• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/halilakpinar
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05056611119
  • https://www.twitter.com/halilakpinar
  • https://www.instagram.com/halilakpinar1453
  • https://www.youtube.com/channel/UCz-evvQhDvbJLw5bg_A8P1Q
Üyelik Girişi
MUHTEVA
Site Haritası

Custom Search

11.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 2.DÖNEM 1. YAZILI SORULARI VE CEVAP ANAHTARI

AD/SOYAD:                                                                                                                                                                            PUAN:

SINIF/NO:

2021-2022 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ........... ANADOLU LİSESİ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ 11.SINIFLAR II.DÖNEM I.YAZILI SORULARI

 

            İstanbul aydınında öteden beri bir Avrupai adam olmak özlemi var­dır. Batılılar gibi “prensip sahibi”, metodlu, işlerini rasyonel “akit” bir dü­zene koymuş, hergün saat kaç da ne yapacağını ve ne düşüneceğini bilir, randeularına dakikası dakikasına sadık, ziyaretlerini ihmal etmeyen, mektuplara zamanında cevap veren ve vazife hayatı saat gibi işliyen adam olmak, belki Tanzimattan beri bazı İstanbul aydınlarının ideali hâlinde yaşamışdır. Kılığı, kıyafeti, hayat üslûbu, tavırı, edası ve insanlar­la münasebeti bakımından bu medenî adam tipini gerçekleştirmiş Osman­lı aydınlarına rastlamadım değil. Bu insanlara “çelebi adam”, “efendi adam”, “dest un Monsieur” dendiği de olurdu. Kısacası İstanbul aydını mükemmelce bir adamın vasıflarını batılı adamda, Avrupai adamda anıyordu.

           Son günlerde Batılı adam olarak hasreti bazı yazarlarımızda da tepmiş. Fakat onların Batılı adam tipi mükemmel adam hayalini değil, maddi adam, dinsiz adam, hattâ solcu adam tipini canlandırıyor.(III)Batıda Doğulu adam tipine çok rastlanıyor. Birçok Avrupalı ve Ame­rikalı sanki bir Asya memleketinde doğup büyümüş gibi bize yakındırlar. İtalyan tarihçisi ve düşünürü Gugliyelmo Ferrero’nun “Geçmişle Gelecek Arasında” adlı kitabında izah ettiği gibi “Bugünkü Avrupa ve Amerika’nın Asyacılığını tarif etmek zordur. Büyük Hint şairi Tagore bunu anlamamı­şa benziyor. O. büyük bir ısrarla, ruhçuluğu, iç hayat derinliğini. Doğu­nun manevi yükselme özleyişini. Batının maddeciliği ile aceleciliği ile doymak bilmez kazanç hırsı ile sonsuz çalışma hummasıyla karşılaştırı­yor. Fakat dikkat etmiyor ki, Doğu ile Batı arasında gördüğü çatışma. Ba­tının kendi içinde de vardır. Doğu ve Batı gibi, kendi kendisiyle mücadele halinde iki Avrupa ve İki Amerika vardır. Her Avrupalı ve her Amerikalı, ne kadar aydın olursa olsun, aynı zamanda hem Batılı hem de Doğulu­dur.”

           Maeterlinnck’in meşhur sözüne göre(  )her insanın beyninde bir (  )Doğu köşesi(  )(  ) bir de “Batı köşesi” bulunmaktadır(  ) Hiçbir memleket veya insan için yüzde yüz Batılı olmak imkânı yoktur. Yalnız beynimizin bir köşesiyle Doğuya(  )bir köşesiyle de Batıya bağlı değil(  )coğrafyamızın bir tarafıyla Doğuya, öte tarafıyla de Batıya mensubuz. Tek taraflı bir bağlanış bizi ruhî, tarihî, coğrafî ve millî bütünümüzden mahrum eder(  )yarım ya­malak(  ) sakat(  )hayatiyetten mahrum bir varlık hâline sokar.(Peyami Safa)

S.1.Aşağıdaki soruları yukarıdaki metne göre cevaplandırınız.

a.Yukarıdaki metinde yanlış yazılmış kelimeleri bulup doğru yazılışlarını yazınız.(10P)

   Aydını’nda, her gün, kaçta, randevularına, işleyen, Tanzimat’tan, yaşamıştır, tavrı, Batılı, Aydınları’nın

b.Yukarıdaki metnin ikinci paragrafından alınmış cümlelerin ögelerinİ bulunuz.(10P)

*Son günlerde Batılı adam olarak hasreti bazı yazarlarımızda da tepmiş.

*Fakat onların Batılı adam tipi mükemmel adam hayalini değil, maddi adam, dinsiz adam, hattâ solcu adam tipini canlandırıyor.

*Batıda Doğulu adam tipine çok rastlanıyor.

*Birçok Avrupalı ve Ame­rikalı sanki bir Asya memleketinde doğup büyümüş gibi bize yakındırlar.

