamlanmıştır. Dörtlüklerin yerlerini değiştirsek veya bir dörtlüğü çıkarsak şiirin anlamında herhangi bir değişiklik olmuyor.
Sevgilinin sanıl gezmeye çıkması gerektiği anlatılmıştır.
Mecaz-i aşk
Sevgiliye karşı Nedim’in istekleri dile getirilmiş.
32. Etkinlik
Şarkının ahenk özelliklerini bularak aşağıdaki şablona yazınız.
KAFİYE-REDİF
ÖLÇÜ
“olduğum”lar redif
“ân”lar zengin kafiye
“olduğun bilmez misin”ler redif
“âk”lar zengin kafiye
“â”lar tam kafiye
“una”lar redif
“ûr”lar zengin kafiye
“olsun Nedim”ler redif
“âr”lar zengin kafiye
Aruz ölçüsü
SES-SÖYLEYİŞ
Aruz ölçüsüyle dörtlükler halinde söylenmiştir. Her kelime aruz kalıbına uygun seslerden seçilmiştir.
33. Etkinlik
a) Şiirde kendi anlamı dışında kullanılan kelimeleri belirleyiniz. Aşağıdaki şablona yazınız
Kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler
Kelimelerin gerçek anlamı
Kelimelerin şiirdeki anlamı
bülbül
ay
kuş
gök cismi
Güzel sesli aşık
Sevgilinin yüzü
b) Kendi anlamları dışında kullanılan kelimelerin şiiri nasıl etkilediğini belirtiniz.
Şiir çok anlamlı bir metin türü olduğu için şiirde kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler şiirin çok anlamlı olmasına yardımcı oluyor. Bu yüzden şiirlerde kelimelerin kendi anlamları dışında kullanılması şiirin çağrışım gücünü arttırmaktadır.
34. Etkinlik
İncelediğiniz şiirde divan şiirinde kullanılan ortak imgelerden hangileri vardır? Bu imgeler nasıl kullanılmıştır, yazınız.
Şiirdeki imgeler
İmgelerin nasıl kullanıldığı
Bülbül gibi inleyip feryad etme
Salınarak yürümek
Gül gibi açılmak
İmgeler şiirde şairin vermek istediği mesajı somutlaştırma yarar. Bu dörtlüklerdeki imgelerde bu amaca hizmet etmiştir.
Şiirde şairler kendi iç derinliklerinde duyguları dile getirmişlerdir. Bu duyguları yaşayanlar için dörtlüklerde söylenenlerin benzeri yaşanabilir; ama aynısının yaşanması mümkün değildir.
b.Şiirde gözlem yapılmış mıdır? Sözlü olarak ifade ediniz.
Gözlem yapılmıştır. Metindeki benzetmeler bu gözlemin sonucudur.
37. Etkinlik
Şiiri, birimleri oluşturan düşünceleri de göz önünde bulundurarak yorumlayınız. Düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Şiir bir aşığın sevgilisinden beklentilerini dile getirmektedir. Bu doğrultuda herkesin sevdiğini görmesini istiyor, herkesin dolaştığı seyir yerlerine sevdiğinin gelmesini istiyor. Şiir bu yönleriyle duygunun ve gözlemlerin birleştiği bir metin haline gelmiştir.
38. Etkinlik
Şarkının sizde uyandırdığı hisleri aşağıdaki metin kutusuna yazınız.
Hissettiklerim
39.Etkinlik (Okul dışı etkinlik)
Nedim'in hayatı ve edebî kişiliği hakkında çıkarımlar yaparak eserle şair arasındaki ilişkiyi belirleyiniz. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
NEDİM
Merzifonlu Mehmet Efendi'nin oğlu olan Nedim (asıl adı Ahmet), 18. yüzyıl divan şairlerindendir.
Medrese eğitimine daha küçük yaşlarda başlamış, Arapça öğrenmiş, müderrislik ve mahkeme naipliği yapmıştır.
Şiirlerini çok seven Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sayesinde Sultan III. Ahmet'in de bulunduğu toplantılara katılmış ve sultanın beğenisini celp etmiştir.
Ölümü hakkında ise çeşitli iddialar vardır ki bunlar arasından gerçeğe en yakın olanı Patrona Halil İsyanı sırasında bir evin damından düşerek öldüğüdür(1730).
Lâle Devri şairi olan Nedim, neşeli şarkılar ve gazeller kaleme almış, eserlerinde sık sık aşk, şarap ve zevk mefhumlarını işlemiştir.
Divan edebiyatındaki soyut sevgili ve mekânlar Nedim'in şiirlerinde somuta dönüşür.
Zevk, eğlence, içki şiirlerinin temelini oluşturmuştur.
Soğuk ve yapmacı anlatımdan kaçınmış, anlatmak istediklerini içten bir şekilde şiirlerine dökmüştür. Bunları da daha çok gazelleriyle anlatmıştır.
Büyük şair, divan şiirinin katı kurallarına herkes gibi uysa da, bazı yenilikler yapmaktan geri durmamıştır. Örneğin bazı eserlerinde aruz yerine hece ölçüsü kullanmıştır.
Nedim divan şiirinde çığır açmış büyük bir şairdir. Ne var ki onun değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır.
Şair ayrıca İstanbul aşkıyla da tanınır. Zaten İstanbul şivesi akımının da öncüsü Nedim'den başkası değildir.
Başlıca eseri Nedim Divanı'dır.
40.Etkinlik
Şarkıdan hareketle Nedim'in edebî ve fikrî yönüyle ilgili çıkarımlarınızı aşağıdaki kavram haritasına yazınız.
Divan edebiyatında İstanbul'u belki de en güzel betimleyen şair kendisidir.
Şiirlerini kıvrak ve yalın bir dille kaleme almış, aruz kalıplarına bağlı kalmamıştır.
Aynı zamanda divan edebiyatına şarkı türünü meşhur eden şâir Nedim'dir.
Nedim dinin bazı yasaklarına karşı çıkmış, bu da onu tasavvufî düşüncelerden uzaklaştırmıştır. Nitekim şair de eserlerinde kadın, içki gibi eğlence unsurlarını işlemiştir. Ona göre yaşamanın temel amacı dünya zevklerini tatmak, eğlenmekti.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A POLONYA ZİYARETİNDE POLONYA BAŞBAKANI TARAFINDAN İSTANBUL'DA ÖLEN VE MEZARI İSTANBUL'DA OLAN POLONYANIN EN BÜYÜK ŞAİRİ Adam Mickiewicz İN KİTABI HEDİYE EDİLDİ.
Adam Mickiewicz Polonya'nın, komşu devletler tarafından parçalanmasından birkaç yıl sonra, 1798 yılında, Novogrodek şehrinde doğdu. Küçük yaşta, haksızlığa ve baskına uğrayan vatandaşlarının, duygularını şiir olarak yazmaya başladı. Aslında çok hisli bir şairdi. Hürriyetinden yoksun kalmış ulusunun intikamını almak ve bu duyguları her Polonyalının kalbinde ve kafasında filizlendirmek için, en uygun olan vasıtayı yani şiiri seçmişti.
Adam Mickiewicz, milletine gerçeği anlattığı için, yaygın bir okuyucu kitlesi buldu ve çocuk yaşta iken meşhur oldu. Bu açıdan onun şiirleri, işgal altındaki Polonyalıların manevi gıdası gibi aranır ve gizliden gizliye okunurdu.
Ezilmiş milletin ıstıraplarını "Atalar" adlı millî destanında dile getirdiği zaman, 21 yaşındaydı. Bu manzum destan ile, diğer eserlerinden bazıları bugünün dünya klasikleri arasında yer almış ve yaygın olan batı dillerine çevrilmiştir.
Adam Mickiewicz delikanlılık çağındaki hareketli yaşantısını ölümüne kadar sürdürdü. Yalnız, herkesle anlaşamıyordu. Kendisi gibi, her gün vatanını düşünen onun bağımsızlığı çabası içerisinde bulunan kişilerle dostluk kurabiliyordu. Polonya'nın özgürlüğe kavuşturulması için 1819 yılında, okul arkadaşları ile gizli bir örgüt kurdu. Hem şair, hem hatip olan Adam Mickiewicz ilk gizli taplantılarında özetle şöyle konuşmuştu:
"Kutsal vatanı kurtarmak için gayretlerimizi - sonucu ölüm olabilecek korkunç ihtimallere karşı - birleştirmeliyiz. Hep birlikte, milletimiz ve vatanımız uğrunda enerjimizi harcamalıyız. Daha üstün bir şekilde, bütün engellere ve tehlikelere karşı koymak gücünü bulmalıyız. Despot bir hükümdarın yönetimine karşı, bu gibi örgütlerin havasında tatlı bir sihir vardır."
Okul arkadaşlarının çoğu, hürriyet aşkıyla, ülküleri uğrunda, içtikleri and'a bağlı kalarak, değişik yabancı ülkelerde ömürlerini tamamladılar. Sevdiği sınıf arkadaşlarından biri Amerika'ya, diğeri Iran'a gitti. Birçoğu Fransa'ya kaçtı. Kendisi, Çarlık Rusyası'nda takibata uğradı. Almanya'ya geçti. Oradan Fransa'ya kaçtı. Çünkü Polonya'da başarısızlıkla neticelenen bir kurtuluş ayaklanması denenmişti. Bir kısım arkadaşları, Sibirya'da, sürgünde öldüler. Şair, mutsuzluk içerisinde yurdunu terk etti. Vatanın'dan uzakta fakat kalbi vatanı için çarparak yaşadı.
Adam Mickiewicz, bir göçmen gibi gurbet ellere sığındıktan sonra bütün varlığıyla, Polonya'nın bağımsızlığa kavuşması için çaba harcadı. Bu amaçla İtalya, Almanya, Macaristan ve Romanya'daki Polonyalı göçmenlerin toplantılarına katıldı. Yıllarının çoğunu, Paris'te profesörlük yaparak, aynı zamanda Fransa'ya sığınan Polonyalı ihtilalcilerle işbirliği yaparak geçirdi. Dünyanın dört bucağına dağılmış olan Polonyalı göçmenlerle yazışmalar yaptı, birleştirici ilişkiler kurdu.
Hayatta tek sevdiği şey, kanayan hassas kalbi ile bağlı bulunduğu vatanının kurtulması ve insanların yüceltilmesiydi. Tüm şiirlerinde bunu işliyordu. Yazılarının belli başlı konusu, esir milletlerin ve bağımlı ülkelerin savunulması ve insanlık duygularının dünyanın dört bucağını sarmasıydı.
Şiirlerinin büyük bir çoğunluğu, gençliğe hitabe şeklindedir. Milletine daima doğruyu anlattığı için yaygın bir okuyucu kitlesi bulmuştur. Ünlü bir şiirinde ulusunun ıstırabını şöyle dile getirmiştir: "Ben kendimi milyon sayarım. Çünkü, milyonlarca ezilmiş insanın ıstırabını çekiyorum."
Gençlik yıllarında sevdiği bir kız yüzünden hayal kırıklığına uğraması, onun kalbini, kafası gibi vatanına bağladı. Artık onun kalbi, aşkı için değil, yurdu için çarpıyordu.
Şair, çocuk yaşında Maria Wereszczakowna'ya aşık oldu. Ancak devrinin geleneğine göre, asil bir aile kızı olan Maria, halk tabakasından birinin oğlu olan, Mickiewicz ile evlenemezdi. Sevgilisinin ailesi, kızlarının evlenme arzusuna şiddetle karşı koydu. Birbirini içtenlikle seven gençler, toplumlarının geleneksel kurallarına boyun eğmek zorundaydılar. Gözyaşlarıyla birbirlerinden ayrıldılar. Şair Adam Mickiewicz, içinin burukluğunu, sonsuz sevgisini, şiirlerine aktararak, Wereszczakowna'nın adını, Polonya edebiyatında ebedileştirdi. Maria, babasının seçtiği, başka bir gençle zorla evlendirildi.
Şair Adam Mickiewicz bir şiirinde, 16 yaşındaki bir Polonyalı'nın ailesine haber vermeden, evden kaçarak Varşova Savaşı'na gönüllü olarak katıldığını ve büyüklerine haber vermeden bu işi yaptığı için günlerce pişmanlık duyguları içerisinde ezildiğini anlatır. Şair, yazılarında daima aile büyüklerine saygı duyulmasını, öğütler. Mickiewicz bu şiiri, belki de sevdiği kızın hareketini, kendi kalbinde, mazur göstermek amacıyla yazmıştır, bilinmez.
Bir halk çocuğu olan Adam Mickiewicz, Wereszczakowna ile evlenmesi yasaklanınca, bir müddet sarsıntı geçirir. Daha sonra Paris'te, profesörlük yaparken, Polonya'dan kendisi gibi kaçmayı başaran bir kızla evlenir. Bundan iki kızı bir oğlu olur. Eşi fedakâr bir kadındır. Kocasına hem fikir arkadaşlığı yapar, hem de çalışarak ev masraflarına katkıda bulunur.
Polonya'nın ünlü şairi Adam Mickiewicz 1830 ayaklanmasından sonra yurdundan kaçtığı zaman 32 yaşındaydı. Fransızcayı bir hatip gibi, olağanüstü konuşurdu. Devrin Milli Eğitim Bakanı Victor Lausen, üniversiteye Slav Edebiyat Kürsünü kurdu ve şairi bu dersi okutmakla görevlendirdi. Şairin iki profesör arkadaşı olan Michelet ve Quinet ile müşterek çalışmaları çok başarlı oldu.
Adam Mickiewicz Paris'te ders verirken, oradaki Polonyalıların örgütlenmesi ile de meşgul oluyordu. Daha sonra bu amaçla İsviçre'ye, Roma'ya gitti ve orada profesörlük yaptı. Tekrar Paris'e dönerek "Ulusların Kürsüsü" adlı bir dergi çıkardı. Bu dergiyle, ezilmiş ulusların, kahra uğrayan halkların haklarını savundu.
Adam Mickiewicz 1855 yılında İstanbul'a geldi. Bu geliş, Boğaziçi'nde eğlenmek ve dinlenmek amacıyla değildi. 1848 yılında Osmanlı Devleti'ne sığınan Polonyalıların durumunu incelemek ve1853 yılında başlayan Kırım Savaşı'nda onların Türkiye safında aldıkları yeri güçlendirmek gayesiyle Osmanlı Devleti'ne gelmişti. Çünkü Kırım Savaşı Polonyalılar için bir fırsattı. Fransızlar, İngilizler, Sardunyalılar, Ruslara karşı Türkleri desteklemekteydiler.
