O, Refah Partisi için açılan kapatma davasında savunma yaparken Yeni Şafak'ta "Seni seviyoruz savunan adam" yazısını yazmıştım.  
 
Bu yazı çok sevildi, konuşuldu.  
 
Evet, "Savunan Adam" Necmettin Erbakan'ın siyasi misyonunu tanımlama açısından anahtar bir ifade olarak nitelenebilir.  
 
Türkiye, özellikle Din-Devlet-Toplum ilişkisi alanında yoğunlaşmak üzere, sistem sancısı yaşayan bir ülkedir.  
 
Erbakan Hoca, toplumun dindar kimliğini siyasi bir bilince ve güce 
dönüştürmek üzere devreye giren ve bu noktada hem kendi ekseninde 
oluşturduğu güçle hem, sağı-solu etkilemesiyle çok özel bir simadır.  
 
Bu etkiye, bir de onun mektebinde yetişmiş siyasi kadroların ulaştığı 
etkinlikle baktığınız takdirde, Erbakan, ayrı bir "Hocalık" vasfını hak 
ediyor. 
 
Erbakan, temsil ettiği siyasi misyonun kurulu düzene muhalefet 
boyutuyla, engelli bir koşu içinde oldu. Bir tür moto-krostu bu. Hangi 
anda nasıl bir engelle karşılaşılacağı bilinmeyen bir koşu... Belki 
engelli bir maraton. Usanmadan, bıkmadan, nefesiniz kesilmeden koşmak, 
koşmak, koşmak... 
 
Son partisi, kapatılan bir partinin, Fazilet'in yerine kurulmuştu.  
 
Kurulu düzen onu siyaseten tasfiyenin yolunu, kayıp trilyon gibi bir 
dava üreterek gerçekleştirmeye yönelmişti. Ama misyon bitirilemiyor.  
 
Erbakan koştu, koştu, koştu, 85 yaşında partinin başında olmak da dışarıdan yadırgansa bile, bir tür sembolik koşuydu.  
 
Erbakan'dan sonra... Türkiye siyasetinin başka türlü akmaya başladığı muhakkaktır. 
 
Erbakan'dan sonra Türkiye'de sistem sancısının somut bir gerçeklik halinde ortaya çıktığı muhakkaktır. 
 
Başbakanlık yaptı, Başbakan yardımcısı oldu, milletvekili oldu, 
Türkiye'de bu niteliklere sahip herkes için resmi törenler yapılır. Ama o
 bunu istemedi: 
 
"Ankara'da, resmi bir tören olmayacak!" 
 
Bu, "kurulu düzenle davalı" bir "dava adamı"nın dünyaya veda ederken bıraktığı çok anlamlı bir mesajdır. 
 
Salı günü, Fatih Camii'nde, mü'minlerin kalbinden bir uğurlanış, en ulvi uğurlanıştır.  
 
Eminim ki o gün, Fatih Camii'nin avlusu, tıpkı Necip Fazıl'da olduğu 
gibi, tıpkı Özal'da olduğu gibi, yolları zaman içinde ayrılmış bile 
olsa, yüz binlerce yüreğin sevgi atmosferinde buluşmasına tanık olacak. 
 
"Savunan Adam"a sonsuz rahmetler diliyorum. Ailesine, gönül dostlarına, milletimize başsağlığı diliyorum.  
 
Erbakan, 85 yaşında veda ediyor ölümlü aleme... 
 
Ama biliyorum ki, henüz bıyığı terlememiş gençlerin yüreğinde onun bıraktığı heyecan var.  
 
Bu yönüyle herhangi bir siyasetçi, herhangi bir lider değildir Erbakan. 
 
O, siyaseti de bir dava ile iç içe yürüten bir insandır. 
 
Erbakan anlaşıldı mı?  
 
Belki anlaşıldı, onun için önüne engeller çıkarıldı, belki anlaşılmadı, 
onun için önüne engeller çıkarıldı. Kötü niyetli olanlar onu anladı ve 
önünü kesmek istedi, iyi niyetliler anlamadı ve önüne engeller çıkardı. 
Ama dava adamlarının kaderi de böyledir, bazen anlaşılır, bazen 
anlaşılmaz.  
 
Hiç şüphesiz Türkiye'yi seven, Türkiye'ye hizmeti ibadet belleyen, 
Türkiye'nin sistem sancısından kurtulmasının, tüm İslam coğrafyası için 
taşıdığı anlamın farkında olan bir insandı. Şu an İslam coğrafyasında 
yaşanan hareketlilik, belki de onun D-8 ufkunun içinde olan bir 
hareketlilikti. Eminim, Mısır'da, Tunus'ta, Libya'da olanlardan, hasta 
yatağında heyecan duymuştur. Eminim Türkiye'de atılan adımları, yeterli 
görmese de dua ile desteklemiştir.  
 
Rahmeti Rahman onunla olsun. Rabbimiz cennet ve cemaliyle müşerref kılsın. 
                             |