* İtalyan tarihçisi ve düşünürü Gugliyelmo Ferrero’nun “Geçmişle Gelecek Arasında” adlı kitabında izah ettiği gibi “Bugünkü Avrupa ve Amerika’nın

Asyacılığını tarif etmek zordur.

c.Yukarıdaki metinde üçüncü paragrafta boş bırakılmış yerlere uygun noktalama işaretlerini getiriniz.(10P)

(,)  (“)  (“)  (,)  (.)  (,)  (,)  (;)  (,)  (,)

d.Yukarıdaki metnin türünü belirleyiniz.(5P)

FIKRA(KÖŞE YAZISI)

 

S.2.Aşağıdaki cümlelerde yer alan boşluklara uygun sözcükleri getiriniz.(10P)

  • Postmodern roman kategorisinde değerlendirilen OĞUZ ATAY romanlarında toplumla entelektüelin çatışmasını ironik bir dille işlemiştir.İlk romanı olan TUTUNAMAYANLAR’da küçük burjuva düzenini ve Türk aydınının acıklı durumunu işlemiştir.
  • Halide Edip Adıvar’ın VURUN KAHPEYE romanı Anadolu direnişinin bir başka cephesini ele alır.ÇALIKUŞU’NUN idealist öğretmeni Feride gibi Anadolu’yu aydınlatmaya koşan başkişisi Aliye öğretmen Feride’nin aksine toplum baskısına yenik düşecek cahil ve yobazlar tarafından taşlanarak öldürülecektir.
  • Ahmet Hamdi Tanpınar SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ adlı romanında uygarlık değişiminin birey üzerindeki sancılarını ele almıştır.İronik bir anlatımla Doğu-Batı arasında bocalayan Türk toplumunun anlatıldığı roman Hayri Birdal’ın anıları biçiminde yazılmıştır.

 

S.3.Aşağıdaki eserlerin türünü ve  yazarlarının kim olduğunu belirtiniz.(10P)

Eser

Türü

Yazarı

Gönül İşi

HİKAYE

MUSTAFA KUTLU

Aydaki kadın

ROMAN

AHMET HAMDİ TANPINAR

Gülüp Ağladıklarım

FIKRA(KÖŞE YAZISI)

AHMET RASİM

Esir Şehrin Mahpusu

ROMAN

KEMAL TAHİR

Nilgün

ROMAN

REFİK HALİT KARAY

 

 

 

HAYAT VE EDEBİYAT

       Hayatın en büyük esası samimiliktir. Bu itibarla, hayat ile rabıtası olan edebiyat, mutlaka samimi bir edebiyattır denilebilir. Hayatı en gizli, en karışık köşelerine kadar göstermeyen, ruhumuzun hamlelerini anlatmayan, duygularımızı tıpkı hayatta olduğu gibi saf ve derin bir surette duyurmayan, elemlerimizi, felâketlerimizi, ahlâkî yaralarımızı açık açık aksettirmeyen bir edebiyat, hayat ile rabıtasız ve sahte bir edebiyattır. Öyle bir edebiyat, kelimeleri dizip, onlar üzerinde işlemek hususunda belki pek mâhir kuyumcular çıkarabilir; belki onlar çok süslü, çok göze çarpacak şeyler yapabilirler; fakat ne kadar yazık ki bütün bu sahte mahsuller muntazam kış bahçelerinde yetişen iri yapraklı, parlak renkli çiçeklere benzer: uzaklığından dolayı bize çok cazibeli, çok harikulâde görünen o meçhul sıcak iklimlerin bu göz kamaştıran mahsulleri nasıl açık bir havaya, sert bir rüzgâra dayanamazsa, hayat ile alâkası olmayan böyle bir edebiyat da zamanın nihayetsiz kasırgaları önünde süprülüp gitmeye, yahut limonluğun dar, sahte havası içinde yaşamağa mahkûmdur… Halbuki bedii his, hislerimizin en İlâhi ve en derunîsi yâni en samimisidir: akşam rüzgârı ile inleyen bir çam ormanının karanlık hışıltıları ne kadar tabiî ise, ruhun güzellik karşısında duyduğu hisler de hayatın en derin ve anlaşılmaz köşelerinden birdenbire fırlayıp çıktığı için, her şeyden çok samimidir. İşte bunun gibi cemiyetler, milletler için de”güzel” ve “iyi” telâkkîlerinden daha “millî” hiç bir şey yoktur. Bir cemiyeti başkalarından ayırmak isterseniz onun din ve ahlâk hakkındaki, güzellik hakkındaki samimi duygularını arayınız. Çünkü bunlar doğrudan doğruya ruhundan koptuğu için hayatının en samimi cihetleridir.(M.Fuad Köprülü)

 

S.4.Aşağıdaki soruları yukarıdaki metne göre cevaplandırınız.

a.Yukarıdaki metnin türünü belirleyiniz.(5P)