O sıralarda Osmanlı Devleti'nde, Polonyalı Kazaklardan bir askeri birlik kuruldu. Kumandanlığını Polonya asılı Michal Czajkowski adlı ve müslüman olunca Sadık Paşa olarak tanınan Kont Çayka tayin edildi. Sadık Paşa, Adam Mickiewicz'in eski bir dostuydu. Hatta onun gibi bir yazar ve şairdi.
Polonya'nın milli şairi Mickiewicz cebinde, ll. Napolyon'un bir mektubu ile seyahata çıkmıştı. Bu açık mektupta, Fransa imparatoru şaire her yerde saygı gösterilmesini, rica ediyordu. Adam Mickiewicz 1855 yaz sonlarında İstanbul'a gelerek şimdiki Bulgaristan'daki Burgaz'a gitti. Orada savaşa hazırlanan Polonya birliklerini ziyaret etti. Hemşerisi Çayka Paşa'nın misafiri oldu.
"Gemi sabah saat beşte, güneş doğmadan Istanbul Limanı'na girmek için yavaşlıyordu. Saat altıda şehri değil, adeta bir mucizeyi gördük (...) Doğan güneş bütün pencereleri ve minareleri altın ışınlarıyla parlatıyordu. Gerçekten büyüleyici bir şehir". Mickiewicz'in Doğu seyahatinin yoldaşı Henryk Sluzalskı Istanbul'dan ilk izlenimlerini böyle anlatıyordu. Anlatılan sabah 22 Eylül1855gününün sabahıydı. Arkadaşlarıyla birlikte adı geçen Sluzalskı ve şairin sekreteri olan Armand Levy ile Istanbul'a gelen Mickiewicz, karşılaşacağı yaşam koşullarının ilkel nitelikte olmasını bekliyordu. Polonyalı grubun yanlarında kamp hayatında kullanılabilecek her türlü eşya vardı. Bunların gemiden indirillmesinin iki saat sürdüğü bilinmektedir.
Levy, Mickiewicz'ın oğluna yazdığı mektupta Şairin Istanbul'daki ilk dairesinin bulunuşu şöyle anlatıyordu: "Galata iskelesine bir sandalla götürüldük. Ondan sonra, babanı kendisine davet etmek için güverteye gelmiş olan bir Polonyalı tabibin evine gittik; oraya eşyalarımızı bıraktık. Sonra aynı binadaki dairelerden birinin boş olduğu anlaşıldı. Oraya yerleştik. Henryk buna gerçekten sevindi, çünkü çadırının kurulabilmesine elverişli bir avlu bulamayacağını düşünüyordu".
Tarihçilerin tespit ettiklerine göre Mickiewicz'in Istanbul'da oturduğu yer Galata'daki St. Lazar manastırıdır. Bugün bu adresin kesin olarak saptanması oldukça zordur. Çünkü Sluzalski'nin yazdığına göre " o yer Galata'da bulunuyor, ama ne ev numarası ne de sokağın ismi belirtilmemiş."
Daire oldukça küçüktü - Yine Levy'nin Wladyslaw Mickiewicz'e yazmış olduğu mektuba dönelim: "Bu tek odalı bir daire idi. Her köşede üçümüzden biri oturuyorduk. Kapı dördüncü köşede bulunuyordu. Karyola yerine halı üzerine şilte seriyor, yorgan yerine paltolarımızı kullanıyorduk."
Paris'ten Türkiye'ye yapılan çok pahalı yolculuktan sonra içine düştükleri maddi sıkıntılar, Şairin ve arkadaşlarının bu kadar mütevazi yaşamalarına sebep oldu. Istanbul'da ikamet eden Polonyalılar birkaç defa yardım teklif ettiler, fakat Mickiewicz bu yardımları kabul etmek istemedi. Bu ilkel göçebe hayatının bir ölçüde Şairin düşgücünü cezbettiği görülmektedir. Henryk Sluzalski 23 Eylülde şöyle yazıyordu: " Iki gündür Türk usülü yaşıyoruz. Burada ucuz olan tavuklu pilavı kendimiz pişirip yiyoruz. Herkes bize tuhaf tuhaf bakıyor".
3 Ekim1855 günü Burgaz'a yolculuk ettiğinden Şairin St. Lazar Manastırı'ndaki günleri sona erdi. Bulgaristan'a yolculuk iki hafta sürdü. Mickiewicz arkadaşlarıyla beraber tekrar Galata'ya döndü. Çeşitli vakayinamelerde belirtildiği gibi İstanbul'a döndüğünde ağır hastaydı. Aynı dairede birkaç gün kaldı, ama Sluzalski ile Levy hemen yeni bir daire aramaya başladılar. Gerek şairin mektupları gerekse Ludwika Sniadecka'nın notları yaşayışlarını anlatmaktadır.
Mickiewicz bir mektubunda: "Evde yemeği kendimiz pişiriyoruz. Şu anda benim yoldaşım kamasıyla pilici kesiyor, sonra üstüne pilav koyacağız. Işte nefis bir öğle yemeği olacak. Bu akşam yaşantısı devamlı olarak iştah açıyor" şeklinde yazıyordu.
Ludwika Sniadecka ise Mickiewicz'in Istanbul'da kalmasını şöyle anıyordu:" Sadık Paşa'nın tutumundan dolayı hastalanıyor, kendisine tamamen aldırış etmiyor. Hiçbir zaman şikayetçi değil... Ama Galata'daki yoksulluğu göze çarpıyor. Mickiewicz arkadaşlarıyla birlikte müsait bir daire aradığı süre içinde yemeklerini lokantalarda yerdi".
Yeni bir daire arama çalışmaları sürdürülüyordu. 1 Kasımda mesele nihayet halledilmiş gibi görünüyordu. Şairin dostları Kalenci Kuluk sokaktaki "çok güzel, üç müstakil odası olan küçük bir evi" bir Türk vatandaşından kiraladılar, fakat yabancıların o binaya taşınması Türk uleması tarafından şiddetle protesto edildi.
Bu kadar huzursuz bir otelde uzun süre oturulmasını şaşılacak bir şey değildi. Nihayet 8 Kasımda Mickiewicz dostlarıyla birlikte Pera'nın uzak kısmındaki "oldukça temiz bina"ya taşınır. Bu daire, kocası o anda Istanbul'da bulunmayan Bayan Rudnicka'dan kiralanmıştır. Prof. Jan Reychman, Mickiewicz'in Istanbul'daki son dairesinin konumunu söyle belirler: "Semt Papaz Köprü ismini taşımaktaydı(...). Pera'nın merkezinden (Kalyancı kalenci) caddesi veya Sakız Ağaç sokaktan geçilerek bugünlerde Serdar Ömer Paşa sokağı adını taşıyan Yeni Şehir sokağında zikretmiş olduğumuz küçük binaya varılırdı. Bu semtte sokakların tam olarak planlanmadığı ve dağınık halde olan küçük binalar bulunduğu için Mickiewicz'in oturduğu binanın konumunun tam belirlenmesi mümkün değildir. 1870 yılındaki yangın sonucu bu bina tamamen yanmıştır. Sonra Belediye sokakların planını tasarladı bina halen Yeni Şehir sokak ve şimdiki adıyla Tatlı Badem sokağı denilen küçük sokağın köşesinde bulunmaktadır".
Kiralanmış olan daire mütevazi ve karanlıktı. Mickiewicz'in oturmuş olduğu odanın betimi günümüze kadar ulaşmıştır; "Sağ köşede şairin son nefesini verdiği beyaz örtülü demir karyola vardır. Yatağın yanında, çocuklarına, dostlarına ve tanıdıklarına mektuplar yazdığı ufak masa, biraz ötede divan ve hasır koltuk yer almaktadır. Kapının yanında lavabo, başka bir masa ise odanın ortasında bulunmaktadır. Duvarlarda ayna ve birkaç taşbasma asılıdır. Hepsi çok mütevazi ve ilkel...".
Kira yüksek olmadığından Mickiewicz bu karanlık daireye taşınmaya razı oldu. Ayrıca da orada uzun zaman kalmaya niyeti yoktu. Aralık başında Bulgaristan ve Sırbistan'a yolculuk edecekti. Maalesef ölümcül hastalık bu planların gerçekleşmesine imkân vermemiştir.
İstanbul'un Beyoğlu semtinde (Tatlı Badem sokağı)'nda köşebaşında, 29 nolu bir bina vardır. Bu üç katlı, her katta küçük iki odası bulunan 128 yıl önce, Polonya'nın milli şairi Mickiewicz'in oturduğu ve gözlerini kapadığı evdir. Bu ev Kırım Savaşı'nda Polonyalılar'ın "toplandıkları, hararetli konuşmalar yaptıkları, bir merkezdi. Adam Mickiewicz ve arkadaşları bu evde kalırlar, yemeklerini kendileri pişirirlerdi. Polonyalı göçmenler arasında, 1830 yılındaki ayaklanma sonunda Istanbul'a gelen, ve Polonezköy'ü kuran Adam Czartoryski, yazar T. T. Jez ile (Hanri) takma adıyla Sobozowski ve sonradan müslüman olan Adam Michalowski de vardı. Şairin evinde kalan yakın arkadaşlarından Sobozowski o günlerde gönüllü olarak Kırım Savaşı'na katılacaktı. Ilk iş olarak bu savaşa katılanların giydikleri orijinal bir kalpakla, elbise satın aldı. Şair Mickiewicz, anılarında, bu arkadaşının orijinal kalpağıyla, pasaportundan başka hiçbir şeye değer vermediğini uzun uzun anlatır. Polonyalılar'ın Tarlabaşı'nda o sıralarda yadırgadıkları tek şey yangındı. Çünkü Istanbul'da sık sık yangın oluyordu. Günün birinde kendi evlerine sirayet edeceği korkusuyla, bu savaş yolcusu arkadaşının, uyurken kalpağıyla pasaportunu daima yastığının altına yerleştirdiğini, bir yangın çıktığında, önce bunları kurtarmayı tasarladığını hikâye eder.
1885 yılında İstanbul'da kolera kol geziyordu. Şair, koleralı hastalara, geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Oradan aldığı Kolera mikrobuyla, 10 gün içerisinde, kötüleşti. Hastalığının kolera olduğunu ve bu hastalıktan kurtuluş bulunmadığını biliyordu. Bir ülkü uğrunda, Türkiye'ye gelmiş bulunan şairin-bile bile ölüme giderken-başucundan ayrılmayan vefalı arkadaşı ve Türk ordusunda büyük hizmetleri bulunan Polonyalı İskender Paşa'ya şöylediği son sözler, şu oldu:
"İstanbul'da, koleradan öleceğimi bilseydim, yine buraya gelirdim. Çünkü bu benim görevimdi. Ben, Fransa'da bir ilim akademisinin umumi katibi olmaktansa, bir Türk taburunun katibi olmayı tercih ederim."
Ölürken de belirttiği gibi, Mickiewicz'in Fransa'daki son şerefli görevi, ilim akademisi umumi kâtipliğiydi. Fakat Türk ordusunda bir kâtip olarak çalışmayı, Fransa'daki ilmi görevinin üstünde görüyordu.
26 Kasım 1855 günü şair Pera'da (bugünkü Beyoğlu) vefat etmiştir. Şehrin kenarındaki bu karanlık oda Şairin binbir güçlükte dolu hayatını simgelemektedir.
Adam Mickiewicz'in ölümü çok soğuk ve kapalı bir güne rastlar. Şair'in arkadaşı olan Tarih Yazarı T.T. Jez'in cenaze törenini tasvir eden yazısından anlaşıldığına göre, gurbette ölen bu Hürriyet Şair'i için, Istanbul'da çok sessiz bir tören yapılır. Bu töreni siyahlar giymiş müslümanlar, Mollalar da hüzünlü çehrelerle izlerler. Şair'in oda arkadaşı bu hazin cenaze törenini şöyle anlatıyor:
"Beyoğlu'nun çamurlu yolları arasında, bir çift öküzün çektiği, sade bir tabut vardı. Polonyalılar'dan başka, kimse yok sanıyordum. Yanılmış olduğumuzu biraz sonra anladık. Arkamızda, sokağı kaplamış, başlarına siyahlar sarmış, sel gibi bir kalabalık akıyordu. Cenaze alayında, her ulusu temsil eden kişiler vardı. Sırplar, Dalmaçyalılar, Karadağlılar, Arnavutlar, Italyanlar, özellikle Bulgarlar çoğunluktaydı. Ölenin şahsında, Slav şairin dehasına duydukları saygıyı böylece gösterdiler".
Adam Mickiewicz'in çıkartılan iç organları, bugün sessiz bir ev olarak duran, binanın bodrumuna gömüldü. O zamanki usule göre, tahnit edilen cesedi, Fransa'nın Türkiye'deki elçiliği vasıtasıyla Paris'e gönderildi. Çünkü şair, her yerde III. Napolyon'un misafiri sayılıyordu. Mickiewicz'in cesedi Paris'teki Madlen Kilisesi'nde yapılan hüzünlü bir merasimden sonra, oracıkta toprağa verildi.1890 yılında da Paris'teki mezarı açılarak, kemiklerinin bakiyesi Polonya'ya gönderildi. Krakow'da bulunan Wawel Kraliyet Şatosu Kilisesinin mezarlığına gömüldü. Bu suretle, Şair'in bugün, Istanbul'da, Paris'te ve Polonya'da olmak üzere üç ayrı yerde, hatırası yaşamaktadır.
Adam Mickiewicz'in ölümünden sonra Kalenci Kulluk sokağındaki bu bina Istanbul'a gelenler veya Istanbul'da devamlı oturan Polonyalılar tarafından sık sık ziyaret edilmektedir. 1861 yılında Şairin oğlu Wladyslaw da burayı ziyaret etmiştir. Öğrendiğimize göre sonra bu binada "Babamın son günlerini geçirmiş olduğu yeri görmeme izin vermiş çok anlayışlı müslüman bir aile oturuyordu" demiştir.
1909 yılında Mickiewicz'in Istanbul'daki binasının önünde Kırım Savaşı'nda şehit olan Polonyalılar şerefine düzenlenen bir tören yapılmıştır. İttihat ve Terraki Fırkası tören düzenleme komitesi başına geçmişti. Meryem Ana Kilisesi'ndeki ayinden sonra Polonya ve Türk bayraklarıyla süslü kortej Mickiewicz binasına kadar gelmiştir. Şairin binasının önünde yapılmış olan törenin programı, binanın sahibi olan Marcin Ratynski'nin açılış konuşması ve Ittihat ve Terraki Fırkası adına, Türk Milletinin Polonyalılara karşı çok sıcak duygular beslediğini ifade eden Seyfeddin Paşa'nın (Tadeusz Gasztowtt) konuşmasını kapsamıştır. Törenin sonunda, müslüman geleneklere uygun olarak, Adam Mickiewicz şerefine kurban kesildi. Bunu müteakip diğer konuşmalar yapılmış ve nihayette törene katılanlara şairin portreleri dağıtılmıştır.
Ölmüş olduğu binada Adam Mickiewicz Müzesi'ni kurma düşüncesi Şairin ve vefatının 100. yıldönümünde, yani 1955 senesinde gerçekleştirilmiştir. Bina onarılmış ve 1984 yılında müze-ev olarak düzenlenmiştir.[1] Polonya Kültür ve Sanat Bakanlığının gayreti ve Türk makamlarının yardımı sayesinde şairin hayatını konu alan sergi açılmıştır. Tatlı Badem Sokağındaki binanın cephesi üzerinde bulunmakta olan dördüncü hatıra levhası bu olayı anımsatmaktadır.
Geçmişte Polonya'nın komşuları tarafından yutulmak istendiği yıllarda, buna hiçbir Avrupa Devleti ses çıkartmamıştır. Bu ülkenin parçalanmasına tek itiraz sesi, Türkler'den gelmişti. Tarih, Türk ulusunun cesaretini, insancıllığını, ve mazlumlara karşı yakın ilgisini gösteren böylesine göğüs kabartıcı olaylarla doludur. Büyük Şair Mickiewicz gerek Paris'te, gerekse Türkiye'ye geldiğinde bunu daima tekrarlamıştır:
"Polonya'nın, komşu düşmanlar tarafından ezilmesine hiçbir devletin ses çıkarmadığı günlerde, tek dostumuz Türkler olmuştur. Biz Türkler'i düşmanımızın önünde eğilmediği ve Polonya'nın işgalini kabul etmediği için, üstün bir millet olarak severiz."
^Önder, Mehmet (1999) (Türkçe). Türkiye Müzeleri. Ankara: Türkiye İş Bankası. ss. 235. ISBN 9
General Mobile Discovery , son birkaç aydır hemen herkesin dilinde. Çok iyi bir fiyat performans ürünü gibi gözüken General Mobile Discovery hakkında bilgi almak isteyen kişilerin sayısı da bir hayli fazla. Hal böyle olunca birçok teknoloji sitesi bu telefon için video inceleme hazırladı ve kullanıcılara sundu. Biz de General Mobile Discovery satın almayı düşünen kişiler için bir derleme olması niyetiyle bu video incelemeleri bir araya getirdik. Videolardan önce bu yeni akıllı telefon hakkında biraz bilgi verelim.
General Mobile Discovery Türk Malı Mı?
General Mobile firması Türk girişimcilerin Amerika’da kurmuş olduğu bir şirket. Birkaç yıldır bilişim sektöründe hizmet veriyorlar. Yeni ürünleri General Mobile Discovery de Türk girişimcilerin kurduğu bu firmanın ürünüdür ancak diğer bütün telefonlar gibi Çin’de üretilmektedir.
General Mobile Discovery Özellikleri
İşletim Sistemi
İşletim Sistemi : Android
Android Versiyonu : Android 4.2 Jelly Bean
OTA (Over the Air) Desteği
Ekran
Ekran Tipi : 4.7” HD – IPS Geniş Görüntü (178o), Kapasitif Dokunmatik Ekran
Ekran Çözünürlüğü : 1280 x 720 – 312 PPI
Renk Sayısı : 16,7 Milyon Renk
Hafıza & İşlemci
İşlemci: 1.2 GHz Quad Core
Dahili Hafıza: 4 GB
RAM: 1 GB
Harici Kart Desteği : Micro SD ile 32GB’a kadar
Kamera
Kamera : 8 MP Arka Kamera – Oto Fokus ve Flash ile , 2 MP Ön Kamera
Geo-Tagging, Dokun-Odakla, Görüntü Sabitleme, Yüz ve Gülücük Yakalama, HDR
Telefon
Standart Özellikler : Titreşim, Eller Serbest
270 Saat Bekleme 12 – 14 Saat Konuşma 40 Saat Müzik Çalma 4.5 Saat Video Oynatma 5.5 Saat Webde Gezinme
E-Posta Desteği : Pop3, IMAP4, SMTP, Exchange Sync, Gmail
Bluetooth Desteği : v4.0
Multi Media
Multi Media Desteği : Video Formatı: MP4,3GP,AVI
Video Çözünürlük: Oynatma – 1920×1080 / Kayıt – 1920×1080
Ses Formatı: Oynatma – MP3,WAV,WMA,AMR / Kayıt – OGG,3GP,AMR
Kulaklık Jakı : 3,5mm
DTS Sound Desteği
Uygulamalar
Uygulama Marketi : Android Market, Storeoid
Standart Uygulamalar : Ofis, WeChat, Youtube, Gmail, Takvim, Hesap Makinası, Alarm, Google Harita, Latitude, Navigasyon, Facebook & Twitter Entegrasyonu
Telefon Defteri Kapasitesi : Sınırsız
General Mobile Discovery Mi Galaxy S3′Mü?
General Mobile Discovery teknoloji severler arasında o kadar heyecan yarattı ki neredeyse iki katı fiyatta olan Samsung Galaxy S3 ile karşılaştırılmaya başlandı. Ancak bu karşılaştırma ne kadar doğru?
General Mobile Discovery’nin özellikleri her ne kadar fiyatına göre çok üstün olsa da S3 kadar iyi olduğu söylenemez. Zaten böyle bir beklenti içinde de olmak pek doğru olmaz. Ekran kalitesi yönünden Galaxy s3 ile pek farkı olmasa da General Mobile Discovery’nin dahili hafızasının 4gb olması hayal kırıklığı yaratıyor. Galaxy s3′ün işlemcisi bir miktar daha iyi olsa da son kullanıcı açısından çok büyük fark yaratacak bir durum yok ortada. Video ve fotoğraf kalitesi de Samsung Galaxy s3′ün bir miktar gerisinde kalmış durumda.
General Mobile Discovery Fiyatı
General Mobile Discovery fiyatı, sanal mağazalarda 599TL ile 700TL arasında değişmektedir.
General Mobile Video İncelemeleri
Bu kadar merak edilen bir telefon olunca birçok teknoloji sitesi de General Mobile Discovery video inceleme yapmış. İşte bu video incelemeler:
DonanımHaber General Mobile Discovery Video İnceleme
ShiftDelete General Mobile Discovery Video İnceleme
TeknoSeyir General Mobile Discovery Video İnceleme
TeknoKulis General Mobile Discovery Video İnceleme
Tanzimat döneminde anlatmaya bağlı edebi metinlerin genel özellikleri şunlardır:
Tanzimat’tan önce Türk edebiyatında olay çevresinde oluşan (anlatmaya ve göstermeye bağlı) edebi türler şunlardır: Halk hikâyeleri, destanlar, mesneviler, masallar ve geleneksel halk tiyatroları.
Tanzimat’la birlikte olaya bağlı edebi metinlere şunlar da eklenmiştir: roman, hikâye ve tiyatro.
Tanzimat döneminde roman, hikâye ve gazetelerde bölümler halinde yayımlanarak (tefrika edilerek) okura ulaştırılmıştır.
Fransız edebiyatından çevirilerle başlayan roman türündeki gelişmeler, telif (yazarın kendi yaratımı) romanların yazılmasıyla sürmüştür.
Tanzimat edebiyatı romanlarında Doğu-Batı çatışması ile bundan doğan yıkımlar ve tarihteki başarılar öne çıkan konulardır.
Tanzimat edebiyatı romanları teknik olarak zayıftır, yazarlar romanın akışına müdahale eder, romanı genellikle bir öğütle bitirirler.
Roman ve hikâyelerde toplumu eğitme amacı öne çıkar; iyiler çok iyi, kötüler çok kötüdür, iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
Roman türünün ilk örnekleri (Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, İntibah, Felatun Bey ile Rakım Efendi) romantizm akımının özelliklerini taşır, ikinci dönemle birlikte realist romanlar (Sergüzeşt, Araba Sevdası) yazılmıştır.
Roman ve hikâyelerde divan edebiyatına göre sade bir dil kullanılmıştır.
Romanlar toplumu eğitmek için bir araç olarak görüldüğünden teknik bakımdan kusurludur.
Romanlarda (Felatun Bey’le Rakım Efendi, İntibah, Sergüzeşt vb.) ilahi bakış açısı kullanılmıştır.
8831 KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN ileti5176 Kanun Numarası : 5176 Kabul Tarihi : 25/5/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 8/6/2004 Sayı :25486 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 43 Amaç ve kapsam Madde 1- Bu Kanunun amacı, kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkeleri belirlemek ve uygulamayı gözetmek üzere Kamu Görevlileri Etik Kurulunun kuruluş, görev ve çalışma usul ve esaslarının belirlenmesidir. Bu Kanun, genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeli kuruluşlar, mahalli idareler ve bunların birlikleri, kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurul, üst kurul, kurum, enstitü, teşebbüs, teşekkül, fon ve sair adlarla kurulmuş olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan; yönetim ve denetim kurulu ile kurul, üst kurul başkan ve üyeleri dahil tüm personeli kapsar. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Bakanlar Kurulu üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı mensupları ve üniversiteler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Kuruluş Madde 2- Bu Kanunda yazılı görevleri yerine getirmek üzere Başbakanlık bünyesinde Kamu Görevlileri Etik Kurulu (Kurul) kurulmuştur. Bakanlar Kurulu, bu Kanun kapsamındaki konularda her türlü kararları almak ve uygulamak üzere; a) Bakanlık görevi yapmış olanlar arasından bir üye, b) İl belediye başkanlığı yapmış olanlar arasından bir üye, c) Yargıtay, Danıştay, Sayıştay üyeliği görevlerinden emekliye ayrılanlar arasından üç üye, d) Müsteşarlık, büyükelçilik, valilik, bağımsız ve düzenleyici kurul başkanlığı görevlerinde bulunmuş veya bu görevlerden emekliye ayrılanlar arasından üç üye, e) Üniversitelerde rektörlük veya dekanlık görevlerinde bulunmuş öğretim üyeleri veya bunların emeklileri arasından iki üye, f) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında en üst kademe yöneticiliği yapmış olanlar arasından bir üye, Olmak üzere toplam onbir üyeyi biri Başkan olmak üzere seçer ve atar. Kurul başkan veya üyeliğine atanacaklar hakkında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü ile ek 68 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uygulanmaz ve bu kişiler Kurulda emekli aylıkları kesilmeksizin çalıştırılır. 8832 Üyelerin görev süresi dört yıldır. Süresi dolan üyeler Bakanlar Kurulunca yeniden seçilebilirler. Kurul üyelerinin görev süresi dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak üyeler, ciddi bir hastalık veya sakatlık nedeniyle iş görememeleri veya atamaya ilişkin şartları kaybetmeleri halinde, atandıkları usule göre süresi dolmadan görevden alınır. Üyeler, görevi kötüye kullanmaktan veya yüz kızartıcı bir suçtan mahkûm olmaları halinde ise Başbakan onayıyla görevden alınır. Görevden alma nedeniyle veya süresi dolmadan herhangi bir sebeple boşalan Kurul üyeliklerine bir ay içerisinde Bakanlar Kurulunca yeniden atama yapılır. Bu şekilde atanan üye, yerine atandığı üyenin görev süresini tamamlar. Kurul, Başkanın daveti üzerine en az altı üyeyle toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğunun aynı yöndeki oyu ile karar verir. Toplantı kararları ilgililere duyurulur. Kurul ayda dört defa toplanır. Kurul Başkan ve üyelerinin toplantılara katılmaları esastır. Arka arkaya üç toplantıya veya bir yıl içinde toplam on toplantıya katılmayan üyeler istifa etmiş sayılırlar. Kurulun sekretarya hizmetleri Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Kurul Başkan ve üyelerine, 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak koşuluyla, fiilen görev yapılan her gün için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Huzur hakkı ve Kurulun diğer ihtiyaçları için her yıl Başbakanlık bütçesine gerekli ödenek konulur. Kurulun görevleri Madde 3- Kurul, kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek, etik davranış ilkelerinin ihlâl edildiği iddiasıyla re’sen veya yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek, kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak ve bu konuda yapılacak çalışmalara destek olmakla görevli ve yetkilidir. Kurula veya yetkili disiplin kurullarına başvuru Madde 4- Bu Kanun kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında etik davranış ilkelerine aykırı uygulamalar bulunduğu iddiasıyla, en az genel müdür veya eşiti seviyedeki kamu görevlileri hakkında Kurula başvurulabilir. Hangi unvanların genel müdür eşiti sayılacağı kurum ve kuruluşların teşkilât yapısı ve yürüttükleri hizmetlerin niteliği dikkate alınarak Kurul tarafından belirlenir. Diğer kamu görevlilerinin, etik davranış ilkelerine aykırı uygulamaları bulunduğu iddiasıyla yapılacak başvurular, ilgili kurumların yetkili disiplin kurullarında, Kurul tarafından çıkarılan yönetmeliklerde belirlenen etik davranış ilkelerine aykırılık olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Değerlendirme sonucu alınan karar, ilgililere ve başvuru sahibine bildirilir. Başvurular, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunda belirlenen esaslara göre, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile Türkiye'de ikamet eden yabancı gerçek kişiler tarafından yapılabilir. Ancak, kamu görevlilerini karalama amacı güden, haklı bir gerekçeye dayanmayan, başvuru konusuyla ilgili yeterli bilgi ve belge sunulmamış başvurular değerlendirmeye alınmaz. Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış bulunan uyuşmazlıklar hakkında Kurula veya yetkili disiplin kurullarına başvuru yapılamaz. İnceleme sırasında yargı yoluna gidildiği anlaşılan başvuruların işlemi durdurulur. 8833 İnceleme ve araştırma Madde 5- Kurul, başvurular hakkındaki inceleme ve araştırmasını etik davranış ilkelerinin ihlâl edilip edilmediği çerçevesinde yürütür. Kurul, kendisine şikâyet veya ihbar yoluyla ulaşan başvurular üzerine yapacağı inceleme ve araştırmayı en geç üç ay içinde sonuçlandırmak zorundadır. Kurul, inceleme ve araştırma sonucunu ilgililere ve Başbakanlık Makamına yazılı olarak bildirir. (İptal üçüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 4/2/2010 tarihli ve E.: 2007/98, K.:2010/33 sayılı Kararı ile.) Bu Kanuna göre yapılan inceleme ve araştırmalar, genel hükümlere göre ceza kovuşturmasına veya tâbi oldukları personel kanunları hükümlerine göre disiplin kovuşturmasına engel teşkil etmez. Bilgi ve belge istenmesi Madde 6- Bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşları, Kurulun başvuru konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgeleri vermek zorundadırlar. Kurul, bu Kanunun kapsamındaki kuruluşlardan ve özel kuruluşlardan ilgili temsilcileri çağırıp bilgi alma yetkisine sahiptir. Yönetmelik Madde 7- Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar, Kurulca hazırlanacak yönetmeliklerle belirlenir. Kurul tarafından hazırlanacak yönetmelikler Başbakan onayı ile yürürlüğe konulur. Madde 8- (19.4.1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ile ilgili olup yerine işlenmiştir.) Madde 9- (14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ilgili olup yerine işlenmiştir.) Yürürlük Madde 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 8834
Adalet ve Kalkınma Partisi 2014 yerel seçimlerde il adaylarının tamamını resmi olarak açıklarken, ilçe adayları ise beş ilde açıklandı.