MAKALE

b. “Zamanın nihayetsiz kasırgaları önünde süprülüp gitmek” sözünden ne anladığınız yazınız.(5P)

Hayat içinde yer alan zorluklar karşısında kalıcı olmamak,  devamlılığı sağlayamamak.

c.Yukarıdaki metinde kullanılan anlatım biçimlerini belirleyiniz.(10P)

AÇIKLAMA VE TARTIŞMA

 

 S.5.Aşağıda verilen metinler hangi edebiyat anlayışı ile yazılıştır belirtiniz.(15P)

Arkamda açık duran balkon kapısından hafif bir rüzgar giriyor, salona ıhlamur ve gülkurusu getiriyordu. Odaya ışık girinceye kadar gözlerimi hafifçe kapadım, bu köşke ait hatıralarımın uyanışına kendimi bıraktım. Paşanın ağır ve yeknesak sesi, kendisine ayırdığım küçük dikkati yormuyor, içimdeki hayallerin serbest uzanışını bozmuyordu. Daha pek küçük yaştan beri, karşımdakini dinlediğim halde içimden başka şeyler düşünmeyi,  zihnimi iki dikkatle çalıştırmayı öğrenmiştim. Karanlık da buna yardım ediyordu. Fakat odaya ışık girince dışarıyla meşgul oldum. Gözlerim evvela piyanoya gitti ve üstünde bir şeyler aradı.  Kapıya da sık sık bakıyordum.

BİREYİN İÇ DÜNYASINI ESAS ALAN ANLAYIŞ

Yusuf, Kocaöküzü üç gündür aramadık yer bırakmamıştı. İlk aklına gelen, onun bir ziyana girip kolcular tarafından götürülüp tokata kapatılması olmuştu.Fakat elin ekilmiş tarlasına ziyan girmek, Kocaöküz’ün adeti değildi. Bütün beraber yaşadıkları uzun senelerde nu Yusuf ne de Kocaöküz haram mal yememişti.

TOPLUMCU GERÇEKÇİ ANLAYIŞ

Ah, beyaz ve güzel memleketim! Bu meydanda birçok imparatorlar ve imparatoriçeler en mutantan alaylar, yarışlar, resmigeçitlerle geçtiler. Fakat bu beyaz ve ezelî meydanı bütün bir milletin göz yaşıyla hiçbir mutantan alay hiçbir Bizans ve Osmanlı ihtişamı takdis etmedi. Yeni Türkiye’yi doğuran esrarlı ve ilahi ruh mu bu merasimi bu millete öğretti? Yoksa İzmir’in zümrüt yamaçları, altın meyveleri, bal akan bağları üzerinden geçen kan ve ıztırap kasırgası mı burada tekerrür ediyor? Bir aralık kürsünün kenarında denizin dibinden gelir gibi sesler hâsıl oldu; havada öyle derin bir sükûn vardı ki bu gulguleyi canımız kulaklarımıza toplanmış gibi dinledik ve ak gökte bir vızıltı duyduk. Minarelerin üstünde iki siyah tayyare dolaşıyordu. Fakat halkın duyduğu şey ölümden kuvvetli idi. Kimse ne başını kaldırdı, ne alâkadar oldu.

MİLLİ DUYARLILIĞI DEVAM ETTİREN ANLAYIŞ

S.6.Aşağıda verilen bilgilerden yola çıkarak bahsedilen sanatçının kim olduğunu tespit ediniz.(10P)

Sanat hayatına şiirle başlayan yazar edebi anlayışında üniversiteden hocası Yahya Kemal Beyatlı’nın etkisinde kalmıştır. Hikaye ve romanlarında bireyin iç dünyasını ele almıştır. Bunun dışında doğu-batı çatışması en çok ele aldığı temalardan olmuştur. Huzur ile Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi önemli romanları vardır. AHMET HAMDİ TANPIINAR

Eserlerinde sade bir dil kullanmasına rağmen tasvir ve tahliller bakımından zengin bir anlatıma sahiptir. Anadolu’yu ve Anadolu insanının hayatını bu eserinde eleştirel bir yaklaşımla ele almıştır.Sanatçı, Cumhuriyet yönetimiyle de fikir ayrılıklarına düşmüş, Beyrut ve Halep’e sürgüne gönderilmiştir. Bu sürgünlerdeki gözlemleri ise bir diğer önemli hikâye kitabı olan “Gurbet Hikâyeleri”ne yansımıştır. Af kanunu ile yurda döndükten sonra “Aydede” adlı mizah dergisini tekrar yayımlamaya başlamıştır. REFİK HALİT KARAY

NOT:SORULARIN PUAN DEĞERLERİ YAN TARAFLARINDA BELİRTİLMİŞTİR.SINAV SÜRESİ 40 DAKİKADIR.

BAŞARILAR DİLERİZ …

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam136
Toplam Ziyaret3705819
VİDEOLAR
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Takvim