Diğer adayları belirleme çalışmaları devam ediyor. AK Parti’nin 2014 yerel seçimlerindeki büyükşehir ve il belediye başkan adayları şöyle:
“Adana Abdullah Torun, Adıyaman Fehmi Hüsrev Kutlu, Afyonkarahisar Burhanettin Çoban, Ağrı Hasan Arslan, Aksaray Haluk Şahin Yazgı, Amasya Cafer Özdemir, Ankara Melih Gökçek, Antalya Menderes Mehmet Tevfik Türel, Ardahan Faruk Köksoy, Artvin Mehmet Kocatepe, Aydın Mustafa Savaş, Balıkesir Ahmet Edip Uğur, Bartın Seyfettin Kalay, Batman Mehmet Emin Ekmen, Bayburt Mete Memiş, Bilecik Selim Yağcı, Bingöl Yücel Barakazi, Bitlis Fehmi Alaydın, Bolu Alaaddin Yılmaz, Burdur Sebahattin Akkaya, Bursa Recep Altepe, Çanakkale Mehmet Daniş, Çankırı İrfan Dinç, Çorum Muzaffer Külcü, Denizli Osman Zolan, Diyarbakır Mehmet Galip Ensarioğlu, Düzce Mehmet Keleş, Edirne Ahmet Günşen, Elazığ Mücahit Yanılmaz, Erzincan Cemalettin Başsoy, Erzurum Mehmet Sekmen, Eskişehir Harun Karacan, Gaziantep Fatma Şahin, Giresun Yılmaz Can, Gümüşhane Ercan Çimen, Hakkari Osman Kızılban, Hatay Sadullah Ergin, Iğdır Mustafa Buluş, Isparta Nuri Uzaktaş, İstanbul Kadir Topbaş, İzmir Binali Yıldırım, Kahramanmaraş Fatih Mehmet Erkoç, Karabük Mehmet Ceylan, Karaman Ertuğrul Çalışkan, Kars Nevzat Bozkuş, Kastamonu Tahsin Babaş, Kayseri Mehmet Özhaseki, Kilis Hasan Kara, Kırıkkale Mehmet Saygılı, Kırklareli Selahattin Minsolmaz, Kırşehir Yaşar Bahçeci, Kocaeli İbrahim Karaosmanoğlu, Konya Tahir Akyürek, Kütahya Kamil Saraçoğlu, Malatya Ahmet Çakır, Manisa Hüseyin Tanrıverdi, Mardin Mehmet Vejdi Kahraman, Mersin Mustafa Sever, Muğla Mansur Harmandar, Muş Feyat Asya, Nevşehir Hasan Ünver, Niğde Faruk Akdoğan, Ordu Enver Yılmaz, Osmaniye Mehmet Gürbüz, Rize Reşat Kasap, Sakarya Zeki Toçoğlu, Samsun Yusuf Ziya Yılmaz, Şanlıurfa Celalettin Güvenç, Siirt Ali İlbaş, Sinop Hamza İnce, Şırnak Ahmet Hamdi Yıldırım, Sivas Sami Aydın, Tekirdağ Mustafa Yel, Tokat Eyüp Eroğlu, Trabzon Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Tunceli Erkan Eroğlu, Uşak Nurullah Cahan, Van Osman Nuri Gülaçar, Yalova Yakup Bilgin Koçal, Yozgat Kazım Arslan, Zonguldak Ali Bektaş.”
5 İLDE ADAYLAR AÇIKLANDI
AK Parti tarafından Adana, Antalya ve Aydın ve Balıkesir'e bağlı ilçelerin adayları da resmi olarak açıklandı. Açıklanan adaylar şöyle:
İstanbul: Bahçelievler Osman Develioğlu, Güngören Şakir Yücel Karaman, Fatih Mustafa Demir, Kağıthane Fazlı Kılıç, Pendik Salih Kenan Şahin, Başakşehir Mevlüt Uysal, Bayrampaşa Atilla Aydıner, Esenyurt Necmi Kadıoğlu, Avcılar Bayram Şenocak, Maltepe Edibe Sözen, Beyoğlu Ahmet Misbah Demircan, Sarıyer Sedat Özsoy, Kartal Temurhan Yıldız, Üsküdar Hilmi Türkmen, Şişli Mukadder Başeğmez, Tuzla Şadi Yazıcı, Çekmeköy Ahmet Poyraz, Ataşehir Nimetullah Topu
Adana: Adana Abdullah Torun, Aladağ Mustafa Akgedik, Ceyhan Alemdar Öztürk, Çukurova Cüneyt Karaaslan, Feke Cuma İş, İmamoğlu Kadir Altunköse, Karaisali Yusuf İyi, Karataş Sinan Gül, Kozan Kazım Özgan, Pozantı Ramazan Demir, Saimbeyli Mustafa Uyanık, Sarıçam Ahmet Zenbilci, Seyhan Azim Öztürk, Tufanbeyli Remzi Ergü, Yumurtalık Turgut Erişmen, Yüreğir Mahmut Çelikcan.”
Antalya: Antalya Menderes Mehmet Tevfik Türel, Akseki İsmet Uysal, Aksu Halil Şahin, Alanya Hasan Sipahioğlu, Demre Süleyman Topçu, Döşemealtı Nurettin Tursun, Elmalı Ümit Öztekin, Finike Nail Dülgeroğlu, Gazipaşa Adil Çelik, Gündoğmuş Mehmet Özeren, İbradı Muharrem Kaya, Kaş Halil Kocaer, Kemer Yusuf Uras, Kepez Hakan Tütüncü, Konyaaltı Remzi Sadi, Korkuteli Mustafa Akdeniz, Kumluca Hüsamettin Çetinkaya, Manavgat Recep Barut, Muratpaşa Cihan Bulut, Serik Ramazan Çalık.”
Aydın: Aydın Mustafa Savaş, Bozdoğan Ali Erkut, Buharkent Mehmet Erol, Çine Celalettin Kocamaz, Didim Ufuk Döver, Efeler Yalçın Pekgüzel, Germencik Mustafa Bircan, İncirliova Kazım Günaydın, Karacasu Kutsi Küçükyörü, Karpuzlu Hilmi Dönmez, Koçarlı Abdullah Arıcı, Köşk Rıfat Kadri Kılınç, Kuşadası Engin Berberoğlu, Kuyucak Metin Ertürk, Nazilli Mustafa Acar, Söke Metin Yavuz, Sultanhisar Ertegün Ünal.”
Balıkesir: Balıkesir Ahmet Edip Uğur, Altıeylül Zekai Kafaoğlu, Ayvalık Hakan Kayaalp, Balya Şaban Özel, Bandırma Recep Şekerci, Burhaniye Necdet Uysal, Bigadiç İsmail Avcu, Dursunbey Ramazan Bahçavan, Edremit Özkan Kostak, Erdek Hüseyin Aysan, Gömeç Kazım Arslan, Gönen Hüseyin Yakar, Havran Emin Ersoy, İvrindi Recai Baytar, Karesi Yücel Yılmaz, Kepsut İsmail Cankul, Manyas Hasan Kahraman, Marmara Süleyman Aksoy, Savaştepe Turhan Şimşek, Sındırgı Ekrem Yavaş, Susurluk Hüseyin Hızlıoğlu.” İHA
Cuma günleri okunması tavsiye edilen dua ve esmalar :
27 Eylül 2013 Cuma 08:39
Esmalar
İmam-ı Gazali'ye göre Cuma günü bin kere Ya Allah diye okuyanlar evliyalar sınıfına katılırlar.
Yine Cuma günü namazdan önce yüz defa “Ya Allah, Ya Hu” diyen kimsenin hayırlı dileği gerçekleşir.
Cuma namazından sonra yüz defa “Ya Rahman” diyenler unutkanlıktan ve gafletten kurtuldukları gibi kalpleri de nurlanır.
Cuma namazından sonra yüz defa “Ya Gaffar” ism-i şerifini okuyanlar affa mağfirete mazhar olurlar
Cuma günü akşama doğru “Yâ Veliyy” ism-i şerifini okuyanların hayırlı dilekleri kabul olunur.
Cuma gecesi 1000 defa “Yâ Muhsî” ism-i şerifini okuyanın kıyamet gününde hesabı kolay olur.
Cuma günü 1000 defa “Yâ Vâlî” ism-i şerifini okuyarak dua edenin duası kabul olur, işleri kolaylaşır.
10 hafta süreyle Cuma günleri onar defa “Yâ Ganiyy, Yâ Muğni” ism-i şeriflerini okuyan zengin olur.
Cuma geceleri 100 defa “Yâ Dârr” ism-i şerifini okumaya devam eden Cenabı Hakka yakın olur ve zarar verici şeylerden emin olur.
Cuma namazından sonra yüz defa “Yâ Gafur” ism-i şerifini okuyanlar af olunur.
Cuma namazında hutbe esnasında yüz defa “Ya Basîr” ism-i şerifini okuyanı Cenab-ı Allah hidayete erdirir, kalp gözünü açar.
Cuma Günü ” YA VELİYYÜ YA ALLAH” esmasını (1000) defa zikreden kişi her istediğine kavuşur.
Cuma günü “LA İLAHE İLLALAHÜ’L MELİKÜ’L HAKKU’L- MÜBİN” (200) defa zikreden Kişi Allah’tan ne isterse verilir.Cuma günü Sabah’.
YA-RAKİB esması (312) defa zikrederek istegini Allah’a bildirrisen istegin kabul olur.
alintidir
-----------------------------------
Dualar
Cuma günü ikindi namazı ile güneş batmasına kadar olan zaman diliminde Allah’dan isteyin. Dua edin.
Cuma günü”La ilahe illa ente ya hannanü ya mennanü ya bedias semavati vel erdi ya zel celali vel ikram”” bu dua ile dua eder ve Allah’dan isterse ,Allah mutlaka duanıza karşılk verir.
Cuma günü akşam ezanına 45 dakika kala “Ya Meliki Muktedir sin Allah’ım bana yardım et” ismini (100) defa tekrarlayıp sonrada dileğinizi dileyin, sıkıntınız gider,huzur vr rahata erersiniz.
(Cuma günü gusledenin günahları affolur.) [Taberani]
(Cuma günü sabah namazından önceEstagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh, okuyanın, deniz köpüğü kadar da olsa günahları affolur.) [İbni Sünni]
(Cuma namazından sonra, yedi defa ihlas ve muavvizeteyn okuyanı, Allahü
teâlâ, bir hafta, kazadan, beladan, kötü işlerden korur.)
Cuma gecesi iki rekat namaz kılıp, her rekatta bir Fatiha, bir Ayet-el Kürsi, 15 İhlas okuyup selam verdikten sonra bana bin salevat okuyan, beni rüyada görür.”
Cumâ namazından sonra şu duâyı okumak müstehabdır: Allahümme yâ ganiyyü, yâ hamîdü, yâ mübdiü, yâ mu’îdü, yâ rahîmü, yâ vedûd. Eğninî bihalâlike an harâmike ve bifadlike ammen sivâke.
Ey Ganî, Hamîd, Mübdi, Mu’îd, Rahîm, Vedûd olan Allahım. Beni halâl ettiklerinle iktifâ ettir, haramlara düşürme. Fadlınla, ihsân ederek beni Senden başkasına muhtâc etme! demektir.
Bu duâya devam edenleri Allahü teâlâ başkalarına muhtâc etmez ve ummadığı yerden rızıklandırır.
Abdullah bin Ömer buyurdu ki: Hâceti olan bir kimse çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri oruç tutsun. Cuma günü temizlenip namaza gitsin. Az veya çok sadaka versin. Namazdan sonra şu duâyı okursa Allahü teâlâ’nın izni ile duâsı kabûl olur.
Allahümme innî es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahîm. Ellezî lâ ilâhe illâ hû. Âlimül ğaybi veşşehâdeti hüverrahmânürrahîm. Ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahîm. Ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Ellezî meleet azametühüsse-mâvâti vel arde. Ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahîm. Ellezî lâ ilâhe illâ hüve ve anet lehül vücûhü ve haşe’at lehül ebsâru ve veciletil kulûbü min haşyetihi en tusalliye alâ Muhammedin ve en tu’tînî hâcetî, diyerek hâcetini söylemelidir.
--------------------------------------------
Hacet'lerin Kabulü için Cuma Günü Okunan Güzel Bir Dua
La İlahe İllallah Cumanın Sebebiyle, Muhammedün S.A.V Resulullah Gerek
Yüzünün Gölgesiyle Dünya Ve Ahiret Muradımı Ver Melekler Duasıyla Ya
Vedüdüm, Sensin Maksudum, Kulhuvallahu Ehad Binbir Kere Ya Samed Cennet
Kapılarını Aç Benim Günahımdan Geç Benim Günahım Var İsa Senin Gibi
Hakk’ım Var Muhammed Aleyhisselam Gibi Dostum Var İlahi Kabre Vardığım
Gece Lutfeyle Yalnız Kaldığım Gece Bilmediğimi Bildir Kabrimi Nur İle
Doldur Kevser Şarabına Bandır Ulu Cemal’ini Göster Estağfiruliah
İstiğfarın Ben Zayıf Günahkar Kulun Ya Celil Ya Cabbar Sen Bağışla
Günağımı Ya Settar İlahi Cennetini Cemal’ini Göster Bana Gece Gündüz
Yalvarırım Sana Dünya Ve Ahiret Muradımı Ver Bana Rabbim Allah Fikrim
Zikrullah Kalbimin Nuru Resulullah Evvelim Allah Ahirim Allah La İlahe
İllallah Muhammedün S.A.V Resulullah
Cuma Günümüz Var İslam Dinimiz Var Muhammed S.A.V Gibi Şahımız Var
Allah Dedim Dostum Dedim Doksandokuz İsmine Mühür Vurdum Üstüne
Estağfirullah Ve Etübü İleyh, Sırrım Subhanım Allah, Derdim Dermanım
Allah, Gafil Kulun Gama Düşmüş, Yetiş İmdadına Ya Muhammed.
Kulhuvallahü Ehad; Binbir Kere Ya Samed, Keremler Şahı Muhammed, Umarım
Senden Şefaat. Muhammed Mustafa Sözüm, İhlas-I Şerifle Yundu Yüzüm,
Ayet-El Kürsi Hakkı İçin Sen Kabul Eyle Sözüm. Bugün Cuma Günüdür,
Dinim İslam Dinidir. Dinim İslam Olduğuna Yedi Binin Nısfına Mühürledim
Üstüne. La İlahe İllallah.
Üç Muradım Var Allahım, Biri Cennet , Biri Muradımın Kabulünü Bilmek,
Biri Didarını Görmek Cemal’ini Göster Bana Cennetine Davet Et Allah’ım
Kalbimizde Kanaat Kabrimizde Rahatlık Sıratta Selamet Tatlı Canımız
Sana Emanet Son Nefesimizde Selametler İhsan Eyle Kabir Dualarımızı
Asan Eyle Cennetinle Cemal’ini Cümleyle Beraber Banada Nasip Eyle La
08/09 MART 2014 TARİHLERİNDE YAPILACAK OLAN SINAVLARDA GÖREVLENDİRİLEN ÖĞRETMEN LİSTESİ. (Görevlendirilen Öğretmenler Sınav Başlama Saatinden 1 Saat Önce Sınav Merkezinde Hazır Bulunarak Sınav Toplantısına Katılacaklardır.) Adı Soyadı Kadrosunun Bulunduğu Okul Sınav Adı Sınav Oturumu Sınav Başlama Saati Görevlendirildiği Sınav Merkezi MUAMMER AKÇA FATİH İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET ALKAN LÜTFİ EGE ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET BOYACILAR YEŞİLKÖY İŞİTME ENGELLİLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET ÇAMUR EĞİTİM KURUMLARI YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ DENİZLİ GÖRME ENGELLİLER İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET ÇINAR ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET ÇOBAN TOKİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET ERGÜN ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET İKBAL YILDIZ AYŞE-MÜRÜVVET BAŞER İMAM HATİP ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET İNCE AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET KIZILHAN DENİZLİ TİCARET BORSASI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET KOŞUL SERVERGAZİ İMKB.KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET ÖZDEMİR ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET RAŞİT YILMAZ DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET SAİD ERDOĞAN POLİS AMCA ÖZEL EĞİTİM UYGULAMA MERKEZİ VE ÖZEL EĞİTİM İŞ UYGULAMA MERKEZİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHAMMET SÖKMEN ÜÇLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHARREM İZCİ MERKEZ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHARREM OSAL KARAKURT ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ Muharrem TETİK İBRAHİM CİNKAYA SOSYAL BİLİMLER LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHİTTİN M.TOPA DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHLİS KILINÇ HULUSİ KULAKLI ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHSİN ÇINARGÜR DENİZLİ TÜRK EĞİTİM VAFKI ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHSİN KARATEPE İSMAİL TOSUNOĞLU ÖZEL EĞİTM. İŞ. UY. MERKEZİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHSİN KILIÇ DENİZLİ İMAM HATİP ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHSİN POLAT NAMIK KEMAL ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHSİN ÜNLÜ DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHSİNE POLATDEMİR AHMET NURİ ÖZSOY İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHTEREM ALTINTEN NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUHTEREM ÖZLÜK DENİZLİ TİCARET ODASI AHİ SİNAN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUKADDES ALKAN DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUKADDES ÇAKMAK SEVİL KAYNAK İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MUKTEDİR BATIBEY DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURADİYE YAVUZ TOKİ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT AKBULUT MUSA-HATİCE ÇELİKKOL İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT ALACAOĞLU ÇAMLIK ÖZEL EĞİTİM İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT ALTINKAYA GÜZELKÖY MEHMET TUNÇ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT ASLAN DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT AYGÜN DENİZLİ BASMA SANAYİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT BARUT TEKKEKÖY ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT BÖLÜKBAŞIOĞLU DENİZLİ İBRAHİM CENGİZ ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT ÇAPAR CANKURTARAN ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT DEMİRHAN CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT DEVELİ SERVERGAZİ İMAM HATİP ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT DURMAZ ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT EKLİOĞLU İSMAİL USLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT GÖKÇEKOCA MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT GÖNÜL DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT GÖNÜLDENK İSMAİL USLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT GÜNEY TEVFİK FİKRET KAYA İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT HÖL YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT KABUKÇU AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT KAPLAN 1200 EVLER İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT KARA ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ MURAT KARAGÖZ ATATÜRK ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT KAYMAKÇI DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT KÖSELİ ARİF YALINKAYA ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT MAMAKLI ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT ÖZER KARAKOVA ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT ÖZTÜRK DENİZLİ ERBAKIR FEN LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT PULAT ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT ŞAHİN YUNUS EMRE TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT TEKİN ÇAMLIK ÖZEL EĞITIM UYGULAMA MERKEZI 1. KADEME MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT TURGUT AYDEM FEN LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT UYSAL ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT UYSAL 75. YIL CUMHURİYET ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MURAT YILDIRIM AYDEM FEN LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA BİRTANE KARAKOVA İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA ÇAKA EKREM BAŞER İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA ÇERİ ÜÇLER İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA OSAL GÜLAY KAYNAK SARIKAYA TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA TOKTAŞ YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA TUĞLU KATİP ÇELEBİ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSA UYSAL YARDIM SEVENLER DERNEĞİ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSLU CANLI YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DEVECİ NERMİN OSMAN AKÇA ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA İNAN NERMİN OSMAN AKÇA ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ACAR DENİZLİ İMAM HATİP ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA AHAT ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA AKKUŞ ZAFERİYE ABALIOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ALİ AKÇAY AHMET NURİ ÖZSOY İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ALİ ÇAPUT HÜRRİYET ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ALİ İNAÇ CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ALİ KARLI MERKEZ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ALİ MERCAN KATİP ÇELEBİ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ALP ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ARI DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ASLAN BAŞKARCI MUSTAFA KULAKLI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ATAŞ DENİZLİ İBRAHİM CENGİZ ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ATILGAN DENİZLİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA BALTA DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA BAŞIN AHMET NURİ ERİKOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA BİÇER YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA BORA KOCADERE VALİ MEHMET ÖZGÜN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA BOYACI HÜRRİYET ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA CİHAN ARİF YALINKAYA ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ÇELİK ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ÇELİK ÜÇLER İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ÇİMEN HİLMİ ÖZCAN ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ÇİVİT OSMAN ÖZGÜR İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA ÇOBAN YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DAYIK DENİZLİ TİCARET BORSASI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DELEN RAŞİT ÖZKARDEŞ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DEMİRCAN NECİP FAZIL KISAKÜREK İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DENİZ GÜZELPINAR YAVUZLAR BALIKÇILIK A.Ş.HACI ÖMER YAVUZ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DURAK DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ MUSTAFA DURUL HACI AHMET PARALI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ERDEM DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ERDEM BERK ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ERDEN DENİZLİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ERGÜL RESSAM İBRAHİM ÇALLI ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ERİŞ ATATÜRK ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA FARUK YILDIZ DENİZLİ İMAM HATİP ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA FATİH VARLIK ŞEHİTLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA GASPAK PINARKENT KOYUNALİLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA GÖREN ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA GÜLŞEN CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA GÜNGÖR MUSA-HATİCE ÇELİKKOL İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA GÜRLER KARAKAYA GÜZELKÖY MEHMET TUNÇ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA HELVACI ATATÜRK İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA İNCE VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KAÇAR CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KANDAL ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KARBASTI FATİH İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KARNAK HÜSAMETTİN KULAKLI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KEÇELİOĞLU DENİZLİ TİCARET BORSASI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KEMAL EROĞLU REŞAT VURAL İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KOCATÜRK DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA KOCCU ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA MANSAF ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA MUSLUGÜME ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA OK HACI SERPİL KABAKLIOĞLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA OSAL HÜRRİYET ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA OYMAK HACI İBRAHİM CİN ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ÖZDEMİR DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ÖZKUL CAFER SADIK ABALIOĞLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA ÖZTEMİZ PINARKENT KOYUNALİLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA PARLAK HACI AHMET PARALI ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA RAUF YAVUZ İSTİKLAL FİTNAT AHMET ENGİN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA SABUNCUOĞLU DENİZLİ TİCARET BORSASI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA SARI SEVİNDİK ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA SARMIŞ ATATÜRK ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA SELÇUK ATATÜRK ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA SİZHAN MEHMET AKİF ERSOY ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA TOKDEMİR ATATÜRK İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA TOPALOĞLU MERKEZEFENDİ HALK EĞİTİM MERKEZİ VE AKŞAM SANAT OKULU MÜDÜRLÜĞÜ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA TURHAN ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA VURAL DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA YASİN DÜZGÜN ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA YETİŞ DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA YILMAZ HACI İBRAHİM CİN ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA YILMAZ SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA YOLLU CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUSTAFA YUSUF DEMİRCİ ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUTLU ILDIZ ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUTLU KAFES DENİZLİ BASMA SANAYİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUTLU YETİM DEVELİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUTTALİP SÖYLEMEZ EKREM BAŞER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUTTALİP TOKER AHMET SAMİ USLU ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUZAFFER ARIK VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUZAFFER DİDİN CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUZAFFER KARAGÖNLÜ 19 MAYIS İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUZAFFER KILIÇ OSMAN ÖZGÜR ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MUZAFFER YILMAZ PAKİZE VE SUZAN ÖZKARDEŞ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜCAHİD BAYRAK MUSA HATİCE ÇELİKKOL ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜDÜRİYE KOCASARI DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜJGAN TOKER OSMAN ÖZGÜR ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜKERREM YILMAZ ŞEMİKLER AMİROĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜNEVVER AYDOĞAN GÜLAY KAYNAK SARIKAYA TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜNEVVER ÇETİN ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜNEVVER ÖZTÜRK DURMUŞOĞLU ÇAMLIK ÖZEL EĞITIM UYGULAMA MERKEZI 2. KADEME MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜNEVVER SIRYOL MERKEZ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜNİRE ÇELİK NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜNİRE ŞANDA DENİZLİ BASMA SANAYİ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜRÜVET BOZKURT HACI AHMET PARALI İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜRÜVET SEVİNDİK MÜFTÜ AHMET HULUSİ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MÜRVET KIYAK AYDIN DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MÜŞERREF BİLİCİ YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MÜŞERREF FİDAN ZAFERİYE ABALIOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MÜZEYYEN AMASYA MERKEZ ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MÜZEYYEN KIVRAK PAKİZE VE SUZAN ÖZKARDEŞ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ MÜZEYYEN ŞENGÜL DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NACİ BABUŞCU AHMET GÖKŞİN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NACİYE EROĞLU ATATÜRK İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NACİYE ESRA GÜRKAN NECİP FAZIL KISAKÜREK ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NACİYE NURCAN KOCAKULAK ÇAMLIK ÖZEL EĞİTİM İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NACİYE ÖZGE KAVASOĞLU GÖZLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NADİR ÇETİNKAYA AHMET GÖKŞİN İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NADİR GÜNAY CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NADİR KABAŞ MEHMET ATMACA İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NADİRE İNAN AHMET NURİ ERİKOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAFİ TUKACI DENİZLİ İBRAHİM CENGİZ ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAFİ ÜNAL ZAFERİYE ABALIOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAFİYE CEYLAN GÜLAY KAYNAK SARIKAYA TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAFİZ ÇAĞDAŞ DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAGEHAN BAYRAM DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAGEHAN FENERCİOĞLU DENİZLİ İBRAHİM CENGİZ ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAGİHAN BOZOVALI AHMET NURİ ERİKOĞLU İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAGİHAN İNCE DENİZLİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAHİDE SERAP KILINÇ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAHİT ÜTKÜN EKREM BAŞER İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAİL AKTAN ŞEHİTLER ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAİL FIRLAYİŞ YUNUS EMRE TİCARET MESLEK LİSESİ MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAİL OĞUZ SERVERGAZİ İMAM HATİP ORTAOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAİL SUNA GÜZELKÖY MEHMET TUNÇ İLKOKULU MTSAS YAZILI 1 11:00 AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ NAİM BÜYÜKDOLU CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAİM ÇALIŞKAN KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NALAN AKBIYIK DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NALAN ÇÜMEN AHMET NURİ ERİKOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NALAN GÖK KARAKOVA İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NALAN KABAKÇI ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NALAN SAYGILI CANBAY HÜSAMETTİN KULAKLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAMİ ŞAHAN DENİZLİ TİCARET ODASI AHİ SİNAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NASIF ACAR ATATÜRK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NASUH ACAR TİCARET BORSASI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAYMAN SAKARYA OSMAN ÖZGÜR ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZAN ÖKSÜZ NERMİN OSMAN AKÇA ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZAN ASAD DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZAN ÇİMEN DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZAN GÜLŞEN MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZAN UĞUR YAŞAR SANİYE GEMİCİ ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZIM KUDRET GÜRSOY VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZIM TAŞ DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZİF ÖZDEMİR DENİZLİ İBRAHİM CENGİZ ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZİFE ASLAN HULUSİ KULAKLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZİRE ULUER DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZLI TUTAR HÜRRİYET ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZMİ ALAN DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZMİ KARAKAYA FATİH İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZMİ NİZAMOĞLU MERKEZ EFENDİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZMİ ÖZGÜR GÜÇLÜ DENİZLİ İMAM HATİP ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NAZMİ SERT ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEBAHAT EFE İBRAHİM CİNKAYA SOSYAL BİLİMLER LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEBAHAT ÖZKAN RESSAM İBRAHİM ÇALLI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEBİHA DEMİR MUSA HATİCE ÇELİKKOL ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECATİ AKHAN DENİZLİ TİCARET ODASI AHİ SİNAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECATİ ÖNAL DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECDET COŞKUN AHMET NURİ ÖZSOY İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİBE BACANLI ATATÜRK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİBE ERAT VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİBE KESKİN YUNUS EMRE TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİP ALİ KINDIL LÜTFİ EGE ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİP DELİGÖZ ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİP GÜLEÇ İSTİKLAL FİTNAT AHMET ENGİN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİP GÜMÜŞ DENİZLİ TÜRK EĞİTİM VAFKI ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİP KABALI MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECİP PAŞOĞLU MEHMET ATMACA İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ Necla AKSOY HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECLA BAŞAKCI ARİF YALINKAYA ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECLA KURBAN ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NECMİYE GÜVEN ZÜBEYDE HANIM ANAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEDİM KAYA AŞAĞIŞAMLI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEDİME ÖZBEK DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEDRET HAKAN REŞAT VURAL İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEHİR ULUDAĞ ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEJAT MEÇO CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NEJDET GÜMÜŞ YARDIM SEVENLER DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NERGİZ ERDAĞ HASAN TEKİN ADA ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NERİMAN AKTÜRK UYSAL MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NERİMAN BOZBAY ZÜBEYDE HANIM ANAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NERİMAN KARAKAYA ÜÇLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NERİMAN LEYLA BAYEZİT VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NERİMAN MANİSALI GAZİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERİMAN MİNOĞLU LÜTFİ EGE ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERİMAN ÖZKAN DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERMİN AKSOY HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERMİN ÇÖLGEÇEN AHMET NURİ ERİKOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERMİN GÜNEŞ DİLEK DENİZLİ BASMA SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERMİN MARAL KATİP ÇELEBİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERMİN PEDİZ FATİH İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NERMİN ZEYBEK ATATÜRK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESİME ŞAHİN NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESLİHAN B.ÖZVER ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESLİHAN ÇOBANOĞLU SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESLİHAN GÖK ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESLİHAN KIRAÇ EĞİTİM KURUMLARI YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ DENİZLİ GÖRME ENGELLİLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESLİHAN YAMUÇ HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESLİHAN YILMAZ İSTİKLAL FİTNAT AHMET ENGİN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESRİN CANER HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESRİN KOÇ DENİZLİ ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NESRİN YALÇIN HACI ŞAKİR MELİHA NİLÜFER ÖZ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEŞE ATALAY ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEŞE KAFTAN OSMAN ÖZGÜR ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEŞE TOPALOĞLU DR.NECDET DURMUŞ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEŞET ERGİN HİLMİ ÖZCAN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVAL YAR 19 MAYIS İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVİN AKBABA VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVİN CANER DENİZLİ TİCARET ODASI AHİ SİNAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVİN ÇALLIOĞLU MUSA-HATİCE ÇELİKKOL İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVİN EGE ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVRİM YAZICI DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVRİYE AKYOL İSTİKLAL FİTNAT AHMET ENGİN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVZAT IŞIK ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVZAT TAHAL NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEVZAT YAKIT HACI AHMET PARALI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEZAHAT ATABEY OKUL YAPTIRMA VE YAŞ. DER. İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEZAHAT PEKGÜZEL DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEZAHAT TÜRKMEN NECİP FAZIL KISAKÜREK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NEZİH AYDIN POLİS AMCA ÖZEL EĞİTİM UYGULAMA MERKEZİ VE ÖZEL EĞİTİM İŞ UYGULAMA MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİGAR ÇUBUK DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL BAĞRIAÇIK DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL BİRİNCİ İBRAHİM CİNKAYA SOSYAL BİLİMLER LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL DİLEMRE SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL EVRAN ÖZEN BAHÇELİEVLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL HAYTOĞLU DENİZLİ TİCARET BORSASI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL ÖN 100. YIL MEHMETÇİK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL TUTUMLU DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAL TÜRKMEN RESSAM İBRAHİM ÇALLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAT ARAS MEHMET AKİF ERSOY ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAT BAŞGÜN HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAT GOKCE 1200 EVLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİHAT ILDAM VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN YAMACI DEVELİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN ÇAĞLAYAN DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN DALKILIÇ HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN KARABAY SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN SAY PAMUKKALE İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN TARAKÇI HACI İBRAHİM CİN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN TAŞKIN KARAÇAM ŞEHİTLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLGÜN VURAL HÜSAMETTİN KULAKLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLÜFER ATİK SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİLÜFER GÜRARSLAN MEHMET ATMACA İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİMET AVCI GÜLAY KAYNAK SARIKAYA TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİMET DAŞIKAN DENİZLİ TİCARET ODASI AHİ SİNAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİMET DÖNMEZ 100. YIL MEHMETÇİK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİMET ERTÖRÜN 19 MAYIS İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİMET GÜNDÜZ DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİMET İNCE SAADET ERİKOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİYAZİ KILINÇARSLAN ATATÜRK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NİZAMİ ÇUBUK DURMUŞ ALİ ÇOBAN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NUMAN AKTÜRK MUSA-HATİCE ÇELİKKOL İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NUMAN TURAN CAFER SADIK ABALIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NUR DAĞDEVİREN DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NURAN TAŞ CAFER SADIK ABALIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ NURAN YAVUZER AHMET NURİ ÖZSOY İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY DEMİRCİ HÜSAMETTİN KULAKLI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY AKÇA SEVİL KAYNAK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY ARU SEMA-ABDURRAHMAN KARAMANLIOĞLU OTELCİLİK VE TURİZM MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY EKİCİ HACI SERPİL KABAKLIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY ERDOĞAN DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY GÖNÜL NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY GÜL DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY GÜLŞAH TOKAT DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY KABUKÇU KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY KIRLI SAADET ERİKOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY KURŞUNLUOĞLU ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY KURUMUŞ ARİF YALINKAYA ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY ONAT SAYIN LÜTFİ EGE ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY ÖZ DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURAY ŞADİYE KAYA 100. YIL MEHMETÇİK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN ÇELİK SERVERGAZİ İMKB.KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN DORUK ADİL DEMİREREN MUSTAFA MUSOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN HAMİTOĞLU PINARKENT KOYUNALİLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN KULAÇ VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN NOYAN CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN SELÇUK 19 MAYIS İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN SOLAK NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN ŞAHAN DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN ULU NAMIK KEMAL ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURCAN YILMAZ OKUL YAPTIRMA VE YAŞ. DER. İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURDAN ÇAVDAR ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURDAN DAĞ REŞAT VURAL İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURDAN YAĞCI GÜZELPINAR YAVUZLAR BALIKÇILIK A.Ş.HACI ÖMER YAVUZ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURDİLEK IRMAK NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 1 10:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ NURETTİN AKGÜN GÖZLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURETTİN ATAÇ MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURETTİN AYTAÇ SERVERGAZİ İMKB.KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURETTİN GÜN ATATÜRK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURETTİN KARAKAYA ATATÜRK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURGÜL DURMAZ HULUSİ KULAKLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURHAN ALTINTAŞ ATATÜRK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURHAN TEKİN BAHÇELİEVLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURİ ÇİN 100. YIL MEHMETÇİK ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURİ DAYI KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURİ KALKAN PAKİZE VE SUZAN ÖZKARDEŞ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURİ KULAÇ ŞEMİKLER AMİROĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURİ KÜÇÜKELYAS VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURİYE SÖZGEN PAMUKKALE İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEL ÇAĞDAŞ KATİP ÇELEBİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEL ÇAĞIRGAN MERKEZ EFENDİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEL SÖZBİLEN ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEL YARAR HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEN ÜZÜLEN KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEVEN EREN ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURSEVİN ŞEN SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURŞEN ERŞAHİN MÜFTÜ AHMET HULUSİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURŞEN KÖSE DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN YEŞİL NERMİN OSMAN AKÇA ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN ALTINTAŞ ENER RESSAM İBRAHİM ÇALLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN ÇÖLLÜ FATİH İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN EROĞLU RESSAM İBRAHİM ÇALLI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN HARMANCI KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN KALKAN DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN KARAKAYA OKUL YAPTIRMA VE YAŞ. DER. İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN KUTLAR BATMAZ ZÜBEYDE HANIM ANAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN ÖZER NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN SOYSAL HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NURTEN YILMAZ DENİZLİ TİCARET ODASI AHİ SİNAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ NÜKHET ALPARSLAN HÜSAMETTİN KULAKLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OĞUZ ÇİL ARİF YALINKAYA ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OĞUZ NAMIK GÜNBAY HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OĞUZ SEYYAR RAŞİT ÖZKARDEŞ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OĞUZ YAŞAR ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OĞUZHAN SULUBEY HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKAN KAYHAN ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKAN KURUCAN HACI AHMET PARALI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKAN SEÇKİN MERKEZ EFENDİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKTAY ERAKMAN CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKTAY IŞIKHAN ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKTAY ŞAHİNER TİCARET BORSASI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OKTAY ÜNSAL İSTİKLAL FİTNAT AHMET ENGİN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OLCA MERCAN DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ OLCAY ŞAHAN ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ONUR ÇELİK DENİZLİ LİSESİ (ANADOLU) AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ONUR ÖNER MERKEZ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORBAY ÇAKIR MÜKERREM-MEHMET EKE ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORHAN ÇOBAN ADİL DEMİREREN MUSTAFA MUSOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORHAN GÜNEY HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORHAN GÜNEY RAŞİT ÖZKARDEŞ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORHAN KURAN 19 MAYIS İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORHAN ÖZEN 19 MAYIS İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ ORHAN SARUHAN ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ORHAN ŞAN KATİP ÇELEBİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ORHAN YAMAN DENTAŞ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ADAK ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN AKCAN BAŞKARCI MUSTAFA KULAKLI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN AKÇINAR KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ALTINDAĞ DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN AVCAR HACI HALİL BEKTAŞ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN AYDIN NECİP FAZIL KISAKÜREK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN AYHAN DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN AYYILDIZ DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN BOR CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ÇAVDAR MİLLİ EĞİTİM KORUMA DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ÇELİK SEVİL KAYNAK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN DAĞISTAN ŞEHİTLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN DAĞLI DENİZLİ TİCARET BORSASI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ERHAN GÜNGÖR TOKİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ERKOL MERKEZ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN FATİH SOLAK SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN GÖRGÜÇ MEHMET AKİF ERSOY ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN GÜLEL MİLLİ EĞİTİM KORUMA DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN GÜNDOĞDU CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN GÜNGÖR DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN GÜRCAN VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN GÜRCAN AKIN NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN İNANIR OKUL YAPTIRMA VE YAŞ. DER. İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN İZCİ MİLLİ EĞİTİM KORUMA DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN KARAKULA 75. YIL CUMHURİYET ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN KASAL MİLLİ EĞİTİM KORUMA DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN KAYA HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN KUBUR VAKIFBANK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN NURİ BOLAK DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN NURİ KARAOBALI ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ÖZTAN VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ÖZTÜRK HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN PALAZ DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN PARLATICI MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN SERTTAŞ PAMUKKALE İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN SILAN ADİL DEMİREREN MUSTAFA MUSOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN TEKİN ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN TOKMAKÇI TOKİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OSMAN ÜNAL VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OZAN SEMERCİ ŞEHİTLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ OZAN SÖNMEZ OSMAN ÖZGÜR ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖĞHAN GÖNENMİŞ ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER AKBAŞ ÜÇLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER ARAZSU MİLLİ EĞİTİM KORUMA DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER BÜBER DENİZLİ ERBAKIR FEN LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER ÇAVDAR DR.NECDET DURMUŞ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER DAĞ CANKURTARAN ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER FARUK AKGÜN HİLMİ ÖZCAN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER GÖKÇE ATATÜRK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER GÜNDER 1200 EVLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER GÜRHAN ZAFERİYE ABALIOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER GÜROCAK NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER HAYLAMAZ DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER KARABULUT HACI İBRAHİM DEMİREREN CUMHURİYET İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER KORAL AKTAŞ LÜTFİ EGE ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER KURT HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER OYMAK DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER ÖZEL 1200 EVLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER ÖZEN SEVİL KAYNAK İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER SAĞDIÇ MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER SAVRAN CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER SEVİNÇ DENİZLİ BASMA SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER SOY DENİZLİ ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER ŞANAL BAŞKARCI MUSTAFA KULAKLI İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER TOPALOĞLU ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER URCAN ORHAN ABALIOĞLU TEKNİK VE ENDSÜTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER ÜNAL VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMER YILMAZ DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMERÜL FARUK SARICA TİCARET BORSASI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ TİCARET MESLEK LİSESİ ÖMRÜYE PARMAKSIZ ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖMÜR ÖZCAN ZEHRA-NİHAT MORALIOĞLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖMÜR SAĞKAL HAKKI DEREKÖYLÜ GÜZEL SANATLAR LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖNDER ERDOĞMUŞ DENİZLİ İBRAHİM CENGİZ ÖZEL EĞİTİM MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖNDER TURAN GÜLAY KAYNAK SARIKAYA TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖNDER ÜLKER NAMIK KEMAL ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZCAN AKGÜN HAKKI DEREKÖYLÜ GÜZEL SANATLAR LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZCAN DUYAN ATATÜRK TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZCAN GÜRSES AHMET SAMİ USLU ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZCAN YAPICILAR ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZDEN AYTEKİN HACI HALİL BEKTAŞ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZDEN KONUK TOKİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZDEN YILDIRIM MİLLİ EĞİTİM KORUMA DERNEĞİ İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZDOĞAN SELÇUK DURMUŞ ALİ ÇOBAN ANADOLU LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZER BALKANCI SERVERGAZİ İMKB.KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGE KESKİN TİCARET BORSASI ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGE KÜÇÜK ANAFARTALAR TİCARET MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGE UYAR ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGE YİĞİT ARİF YALINKAYA ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜL KORTUNAY DOĞAN DEMİRCİOĞLU EMSAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜL YAZGAN ÜÇLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜN EKMEKÇİ HÜRRİYET ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜN PEDİZ GÜLAY KAYNAK SARIKAYA TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR ABAK 1200 EVLER İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR BAYAM NAMIK KEMAL ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR ÇİFTCİ AHMET GÖKŞİN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR KARAÇAM EĞİTİM KURUMLARI YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ DENİZLİ GÖRME ENGELLİLER ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR ÖZEN HASAN BAŞKAN İLKOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR ÖZGÜRAY 80. YIL ÖĞRETMENEVİ ASO MÜDÜRLÜĞÜ AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÖZGÜR TUNCEL OSMAN ÖZGÜR ORTAOKULU AÇIK ORTAOKUL SINAVI 2 14:00 DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla Allah'ın gerçek bir vâdi olarak hepinizin dönüşü ancak O'nadır. Çünkü O, mahlûkatı önce (yoktan) yaratır, sonra da iman edip iyi işler yapanlara adaletle mükâfat vermek için (onları huzuruna) geri çevirir. Kâfir olanlara gelince, inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve elem verici bir azap vardır. Yûnus suresi 4
Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O'dur. Allah bunları, ancak bir gerçeğe (ve hikmete) binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme âyetlerini açıklamaktadır. Yûnus suresi 5
.
Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır. (Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır. O müminleri müjdele! Tevbe suresi 111-112
Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur. Tevbe suresi 72
Fatih Tezcan: Fethullah Gülen ve Cemaati’nden Özür Dilerim!
24.06.2014 00:14
"Fethullah Gülen’e ve cemaatine, yanlışlıkla iftira atmış olabilirim. Kendisinden ve cemaatinden özür dilerim."
Tam bir sene önce, yani ulusalcılar kendilerine yapılan operasyon neticesinde ‘rehineleri’ni Silivri’ye göndermiş ve sinmişken, Ak Parti dahil tüm cenahlar Cemaatin derinlerinde olanlardan habersiz ve gafilken, fitneci damgası yemeyi göze alarak tek başıma çıkıp, tepenin ardından gelen paralel tehlikeyi haber verdiğim doğrudur.
Zaman Gazetesi’nin yayın politikasına dair çıkarımlarım, cemaate üye bazı kişilere ve olaylara dair analizlerim, televizyon programlarındaki deşifre edici duruşum, kitleleri Fethullah Gülen’e ve ona bağlı bazı unsurlara karşı uyarma ve uyandırma girişimlerim, öylesine veya öfkeli, tepkisel ve hissi, atraktif ve agresif işler değil, ‘beşinci kol faaliyeti’nin ne olduğunu bilen ve daha önemlisi, bu beşinci kol faaliyeti’ne karşı ne yapılması gerektiğini, sağımda solumda kim var demeden ortaya koyan bilinçli bir faaliyetti.
Şimdi?
Evet, Fethullah Gülen ve Cemaati’nden Özür Dilerim!
Bu özrü dilemek, adamlığımın gereği, boynumun borcudur.
Dilerim ve dilemekten bir an bile çekinmem zira bir insanın ve bu insanı seven insanların hakkına girmek istemem.
Ben de insanım, olabilir ki, ben yanlışta olabilirim. Fethullah Gülen’e ve hatta cemaatine, kasten olmasa da sehven iftira atmış, haklarına girmiş olabilirim.
Sadece özür dilemek değil, bu konular hakkında konuşmaya tevbe ederek köşeme çekilmek de, artık yapmam gereken birşey diye düşünüyorum.
Dolayısı ile, bu konuyu bir yere bağlamamız gerekiyor.
Evet, özür dilerim.
Özür dilerim ve bunu sağlamak Fethullah Gülen’in ve cemaatinin elinde…
Eğer yalan veya yanlışta olduğumu düşünülüyor ise, buyrun, benden açık çek…
Sonuçta hemen hergün tehdit alan, her gün bu cemaat tarafından ölmüş annesinden yaşayan ailesine kadar herşeyine hakaret edilen benim…
Cemaate bağlı emniyet müdürünün “Ona kendi ellerime zulm edeceğim” dediği de benim, konuştuğu kişinin benim dostum olduğunu bilmeyen cemaat üyesinin rahatça "Fatih Tezcan'ı üzmek, ona hakaret etmek, yara vermek, susturmak, pasifize etmek sevaptır hatta umarım ki bunu yapan cennetliktir! Çünkü o bizim can düşmanımızdır!" dediği de...
Neden böyle bir durumun devamını isteyeyim ki?
Ben sorularımı sorayım, bunların makul ve mantıklı cevapları var ise, hemen özür dilerim.
Buyrun, cevaplayın:
1a- Benim de zamanında kenarında köşesinde olduğum bu cemaatin tüm ev, okul ve esnaf dükkanlarında anlatılan şuydu:
“Hocaefendiye bağlı Türk Okulları’nda Türkçe öğrenen, İslam’ı idrak eden, insanlığın zirvesine çıkan Altın Nesil, hem kendi ülkelerinde saygın yerlerde görev alıp ülkelerini aydınlatacaklar hem de o okullardaki öğretmenlerimiz ve bazı öğrenciler birgün Türkiye’ye gelecekler ve ülkemiz, dürüst, ışıl ışıl müslümanlarca yönetilmenin farkını yaşayacak.”
Üstte özetini bulan atmosfer, milyonlarca gözyaşıyla 40 sene boyunca tüm cemaate anlatıldı. Fethullah Gülen’den ben onlarca defa dinledim, kitaplarında yazılıdır, herkes bilir. Hatta Gülen, erken huruc’ denilen durumun, yani kendine bağlı insanların ‘’vakit tamam’ psikolojisine kapılarak ve artık bazı sırları önemsemeyerek dışarı açılmalarının ve ‘işi bitirmeye’ yönelmelerinin nasıl bir felakete neden olabileceğini def’aten anlatmıştır, durumlardan habersizler ağabeylere sorabilirler veya Gülen’in konuya dair yaptığı konuşmanın videosu internette var. Hani şu sonunda ‘elinizdeki ‘meyvesularının kutularını çöpe atacağınızı bildiğim gibi bu konuşulanları da saklayacağınızı…” dediği gizli konuşma kaydı…
Soru: Fethullah Gülen ‘ne oldu’ ki bizzat kendi tembihlediği ‘erken huruc’ tehlikesini cemaatine yaşattı?
1b- Ne oldu da Türkiye’nin sırtındaki en büyük kamburu atmak üzere başlatılan Çözüm Süreci kapsamında Oslo’da PKK ile yapılan görüşmelerden sonra F.Gülen ve Ekrem Dumanlı kontrolündeki Zaman Gazetesi tavır değiştirdi? Cemaat bağımsız bir ruha sahipse, neden bu bagajların atılması rahatsız edici olsun ki?
Rahatsız edici de olsa öyle ya, henüz Türk Okulları Projesi (TOP) gerçekleşmemişti ki?!..
1c- Ne oldu da 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Başbakan Erdoğan’ın ameliyata gireceği saate denk getirilerek cemaate bağlı unsurlarca pasifize edilmeye kalkıldı?
Altın Nesil Projesi (ANP) daha bitmemiş, Türkiye’de idare Cemaate bağlı insanların eline geçmemiştiki?
1d- Ne oldu da Fethullah Gülen Gezi Darbe Girişimi’nin 1.haftasında resmi sitesinden gönderdiği kripto mesajda “1 haftadır Ağustosböcekleri çıktılar. Özellikleri çok ses çıkarmaları. İlahi rahmetin tecellisi gibiler. Bize de birşeyler söylüyorlar. Onları dinlemeliyiz.” diyerek kendine bağlı kolluk kuvvetlerine ‘Geziciler’e İmkan Sağlayın’ anlamına gelecek bir yol gösterdi? Ne oldu da “17 seneden beri çıkmıyorlardı” dediği Ciceda’lar üzerinden verdiği mesajla Gezi Olayları gereksiz yere 2 hafta daha sürerken, protestocular ve polisler ölürken, devletin araçları yakılırken rahatsız olmadı?
Oysa Gülen ve cemaat henüz sadece emniyette ve adliyede etkindi ve hatta buralarda bile %100 bir hakimiyetten söz edilemezdi.
O zaman? Neden erken huruc edildi?
1e- Ne oldu da 17 Aralık yaşandı? Neden daha önce veya sonra değil de tam seçimlerden 4 ay önce ABD’de yaşayan Gülen’e bağlı birimler, ABD Senatosu’nun açıkça ve alenen ’Cezalandırılsın! Çökertilsin!” dediği Halk Bankası’na saldırdı?
Ne oldu ki?
Bir emir mi? Bir karşılıklı rızaya dayanan bir ilişki biçimi miydi bu?
1f- Çok az kişinin haberi var ama açıklayayım…17 Aralık sabahı ‘dönemin Başbakanı’ recep Tayyip Erdoğan’a uzanması planlanan gayrıkanuni operasyon başlatılırken, eş zamanlı olarak Erdoğan’a yakın bir isme ait olduğu iddia edilen görüntüler -Türkiye’de yayınlayacak mecra bulunamasından dolayı- Azerbaycan üzerinden internete servis edildi.
Neden? Ne alaka? Ne oldu da Erdoğan’a maddi-manevi saldırı için önceki gün Avrupalı ve Amerikalı diplomatların gizli toplantılarını yaptığı bugün seçildi?
Ne oldu ki daha okullardaki öğrenciler ve öğretmenler dünyaya yayılmadan Gülen ve cemaati bu işlere girdi?
Neden?
“Hırsızlara karşı koymalıydık! İmanımızın ve namusumuzun gereğini yaptık!” diyen saflar okudum Twitter’da, aman böyle cevaplar almak istemem, kimse kimsenin zek seviyesine hakaret etmesin… Adama sorarlar dinlemelere neden “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı alamadığınız Şubat-2012’den 1 ay sonra başladınız?” diye…
Kimse Don Kişot masalları anlatmasın bize yani… Ben reel yanıt istiyorum…
Ne oldu da daha ‘Gülen Cemaati’nin tertemiz pırlantaları’ dünyaya yayılmadan bellerine silah koyan emniyet unsurları Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı ve sonrasında Başbakan’ın bizatihi kendisini kelepçelemek üzere harekete geçti?
Ne oldu da bu işlere girdi bu cemaat?
Bakın, dikkat edin, şu suçlu bu suçsuz demeden, nesnel bir gerçekliğe dikkat çekiyorum:
Bu operasyonu yapanların tamamının Cemaate bağlı birimler olduğu bilinmiyor muydu?
Evet.
Hatta Başsavcının haberi olmadan sadece Cemaat Unsurlarının dahliyle yapılmadı mı operasyon?
Evet.
Operasyon başarısız olsaydı, ki oldu, bütün fatura cemaate çıkarılmayacak mıydı ve nitekim çıkmadı mı?
Evet.
O zaman 6 ara maddelik soruyu özetleyelim:
Fethullah Gülen ve Cemaati ne oldu da kendisine çıkacak faturaya razı oldu?
40 senedir hiçbir şekilde kendini belli etmeyen cemaat, ne oldu da bitirilmeyi göze alarak 3 isme,
Başbakan Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a saldırdı?
TOP veya ANP gerçekleşmemişti ki? Ne değişti?
Neyin zoruyla? Kimlerin talimatıyla? Ne karşılığında mecbur kalındı bunlara?
Hangi anlaşmaların ve dayatmaların sonucu bunlar?
Ve hemen burada ikinci kilit soruya geçebiliriz.
2- Bir yerde ev kiralamak isteseniz, mal sahibi kefil şartı koşsa, siz kimi kendinize kefil edersiniz?
Kefil’de hangi özellikler olmalı?
Sizin için itibarını riske ediyorsa bu kefil,
1-Sizi tanımalı!
2-Sizi sevmeli!
3-Size saygı duymalı!
4-Size güvenmeli!
Diğer misalle, bir kız ve erkek evlenmek istesinler…
Her iki tarafın büyükleri, karşılarında kefil de diyebileceğimiz muhatab aramazlar mı?
Bir eş adayı, diğer eş adayının ailesine kefil götürmek istediğinde, kimi kendine kefil edebilir?
Yukarıdaki maddeleri tekrarlamaya lüzum var mı?
Damada veya geline kefil olan kişi:
Tanımalı…Sevmeli…Saymalı…Güvenmeli…
Peki, Fethullah Gülen’in ABD’de ikameti için kefil olan isimler kimler?
CIA Ortadoğu Masası Şefi Graham Füller.
CIA Balkan Masası Şefi George Fidas.
Morton Abromowitz.
Kendini İsrail’in varlığına adayan hahamları, Neo-Con destekçisi papazları saymıyorum bile, utanç listesi çok uzun…
Ayrıca başta defalarca itiraf eden Graham Füller olmak üzere, bu kefaletleri yalanlayan ne bir CIA Şefi var ne de bir MOSSAD bağlantılı haham veya Vatikan bağlantılı bir papaz... Elimizde Resmi Amerikan Mahkeme belgeleri varken yalanlanması imkansız ya gerçi, neyse...
Soru: Balkanlar ve Ortadoğu’da yer alan ülkemizde faaliyet gösteren Gülen Cemaati’nin liderinin ABD’de yaşaması için,
Balkanlar ve Ortadoğu CIA şeflerinin kefaletini, referansını alması neyle açıklanabilir?
Dünyada istemedikleri hükümeti düşürmeleriyle meşhur CIA ve Neo-Con Şefleri Graham Füller, George Fidas ve Morton Abromowitz, Türkiye’deki en etkin yapının lideri olan Fethullah Gülen’i nasıl ve ne şekilde tanımışlardır? Neden sevmişlerdir? Neden saygınlaştırmak istemişlerdir? En önemlisi, neden, hangi vaadlere istinaden güvenmişlerdir?
Malum, bu bahse dair tüm belgeleri ekranda gösterdim…Cemaatin içinde konuşulanları bildiğimizi de biliyorsunuz…
Belgeleri gösteremeden önce “Fatih Tezcan yalan söylüyor! Hocaefendi ile CIA arasında hiçbir alaka yoktur! Bunlar alçakça iftiralardır! Fethullah Gülen ile Graham Füller arasında ne olabilirki! Kefaletmiş, referansmış bunların hepsi karalama!” diyen ağabeyler, bizim resmi Amerikan Mahkeme belgelerini ele geçirip ifşa etmemizden sonra kimlerden aldıkları ne tür talimatlara uyarak “Hocaefendi CIA’i ve MOSSAD’ı ıslah ediyor. Dua edelim. Bunları konuşmaya gerek yok arkadaşlar!” moduna geçmişlerdir?
Cemaatte bizim bu sorularımızı soran kim varsa yurtlardan atılmışlardır. Neden?
Bir cevap varsa, gencecik insanlar neden o soğuklarda neden tehdit edilmişler, neden psikolojik baskılara maruz kalmışlardır da cevaplarını alamamışlardır?
Yoksa Fethullah Gülen hakikaten CIA-İsrail işbirliğinin ve ilişkilerinin gizli kalacağını mı sanmıştır?
Elimizdeki belgeler, mahkeme kayıtları yalan veya yanlış olabilir… Sonuçta sizin elinizde orjinalleri, bende nüshaları var… Buyrun kontrol ediniz…
Bende Fethullah Gülen’in ABD’ye ettiği biatın, Rumi Forum-Rand Corporation mut’a nikahını kast ederek verdiği işbirliği sözlerinin imzası var ama bu da sahte olabilir…
Sonuçta sizde orjinali, bende kopyası var… Buyrun, kontrol ediniz…
3- “Vatikan çıyan yuvasıdır! Dünyadaki pekçok katliamdan Vatikan sorumludur! Vatikan’ın ABD’de lobileri vardır!” diyen Fethullah Gülen sonra ne olmuştur ki “”Vatikan’ı ziyaret kolaylaşmalıdır! Vatikan’ın kutsal topraklarında ölmeyi düşündüm!” diyecek hale gelmiştir.
Bakın, dinler arası diyalogları, papa’nın elini öpmeleri sormuyorum bile…Sorduğum bağlam çok muhkem, mahdud ve mukayyed’dir.
‘Çıyan’ dediği Vatikan’ın ABD’deki lobilerinden söz eden bir insanın, ABD’ye gidince neden Vatikan’la ortak proje geliştiren bir lobi kurduğunu soruyorum.
Ne oldu?
Ve’l hasıl-ı kelam, topu topu 3 soru!
Buyrun, adamsanız, fikirsel ve yaşamsal namusunuz, şerefiniz, izzetiniz, karakteriniz, imanınız, itikadınız, arınız ve ahlakınız varsa, cevaplayınız.
‘Cevaplayamazsanız’ diye başlayan ve ağır sözler içeren paragraflar yazmayı da biliyorum ama yapmayacağım.
Nezaket ve sabırla 3 gün bekleyeceğim.
Ben cevapları alabilirsem; o zaman bir an bile durmam:
13 ARALIK 2014 TARİHİNDE SAAT 14.00' DA YAPILACAK OLAN MOTORLU TAŞIT SÜRÜCÜ ADAYLARI SINAVINDA GÖREVLENDİRİLEN ÖĞRETMEN LİSTESİDİR. (Görevli Öğretmenler Sınav Başlama Saatinden Bir saat Önce Sınav Merkezlerinde Hazır Bulunacaklardır.)
SN
ADI SOYADI
OKULU
SINAV ADI
BAŞLAMA SAATİ
SINAV MERKEZİ
1
BEDRİYE DERYA DİLEMRE
DENİZLİ İŞADAMLARI ENDÜSTRİ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
2
BEKİR EGELİ
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
3
BEKİR HALATCI
DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
4
BEKİR KARADEMİR
ÜÇLER İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
5
BEKİR TUNCEL
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
6
BEKİR YÜREKLİ
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
7
BELGİN DANIŞMAN
19 MAYIS İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
8
BELGİN ÖZTÜRK
KATİP ÇELEBİ İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
9
BERNA ACUN
MEHMET AKİF ERSOY ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
10
BERNA CANSVEN
RUKİYE URHAN ANAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
11
BERRİN AKTÜRK
ZAFERİYE ABALIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
12
BESTE TOKUR
ÜÇLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
13
BETÜL CEYLAN
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
14
BETÜL GÜLPINAR
MUSA HATİCE ÇELİKKOL ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
15
Betül YATAĞAN
ŞEMİKLER AMİROĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
16
BEYHAN ÇİMEN
NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
17
BEYHAN ÖZALP
HACI HALİL BEKTAŞ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
18
BEYHAN ÖZTÜRK
BAŞKARCI MUSTAFA KULAKLI ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
19
BEYHAN YILDIZ GÜL
VİLAYETLER HİZMET BİRLİĞİ ANAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
20
BEYZA YILMAZ
KATİP ÇELEBİ İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
21
BİLAL BERKMAN
SEVİNDİK ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
22
BİLAL ERİM
LÜTFİ EGE ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
23
BİLAL KIRIKKAYA
SERVERGAZİ İMKB.KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
24
BİLAL MANTARCI
MÜKERREM-MEHMET EKE İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
25
BİLAL TOKUR
KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
26
BİLAL ULU
İSMAİL USLU ORTAOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
27
BİLAL AKSOY
YEŞİLYAYLA NİMET-İHSAN GÜN İLKOKULU
MTSAS
14:00
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
28
BİNNAZ ÇETİN BODUR
DENTAŞ İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
29
BİROL DERYAN
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
30
BİROL KARABAĞLI
NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
31
BİROL KARÇKAY
FATİH İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
32
BİRSEN MERT
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
33
BİRSEN SÖNMEZ
1200 EVLER İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
34
BURAK ŞAHİNKAYA
HACI HALİL BEKTAŞ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
35
BURCU SARAÇ
DENTAŞ İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
36
BURCU SÖNMEZ
NAMIK KEMAL ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
37
BURCU UYLAŞ
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
38
BURHAN AKŞİT
MUSA KAZIM MANASIR İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
39
BURHAN ÖZCAN
DENİZLİ ERBAKIR FEN LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
40
BÜLENT AKGÜN
AŞAĞIŞAMLI ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
41
BÜLENT BAL
SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
42
BÜLENT BOZKURT
EKREM BAŞER İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
43
BÜLENT KOCABIYIK
LÜTFİ EGE ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
44
BÜLENT ÖZTÜRK
EĞİTİM KURUMLARI YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ DENİZLİ GÖRME ENGELLİLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
45
BÜNYAMİN DEMİR
MUSA HATİCE ÇELİKKOL ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
46
BÜNYAMİN DEMİREZ
SEVİL KAYNAK İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
47
C. ORAL DEMİRER
DENTAŞ İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
48
CAFER TAYYAR KARATAY
DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
49
CANAN FİDAN
DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
50
CANAN SEVGİ ÇELİK
ÜÇLER İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
51
CANAN YAKIN
DURMUŞ ALİ ÇOBAN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
52
CANDAN YAĞCIOĞLU
NAMIK KEMAL ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
53
CELAL TOPLAOĞLU
İBRAHİM CİNKAYA SOSYAL BİLİMLER LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
54
CEM ALPASLAN
ŞEHİTLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
55
CEM KAYA
AHMET SAMİ USLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
56
CEMİL ATALAY
NECİP FAZIL KISAKÜREK İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
57
CEMİL DURAN
AYDEM FEN LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
58
CEMİL DÜZEN
SEVİL KAYNAK İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
59
CEMİL KARABEY
ZAFERİYE ABALIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
60
CEMİLE CAN
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
61
CENGİZ BARLAS
NECİP FAZIL KISAKÜREK İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
62
CENGİZ DAĞ
MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
63
CENGİZ KESKİN
NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
64
CENGİZ ÖRİKLİ
MUSA KAZIM MANASIR İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
65
CENGİZ ŞAHİN
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
66
CENGİZ GÜLTAŞ
DENİZLİ İŞADAMLARI ENDÜSTRİ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
67
CENNET BALABAN
ARİF YALINKAYA ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
68
CENNET BOZ
HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
69
CEVDEDDİN YILDIRIM
MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
70
CEVRİYE KEÇE
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
71
CEYDA ALPUĞUZ
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
72
CEYLANİ MUTLU
BAHÇELİEVLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
73
CÜNEYT KIRMACI
MUSA-HATİCE ÇELİKKOL İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
74
CÜNEYT TOKGÖZLÜ
AHMET NURİ ÖZSOY ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
75
CÜNEYT YİĞEN
SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
76
ÇAĞATAY MEHMET GÜN
KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
77
ÇAĞLAYAN TÜFEKÇİ
19 MAYIS İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
78
ÇETİN ERDEM
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
79
ÇETİN DENİZ
AHMET SAMİ USLU ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
80
DANYAL TEKDAL
AHMET SAMİ USLU ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
81
DAVUT ÜNAL
AHMET NURİ ÖZSOY ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
82
DAVUT YILDIRIM
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
83
DEFNE KAPTAN
MÜKERREM-MEHMET EKE ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
84
DENİZ HONAZLIOĞLU
DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
85
DENİZ TÜRKMEN ARSLAN
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
86
DERYA ŞAHİN
NERMİN OSMAN AKÇA ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
87
DERYA AKYAR
LÜTFİ EGE ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
88
DERYA HATİPLER
ŞEHİTLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
89
DERYA KANBER
REŞAT VURAL İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
90
DEVRAN AYDEMİR
MEHMET AKİF ERSOY ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
91
DİDEM CAMBOLAT
İSMAİL TOSUNOĞLU ÖZEL EĞİTM. İŞ. UY. MERKEZİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
92
DİDEM MERCAN İLHAN
ŞEHİTLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
93
DİDEM ONAR
VİLAYETLER HİZMET BİRLİĞİ ANAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
94
DİLEK ARGÜZ
MERKEZ EFENDİ İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
95
DİLEK ARSLANKAYA
KAZIM KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
96
DİLEK ATAK
NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
97
DİLEK ATÇALIOĞLU
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
98
DİLEK BORA
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
99
DİLEK GENÇTÜRK
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
100
DİLEK HEKİM
NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
101
DİLEK MENTEŞ
HACI AHMET PARALI İLKOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
102
DİLEK ÖZCAN
AYŞE - YUSUF ERDEMİR ANAOKULU
MTSAS
14:00
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
103
DİLEK TOMA
İSMAİL USLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
104
DİLEK ÇAKAN
NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
105
DİNCER FİDAN
EĞİTİM KURUMLARI YAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ DENİZLİ GÖRME ENGELLİLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
106
DOĞAN GENÇER
NEVZAT KARALP ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
107
DÖNDÜ VARLI UÇAK
HACI HASAN ALİ KÖMÜRCÜOĞLU ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
108
DUDU YANIKAN
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
109
DURAN PEKCAN
OSMAN ÖZGÜR İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
110
DURDANE KAZAKOĞLU
SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
111
DURDU AYDIN
DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
112
DURMUŞ KIZILTAŞ
19 MAYIS İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
113
DURSUN HAZAN
CEDİDE ABALIOĞLU ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
114
Dursun Pektaş
SEVİNDİK ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
115
DUYGU ELMAS
DENİZLİ ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
116
DUYGU KULAK
BAHÇELİEVLER ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
117
E. E. DEĞER KORKMAZ
İBRAHİM CİNKAYA SOSYAL BİLİMLER LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
118
EBRU AKSOY
NERMİN OSMAN AKÇA ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
119
EBRU ALTUN
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
120
EBRU ERKOÇ
MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
121
EBRU TEKEŞ
NEVZAT ERTEN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
122
EDA TEKE
VİLAYETLER HİZMET BİRLİĞİ ANAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
123
EFKAN CİHAN
AHMET NURİ ÖZSOY ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
124
EKREM SORUCUOĞLU
HACI HALİL BEKTAŞ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
125
ELİF BAYAN
HACI HALİL BEKTAŞ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
126
ELİF ERİM
NALAN KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
127
ELİF TÜRKERİ
VALİ NECATİ BİLİCAN MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
128
ELİF YALÇIN
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
129
ELMAS DEMİR
HACI AHMET PARALI İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
130
EMEL ÇAĞLIYAN
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
131
EMEL AKSOY
VALİ RECEP YAZICIOĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
132
Emin ÇAYRAK
ŞEMİKLER AMİROĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
133
EMİN DENİZ
AHMET NURİ ÖZSOY İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
134
EMİN SOYSAÇ
DENİZLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
135
EMİN YAZGAN
MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
136
EMİNE AKYOL
HACI ŞAKİR MELİHA NİLÜFER ÖZ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
137
EMİNE ALTINDAL
ŞEMİKLER AMİROĞLU İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
138
EMİNE BARUT
19 MAYIS İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
139
EMİNE GÜNEŞ
NAMIK KEMAL ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
140
EMİNE HASYILDIRIM
SIDIKA ÇALIŞKAN ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
141
EMİNE HORZUM
DENTAŞ İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
142
EMİNE KÖSE
ABALIOĞLU YEM SANAYİ ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
143
EMİNE MERVE ŞİMŞİR
ÇAMLIK ÖZEL EĞİTİM İLKOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
144
EMİNE ÖZEN HALATÇI
DENİZLİ İMKB KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
145
EMİNE TETİK
MERKEZEFENDİ HALK EĞİTİM MERKEZİ VE AKŞAM SANAT OKULU MÜDÜRLÜĞÜ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
146
EMİNE YILMAZ
ARİF YALINKAYA ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
147
Emine PEKTAŞ
AHMET NURİ ÖZSOY ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
148
EMİNE ÜNLÜ
SEVİNDİK ORTAOKULU
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
149
EMRE ERDOĞAN
HİLMİ ÖZCAN ANADOLU LİSESİ
MTSAS
14:00
AHMET YESEVİ İMAM HATİP LİSESİ
150
EMSAL ŞEN
DR. BEKİR SIDDIK MÜFTÜLER ANADOLU SAĞLIK MESLEK LİSESİ